Namaz Vakitleri
İstanbul
29 Şevvâl 1446
27 April 2025
İmsak
04:26
Güneş
06:02
Öğle
13:07
İkindi
16:55
Akşam
20:02
Yatsı
21:32
Detaylı Arama

Sünnet ve Bid'at

Mehmed Zahid KOTKU

15 Recep 1391 / 05.09.1971
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Sünnet ve Bid'at

Mehmed Zahid KOTKU

15 Recep 1391 / 05.09.1971
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm.Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm. El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn...

El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn...
Ve’l-àkıbetü li’l-müttakîn...Ve’l-àkıbetü li’l-müttakîn... Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâVe’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn...muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn... İ’lemû eyyühe’l-ihvân...

İ’lemû eyyühe’l-ihvân...
İnne efdale’l-kitâbi kitâbu’llàh...İnne efdale’l-kitâbi kitâbu’llàh... Ve enne efdale’l-hedyi hedyü muhammedin salla’llàhu aleyhi ve sellem...Ve enne efdale’l-hedyi hedyü muhammedin salla’llàhu aleyhi ve sellem... Ve şerre’l-umûri muhdesâtühâ...Ve şerre’l-umûri muhdesâtühâ... Ve külle muhdesin bid’ah...Ve külle muhdesin bid’ah... Ve külle bid’atin dalâleh...Ve külle bid’atin dalâleh... Ve külle dalâletin fi’n-nâr...Ve külle dalâletin fi’n-nâr... Ve bi’s-senedi’lmuttasıli ile’n-nebiyyiVe bi’s-senedi’lmuttasıli ile’n-nebiyyi salla’llàhu aleyhi ve selleme ennehû kàl:salla’llàhu aleyhi ve selleme ennehû kàl: RE. 213/12 Es-sultànü zillu’llàhi fi’l-ardı;

RE. 213/12 Es-sultànü zillu’llàhi fi’l-ardı;
femen ekremehû, ekremehu’llàhu;femen ekremehû, ekremehu’llàhu; ve men ehânehû, ehânehu’llàhu.ve men ehânehû, ehânehu’llàhu. RE. 213/13 Es-sultànı zıllu’llàhi, ve rümhuhû fi’l-ardı;

RE. 213/13 Es-sultànı zıllu’llàhi, ve rümhuhû fi’l-ardı;
femen nesahahû ve deà lehû, ihtedâ;femen nesahahû ve deà lehû, ihtedâ; ve men deà aleyhi, ve lem yensahhu, dalle.ve men deà aleyhi, ve lem yensahhu, dalle. RE. 213/14 Es-sultànü zillu’llàhi fi’l-ardı;

RE. 213/14 Es-sultànü zillu’llàhi fi’l-ardı;
feizâ dehale ehadüküm beleden,feizâ dehale ehadüküm beleden, leyse fîhâ sultànin, felâ yükîmenne bihî.leyse fîhâ sultànin, felâ yükîmenne bihî. RE. 213/15 Es-sultànü’l-àdilü’l-mütevâdıu,

RE. 213/15 Es-sultànü’l-àdilü’l-mütevâdıu,
zıllu’llàhi ve rumhuhû fi’l-ardı;zıllu’llàhi ve rumhuhû fi’l-ardı; ve yurfeu li’l-vâli’l-àdili’l-mütevâdıive yurfeu li’l-vâli’l-àdili’l-mütevâdıi fî külli yevmin ve leyletin,fî külli yevmin ve leyletin, amelü sittîne sıddîkan, küllühüm àbidün ve müctehidün.amelü sittîne sıddîkan, küllühüm àbidün ve müctehidün. RE. 213/16 Es-sultàni zillu’llàhi fi’l-ardı,

