Namaz Vakitleri

18 Rebîü'l-Evvel 1447
10 September 2025
İmsak
05:05
Güneş
06:33
Öğle
13:06
İkindi
16:39
Akşam
19:29
Yatsı
20:50
Detaylı Arama

Namazda Örtü, Mescitte Ziynet, Hadislerin Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

26 Cemâziye'l-Âhir 1411 / 12.01.1991

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Namazda Örtü, Mescitte Ziynet, Hadislerin Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

26 Cemâziye'l-Âhir 1411 / 12.01.1991

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Konuşma Metni

Elhamdülillâhi rabbi’l-âlemîn.Elhamdülillâhi rabbi’l-âlemîn. Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ ve senedinâVe’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihîMuhammedin ve âlihî ve sahbihî ve men tebi’ahû bi-ihsânin ilâ yevmi’d-din.ve men tebi’ahû bi-ihsânin ilâ yevmi’d-din. Emmâ ba’d;

Emmâ ba’d;
Fe kâlellahu Teâlâ:Fe kâlellahu Teâlâ: Yâ benî âdeme ḣużû zîneteküm ‘ınde külli mescidin. (A’râf Suresi 31. Ayet)

Yâ benî âdeme ḣużû zîneteküm ‘ınde külli mescidin. (A’râf Suresi 31. Ayet)
Fe kâlellahu:

Fe kâlellahu:
Ve śiyâbeke fe-tahhir. (Müddessir Suresi 4. Ayet)

Ve śiyâbeke fe-tahhir. (Müddessir Suresi 4. Ayet)
Bu et-Tâc isimli kitabın bir bölümünü açtık.

Bu et-Tâc isimli kitabın bir bölümünü açtık.
Kitâbü-s salâh, namaz bölümünde,Kitâbü-s salâh, namaz bölümünde, setr-ü avrah, yani insanın ayıp olan, örtünmesi gerekensetr-ü avrah, yani insanın ayıp olan, örtünmesi gereken yerlerini namaza örtüp namaza öyle durması bölümü.yerlerini namaza örtüp namaza öyle durması bölümü. Bu başlığın altında Allahu Teâlâ hazretlerininBu başlığın altında Allahu Teâlâ hazretlerinin Kur’ân-ı Kerîm’inden iki delil getiriyor.Kur’ân-ı Kerîm’inden iki delil getiriyor. Kâlellahu Teâlâ:

Kâlellahu Teâlâ:
Allahu Teâlâ hazretleri Kur’an-ı Kerîm’inde buyurdu ki;Allahu Teâlâ hazretleri Kur’an-ı Kerîm’inde buyurdu ki; Yâ benî âdeme!Yâ benî âdeme! Ey Âdemoğulları!Ey Âdemoğulları! Ey Hazreti Âdem’in zürriyeti olan insanlar!Ey Hazreti Âdem’in zürriyeti olan insanlar! Hużû zîneteküm.Hużû zîneteküm. Ziynetlerinizi edininiz, alınız.Ziynetlerinizi edininiz, alınız. Inde külli mescid.Inde külli mescid. Her mescidde ziynetlerinizi alınız.Her mescidde ziynetlerinizi alınız. Orda ziynetlerinizi alınız da maksat,

Orda ziynetlerinizi alınız da maksat,
Mâ yestüru avrateküm.Mâ yestüru avrateküm. Yani sizin örtünmeniz gereken yerlerinizi örten örtüler,Yani sizin örtünmeniz gereken yerlerinizi örten örtüler, sizin manevî ziynetinizdir.sizin manevî ziynetinizdir. Müslüman olarak ziynetinizdir.Müslüman olarak ziynetinizdir. Müslüman hayvânât gibi değildir ki, öyle o haliyle çıksın.Müslüman hayvânât gibi değildir ki, öyle o haliyle çıksın. Allahu Teâlâ hazretleri örtünmeyiAllahu Teâlâ hazretleri örtünmeyi Kur’an-ı Kerîm’inde emretmiştir.Kur’an-ı Kerîm’inde emretmiştir. Örtünme Müslüman için bir ziynettir.Örtünme Müslüman için bir ziynettir. Avretleriniz örtecek herhangi bir örtü ile örtün ki,Avretleriniz örtecek herhangi bir örtü ile örtün ki, isterseniz bu örtü eski olsun.isterseniz bu örtü eski olsun. İsterse sade olsun.İsterse sade olsun. İsterse süssüz olsun ama, yine örtünmekİsterse süssüz olsun ama, yine örtünmek bir hayâ numunesi olarak bir ziynettir.bir hayâ numunesi olarak bir ziynettir. Inde külli mescidin.

