Namaz Vakitleri
İstanbul
27 Rebîü'l-Âhir 1447
19 October 2025
İmsak
05:48
Güneş
07:13
Öğle
12:54
İkindi
15:53
Akşam
18:25
Yatsı
19:44
Detaylı Arama

Takva İle Yaşamak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Takva İle Yaşamak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Konuşma Metni

Bismillahirrahmanirrahim.Bismillahirrahmanirrahim. el-Hamdülillâhi Rabbi’l-âlemîn.

el-Hamdülillâhi Rabbi’l-âlemîn.
Ve’s-salâtu ve’s-selâmu alâ hayra halkihîVe’s-salâtu ve’s-selâmu alâ hayra halkihî Muhammedinve alâ âl’ihi ve sahbihi ve men tebi’ahûMuhammedinve alâ âl’ihi ve sahbihi ve men tebi’ahû bi-ihsanin ilâ-yevmi’d-dîn.bi-ihsanin ilâ-yevmi’d-dîn. Emmâ ba’dü:Emmâ ba’dü: Fa’lemû eyyühe’l-ihvân fe inne efdale’l-hadîsi kitâbullah

Fa’lemû eyyühe’l-ihvân fe inne efdale’l-hadîsi kitâbullah
ve efdale’l-hedyive efdale’l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemhedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre’l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid’atünve şerre’l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid’atün ve külle bid’atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi’n-nâr.ve külle bid’atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi’n-nâr. Ve bi’s-senedi’l-muttasıli ile’n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellemVe bi’s-senedi’l-muttasıli ile’n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem ennehû kâle:ennehû kâle: "Ûsîküm bi-tekvellâhi ve’s-sem’i ve’t-tâ’ati

"Ûsîküm bi-tekvellâhi ve’s-sem’i ve’t-tâ’ati
ve in teemmera aleyküm abdün.”ve in teemmera aleyküm abdün.” Sadaka rasûlü’llâh, fî mâ kâl, ev kemâ kâl.

Sadaka rasûlü’llâh, fî mâ kâl, ev kemâ kâl.
Aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim.

Aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim.
Allah'ın selamı rahmeti bereketi üzerinize olsun.

Allah'ın selamı rahmeti bereketi üzerinize olsun.
Dinimizin emirlerinden, yasaklarındanDinimizin emirlerinden, yasaklarından Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerininPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin hadîs-i şerîflerinden bir miktarını size şurada anlatacağım.hadîs-i şerîflerinden bir miktarını size şurada anlatacağım. Bunların Açıklanmasına geçmeden önce,

Bunların Açıklanmasına geçmeden önce,
evvelen ve hasseten Efendimiz,evvelen ve hasseten Efendimiz, başımızın tacı, numune-i imtisalimiz Muhammed-i Mustafabaşımızın tacı, numune-i imtisalimiz Muhammed-i Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek ruhu için,sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek ruhu için, sonra sair enbiyâ ve mürselinin,sonra sair enbiyâ ve mürselinin, Peygamber Efendimizin ashâbının etbâının,Peygamber Efendimizin ashâbının etbâının, cümle evliyâullahın ve hasseten sâdât-ı meşâyih-i turuk-u aliyyemizincümle evliyâullahın ve hasseten sâdât-ı meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ve okuduğumuz eserlerin içindeki bilgilerin bize kadar gelmesindeve okuduğumuz eserlerin içindeki bilgilerin bize kadar gelmesinde emeği geçmiş olan müellif ve ravilerin ruhları içinemeği geçmiş olan müellif ve ravilerin ruhları için ve uzaktan ve yakından bu malumatı dinlemek üzereve uzaktan ve yakından bu malumatı dinlemek üzere şu meclise cem olmuş olan siz kardeşlerimizinşu meclise cem olmuş olan siz kardeşlerimizin ahirete intikal ve irtihal eylemiş olanahirete intikal ve irtihal eylemiş olan cümle sevdiklerinin ve yakınlarının ruhları içincümle sevdiklerinin ve yakınlarının ruhları için ve hayatta olan kardeşlerimizin, sizlerin ve bizlerinve hayatta olan kardeşlerimizin, sizlerin ve bizlerin sıhhat, afiyet ve selamet üzere olmamız içinsıhhat, afiyet ve selamet üzere olmamız için bir Fâtiha, üç ihlâs-ı şerîf kıraat eyleyelim.bir Fâtiha, üç ihlâs-ı şerîf kıraat eyleyelim. Hepimizce malum olduğu üzere

Hepimizce malum olduğu üzere
bu dünya bir imtihan alemi.bu dünya bir imtihan alemi. Burada bizim asıl vazifemiz Allahu Teâlâ HazretlerineBurada bizim asıl vazifemiz Allahu Teâlâ Hazretlerine güzel kulluk etmek suretiyle bu imtihanıgüzel kulluk etmek suretiyle bu imtihanı iyi bir şekilde neticelendirmek.iyi bir şekilde neticelendirmek. Bunu Kur'an-ı Kerîm'in âyetleri,Bunu Kur'an-ı Kerîm'in âyetleri, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve selleminPeygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin hadîs-i şerîfleri bize bildiriyor.hadîs-i şerîfleri bize bildiriyor. Bu âyetler arasından bir âyet-i kerîmeyiBu âyetler arasından bir âyet-i kerîmeyi misal olsun diye okuyayım.misal olsun diye okuyayım. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Bismillâhirrahmânirrahîm.
Ve mâ halektü’l-cinne ve’l-inse illâ liye’büdûn. (Zâriyât Suresi 56. Âyet)

Ve mâ halektü’l-cinne ve’l-inse illâ liye’büdûn. (Zâriyât Suresi 56. Âyet)
Ben insanları ve cinleri

Ben insanları ve cinleri
başka bir şey için değil, bana ibadet etsinler diye yarattım.başka bir şey için değil, bana ibadet etsinler diye yarattım. Mâ ürîdü minhüm min rizkin ve mâ ürîdü en yut’imûn. (Zâriyât Suresi 57. Âyet)

Mâ ürîdü minhüm min rizkin ve mâ ürîdü en yut’imûn. (Zâriyât Suresi 57. Âyet)
Ben onlardan rızık istemiyorum,

Ben onlardan rızık istemiyorum,
beni taamlandırmalarını da istemiyorum.beni taamlandırmalarını da istemiyorum. İnne’llâhe hüve’r-rezzâku zü’l-kuvveti’l-metîn. (Zâriyât Suresi 58. Âyet)

İnne’llâhe hüve’r-rezzâku zü’l-kuvveti’l-metîn. (Zâriyât Suresi 58. Âyet)
Allahu Teâlâ Hazretleri razzâk-ı âlemdir

Allahu Teâlâ Hazretleri razzâk-ı âlemdir
ve kuvvet sahibidir, metanet sahibidir,ve kuvvet sahibidir, metanet sahibidir, metin aziz celil Allahu Teâlâ Hazretleridir.metin aziz celil Allahu Teâlâ Hazretleridir. Şimdi Allahu Teâlâ HazretlerineŞimdi Allahu Teâlâ Hazretlerine o halde ilk vazifemiz onu tanıyıpo halde ilk vazifemiz onu tanıyıp azametini, celalini idrak edip ona güzel kulluk etmek.azametini, celalini idrak edip ona güzel kulluk etmek. Bu güzel kulluk etmek için önce ilim lazım.Bu güzel kulluk etmek için önce ilim lazım. İlmin de tabi nereden alınacağı meselesi var.İlmin de tabi nereden alınacağı meselesi var. İlim hakkında gerek Kur'an-ı Kerîm'deki,

İlim hakkında gerek Kur'an-ı Kerîm'deki,
gerek hadîs-i şerîfler'deki teşvikler,gerek hadîs-i şerîfler'deki teşvikler, âlimler hakkındaki teşvikler, ilim hakkındaki teşviklerâlimler hakkındaki teşvikler, ilim hakkındaki teşvikler kayıtsız şartsız değildir.kayıtsız şartsız değildir. Kayıtsız şartsız bilmek de, ilim de yani bilgi şubeleri deKayıtsız şartsız bilmek de, ilim de yani bilgi şubeleri de onlar da kıymetlidir ama âlimleri öven âyet-i kerîmeler,onlar da kıymetlidir ama âlimleri öven âyet-i kerîmeler, hadîs-i şerîfler, ilmi öven âyet-i kerîmeler, hadîs-i şerîflerhadîs-i şerîfler, ilmi öven âyet-i kerîmeler, hadîs-i şerîfler mutlak olarak övmez.mutlak olarak övmez. Onların incelenmesinden çıkar ki,Onların incelenmesinden çıkar ki, neticede anlaşılır ki, Allahu Teâlâ Hazretlerini bilmeyeneticede anlaşılır ki, Allahu Teâlâ Hazretlerini bilmeye ve O'na iyi kulluk etmeye yönelmiş olan bilgiler kıymetlidir.ve O'na iyi kulluk etmeye yönelmiş olan bilgiler kıymetlidir. Çünkü herkes âlim olamaz.Çünkü herkes âlim olamaz. Ama herkes Allahu Teâlâ Hazretlerini iyi kulluk etmekte vazifelidir.Ama herkes Allahu Teâlâ Hazretlerini iyi kulluk etmekte vazifelidir. Çoban da, köylü de, şehirli de,Çoban da, köylü de, şehirli de, vezir de, paşa da, bakan da, padişah da herkes.vezir de, paşa da, bakan da, padişah da herkes. Onun için aslolan insanın iyi kulluk etmesine yarayan,Onun için aslolan insanın iyi kulluk etmesine yarayan, Allah'ı iyi tanımasına yarayan bilgileri bilmektir,Allah'ı iyi tanımasına yarayan bilgileri bilmektir, öğretmektir, öğrenmektir.öğretmektir, öğrenmektir. Bunların kaynağı daBunların kaynağı da Kur'an-ı Kerîm ve Peygamber Efendimiz'inKur'an-ı Kerîm ve Peygamber Efendimiz'in sünneti seniyesidir.sünneti seniyesidir. Bunlara dair bir iki hadîs-i şerîf okuyalım teberrüken.

Bunlara dair bir iki hadîs-i şerîf okuyalım teberrüken.
Ondan sonra anlaşılacak ki, onlara uymamız veOndan sonra anlaşılacak ki, onlara uymamız ve güzel işler yapmamız lazım bu dünyada.güzel işler yapmamız lazım bu dünyada. Bu dünyada güzel işleri yapmak yani amel işlemek,Bu dünyada güzel işleri yapmak yani amel işlemek, iş işlemek, tembel oturmamak, boş durmamak,iş işlemek, tembel oturmamak, boş durmamak, fırsatı boş geçirmemek, imtihan zamanındafırsatı boş geçirmemek, imtihan zamanında hiçbir şey yapmadan atıl ve batıl durmamakhiçbir şey yapmadan atıl ve batıl durmamak lazım geldiğini herkes kabul ederlazım geldiğini herkes kabul eder ama o ameli nasıl yapacağımızı daama o ameli nasıl yapacağımızı da yine buradaki hadîs-i şerîflerden okuyalım.yine buradaki hadîs-i şerîflerden okuyalım. İrbâd b. Sâriye radıyallahu anh'ten rivâyet edilmiş.

İrbâd b. Sâriye radıyallahu anh'ten rivâyet edilmiş.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleriPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bir gün onlara bir hutbe irad etmiş.bir gün onlara bir hutbe irad etmiş. Öyle bir hutbe ki kalpler titremiş.Öyle bir hutbe ki kalpler titremiş. O okuduğu hutbeden, söylediği sözlerden.O okuduğu hutbeden, söylediği sözlerden. Gözler yaş dökmüş,Gözler yaş dökmüş, gözlerin pınarları açılmış,gözlerin pınarları açılmış, sel gibi yaşlar dökülmüş.sel gibi yaşlar dökülmüş. Çok duygulandırmış ashâb-ı kirâm'ı, o konuşmaları.Çok duygulandırmış ashâb-ı kirâm'ı, o konuşmaları. Onun üzerine ashâb-ı kirâm'dan bazılarıOnun üzerine ashâb-ı kirâm'dan bazıları konuşmanın arkasından demişler ki;konuşmanın arkasından demişler ki; "Yâ Rasûlallâh!

"Yâ Rasûlallâh!
Ke-ennenâ mev’izatü müveddi’in fe-evsinâ"Ke-ennenâ mev’izatü müveddi’in fe-evsinâ" Sanki bu konuşman Yâ Resûlallah

Sanki bu konuşman Yâ Resûlallah
ayrılıp gidecek, veda edecek bir insanın konuşmasına benziyor.ayrılıp gidecek, veda edecek bir insanın konuşmasına benziyor. Öyle hissettik, öyle anladık.Öyle hissettik, öyle anladık. Bize tavsiyede bulun, bize vasiyette bulun Yâ Resûlallah demişler.Bize tavsiyede bulun, bize vasiyette bulun Yâ Resûlallah demişler. Peygamber aleyhissalatü vesselam hazretleri buyuruyor ki,Peygamber aleyhissalatü vesselam hazretleri buyuruyor ki, "Ûsîküm bi-tekvellahi”

"Ûsîküm bi-tekvellahi”
Madem vasiyet istediniz der gibi,Madem vasiyet istediniz der gibi, size takvâyı tavsiye ederim.size takvâyı tavsiye ederim. Nasıl takvâ? Takvâllah.Nasıl takvâ? Takvâllah. Allah'ın takvâsını.Allah'ın takvâsını. "Ve’s-sem’i ve’t-tâ’ati”"Ve’s-sem’i ve’t-tâ’ati” İşittik ve itaat ettik demeyi tavsiye ederim.İşittik ve itaat ettik demeyi tavsiye ederim. "Ve in teemmera aleyküm abdün.”

"Ve in teemmera aleyküm abdün.”
Başınıza bir köle emir tayin edilse bile,Başınıza bir köle emir tayin edilse bile, başkan olarak bir köle bile başınıza tayin edilse bile,başkan olarak bir köle bile başınıza tayin edilse bile, baş üstüne deyip ona itaat etmenizi tavsiye ederim diyor.baş üstüne deyip ona itaat etmenizi tavsiye ederim diyor. Hadîs-i şerîf'in öbür cümlelerine geçmeden önce,Hadîs-i şerîf'in öbür cümlelerine geçmeden önce, evvela "Ûsîküm bi-tekvellahi” dedi.evvela "Ûsîküm bi-tekvellahi” dedi. Allah'ın takvâsını size tavsiye ederim.Allah'ın takvâsını size tavsiye ederim. Allah'ın takvâsı sözü, tabi bizAllah'ın takvâsı sözü, tabi biz Türklere göre izah edilmesi gereken bir tabir.Türklere göre izah edilmesi gereken bir tabir. Ne demek Allah'ın takvâsı?