RE. 213/16 Es-sultàni zillu’llàhi fi’l-ardı,
ye’vî ileyhi küllü mazlûmin min ibâdihî;ye’vî ileyhi küllü mazlûmin min ibâdihî; feizâ adele, kâne lehü’l-ecru, ve ale’r- raiyyeti’ş-şükrü;feizâ adele, kâne lehü’l-ecru, ve ale’r- raiyyeti’ş-şükrü; ve izâ câre, kâne aleyhi’l-ısru,ve izâ câre, kâne aleyhi’l-ısru, ve ale’r-raiyyeti’s- sabru; ve izâ cârei’l-vülâtü,ve ale’r-raiyyeti’s- sabru; ve izâ cârei’l-vülâtü, kuhitatü’s-semâü; ve izâ müniatü’z- zekâtü, heleketi’l-mevâşî;kuhitatü’s-semâü; ve izâ müniatü’z- zekâtü, heleketi’l-mevâşî; ve izâ zahere’z-zinâ,ve izâ zahere’z-zinâ, zahere’l-fakru ve’l- meskenetü:zahere’l-fakru ve’l- meskenetü: ve izâ uhkıret ehlü’z-zimmeti, üdîle’l-küffâru.ve izâ uhkıret ehlü’z-zimmeti, üdîle’l-küffâru. Sadaka rasûlü’llàh, fî mâ kàl.

Sadaka rasûlü’llàh, fî mâ kàl.
Bu beş hadis ki sultan lafzıyla geçiyor.

Bu beş hadis ki sultan lafzıyla geçiyor.
Sultan demek, hükümet ve kuvvet sahibi;Sultan demek, hükümet ve kuvvet sahibi; satvet ve kudret sahibi ve her şeyin yavuzluğunasatvet ve kudret sahibi ve her şeyin yavuzluğuna ve şiddet-i satvetine denir.ve şiddet-i satvetine denir. Cenâb-ı Hak Bunları yeryüzünde böyle ikàme etmiştir ki,

Cenâb-ı Hak Bunları yeryüzünde böyle ikàme etmiştir ki,
insanlar kendi haline kalsa,insanlar kendi haline kalsa, yani biz vahşi hayvanları ayıplarız,yani biz vahşi hayvanları ayıplarız, birbirlerini yerler.birbirlerini yerler. İnsanlar da böyle kendileri birbirlerini yerler.İnsanlar da böyle kendileri birbirlerini yerler. Ancak bu hükümetlerin kuvvet ve saltanatıAncak bu hükümetlerin kuvvet ve saltanatı sayesinde insanlar bir derece rahat ederler.sayesinde insanlar bir derece rahat ederler. Kuvvet ne kadar varsa, o derecede, o nisbetteKuvvet ne kadar varsa, o derecede, o nisbette rahat ederler.rahat ederler. Eğer olmazsa, insanlar emin ol birbirlerini yerler.Eğer olmazsa, insanlar emin ol birbirlerini yerler. Birbirlerini yemek ne olacak?

Birbirlerini yemek ne olacak?
Kuvvetli olan, kuvvetsiz olanı ezer, malını alır,Kuvvetli olan, kuvvetsiz olanı ezer, malını alır, icabında canını alır,icabında canını alır, elinden karısını kızını alır, her şey olur.elinden karısını kızını alır, her şey olur. Yalnız bunlar kanunun kuvvetleri altındaYalnız bunlar kanunun kuvvetleri altında bir derece bir korku ilebir derece bir korku ile işte bu rahatlığı bugün bulabiliyoruz.işte bu rahatlığı bugün bulabiliyoruz. Bu rahatlık ancak onun için diyor ki:

Bu rahatlık ancak onun için diyor ki:
“—Bir memlekette ki sultan yoktur:
“—Bir memlekette ki sultan yoktur:
RE. 213/14 ... leyse fîhâ sultànin, felâ yükîmenne bihî.

RE. 213/14 ... leyse fîhâ sultànin, felâ yükîmenne bihî.
Orada oturma!” diyor.

Orada oturma!” diyor.
Madem ki senin hakkını alabilecek bir kuvvet yoktur.

