Namaz Vakitleri
İstanbul
3 Rebîü'l-Evvel 1447
26 August 2025
İmsak
04:46
Güneş
06:18
Öğle
13:11
İkindi
16:54
Akşam
19:53
Yatsı
21:19
Detaylı Arama

Konuşma Metni

es-selâmü aleyküm ve rahmetu’llâhi ve berakâtühû.es-selâmü aleyküm ve rahmetu’llâhi ve berakâtühû. Aziz ve sevgili izleyiciler ve dinleyiciler!

Aziz ve sevgili izleyiciler ve dinleyiciler!
Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi cümlenizin üzerinize olsun...Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi cümlenizin üzerinize olsun... Bu cuma sohbetimi Peygamberimiz’le ilgili hadis-i şerifleri

Bu cuma sohbetimi Peygamberimiz’le ilgili hadis-i şerifleri
sohbetimin konusu olarak seçtim.sohbetimin konusu olarak seçtim. Bu hadis-i şeriflerde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz,

Bu hadis-i şeriflerde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz,
kendisine sorulduğu zaman; “Ya Rasûlallah sizin hakkınızda bilgilenmek istiyoruz.kendisine sorulduğu zaman; “Ya Rasûlallah sizin hakkınızda bilgilenmek istiyoruz. Zât-ı şerifiniz hakkında bilgi verir misiniz?” diyeZât-ı şerifiniz hakkında bilgi verir misiniz?” diye sordukları zaman bu sözleri ifade eylemiş; onları okuyacağım.sordukları zaman bu sözleri ifade eylemiş; onları okuyacağım. Böylece Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’inBöylece Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in kendi mübarek hadis-i şerifleriyle, kendisini öğrenmiş olcağız.kendi mübarek hadis-i şerifleriyle, kendisini öğrenmiş olcağız. Okuyacağım hadis-i şeriflerin birincisi, Câbir radıyallahu anh’dan.

Okuyacağım hadis-i şeriflerin birincisi, Câbir radıyallahu anh’dan.
Ondan başlıyorum:Ondan başlıyorum: Bu hadis-i şerifte Deylemî’nin rivayet ettiği bu hadis-i şerifte

Bu hadis-i şerifte Deylemî’nin rivayet ettiği bu hadis-i şerifte
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki: Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki: Ene eşrafü’n-nâsi haseben.

Ene eşrafü’n-nâsi haseben.
“Ben haseb bakımından insanların en şereflisiyim!”“Ben haseb bakımından insanların en şereflisiyim!” Haseb, insanın saygınlığı, sayılması, hürmet görmesi manasına.Haseb, insanın saygınlığı, sayılması, hürmet görmesi manasına. İnsanlar biliyorsunuz İslam’da, tarağın dişleri gibi

İnsanlar biliyorsunuz İslam’da, tarağın dişleri gibi
İslam’ın ahkâmının karşısında eşittirler. Ama farkları takvâlarına göredir:İslam’ın ahkâmının karşısında eşittirler. Ama farkları takvâlarına göredir: En kıymetlisi, en müttakîsidir. Allah’ın emirlerini en çok tutan,

En kıymetlisi, en müttakîsidir. Allah’ın emirlerini en çok tutan,
En kıymetli insandır. Köle de olsa,En kıymetli insandır. Köle de olsa, fakir de olsa, çoban da olsa, ümmî de olsa, Allah’ın sevgili kulu olan,fakir de olsa, çoban da olsa, ümmî de olsa, Allah’ın sevgili kulu olan, sevdiği işleri yapan en kıymetli olur.sevdiği işleri yapan en kıymetli olur. Onun için “Saygınlık bakımından, ben insanların en şereflisiyim!” diyor

Onun için “Saygınlık bakımından, ben insanların en şereflisiyim!” diyor
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem. Durumun ifadesi bu...Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem. Durumun ifadesi bu... Durumun ifadesi olduğu için arkasından da, (ve lâ fahra)Durumun ifadesi olduğu için arkasından da, (ve lâ fahra) Yâni, “Siz benim kimliğimi, benim vasıflarımı sordunuz.Yâni, “Siz benim kimliğimi, benim vasıflarımı sordunuz. Cenâb-ı Hak böyle takdir buyurmuş, ezelden beni seçmiş, böyle yaratmış,Cenâb-ı Hak böyle takdir buyurmuş, ezelden beni seçmiş, böyle yaratmış, böyle görevlendirmiş.böyle görevlendirmiş. Onun için en saygını, en şereflisiyim insanların saygınlık bakımından,Onun için en saygını, en şereflisiyim insanların saygınlık bakımından, övünmek yok!övünmek yok! Yâni, “Ben bununla övünmüyorum.” diyor.

Yâni, “Ben bununla övünmüyorum.” diyor.
Ancak şükredebilir insan böyle bir durumda. Yoksa ben böyleyimAncak şükredebilir insan böyle bir durumda. Yoksa ben böyleyim diye, başkalarına bunu baskı unsuru, ezâ, cefâ unsuru yapmaz tabii...diye, başkalarına bunu baskı unsuru, ezâ, cefâ unsuru yapmaz tabii... Efendimiz onu özellikle belirtiyor.Efendimiz onu özellikle belirtiyor. Ve ekramü’n-nâse kadren ve lâ fahra.

Ve ekramü’n-nâse kadren ve lâ fahra.
“İnsanların kıymet bakımından da en asiliyim, en kıymetlisiyim;“İnsanların kıymet bakımından da en asiliyim, en kıymetlisiyim; yine övünmek yok!” Çünkü Allah Teâlâ Hazretleri onuyine övünmek yok!” Çünkü Allah Teâlâ Hazretleri onu peygamber yapmış. Allah’ın seçip peygamber yaptığı, görevlendirdiğipeygamber yapmış. Allah’ın seçip peygamber yaptığı, görevlendirdiği bir insan... Hem de Habîbullah, yâni Allah’ın sevdiği bir insan;bir insan... Hem de Habîbullah, yâni Allah’ın sevdiği bir insan; Halîlullah... O bakımından kadir itibariyle Halîlullah... O bakımından kadir itibariyle en kadirlisi, en kıymetlisi, soylusu... Yine “Övünmek yok!” diyor.en kadirlisi, en kıymetlisi, soylusu... Yine “Övünmek yok!” diyor. Başka hadis-i şerifler de okuyacağım ama bu sözlerin arkasından

Başka hadis-i şerifler de okuyacağım ama bu sözlerin arkasından
şöyle buyuruyor:şöyle buyuruyor: Eyyühe’n-nâs! Men etânâ, eteynâhu.

Eyyühe’n-nâs! Men etânâ, eteynâhu.
“Ey insanlar! Biz bize gelene gideriz.“Ey insanlar! Biz bize gelene gideriz. ” Peygamber Efendimiz ziyareti severdi. Ziyarete teşvik ederdi.” Peygamber Efendimiz ziyareti severdi. Ziyarete teşvik ederdi. Kardeşliği teşvik ederdi. İyiliğe iyilikle mukabele etmeyi,Kardeşliği teşvik ederdi. İyiliğe iyilikle mukabele etmeyi, hediyeye hediyeyle mukabele etmeyi daima tavsiye ederdi.hediyeye hediyeyle mukabele etmeyi daima tavsiye ederdi. İnsanlar arasındaki münasebetlerin daima güzel olmasını daima öğütlerdi.İnsanlar arasındaki münasebetlerin daima güzel olmasını daima öğütlerdi. Kendisine gelene, o da giderdi.Kendisine gelene, o da giderdi. Hatta davet eden kimse çok fakir de olsa,

Hatta davet eden kimse çok fakir de olsa,
hatta davet eden kimse çok kıymetsiz bir şey bile sunsa...hatta davet eden kimse çok kıymetsiz bir şey bile sunsa... Hani bir deve parçasını koymuş kaba, kaynatmış;Hani bir deve parçasını koymuş kaba, kaynatmış; onu bile sunsa ki, o zaman o çok kıymetli bir yemek sayılmıyor.onu bile sunsa ki, o zaman o çok kıymetli bir yemek sayılmıyor. Ona bile giderdi.Ona bile giderdi. “Bize gelene biz de gideriz.

“Bize gelene biz de gideriz.
Ve men ekramenâ, ekramnâhü.

Ve men ekramenâ, ekramnâhü.
Kim bize ikramda bulunursa, iyi muamele yaparsa;Kim bize ikramda bulunursa, iyi muamele yaparsa; biz de ona iyi muamele yaparız.biz de ona iyi muamele yaparız. Soylu insan muamelesi yaparız. O zaman hatırını kollarız.”Soylu insan muamelesi yaparız. O zaman hatırını kollarız.” Ve men kâtebenâ, kâtebnâhü.

Ve men kâtebenâ, kâtebnâhü.
“Kim bizimle yazılı anlaşma yaparsa,“Kim bizimle yazılı anlaşma yaparsa, biz de onunla o anlaşmaya uygun olarakbiz de onunla o anlaşmaya uygun olarak imza atar, o anlaşmaya riayet ederiz.”imza atar, o anlaşmaya riayet ederiz.” Kâtebe-yükâtibü-mükâtebeten;

Kâtebe-yükâtibü-mükâtebeten;
daha ziyade köleyle efendisi arasında yapılan anlaşma için kullanılan bir kelime.daha ziyade köleyle efendisi arasında yapılan anlaşma için kullanılan bir kelime. Köle efendisine diyor ki: “Ben kendi ücretimi, bir yerlerden çalışıp ödeyeceğim.Köle efendisine diyor ki: “Ben kendi ücretimi, bir yerlerden çalışıp ödeyeceğim. Sen beni satacağın zaman ne kadar para alacaksan, o kadarSen beni satacağın zaman ne kadar para alacaksan, o kadar parayı ben sana vereceğim. Anlaşalım!” diyor.parayı ben sana vereceğim. Anlaşalım!” diyor. Efendisi de pekiyi diyor, köleyle bir anlaşma yapıyorlar, imzalıyorlar.Efendisi de pekiyi diyor, köleyle bir anlaşma yapıyorlar, imzalıyorlar. Köle de gece gündüz çalışıyor, çabalıyor, kendi parasını ödüyor.Köle de gece gündüz çalışıyor, çabalıyor, kendi parasını ödüyor. Buna mükâtebe deniyor. Yazıyla bir anlaşma yazmak demek ama,Buna mükâtebe deniyor. Yazıyla bir anlaşma yazmak demek ama, burada tabii.burada tabii. “Kim bizimle anlaşma yaparsa biz de onunla anlaşırız.

“Kim bizimle anlaşma yaparsa biz de onunla anlaşırız.
Yâni eğer bizden bir köle, bizimle böyle bir şey yapmak isterse,Yâni eğer bizden bir köle, bizimle böyle bir şey yapmak isterse, imzayı atarız; biz de onun anlaşmasına sadâkat gösteririz.imzayı atarız; biz de onun anlaşmasına sadâkat gösteririz. Başka hususlarla bir anlaşma isterse, yine riayet ederiz.Başka hususlarla bir anlaşma isterse, yine riayet ederiz. Yani zorluk çıkartmayız, iyiliğe mukabele ederiz.” demek istiyor.Yani zorluk çıkartmayız, iyiliğe mukabele ederiz.” demek istiyor. Ve men şeyye'a mevtânâ, şeyya’nâ mevtâhü.

Ve men şeyye'a mevtânâ, şeyya’nâ mevtâhü.
“Kim bizim cenazemize, vefat eden kimsemize son görevleri yaparsa,“Kim bizim cenazemize, vefat eden kimsemize son görevleri yaparsa, cenazeyi teşyî ederse”cenazeyi teşyî ederse” Cenazeyi teşyî etmek; namazını kıldıktan sonra kabre götürüp,

Cenazeyi teşyî etmek; namazını kıldıktan sonra kabre götürüp,
son vazifeleri yapıp, defnetmek demek.son vazifeleri yapıp, defnetmek demek. “Kim bizim vefat etmiş olanlarımıza bu son görevleri yaparsa,“Kim bizim vefat etmiş olanlarımıza bu son görevleri yaparsa, biz de onların vefat edenlerine bu muameleyi yaparız.”biz de onların vefat edenlerine bu muameleyi yaparız.” Bunlar aynı zamanda, bize de bir nasihat oluyor.