Ne demek Allah'ın takvâsı?
Allah'tan takvâ demek.Allah'tan takvâ demek. Allahu Teâlâ Hazretlerinden korkmak, sakınmak,Allahu Teâlâ Hazretlerinden korkmak, sakınmak, çekinmek demek.çekinmek demek. Çünkü Allahu Teâlâ HazretleriÇünkü Allahu Teâlâ Hazretleri Esma-i Hüsna'sını okursak isimlerinden bir tanesi Da'run.Esma-i Hüsna'sını okursak isimlerinden bir tanesi Da'run. Bir tanesi de Nafi'un.Bir tanesi de Nafi'un. Allahu Teâlâ Hazretleri insana hasım oldu mu,Allahu Teâlâ Hazretleri insana hasım oldu mu, vay o insanın haline.vay o insanın haline. Zararı eriştiren de Allahu Teâlâ Hazretleridir.Zararı eriştiren de Allahu Teâlâ Hazretleridir. Faydayı veren de Allahu Teâlâ Hazretleridir.Faydayı veren de Allahu Teâlâ Hazretleridir. Bi yedihî melekûtü külli şey'in. (Yasin Suresi – 83)

Bi yedihî melekûtü külli şey'in. (Yasin Suresi – 83)
Her şeyin gücü, kuvveti,Her şeyin gücü, kuvveti, hükmü, idaresi Allahu Teâlâ Hazretlerinin elinde.hükmü, idaresi Allahu Teâlâ Hazretlerinin elinde. Allahu Teâlâ hazretlerinden korkmayıp da kimden korkacak insanlar?Allahu Teâlâ hazretlerinden korkmayıp da kimden korkacak insanlar? Allah'ı bırakıp da veya başka bir şeyden mi korkması lazım?Allah'ı bırakıp da veya başka bir şeyden mi korkması lazım? Allah varken korkulacak zât-ı celil olarakAllah varken korkulacak zât-ı celil olarak insan başka bir şeyden mi korkar?insan başka bir şeyden mi korkar? Başka bir şeyden mi korkmalı?Başka bir şeyden mi korkmalı? Allah'a isyan edip de kula itaat mi etmeli?Allah'a isyan edip de kula itaat mi etmeli? Olmaz. Asıl korkulacak.Olmaz. Asıl korkulacak. Asıl çekinilecek.Asıl çekinilecek. Asıl sakınılacak husus Allahu Teâlâ HazretlerininAsıl sakınılacak husus Allahu Teâlâ Hazretlerinin hoşnutsuzluğuna uğramak suretiyle,hoşnutsuzluğuna uğramak suretiyle, azabına gazabına uğramak suretiyleazabına gazabına uğramak suretiyle dünya ve ahireti perişan etmektir.dünya ve ahireti perişan etmektir. Asıl korkulacak odur.Asıl korkulacak odur. Allah'tan insan nasıl korkar?

Allah'tan insan nasıl korkar?
Korkan adam korktuğu yerde ihtiyat eder.Korkan adam korktuğu yerde ihtiyat eder. Bir insan korkak bir insan olsa geceliğin sokağa çıkmaz,Bir insan korkak bir insan olsa geceliğin sokağa çıkmaz, dar sokaklara girmez, korkak bir insan olsadar sokaklara girmez, korkak bir insan olsa her hareketini ölçerek biçerek yapar,her hareketini ölçerek biçerek yapar, sözünü dikkatli söyler, her türlü tedbiri alır.sözünü dikkatli söyler, her türlü tedbiri alır. Eh Allah'tan korkuyorsan sen de öyle yapacaksın işte.Eh Allah'tan korkuyorsan sen de öyle yapacaksın işte. Madem korkuyorsun, madem bir gün O'nun huzuruna çıkacağız,Madem korkuyorsun, madem bir gün O'nun huzuruna çıkacağız, hiç şüphe yok.hiç şüphe yok. En temel hakikatlerden, imanımızın en önemliEn temel hakikatlerden, imanımızın en önemli rükunlarından birisi şu ki, hepimiz O'nun huzuruna çıkıprükunlarından birisi şu ki, hepimiz O'nun huzuruna çıkıp bu dünyada yaptıklarımızdan hiçbir zerresi,bu dünyada yaptıklarımızdan hiçbir zerresi, en küçük noktası bile gizli kalmadan hesap vereceğiz.en küçük noktası bile gizli kalmadan hesap vereceğiz. Hiç şek şüphe yok.Hiç şek şüphe yok. Nasıl korkmaz insan?

Nasıl korkmaz insan?
Bir, ondan korkmamız lazım.Bir, ondan korkmamız lazım. Peki, insan nasıl olur da, bu ne biçim gaflettir de, nasıl iştir?Peki, insan nasıl olur da, bu ne biçim gaflettir de, nasıl iştir? Allah'ın korkması, asıl korkma olması gerekirken,Allah'ın korkması, asıl korkma olması gerekirken, insanın her hareketini ona göre tanzim etmesi gerekirken,insanın her hareketini ona göre tanzim etmesi gerekirken, onu bir tarafa bırakır da,onu bir tarafa bırakır da, başka korkulara göre hareketlerini tayin eder de Allah'abaşka korkulara göre hareketlerini tayin eder de Allah'a karşı pervasız olur.karşı pervasız olur. Bu ne biçim pervasızlık, bu ne biçim cüret,Bu ne biçim pervasızlık, bu ne biçim cüret, bu ne biçim düşüncesizliktir ki, Allah'tan korkmuyor,bu ne biçim düşüncesizliktir ki, Allah'tan korkmuyor, Allah'ın emirlerine ve yasaklarına uygun hareket etmeyi düşünmüyor.Allah'ın emirlerine ve yasaklarına uygun hareket etmeyi düşünmüyor. Ali'nin, Veli'nin, Hasan'ın, Hüseyin'in veyahutAli'nin, Veli'nin, Hasan'ın, Hüseyin'in veyahut neyse artık dünyada kimlerden korkuyor,neyse artık dünyada kimlerden korkuyor, kimlerden çekiniyorsa onların korkusuyla şey yapıyor.kimlerden çekiniyorsa onların korkusuyla şey yapıyor. Olmaz böyle şey, olmaz.Olmaz böyle şey, olmaz. "Lâ tâ’ate li-mehlûkin

"Lâ tâ’ate li-mehlûkin
fî ma’siyeti’l-Hâliki"fî ma’siyeti’l-Hâliki" Allah'a isyanda kula itaat edilir mi?Allah'a isyanda kula itaat edilir mi? İçki iç dedi birisi.İçki iç dedi birisi. Babası olsun isterse.Babası olsun isterse. Veli nimeti olsun.Veli nimeti olsun. Küçükten beri alıp büyütüp beslediği kimse olsun.Küçükten beri alıp büyütüp beslediği kimse olsun. Ne olursa olsun.Ne olursa olsun. Orada Allah'a isyan var, orada ona itaat edilmez.Orada Allah'a isyan var, orada ona itaat edilmez. Kula itaat edilip de Allah'a isyan edilmez.Kula itaat edilip de Allah'a isyan edilmez. İnsanların aklı varsaİnsanların aklı varsa bir gün huzuruna çıkıp da hesap verecekleribir gün huzuruna çıkıp da hesap verecekleri muhakeme olunacakları huzurunda Allahu Teâlâ Hazretlerinden korkarakmuhakeme olunacakları huzurunda Allahu Teâlâ Hazretlerinden korkarak her işini ona göre tanzim etmeleridir.her işini ona göre tanzim etmeleridir. Peygamber Efendimiz de onun için onu tavsiye ediyor.Peygamber Efendimiz de onun için onu tavsiye ediyor. Allah'tan korkun diyor.Allah'tan korkun diyor. Tabi ne demek bu yani?

Tabi ne demek bu yani?
Hep korkuda korkuda mı işimizi yapacağız diyorlar bazı kimselerde.Hep korkuda korkuda mı işimizi yapacağız diyorlar bazı kimselerde. Yani korku, korku, korku.Yani korku, korku, korku. Bizim dinimizi, bizim dinimizin inceliklerini bilmeyenlerBizim dinimizi, bizim dinimizin inceliklerini bilmeyenler bu korkuyu korku dini olmasını dinlerin tenkit ediyorlar.bu korkuyu korku dini olmasını dinlerin tenkit ediyorlar. Yani korkutarak bir şeyi yaptırmayıYani korkutarak bir şeyi yaptırmayı iyi bir şey olarak görmüyorlar da tenkit ediyorlar.iyi bir şey olarak görmüyorlar da tenkit ediyorlar. Bizim dinimiz elhamdülillah her hususta,Bizim dinimiz elhamdülillah her hususta, her ahlâk hususunda, her meseledeher ahlâk hususunda, her meselede her tarafı düşünmüş, her bakımdan kâmil bir dindir.her tarafı düşünmüş, her bakımdan kâmil bir dindir. Hiçbir eksikliği yoktur.Hiçbir eksikliği yoktur. Bizim dinimizde sevgi de vardır, korku da vardır.Bizim dinimizde sevgi de vardır, korku da vardır. Cömertlik de vardır, ihtiyat da vardır.Cömertlik de vardır, ihtiyat da vardır. Her ahlâkın şu ucu da vardır, bu ucu da vardır,Her ahlâkın şu ucu da vardır, bu ucu da vardır, o tarafı da vardır, bu tarafı da vardır.o tarafı da vardır, bu tarafı da vardır. Hiçbir tarafı ihmal edilmemiştir.Hiçbir tarafı ihmal edilmemiştir. İnsanda elbette Allah sevgisi,İnsanda elbette Allah sevgisi, aşkullah, muhabbetullah ilk önce yerleşecek.aşkullah, muhabbetullah ilk önce yerleşecek. En güzeli odur.En güzeli odur. İnsanın kalbine aşkullah, muhabbetullah yerleşecek.İnsanın kalbine aşkullah, muhabbetullah yerleşecek. Ama o aşkullah, muhabbetullah yerleşmesi korkmaya mani değil ki.Ama o aşkullah, muhabbetullah yerleşmesi korkmaya mani değil ki. Seven daha çok korkar.Seven daha çok korkar. Seven insan sevdiğinin rızasını kaybetmekten titremez mi?Seven insan sevdiğinin rızasını kaybetmekten titremez mi? Aman hatırını kırmayayım.

Aman hatırını kırmayayım.
Aman sakın şöyle bir hareket yapıp daAman sakın şöyle bir hareket yapıp da bu sevgiyi zedelemeyeyim.bu sevgiyi zedelemeyeyim. O sevdiğim kimse bana küsüp darılmasın.O sevdiğim kimse bana küsüp darılmasın. Ben ondan ayrılmayayım, o benden ayrılmayalım demez mi?Ben ondan ayrılmayayım, o benden ayrılmayalım demez mi? Demek ki sevginin içinde de korkmak var.

Demek ki sevginin içinde de korkmak var.
Yani o bakımdan din düşmanlarının Müslümanlığa hücumları,Yani o bakımdan din düşmanlarının Müslümanlığa hücumları, Müslümanlığın her yerini tanımamalarından doğmuşMüslümanlığın her yerini tanımamalarından doğmuş garaz kârhane bir tenkit oluyor.garaz kârhane bir tenkit oluyor. Takvâllah yani Allah'tan korkmak sevgiden de olur.Takvâllah yani Allah'tan korkmak sevgiden de olur. Sevginin de orada payı var.Sevginin de orada payı var. Allahu Teâlâ Hazretleri bize çeşit çeşit nimetleri ihsan eylemiş.Allahu Teâlâ Hazretleri bize çeşit çeşit nimetleri ihsan eylemiş. Sıhhat vermiş, afiyet vermiş, zenginlik vermiş, evlat vermiş,Sıhhat vermiş, afiyet vermiş, zenginlik vermiş, evlat vermiş, akıl vermiş, göz vermiş, kulak vermiş, dil vermiş.akıl vermiş, göz vermiş, kulak vermiş, dil vermiş. Yokluğunda anlaşılır onların kıymeti.Yokluğunda anlaşılır onların kıymeti. Bir olmasın da bak nasıl o zaman insanBir olmasın da bak nasıl o zaman insan dolaşır durur böyle ayağı yanmış gibi.dolaşır durur böyle ayağı yanmış gibi. Bunca nimet vermiş, en büyük nimet olarak da hak yolda yaratmış.Bunca nimet vermiş, en büyük nimet olarak da hak yolda yaratmış. Ondan sonra da peygamberlerin en şereflisine ümmet etmiş,Ondan sonra da peygamberlerin en şereflisine ümmet etmiş, kitapların en şereflisine tabi kılmış.kitapların en şereflisine tabi kılmış. Daha ne istiyoruz?

Daha ne istiyoruz?
E bu kadar nimetin karşısında mert bir insana, yiğit bir insanaE bu kadar nimetin karşısında mert bir insana, yiğit bir insana o nimetleri kendisini veren zat-ı celil'e karşı gelmek,o nimetleri kendisini veren zat-ı celil'e karşı gelmek, isyan etmek, onun rızasını düşünmemek yakışır mı?isyan etmek, onun rızasını düşünmemek yakışır mı? Yakışmaz. Onun için bizim dinimizdeYakışmaz. Onun için bizim dinimizde Allah'tan korkmak elbette azamet ve celal sahibidir.Allah'tan korkmak elbette azamet ve celal sahibidir. Elbette yerlerin göklerin sahibidir.Elbette yerlerin göklerin sahibidir. Dilerse, dilerse zalimlerin başına yıldırımlar yağdırır ve yağdırmıştır.Dilerse, dilerse zalimlerin başına yıldırımlar yağdırır ve yağdırmıştır. Öyle kâfirlerden var.Öyle kâfirlerden var. Peygamber Efendimizin yanına gelmişler,Peygamber Efendimizin yanına gelmişler, küfürlerinde inat etmişler.küfürlerinde inat etmişler. Dönerken başlarına yıldırım yağmış insanlar var.Dönerken başlarına yıldırım yağmış insanlar var. Yok değil, dilerse yıldırım yağdırır, dilerse bir kavmi yerin altına geçirir,Yok değil, dilerse yıldırım yağdırır, dilerse bir kavmi yerin altına geçirir, dilerse zelzelelerle helâk eder, dilerse tufanlara gark eder,dilerse zelzelelerle helâk eder, dilerse tufanlara gark eder, her şeye kadir.her şeye kadir. Elbette o azabından da korksunlar amaElbette o azabından da korksunlar ama kâfirler o tarzda korksun.kâfirler o tarzda korksun. Kâfirler titresin.Kâfirler titresin. Güç, kuvvet sahibi olan, aziz ve celil olan,Güç, kuvvet sahibi olan, aziz ve celil olan, her hükmünde galip olan, her bakımdan tam, kâmil olanher hükmünde galip olan, her bakımdan tam, kâmil olan Allahu Teâlâ Hazretlerinden korksunlar,Allahu Teâlâ Hazretlerinden korksunlar, titresinler, geceleri, gündüzleri, ödleri patlasın.titresinler, geceleri, gündüzleri, ödleri patlasın. Ama bizim korkumuz başka.Ama bizim korkumuz başka. Biz Allah'ın rızasını acaba kaybedersek halimiz nice olur diye,Biz Allah'ın rızasını acaba kaybedersek halimiz nice olur diye, bizimki bir başka türlü korku.bizimki bir başka türlü korku. Onlar onu hiç de anlayamıyorlar.Onlar onu hiç de anlayamıyorlar. İlk önce bunu tavsiye ediyor Peygamber Efendimiz.İlk önce bunu tavsiye ediyor Peygamber Efendimiz. Sonra;Sonra; “Ve’s-sem’i ve’t-tâ’ati ve in teemmera aleyküm abdün.”