Inde külli mescidin.
Yani her mescidde.Yani her mescidde. Fi’s-salâh.Fi’s-salâh. Yani namaz kılınan bir mescitte,Yani namaz kılınan bir mescitte, namaza duracağınız zaman örtünün.namaza duracağınız zaman örtünün. Ev fi’t-tavâf.Ev fi’t-tavâf. Yahut mescid-i haram, mescidlerin en şereflisi olanYahut mescid-i haram, mescidlerin en şereflisi olan Kâbe-i Müşerrefe’nin sinesinde bulunduğu,Kâbe-i Müşerrefe’nin sinesinde bulunduğu, Mescid-i Haram’da tavaf için olsun,Mescid-i Haram’da tavaf için olsun, öbür mescidlerde namaz için olsun örtünüzü örtünün.öbür mescidlerde namaz için olsun örtünüzü örtünün. Ve hâzâ emrün fe-yusîbü en yestura’l-‘avrate.

Ve hâzâ emrün fe-yusîbü en yestura’l-‘avrate.
Enne setra’l-avreh şartun li’s-salâhi.Enne setra’l-avreh şartun li’s-salâhi. Yani buradan anlaşılıyor ki,Yani buradan anlaşılıyor ki, namaz için avret yerlerini örtmesi insanların mecburiyettir, şarttır.namaz için avret yerlerini örtmesi insanların mecburiyettir, şarttır. Avreti örtünmeden namazı olmaz insanın.Avreti örtünmeden namazı olmaz insanın. Namazın dışındaki farzlarındandır.Namazın dışındaki farzlarındandır. Fe-seye’tî beyânü’l avrah li’z-zekeri ve’l-ünsâ

Fe-seye’tî beyânü’l avrah li’z-zekeri ve’l-ünsâ
ve mâ aleyhi’n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem.ve mâ aleyhi’n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem. Ve kâle ve siyâbeke fe-tahhhir.Ve kâle ve siyâbeke fe-tahhhir. Kur’ân-ı Kerîm’in diğer bir âyet-i kerîmesinde de buyuruluyor ki;Kur’ân-ı Kerîm’in diğer bir âyet-i kerîmesinde de buyuruluyor ki; Ve śiyâbeke (Müddessir Suresi 4. Ayet), elbiseni, fe-tahhir,Ve śiyâbeke (Müddessir Suresi 4. Ayet), elbiseni, fe-tahhir, temizle, temiz eyle yani namaz içintemizle, temiz eyle yani namaz için elbisenin tahareti gerektiğini şey yapıyor.elbisenin tahareti gerektiğini şey yapıyor. Li-külli vahidin minküm sevbâni.

Li-külli vahidin minküm sevbâni.
Fe-sevbü’l-vâhid ellezî yesturu’l-‘avrahFe-sevbü’l-vâhid ellezî yesturu’l-‘avrah fe-yekfî bi-t’tifâk ve ma’lûmün enne’n-sevbeyni efdalfe-yekfî bi-t’tifâk ve ma’lûmün enne’n-sevbeyni efdal izâ kadre aleyhimâ.izâ kadre aleyhimâ. Yani iki örtüsü vardır bir Müslümanın üzerini örteceği.

Yani iki örtüsü vardır bir Müslümanın üzerini örteceği.
Bir belden aşağısı, izâr diyoruz.Bir belden aşağısı, izâr diyoruz. Bir belden yukarısı, gamîs deniliyor.Bir belden yukarısı, gamîs deniliyor. İki parça, yani hiç dikişi olmasa bileİki parça, yani hiç dikişi olmasa bile iki parça örtüsü oldu mu bir üstünü örter.iki parça örtüsü oldu mu bir üstünü örter. Bir altını peştamal gibi şey yapar, insan iki şeyini örter.Bir altını peştamal gibi şey yapar, insan iki şeyini örter. Tabi ikisini birden örtse daha iyi olur.Tabi ikisini birden örtse daha iyi olur. Temiz olarak bunları örtse daha iyi olur ammaTemiz olarak bunları örtse daha iyi olur amma bir tanesi de olsa erkek için kâfi gelir.bir tanesi de olsa erkek için kâfi gelir. Yani göbeğinden aşağısına, dizine kadarYani göbeğinden aşağısına, dizine kadar örtünmesi gereken mahallerini örttü mü kifayet eder yaniörtünmesi gereken mahallerini örttü mü kifayet eder yani üst tarafı olmasa, olmadığı zaman da namaz caiz olur yani mümkün.üst tarafı olmasa, olmadığı zaman da namaz caiz olur yani mümkün. İşte bu âyet-i kerîmelerin böyle