Bunlar aynı zamanda, bize de bir nasihat oluyor.
Yâni insanlara beşeri münasebetlerde, onların yaptıkları gibi siz de karşılık verin manasına.Yâni insanlara beşeri münasebetlerde, onların yaptıkları gibi siz de karşılık verin manasına. onların yaptıkları gibi siz de karşılık verin manasına.onların yaptıkları gibi siz de karşılık verin manasına. Ve men kâme bi-hakkınâ, kumnâ bi-hakkıhî.

Ve men kâme bi-hakkınâ, kumnâ bi-hakkıhî.
“Kim bizim hakkımızı çiğnemezse, yerine getirirse;“Kim bizim hakkımızı çiğnemezse, yerine getirirse; biz de onun hakkını çiğnemeyiz, biz de onun hakkını yerine getiririz,biz de onun hakkını çiğnemeyiz, biz de onun hakkını yerine getiririz, hakkını veririz.”hakkını veririz.” Eyyühe’n-nâs

Eyyühe’n-nâs
“Ey insanlar!“Ey insanlar! Câlisü’n-nâse alâ kadri ahsâbihim.

Câlisü’n-nâse alâ kadri ahsâbihim.
İnsanlarla, onların saygınlıkları ölçüsüne göre mecliste oturun!” Yaniİnsanlarla, onların saygınlıkları ölçüsüne göre mecliste oturun!” Yani saygın insanın karşısında, öyle davranılacak.saygın insanın karşısında, öyle davranılacak. Yaşlı, başlı, saygın, itibarlı kimseye karşı davranış,Yaşlı, başlı, saygın, itibarlı kimseye karşı davranış, büyüğe olan davranış, samimi arkadaşa, kendisinden küçüğe karşı olan davranışa benzemez.büyüğe olan davranış, samimi arkadaşa, kendisinden küçüğe karşı olan davranışa benzemez. “İnsanların saygınlığına göre, haseblerine göre“İnsanların saygınlığına göre, haseblerine göre onlarla oturmanıza, kalkmanıza, meclisteki davranışlarınıza dikkat edin!”onlarla oturmanıza, kalkmanıza, meclisteki davranışlarınıza dikkat edin!” Ve hâlitu’n-nâse alâ kadri edyânihim.

Ve hâlitu’n-nâse alâ kadri edyânihim.
“Ve insanların dindarlıklarındaki kuvvetine göre, onlarla samimiyetinizi“Ve insanların dindarlıklarındaki kuvvetine göre, onlarla samimiyetinizi ilerletin, onlarla kaynaşın!”ilerletin, onlarla kaynaşın!” Demek ki, dindar insanla kaynaşmayı daha çok yapacak.Demek ki, dindar insanla kaynaşmayı daha çok yapacak. Çünkü hem kendisi dindarlığını onun yanında daha kolay yürütür;Çünkü hem kendisi dindarlığını onun yanında daha kolay yürütür; hem de ondan birçok şeyler öğrenir, birbirlerini etkilerler.hem de ondan birçok şeyler öğrenir, birbirlerini etkilerler. Böylece Cenâb-ı Hakk’ın rızasına uygun kulluğu yapmak daha kolay olur.Böylece Cenâb-ı Hakk’ın rızasına uygun kulluğu yapmak daha kolay olur. Ve enzilü’n-nâse alâ kadri mürüvvâtihim.

Ve enzilü’n-nâse alâ kadri mürüvvâtihim.
“Ve insanları mürüvvetlerinin, mertliklerinin miktarına göre konuklayın!”“Ve insanları mürüvvetlerinin, mertliklerinin miktarına göre konuklayın!” Mürüvvât, mürüvvetin çoğulu oluyor.

Mürüvvât, mürüvvetin çoğulu oluyor.
Mürüvvet aslında imru’ kelimesinin masdarı oluyor.Mürüvvet aslında imru’ kelimesinin masdarı oluyor. Yani erlik demek, mertlik demek... Adam gibi, olgun yetişmiş bir insanınYani erlik demek, mertlik demek... Adam gibi, olgun yetişmiş bir insanın davranışları gibi davranan, onu gösteren kimseye mürüvvetli derler.davranışları gibi davranan, onu gösteren kimseye mürüvvetli derler. Onları göstermeyen kimseye de, mürüvvetsiz derler.Onları göstermeyen kimseye de, mürüvvetsiz derler. Yani ergin davranmıyor, tam bir adam değil. Hani, “O adam, adam değil!”Yani ergin davranmıyor, tam bir adam değil. Hani, “O adam, adam değil!” deriz ya, bazen böyle döneklik yapanlara.deriz ya, bazen böyle döneklik yapanlara. Mürüvvet erlik manasına geliyor, ama

Mürüvvet erlik manasına geliyor, ama
bu da muamelede güvenilirlik, sözünde durma manasına.bu da muamelede güvenilirlik, sözünde durma manasına. (Ve dâru’n-nâse bi-ukûliküm.

(Ve dâru’n-nâse bi-ukûliküm.
“İnsanlara aklınızı kullanarak, aklınızı kullana kullana muamele yapın;“İnsanlara aklınızı kullanarak, aklınızı kullana kullana muamele yapın; onları öyle dirayetle idare edin!” Yani onları aklınızla, dirâyetle idare edin!onları öyle dirayetle idare edin!” Yani onları aklınızla, dirâyetle idare edin! Veya bunun aksi, akılla idare etmenin aksi ne olur?Veya bunun aksi, akılla idare etmenin aksi ne olur? Nefsinizle, yâni nefsânî duygularla yaparsanız; o zaman şöyle dedi,Nefsinizle, yâni nefsânî duygularla yaparsanız; o zaman şöyle dedi, kızarsınız, böyle söyledi kızarsınız; oturdu kızarsınız, kalktı kızarsınız...kızarsınız, böyle söyledi kızarsınız; oturdu kızarsınız, kalktı kızarsınız... “Öyle yapmayın da, aklınıza göre davranın!” diyor Efendimiz.“Öyle yapmayın da, aklınıza göre davranın!” diyor Efendimiz. Demek ki, kendisini kısa bir tanıtma ile tanıtmış,

Demek ki, kendisini kısa bir tanıtma ile tanıtmış,
ama arkasından etrafındaki Müslümanlara, insanlarla beşeri ilişkileriniama arkasından etrafındaki Müslümanlara, insanlarla beşeri ilişkilerini güzel yapmaları konusunda mütekâbiliyet esasına göre,güzel yapmaları konusunda mütekâbiliyet esasına göre, iyi davranana iyi davranmayı tavsiye eylemiş.iyi davranana iyi davranmayı tavsiye eylemiş. Ondan sonra da, dindar insan seçmeyi, onlarla daha iyi arkadaşlık yapmayı

Ondan sonra da, dindar insan seçmeyi, onlarla daha iyi arkadaşlık yapmayı
ve saygınlığına göre insanlara muameleyi dikkatlice yapmayı tavsiye eylemiş.ve saygınlığına göre insanlara muameleyi dikkatlice yapmayı tavsiye eylemiş. “Hissiyâtınıza mağlup olarak insanlarla münâsebetlerinizi kızgınlıklarla, “Hissiyâtınıza mağlup olarak insanlarla münâsebetlerinizi kızgınlıklarla, sevgilerle, düşmanlıklarla götürmeyin de aklınızla götürün,sevgilerle, düşmanlıklarla götürmeyin de aklınızla götürün, mantıklı davranın!” diye tavsiye buyurmuş.mantıklı davranın!” diye tavsiye buyurmuş. Diğer hadis-i şerif…

Diğer hadis-i şerif…
Orada da buyurmuş ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz:Orada da buyurmuş ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz: .................. Bu hadis-i şerifte de, Peygamber Efendimiz kendisi hakkında bilgi veriyor.

Bu hadis-i şerifte de, Peygamber Efendimiz kendisi hakkında bilgi veriyor.
O bilgilerden de bize çok faydalı işaretler çıkacak. Buyuruyor ki:O bilgilerden de bize çok faydalı işaretler çıkacak. Buyuruyor ki: Ene Muhammedün.

Ene Muhammedün.
Evet!Evet! Dedesi, doğduğu zaman bu torununa Muhammed ismini vermiş.Dedesi, doğduğu zaman bu torununa Muhammed ismini vermiş. Şaşırmışlar, Araplar arasında yaygın bir isim değil.Şaşırmışlar, Araplar arasında yaygın bir isim değil. “Niye bu ismi verdin?” Muhammed; çok medhedilmiş, çok öğülmüş kişi demek.

“Niye bu ismi verdin?” Muhammed; çok medhedilmiş, çok öğülmüş kişi demek.
“Niye bu ismi verdin?” Demiş ki:

“Niye bu ismi verdin?” Demiş ki:
“Yerde de, gökte de öğülen bir insan olsun diye düşündüm.”

“Yerde de, gökte de öğülen bir insan olsun diye düşündüm.”
Tabi öyle mübarek insanların isminin konulması da, hep Cenâb-ı Hakk’ınTabi öyle mübarek insanların isminin konulması da, hep Cenâb-ı Hakk’ın işaretiyle olur. Muhammed bir ismi...işaretiyle olur. Muhammed bir ismi... Ve Ahmedün. Evet!

Ve Ahmedün. Evet!
Ahmed de aynı mânâya gelir.Ahmed de aynı mânâya gelir. Bu da ism-i mef’ul olan Mahmud’un, ism-i tafdilidir.Bu da ism-i mef’ul olan Mahmud’un, ism-i tafdilidir. Yâni çok Mahmud, çok övülen; yine Muhammed gibi.Yâni çok Mahmud, çok övülen; yine Muhammed gibi. Hammede- yuhammidü, teksir ifade ediyor.Hammede- yuhammidü, teksir ifade ediyor. Arapça bilenler bilir, tef’il bâbı çokluk ifade eder.Arapça bilenler bilir, tef’il bâbı çokluk ifade eder. mesela darabe döğdü demek; darraba, tadrîb çok döğdü demek.mesela darabe döğdü demek; darraba, tadrîb çok döğdü demek. Hamide, hamd etti demek; ahmede çok hamd etti demek.Hamide, hamd etti demek; ahmede çok hamd etti demek. Muhammid, çok hamdeden; Muhammed ise çok övülen, Muhammid, çok hamdeden; Muhammed ise çok övülen, beğenilen manasına geliyor. Ahmed de, çok Mahmud demek;beğenilen manasına geliyor. Ahmed de, çok Mahmud demek; aynı kapıya çıkıyor.aynı kapıya çıkıyor. Eski kitaplarda, Allah’ın eski peygamberlere vahiyle indirmiş olduğu

Eski kitaplarda, Allah’ın eski peygamberlere vahiyle indirmiş olduğu
eski kitaplarda, Peygamber Efendimiz’den Ahmed diye de bahsedilir.eski kitaplarda, Peygamber Efendimiz’den Ahmed diye de bahsedilir. Mesela, İncil’de Paraklitus diye geçer.Mesela, İncil’de Paraklitus diye geçer. İncil’in kendisi yok ortada, tercümeleri var. Tercümelerinde

İncil’in kendisi yok ortada, tercümeleri var. Tercümelerinde
Paraklitus diye bir kelime var;Paraklitus diye bir kelime var; o da aynı mânâya, yâni çok öğülen manasına geliyor.o da aynı mânâya, yâni çok öğülen manasına geliyor. Ama İncil’in tam aslı bulunsa, orada Ahmed olduğu anlaşılacak.Ama İncil’in tam aslı bulunsa, orada Ahmed olduğu anlaşılacak. Çünkü Saf Sûresi’nde Cenâb-ı Hak Teâlâ buyuruyor ki:Çünkü Saf Sûresi’nde Cenâb-ı Hak Teâlâ buyuruyor ki: Bismillâhirrahmânirrahîm.