“Ve’s-sem’i ve’t-tâ’ati ve in teemmera aleyküm abdün.”
Başınıza bir köle bile tayin edilse

Başınıza bir köle bile tayin edilse
ona senin sözünü duyduk,ona senin sözünü duyduk, tamam itaat ediyoruz diyeceksiniz.tamam itaat ediyoruz diyeceksiniz. Başınıza bir köle bile.Başınıza bir köle bile. Bir başka hadîs-i şerîfte de Habeşî bir köle bileBir başka hadîs-i şerîfte de Habeşî bir köle bile tayin edilse diye.tayin edilse diye. Hani o zaman Afrika'dan şuradan buradan köle alırlarmış,Hani o zaman Afrika'dan şuradan buradan köle alırlarmış, kullanırlarmış.kullanırlarmış. Arapların kendisi beyaz tenlidir.Arapların kendisi beyaz tenlidir. Beyaz renklidir.Beyaz renklidir. Umumiyetle siyah renkli varsa onlar Afrika'dan filan gelmiştir.Umumiyetle siyah renkli varsa onlar Afrika'dan filan gelmiştir. Onlar onlara cahiliyet devri âdeti olarakOnlar onlara cahiliyet devri âdeti olarak tepeden bakarlardı.tepeden bakarlardı. Yani bunun rengi kara diye.Yani bunun rengi kara diye. Şimdi Amerikalılar yapıyorlar ya.Şimdi Amerikalılar yapıyorlar ya. Onun gibi ona tepeden bakarlardı onlara.Onun gibi ona tepeden bakarlardı onlara. Afrikalı köle diye.Afrikalı köle diye. Hatta ashâb-ı kirâmdan birisiHatta ashâb-ı kirâmdan birisi Bilal-i Habeşî radıyallahu anha,Bilal-i Habeşî radıyallahu anha, seni kara kadının oğlu seni demiş deseni kara kadının oğlu seni demiş de Peygamber Efendimiz onu şey yapıyor,Peygamber Efendimiz onu şey yapıyor, çekmiş bir kenara diyor ki sallallahu aleyhi ve sellem;çekmiş bir kenara diyor ki sallallahu aleyhi ve sellem; Sen öyle bir insansın kiSen öyle bir insansın ki sende cahiliyet devrinin kötü âdetlerinden âdet kalmış.sende cahiliyet devrinin kötü âdetlerinden âdet kalmış. Bir insan anasından babasından ayıplanır mı?Bir insan anasından babasından ayıplanır mı? İnsan anasını babasını seçme hürriyetine sahip mi ki ayıplıyorsun?

İnsan anasını babasını seçme hürriyetine sahip mi ki ayıplıyorsun?
Onun hür olduğu sahada yapabileceği şeyi yapmadığı zaman ayıplayabilirsin.Onun hür olduğu sahada yapabileceği şeyi yapmadığı zaman ayıplayabilirsin. Bir insanın senin boyun ne kadar kısa diye ayıplayabilir misin?Bir insanın senin boyun ne kadar kısa diye ayıplayabilir misin? Kendisinin ne gücü var?Kendisinin ne gücü var? Zavallı, aciz, naçiz bir mahluk.Zavallı, aciz, naçiz bir mahluk. Yaradana bak sen.Yaradana bak sen. Onu öyle yaratmış, kara renkli yaratmış.Onu öyle yaratmış, kara renkli yaratmış. Böyle azarlayınca Peygamber Efendimiz zarif bir tarzda,Böyle azarlayınca Peygamber Efendimiz zarif bir tarzda, böyle bir sistem edince ona, gitmiş hemen özür dilemiş.böyle bir sistem edince ona, gitmiş hemen özür dilemiş. Yani onların içinde demek ki öyle bir şey var.Yani onların içinde demek ki öyle bir şey var. Yani bir köle bile başınıza emir tayin edilse uyacaksınız.Yani bir köle bile başınıza emir tayin edilse uyacaksınız. Şimdi bunu niye söylemiş Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz?Şimdi bunu niye söylemiş Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz? Demek ki son zamanlarına ait bir hutbe.

Demek ki son zamanlarına ait bir hutbe.
Demek ki dinleyenler anlamışlar kiDemek ki dinleyenler anlamışlar ki Peygamber Efendimizin bu hutbesinde bir yanıklık var.Peygamber Efendimizin bu hutbesinde bir yanıklık var. Veda edecek bir insanın söyleyişi gibi bir söyleyiş.Veda edecek bir insanın söyleyişi gibi bir söyleyiş. Niye burada takvânın arkasından itaati tavsiye etmişNiye burada takvânın arkasından itaati tavsiye etmiş başa geçecek insanlara?başa geçecek insanlara? Şu bakımdan, İslâmiyet intizam dinidir.

Şu bakımdan, İslâmiyet intizam dinidir.
İslâmiyet de derbederlik yoktur.İslâmiyet de derbederlik yoktur. İslâmiyet de her şey halledilmiştir,İslâmiyet de her şey halledilmiştir, tayin edilmiştir, çözülmüştür.tayin edilmiştir, çözülmüştür. Üç kişi yola gitse müslümanlıkta,Üç kişi yola gitse müslümanlıkta, hadi İstanbul'a gidelim, mal alalım dedi.hadi İstanbul'a gidelim, mal alalım dedi. Üç tane tüccar Ankara'dan otobüse bindiler, İstanbul'a gidiyorlar.Üç tane tüccar Ankara'dan otobüse bindiler, İstanbul'a gidiyorlar. Üç tanesi aralarından bir tanesinin sen bizim başkanımız ol,Üç tanesi aralarından bir tanesinin sen bizim başkanımız ol, imamımız ol diye başkan seçecek.imamımız ol diye başkan seçecek. Mecbur.Mecbur. Bizim dinimizin âdeti, güzel âdeti böyle.Bizim dinimizin âdeti, güzel âdeti böyle. Nerede bir topluluk varsa o topluluğunNerede bir topluluk varsa o topluluğun son sözü söyleyecek olan bir hakimi, bir başkanı olacak.son sözü söyleyecek olan bir hakimi, bir başkanı olacak. Efendim ben kimseye aldırmam,Efendim ben kimseye aldırmam, kendi aklım neyi emrediyorsa,kendi aklım neyi emrediyorsa, kendi burnumun doğrultusunda hürkendi burnumun doğrultusunda hür hiç kimseye bakmadan yaşarım.hiç kimseye bakmadan yaşarım. Olmaz, bu İslâmi terbiye değil.Olmaz, bu İslâmi terbiye değil. Kim zamanının imamını bilmezse cahiliyetKim zamanının imamını bilmezse cahiliyet ölümüyle ölür diye bir hadîs-i şerîf nakledilmiştir.ölümüyle ölür diye bir hadîs-i şerîf nakledilmiştir. Kime itaat etmen gerektiğini bileceksin.Kime itaat etmen gerektiğini bileceksin. Herkes bu itaatle vazifelidir.Herkes bu itaatle vazifelidir. Ve nerede bir topluluk varsa.Ve nerede bir topluluk varsa. Mesela şu cami.

Mesela şu cami.
Şu camide birisini başa geçirip imamlık yaptırmıyor muyuz?Şu camide birisini başa geçirip imamlık yaptırmıyor muyuz? O Allahu Ekber dediği zaman eğilmiyor muyuz?O Allahu Ekber dediği zaman eğilmiyor muyuz? Semiallahü limen hamideh dediği zaman kalkmıyor muyuz?Semiallahü limen hamideh dediği zaman kalkmıyor muyuz? Hepimiz başka zaman eğilsek, bir başka zaman kalksak olur mu?Hepimiz başka zaman eğilsek, bir başka zaman kalksak olur mu? Olmaz, işte öyle olacak.Olmaz, işte öyle olacak. Cemaat öyle intizamlı olur.Cemaat öyle intizamlı olur. Böyle güzel, bu anlaşıldı.Böyle güzel, bu anlaşıldı. Zaten bu sözlerden de anlaşılıyor burada.Zaten bu sözlerden de anlaşılıyor burada. İnsanların içinde bir kötü huyu var.İnsanların içinde bir kötü huyu var. İtaati kolay kolay herkese karşı yapmaz.İtaati kolay kolay herkese karşı yapmaz. Tabi böyle hatırlı, nüfuzlu, zengin,Tabi böyle hatırlı, nüfuzlu, zengin, itibarlı, sözü sohbeti yerinde,itibarlı, sözü sohbeti yerinde, otoritesini kahren kabul ettirmiş herkese,otoritesini kahren kabul ettirmiş herkese, istese de istemese de kendisi yükselmiş bir kimseistese de istemese de kendisi yükselmiş bir kimse başa geçerse herkes gık demez, uyar.başa geçerse herkes gık demez, uyar. Ama filanca sizin başınızda olsun, siz ona uyun dediğiniz zaman,Ama filanca sizin başınızda olsun, siz ona uyun dediğiniz zaman, bu sefer birisi der ki ben ondan daha şerefliyim,bu sefer birisi der ki ben ondan daha şerefliyim, ben ondan daha üstünüm, o kim oluyormuş,ben ondan daha üstünüm, o kim oluyormuş, onun yaşı ne, başı ne, tecrübesi ne,onun yaşı ne, başı ne, tecrübesi ne, onun bilgisi ne filan, başlar çeşit çeşit sözler söylemeye.onun bilgisi ne filan, başlar çeşit çeşit sözler söylemeye. Nitekim Peygamber Efendimiz bir ordunun başına

Nitekim Peygamber Efendimiz bir ordunun başına
Üsâme b. Zeyd'i radıyallahu anhuma tayin etti,Üsâme b. Zeyd'i radıyallahu anhuma tayin etti, vefatı irtihalinden sonra, vefat-ı nebiden sonra,vefatı irtihalinden sonra, vefat-ı nebiden sonra, ashâbın bazıları dediler ki;ashâbın bazıları dediler ki; bu zatın komutanlığını bırak da yerinebu zatın komutanlığını bırak da yerine başka bir kimseyi tayin et.başka bir kimseyi tayin et. Dedi ki Resûlullah'ın tayin ettiği bir şahsı değiştirirmiyim ben hiç.Dedi ki Resûlullah'ın tayin ettiği bir şahsı değiştirirmiyim ben hiç. Ona uyacaksınız.Ona uyacaksınız. Ve kendisi onu Medine-i Münevvere'den ordunun başında uğurlarkenVe kendisi onu Medine-i Münevvere'den ordunun başında uğurlarken atının dizginlerini çekerek öyle yanında seyis gibi gitti.atının dizginlerini çekerek öyle yanında seyis gibi gitti. Koca Ebû Bekri Sıddık radiyallahu anh, ashabın en yükseği,Koca Ebû Bekri Sıddık radiyallahu anh, ashabın en yükseği, o işte o kölezadenin, o kölezadenin atınıno işte o kölezadenin, o kölezadenin atının önünde öyle yürüdü de, çünkü Resûlullah tayin etmiş onu, komutan tayin etmiş.önünde öyle yürüdü de, çünkü Resûlullah tayin etmiş onu, komutan tayin etmiş. Ondan sonra vazifelendirmiş, ben onu değiştirmem dedi.Ondan sonra vazifelendirmiş, ben onu değiştirmem dedi. Ondan sonra cihada gidiyor, hayırlı bir hizmete gidiyor.Ondan sonra cihada gidiyor, hayırlı bir hizmete gidiyor. Ne kadar büyük ibretler var, onu öyle uğurladı.Ne kadar büyük ibretler var, onu öyle uğurladı. Şimdi bu eski devirdeydi.Şimdi bu eski devirdeydi. Şimdi böyle bir şeye lüzum yok diyemeyiz.Şimdi böyle bir şeye lüzum yok diyemeyiz. Lüzumsuz olduğunu gösteren bir delil olması lazım kiLüzumsuz olduğunu gösteren bir delil olması lazım ki bundan 14 asır geçtikten sonra 20. yüzyıla vardığınız zamanbundan 14 asır geçtikten sonra 20. yüzyıla vardığınız zaman o zaman kimse kimsenin sözünü dinlemesin,o zaman kimse kimsenin sözünü dinlemesin, herkes başına buyruk olsun diye bir emir birisi çıkartır getirirseherkes başına buyruk olsun diye bir emir birisi çıkartır getirirse o zaman kendi başına yaşa.o zaman kendi başına yaşa. Hiç kimseye tabi olma.Hiç kimseye tabi olma. Öyle değilse o zaman daÖyle değilse o zaman da şimdi de aynı intizamı göstereceksin.şimdi de aynı intizamı göstereceksin. Peki kime itaat edilecek?

Peki kime itaat edilecek?
Kim imam olacak?Kim imam olacak? Kim tayin edecek?Kim tayin edecek? Ya işte nice zamandır Müslümanlar bunu kaybetmişler.Ya işte nice zamandır Müslümanlar bunu kaybetmişler. Nice zamandır Müslümanlar bu işleri kaybetmişler.Nice zamandır Müslümanlar bu işleri kaybetmişler. Kısaca söylemek gerekirseKısaca söylemek gerekirse İslâmiyet'i en iyi bilen bir kimseye tabi olacak ki insanİslâmiyet'i en iyi bilen bir kimseye tabi olacak ki insan yanlış yolda götürmesin.yanlış yolda götürmesin. "İzâ kâne’l-ğurâbü delîle kavmin

"İzâ kâne’l-ğurâbü delîle kavmin
li-ye’tîhim ile’l-erdi cîyafi."li-ye’tîhim ile’l-erdi cîyafi." Bir kavmin kılavuzu karga olursa,Bir kavmin kılavuzu karga olursa, bir kavim bir karganın peşine takılırlarsabir kavim bir karganın peşine takılırlarsa karga nereye götürür onları?karga nereye götürür onları? Uçar, uçar, uçar, uçar.Uçar, uçar, uçar, uçar. Acaba gül bahçesine mi götürür? Yok.Acaba gül bahçesine mi götürür? Yok. “Le ye’tîhim ile’l-erdi cîyafi."

“Le ye’tîhim ile’l-erdi cîyafi."
Leşlerin olduğu yere götürür.Leşlerin olduğu yere götürür. Çünkü karga kendi keyfine göre leş yediği içinÇünkü karga kendi keyfine göre leş yediği için leş kargası dosdoğru oraya götürür.leş kargası dosdoğru oraya götürür. Onun peşinde gidersen oraya gidersin. Olmaz.Onun peşinde gidersen oraya gidersin. Olmaz. Kargaya kılavuzluk olmaz.Kargaya kılavuzluk olmaz. Kılavuz olacağın kimse Allahu Teâlâ Hazretlerini bilecek,Kılavuz olacağın kimse Allahu Teâlâ Hazretlerini bilecek, Resûlullah Efendimiz'in sünnet-i seniyyesini bilecek,Resûlullah Efendimiz'in sünnet-i seniyyesini bilecek, dinde fekahet sahibi olacak,dinde fekahet sahibi olacak, anlayış sahibi olacak, bilgi sahibi olacak,anlayış sahibi olacak, bilgi sahibi olacak, kendisi hak yolu bulmuş ve hak yoldakendisi hak yolu bulmuş ve hak yolda herkesin gıpta ettiği bir tarzdaherkesin gıpta ettiği bir tarzda sırat-ı müstakimde yürüyor olacak.sırat-ı müstakimde yürüyor olacak. Sen de ona uyacaksın, meseleni soracaksın,Sen de ona uyacaksın, meseleni soracaksın, derdini açacaksın, sözünü dinleyeceksin.derdini açacaksın, sözünü dinleyeceksin. Hocam, benim şöyle bir müşkülüm var,Hocam, benim şöyle bir müşkülüm var, acaba ben nasıl yaparsam Allah'ın rızasına daha uygun olur diyeacaba ben nasıl yaparsam Allah'ın rızasına daha uygun olur diye âlimlere tabi olunacak yani netice itibariyle.âlimlere tabi olunacak yani netice itibariyle. Devam ediyor hadîs-i şerîf.Devam ediyor hadîs-i şerîf. "İnnehû men ye’iş minküm fe-seyerâ ihtilâfen kesîrâ."