İşte bu âyet-i kerîmelerin böyle
belirtilmesinden sonra;belirtilmesinden sonra; An Ebû Hüreyrete radıyallahu anhu kâle:

An Ebû Hüreyrete radıyallahu anhu kâle:
Hz. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayeten o şöyle söylemiş;Hz. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayeten o şöyle söylemiş; Kâme râcülün ile’n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme

Kâme râcülün ile’n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme
fe-se’elehû ani’s-salâti fi’s-sevbi’l- vâhid.fe-se’elehû ani’s-salâti fi’s-sevbi’l- vâhid. Bir kişi kalktı Peygamber Efendimize doğruBir kişi kalktı Peygamber Efendimize doğru sallallahu aleyhi ve selleme ve ona namaz dasallallahu aleyhi ve selleme ve ona namaz da tek bir elbise ile namaz kılma konusunu sordu.tek bir elbise ile namaz kılma konusunu sordu. Yani elbise deyince böyle dikişli elbise anlamayın.Yani elbise deyince böyle dikişli elbise anlamayın. Tek bir örtünecek malzeme ile,Tek bir örtünecek malzeme ile, sadece peştemal gibi göbeği ile şeyini örtse,sadece peştemal gibi göbeği ile şeyini örtse, yani böyle bir namaz nasıl olur diye sordu.yani böyle bir namaz nasıl olur diye sordu. Fe-kâle:

Fe-kâle:
Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemBunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona buyurdu ki;ona buyurdu ki; Eve külleküm yecidü sevbeyni.Eve külleküm yecidü sevbeyni. Yani sizden her biriniz sanki iki tane elbise bulabiliyor mu?Yani sizden her biriniz sanki iki tane elbise bulabiliyor mu? İki tane örtü bulabiliyor mu? İşte bulamıyor.İki tane örtü bulabiliyor mu? İşte bulamıyor. O zaman birisi ile de olabilir yani haliniz böyle.O zaman birisi ile de olabilir yani haliniz böyle. Ama olsa daha iyi olur.Ama olsa daha iyi olur. Revaihu’l-hamseti ille’t-Tirmizî.

Revaihu’l-hamseti ille’t-Tirmizî.
Altı hadîs âliminden, Tirmizî hariç,Altı hadîs âliminden, Tirmizî hariç, sıhha-i sitte’den beşi bu hadîs-i şerifi rivayet eylemişler.sıhha-i sitte’den beşi bu hadîs-i şerifi rivayet eylemişler. Sadece göbek ile diz altını örtmekSadece göbek ile diz altını örtmek kifayet eder diye, bu sözükifayet eder diye, bu sözü bu sorunun karşılığında bu cevabı Peygamber Efendimizinbu sorunun karşılığında bu cevabı Peygamber Efendimizin bir delil olarak zikredilmiş oluyor.bir delil olarak zikredilmiş oluyor. Ve zâde’l-Buhârî.

Ve zâde’l-Buhârî.
Bu beş hadîs âlimi rivayet etmiş ama,Bu beş hadîs âlimi rivayet etmiş ama, Buhârî’nin ilavesi var.Buhârî’nin ilavesi var. Şöyle ilave ediyor.Şöyle ilave ediyor. Sümme se’ele racülün umera fe-kâle:Sümme se’ele racülün umera fe-kâle: Sonra bir adam Hz. Ömer’e sordu.Sonra bir adam Hz. Ömer’e sordu. Radıyallahu anh.Radıyallahu anh. İzâ vesse’allahu fe-evsi’ûİzâ vesse’allahu fe-evsi’û ceme’a raculün aleyhi siyâbehû.ceme’a raculün aleyhi siyâbehû. Sallâ raculün fî izârin ve ridâin,Sallâ raculün fî izârin ve ridâin, fi izârin ve gamîsin,fi izârin ve gamîsin, fî izârin ve kabâin,fî izârin ve kabâin, fî serâvîle ve ridâin fi serâvîle ve gamîsın,fî serâvîle ve ridâin fi serâvîle ve gamîsın, fî serâvîle ve kabâin, fî tübbânin ve gabâin,fî serâvîle ve kabâin, fî tübbânin ve gabâin, fi tübbânin ve gamîsin, ve ahsibühû kâle fîfi tübbânin ve gamîsin, ve ahsibühû kâle fî tübbânin ve ridâin.tübbânin ve ridâin. Buhârî ilave olarak adamın

Buhârî ilave olarak adamın
Hz. Ömer’e de sorduğunuHz. Ömer’e de sorduğunu ve Hz. Ömer’in şöyle cevap verdiğini, o soru üzerine.ve Hz. Ömer’in şöyle cevap verdiğini, o soru üzerine. İza vahseallahu ve evsehu.