Bismillâhirrahmânirrahîm.
Ve iz kâle îsebnu MeryemeVe iz kâle îsebnu Meryeme yâ benî isrâîle innî Rasûlu’llâhi ileykümyâ benî isrâîle innî Rasûlu’llâhi ileyküm musaddikan limâ beyne yedeyye mine’t-tevrâti ve mübeşşiran bi-rasûlin musaddikan limâ beyne yedeyye mine’t-tevrâti ve mübeşşiran bi-rasûlin ye’tî min ba’dismühû Ahmed.ye’tî min ba’dismühû Ahmed. “Ben, benden sonra gelecek, ismi Ahmed olacak olan

“Ben, benden sonra gelecek, ismi Ahmed olacak olan
bir peygamberi müjdeleyiciyim.bir peygamberi müjdeleyiciyim. Mûsâ aleyhisselam’dan, peygamberlerden gelenMûsâ aleyhisselam’dan, peygamberlerden gelen eski ahkâm-ı ilâhiyyeyi de tasdik ediciyim. Onların arasındayım.eski ahkâm-ı ilâhiyyeyi de tasdik ediciyim. Onların arasındayım. Eskiyi tasdik edici ve gelecek olan bir peygamberi, âhirEskiyi tasdik edici ve gelecek olan bir peygamberi, âhir zaman peygamberi, Ahmed isimli peygamberi müjdeleyiciyim.” diyor. zaman peygamberi, Ahmed isimli peygamberi müjdeleyiciyim.” diyor. Zaten İncil’in müjde manasına geldiğini biliyoruz.

Zaten İncil’in müjde manasına geldiğini biliyoruz.
Papazlıktan İslâm’a girmiş, çok yüksek tahsilli.Papazlıktan İslâm’a girmiş, çok yüksek tahsilli. Abdü’l-Ehad isimliAbdü’l-Ehad isimli Abdü’l-Mesih iken, ismini değiştirmiş Abdü’l-Ehad adını almış.Abdü’l-Mesih iken, ismini değiştirmiş Abdü’l-Ehad adını almış. Çok doktoralar yapmış, profesör olmuş, ilimde, irfandaÇok doktoralar yapmış, profesör olmuş, ilimde, irfanda ilerlemiş, çok lisan bilen bir kimse. İncil müjde demektir. Kitaplarında ilerlemiş, çok lisan bilen bir kimse. İncil müjde demektir. Kitaplarında İncil üzerine, Kur’ân üzerine kitap yazmış. O diyor ki:İncil üzerine, Kur’ân üzerine kitap yazmış. O diyor ki: “Müjde demektir. Çünkü Hazret-i İsâ aleyhisselam vaazlarında,“Müjde demektir. Çünkü Hazret-i İsâ aleyhisselam vaazlarında, ‘Benden sonra bir peygamber gelecek, aman o geldiği‘Benden sonra bir peygamber gelecek, aman o geldiği zaman ona tabi olun!’ diye müjdeliyordu.zaman ona tabi olun!’ diye müjdeliyordu. Onun için müjde manasına gelir.” diye açıklıyor.Onun için müjde manasına gelir.” diye açıklıyor. Bir papazın açıklaması böyle...

Bir papazın açıklaması böyle...
Demek ki Ahmed ismi de var, Muhammed ismi de var.

Demek ki Ahmed ismi de var, Muhammed ismi de var.
Kur’ân-ı Kerîm’de de hem Muhammed diye geçiyor... mesela, Fetih Sûresi’nde;Kur’ân-ı Kerîm’de de hem Muhammed diye geçiyor... mesela, Fetih Sûresi’nde; (Muhammedün Rasûlü’llâh) “Muhammed Allah’ın Rasûlüdür.” diye geçiyor.

(Muhammedün Rasûlü’llâh) “Muhammed Allah’ın Rasûlüdür.” diye geçiyor.
Başka bir ayet-i kerimede;Başka bir ayet-i kerimede; (Ve mâ Muhammedün illâ Rasûl) Saff Sûresi’nde Ahmed diye geçiyor.

(Ve mâ Muhammedün illâ Rasûl) Saff Sûresi’nde Ahmed diye geçiyor.
Peygamber Efendimiz’in çeşitli sıfatları vardır, onları da göreceğiz.

Peygamber Efendimiz’in çeşitli sıfatları vardır, onları da göreceğiz.
Yâni, sıfatlar isimler grubuna dâhildir. Yâni, sıfatlar isimler grubuna dâhildir. Peygamber Efendimiz'in sıfatları, ikisi tamam.Peygamber Efendimiz'in sıfatları, ikisi tamam. “Ben Muhammed’im ve Ahmed’im!” diyor Peygamber Efendimiz.

“Ben Muhammed’im ve Ahmed’im!” diyor Peygamber Efendimiz.
(Ene Rasûlü’r-rahmeti) “Ben rahmet peygamberiyim!”(Ene Rasûlü’r-rahmeti) “Ben rahmet peygamberiyim!” Allah’ın rahmetini insanlara bildiren,Allah’ın rahmetini insanlara bildiren, Allah’ın insanlara rahmet olarak gönderdiği peygamberim manasına gelir.Allah’ın insanlara rahmet olarak gönderdiği peygamberim manasına gelir. (Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li’l-âlemîn)

(Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li’l-âlemîn)
Rasûlü’r-rahmeti “Rahmet peygamberi!” ne demek.Rasûlü’r-rahmeti “Rahmet peygamberi!” ne demek. Allah’ın insanlara rahmet olarak gönderdiği peygamberim.Allah’ın insanlara rahmet olarak gönderdiği peygamberim. Allah’ın bize rahmetini müjdeliyor tabii:Allah’ın bize rahmetini müjdeliyor tabii: “Bakın, mümin olursanız cennete gideceksiniz, rahmet-i Rahmân’a ereceksiniz!”“Bakın, mümin olursanız cennete gideceksiniz, rahmet-i Rahmân’a ereceksiniz!” diye... Ama asıl;diye... Ama asıl; (Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li’l-âlemîn) diye,

(Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li’l-âlemîn) diye,
kendisinin âlemlere rahmet olarak gönderilmesi dolayısıyla,kendisinin âlemlere rahmet olarak gönderilmesi dolayısıyla, rahmet peygamberi Peygamber Efendimiz.rahmet peygamberi Peygamber Efendimiz. Ne demek âlemlere rahmet olarak gönderilmek, onu da tekrar açıklayalım:

Ne demek âlemlere rahmet olarak gönderilmek, onu da tekrar açıklayalım:
Rahmet; acımak demek, yâni merhamet etmek manasına geliyor.Rahmet; acımak demek, yâni merhamet etmek manasına geliyor. Allah Teâlâ Hazretleri Peygamber Efendimiz’i, alemlere rahmet olarak göndermiş;Allah Teâlâ Hazretleri Peygamber Efendimiz’i, alemlere rahmet olarak göndermiş; ne demek?.. İnsanların gerçekleri görüp de,ne demek?.. İnsanların gerçekleri görüp de, şaşkınlık yapmayıp da Allah’ın lütfuna ermesi,şaşkınlık yapmayıp da Allah’ın lütfuna ermesi, cennete girmesini sağlamak için Allah bir ikazcı olarak,cennete girmesini sağlamak için Allah bir ikazcı olarak, bir müjdeci olarak göndermiş; bu güzel bir şey tabi...bir müjdeci olarak göndermiş; bu güzel bir şey tabi... Önceden haber veriyor Cenâb-ı Hak: “Bak böyle yapın, cenneti kazanırsınız!

Önceden haber veriyor Cenâb-ı Hak: “Bak böyle yapın, cenneti kazanırsınız!
Şöyle şöyle yapmayın, onlar fenadır. Öyle yaparsanız, zarara uğrarsınız.Şöyle şöyle yapmayın, onlar fenadır. Öyle yaparsanız, zarara uğrarsınız. Şöyle yaparsanız, cehenneme girersiniz.”Şöyle yaparsanız, cehenneme girersiniz.” Bunları önceden bildirmesi...Bunları önceden bildirmesi... Bildirmeyip de, insanları sessiz sedasız imtihan edip de,Bildirmeyip de, insanları sessiz sedasız imtihan edip de, dünyaya gönderip de, sonunda hatalıları cehenneme atmak yerine; dünyaya gönderip de, sonunda hatalıları cehenneme atmak yerine; Allah Teâlâ Hazretleri rahmetinden, insanlara merhametinden,Allah Teâlâ Hazretleri rahmetinden, insanlara merhametinden, peygamberler gönderiyor ki,peygamberler gönderiyor ki, “İkaz olsunlar, mütenebbih olsunlar, kendilerini düzeltsinler de,“İkaz olsunlar, mütenebbih olsunlar, kendilerini düzeltsinler de, Allah’ın lütfuna ersinler!” diye...Allah’ın lütfuna ersinler!” diye... Peygamber Efendimiz de ancak rahmet olarak indirilmiştir,

Peygamber Efendimiz de ancak rahmet olarak indirilmiştir,
merhamet olarak indirilmiştir. Yâni, merhamet olarak indirilmiştir. Yâni, insanların iyiliği için indirilmiştir, insanların iyiliği için indirilmiştir, insanlar kurtulsun diye indirilmiştir.insanlar kurtulsun diye indirilmiştir. O bakımdan Rasûlü’r-rahme’dir.O bakımdan Rasûlü’r-rahme’dir. Peygamber Efendimiz rahmet peygamberidir.Peygamber Efendimiz rahmet peygamberidir. Rahmet olarak gönderilmiş bir peygamberdir.Rahmet olarak gönderilmiş bir peygamberdir. Doğrudan doğruya kendisinin varlığı, peygamberliği rahmettir. Doğrudan doğruya kendisinin varlığı, peygamberliği rahmettir. (Ene Rasûlü’l-melhameti)

(Ene Rasûlü’l-melhameti)
Melhame savaş demek. Etlerin kesildiği, insanların birbirleriyle çarpıştığıMelhame savaş demek. Etlerin kesildiği, insanların birbirleriyle çarpıştığı ve yaralandığı ve öldüğü bir olay olduğu için savaşa melhame denmiştir.ve yaralandığı ve öldüğü bir olay olduğu için savaşa melhame denmiştir. Yâni kanların döküldüğü, etlerin kesildiği, insan vücutlarının yaralandığıYâni kanların döküldüğü, etlerin kesildiği, insan vücutlarının yaralandığı yer manasına.yer manasına. Melhame yani savaş demek.Melhame yani savaş demek. Peygamber Efendimiz aynı zamanda buyuruyor ki:Peygamber Efendimiz aynı zamanda buyuruyor ki: “Ben rahmet peygamberiyim.

“Ben rahmet peygamberiyim.
İnsanların dünya ahiret saadetini sağlamak için müjdeci veİnsanların dünya ahiret saadetini sağlamak için müjdeci ve ikazcı olarak gönderildim, bu bakımdan rahmetim. ikazcı olarak gönderildim, bu bakımdan rahmetim. Ama bir taraftan da savaş peygamberiyim!”Ama bir taraftan da savaş peygamberiyim!” Bu ne demek?.. Yâni, eğer bazı kötü insanlar

Bu ne demek?.. Yâni, eğer bazı kötü insanlar
Allah’ın emirlerini dinlemezlerse, Allah’ın emrinin tebliğini,Allah’ın emirlerini dinlemezlerse, Allah’ın emrinin tebliğini, insanlara bildirilmesini engellerlerse, Allah’ıninsanlara bildirilmesini engellerlerse, Allah’ın buyurduğu güzel şeyleri yaptırtmamaya çalışırlarsa,buyurduğu güzel şeyleri yaptırtmamaya çalışırlarsa, Allah’ın yasakladığı çirkin işleri yapmaya kalkarlarsa, o zaman Allah’ın yasakladığı çirkin işleri yapmaya kalkarlarsa, o zaman bunlara karşı tedbir almak gerekir.bunlara karşı tedbir almak gerekir. Dünyanın nizamı, insanların mutlu bir şekilde yaşaması buna bağlıdır.Dünyanın nizamı, insanların mutlu bir şekilde yaşaması buna bağlıdır. Onun için devletler kurulmuştur, kanunlar konulmuştur, polis vardır,Onun için devletler kurulmuştur, kanunlar konulmuştur, polis vardır, zabıta vardır, asayiş vardır; yanlış iş yapanı yaptırmazlar.zabıta vardır, asayiş vardır; yanlış iş yapanı yaptırmazlar. Yakalarlarsa muhakeme ederler, cezalandırırlar insanlar.Yakalarlarsa muhakeme ederler, cezalandırırlar insanlar. Tarihten beri böyle olmuştur.