"İnnehû men ye’iş minküm fe-seyerâ ihtilâfen kesîrâ."
Sizden yaşayanlar çok ihtilaf görecek,Sizden yaşayanlar çok ihtilaf görecek, çok çekişme, çok ayrılık, gayrılıkçok çekişme, çok ayrılık, gayrılık uğraşma, mücadele görecek diyor Peygamber Efendimiz.uğraşma, mücadele görecek diyor Peygamber Efendimiz. Kendi ashabı, kendi zamanında birKendi ashabı, kendi zamanında bir sağlam cemaat olduğu halde öyle diyor.sağlam cemaat olduğu halde öyle diyor. Sizden yaşayan bir zaman sonra çok büyük ihtilaflar görecek.Sizden yaşayan bir zaman sonra çok büyük ihtilaflar görecek. Bu nasıl olur?Bu nasıl olur? Resûlullah böyle söyler.Resûlullah böyle söyler. Allahu Teâlâ Hazretlerinin bildirdiği kimse bilir ve söyler.Allahu Teâlâ Hazretlerinin bildirdiği kimse bilir ve söyler. O nelere işaret etti?O nelere işaret etti? Çünkü Resûlullah'tı.

Çünkü Resûlullah'tı.
Hak Resûl olduğuna delildir onun her sözü.Hak Resûl olduğuna delildir onun her sözü. Bak, sizden yaşayanlar ileride ihtilaflar görecek diyor Peygamber Efendimiz.Bak, sizden yaşayanlar ileride ihtilaflar görecek diyor Peygamber Efendimiz. Ne zaman söylüyor?Ne zaman söylüyor? Herkesin birlik beraberlik içinde, karşısında diz çökmüşHerkesin birlik beraberlik içinde, karşısında diz çökmüş olduğu bir sırada söylüyor.olduğu bir sırada söylüyor. "Fe-aleyküm bi-sünneti ve sünneti’l hulefâi’r-râşidîne’l-mehdiyyîn."

"Fe-aleyküm bi-sünneti ve sünneti’l hulefâi’r-râşidîne’l-mehdiyyîn."
O zaman size benim sünnetim veO zaman size benim sünnetim ve benden sonra geriye kalan,benden sonra geriye kalan, hak yol üzere olan, hak yolu gösterenhak yol üzere olan, hak yolu gösteren halifelerin yolunu tavsiye ederim diyor.halifelerin yolunu tavsiye ederim diyor. Şimdi bunu da izah etmemiz lazım.Şimdi bunu da izah etmemiz lazım. Çünkü kelimeler asırlar boyuncaÇünkü kelimeler asırlar boyunca manalarında değişikliklere uğramışlar.manalarında değişikliklere uğramışlar. "Aleyküm bi-sünneti.""

"Aleyküm bi-sünneti.""
Benim sünnetimdir, sünnetime uymayı tavsiye ederim.Benim sünnetimdir, sünnetime uymayı tavsiye ederim. Onu anladık.Onu anladık. Resûlullah'ın bir yaşayış tarzı var, sözleri var,Resûlullah'ın bir yaşayış tarzı var, sözleri var, fiilleri var, tavsiyeleri var, yasakları var, hareketleri var.fiilleri var, tavsiyeleri var, yasakları var, hareketleri var. Resûlullah'ı numune alacağız,Resûlullah'ı numune alacağız, örnek alacağız ve Resûlullah'ın peşi sıra yürüyeceğiz.örnek alacağız ve Resûlullah'ın peşi sıra yürüyeceğiz. Kısaca sünneti bu.Kısaca sünneti bu. Sözleri, fiilleri, hareketleri, tavsiyeleri, rızaları, işaretleri.Sözleri, fiilleri, hareketleri, tavsiyeleri, rızaları, işaretleri. Bu tamam.Bu tamam. “Ve sünneti’l hulefâi’r-râşidîne’l-mehdiyyîn."

“Ve sünneti’l hulefâi’r-râşidîne’l-mehdiyyîn."
O ne demek?O ne demek? Geride kalan, hak yol üzere olup da hak yolu gösterecekGeride kalan, hak yol üzere olup da hak yolu gösterecek durumda olan halifelerin sünnetini de tavsiye ederim.durumda olan halifelerin sünnetini de tavsiye ederim. Ne demek?

Ne demek?
İşte burası izah edilmesi gereken bir nokta.İşte burası izah edilmesi gereken bir nokta. Burada da dikkat edilirse şey var işte.Burada da dikkat edilirse şey var işte. Demir söylediğimiz husus var.Demir söylediğimiz husus var. Hak yol üzere olacak kendisi,Hak yol üzere olacak kendisi, hak yolu gösterecek, işaretlerinden,hak yolu gösterecek, işaretlerinden, sözlerinden anlaşılıyor kisözlerinden anlaşılıyor ki peygamber efendimizin arkasındanpeygamber efendimizin arkasından insanlara peygamber efendimizininsanlara peygamber efendimizin yapmış olduğu gibi hakkı gösteren,yapmış olduğu gibi hakkı gösteren, Allah'ın yolunu gösteren insanlar.Allah'ın yolunu gösteren insanlar. Ha işte burada insan şeyi hatırlıyor.Ha işte burada insan şeyi hatırlıyor. "El-‘ulemâü verasetü'l-enbiyâi."

"El-‘ulemâü verasetü'l-enbiyâi."
Âlimler Peygamberlerin varisleridir.Âlimler Peygamberlerin varisleridir. Peygamberlere varis olunmaz.Peygamberlere varis olunmaz. Peygamberlere varis olunmaz.Peygamberlere varis olunmaz. Peygamberlerin varisleri âlimlerdir.Peygamberlerin varisleri âlimlerdir. Nasıl varis oluyor âlimler peygambere?Nasıl varis oluyor âlimler peygambere? Vazife bakımından varis oluyor.Vazife bakımından varis oluyor. Nasıl Peygamber Efendimiz, Ey insanlar!

Nasıl Peygamber Efendimiz, Ey insanlar!
Allah'tan korkun, itaat edin, hak yola girin,Allah'tan korkun, itaat edin, hak yola girin, hesabı unutmayın, ahirete göre hayatınızı tanzim edinhesabı unutmayın, ahirete göre hayatınızı tanzim edin gibi tavsiyelerle insanlarıgibi tavsiyelerle insanları nefse uymaktan, şeytana uymaktan, birbirlerinenefse uymaktan, şeytana uymaktan, birbirlerine zarar vermekten men etmiş isezarar vermekten men etmiş ise aynı yol üzere, aynıaynı yol üzere, aynı Peygamber Efendimiz'den nuru alarak,Peygamber Efendimiz'den nuru alarak, işareti alarak, yolu görerek başkalarına o yolu gösteren insanlar.işareti alarak, yolu görerek başkalarına o yolu gösteren insanlar. İşte onların sünnetleri dediği işte o insanların yolu demek.İşte onların sünnetleri dediği işte o insanların yolu demek. Peygamber Efendimiz'in yoluna uyacak insanPeygamber Efendimiz'in yoluna uyacak insan kısaca ve serbest bir şekilde tercüme etmek gerekirsekısaca ve serbest bir şekilde tercüme etmek gerekirse Peygamber Efendimiz'in yolundaPeygamber Efendimiz'in yolunda yolunca gidip de insanları irşad edenyolunca gidip de insanları irşad eden kimselerin de yolunda gidecek.kimselerin de yolunda gidecek. "Abdü aleyhâ bi’n-nevâcizi."

"Abdü aleyhâ bi’n-nevâcizi."
Nasıl bazı mahluklar bir şeyi böyle meselaNasıl bazı mahluklar bir şeyi böyle mesela bir köpek bir avı tuttuğu zaman neyle tutar?bir köpek bir avı tuttuğu zaman neyle tutar? Tırnaklarını geçirir veya bir arslanTırnaklarını geçirir veya bir arslan dişleriyle böyle sımsıkı ısırır.dişleriyle böyle sımsıkı ısırır. Nasıl geyiği yakaladığı zaman arslan böyle şey yapıyor.Nasıl geyiği yakaladığı zaman arslan böyle şey yapıyor. Peygamber Efendimiz diyor ki ona böylePeygamber Efendimiz diyor ki ona böyle dişlerinizi geçirerek sımsıkı sarılın diyor.dişlerinizi geçirerek sımsıkı sarılın diyor. Pençenizi, dişlerinizi geçirerek sımsıkı sarılın.Pençenizi, dişlerinizi geçirerek sımsıkı sarılın. Yani elinize bir fırsat geçmiş,Yani elinize bir fırsat geçmiş, Resûlullah'ın yolu, sünneti veResûlullah'ın yolu, sünneti ve Resûlullah'ın yolunda giden insanların yolu,Resûlullah'ın yolunda giden insanların yolu, yürüyüşü, hali, tavrı ona sımsıkı sarılın diyor Peygamber Efendimiz.yürüyüşü, hali, tavrı ona sımsıkı sarılın diyor Peygamber Efendimiz. Yani öyle gevşek bir tarzda değil.Yani öyle gevşek bir tarzda değil. Arslan avı gevşek tutarsa av durur mu?Arslan avı gevşek tutarsa av durur mu? Kaçar gider.Kaçar gider. Sımsıkı yapışın diyor ona.Sımsıkı yapışın diyor ona. "Ve iyyâküm ve muhdesâtü’l-ümûr.”

"Ve iyyâküm ve muhdesâtü’l-ümûr.”
Sonradan ortaya çıkan uydurma bid'at işlerden sakının.Sonradan ortaya çıkan uydurma bid'at işlerden sakının. Sakın uydurmalara tabi olmayın.Sakın uydurmalara tabi olmayın. Ha buradan anlaşılıyor ki;Ha buradan anlaşılıyor ki; "Fe-inne külle bid'atin dalâletün."

"Fe-inne külle bid'atin dalâletün."
Çünkü her sonradan ortaya çıkmış olan şey sapıklıktırÇünkü her sonradan ortaya çıkmış olan şey sapıklıktır diyor Peygamber Efendimiz.diyor Peygamber Efendimiz. Ve bu hadîs-i şerîf de hadîs-i hasen sahih bir hadîstir.Ve bu hadîs-i şerîf de hadîs-i hasen sahih bir hadîstir. Tirmizî'nin şeyine göreTirmizî'nin şeyine göre ve diğer ulemânın kavillerine göreve diğer ulemânın kavillerine göre sahih bir hadîs-i şerîftir.sahih bir hadîs-i şerîftir. Demek ki biz çok kuvvetli bir şekildeDemek ki biz çok kuvvetli bir şekilde Peygamber Efendimiz'i tanıyacağız,Peygamber Efendimiz'i tanıyacağız, sünnet-i seniyyesini tanıyacağız,sünnet-i seniyyesini tanıyacağız, o yolda yürüyeceğiz ve dinde ikinci bir şeyi bileceğiz.o yolda yürüyeceğiz ve dinde ikinci bir şeyi bileceğiz. Bid'atları bileceğiz.Bid'atları bileceğiz. Bid'at neymiş din de?

Bid'at neymiş din de?
Bid'at dediğimiz şey neymiş?Bid'at dediğimiz şey neymiş? Peygamber efendimizin yolunun zıddı bir yol oluyor.Peygamber efendimizin yolunun zıddı bir yol oluyor. İnsanlar ona da uyuyorlar amaİnsanlar ona da uyuyorlar ama o yol yanlış bir yol oluyor da (Peygamber Efendimiz o yola uymayın diye onu ısrar ediyor).o yol yanlış bir yol oluyor da (Peygamber Efendimiz o yola uymayın diye onu ısrar ediyor). Bu devrin insanları hayata gözlerini açtıkları zaman,Bu devrin insanları hayata gözlerini açtıkları zaman, içinde bulundukları zümreniniçinde bulundukları zümrenin usulüne, erkanına, nizamına sımsıkı sarılıyorlar.usulüne, erkanına, nizamına sımsıkı sarılıyorlar. İslâmiyet'i ona uydurmaya çalışıyorlar.İslâmiyet'i ona uydurmaya çalışıyorlar. Yani babadan ne yol görmüşse, hangi cemiyetin içinden büyümüşseYani babadan ne yol görmüşse, hangi cemiyetin içinden büyümüşse sen ona tesir edemiyorsun.sen ona tesir edemiyorsun. Adam kazara, bektaşilerin arasından yetişmişseAdam kazara, bektaşilerin arasından yetişmişse onu tutup da bu tarafa getiremiyorsun.onu tutup da bu tarafa getiremiyorsun. Alevilerin arasından yetişmişseAlevilerin arasından yetişmişse sünnilere yanaştıramıyorsun.sünnilere yanaştıramıyorsun. Efendim falanca şeyden yetişmişse öyle gidiyor artık.Efendim falanca şeyden yetişmişse öyle gidiyor artık. Derleyip toparlayamıyorsun bir türlü.Derleyip toparlayamıyorsun bir türlü. Hatta kendi yolunu teyit ve takviye edecekHatta kendi yolunu teyit ve takviye edecek deliller arayıp bulup senin de karşına 80 türlüdeliller arayıp bulup senin de karşına 80 türlü lafla itirazla çıkıyor.lafla itirazla çıkıyor. Gel hakkı kabul et, hak yola gir dediğin zamanGel hakkı kabul et, hak yola gir dediğin zaman 80 türlü laf söylüyor sana.80 türlü laf söylüyor sana. Küçük bir misal söyleyeceğim.

Küçük bir misal söyleyeceğim.
İçinizde bu sözümden kimse alınmasın yani benİçinizde bu sözümden kimse alınmasın yani ben hepinizi seviyorum.hepinizi seviyorum. Hepinizden de daha kusurlu olduğumuHepinizden de daha kusurlu olduğumu kendim kabul ederim.kendim kabul ederim. Benim de nice kusurlarım vardır daBenim de nice kusurlarım vardır da beni affederek dinleyin.beni affederek dinleyin. Sigara içmek.Sigara içmek. Şimdi sigara içmeyi ele alalım.Şimdi sigara içmeyi ele alalım. 2-3 hafta önce eniştem2-3 hafta önce eniştem sigara çok içtiğinden dolayı akciğer kanserinden öldü gitti.sigara çok içtiğinden dolayı akciğer kanserinden öldü gitti. Allah rahmet eylesin.Allah rahmet eylesin. Geçen gün bu Ankara'nın yakınındaki bir köye gittim.Geçen gün bu Ankara'nın yakınındaki bir köye gittim. Orada işte nasıl falancaOrada işte nasıl falanca hacı amcamız çoktandır görmüyorum deyince sizlere ömür dediler.hacı amcamız çoktandır görmüyorum deyince sizlere ömür dediler. Efendim bir iki hafta önce o da dediler falan gitti.Efendim bir iki hafta önce o da dediler falan gitti. Nereden kanama?

Nereden kanama?
Akciğerinden kanama.Akciğerinden kanama. Ne olmuş?Ne olmuş? Çok sigaradan akciğerinde kanser olmuş ondan.Çok sigaradan akciğerinde kanser olmuş ondan. Şimdi ben sigara aleyhinde birkaçŞimdi ben sigara aleyhinde birkaç söz söylesem yani bir mahsuru var mı?söz söylesem yani bir mahsuru var mı? Böyle yakınlarımızdan böyle birkaç tanesinin de böyle acısı üzerine.Böyle yakınlarımızdan böyle birkaç tanesinin de böyle acısı üzerine. Acı söyletir derler insanı ben şimdi söyleyeyim.Acı söyletir derler insanı ben şimdi söyleyeyim. Şimdi sigarayı içiyor millet.Şimdi sigarayı içiyor millet. Neden içiyor?Neden içiyor? Resûlullah içti mi acaba?Resûlullah içti mi acaba? Yani tütün sardı da böyle efendim şey yaptı da içti mi?Yani tütün sardı da böyle efendim şey yaptı da içti mi? Veyahut tütünü böyle ince ince kıydırıp efendimVeyahut tütünü böyle ince ince kıydırıp efendim güzelce güneşte kurutup çubuğun içine koyup da tüttürdü mü?güzelce güneşte kurutup çubuğun içine koyup da tüttürdü mü? Yapmadı.Yapmadı. Efendim içiyor.Efendim içiyor. Canım insanlar içer. Canım insanlar içer. Zaten insanlar hangisi kaç tanesi Resûlullah'ın yolunda gidiyor ki?