İza vahseallahu ve evsehu.
Allah size bir serbestlik vermişse,Allah size bir serbestlik vermişse, siz de o serbestliği daraltmayın.siz de o serbestliği daraltmayın. Yani işte avretinizi örtün, namaz kılın demiş mi?Yani işte avretinizi örtün, namaz kılın demiş mi? Tamam, fazla sorarak,Tamam, fazla sorarak, detayını öğrenerek, yeni hükümleri getirterekdetayını öğrenerek, yeni hükümleri getirterek kendinizin kolunu, elini ayağını daha bağlamayın.kendinizin kolunu, elini ayağını daha bağlamayın. Sordukça, iş beyan edildikçeSordukça, iş beyan edildikçe o şarta da riayet etmeniz gerekir.o şarta da riayet etmeniz gerekir. Bir daha sorarsanız o şarta da riayet etmek gerekir.Bir daha sorarsanız o şarta da riayet etmek gerekir. İş daralır.İş daralır. Bu şeye benziyor.Bu şeye benziyor. Bakara sûresine ismini veren Benî İsrâil’in kıssası;Bakara sûresine ismini veren Benî İsrâil’in kıssası; İnna’llâhe ye’müruküm en-tezbehû bakaraten.

İnna’llâhe ye’müruküm en-tezbehû bakaraten.
Allah size bir sığır kesmenizi emretti,Allah size bir sığır kesmenizi emretti, dediği zaman o sığırın hemen kesilmesi emredilincedediği zaman o sığırın hemen kesilmesi emredilince gitselerdi bir sığır bulsalardı kesselerdigitselerdi bir sığır bulsalardı kesselerdi emir yerine gelmiş olacaktı çünkü bir sığır kesin, dedi.emir yerine gelmiş olacaktı çünkü bir sığır kesin, dedi. Ama onlar ya biz bu işi pek anlayamadık.Ama onlar ya biz bu işi pek anlayamadık. Ne cins bir sığır olacak, rengi ne olacak, çeşidi ne olacak,Ne cins bir sığır olacak, rengi ne olacak, çeşidi ne olacak, vesaire falan dedikçe her sorusuna bir kayıt bir vasıf geldivesaire falan dedikçe her sorusuna bir kayıt bir vasıf geldi öyle bir tarif çıktı ki ortaya, sonunda çok zor yaptılar.öyle bir tarif çıktı ki ortaya, sonunda çok zor yaptılar. Fe-zebehûhâ ve mâ kâdû yef’alûn.

Fe-zebehûhâ ve mâ kâdû yef’alûn.
Yani o kurbanı sağlamakta,Yani o kurbanı sağlamakta, satın almakta ve kurban etmekte çok zorlandılar,satın almakta ve kurban etmekte çok zorlandılar, zar zor yaptılar.zar zor yaptılar. Demek ki Allah genişlik vermişse

Demek ki Allah genişlik vermişse
onu böyle soru sorarak yani illâ bir şey için cevap çıkarsa,onu böyle soru sorarak yani illâ bir şey için cevap çıkarsa, hayır kâfi gelmedi derse bu sefer daralacak iş,hayır kâfi gelmedi derse bu sefer daralacak iş, sıkışıklık olacak.sıkışıklık olacak. Yani böyle bu darlığı yapmayın diyeYani böyle bu darlığı yapmayın diye Hz. Ömer’in tavsiyesinin bu tarz da olduğunu anlatıyor.Hz. Ömer’in tavsiyesinin bu tarz da olduğunu anlatıyor. Yani çeşitli şekillerde üstüne gömlek giymiş,Yani çeşitli şekillerde üstüne gömlek giymiş, altına şalvar giymiş, üstüne örtü, altına örtü şey yapmış,altına şalvar giymiş, üstüne örtü, altına örtü şey yapmış, üstüne gömlek giymiş, altına örtü giymiş,üstüne gömlek giymiş, altına örtü giymiş, şu kıyafeti giymiş bu kıyafeti giymişşu kıyafeti giymiş bu kıyafeti giymiş yani bunların hepsi olabilir gibi bir ifadeyle şey yapmış.yani bunların hepsi olabilir gibi bir ifadeyle şey yapmış. Ve anhu ani’n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem.