Madem ki senin hakkını alabilecek bir kuvvet yoktur.
Öyleyse oturma o memlekette.Öyleyse oturma o memlekette. Bunlar adil olurlarsa,

Bunlar adil olurlarsa,
çünkü hepside adil olmaz insanların ya,çünkü hepside adil olmaz insanların ya, adil olurlarsa raiyyeye düşen,adil olurlarsa raiyyeye düşen, teb’a olan insana düşen, “Oh, el-hamdü lillah!” deyip şükretmektir.teb’a olan insana düşen, “Oh, el-hamdü lillah!” deyip şükretmektir. Baktı zulmediyor, o zaman:Baktı zulmediyor, o zaman: RE. 213/16 ... ve ale’r-raiyyeti’s- sabru ...

RE. 213/16 ... ve ale’r-raiyyeti’s- sabru ...
O zaman insanlara düşen vazife de sabırdır.

O zaman insanlara düşen vazife de sabırdır.
Sabırla Allah iyi eder işleri...Sabırla Allah iyi eder işleri... Eğer bunlar zulümde devam ederlerse, yağmurlar kesilir.

Eğer bunlar zulümde devam ederlerse, yağmurlar kesilir.
İnsanlar zekâtlarını vermezlerse hayvanlar helâk olur.İnsanlar zekâtlarını vermezlerse hayvanlar helâk olur. Zina zâhir olursa, fakr u meskenet o kavmin üzerine çöker.Zina zâhir olursa, fakr u meskenet o kavmin üzerine çöker. Ehl-i zimmet dediği teb’amız olan insanlaraEhl-i zimmet dediği teb’amız olan insanlara hakaret edilirse, Allah küffarı başımıza musallat eder.hakaret edilirse, Allah küffarı başımıza musallat eder. RE. 214/1 Es-semtü’l-hasenü, ve’t-tüedetü, ve’l-iktisàdü,

RE. 214/1 Es-semtü’l-hasenü, ve’t-tüedetü, ve’l-iktisàdü,
cüz’ün min erbaatin ve işrîne cüz’en mine’n-nübüvveti.cüz’ün min erbaatin ve işrîne cüz’en mine’n-nübüvveti. Semt dediği, vakar, güzel bir vakar,

Semt dediği, vakar, güzel bir vakar,
güzel bir hareket, teenni ile hareket:güzel bir hareket, teenni ile hareket: RE. 214/1 ... ve’l-iktisàdü ...

RE. 214/1 ... ve’l-iktisàdü ...
Her işinde iktisada riayet.

Her işinde iktisada riayet.
Yemesinde, içmesinde, giyinmesinde, konuşmasındaYemesinde, içmesinde, giyinmesinde, konuşmasında teenni ile hareket, iktisada, adalete riayet,teenni ile hareket, iktisada, adalete riayet, bu nübüvvetin yirmi dört cüzünden bir parçadır.bu nübüvvetin yirmi dört cüzünden bir parçadır. Yirmi dört parçadan bir parça o adama verilmiş demektir.Yirmi dört parçadan bir parça o adama verilmiş demektir. Her kim iktisada riayet edebiliyorsa,

Her kim iktisada riayet edebiliyorsa,
teenni ile hareket edebiliyorsa,teenni ile hareket edebiliyorsa, kendisinde de bir güzel vakar, hareket varsa,kendisinde de bir güzel vakar, hareket varsa, işte o adam siret-i hasene üzerindedir.işte o adam siret-i hasene üzerindedir. Allah’ın razı olduğu bir yol üzerindedir.

Allah’ın razı olduğu bir yol üzerindedir.
Peygamberlikten kendisinePeygamberlikten kendisine yirmi dört cüzünden bir cüzü verilmiş olur.yirmi dört cüzünden bir cüzü verilmiş olur. RE. 214/2 Es-sem’u ve’t-tàatü hakkun ale’l-mer’i’lmüslimi ...

RE. 214/2 Es-sem’u ve’t-tàatü hakkun ale’l-mer’i’lmüslimi ...
RE. 214/2 Es-sem’u ve’t-tàatü ...

RE. 214/2 Es-sem’u ve’t-tàatü ...
Söz dinleyip, itaat etmek,

Söz dinleyip, itaat etmek,
sözü dinleyip, itaat etmek:sözü dinleyip, itaat etmek: RE. 214/2 ... mer’i’lmüslimi ...