Zaten insanlar hangisi kaç tanesi Resûlullah'ın yolunda gidiyor ki?
Kaç tanesi sünnet-i seniyeye uyuyor ki?Kaç tanesi sünnet-i seniyeye uyuyor ki? Peki güzel anladım senin ne demek istediğini.Peki güzel anladım senin ne demek istediğini. Zaten adam mümin değil.Zaten adam mümin değil. Zaten adam şey değilZaten adam şey değil efendim imanı ne olduğunu bilmiyor.efendim imanı ne olduğunu bilmiyor. Namaz kılmıyor zaten.Namaz kılmıyor zaten. Namaz farz namaz kılmıyor.Namaz farz namaz kılmıyor. Eh bu taraftan sigara içmiş ne olacak?Eh bu taraftan sigara içmiş ne olacak? Tamam onu anladım peki.Tamam onu anladım peki. Onu bir tarafa ayıralım.Onu bir tarafa ayıralım. Şimdi bazı kimseler var, camiye beş vakit geliyor.Şimdi bazı kimseler var, camiye beş vakit geliyor. O da içiyor.O da içiyor. Bazı kimseler var, ehl-i tarik.Bazı kimseler var, ehl-i tarik. Ehl-i tarik ne demek?

Ehl-i tarik ne demek?
Yani ben biraz daha titiz müslüman olacağım.Yani ben biraz daha titiz müslüman olacağım. Yani daha iyi, daha güzel müslüman olacağım.Yani daha iyi, daha güzel müslüman olacağım. Efendim, Allah'ın rızasını daha ince elekten geçirerekEfendim, Allah'ın rızasını daha ince elekten geçirerek hareketlerimi bulmaya çalışacağım,hareketlerimi bulmaya çalışacağım, ona göre yaşayacağım diyor.ona göre yaşayacağım diyor. Sen geceleyin horul horul uyurkenSen geceleyin horul horul uyurken o geceliğin kalkıyor, namaz kılıyor.o geceliğin kalkıyor, namaz kılıyor. Sen geceleyin uyurken o eline tesbih alıyor.Sen geceleyin uyurken o eline tesbih alıyor. Allah Allah diyor, Lâ ilâhe illallah diyor.Allah Allah diyor, Lâ ilâhe illallah diyor. Bir sürü meşakkatli işleri sırtına yükleniyor.Bir sürü meşakkatli işleri sırtına yükleniyor. Çünkü kahraman insan.Çünkü kahraman insan. Yani Allah'ın rızasını kazanacağım diyeYani Allah'ın rızasını kazanacağım diye gayret kemerini beline kuşanmış gayretli bir insan.gayret kemerini beline kuşanmış gayretli bir insan. Allah Allah. Bunların içinde de bir şey.Allah Allah. Bunların içinde de bir şey. Sigara içenler var.Sigara içenler var. Ya işte bak Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem EfendimizYa işte bak Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bid'atlardan kaçının demiş.bid'atlardan kaçının demiş. Bu Peygamber Efendimizin yapmadığı şeyleri yapmamamız,Bu Peygamber Efendimizin yapmadığı şeyleri yapmamamız, yaptığı şeyleri yapmamız gerekiyor.yaptığı şeyleri yapmamız gerekiyor. Bu hadîs-i şerîfleri gâyet açık olarak görüyoruz.

Bu hadîs-i şerîfleri gâyet açık olarak görüyoruz.
Sen böyle bir defa bir başla.Sen böyle bir defa bir başla. Bak onlardan sözleri dinle şimdi müdafaları.Bak onlardan sözleri dinle şimdi müdafaları. Neler söylüyorlar?Neler söylüyorlar? Hem de baya âyetler, hadîsler, şunlar, bunlar birçok şeyi biliyor.

Hem de baya âyetler, hadîsler, şunlar, bunlar birçok şeyi biliyor.
Maşaallah Allah ilmini daha ziyade etsin.Maşaallah Allah ilmini daha ziyade etsin. Ve çok şey söylüyor.Ve çok şey söylüyor. İyi ama benim eniştem öldü işte,İyi ama benim eniştem öldü işte, tanıdığım hacı amca öldü.tanıdığım hacı amca öldü. İnsanın nefesi tıkanıyor, merdivenlerden çıkamıyor,İnsanın nefesi tıkanıyor, merdivenlerden çıkamıyor, sabahleyin öksürüyor.sabahleyin öksürüyor. Yani 20 yaşında zevkle içiliyor da,Yani 20 yaşında zevkle içiliyor da, delikanlılık psikolojisi içinde ben büyüdüm falan diye,delikanlılık psikolojisi içinde ben büyüdüm falan diye, 40 yaşından sonra burnundan fitil fitil geliyor,40 yaşından sonra burnundan fitil fitil geliyor, 60 yaşından sonra daha fena oluyor.60 yaşından sonra daha fena oluyor. Misal olarak söyledim bunu.Misal olarak söyledim bunu. Yani yaygın bir misal olduğu içinYani yaygın bir misal olduğu için bizim memlekette mesela sigara bir büyük afet.bizim memlekette mesela sigara bir büyük afet. Kapalı yere girersin sigara içer millet.Kapalı yere girersin sigara içer millet. Kibarı da içer, kabası da içer.Kibarı da içer, kabası da içer. Ya bu kapalı yerde sigara içilmez.Ya bu kapalı yerde sigara içilmez. Malum işte yazmış yasak.Malum işte yazmış yasak. Ondan sonra hoşlanmayanlarınOndan sonra hoşlanmayanların hoşlanmayacağı şeyi yapmak nezakete uygun değildir cemiyette.hoşlanmayacağı şeyi yapmak nezakete uygun değildir cemiyette. Yani bir topluluğa girdiği zaman o topluluğunYani bir topluluğa girdiği zaman o topluluğun insanın huzurunu kaçıracak şeyi yaparsa ayıp telakki edilir.insanın huzurunu kaçıracak şeyi yaparsa ayıp telakki edilir. Kibarlığa uymaz, nezakete uymaz.Kibarlığa uymaz, nezakete uymaz. Açar, içer.Açar, içer. Yani şoför yazmış oraya otobüste, sigara içmek yasaktır.Yani şoför yazmış oraya otobüste, sigara içmek yasaktır. Şoför efendi burada bir yazı var,Şoför efendi burada bir yazı var, sen niye içiyorsun sigarayı diyorsun?sen niye içiyorsun sigarayı diyorsun? Doğru düzgün bir cevap veremiyor tabii, içiyor.

Doğru düzgün bir cevap veremiyor tabii, içiyor.
Bir yaygın afet.Bir yaygın afet. Parası da bir hayli paralı.Parası da bir hayli paralı. Vücuda da zararı var.Vücuda da zararı var. Ulemâ da hiçbir tanesi de methedici bir yazı yazmamış buUlemâ da hiçbir tanesi de methedici bir yazı yazmamış bu sigara hakkında.sigara hakkında. Duhan derlerdi eskiden.Duhan derlerdi eskiden. Duhan’da duman demek Arapça.Duhan’da duman demek Arapça. Duhan içmek hakkında, tütün içmek hakkında,Duhan içmek hakkında, tütün içmek hakkında, sigara hakkında hiçbir tanesi de bir methiye yazmamış.sigara hakkında hiçbir tanesi de bir methiye yazmamış. Eski ilk çıktığı zamanlarda Osmanlı ulemâsı ayağa kalkmışlar hepsi.Eski ilk çıktığı zamanlarda Osmanlı ulemâsı ayağa kalkmışlar hepsi. Bu gavur âdetidir, bunu nereden çıkarttınız,Bu gavur âdetidir, bunu nereden çıkarttınız, içmeyin haramdır diye, israftır, vücuda zarardır, haramdır diye.içmeyin haramdır diye, israftır, vücuda zarardır, haramdır diye. Ondan sonra itirazlar çıkmış.Ondan sonra itirazlar çıkmış. Derken oradan oraya din adamlarından da içenler başlamış.Derken oradan oraya din adamlarından da içenler başlamış. Sonra elime bir kitap geçti, Harem-i Şerîf'teSonra elime bir kitap geçti, Harem-i Şerîf'te adamın birisi meraklanmış,adamın birisi meraklanmış, dört mezhebin kadısına ayrı ayrı müracaat etmiş.dört mezhebin kadısına ayrı ayrı müracaat etmiş. Hanefi, Şâfiî, Mâliki, Hanbeli'yi.Hanefi, Şâfiî, Mâliki, Hanbeli'yi. Duhan hakkındaki hükmünüz nedir diyeDuhan hakkındaki hükmünüz nedir diye hepsi haram demişler.hepsi haram demişler. Çeşitli devirlerde yazılan şeyler de böyle.Çeşitli devirlerde yazılan şeyler de böyle. Şimdi yine Hicaz'daŞimdi yine Hicaz'da yani Suudi Arabistan'da ulemâ caiz değildir, haramdır diye fetva veriyorlar.yani Suudi Arabistan'da ulemâ caiz değildir, haramdır diye fetva veriyorlar. Buna rağmen böyle bir yaygın şey gidiyor.Buna rağmen böyle bir yaygın şey gidiyor. Böyle olmayacak.Böyle olmayacak. Yani bir küçük misal söyledim.Yani bir küçük misal söyledim. Siz buna kıyas ederek öteki giyim, kuşam, hareket,Siz buna kıyas ederek öteki giyim, kuşam, hareket, yemek, yiyiş tarzı, oturuş, kalkış tarzı,yemek, yiyiş tarzı, oturuş, kalkış tarzı, kadın erkek ayrılığı, beraberliği, açıklık, saçıklık,kadın erkek ayrılığı, beraberliği, açıklık, saçıklık, kapalılık, içki, bira, bilmem her şeyi artıkkapalılık, içki, bira, bilmem her şeyi artık bunları bir misalden ötekileribunları bir misalden ötekileri anlayın ki insanların çoğuanlayın ki insanların çoğu bugün Müslümanım diyor ama Müslümanlıktan çok uzak işler yapıyorbugün Müslümanım diyor ama Müslümanlıktan çok uzak işler yapıyor ve söylediğin zaman da çeşit çeşit itirazlarda bulunuyor.ve söylediğin zaman da çeşit çeşit itirazlarda bulunuyor. İtirazlarda bulunmayacağız.İtirazlarda bulunmayacağız. Peygamber Efendimizin yaptığı şeyi yap.Peygamber Efendimizin yaptığı şeyi yap. Mahkeme-i Kübra'da da bunu neden yaptın diye sorarlarsa dersin ki,Mahkeme-i Kübra'da da bunu neden yaptın diye sorarlarsa dersin ki, Ya Rabbi bir filanca kitabı açtım,Ya Rabbi bir filanca kitabı açtım, orada Resûlullah'ın sünneti diye şöyle bir şey yazmıştı,orada Resûlullah'ın sünneti diye şöyle bir şey yazmıştı, ondan yaptım, beraat edersin,ondan yaptım, beraat edersin, yüzde yüz beraat edersin.yüzde yüz beraat edersin. Ama Resûlullah'ın yapmadığı bir şeyiAma Resûlullah'ın yapmadığı bir şeyi müdafaa edeceğim diye ter dökersin orada.müdafaa edeceğim diye ter dökersin orada. Onu yap, ötekisini yapma.Onu yap, ötekisini yapma. Diğer bir hadîs-i şerîfi okuyayım.

Diğer bir hadîs-i şerîfi okuyayım.
An Ebû Şûreyh el-Huzâî radıyellâhü anh, kâl:

An Ebû Şûreyh el-Huzâî radıyellâhü anh, kâl:
"Haraca aleyna Rasulüllahi sallellahü aleyhi ve sellem."

"Haraca aleyna Rasulüllahi sallellahü aleyhi ve sellem."
Peygamber Efendimiz bizim yanımıza çıktı diyor.Peygamber Efendimiz bizim yanımıza çıktı diyor. Ebû Şûreyh El-huzâî radıyallahu anh.Ebû Şûreyh El-huzâî radıyallahu anh. Anlaşıldığına göre Resûlullah EfendimizAnlaşıldığına göre Resûlullah Efendimiz hücre-i saadetindeymiş demek ki.hücre-i saadetindeymiş demek ki. Mescitte bunlar oturuyorlarmış.Mescitte bunlar oturuyorlarmış. Hücresinden mescide kapısı vardı Peygamber Efendimizin.Hücresinden mescide kapısı vardı Peygamber Efendimizin. Oradan geçmiş, mescide çıkmış.Oradan geçmiş, mescide çıkmış. Peygamber Efendimizin evi mescidin yanındaydı.Peygamber Efendimizin evi mescidin yanındaydı. Kapısı içeriye açılırdı, mescidin içine açılırdı.Kapısı içeriye açılırdı, mescidin içine açılırdı. Oradan gelirdi Peygamber Efendimiz.Oradan gelirdi Peygamber Efendimiz. Ve şimdi yattığı yerde tabi kendi hücresiVe şimdi yattığı yerde tabi kendi hücresi Hz. Âişe-i Sıddika validemizin hücresi idi.Hz. Âişe-i Sıddika validemizin hücresi idi. Orada peygamberler nerede vefat etmişlerseOrada peygamberler nerede vefat etmişlerse oraya defnolunurlar diye oraya defnolunmuş.oraya defnolunurlar diye oraya defnolunmuş. Mescide çıkmış peygamber efendimiz şöyle buyurmuş;Mescide çıkmış peygamber efendimiz şöyle buyurmuş; "Ve kale: E-leyse teşhedûne en lâ ilâhe illellâhü

"Ve kale: E-leyse teşhedûne en lâ ilâhe illellâhü
ve ennî rasûlüllâhi."ve ennî rasûlüllâhi." Siz şehadet etmez misiniz Allah'tan başka mabud olmadığına?Siz şehadet etmez misiniz Allah'tan başka mabud olmadığına? Lâ ilâhe illallah demez misiniz?Lâ ilâhe illallah demez misiniz? Allah vardır, Allah'tan gayri mabud yoktur demez misiniz?Allah vardır, Allah'tan gayri mabud yoktur demez misiniz? Ve enni Resûlullah, ben Allah'ın elçisiyimVe enni Resûlullah, ben Allah'ın elçisiyim bunu kabul etmez misiniz?bunu kabul etmez misiniz? Muhammed'ür Resûlullah demez misiniz?Muhammed'ür Resûlullah demez misiniz? Bu hususta şahitlik etmez misiniz?Bu hususta şahitlik etmez misiniz? Söylemez misiniz bunu?Söylemez misiniz bunu? "Kâlu: Belâ."

"Kâlu: Belâ."
Söyleriz ya Resûlullah, niçin söylemeyelim, nasıl olur?Söyleriz ya Resûlullah, niçin söylemeyelim, nasıl olur? Elbette Allah vardır, birdir,Elbette Allah vardır, birdir, sen de Allah'ın bize gönderdiği mübarek elçisi, başımızın tacısın.sen de Allah'ın bize gönderdiği mübarek elçisi, başımızın tacısın. "Kâlu belâ.