Tarihten beri böyle olmuştur.
Kötülüğe fırsat vermemeye çalışırlar. Kötüleri caydırmaya,Kötülüğe fırsat vermemeye çalışırlar. Kötüleri caydırmaya, cezalandırmaya çalışırlar. İyiliği de yapmaya çalışırlar.cezalandırmaya çalışırlar. İyiliği de yapmaya çalışırlar. Umûmiyetle böyledir.Umûmiyetle böyledir. Bu izahları şu bakımdan yapıyorum:

Bu izahları şu bakımdan yapıyorum:
Bir peygamber savaş yapar mı?.. Yapar.Bir peygamber savaş yapar mı?.. Yapar. Çünkü, peygambere karşı savaşa kalkışılırsa, o zamanÇünkü, peygambere karşı savaşa kalkışılırsa, o zaman kendisini savunması gerekir.kendisini savunması gerekir. İyiliklerin yapılmasını engellemeye kalkıyorsa bazı insanlar,İyiliklerin yapılmasını engellemeye kalkıyorsa bazı insanlar, onlarla çarpışılır. onlarla çarpışılır. Polis de çarpışıyor. Baskın yapıyor, çeteyi dağıtıyor.

Polis de çarpışıyor. Baskın yapıyor, çeteyi dağıtıyor.
Bu işin tabiiliğini anlatmak için söylüyorum. Ordular da çarpışıyor.Bu işin tabiiliğini anlatmak için söylüyorum. Ordular da çarpışıyor. Bir kötülük gördüğü zaman engellemek ve ülkeyi savunmak için çarpışıyorlar.Bir kötülük gördüğü zaman engellemek ve ülkeyi savunmak için çarpışıyorlar. Peygamber Efendimiz sessiz, sedasız, pısırık, susan,

Peygamber Efendimiz sessiz, sedasız, pısırık, susan,
sesini çıkartmayan bir peygamber değil.sesini çıkartmayan bir peygamber değil. Yakalanan, gadredilen, testereyle kesilen bir insan değil.Yakalanan, gadredilen, testereyle kesilen bir insan değil. Peygamber Efendimiz merdâne, kötü insanlarla da Peygamber Efendimiz merdâne, kötü insanlarla da çarpışan bir peygamber olarak gönderilmiş. çarpışan bir peygamber olarak gönderilmiş. Onun için Rasûlü’l-melhame’dir. Onun için Rasûlü’l-melhame’dir. Ve buyuruyor ki sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz:

Ve buyuruyor ki sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz:
(Ene mukaffi) “Ben mukaffîyim, artçıyım.”

(Ene mukaffi) “Ben mukaffîyim, artçıyım.”
Ne demek mukaffî?..

Ne demek mukaffî?..
Şiirin kelimelerin en sonunda bir şey geliyor, kâfiye diyoruz ona.Şiirin kelimelerin en sonunda bir şey geliyor, kâfiye diyoruz ona. O kelime ile ilgili, aynı kökten. Mukaffî; bir şeyi kapatıcı, bitirici.O kelime ile ilgili, aynı kökten. Mukaffî; bir şeyi kapatıcı, bitirici. Neyi bitiriyor?.. Peygamberler dünyanın hayatı, asırları boyunca gelmişler,Neyi bitiriyor?.. Peygamberler dünyanın hayatı, asırları boyunca gelmişler, insanlara olayları anlatmışlar, gerçekleri bildirmişler,insanlara olayları anlatmışlar, gerçekleri bildirmişler, Allah’ın güzel kulu olmalarını sağlamak için öğütlerini vermişler.Allah’ın güzel kulu olmalarını sağlamak için öğütlerini vermişler. Bunların sonuncusu, bu işi kapayan kim?.. Peygamber Efendimiz.Bunların sonuncusu, bu işi kapayan kim?.. Peygamber Efendimiz. Yani ne demek?.. Ahir zaman peygamberi demek, son peygamber demek...Yani ne demek?.. Ahir zaman peygamberi demek, son peygamber demek... Mukaffî demek; artcı, en sonuncu, en sonda gelen demek.

Mukaffî demek; artcı, en sonuncu, en sonda gelen demek.
Bitiriyor, artık kapatıyor. Peygamber Efendimiz‘den sonra peygamber yok.Bitiriyor, artık kapatıyor. Peygamber Efendimiz‘den sonra peygamber yok. (Men lâ nebiyye ba’dehu)

(Men lâ nebiyye ba’dehu)
Kendisinden sonra peygamber olmayacak olan, ahir zaman peygamberi.Kendisinden sonra peygamber olmayacak olan, ahir zaman peygamberi. O halde şimdi bu sıralarda ikide birde gazetelerde,

O halde şimdi bu sıralarda ikide birde gazetelerde,
haber kaynaklarında, “Birisi ben peygamberim dedi.” vs. diye duyarsak,haber kaynaklarında, “Birisi ben peygamberim dedi.” vs. diye duyarsak, nedir o?.. Ya mecnundur, tımarhaneden kaçmıştır veya tımarhaneliktir,nedir o?.. Ya mecnundur, tımarhaneden kaçmıştır veya tımarhaneliktir, tımarhaneye konulması gerekir.tımarhaneye konulması gerekir. Gerçekten Allah’ın peygamberi değildir.Gerçekten Allah’ın peygamberi değildir. Çünkü Peygamber Efendimiz, ahir zaman peygamberidir.Çünkü Peygamber Efendimiz, ahir zaman peygamberidir. Ondan sonra peygamber gelmeyecektir.Ondan sonra peygamber gelmeyecektir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz gelmeden evvel,

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz gelmeden evvel,
onun ahir zaman peygamberi olduğunu, Allah öteki peygamberlere deonun ahir zaman peygamberi olduğunu, Allah öteki peygamberlere de bildirmiş. Yâni, nebiyy-i ahiri’z-zaman, ahir zaman peygamberi diyebildirmiş. Yâni, nebiyy-i ahiri’z-zaman, ahir zaman peygamberi diye onun evsafını verirken, ondan sonra peygamber gelmeyeceğini bildirmiş.onun evsafını verirken, ondan sonra peygamber gelmeyeceğini bildirmiş. Binaenaleyh, hem Hristiyanlar bilirler Peygamberimiz’den sonra peygamber olmadığını,

Binaenaleyh, hem Hristiyanlar bilirler Peygamberimiz’den sonra peygamber olmadığını,
alim, insaflı Hristiyanlar bilirler... Hem alim, insaflı Yahudiler bilirler,alim, insaflı Hristiyanlar bilirler... Hem alim, insaflı Yahudiler bilirler, Yahudi âlimleri bilirler ki,Yahudi âlimleri bilirler ki, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’den sonra peygamber yok...Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’den sonra peygamber yok... Mukaffî, yâni artçı, artık bu işin sonuncusu; ondan sonra yok!Mukaffî, yâni artçı, artık bu işin sonuncusu; ondan sonra yok! Senden sonra var mı?.. Yok! İşte ona mukaffi derler.

Senden sonra var mı?.. Yok! İşte ona mukaffi derler.
Efendimiz vasıflarını söylerken, onu da söylüyor.Efendimiz vasıflarını söylerken, onu da söylüyor. (Ve’l-hâşir) “Ben aynı zamanda kıyamette insanları toplayıcıyım.”

(Ve’l-hâşir) “Ben aynı zamanda kıyamette insanları toplayıcıyım.”
Hâşir; haşr etmek manasına, ism-i fail bu... Haşr edici, yâniHâşir; haşr etmek manasına, ism-i fail bu... Haşr edici, yâni toplayıcı demek.toplayıcı demek. Peygamber Efendimiz insanları kıyamette toparlayacak.

Peygamber Efendimiz insanları kıyamette toparlayacak.
Kimleri toparlayacak?..Kimleri toparlayacak?.. Bütün mümin insanlar Peygamber Efendimiz’in etrafında toplanacak.Bütün mümin insanlar Peygamber Efendimiz’in etrafında toplanacak. Hazret-i Adem’den İsâ aleyhisselam’a kadar bütün peygamberler,Hazret-i Adem’den İsâ aleyhisselam’a kadar bütün peygamberler, sıddîklar, şehitler, sâlihler onun yanında yer alacaklar;sıddîklar, şehitler, sâlihler onun yanında yer alacaklar; Livâü’l-Hamd’i altında bulunacaklar.Livâü’l-Hamd’i altında bulunacaklar. Ve buyuruyor ki: (Bu’istü bi’l-cihâdi)

Ve buyuruyor ki: (Bu’istü bi’l-cihâdi)
“Ben cihat göreviyle gönderildim;“Ben cihat göreviyle gönderildim; (ve lem üb’as bi’z-zirâ’) çiftçilikle gönderilmedim.(ve lem üb’as bi’z-zirâ’) çiftçilikle gönderilmedim. Çiftçilik yapmak için gönderilmedim;Çiftçilik yapmak için gönderilmedim; Allah’ın emrini yerine getirmek için engelleri aşıp,Allah’ın emrini yerine getirmek için engelleri aşıp, cihat yaparak İslâm’ın yerleştirilmesi için gönderildim.” buyuruyor.cihat yaparak İslâm’ın yerleştirilmesi için gönderildim.” buyuruyor. Zira’; fiâl vezninde, mufâ'ale babından masdardır.

Zira’; fiâl vezninde, mufâ'ale babından masdardır.
Muzâra'a ne demek; ziraat yapmak demek.Muzâra'a ne demek; ziraat yapmak demek. Toprağı eşmek, kazmak, sürmek, tohumu ekmek, fidanı dikmek,Toprağı eşmek, kazmak, sürmek, tohumu ekmek, fidanı dikmek, mahsûlü almak mesleği, ziraatçilik.mahsûlü almak mesleği, ziraatçilik. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ziraatçilikle emrolunmamış,

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ziraatçilikle emrolunmamış,
cihat ile emrolunmuş, cihat yapmak göreviyle gönderilmiş.cihat ile emrolunmuş, cihat yapmak göreviyle gönderilmiş. Onun için bütün Müslümanların en başta gelen, en kıymetli, en şerefliOnun için bütün Müslümanların en başta gelen, en kıymetli, en şerefli hizmeti cihattır.hizmeti cihattır. Allah yolunda, Allah’ın dinine hizmet etmektir.Allah yolunda, Allah’ın dinine hizmet etmektir. Allah’ın emrettiği güzel şeylerin, doğru inancın,Allah’ın emrettiği güzel şeylerin, doğru inancın, hak dinin korunmasına yayılmasına gelişmesine çalışmaktır.hak dinin korunmasına yayılmasına gelişmesine çalışmaktır. Efendimiz bunu açıkça bildiriyor.Efendimiz bunu açıkça bildiriyor. Tabii eğer MüslümanlarTabii eğer Müslümanlar Başka bir hadis-i şerifte Efendimiz'in ifade buyurduğu gibi:

Başka bir hadis-i şerifte Efendimiz'in ifade buyurduğu gibi:
kazançla, ziraatle meşgul olurlar da, kazançla, ziraatle meşgul olurlar da, emr-i ma’ruf, nehy-i münker ve cihadı yapmazlarsa;emr-i ma’ruf, nehy-i münker ve cihadı yapmazlarsa; o zaman, Ümmet-i Muhammed’in başına Allah öyle fitneler,o zaman, Ümmet-i Muhammed’in başına Allah öyle fitneler, musibetler, belalar gönderir ki, musibetler, belalar gönderir ki, Ümmet-i Muhammed'in başına o zaman yapılmadı görevler diyeÜmmet-i Muhammed'in başına o zaman yapılmadı görevler diye sâlih kimseler dua etseler bile, Allah onların dualarını kabul etmez,sâlih kimseler dua etseler bile, Allah onların dualarını kabul etmez, o belâyı kaldırmaz; Müslümanlar asıl görevlerine dönmedikçe...” o belâyı kaldırmaz; Müslümanlar asıl görevlerine dönmedikçe...” Müslümanlar asıl görevleri olan; İslâm’ı yaymak, öğretmek,

Müslümanlar asıl görevleri olan; İslâm’ı yaymak, öğretmek,
insanları İslâm’a çağırmak, davet etmek ve Allah’ın emrini, dininininsanları İslâm’a çağırmak, davet etmek ve Allah’ın emrini, dininin güzelliklerini insanlara anmak vazifesini yapmaktan geri dururlarsa;güzelliklerini insanlara anmak vazifesini yapmaktan geri dururlarsa; o zaman düşmanlar gâlip gelir, mafyalar gâlip gelir, çeteler gâlip gelir.o zaman düşmanlar gâlip gelir, mafyalar gâlip gelir, çeteler gâlip gelir. Düşmanlar bir yeri istila ettiler mi, berbat ederler.