RE. 214/2 ... mer’i’lmüslimi ...
Her müslim kişiye haktır, vacibtir.

Her müslim kişiye haktır, vacibtir.
Sözü dinlemek yani amirinin sözünü dinlemek;Sözü dinlemek yani amirinin sözünü dinlemek; valiyse vali, kaymakamsa kaymakam, hükümetse hükümet…valiyse vali, kaymakamsa kaymakam, hükümetse hükümet… Bunların sözünü dinleyip, onlara itaat etmek,Bunların sözünü dinleyip, onlara itaat etmek, ulü’l-emr dedikleriulü’l-emr dedikleri bu her müslüman üzerine borçtur:bu her müslüman üzerine borçtur: RE. 214/2 ... fîmâ ehabbe ev ekrehe ...

RE. 214/2 ... fîmâ ehabbe ev ekrehe ...
Yalnız burada ister hoşuna gitsin, ister hoşuna gitmesin…

Yalnız burada ister hoşuna gitsin, ister hoşuna gitmesin…
Bazı şeyler vardır ki insanın hoşuna gider, ona itaat eder.

Bazı şeyler vardır ki insanın hoşuna gider, ona itaat eder.
Hoşuna gitmediği yerde, “Ooo, bu olmaz!” der.Hoşuna gitmediği yerde, “Ooo, bu olmaz!” der. Bu öyle değil, ister hoşuna gitsin, onu beğensin, tabiatına muvafık,Bu öyle değil, ister hoşuna gitsin, onu beğensin, tabiatına muvafık, ister beğenmesin; bize düşen itaattir.ister beğenmesin; bize düşen itaattir. Ma’siyeti emretmediği müddetçe,Ma’siyeti emretmediği müddetçe, isyan ile, günah ile emretmediği müddetçe itaat vaciptir.isyan ile, günah ile emretmediği müddetçe itaat vaciptir. RE. 214/2 ... feizâ ümire bi-ma’sıyetin ...

RE. 214/2 ... feizâ ümire bi-ma’sıyetin ...
Ne zaman ki bir ma’siyetle emrederlerse,

Ne zaman ki bir ma’siyetle emrederlerse,
RE. 214/2 ... felâ sem’a, ve lâ tàate.

RE. 214/2 ... felâ sem’a, ve lâ tàate.
O zaman emre itaat kalkar.

O zaman emre itaat kalkar.
RE. 214/3 Es-senâ ve’s-sennûtü ...

RE. 214/3 Es-senâ ve’s-sennûtü ...
Senâ, sinameki dediğimiz ot.

Senâ, sinameki dediğimiz ot.
Sennut da kimyon dediğimiz ot.Sennut da kimyon dediğimiz ot. Bu iki otta:Bu iki otta: RE. 214/3 ... fîhimâ devâün min külli dâin.

RE. 214/3 ... fîhimâ devâün min külli dâin.
Her derde şifa vardır buyurmuşlar.

Her derde şifa vardır buyurmuşlar.
Bu sinameki malum içi temizlemek için faydalı bir ottur.

Bu sinameki malum içi temizlemek için faydalı bir ottur.
Yani eskiden tabii ilaçlar yokmuş amel yapmak için falan.Yani eskiden tabii ilaçlar yokmuş amel yapmak için falan. Kabız haline tutulan insanlar çok sıkıntı çekerler.Kabız haline tutulan insanlar çok sıkıntı çekerler. Bu sinameki biraz karın ağrısı yapar amaBu sinameki biraz karın ağrısı yapar ama o şeyden de insanı kurtarır.o şeyden de insanı kurtarır. İnsanın içerisi temizlendi miydi,İnsanın içerisi temizlendi miydi, vücudu da tabiatıyla rahat eder.vücudu da tabiatıyla rahat eder. RE. 214/4 Es-sünneti sünnetân:

RE. 214/4 Es-sünneti sünnetân:
Sünnetün min nebiyyin mürselin,Sünnetün min nebiyyin mürselin, ve sünnetün min imâmin àdilin.ve sünnetün min imâmin àdilin. Bak burada gafletimiz oluyor.