"Kâlu belâ.
İnne hâze’l-Kur'âneİnne hâze’l-Kur'âne tarafu bi-yedillâhi ve tarafu bi-eydîküm fe-temessekû bihî."tarafu bi-yedillâhi ve tarafu bi-eydîküm fe-temessekû bihî." Bu Kur'an-ı Kerîm, söylemiyor kelime olarak.Bu Kur'an-ı Kerîm, söylemiyor kelime olarak. Bir ip gibidir.Bir ip gibidir. Söylemiyor da sözünün ucundan anlıyoruz.Söylemiyor da sözünün ucundan anlıyoruz. Kendimiz aklımızla çıkartıyoruz.Kendimiz aklımızla çıkartıyoruz. Bir ip gibidir demek istiyor Peygamber Efendimiz.Bir ip gibidir demek istiyor Peygamber Efendimiz. Bu Kur'an-ı Kerîm'in bir tarafı Allah'ın elindedir diyor.Bu Kur'an-ı Kerîm'in bir tarafı Allah'ın elindedir diyor. E ne olur böyle bir tarafı Allah'ın elinde olan şey,E ne olur böyle bir tarafı Allah'ın elinde olan şey, anlıyoruz ki ipi kastediyor Resûlullah Efendimiz zikrinde.anlıyoruz ki ipi kastediyor Resûlullah Efendimiz zikrinde. Bu Kur'an-ı Kerîm'in bir tarafı Allahu Teâlâ Hazretleri'nin elindedirBu Kur'an-ı Kerîm'in bir tarafı Allahu Teâlâ Hazretleri'nin elindedir ve bir tarafı da sizin elinizdedir.ve bir tarafı da sizin elinizdedir. Yani bir ip gibi düşünün, siz bir çukurdasınız,Yani bir ip gibi düşünün, siz bir çukurdasınız, bir çukura batmışsınız, düşmüşsünüz,bir çukura batmışsınız, düşmüşsünüz, sizi kurtaracak bir ip sarkıtılmış.sizi kurtaracak bir ip sarkıtılmış. Bir tarafını siz yakalıyorsunuz,Bir tarafını siz yakalıyorsunuz, bir tarafı Allahu Teâlâ Hazretleri'nin elinde.bir tarafı Allahu Teâlâ Hazretleri'nin elinde. “Fe-temessekû bihî."“Fe-temessekû bihî." Bu ipe sımsıkı sarılın.Bu ipe sımsıkı sarılın. Sıkı tutun, bırakıvermeyin aman sıkı tutun.Sıkı tutun, bırakıvermeyin aman sıkı tutun. "Fe-inneküm len tedillû ve len tehlikû ba’dehû ebeda."

"Fe-inneküm len tedillû ve len tehlikû ba’dehû ebeda."
Böyle yaparsanız dalalete de düşmezsiniz,Böyle yaparsanız dalalete de düşmezsiniz, helâkta olmazsınız.helâkta olmazsınız. Asla helâkta olmazsınız.Asla helâkta olmazsınız. Şimdi bu hadîs-i şerîfte kısaca şunu söylemek lazım evvela ki,Şimdi bu hadîs-i şerîfte kısaca şunu söylemek lazım evvela ki, Allahu Teâlâ Hazretlerinin eli nasıl oluyor?Allahu Teâlâ Hazretlerinin eli nasıl oluyor? Bir ucu Allahu Teâlâ Hazretlerinin elindedir,Bir ucu Allahu Teâlâ Hazretlerinin elindedir, bir ucunu siz tutuyorsunuzbir ucunu siz tutuyorsunuz yani Allahu Teâlâ Hazretleri sizi çekip kurtaracakyani Allahu Teâlâ Hazretleri sizi çekip kurtaracak diye bu nasıl şey?diye bu nasıl şey? Bu müteşabih bir kelime.Bu müteşabih bir kelime. Yani biz bunu biz bunu Allahu Teâlâ Hazretleri'ninYani biz bunu biz bunu Allahu Teâlâ Hazretleri'nin bizim elimiz gibi eli var diye anlayamayız.bizim elimiz gibi eli var diye anlayamayız. Öyle anlarsak sapıtık bir insan oluruz, neden?Öyle anlarsak sapıtık bir insan oluruz, neden? Âyet-i kerîme var.

Âyet-i kerîme var.
Cümlenin bir tarafını düşünür,Cümlenin bir tarafını düşünür, öbür tarafını düşünmezse insan meseleleri doğru düzgün anlayamaz.öbür tarafını düşünmezse insan meseleleri doğru düzgün anlayamaz. Bektaşi demiş ki, namaz kıl.Bektaşi demiş ki, namaz kıl. Kılmam demiş.Kılmam demiş. Niye kılmazsın?Niye kılmazsın? Kur'an-ı Kerîm kılma diyordu, ondan demiş.Kur'an-ı Kerîm kılma diyordu, ondan demiş. Kur'an-ı Kerîm namaz kıl deyip dururken nasıl kılma diyorsun sen?Kur'an-ı Kerîm namaz kıl deyip dururken nasıl kılma diyorsun sen? Göster bakalım yerini demişler.Göster bakalım yerini demişler. Lâ tekrabü’s-salâte (Nisâ Suresi 43. Âyet) 'yi açmış, göstermiş.

Lâ tekrabü’s-salâte (Nisâ Suresi 43. Âyet) 'yi açmış, göstermiş.
Hakikaten de Lâ takrabû-ssalâte ne demek?Hakikaten de Lâ takrabû-ssalâte ne demek? Namaza sakın yaklaşma demek.Namaza sakın yaklaşma demek. Lê tekrabû, yaklaşmayın.Lê tekrabû, yaklaşmayın. Es-salâte, namaza yaklaşmayın.Es-salâte, namaza yaklaşmayın. İşte bak.İşte bak. E çek elini bakalım demişler.E çek elini bakalım demişler. Bir de bu tarafı var ya.Bir de bu tarafı var ya. Lê tekrabü’s-salâte ve entüm sükârâ. (Nisâ Suresi 43. Âyet)

Lê tekrabü’s-salâte ve entüm sükârâ. (Nisâ Suresi 43. Âyet)
Namaza yaklaşmayın ama sarhoşken yaklaşmayın diyor.

Namaza yaklaşmayın ama sarhoşken yaklaşmayın diyor.
Hattê ta’lemû mâ tekûlûne. (Nisâ Suresi 43. Âyet)

Hattê ta’lemû mâ tekûlûne. (Nisâ Suresi 43. Âyet)
Ne söylediğinizi bilmezsiniz,

Ne söylediğinizi bilmezsiniz,
abur cubur, yalan yanlış Allahu Teâlâ Hazretleri'ninabur cubur, yalan yanlış Allahu Teâlâ Hazretleri'nin huzuru mu orası? Eğlence yeri mi?huzuru mu orası? Eğlence yeri mi? Meyhane mi cami?Meyhane mi cami? Yani o sözün manası ne?Yani o sözün manası ne? İçki içmeyin demek.İçki içmeyin demek. Adam içkiden vazgeçmiyor,Adam içkiden vazgeçmiyor, namaza yaklaşmayın diyor Kur'an-ı Kerîm diyor.namaza yaklaşmayın diyor Kur'an-ı Kerîm diyor. Yani ben illa sarhoşlukta duracağım,Yani ben illa sarhoşlukta duracağım, içkide duracağım, yaklaşmıyorum diyor.içkide duracağım, yaklaşmıyorum diyor. Öyle olmaz yani de.Öyle olmaz yani de. Bir meselenin her tarafını bilmek lazım.Bir meselenin her tarafını bilmek lazım. Şimdi bir âyet-i kerîmede deniliyor ki;Şimdi bir âyet-i kerîmede deniliyor ki; Leyse ke-mislihî şey’ün ve hüve’s-semî’u’l-basîr. (Şûrâ Suresi 11. Âyet)

Leyse ke-mislihî şey’ün ve hüve’s-semî’u’l-basîr. (Şûrâ Suresi 11. Âyet)
Allahu Teâlâ Hazretleri'ne benzeyen bir tek şey yoktur mahlukatı içinde.

Allahu Teâlâ Hazretleri'ne benzeyen bir tek şey yoktur mahlukatı içinde.
Yani biz Allahu Teâlâ Hazretleri'nin bir başkasına anlatacağımız zamanYani biz Allahu Teâlâ Hazretleri'nin bir başkasına anlatacağımız zaman Allahu Teâlâ Hazretleri bak şuna benzer diyemeyiz.Allahu Teâlâ Hazretleri bak şuna benzer diyemeyiz. Leyse kemiślihi şey-un âyet-i kerîme.Leyse kemiślihi şey-un âyet-i kerîme. Ona benzeyen hiçbir şey yoktur.Ona benzeyen hiçbir şey yoktur. Lê tüdrikühü’l-ebsâru ve hüve yüdrikü’l-ebsâra. (En’âm Suresi 103. Âyet)

Lê tüdrikühü’l-ebsâru ve hüve yüdrikü’l-ebsâra. (En’âm Suresi 103. Âyet)
Gözler onu idrak edemez,

Gözler onu idrak edemez,
göremez gözler ama o gözleri görür.göremez gözler ama o gözleri görür. O gözleri bilir Allahu Teâlâ Hazretleri.O gözleri bilir Allahu Teâlâ Hazretleri. Şimdi bu âyet-i kerîmeler varken biliyoruz ki,Şimdi bu âyet-i kerîmeler varken biliyoruz ki, muhâlefetün li'l-havâdis vasıfı var Allahu Teâlâ Hazretlerinin.muhâlefetün li'l-havâdis vasıfı var Allahu Teâlâ Hazretlerinin. Mahlukatına, sonradan var olmuş yaratıklaraMahlukatına, sonradan var olmuş yaratıklara benzemez Allahu Teâlâ Hazretleri.benzemez Allahu Teâlâ Hazretleri. "Küllü mâ hatara bi-bâlike vellâhü teâlâ ğayru zâlike."

"Küllü mâ hatara bi-bâlike vellâhü teâlâ ğayru zâlike."
Hatırına ne gelirse Allahu Teâlâ Hazretleri o şekilden münezzehtir.Hatırına ne gelirse Allahu Teâlâ Hazretleri o şekilden münezzehtir. Hatırına gelmesi mümkün değil.Hatırına gelmesi mümkün değil. Allahu Teâlâ Hazretleri;Allahu Teâlâ Hazretleri; Hüve’l-evvelü ve’l-âhiru ve’z-zâhiru ve’l-bâtinü. (Hadîd Suresi 3. Âyet)

Hüve’l-evvelü ve’l-âhiru ve’z-zâhiru ve’l-bâtinü. (Hadîd Suresi 3. Âyet)
Evveldir, âhirdir, zâhirdir, batındır.

Evveldir, âhirdir, zâhirdir, batındır.
Sana senden yakındır.Sana senden yakındır. Yerlerin göklerin Rabbidir, sahibidir.Yerlerin göklerin Rabbidir, sahibidir. Bu dünyada, bu dünyanın Hâlik'ı, Râzık'ı sahibi olduğu gibiBu dünyada, bu dünyanın Hâlik'ı, Râzık'ı sahibi olduğu gibi ta 2 milyon seneden uzakta 2 milyon seneden uzak yerlerde olan yıldızların da sahibidir.yerlerde olan yıldızların da sahibidir. Bu kainatın her yerine gücü kuvveti erişir, her yerinden,Bu kainatın her yerine gücü kuvveti erişir, her yerinden, her zerresinden haberdar bir zat-ı celildir.her zerresinden haberdar bir zat-ı celildir. Onu öyle, o kadar aklımız o kadarına erer.Onu öyle, o kadar aklımız o kadarına erer. Yani daha fazlasına ermez.Yani daha fazlasına ermez. Peki niye o zaman bu hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz

Peki niye o zaman bu hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz
bir ucu Allahu Teâlâ Hazretlerinin elindedir dedi?bir ucu Allahu Teâlâ Hazretlerinin elindedir dedi? Ha bu hadîs-i şerîfte bir benzetme var.Ha bu hadîs-i şerîfte bir benzetme var. Biz benzetmesiz anlayamayız bazı şeyleri.Biz benzetmesiz anlayamayız bazı şeyleri. Bize Peygamber Efendimiz demek istiyor ki,Bize Peygamber Efendimiz demek istiyor ki, bir insan düşünün ki bir kuyuya düşmüşbir insan düşünün ki bir kuyuya düşmüş veya bir uçuruma düşmüşveya bir uçuruma düşmüş veya büyük bir tehlikeli yerde,veya büyük bir tehlikeli yerde, başka türlü kurtarmak mümkün değil,başka türlü kurtarmak mümkün değil, yanına inmek mümkün değil.yanına inmek mümkün değil. Ne yapacaksın?Ne yapacaksın? İp sarkıtacaksın, o da ipi sımsıkı tutacak,

İp sarkıtacaksın, o da ipi sımsıkı tutacak,
onu oradan çekeceksin, ölümden kurtulacak.onu oradan çekeceksin, ölümden kurtulacak. Orda kalırsa ya suyun içinde boğulur,Orda kalırsa ya suyun içinde boğulur, ya oradaki canavarlar onu parçalarya oradaki canavarlar onu parçalar veyahut daha başka bir şey olur, öyle kurtulur.veyahut daha başka bir şey olur, öyle kurtulur. Ha işte bunu böyle düşünün,Ha işte bunu böyle düşünün, işte Kur'an-ı Kerîm buna benzer demek.işte Kur'an-ı Kerîm buna benzer demek. Kur'an-ı Kerîm, kuyuya düşmüş, çukura düşmüşKur'an-ı Kerîm, kuyuya düşmüş, çukura düşmüş bir insanı kuyudan çekip kurtarıcı bir ip gibidir.bir insanı kuyudan çekip kurtarıcı bir ip gibidir. Ona sarılırsa insan kurtulur.Ona sarılırsa insan kurtulur. Sarılmak ne demek?Sarılmak ne demek? Yani ben Kur'an-ı Kerîm'i böyle sımsıkı tutupYani ben Kur'an-ı Kerîm'i böyle sımsıkı tutup göğsüme bastıracağım, o manaya mı?göğsüme bastıracağım, o manaya mı? Bak orada da benzetme var.