Ve anhu ani’n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem.
Birinci hadîs-i şerîf -Allahu âlem-

Birinci hadîs-i şerîf -Allahu âlem-
Ebû Hüreyre radiyallahu anhın bu hadis-i şerifiydi.Ebû Hüreyre radiyallahu anhın bu hadis-i şerifiydi. Beş hadis aliminin kitabında var Tirmizî hariç.Beş hadis aliminin kitabında var Tirmizî hariç. İkinci hadîs-i şerîf yine Ebû Hüreyre radyallahu anh’ten;

İkinci hadîs-i şerîf yine Ebû Hüreyre radyallahu anh’ten;
Lâ yüsalli ehadiküm fi’s-sevbi’l-vâhidi leyse alâ

Lâ yüsalli ehadiküm fi’s-sevbi’l-vâhidi leyse alâ
âtıkayhi minhü şey’ün.âtıkayhi minhü şey’ün. Buyurdu ki, lâ yüsalli ehadikümBuyurdu ki, lâ yüsalli ehadiküm fi’s-sevbi’l-vâhidi leyse alâ âtıkayhi minhü şey’ün.fi’s-sevbi’l-vâhidi leyse alâ âtıkayhi minhü şey’ün. Yani bir tek parça kumaşla,Yani bir tek parça kumaşla, omzunda bir şey olmadan kılmasın,yani ayarlasın.omzunda bir şey olmadan kılmasın,yani ayarlasın. İki işi birden görecek tarzda yani altını da üstünü deİki işi birden görecek tarzda yani altını da üstünü de kapatacak ve meselesini çözümleyecek tarzdakapatacak ve meselesini çözümleyecek tarzda öyle kılsın diye tavsiye etmiş.öyle kılsın diye tavsiye etmiş. Revaihu’l-hamseti ille’t-Tirmizî.Revaihu’l-hamseti ille’t-Tirmizî. Yine bunu beş hadîs Tirmizî hâriç alimi rivayet etmişler.Yine bunu beş hadîs Tirmizî hâriç alimi rivayet etmişler. Üçüncü hadîs-i şerîf.

Üçüncü hadîs-i şerîf.
An câbirin radıyallahu anhu kâle raeytün’n

An câbirin radıyallahu anhu kâle raeytün’n
rasulallah sallallahu aleyhi ve sellemrasulallah sallallahu aleyhi ve sellem yüsallî fî sevbin vâhidin müteveşşihan bihî.yüsallî fî sevbin vâhidin müteveşşihan bihî. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in diyor,

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in diyor,
bu üçüncü hadis-i şerif Cabir radiyallahu anh’ten,bu üçüncü hadis-i şerif Cabir radiyallahu anh’ten, Câbir ibni Abdullah el-Ensârî olsa gerek, meşhuru odur,Câbir ibni Abdullah el-Ensârî olsa gerek, meşhuru odur, radiyallahu anh’ten.radiyallahu anh’ten. Peygamber Efendimiz'in bir tek elbiseylePeygamber Efendimiz'in bir tek elbiseyle namaz kıldığını gördüm.namaz kıldığını gördüm. Yani iki ucunu omuzlarına atarak,Yani iki ucunu omuzlarına atarak, tek bir parça kumaştan aşağısını da örtecek bir tarzda,tek bir parça kumaştan aşağısını da örtecek bir tarzda, tek bir şeyle namaz kıldığını ben gördüm.tek bir şeyle namaz kıldığını ben gördüm. Yani demek ki tek bir parça kumaşla olur illâYani demek ki tek bir parça kumaşla olur illâ altı ayrı olacak, üstü ayrı olacak, iki parça olacak diye biraltı ayrı olacak, üstü ayrı olacak, iki parça olacak diye bir kâide olmadığınınkâide olmadığının Peygamber Efendimiz'in uygulamasından daPeygamber Efendimiz'in uygulamasından da bir misâli olmuş oluyor.bir misâli olmuş oluyor. Revâhuşşeyhân yani bu hadîs-i şerîfi de

Revâhuşşeyhân yani bu hadîs-i şerîfi de
Buhârî ve Müslim rivayet etmiş.Buhârî ve Müslim rivayet etmiş. Onlara şeyhân deniliyor yaniOnlara şeyhân deniliyor yani hadîsi iki şeyh, iki kimse diye rivayet ediliyor.hadîsi iki şeyh, iki kimse diye rivayet ediliyor. Üç tane hadîs-i şerîf bunlar oldu.Üç tane hadîs-i şerîf bunlar oldu. Allah ilminizi çok etsin, feyzinizi çok etsin.Allah ilminizi çok etsin, feyzinizi çok etsin. Ben bir hatıramı anlatayım.