Düşmanlar bir yeri istila ettiler mi, berbat ederler.
Bombalarlar şimdiki duruma göre... Eskiden yakıp yıkarlardı.Bombalarlar şimdiki duruma göre... Eskiden yakıp yıkarlardı. İnsanları öldürürler; makinalı tüfeklerle, bombalarla,İnsanları öldürürler; makinalı tüfeklerle, bombalarla, evleri yıkarlar, yakarlar... Çocukların hali perişan;evleri yıkarlar, yakarlar... Çocukların hali perişan; kızların, kadınların hali perişan... Erkekler kanlar içinde yerde...kızların, kadınların hali perişan... Erkekler kanlar içinde yerde... Çok fena şeyler olur.Çok fena şeyler olur. Çünkü iyiler çalışma yapmadılar, kötüler hakim oldu. Çünkü iyiler çalışma yapmadılar, kötüler hakim oldu. İnsafsız, merhametsiz insanlar öyle yaparlar.İnsafsız, merhametsiz insanlar öyle yaparlar. Müslümanlar gittikleri yerde ne yapmışlar?.. Gittikleri yerde ahaliye iyi bakmışlar. mesela,

Müslümanlar gittikleri yerde ne yapmışlar?.. Gittikleri yerde ahaliye iyi bakmışlar. mesela,
Balkanları fethetmişler, Viyana’ya kadar dayanmışlar, Balkanları fethetmişler, Viyana’ya kadar dayanmışlar, Sırplar Sırp olarak kalmış, Yunanlılar Yunanlı olarak kalmış,Sırplar Sırp olarak kalmış, Yunanlılar Yunanlı olarak kalmış, Bulgarlar Bulgar olarak kalmış; kiliseleri, papazları devam etmiş.Bulgarlar Bulgar olarak kalmış; kiliseleri, papazları devam etmiş. Yedi asır Osmanlı idaresinde,Yedi asır Osmanlı idaresinde, Osmanlı onları en medenî şekilde yönetmiş. Gayet güzel...Osmanlı onları en medenî şekilde yönetmiş. Gayet güzel... Askere alınmamış, Müslümanlar askere çağırılmış, ölmüş.

Askere alınmamış, Müslümanlar askere çağırılmış, ölmüş.
Ankara’nın en güzel yerlerinde Rumların, Ermenilerin köşkleri var;Ankara’nın en güzel yerlerinde Rumların, Ermenilerin köşkleri var; Keçiören’de... Kayseri’nin en güzel yerlerinde,Keçiören’de... Kayseri’nin en güzel yerlerinde, Talas’ta vesairede köşkleri var kesme taştan...Talas’ta vesairede köşkleri var kesme taştan... Konya’da, başka şehirlerde huzur içinde, asırlarca yaşamışlar... Konya’da, başka şehirlerde huzur içinde, asırlarca yaşamışlar... Hattâ birisi söylemişti: Anadolu’dan İstanbul’a çalışmaya geldikleri gibi

Hattâ birisi söylemişti: Anadolu’dan İstanbul’a çalışmaya geldikleri gibi
Anadolu erkeklerinin,Anadolu erkeklerinin, bu Amerika bulunduktan sonra, uyanık olan Ermenilerbu Amerika bulunduktan sonra, uyanık olan Ermeniler Doğu Anadolu’dan kalkar, Amerika’ya giderlermiş.Doğu Anadolu’dan kalkar, Amerika’ya giderlermiş. İşte 1800’lü yıllarda, Osmanlıların son devirlerinde... Orada çalışırlarmış,İşte 1800’lü yıllarda, Osmanlıların son devirlerinde... Orada çalışırlarmış, para kazanırlarmış, gelirlermiş.para kazanırlarmış, gelirlermiş. Avrupa’ya giden işçilerin para kazanıp geldikleri gibi...Avrupa’ya giden işçilerin para kazanıp geldikleri gibi... Doğu Anadolu’da, Erzincan’da bir Ermeni’ye demiş ki birisi:

Doğu Anadolu’da, Erzincan’da bir Ermeni’ye demiş ki birisi:
“Yâ, hanımını da götürsene gittiğin yere, Amerika’ya!” Demiş ki:

“Yâ, hanımını da götürsene gittiğin yere, Amerika’ya!” Demiş ki:
“Ben aptal mıyım? Hanımım burada emniyette, namuslu, kimse

“Ben aptal mıyım? Hanımım burada emniyette, namuslu, kimse
ona yan bakmıyor, bir zarar vermiyor, huzur içinde... Ben de çalışıyorum,ona yan bakmıyor, bir zarar vermiyor, huzur içinde... Ben de çalışıyorum, para kazanıyorum geliyorum.” demiş.para kazanıyorum geliyorum.” demiş. Bunu oralardaki bir kimseden duymuştum, askerlik yaptığım sırada.

Bunu oralardaki bir kimseden duymuştum, askerlik yaptığım sırada.
Ben de hayret etmiştim.Ben de hayret etmiştim. Yâni, emniyette olduğu için hanımını bırakıyor, kendisi çalışıp dönüyor.Yâni, emniyette olduğu için hanımını bırakıyor, kendisi çalışıp dönüyor. Huzur içinde yaşatmış. Onlardan vezir seçmiş, hükümete almış,

Huzur içinde yaşatmış. Onlardan vezir seçmiş, hükümete almış,
milletvekili seçmiş.milletvekili seçmiş. Ama dış kışkırtmalardan, tahriklerdenAma dış kışkırtmalardan, tahriklerden sonra da onlar büyük katliamlar yaptılar.sonra da onlar büyük katliamlar yaptılar. Ahaliye, kendilerine asırlarca komşu muamelesi yapan,Ahaliye, kendilerine asırlarca komşu muamelesi yapan, hiçbir zarar vermeyen bu asil millete ne kötü günler yaşattılar.hiçbir zarar vermeyen bu asil millete ne kötü günler yaşattılar. Düşmanla işbirliği yaptılar. Ruslar Erzurum’a kadar geldiği zaman,

Düşmanla işbirliği yaptılar. Ruslar Erzurum’a kadar geldiği zaman,
onlara öncülük, kılavuzluk ettiler. Fransızlar güneye geldiği zaman,onlara öncülük, kılavuzluk ettiler. Fransızlar güneye geldiği zaman, öncülük ettiler. İtalyanlar geldiği zaman, Yunanlılar geldiği zaman,öncülük ettiler. İtalyanlar geldiği zaman, Yunanlılar geldiği zaman, her taraftan saldırıya uğradığımız o kara günlerimizde,her taraftan saldırıya uğradığımız o kara günlerimizde, eski iyilikleri unuttular, çok kötü şeyler yaptılar. eski iyilikleri unuttular, çok kötü şeyler yaptılar. Maraş’ta vs. yerlerde silahlandılar, saldırdılar.Maraş’ta vs. yerlerde silahlandılar, saldırdılar. Ondan sonra da ahali de kendisini savundu.Ondan sonra da ahali de kendisini savundu. Yâni, iyilere görev düştüğünü anlatmak için bunları söylüyorum.

Yâni, iyilere görev düştüğünü anlatmak için bunları söylüyorum.
“Bu savaş da ne oluyor?” diyenlere, ben de aynı şeyi söylüyorum:

“Bu savaş da ne oluyor?” diyenlere, ben de aynı şeyi söylüyorum:
“İslâm savaşmıyor, savaş da ne oluyor? Niye İslam’la savaşıyorsunuz?..

“İslâm savaşmıyor, savaş da ne oluyor? Niye İslam’la savaşıyorsunuz?..
Herkes fikrini söylesin, bakalım kim haklı? Puta tapan mı haklı,Herkes fikrini söylesin, bakalım kim haklı? Puta tapan mı haklı, haça tapan mı haklı, yeri göğü yaratan Rabbü’l-âlemîn’e tapan mı haklı?..haça tapan mı haklı, yeri göğü yaratan Rabbü’l-âlemîn’e tapan mı haklı?.. Niye siz Haçlı Seferleri düzenleyip de üstümüze geldiniz?..Niye siz Haçlı Seferleri düzenleyip de üstümüze geldiniz?.. Niye Hindular bu kadar saldırılar yaptılar?..” Niye Hindular bu kadar saldırılar yaptılar?..” Geçen gün öğrendim:Geçen gün öğrendim: Sihler başlarına bir kırmızı kurdele takarlarmış.Sihler başlarına bir kırmızı kurdele takarlarmış. Bir Müslümanı öldürmeyince, o kurdeleyi çıkartmazlarmış. Şu düşmanlığa bak!..Bir Müslümanı öldürmeyince, o kurdeleyi çıkartmazlarmış. Şu düşmanlığa bak!.. Müslümanlar öyle yapmıyor ki!.. Gidiyor:

Müslümanlar öyle yapmıyor ki!.. Gidiyor:
“Buda’ya tapmayın! Bu puta, bu ineğe tapmayın;

“Buda’ya tapmayın! Bu puta, bu ineğe tapmayın;
Allah’a kulluk edin! Doğru olan din, Allah’a kulluk etmektir.” diyor.Allah’a kulluk edin! Doğru olan din, Allah’a kulluk etmektir.” diyor. “Pekiyi” derse, her şeyi olduğu gibi kalıyor. Çok daha mutlu yaşıyorlar.

“Pekiyi” derse, her şeyi olduğu gibi kalıyor. Çok daha mutlu yaşıyorlar.
Ama bunlar, fırsat buldu mu katliam yapıyorlar.

Ama bunlar, fırsat buldu mu katliam yapıyorlar.
Kadınlara kötülük yapıyorlar, kızlara kötülük yapıyorlar.Kadınlara kötülük yapıyorlar, kızlara kötülük yapıyorlar. Bunları tarihte görüyoruz.Bunları tarihte görüyoruz. Küçük çocukları, bebekleri süngünün ucuna takıyorlar.Küçük çocukları, bebekleri süngünün ucuna takıyorlar. Mâsum insanları kazıklara oturtuyorlar.Mâsum insanları kazıklara oturtuyorlar. Tarihte bunlar görülüyor.

Tarihte bunlar görülüyor.
Çocuk eti yemişler Bu haçlılar geldikleri zaman.Çocuk eti yemişler Bu haçlılar geldikleri zaman. Küçük çocukların eti körpe diye, Onlarla beraber gelen bir papaz, hatıratında bunları yazıyor.Küçük çocukların eti körpe diye, Onlarla beraber gelen bir papaz, hatıratında bunları yazıyor. Onun için kimse kalkıp da iftira etmesin, eğri otursa bile doğru konuşsun!Onun için kimse kalkıp da iftira etmesin, eğri otursa bile doğru konuşsun! Bu savaşta ne oluyor? Tamam! savaşta ne oluyor? Bende aynı şeyi söylüyorum.Bu savaşta ne oluyor? Tamam! savaşta ne oluyor? Bende aynı şeyi söylüyorum. Bu savaş da ne oluyor? Niye yapıyorsunuz bunu?..

Bu savaş da ne oluyor? Niye yapıyorsunuz bunu?..
Çünkü fikrin karşısında duramıyorsunuz.Çünkü fikrin karşısında duramıyorsunuz. Fikrin karşısında duramayınca da,Fikrin karşısında duramayınca da, menfaatleriniz kaçmasın diye savaşa kalkışıyorsunuz.menfaatleriniz kaçmasın diye savaşa kalkışıyorsunuz. “Lâ ilâhe illa’llâh” deyin, oturun! Biz sizden başka bir şey istemiyoruz ki...