Bak burada gafletimiz oluyor.
Sünnet ikidir diyor.Sünnet ikidir diyor. Birisi bir peygamberden, bir nebîden bizeBirisi bir peygamberden, bir nebîden bize miras olarak gelmiştir.miras olarak gelmiştir. Bir de imam-ı adilin bıraktığı bir sünnettir.Bir de imam-ı adilin bıraktığı bir sünnettir. Buna meşayıhin sünneti de derler.Buna meşayıhin sünneti de derler. Meşayihten kalma sünnet vardır,Meşayihten kalma sünnet vardır, büyük imamlardan kalma böyle sünnetler vardır.büyük imamlardan kalma böyle sünnetler vardır. Bu sünnetlere de ittibâ, insanlar için iyi olur.Bu sünnetlere de ittibâ, insanlar için iyi olur. Sünnete ittibâ.Sünnete ittibâ. İkincisi gene buyuruyor ki:

İkincisi gene buyuruyor ki:
RE. 214/5 Es-sünneti sünnetân ...

RE. 214/5 Es-sünneti sünnetân ...
Sünnet gene ikidir:

Sünnet gene ikidir:
RE. 214/5 ... Sünnetün fî farîdatin ...

RE. 214/5 ... Sünnetün fî farîdatin ...
Birisi farzlarda sünnettir:

Birisi farzlarda sünnettir:
RE. 214/5 ... ve sünnetün fî gayri farîdatin ...

RE. 214/5 ... ve sünnetün fî gayri farîdatin ...
Birisi de farzın gayrısında bir sünnettir.

Birisi de farzın gayrısında bir sünnettir.
Ki imam-ı adillerden gelen, meşayıhlardan gelenKi imam-ı adillerden gelen, meşayıhlardan gelen sünnetler gibi.sünnetler gibi. RE. 214/5 ... essünnetü’lletî fi’l-farîdati ...

RE. 214/5 ... essünnetü’lletî fi’l-farîdati ...
Faraizde olan sünnetler nelerdir?

Faraizde olan sünnetler nelerdir?
RE. 214/5 ... aslühâ fî kitâbi’llâhi ...

RE. 214/5 ... aslühâ fî kitâbi’llâhi ...
Onların asılları, kitab-ı ilahiyede mevcuttur.

Onların asılları, kitab-ı ilahiyede mevcuttur.
O kitab-ı ilahiyede mevcut olan asıllarına binaenO kitab-ı ilahiyede mevcut olan asıllarına binaen o sünnetler farz içerisinde,o sünnetler farz içerisinde, onlara ittiba sünnettir.onlara ittiba sünnettir. RE. 214/5 ... ahzühâ hüden ...

RE. 214/5 ... ahzühâ hüden ...
Bu kitab-ı ilahiyede yeri olan,

Bu kitab-ı ilahiyede yeri olan,
Peygamber Efendimiz’den menkul olarakPeygamber Efendimiz’den menkul olarak gelen sünnete ittibâ hidayeti icab ettirir, hidayeti muciptir.gelen sünnete ittibâ hidayeti icab ettirir, hidayeti muciptir. İnsanların hidayetine vesile olur o sünnetler.İnsanların hidayetine vesile olur o sünnetler. Mesela gece kalkıp teheccüd namazı kılmak,Mesela gece kalkıp teheccüd namazı kılmak, işrak namazı kılmak, duha namazı kılmak,işrak namazı kılmak, duha namazı kılmak, evvabin namazı kılmak…evvabin namazı kılmak… Pazartesi, Perşembe orucunu tutmak.Pazartesi, Perşembe orucunu tutmak. Ayın on üç, on dört, on beşindeki oruçları tutmak.Ayın on üç, on dört, on beşindeki oruçları tutmak. Bunlar insanların hidayetine vesile olan sünnetlerdir.Bunlar insanların hidayetine vesile olan sünnetlerdir. Bunlardan gayrı olan diğer sünnetler vardır ki

Bunlardan gayrı olan diğer sünnetler vardır ki
onların aslı kitab-ı ilahiyede yoktur,onların aslı kitab-ı ilahiyede yoktur, RE. 214/5 ... el-ahzü bihâ fadîletün ...