Bak orada da benzetme var.
Sarılmaktan murad’da Kur'an-ı Kerîm'i okuyacaksın,Sarılmaktan murad’da Kur'an-ı Kerîm'i okuyacaksın, içindekilerle amel edeceksin.içindekilerle amel edeceksin. İbn Mes'ûd radiyallahu anh diyor ki,İbn Mes'ûd radiyallahu anh diyor ki, Kur'an-ı Kerîm'i Allahu Teâlâ hazretleri kullar okusunlar,Kur'an-ı Kerîm'i Allahu Teâlâ hazretleri kullar okusunlar, onunla amel etsinler diye gönderdi.onunla amel etsinler diye gönderdi. Kullar da Kur'an okumayı amel etmek sandılar.Kullar da Kur'an okumayı amel etmek sandılar. Yav Kur'an-ı Kerîm'i okuduğun zaman iş başlıyor, bitmiyor ki.Yav Kur'an-ı Kerîm'i okuduğun zaman iş başlıyor, bitmiyor ki. Okuduğunu tatbik etmek gerekiyor.Okuduğunu tatbik etmek gerekiyor. Okuyacaksın, tatbik edeceksin.Okuyacaksın, tatbik edeceksin. Okudun tamam, oh rahat elhamdülillah.Okudun tamam, oh rahat elhamdülillah. Bir cüz Kur'an-ı Kerîm okudun,Bir cüz Kur'an-ı Kerîm okudun, kapat ondan sonra kahveye git.kapat ondan sonra kahveye git. Ondan sonra sigara, tavla, kumar, domino, bilmem ne.Ondan sonra sigara, tavla, kumar, domino, bilmem ne. E hani?E hani? Okudum ben Kur'an-ı Kerîm'i,

Okudum ben Kur'an-ı Kerîm'i,
bu sabah elhamdülillah evimden dışarıya çıkmadan öncebu sabah elhamdülillah evimden dışarıya çıkmadan önce şu kadar tesbih çektim, bu kadar Kur'an-ı Kerîm okudum tamamladım.şu kadar tesbih çektim, bu kadar Kur'an-ı Kerîm okudum tamamladım. Kur'an-ı Kerîm'i okumak amel sandılar diyor bakKur'an-ı Kerîm'i okumak amel sandılar diyor bak İbn Mes'ûd radiyallahu anh,İbn Mes'ûd radiyallahu anh, Peygamber Efendimizin sahabe-iPeygamber Efendimizin sahabe-i güzidesinden bir muhterem zat.güzidesinden bir muhterem zat. Okumayı amel sandılar diyor.Okumayı amel sandılar diyor. Amel değildir demek.Amel değildir demek. Okumak da güzel bir şeydir.Okumak da güzel bir şeydir. Çünkü insan okuyarak bilgi sahibi olur da ona göre hayatını tatbik eder.Çünkü insan okuyarak bilgi sahibi olur da ona göre hayatını tatbik eder. Hatta yüzüne baksa da sevaptır.Hatta yüzüne baksa da sevaptır. Kur'an-ı Kerîm'e böyle harflerine baksa sevaptır.Kur'an-ı Kerîm'e böyle harflerine baksa sevaptır. Elif, lam, mim dese elif'i için bir,Elif, lam, mim dese elif'i için bir, lam'ı için bir, mim'i için bir Allah sevap verir.lam'ı için bir, mim'i için bir Allah sevap verir. Hiç şüphe yok bu böyle amaHiç şüphe yok bu böyle ama içindekilerle amel edeceksin.içindekilerle amel edeceksin. Şimdi burada da bizim bir büyük hastalığımız var.

Şimdi burada da bizim bir büyük hastalığımız var.
Demin o sünneti seniyeye sarılmama hastalığımız yaygın dedik ya,Demin o sünneti seniyeye sarılmama hastalığımız yaygın dedik ya, çok yaygın yani.çok yaygın yani. Burada da bizim hastalığımız,Burada da bizim hastalığımız, biz Kur'an-ı Kerîm'i ölülerimiz için okuyoruz.biz Kur'an-ı Kerîm'i ölülerimiz için okuyoruz. Kendimiz de böyle okuyup tatmin olmak için de okuyoruz.Kendimiz de böyle okuyup tatmin olmak için de okuyoruz. Bir cüz okudum, iki cüz okudum falan diye.Bir cüz okudum, iki cüz okudum falan diye. Ama manasını okuyup öğrenip deAma manasını okuyup öğrenip de hayatımda onu tatbik edeyim diye bir azimhayatımda onu tatbik edeyim diye bir azim içimizde belirmemişler.içimizde belirmemişler. Böyle bir şeyin belki farkında bile değiliz.Böyle bir şeyin belki farkında bile değiliz. Ya benim şu Kur'an-ı Kerîm'i bir baştan sona okuyup daYa benim şu Kur'an-ı Kerîm'i bir baştan sona okuyup da ne diyorsa onu yapmam lazım.ne diyorsa onu yapmam lazım. Başlayayım baş sayfasında, ilk âyeti okuyayım,Başlayayım baş sayfasında, ilk âyeti okuyayım, ikinci âyeti okuyayım, her âyeti deikinci âyeti okuyayım, her âyeti de ben bu âyeti öğrendim,ben bu âyeti öğrendim, buna göre hayatımı nasıl tanzim etmem lazımbuna göre hayatımı nasıl tanzim etmem lazım gelir diye üzerinde düşüneyim,gelir diye üzerinde düşüneyim, ondan sonra hareketlerimi ona göre tanzim edeyim.ondan sonra hareketlerimi ona göre tanzim edeyim. Böyle bir düşünceye sahip kaç tane müslüman tanıdınız?

Böyle bir düşünceye sahip kaç tane müslüman tanıdınız?
Şöyle bir düşünün, bana varsa bir kimse söyleyin,

Şöyle bir düşünün, bana varsa bir kimse söyleyin,
ben de vaazlarımda onu söyleyeyim.ben de vaazlarımda onu söyleyeyim. Bir kahraman adam varmışBir kahraman adam varmış diye böyle masal anlatır gibi anlatayım ki,diye böyle masal anlatır gibi anlatayım ki, işte kalabadaki cemaatimden birisi bana söyledi.işte kalabadaki cemaatimden birisi bana söyledi. Bu adamcağız Kur'an-ı Kerîm'i manasını bilmek için okuyormuş.Bu adamcağız Kur'an-ı Kerîm'i manasını bilmek için okuyormuş. Her âyet-i kerîmenin üzerinde düşünüyormuş.Her âyet-i kerîmenin üzerinde düşünüyormuş. Bu âyet-i kerîmenin manası bana ne emrediyor,Bu âyet-i kerîmenin manası bana ne emrediyor, ben ona göre nasıl hareket edeyim diyormuş daben ona göre nasıl hareket edeyim diyormuş da onu da yapmaya çalışıyormuş.onu da yapmaya çalışıyormuş. Yani heykel dikmek caiz değil ama,Yani heykel dikmek caiz değil ama, artık mükâfat verelim, para toplayıp aramızda.artık mükâfat verelim, para toplayıp aramızda. Umumiyetle bunu da yapmıyoruz, neden?Umumiyetle bunu da yapmıyoruz, neden? Biz babadan müslümanız.

Biz babadan müslümanız.
Ailemiz bizi küçükken yetiştirdi.Ailemiz bizi küçükken yetiştirdi. Evladım en çok kimi seversin?Evladım en çok kimi seversin? Allah'ı severim.Allah'ı severim. Küçükten onu söyledi ama o sözün manasınınKüçükten onu söyledi ama o sözün manasının derinliğine bir türlü inmedi.derinliğine bir türlü inmedi. Küçükken anası babası döve, söve, bağıra, çağıra mahalleninKüçükken anası babası döve, söve, bağıra, çağıra mahallenin camisine gönderdi.camisine gönderdi. Amme cüz'ünüde okutturdu tamam.Amme cüz'ünüde okutturdu tamam. Allah'ı severim diyor.Allah'ı severim diyor. Ondan sonra kimi seversin?Ondan sonra kimi seversin? Resûlullah'ı severim diyor.

Resûlullah'ı severim diyor.
Tatillerde de bizim oğlan gitti camiye.Tatillerde de bizim oğlan gitti camiye. Amme cüz'üne kadar okudu.Amme cüz'üne kadar okudu. Kur'an-ı Kerîm'i söktü.Kur'an-ı Kerîm'i söktü. Ondan sonra da işte okuyacak, hatmedecek.Ondan sonra da işte okuyacak, hatmedecek. Bir de hatim merasimi vs. bitti.Bir de hatim merasimi vs. bitti. Babadan böyle gelmiş diyor.Babadan böyle gelmiş diyor. Alıştığımız şeyler üzerinde de düşünmüyoruz çok.Alıştığımız şeyler üzerinde de düşünmüyoruz çok. İnsan böyle her zaman geçtiği yol üzerindeki ağacı filan görmezmiş.İnsan böyle her zaman geçtiği yol üzerindeki ağacı filan görmezmiş. Hani sizin evin orada bir ıhlamur ağacı var ya,Hani sizin evin orada bir ıhlamur ağacı var ya, onun altında geçen gün şöyle oldu böyle oldu.onun altında geçen gün şöyle oldu böyle oldu. Hangi ıhlamur ağacı ya der insan, neden?Hangi ıhlamur ağacı ya der insan, neden? Her zaman geçtiği yol, dikkat etmiyor.

Her zaman geçtiği yol, dikkat etmiyor.
Hani sizin evin üç ev aşağısında bir sarı ev var ya,Hani sizin evin üç ev aşağısında bir sarı ev var ya, hangisi sarı ev filan?hangisi sarı ev filan? Dikkat etmiyor, dikkatsiz geçiyor alıştığı için.

Dikkat etmiyor, dikkatsiz geçiyor alıştığı için.
Biz de alışkanlık müslümanıyız.Biz de alışkanlık müslümanıyız. Yani babadan dededen böyle alışma yoluyla müslüman olmuşuz.Yani babadan dededen böyle alışma yoluyla müslüman olmuşuz. Eğer başka bir dinde olsaydık, bir İngiliz gibi olsaydık,Eğer başka bir dinde olsaydık, bir İngiliz gibi olsaydık, bir Amerikalı gibi olsaydık, inceleyecektik,bir Amerikalı gibi olsaydık, inceleyecektik, Hristiyanlığı bırakmak istemeyecekti canımız.Hristiyanlığı bırakmak istemeyecekti canımız. Uğraşacaktık, didinecektik, çırpınacaktık.Uğraşacaktık, didinecektik, çırpınacaktık. Ya olduğumuz yerde kalsak ya, ne diye böyleYa olduğumuz yerde kalsak ya, ne diye böyle bir ara bizimle harp etmiş olan,bir ara bizimle harp etmiş olan, bizim de onlarla harp etmiş olduğumuzbizim de onlarla harp etmiş olduğumuz bir taifenin dinine ne diye gireyim falan diye.bir taifenin dinine ne diye gireyim falan diye. Ama inceliyor, inceliyor, inceliyor.Ama inceliyor, inceliyor, inceliyor. Bir zaman haçlı seferleri tertip etmişler buraya.Bir zaman haçlı seferleri tertip etmişler buraya. 20 tane, 30 tane, 50 tane, 100 tane.20 tane, 30 tane, 50 tane, 100 tane. Şimdi İngiliz geliyor müslüman oluyor.Şimdi İngiliz geliyor müslüman oluyor. O haçlı seferi tertip etti, geldi bizim beldeleri aldı.O haçlı seferi tertip etti, geldi bizim beldeleri aldı. Biz de onun kâfir kalbini aldık, mümin ettik işte bak.Biz de onun kâfir kalbini aldık, mümin ettik işte bak. Kim galip? Allah'ın indinde biz galibiz.Kim galip? Allah'ın indinde biz galibiz. Müslüman oluyor, neden?Müslüman oluyor, neden? Mecbur.

Mecbur.
İnsan Kur'an-ı Kerîm okursa mecbur müslüman olmaya.İnsan Kur'an-ı Kerîm okursa mecbur müslüman olmaya. Amerikalı profesörün birisi.Amerikalı profesörün birisi. Müslüman olmuş.Müslüman olmuş. Bizim üniversitedeki arkadaşlardan bir tanesi gitmiş, soruyor.Bizim üniversitedeki arkadaşlardan bir tanesi gitmiş, soruyor. Efendim diyor, sülaleniz nereye bağlı?Efendim diyor, sülaleniz nereye bağlı? Yani Avrupalı mısınız?Yani Avrupalı mısınız? Nereden göçtünüz buraya?Nereden göçtünüz buraya? Bilmem ananız hangi asıldan, babanız hangi asıldan?Bilmem ananız hangi asıldan, babanız hangi asıldan? Profesör gülüyor.

Profesör gülüyor.
Anladım diyor ne demek istediğini.Anladım diyor ne demek istediğini. Hiç sülalemde müslüman yok diyor.Hiç sülalemde müslüman yok diyor. Yani sonradan kanım çekti de ondanYani sonradan kanım çekti de ondan müslüman oldum falan dersen öyle değil diyor, neden?müslüman oldum falan dersen öyle değil diyor, neden? Ben diyor bildiğiniz haşin, haşarı,Ben diyor bildiğiniz haşin, haşarı, blucin pantolonlu bir Amerikan genciydim diyor.blucin pantolonlu bir Amerikan genciydim diyor. Motosiklete binen, spor yapan,Motosiklete binen, spor yapan, fazla kitap okumayı sevmeyen, iri vücutlu,fazla kitap okumayı sevmeyen, iri vücutlu, midesinden ve zevkinden başka bir şey düşünmeyen bir Amerikalı genç.midesinden ve zevkinden başka bir şey düşünmeyen bir Amerikalı genç. Almanya'ya gittim bir ara,Almanya'ya gittim bir ara, bir şey dikkatimi çekti.bir şey dikkatimi çekti. Baktım ki Alman ahalisi çok kitap okuyor.Baktım ki Alman ahalisi çok kitap okuyor. Otobüste kitap okuyor, trende kitap okuyor,Otobüste kitap okuyor, trende kitap okuyor, bir yere biraz oturdu mu hemen cebimden bir kitap çıkartıyor, kitap okuyor.bir yere biraz oturdu mu hemen cebimden bir kitap çıkartıyor, kitap okuyor. Oradan biraz kitap okuma merakı bulaştı bana diyor.Oradan biraz kitap okuma merakı bulaştı bana diyor. Ya bunlar okuyorlar, biz de hiç okumuyoruz.Ya bunlar okuyorlar, biz de hiç okumuyoruz. Galiba bizim yaptığımız doğru değil.Galiba bizim yaptığımız doğru değil. Biz de biraz okusak ya falan demiş Amerikalı olarak.Biz de biraz okusak ya falan demiş Amerikalı olarak. Kitap okumak için ne yapmak lazım?Kitap okumak için ne yapmak lazım? Kitap almak lazım.

Kitap almak lazım.
Kitapçı dükkanına girmiş, böyle bakınırken,Kitapçı dükkanına girmiş, böyle bakınırken, şu kitaptan ver, şu kitaptan ver.şu kitaptan ver, şu kitaptan ver. Parası da var cebinde tabii.Parası da var cebinde tabii. Biraz kitap almış.Biraz kitap almış. Hintlilerin dinlerine ait bir kitap görmüş.Hintlilerin dinlerine ait bir kitap görmüş. Ha şundan da ver demiş.Ha şundan da ver demiş. Budizm bir kitap onu da almış.Budizm bir kitap onu da almış. Bir de bakmış orada üç ciltlik bir de Kur'an-ı Kerîm tercümesi var.Bir de bakmış orada üç ciltlik bir de Kur'an-ı Kerîm tercümesi var. Ver bakalım bir de şunu demiş.Ver bakalım bir de şunu demiş. O kitapları almış, getirmiş şeye, orada da okumamış.O kitapları almış, getirmiş şeye, orada da okumamış. Amerika'ya getirmiş.Amerika'ya getirmiş. Tatilin dönüşünde Amerika'ya getirmiş.Tatilin dönüşünde Amerika'ya getirmiş. Atmış kütüphanesinin bir köşesine.Atmış kütüphanesinin bir köşesine. Allah'tan.Allah'tan. Bir zaman sonra,Bir zaman sonra, ya şu aldığım kitaplarda ne var ne yok falan diyeya şu aldığım kitaplarda ne var ne yok falan diye almış okurken ona bakmış, buna bakmış,almış okurken ona bakmış, buna bakmış, Kur'an-ı Kerîm'e.Kur'an-ı Kerîm'e. Ya şu müslümanların kitabı Kur'an-ı Kerîm, Kur'an-ı Kerîm derler.Ya şu müslümanların kitabı Kur'an-ı Kerîm, Kur'an-ı Kerîm derler. Bu müslümanlar da bir acayip taife.Bu müslümanlar da bir acayip taife. Dünyanın yarısı bunların elinde.Dünyanın yarısı bunların elinde. Bakalım neyin nesiymiş?Bakalım neyin nesiymiş? Açmış Kur'an-ı Kerîm'i, Fâtiha'yı bir okumuş.