“Lâ ilâhe illa’llâh” deyin, oturun! Biz sizden başka bir şey istemiyoruz ki...
Allah celle celâlüh Allah’ın varlığını birliğini kabul etmenizi istiyor:

Allah celle celâlüh Allah’ın varlığını birliğini kabul etmenizi istiyor:
“Ben yaratıyorum, ben besliyorum; benden gayrıya tapıyorlar! Bu ne biçim iş?” diyor.

“Ben yaratıyorum, ben besliyorum; benden gayrıya tapıyorlar! Bu ne biçim iş?” diyor.
Biz böyle bir yanlışlığı engellemeye çalışıyoruz.

Biz böyle bir yanlışlığı engellemeye çalışıyoruz.
Binâenaleyh, mütecâvizin alacağı cevap vardır.

Binâenaleyh, mütecâvizin alacağı cevap vardır.
Birisi tecâvüze kalkışmışsa, o zaman o kavgayı başlatana cevap verilir.Birisi tecâvüze kalkışmışsa, o zaman o kavgayı başlatana cevap verilir. Cevap hakkı doğar, savunma hakkı doğar.Cevap hakkı doğar, savunma hakkı doğar. Diğer hadis-i şerife geçiyorum.

Diğer hadis-i şerife geçiyorum.
Aynı minval üzere, Efendimiz’in kendisinden bahsettiği hadislerden.Aynı minval üzere, Efendimiz’in kendisinden bahsettiği hadislerden. Buyuruyor ki,Buyuruyor ki, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hazretleri:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hazretleri:
................ Ümm-ü Kerz radıyallahu anh’dan rivayet olunmuş.

Ümm-ü Kerz radıyallahu anh’dan rivayet olunmuş.
Buyurmuş ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz:Buyurmuş ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz: Burada da kendi vasıflarını, kendi mübarek lisânıyla söylediğini görüyoruz.Burada da kendi vasıflarını, kendi mübarek lisânıyla söylediğini görüyoruz. Ene seyyidü’l-mürselîn.

Ene seyyidü’l-mürselîn.
“Ben mürsellerin, yâni peygamberlerin,“Ben mürsellerin, yâni peygamberlerin, görevli olarak insanlara gönderilmiş mübarek enbiyâullahın,görevli olarak insanlara gönderilmiş mübarek enbiyâullahın, Allah elçilerinin seyyidiyim!”Allah elçilerinin seyyidiyim!” Peygamber Efendimiz, mertebe bakımından peygamberlerin en üstünüdür.

Peygamber Efendimiz, mertebe bakımından peygamberlerin en üstünüdür.
Allah Teâlâ Hazretleri ona ahirette Makâm-ı Mahmûd’u vermiştir.Allah Teâlâ Hazretleri ona ahirette Makâm-ı Mahmûd’u vermiştir. Kendisinin de bir adı Mahmûd’dur; hem de kendisi,Kendisinin de bir adı Mahmûd’dur; hem de kendisi, sâhib-i Makâm-ı Mahmud’dur.sâhib-i Makâm-ı Mahmud’dur. Makâm-ı Mahmûd cennetteki en yüksek derecedir.Makâm-ı Mahmûd cennetteki en yüksek derecedir. Bir kişi içindir o; o da Peygamber Efendimiz’dir.Bir kişi içindir o; o da Peygamber Efendimiz’dir. Makâm-ı Mahmud’un sahibi ve peygamberlerin serveridir.Makâm-ı Mahmud’un sahibi ve peygamberlerin serveridir. En yüksek mertebelisidir.En yüksek mertebelisidir. Bütün peygamberler, onun ümmeti olmayı temenni etmişlerdir hâl-i hayatlarında.

Bütün peygamberler, onun ümmeti olmayı temenni etmişlerdir hâl-i hayatlarında.
Adem, Musâ ve İsâ ve bütün peygamberler,Adem, Musâ ve İsâ ve bütün peygamberler, hepsi onun şanını, şerefini, üstünlüğünü,hepsi onun şanını, şerefini, üstünlüğünü, efdaliyetini ümmetlerine bildirmişlerdir.efdaliyetini ümmetlerine bildirmişlerdir. Ene seyyidü’l-mürselîne izâ buisû.

Ene seyyidü’l-mürselîne izâ buisû.
“Peygamber olarak gönderildikleri zaman, ben peygamberlerin en“Peygamber olarak gönderildikleri zaman, ben peygamberlerin en saygınıyım, seyyidiyim, efendisiyim, en soylusu, Asâletlisiyim!” buyuruyor.saygınıyım, seyyidiyim, efendisiyim, en soylusu, Asâletlisiyim!” buyuruyor. Ve sâbikuhüm izâ veradû.

Ve sâbikuhüm izâ veradû.
Ve Havz-ı Kevser’in başına vardıkları zaman,Ve Havz-ı Kevser’in başına vardıkları zaman, mahşer yerine vardıkları zaman, Havz-ı Kevser’in başına gidildiği zaman,mahşer yerine vardıkları zaman, Havz-ı Kevser’in başına gidildiği zaman, Verede, vârid olmak, vürûd etmek, yâni gelmek manasına, Verede, vârid olmak, vürûd etmek, yâni gelmek manasına, umumiyetle bir suya gitmek manasına kullanılır Arapça’da.umumiyetle bir suya gitmek manasına kullanılır Arapça’da. Önde insanlar böyle mahşer yerine vardıkları zamanÖnde insanlar böyle mahşer yerine vardıkları zaman ben en önde gideniyim.ben en önde gideniyim. Evet, Peygamber Efendimiz bu önceliğe sahip, ilk önce o gidecek.Evet, Peygamber Efendimiz bu önceliğe sahip, ilk önce o gidecek. Ve mübeşşiruhüm izâ üblisû.

Ve mübeşşiruhüm izâ üblisû.
Eblese-iblâs-üblisû; me’yus olmak, ümit kesmek, ümitsizliğe düşmek demek.Eblese-iblâs-üblisû; me’yus olmak, ümit kesmek, ümitsizliğe düşmek demek. “İnsanlar mahşerde Allah’ın kahrını, gazabını heyecanla gördükleri zaman,“İnsanlar mahşerde Allah’ın kahrını, gazabını heyecanla gördükleri zaman, tir tir titrerken, ümitleri kalmadığı sırada, ben onlara müjde vericiyim.”tir tir titrerken, ümitleri kalmadığı sırada, ben onlara müjde vericiyim.” Cenâb-ı Hakk’a tazarru ve niyaz edecek, şefaat edecek.Cenâb-ı Hakk’a tazarru ve niyaz edecek, şefaat edecek. “Haydi üzülmeyin ey insanlar!” diye onların ümitsizliklerini, korkularını“Haydi üzülmeyin ey insanlar!” diye onların ümitsizliklerini, korkularını izale edecek.izale edecek. Ve imâmühüm izâ secedû.

Ve imâmühüm izâ secedû.
“Secde ettikleri zaman, ben onların imamıyım, namaz kıldıkları zaman! ”“Secde ettikleri zaman, ben onların imamıyım, namaz kıldıkları zaman! ” Peygamber Efendimiz Miraç’da da bütün peygamberlere imamlık etmişti.Peygamber Efendimiz Miraç’da da bütün peygamberlere imamlık etmişti. Mahşerde de en önde, onların imamı olacak. Çünkü onların seyyidi,Mahşerde de en önde, onların imamı olacak. Çünkü onların seyyidi, en önde geleni, rütbesi en yüksek olanı.en önde geleni, rütbesi en yüksek olanı. Ve akrabühüm meclisen ize’cteme'û.

Ve akrabühüm meclisen ize’cteme'û.
“Toplaştıkları zaman, ben Allah’a oturma yeri bakımından en yakın,“Toplaştıkları zaman, ben Allah’a oturma yeri bakımından en yakın, en şerefli yerde oturanıyım!”en şerefli yerde oturanıyım!” Mahşer yerinde Allah Teâlâ Hazretleri kendisine onu Arş-ı A’lâ’nın gölgesinde,Mahşer yerinde Allah Teâlâ Hazretleri kendisine onu Arş-ı A’lâ’nın gölgesinde, Allah’ın sâlih kulları gölgelenirken, kendisine en yakın, en şerefli yere onu oturtacak.Allah’ın sâlih kulları gölgelenirken, kendisine en yakın, en şerefli yere onu oturtacak. Orada toplandıkları zaman.Orada toplandıkları zaman. Etekellemü Fe-yüsaddikunî.

Etekellemü Fe-yüsaddikunî.
Ben konuşacağım mahşer günü, söz isteyip konuşacağım.Ben konuşacağım mahşer günü, söz isteyip konuşacağım. Fe-yüsaddikunîFe-yüsaddikunî Allah Teâlâ Hazretleri benim sözümü, söylediğim sözleri:Allah Teâlâ Hazretleri benim sözümü, söylediğim sözleri: “Doğru söylüyorsun Ey mübarek Rasûlüm, doğrusun, tamam Rasûlüm!” “Doğru söylüyorsun Ey mübarek Rasûlüm, doğrusun, tamam Rasûlüm!” diye beni tasdik edecek. Kim? Allah...diye beni tasdik edecek. Kim? Allah... Fe-yüsaddikunî. Beni tasdik edecek. Kim? Allah.Fe-yüsaddikunî. Beni tasdik edecek. Kim? Allah. Ve eşfe'u Fe-yüşeffiunî.

Ve eşfe'u Fe-yüşeffiunî.
“Ben şefaat edeceğim. ‘Yâ Rabbi; ümmetime rahmeyle!“Ben şefaat edeceğim. ‘Yâ Rabbi; ümmetime rahmeyle! Günah işlemiş olsalar bile, suçlularını affeyle!’ diye şefaat isteyeceğim.Günah işlemiş olsalar bile, suçlularını affeyle!’ diye şefaat isteyeceğim. Fe-yüşeffiunî. Allah Teâlâ benim şefaatimi makbul, geçerli şefaat sayacak.Fe-yüşeffiunî. Allah Teâlâ benim şefaatimi makbul, geçerli şefaat sayacak. Şefaatim iş görecek.Şefaatim iş görecek. Yâni, şefaate muhtaç olanlar şefaate erecekler, kurtulacaklar.Yâni, şefaate muhtaç olanlar şefaate erecekler, kurtulacaklar. Ve es'elü, fe-yu’tînî.

Ve es'elü, fe-yu’tînî.
“Cenâb-ı Mevlâ’dan isteyeceğim, o da bana istediklerimi bahşedecek.”“Cenâb-ı Mevlâ’dan isteyeceğim, o da bana istediklerimi bahşedecek.” Orada herkes tir tir titrerken, konuşmaya cesareti yokken,

Orada herkes tir tir titrerken, konuşmaya cesareti yokken,
Cenâb-ı Hak Peygamber Efendimiz’e bu üstünlükleri vermiş.Cenâb-ı Hak Peygamber Efendimiz’e bu üstünlükleri vermiş. Şefaat edince, şefâati makbul; konuştuğu zaman, sözü dinleniyor;Şefaat edince, şefâati makbul; konuştuğu zaman, sözü dinleniyor; istediği zaman, istediği veriliyor. Meclisiistediği zaman, istediği veriliyor. Meclisi Allah’ın huzurunda, Allah’a en yakın meclis;Allah’ın huzurunda, Allah’a en yakın meclis; Peygamberlerin secde ettikleri zaman toplanınca,Peygamberlerin secde ettikleri zaman toplanınca, imamı; ümitsizliğe düştükleri zaman, onlara müjde veren,imamı; ümitsizliğe düştükleri zaman, onlara müjde veren, mahşer yerine geldikleri zaman en önde gelen,mahşer yerine geldikleri zaman en önde gelen, peygamberlerin serveri Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem...peygamberlerin serveri Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem... Sonuncu hadis-i şerifi okuyarak sohbetimi tamamlamak istiyorum.