RE. 214/5 ... el-ahzü bihâ fadîletün ...
Fakat onları yapmakta fazilet vardır.

Fakat onları yapmakta fazilet vardır.
Sevap vardır, fazilet vardır.Sevap vardır, fazilet vardır. RE. 214/5 ... terkühâ leyse bi-hatîetin.

RE. 214/5 ... terkühâ leyse bi-hatîetin.
Fakat terk edersen günahkâr da olmazsın.

Fakat terk edersen günahkâr da olmazsın.
Çünkü bu sünnetler böyle demiş:Çünkü bu sünnetler böyle demiş: Aleyküm bi-sünnetî, ve sünneti'l-hulefâ-i râşidîn.

Aleyküm bi-sünnetî, ve sünneti'l-hulefâ-i râşidîn.
“—Siz benim sünnetime ve benim halifelerim olan

“—Siz benim sünnetime ve benim halifelerim olan
hulefa-i raşidin;hulefa-i raşidin; Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali Radıyallàhu anhüm,Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali Radıyallàhu anhüm, gelen sünnetlere ki, imam-ı àdil olan kimselerdir bunlar.gelen sünnetlere ki, imam-ı àdil olan kimselerdir bunlar. Bunların sünnetlerine de uyun!Bunların sünnetlerine de uyun! Bunların sünnetlerini de terk etmeyin!”Bunların sünnetlerini de terk etmeyin!” Onun için bu sünnetlerden bazılarını şöyle yazmışlar.

Onun için bu sünnetlerden bazılarını şöyle yazmışlar.
Diyor ki:Diyor ki: Rasul-i Ekrem SAS yatarken gözlerine sürme çekerlermiş, yatarken.

Rasul-i Ekrem SAS yatarken gözlerine sürme çekerlermiş, yatarken.
Bu bir sünnettir.Bu bir sünnettir. Bu sürme bir taştır Arabistan’da.Bu sürme bir taştır Arabistan’da. O taş dövülüyor,O taş dövülüyor, işte gözlere cila verir.işte gözlere cila verir. Parlar, gözler kuvvetten çabuk düşmez,Parlar, gözler kuvvetten çabuk düşmez, zaaf-ı basar gelip de görememezlik olmaz.zaaf-ı basar gelip de görememezlik olmaz. Daima gözleri nurlu ve görücü olur.Daima gözleri nurlu ve görücü olur. Onun için, Efendimiz SAS bunuOnun için, Efendimiz SAS bunu her gün her gece yatarken üç defa sürerlermiş gözlerine…her gün her gece yatarken üç defa sürerlermiş gözlerine… İkincisi, muhakkak ellerinde bir asâ bulundururlarmış.

İkincisi, muhakkak ellerinde bir asâ bulundururlarmış.
Asâ, boydan, omuzdan daha yüksek yahut omuz boyunda.Asâ, boydan, omuzdan daha yüksek yahut omuz boyunda. Bir şey ucunda parmağını koyacak çatalı var.Bir şey ucunda parmağını koyacak çatalı var. Onu da ellerinde daima taşırlarmış.Onu da ellerinde daima taşırlarmış. Onu taşımak da sünnettir.Onu taşımak da sünnettir. Ama şimdi bugün memleketimizde o cari olmadığından,Ama şimdi bugün memleketimizde o cari olmadığından, bu gibi şeyleri yapmak doğru olmuyor.bu gibi şeyleri yapmak doğru olmuyor. Ama çöl gibi bir yerde olursan,Ama çöl gibi bir yerde olursan, kasaba gibi bir yerde olursan oralarda yapabilirsin.kasaba gibi bir yerde olursan oralarda yapabilirsin. Sonra Efendimiz SAS’in bir de bir arşından