Açmış Kur'an-ı Kerîm'i, Fâtiha'yı bir okumuş.
Okudu ya, yakalandı. Tamam.Okudu ya, yakalandı. Tamam. Fâtiha'yı bir okumuş.Fâtiha'yı bir okumuş. Ondan sonra geçmiş Bakara'yı okumuş.Ondan sonra geçmiş Bakara'yı okumuş. Ondan sonra bir merak salmış.Ondan sonra bir merak salmış. Biraz ciddileşmiş.Biraz ciddileşmiş. Lügat almış. Bilmem ne yapmış falan.Lügat almış. Bilmem ne yapmış falan. Kur'an-ı Kerîm'i baştan sona okumuş. Tamam.Kur'an-ı Kerîm'i baştan sona okumuş. Tamam. Kelime-i şehâdet getirmiş, Müslüman olmuş, neden?Kelime-i şehâdet getirmiş, Müslüman olmuş, neden? Çünkü o bir iptir ki bir ucu Allahu Teâlâ Hazretleri'nin elindedir.

Çünkü o bir iptir ki bir ucu Allahu Teâlâ Hazretleri'nin elindedir.
Birisi sarıldı mı onu çeker, cennete götürür.Birisi sarıldı mı onu çeker, cennete götürür. Şimdi diyor ki, siz kendi kültürünüzün kadrinin kıymetini bilmiyorsunuz diyor.Şimdi diyor ki, siz kendi kültürünüzün kadrinin kıymetini bilmiyorsunuz diyor. Siz müslümansınız, kendi kültürünüzden haberiniz yok diyor.Siz müslümansınız, kendi kültürünüzden haberiniz yok diyor. Sizin büyük adamlarınız var diyor.Sizin büyük adamlarınız var diyor. Nice büyük âlimleriniz yetişmiş diyor.Nice büyük âlimleriniz yetişmiş diyor. Deha sahibi adamlar,Deha sahibi adamlar, dahi adamlar yani sıradan insan değil, dahi insanlar.dahi adamlar yani sıradan insan değil, dahi insanlar. Onların kitaplarını okuyun diye bize tavsiye ediyor.Onların kitaplarını okuyun diye bize tavsiye ediyor. Müslümanlar, gözünüzü açın, güneş batıdan doğuyor.Müslümanlar, gözünüzü açın, güneş batıdan doğuyor. Eskiden doğudan doğardı,Eskiden doğudan doğardı, öbür tarafa şey yapardı.öbür tarafa şey yapardı. Bak şimdi Amerikalı 20 sayfa, 30 sayfaBak şimdi Amerikalı 20 sayfa, 30 sayfa konuşmalarını yazmış bizim üniversiteli arkadaş.konuşmalarını yazmış bizim üniversiteli arkadaş. 30 sayfa röportajı yazmış.30 sayfa röportajı yazmış. Amerikalı bize nasihat ediyor.Amerikalı bize nasihat ediyor. Aklınızı başınıza toplayın diyor,Aklınızı başınıza toplayın diyor, ulemânızın kadrini bilin, onun kitaplarını okuyun,ulemânızın kadrini bilin, onun kitaplarını okuyun, şöyle yapın, böyle yapın falan.şöyle yapın, böyle yapın falan. Birkaç yerde, birkaç yerde onun o makalesini söyledim.Birkaç yerde, birkaç yerde onun o makalesini söyledim. Bak bu makaleyi okuyun dedim.Bak bu makaleyi okuyun dedim. Okuyanların hepsi de beğendiler.Okuyanların hepsi de beğendiler. Çünkü adam kalpten konuşuyor.Çünkü adam kalpten konuşuyor. Sonra Avrupalıların bazısı şey yapar.Sonra Avrupalıların bazısı şey yapar. Yani devletin adamı olur.Yani devletin adamı olur. Şu müslümanların hali nasıldır bir anla bakalımŞu müslümanların hali nasıldır bir anla bakalım falan diye onlara vazife verirler.falan diye onlara vazife verirler. Maaşlı adam.Maaşlı adam. Sakal bırakır.Sakal bırakır. Gelir müslümanların arasına ben müslüman oldum der.Gelir müslümanların arasına ben müslüman oldum der. Aldatır, kandırır.Aldatır, kandırır. Ondan sonra müslümanların içindenOndan sonra müslümanların içinden öğreneceğini öğrenir gider gene.öğreneceğini öğrenir gider gene. Bu da öyle mi falan diye ben merak ettim.Bu da öyle mi falan diye ben merak ettim. Bir arkadaşa sordum, ya bu böyle müslüman olmuşBir arkadaşa sordum, ya bu böyle müslüman olmuş bir Amerikalı var, adına da şöyle diyorlar,bir Amerikalı var, adına da şöyle diyorlar, bu acaba nasıl bir adam ki dedim.bu acaba nasıl bir adam ki dedim. Çok itimat ettiğim âlim bir arkadaşım dedi ki, ha ben onu tanıyorum dedi.Çok itimat ettiğim âlim bir arkadaşım dedi ki, ha ben onu tanıyorum dedi. Geçen sene dedi Hicaz'daydı dedi.Geçen sene dedi Hicaz'daydı dedi. E sakalda bırakmış dedi,E sakalda bırakmış dedi, Arapça da öğrenmiş dedi, bakın diyor ki o Amerikalı.Arapça da öğrenmiş dedi, bakın diyor ki o Amerikalı. Madem müslümanız diyor, madem Kur'an-ı Kerîm Arapça diyor,

Madem müslümanız diyor, madem Kur'an-ı Kerîm Arapça diyor,
madem hadîs-i şerîfler Arapça diyor,madem hadîs-i şerîfler Arapça diyor, ilk işimiz Arapça öğrenmek diyor.ilk işimiz Arapça öğrenmek diyor. Biz neredeyiz?Biz neredeyiz? Biz tabi baba dede müslümanı olduğumuz için,

Biz tabi baba dede müslümanı olduğumuz için,
âdet müslümanı olduğumuz içinâdet müslümanı olduğumuz için hiç Arapça da bize lazım demiyoruz.hiç Arapça da bize lazım demiyoruz. Ama o paçayı sıvamış bizden önce Arapçayı öğrenmiş.Ama o paçayı sıvamış bizden önce Arapçayı öğrenmiş. Hicaz'da diyor güzel güzel de Arapça konuşuyor diyor.Hicaz'da diyor güzel güzel de Arapça konuşuyor diyor. Bunu söyleyen şahıs Mısır'da tahsil görmüş kimse.Bunu söyleyen şahıs Mısır'da tahsil görmüş kimse. Benim konuştuğum kimse.Benim konuştuğum kimse. Diyor ki Arapçası da güzel maşallah diyor.Diyor ki Arapçası da güzel maşallah diyor. Ağır ağır tane tane çok güzel Arapça konuşuyor diyor.Ağır ağır tane tane çok güzel Arapça konuşuyor diyor. E bir yerde diyor kalabalık halindeydik de diyor,E bir yerde diyor kalabalık halindeydik de diyor, ondan sonra namaz kılmak gerekti diyor.ondan sonra namaz kılmak gerekti diyor. Sen geç ya dedik diyor.Sen geç ya dedik diyor. Onu zorladık diyor.Onu zorladık diyor. İmanlığa da onu geçirdik diyor.İmanlığa da onu geçirdik diyor. O başkasının arkasında kolay namaz kılmaz.O başkasının arkasında kolay namaz kılmaz. Yani böyle bir çürük bir insan olsaYani böyle bir çürük bir insan olsa kendisi geçer, kendisi kıldırır da onu geçirdik diyor.kendisi geçer, kendisi kıldırır da onu geçirdik diyor. Yani Allahu Teâlâ Hazretleri

Yani Allahu Teâlâ Hazretleri
bize ona verdiği gibi bir uyanıklık versin.bize ona verdiği gibi bir uyanıklık versin. Yani bu adet tarzındaki müslümanlıktan,Yani bu adet tarzındaki müslümanlıktan, şuurlu müslümanlık haline cümlemizi intikal ettirsin.şuurlu müslümanlık haline cümlemizi intikal ettirsin. Yaptığı işi düşüne taşına yapmak nasip eylesin.Yaptığı işi düşüne taşına yapmak nasip eylesin. Bu bizim dersimizin başlangıcı olacaktı daBu bizim dersimizin başlangıcı olacaktı da daha başka şeyler söyleyecektim.daha başka şeyler söyleyecektim. Ama bizim planladığımız zaman geldi.Ama bizim planladığımız zaman geldi. Ama bu nasihatler aslında hepimize yeter.Ama bu nasihatler aslında hepimize yeter. Yani bu sözlerin arkasından çıkan şu ki,Yani bu sözlerin arkasından çıkan şu ki, Kur'an-ı Keriîm'i çok iyi öğreneceğiz,Kur'an-ı Keriîm'i çok iyi öğreneceğiz, ezberleyeceğiz, manasını öğreneceğiz,ezberleyeceğiz, manasını öğreneceğiz, Resûlullah'ı çok iyi tanıyacağız,Resûlullah'ı çok iyi tanıyacağız, sünnet-i seniyyesini öğreneceğiz, tatbik edeceğiz.sünnet-i seniyyesini öğreneceğiz, tatbik edeceğiz. Sonra bir de şey var, bir şey daha öğrendik,

Sonra bir de şey var, bir şey daha öğrendik,
hulafa ir-raşidin el-mehdiyyin.hulafa ir-raşidin el-mehdiyyin. Resûlullah'ın yolundan giden, hak yol üzere olan,Resûlullah'ın yolundan giden, hak yol üzere olan, insanları hakka çeken kimselerin sünnetine de uyacağız.insanları hakka çeken kimselerin sünnetine de uyacağız. Yani ilmi ile âmil,Yani ilmi ile âmil, ilmi ile âmil ulemâyı arayacağız, bulacağız.ilmi ile âmil ulemâyı arayacağız, bulacağız. Onların da yoluna tabi olacağız ki öyle olur işte.Onların da yoluna tabi olacağız ki öyle olur işte. Beraberce olur bu iş, derli toplu olur.Beraberce olur bu iş, derli toplu olur. Öyle onlara uyarak insan o zaman şey olur.Öyle onlara uyarak insan o zaman şey olur. Hani kitaptan okumak başkadır, görerek başkadır.Hani kitaptan okumak başkadır, görerek başkadır. Eski âlimlerden birisi demiş ki, evladımEski âlimlerden birisi demiş ki, evladım bak şimdi ben abdest alıyorum,bak şimdi ben abdest alıyorum, benim nasıl abdest aldığıma bak,benim nasıl abdest aldığıma bak, bu abdestin inceliklerini çok kitapta bulamazsın demiş.bu abdestin inceliklerini çok kitapta bulamazsın demiş. Görünce başka türlü olur.Görünce başka türlü olur. Bu eski tarikatlarda, şeylerde filan maksat, maksat nedir?

Bu eski tarikatlarda, şeylerde filan maksat, maksat nedir?
Görerek öğretmektir.Görerek öğretmektir. Bu görerek öğretmek yolu nereden çıkmış?Bu görerek öğretmek yolu nereden çıkmış? Peygamber Efendimiz ashabını görerek öğretti.

Peygamber Efendimiz ashabını görerek öğretti.
Ashabının içinde yaşadı.Ashabının içinde yaşadı. Ashabı onun çevresinde böyle çevrelendiler, halkalandılar.Ashabı onun çevresinde böyle çevrelendiler, halkalandılar. Geceleri, gündüzleri, yolculukları, oturmaları,Geceleri, gündüzleri, yolculukları, oturmaları, kalkmaları, sohbetleri, yemeleri, içmelerikalkmaları, sohbetleri, yemeleri, içmeleri Resûlullah ile oldu o bahtiyarların.Resûlullah ile oldu o bahtiyarların. Her halini gördüler Peygamber Efendimizin.Her halini gördüler Peygamber Efendimizin. Her sözünü işittiler, nasıl hareket ettiğini.Her sözünü işittiler, nasıl hareket ettiğini. Ondan sonra kendileri de öyleOndan sonra kendileri de öyle kısa zamanda yetiştiler de, Peygamber Efendimizkısa zamanda yetiştiler de, Peygamber Efendimiz diyor ki, benim ashabım, benim şu arkadaşlarım,diyor ki, benim ashabım, benim şu arkadaşlarım, benim çevremde bulunan şu benim güzide dostlarımbenim çevremde bulunan şu benim güzide dostlarım yıldızlar gibidir.yıldızlar gibidir. Hangisine uysanız doğru yolu bulursunuz, neden?Hangisine uysanız doğru yolu bulursunuz, neden? Yetişti, görerek yetişti.

Yetişti, görerek yetişti.
O görerek yetiştirme yoluna sohbet usulü derler.O görerek yetiştirme yoluna sohbet usulü derler. Peygamber Efendimizin hepsi sohbetinde piştiler.Peygamber Efendimizin hepsi sohbetinde piştiler. Sahabi oldular, sahibi oldular.Sahabi oldular, sahibi oldular. Peygamber Efendimizin ashabından oldular.Peygamber Efendimizin ashabından oldular. Yani sohbetinde yetiştiler.Yani sohbetinde yetiştiler. İşte o yoldur o.İşte o yoldur o. Onun için insan nerede bir ilmiyle âmil,Onun için insan nerede bir ilmiyle âmil, dünyaya metelik vermeyen,dünyaya metelik vermeyen, ahirete rağbet eden Allahu Teâlâ Hazretlerini bilipahirete rağbet eden Allahu Teâlâ Hazretlerini bilip onun yolunda yürüyen, hakkıonun yolunda yürüyen, hakkı darılsa da darılmasa da karşı tarafadarılsa da darılmasa da karşı tarafa şöyle yumuşak yumuşak, tatlı tatlı söyleyenşöyle yumuşak yumuşak, tatlı tatlı söyleyen bir hakiki âlim bulursa sımsıkı sarılması lazım.bir hakiki âlim bulursa sımsıkı sarılması lazım. Asıl imam onlar işte.Asıl imam onlar işte. Asıl efendim başkan onlar.Asıl efendim başkan onlar. Onlara tabi ol, sor, dediğini yap.Onlara tabi ol, sor, dediğini yap. Onlara isyan etme, isyan ederse insan zararda olur.Onlara isyan etme, isyan ederse insan zararda olur. Allahu Teâlâ Hazretleri gözümüzden

Allahu Teâlâ Hazretleri gözümüzden
gaflet perdesini kaldırsın.gaflet perdesini kaldırsın. Bu dünyanın boşluğunu, hiçliğini bize göstersin.Bu dünyanın boşluğunu, hiçliğini bize göstersin. Ahiretin ebedi hayatı olduğunu ve asıl ona göreAhiretin ebedi hayatı olduğunu ve asıl ona göre hazırlanmak, onun için gayret sarf etmek gerektiğinihazırlanmak, onun için gayret sarf etmek gerektiğini idrak edip de şu dünya imtihanını,idrak edip de şu dünya imtihanını, şu fırsatı elden kaçırmadanşu fırsatı elden kaçırmadan rızasına uygun hareket etmeyi cümlemize nasip ve müyesser eylesin.rızasına uygun hareket etmeyi cümlemize nasip ve müyesser eylesin. El-Fatiha.

El-Fatiha.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2