Sonuncu hadis-i şerifi okuyarak sohbetimi tamamlamak istiyorum.
Bu hadis-i şerif de Ahmed b. Hanbel, İbn MâceBu hadis-i şerif de Ahmed b. Hanbel, İbn Mâce ve İmam Tirmizî tarafından rivayet olunmuş,ve İmam Tirmizî tarafından rivayet olunmuş, hasen hadis-i şerif.hasen hadis-i şerif. Mübarek hadis âlimleri bunlar kitapları muteber ve rivayetleri kuvvetli.Mübarek hadis âlimleri bunlar kitapları muteber ve rivayetleri kuvvetli. Kimse itiraz edemez, onları herkes sever, sayar;

Kimse itiraz edemez, onları herkes sever, sayar;
Bilirler hadis ilmindeki hükümlerinin ne kadar değerli olduklarını.Bilirler hadis ilmindeki hükümlerinin ne kadar değerli olduklarını. ........

........
Ben kıyamet gününde önce tamamını okuyalım

Ben kıyamet gününde önce tamamını okuyalım
................ Ene seyyidü veledi âdeme yevme’l-kıyâmeh.

Ene seyyidü veledi âdeme yevme’l-kıyâmeh.
“Ben kıyamet gününde Âdem aleyhisselam’ın evlatlarının,“Ben kıyamet gününde Âdem aleyhisselam’ın evlatlarının, yâni insan cinsinin seyyidiyim, en şereflisiyim, en efendisiyim,yâni insan cinsinin seyyidiyim, en şereflisiyim, en efendisiyim, en önde geleniyim; (ve lâ fahra) iftihar yok!”en önde geleniyim; (ve lâ fahra) iftihar yok!” Durum bu merkezde;Durum bu merkezde; ben Allah’ın bana bahşettiği bu dereceyi,ben Allah’ın bana bahşettiği bu dereceyi, sordunuz diye ifade ediyorum demek.sordunuz diye ifade ediyorum demek. Ve bi-yedî livâü’l-hamdi ve lâ fahra.

Ve bi-yedî livâü’l-hamdi ve lâ fahra.
“Hamd sancağı, Livâü’l-Hamd benim elimde -veya“Hamd sancağı, Livâü’l-Hamd benim elimde -veya iki elimde- olacak; övünmek yok.” Bu Livâü’l-Hamd’i,iki elimde- olacak; övünmek yok.” Bu Livâü’l-Hamd’i, okunabilir caiz yani bu yazılışa göre okuyuş mümkün.okunabilir caiz yani bu yazılışa göre okuyuş mümkün. Hamd sancağı benim elimde olacak veya ellerimde olacak, övünmek yok.Hamd sancağı benim elimde olacak veya ellerimde olacak, övünmek yok. Peygamber Efendimiz’in eline verilecek Hamd Sancağı’nıPeygamber Efendimiz’in eline verilecek Hamd Sancağı’nı bilmiyorum Hacca gidenler Arafat’ı, Müzdelife’yi, Mina’yı hatırlasınlar.bilmiyorum Hacca gidenler Arafat’ı, Müzdelife’yi, Mina’yı hatırlasınlar. Böyle topluluk halinde gelmiş olan hacılar, birbirlerini kalabalıkta görsünler,Böyle topluluk halinde gelmiş olan hacılar, birbirlerini kalabalıkta görsünler, tanısınlar diye, başlarındaki, uzun bir sopaya bir bayrak takıyor,tanısınlar diye, başlarındaki, uzun bir sopaya bir bayrak takıyor, bir renkli bez takıyor. Herkes bakıyor, “Hah, tamam,bir renkli bez takıyor. Herkes bakıyor, “Hah, tamam, bizim kafile şurada!” diye onun peşinden gidiyorlar. Kafile belli oluyor.bizim kafile şurada!” diye onun peşinden gidiyorlar. Kafile belli oluyor. İşte bunun gibi, mahşer gününün kalabalığı içinde,

İşte bunun gibi, mahşer gününün kalabalığı içinde,
Allah Teâlâ Hazretleri Hamd Sancağı’nı Peygamber Efendimiz’in eline verecek.Allah Teâlâ Hazretleri Hamd Sancağı’nı Peygamber Efendimiz’in eline verecek. O bayrakla Peygamber Efendimiz’in yerini, yanını herkes bilecek;O bayrakla Peygamber Efendimiz’in yerini, yanını herkes bilecek; peygamberler, sıddîklar, şehitler, sâlihler, müminlerpeygamberler, sıddîklar, şehitler, sâlihler, müminler onun etrafında toplanacaklar.onun etrafında toplanacaklar. Çok büyük bir şeref tabi Hamd Sancağı’nın Efendimiz’in elinde olması !..Çok büyük bir şeref tabi Hamd Sancağı’nın Efendimiz’in elinde olması !.. Çünkü bayrak, sancak şereftir,

Çünkü bayrak, sancak şereftir,
büyüklerin yanında olur ve çok önemli bir işarettir, çok derin anlamı vardır.büyüklerin yanında olur ve çok önemli bir işarettir, çok derin anlamı vardır. Ahirette de Peygamber Efendimiz’in Livâü’l-Hamd’i, Hamd Sancağı olacak.Ahirette de Peygamber Efendimiz’in Livâü’l-Hamd’i, Hamd Sancağı olacak. Ve mâ min nebiyyin yevme izin.

Ve mâ min nebiyyin yevme izin.
“Peygamberlerden hiç bir peygamber yoktur ki, o kıyamet gününde,“Peygamberlerden hiç bir peygamber yoktur ki, o kıyamet gününde, âdemü fe-men sivâhü.âdemü fe-men sivâhü. Adem ve ötekiler...” Halbuki Hazret-i Adem, insanların hepsinin dedesi,Adem ve ötekiler...” Halbuki Hazret-i Adem, insanların hepsinin dedesi, Peygamber Efendimiz’in de dedesi; yaşça büyük ama,Peygamber Efendimiz’in de dedesi; yaşça büyük ama, hiçbir peygamber yok ki,hiçbir peygamber yok ki, Adem vs. ondan sonrakilerin hepsi.Adem vs. ondan sonrakilerin hepsi. İllâ taht e livâî.İllâ taht e livâî. “O gün hepsi benim Livâü’l-Hamd’imin,“O gün hepsi benim Livâü’l-Hamd’imin, benim dalgalandırdığım şanlı Hamd Sancağı’nın altında olacaklar.” benim dalgalandırdığım şanlı Hamd Sancağı’nın altında olacaklar.” Adem aleyhisselam da gelecek,Adem aleyhisselam da gelecek, Adem aleyhisselam’dan sonraki bütün yüz yirmi dört bin peygamber - Adem aleyhisselam’dan sonraki bütün yüz yirmi dört bin peygamber - sayısını Allah bilir böyle hadis-i şeriflerde bazen rakam olarak geçiyor yüz yirmi dört bin diye .sayısını Allah bilir böyle hadis-i şeriflerde bazen rakam olarak geçiyor yüz yirmi dört bin diye . - onlar hepsi benim sancağımın altında toplanacaklar.”- onlar hepsi benim sancağımın altında toplanacaklar.” Allah bizi de orada toplananlardan eylesin...Allah bizi de orada toplananlardan eylesin... Bu arada hemen duamızı yapalım!Bu arada hemen duamızı yapalım! Ve ene evvelü men tenşakku anhü’l-ard.

Ve ene evvelü men tenşakku anhü’l-ard.
“Yeryüzü yarılıp da içindekileri çıkardığı zaman,“Yeryüzü yarılıp da içindekileri çıkardığı zaman, ilk çıkan ben olacağım.” Bundan maksat, insanlar kabre gömülüyor.ilk çıkan ben olacağım.” Bundan maksat, insanlar kabre gömülüyor. Sonra kıyamet kopunca, sûra üfürülünce,Sonra kıyamet kopunca, sûra üfürülünce, onlar kabirlerinden kalkacaklar.onlar kabirlerinden kalkacaklar. Toprak açılacak, kabirden öyle kalkacaklar.Toprak açılacak, kabirden öyle kalkacaklar. Ama kabrinden ilk kalkan Peygamber Efendimiz olacak.Ama kabrinden ilk kalkan Peygamber Efendimiz olacak. Ve lâ fahra İlk önce o kalkacak.Ve lâ fahra İlk önce o kalkacak. Çünkü önder o, server o, en önde gidecek o...Çünkü önder o, server o, en önde gidecek o... Onun için ilk önce toprak onun üstünden açılacak.

Onun için ilk önce toprak onun üstünden açılacak.
Kabr-i şerifinden Efendimiz kalkacak, öne geçecek.Kabr-i şerifinden Efendimiz kalkacak, öne geçecek. İlkönce o haşrolunacak, o ba’solacak. (Ve lâ fahra) “Övünmek bahis konusu değil.”İlkönce o haşrolunacak, o ba’solacak. (Ve lâ fahra) “Övünmek bahis konusu değil.” Ve ene evvelü şâfiin.

Ve ene evvelü şâfiin.
“Ve ilk şefaat edecek olan ben olacağım.” “Ve ilk şefaat edecek olan ben olacağım.” “Yâ Rabbi; kullarını afv-ü mağfiret eyle! Müminleri bağışla,“Yâ Rabbi; kullarını afv-ü mağfiret eyle! Müminleri bağışla, günahlarını mağfiret eyle...” diye,günahlarını mağfiret eyle...” diye, Peygamber Efendimiz’in şefaat ettiği muhtelif yerler olacak.Peygamber Efendimiz’in şefaat ettiği muhtelif yerler olacak. Kıyamet gününde muhtelif yerlerde, muhtelif zamanlarda şefaat edecek.Kıyamet gününde muhtelif yerlerde, muhtelif zamanlarda şefaat edecek. Evvelü şâfiin. İlk şefaatçi ben olacağım.Evvelü şâfiin. İlk şefaatçi ben olacağım. Ve evvelü müşeffain.

Ve evvelü müşeffain.
“Ve şefaati ilk kabul olan kimse de ben olacağım. “Ve şefaati ilk kabul olan kimse de ben olacağım. (Ve lâ fahra) Bir övünç bahis konusu değil.” diye buyuruyor.(Ve lâ fahra) Bir övünç bahis konusu değil.” diye buyuruyor. Daha başka pek çok hadis-i şerifler var Efendimiz’in kendisi hakkında bilgi verdiği .

Daha başka pek çok hadis-i şerifler var Efendimiz’in kendisi hakkında bilgi verdiği .
Biliyoruz ki,Biliyoruz ki, ilk cennetin kapısına gidecek olan ilk cennetin kapısına gidecek olan Peygamber Efendimiz olacak.Peygamber Efendimiz olacak. Ve Cennet'in bekçisi olan Rıdvan isimli melek

Ve Cennet'in bekçisi olan Rıdvan isimli melek
Soracak Efendimiz Cennet'in suruna giriş kapısına geldiği zamanSoracak Efendimiz Cennet'in suruna giriş kapısına geldiği zaman Cennetin suru olacak.Cennetin suru olacak. Cennetin yüksek surları olacak.Cennetin yüksek surları olacak. Oraya geldiği zaman Rıdvan soracak.Oraya geldiği zaman Rıdvan soracak. Kapıya geldiğinde kapıyı çaldığındaKapıya geldiğinde kapıyı çaldığında Kimsin sen?” diye. Men ente?

Kimsin sen?” diye. Men ente?
Peygamber Efendimiz de kendisini tanıtacak:

Peygamber Efendimiz de kendisini tanıtacak:
Ene Muhammedün. “Ben Muhammed’im! Allah’ın habîbi,

Ene Muhammedün. “Ben Muhammed’im! Allah’ın habîbi,
ahir zaman peygamberi Muhammed’im.” diyecek.ahir zaman peygamberi Muhammed’im.” diyecek. O zaman Rıdvan aleyhisselamın

O zaman Rıdvan aleyhisselamın
yani cennetin bekçisi meleğin, cevabı şu olacak:yani cennetin bekçisi meleğin, cevabı şu olacak: Bike ümirtü lâ efteha kableke ya Rasûlallah!Bike ümirtü lâ efteha kableke ya Rasûlallah! “Yâ Rasûlallah! Senden evvel bu kapıyı başka birisine“Yâ Rasûlallah! Senden evvel bu kapıyı başka birisine açmamakla emrolunmuştum. Buyur, gir!” diyecek. açmamakla emrolunmuştum. Buyur, gir!” diyecek. Yâni, Cenâb-ı Hak:

Yâni, Cenâb-ı Hak:
“Sakın ha ey Rıdvân,

“Sakın ha ey Rıdvân,
Rasûlüllah’tan evvel kimseye açma! İlkönce o girecek buradan...” diye Rasûlüllah’tan evvel kimseye açma! İlkönce o girecek buradan...” diye meleğine bildirdiği için melek de onu beyan ediyor.meleğine bildirdiği için melek de onu beyan ediyor. Senden önce başkasına açmamayı zaten emir olarak almıştım.