Ben bir hatıramı anlatayım.
Allah rahmet eylesin bu Harem-i Şerîf’te izdihamda,Allah rahmet eylesin bu Harem-i Şerîf’te izdihamda, o tünelde vefat etmiş bir hoca kardeşimiz vardı.o tünelde vefat etmiş bir hoca kardeşimiz vardı. Onun câmisine gittim.Onun câmisine gittim. Cami iki kat yukarıya çıkılanCami iki kat yukarıya çıkılan işyerinde bir hanın üst katında, küçük bir cami.işyerinde bir hanın üst katında, küçük bir cami. Dış tarafı var, balkon kısmı filan yapmışlar.Dış tarafı var, balkon kısmı filan yapmışlar. Daha önce ben oraya gittiğim zamanDaha önce ben oraya gittiğim zaman cemaat görmüyordum yanicemaat görmüyordum yani tek tük bir iki kişiyle kılınıyordu, bir gittim,tek tük bir iki kişiyle kılınıyordu, bir gittim, bizim ihvandan bir hoca efendi oranın imamı.bizim ihvandan bir hoca efendi oranın imamı. Cami tıklım tıklım dolmuş, böyle kalabalık ve şevkli.Cami tıklım tıklım dolmuş, böyle kalabalık ve şevkli. Dedim ki “Mâşaallah çok cemaat var!Dedim ki “Mâşaallah çok cemaat var! Halbuki işyerinde herkesin işHalbuki işyerinde herkesin iş alakaları sıkışıktır, senedi vardır, borcu vardır,alakaları sıkışıktır, senedi vardır, borcu vardır, işi vardır, gücü vardır.işi vardır, gücü vardır. Yani namazı şurada tezgahın yanında kılıvereyim der,Yani namazı şurada tezgahın yanında kılıvereyim der, camiye cemaate pek gelmez tüccar kısmı.camiye cemaate pek gelmez tüccar kısmı. Ama çok kalabalık gördüm.” dedim.Ama çok kalabalık gördüm.” dedim. Dedi ki “Ben dedi bunlara her namazdaDedi ki “Ben dedi bunlara her namazda bir hadis okuyorum, iki tane değil.” dedi.bir hadis okuyorum, iki tane değil.” dedi. Bıktırmayacak kadar yani.Bıktırmayacak kadar yani. Kaçırtmayacak kadar çünkü adamKaçırtmayacak kadar çünkü adam uzatsan şey diyecek,uzatsan şey diyecek, dükkanda patron bekliyor diyecek, müşteri bekliyor diyecek.dükkanda patron bekliyor diyecek, müşteri bekliyor diyecek. Yani doğrusu zorlanacak.Yani doğrusu zorlanacak. Bir tek hadîs-i şerîf okuyorum dedi.Bir tek hadîs-i şerîf okuyorum dedi. O bir hadîs-i şerîfin bereketine bu cemaat böyle toplandı dedi.O bir hadîs-i şerîfin bereketine bu cemaat böyle toplandı dedi. Cami doluyor, üst kat doluyor, dış taraf doluyor tıklım tıklım.Cami doluyor, üst kat doluyor, dış taraf doluyor tıklım tıklım. Yani bu hadîs-i şerîflerin çok hayırları, çok bereketi, çok sevabı,

Yani bu hadîs-i şerîflerin çok hayırları, çok bereketi, çok sevabı,
çok fazileti, çok kıymeti var.çok fazileti, çok kıymeti var. Allah feyizlerimizi çok etsin,Allah feyizlerimizi çok etsin, hayırlarımızı ziyadeleştirsin, sevdiği kul eylesin,hayırlarımızı ziyadeleştirsin, sevdiği kul eylesin, huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak varmamızı nasip eylesin.huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak varmamızı nasip eylesin. Cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin.Cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin. El-Fâtiha.

El-Fâtiha.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2