Senden önce başkasına açmamayı zaten emir olarak almıştım.
Böyle emrolunmuştu bana Buyur ya Rasullullah diyecek.Böyle emrolunmuştu bana Buyur ya Rasullullah diyecek. ilk cennete Peygamber Efendimiz girecek.

ilk cennete Peygamber Efendimiz girecek.
Her şeyin en üstünü, en önde geleni, ilki oluyor Peygamber EfendimizHer şeyin en üstünü, en önde geleni, ilki oluyor Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri.sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri. Bizim ne yapmamız lazım?..

Bizim ne yapmamız lazım?..
Bizim Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’i iyi tanımamız lazım,Bizim Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’i iyi tanımamız lazım, iyi anlamamız lazım!.. Onun büyüklüğünü,iyi anlamamız lazım!.. Onun büyüklüğünü, neden Allah’ın Habîbi olduğunu, niye peygamberlerin serveri olduğununeden Allah’ın Habîbi olduğunu, niye peygamberlerin serveri olduğunu iyi anlamamız lazım! Ve onun sevgisini gönlümüze yerleştirmemiz lazım!.. iyi anlamamız lazım! Ve onun sevgisini gönlümüze yerleştirmemiz lazım!.. Çünkü zaten tanıyınca, sevmemek mümkün değil.

Çünkü zaten tanıyınca, sevmemek mümkün değil.
Onu gören aşık-ı sâdıkı olurdu.Onu gören aşık-ı sâdıkı olurdu. “Ondan önce ve onda sonra, hiç onun kadar güzelini görmedim!” derdi.“Ondan önce ve onda sonra, hiç onun kadar güzelini görmedim!” derdi. Onu tanıyan da aynı şeyi diyecektir muhakkak... Onu tanıyan da aynı şeyi diyecektir muhakkak... Rasûlüllah’ı tanıdıktan sonra, sevdikten sonra, Müslümanın yapacağı iş,

Rasûlüllah’ı tanıdıktan sonra, sevdikten sonra, Müslümanın yapacağı iş,
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in sünnetinePeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in sünnetine ittibâ etmektir.ittibâ etmektir. Sünnete ittibâ etmek ne demek?.. Hadis kitaplarını açmak,Sünnete ittibâ etmek ne demek?.. Hadis kitaplarını açmak, hadis-i şerif Müslümanı olmaktır.hadis-i şerif Müslümanı olmaktır. En yüksek Müslüman nasıl Müslümandır?.. Hadis-i şerif Müslümanıdır.En yüksek Müslüman nasıl Müslümandır?.. Hadis-i şerif Müslümanıdır. “Başka ne tip Müslümanlıklar var hocam?” diyecek olursanız;

“Başka ne tip Müslümanlıklar var hocam?” diyecek olursanız;
ahir zaman Müslümanlığı var. Müslümana benzemez.ahir zaman Müslümanlığı var. Müslümana benzemez. Kendisine Müslümanım der ama, “Ne biçim Müslüman?” diye şaşarsınız.Kendisine Müslümanım der ama, “Ne biçim Müslüman?” diye şaşarsınız. Çünkü İslâmî vazifeleri yapmaz. Günahların her çeşidini işler.Çünkü İslâmî vazifeleri yapmaz. Günahların her çeşidini işler. Yine de o da bir derece, hiç olmazsa “Elhamdülillâh, ben Müslümanım!” der.Yine de o da bir derece, hiç olmazsa “Elhamdülillâh, ben Müslümanım!” der. Ama yanlış tarafı nedir?..Ama yanlış tarafı nedir?.. İyi olanı anlayamamaktır, iyi olanı da tenkit etmektir.İyi olanı anlayamamaktır, iyi olanı da tenkit etmektir. “Biz de Müslümanız!” deyip, daha iyi olan Müslümanı tenkit eder,

“Biz de Müslümanız!” deyip, daha iyi olan Müslümanı tenkit eder,
“Ne lüzum var?” falan der, cahilliğinden.“Ne lüzum var?” falan der, cahilliğinden. Ne lüzum olduğunu Allah biliyor, Rasûlüllah biliyor.

Ne lüzum olduğunu Allah biliyor, Rasûlüllah biliyor.
Madem emretmiş, vardır bir sebebi...Madem emretmiş, vardır bir sebebi... “İçki içme!”

“İçki içme!”
“Pekâlâ...”

“Pekâlâ...”
“Örtün!”

“Örtün!”
“Pekâlâ...”

“Pekâlâ...”
“İbadet eyle!”

“İbadet eyle!”
“Pekâlâ...”

“Pekâlâ...”
“Yalan söyleme!”

“Yalan söyleme!”
“Pekâlâ...”

“Pekâlâ...”
Bunların hepsini yapar Müslüman. Hadis-i şerif Müslümanı odur.

Bunların hepsini yapar Müslüman. Hadis-i şerif Müslümanı odur.
Zamane Müslümanı da kendi kafasından uydurur, kaytarır, kıvırtır;Zamane Müslümanı da kendi kafasından uydurur, kaytarır, kıvırtır; yine de Müslümanlığı kimseye bırakmak istemez. Allah ıslah etsin...yine de Müslümanlığı kimseye bırakmak istemez. Allah ıslah etsin... Başka ne çeşit Müslümanlıklar var?..

Başka ne çeşit Müslümanlıklar var?..
Bidatlere saplanmış insanların Müslümanlığı var.Bidatlere saplanmış insanların Müslümanlığı var. Bazı insanlar kendilerini dindarlık yapıyorum sanarak, Bazı insanlar kendilerini dindarlık yapıyorum sanarak, sünnete aykırı yaşayışlara sürüklerler.sünnete aykırı yaşayışlara sürüklerler. Eski konuşmalarımda anlattığım gibi, demişler ki: Eski konuşmalarımda anlattığım gibi, demişler ki: “Salamura zeytin yemeyelim!.. Beyaz peynir yemeyelim!..”

“Salamura zeytin yemeyelim!.. Beyaz peynir yemeyelim!..”
Hatta birisi demiş ki, gülüyorum:Hatta birisi demiş ki, gülüyorum: “Bal yemeyelim!..”

“Bal yemeyelim!..”
Balı Kur’ân-ı Kerîm’de Allah medhediyor:

Balı Kur’ân-ı Kerîm’de Allah medhediyor:
Fîhi şifâun li’n-nâs.

Fîhi şifâun li’n-nâs.
“Onun içinde insanlar için şifâ var!” buyuruyor.“Onun içinde insanlar için şifâ var!” buyuruyor. Peygamber Efendimiz tavsiye buyuruyor.Peygamber Efendimiz tavsiye buyuruyor. Güzel bir gıda, kuvvetli bir gıda...Güzel bir gıda, kuvvetli bir gıda... İçinde her türlü kıymetli, besleyici ve insan vücudunu zindeleştirici maddeler var.İçinde her türlü kıymetli, besleyici ve insan vücudunu zindeleştirici maddeler var. Niye bal yemeyecekmişiz? Mantığa bakın: Arı her çiçekten gidiyormuş, bal alıyormuş.

Niye bal yemeyecekmişiz? Mantığa bakın: Arı her çiçekten gidiyormuş, bal alıyormuş.
Bazan o çiçekler falancanın tarlasında, bazen falancanın tarlasında...Bazan o çiçekler falancanın tarlasında, bazen falancanın tarlasında... Tarlalar da, çiçekler de, bitkiler de hepsi Allah’ındır.Tarlalar da, çiçekler de, bitkiler de hepsi Allah’ındır. Arı da Allah’ın kuludur. Biz de Allah’ın kullarıyız.Arı da Allah’ın kuludur. Biz de Allah’ın kullarıyız. Allah Teâlâ Hazretleri arının çalışıp, çabalayıpAllah Teâlâ Hazretleri arının çalışıp, çabalayıp topladığını yemeyi bize helâl kılmıştır. Yani aşırılıklar çok yanlış!topladığını yemeyi bize helâl kılmıştır. Yani aşırılıklar çok yanlış! Kimisi et yemiyor. Neden yemiyorsun? Peygamber Efendimiz yemiş.

Kimisi et yemiyor. Neden yemiyorsun? Peygamber Efendimiz yemiş.
Yâsin Sûresi’nde, “Bunları insanlar için biz yarattık!”Yâsin Sûresi’nde, “Bunları insanlar için biz yarattık!” diye, Allah Teâlâ Hazretleri beyan ediyor.diye, Allah Teâlâ Hazretleri beyan ediyor. Yenilecek olanların yenilmesini helâl ediyor.Yenilecek olanların yenilmesini helâl ediyor. Binilecek olanlarının, üzerine binilmesini helâl ediyor.Binilecek olanlarının, üzerine binilmesini helâl ediyor. Yani sen Allah’ın helâl ettiğini, müsaade verdiğini ne diye tenkit ediyorsun?Yani sen Allah’ın helâl ettiğini, müsaade verdiğini ne diye tenkit ediyorsun? Aşırılıklardan, kendi aklına göre şeytana uyup, şeytan tarafından

Aşırılıklardan, kendi aklına göre şeytana uyup, şeytan tarafından
kışkırtılıp, böyle abuk sabuk şeylerle çeşitli işler yapanlar oluyor.kışkırtılıp, böyle abuk sabuk şeylerle çeşitli işler yapanlar oluyor. Bunlara da, “bidatçı Müslüman” diyoruz.Bunlara da, “bidatçı Müslüman” diyoruz. Yâni İslâm’ın özünde, aslında olmayan;Yâni İslâm’ın özünde, aslında olmayan; Peygamber Efendimiz’in yaşantısında, hadis-i şerifinde olmayanPeygamber Efendimiz’in yaşantısında, hadis-i şerifinde olmayan tip fikirler ve davranışlar...tip fikirler ve davranışlar... Bidat, yâni sünnete aykırı, sonradan uydurma şeyler.Bidat, yâni sünnete aykırı, sonradan uydurma şeyler. İnsanlar çok çeşitli şeyler uydururlar. Kendilerini serbest bırakırsan,

İnsanlar çok çeşitli şeyler uydururlar. Kendilerini serbest bırakırsan,
yüz verirsen, o kadar şaşırırlar ki, sonunda başlarlaryüz verirsen, o kadar şaşırırlar ki, sonunda başlarlar putlara, taşlara, hayvanlara, ineklere,putlara, taşlara, hayvanlara, ineklere, hatta yılanlara, hatta tenâsül cihazlarına taparlar.hatta yılanlara, hatta tenâsül cihazlarına taparlar. Hindistan’da öyle bir mezhep de var...Hindistan’da öyle bir mezhep de var... Şeytan onlara bir mantık aşılar.Şeytan onlara bir mantık aşılar. O mantığı da uygun sanar ve ondan dolayı öyle yapar gider. O mantığı da uygun sanar ve ondan dolayı öyle yapar gider. Kimisi şeytana da tapıyor. Neden?...Kimisi şeytana da tapıyor. Neden?... Tapalım da bize zarar vermesin falan gibi bir düşünceyle.Tapalım da bize zarar vermesin falan gibi bir düşünceyle. Halbuki Allah, “Şeytan insanların düşmanıdır.” diye bildiriyor.Halbuki Allah, “Şeytan insanların düşmanıdır.” diye bildiriyor. Kimisi de öyle yapıyor.Kimisi de öyle yapıyor. Allah Teâlâ bizi, sünnet ve hadis-i şerif Müslümanlığından,

Allah Teâlâ bizi, sünnet ve hadis-i şerif Müslümanlığından,
Peygamber Efendimiz’in yolundan ayırmasın...Peygamber Efendimiz’in yolundan ayırmasın... Allah hepinizden razı olsun... Allah hepinizden razı olsun... es-selâmü aleyküm ve rahmetu’llâhi ve berakâtühû.

es-selâmü aleyküm ve rahmetu’llâhi ve berakâtühû.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2