Sonra Efendimiz SAS’in bir de bir arşından
daha fazla bir çomağı varmış.daha fazla bir çomağı varmış. Ucu topuzludur diyor.Ucu topuzludur diyor. Onu da mutlaka yanlarında taşırlarmış.Onu da mutlaka yanlarında taşırlarmış. Devesine binerken, merkebine binerken deDevesine binerken, merkebine binerken de devesinin, merkebinin önünde bulundururlarmış.devesinin, merkebinin önünde bulundururlarmış. İcabında onu vurdun muydu, kılıç yerine geçer,İcabında onu vurdun muydu, kılıç yerine geçer, silah yerine geçer.silah yerine geçer. Öyle bir düşman karşısında kaldığı vakitte insan,Öyle bir düşman karşısında kaldığı vakitte insan, onunla kendini müdafaa ve muhafaza eder.onunla kendini müdafaa ve muhafaza eder. Yani bu usule de riayet, sünnet-i seniyye imiş.Yani bu usule de riayet, sünnet-i seniyye imiş. Ama bizim baston onun yerine kàim olmaz.Ama bizim baston onun yerine kàim olmaz. Baston kullanmak bid’attır.Baston kullanmak bid’attır. Sonra Rasûl-i Ekrem SAS daima kokulanırlar,

Sonra Rasûl-i Ekrem SAS daima kokulanırlar,
kokuyu severler.kokuyu severler. Kokuyu sevdikleri için daima kokulanırlarKokuyu sevdikleri için daima kokulanırlar ve sakallarını ve kaşlarını tararlar idi.ve sakallarını ve kaşlarını tararlar idi. Bu da sünnet-i seniyyedir.Bu da sünnet-i seniyyedir. Bir de Peygamber Efendimiz’in mübarek aynaları varmış.

Bir de Peygamber Efendimiz’in mübarek aynaları varmış.
Daima böyle bir cemaat içerisine çıkacağı vakitteDaima böyle bir cemaat içerisine çıkacağı vakitte aynaya bakar, kendisini, kılığını düzeltir ve dermiş ki:aynaya bakar, kendisini, kılığını düzeltir ve dermiş ki: Allàhümme hassin hukukî,

Allàhümme hassin hukukî,
Kemâ hassente halkî ve harrim vechî ale'n-nâri.Kemâ hassente halkî ve harrim vechî ale'n-nâri. “—Ya Rabbi, boyumu posumu güzel ettiğin gibi ahlâkımı da güzel et!”

“—Ya Rabbi, boyumu posumu güzel ettiğin gibi ahlâkımı da güzel et!”
Peygamber Efendimiz diyor bunu.Peygamber Efendimiz diyor bunu. “—Benim boyum posum güzel, endamım yerinde,
“—Benim boyum posum güzel, endamım yerinde,
hiç kusurum yok el-hamdü lillâh…hiç kusurum yok el-hamdü lillâh… Bunu sen lütfettin.Bunu sen lütfettin. Her yerim tam manasında...Her yerim tam manasında... Ama ahlâkımı da sen güzel et ya Rabbi!Ama ahlâkımı da sen güzel et ya Rabbi! Güzel huylu olayım!” diyor.Güzel huylu olayım!” diyor. Yâni siz de deyin ki:Yâni siz de deyin ki: “—Yâ Rabbi, bizim ahlâkımızı da düzelt!”
“—Yâ Rabbi, bizim ahlâkımızı da düzelt!”
Boyun, posun güzel olması para etmez.Boyun, posun güzel olması para etmez. Şimdi bir hanım kardeş geldi.

Şimdi bir hanım kardeş geldi.
Kırk yaşlarında, bir fabrikada çalışıyormuş.Kırk yaşlarında, bir fabrikada çalışıyormuş. Bir şoför efendi buna talip çıkmış.Bir şoför efendi buna talip çıkmış. Ben seninle evleneceğim demiş.Ben seninle evleneceğim demiş. Anası babası da çok müslüman…Anası babası da çok müslüman… Eh peki verelim demişler.Eh peki verelim demişler. Zavallı, fabrikada çalışırken beş bin beş yüz lira bir para biriktirebilmiş.

Zavallı, fabrikada çalışırken beş bin beş yüz lira bir para biriktirebilmiş.
Şoför efendi nasıl olsa bununla evlenecek ya,Şoför efendi nasıl olsa bununla evlenecek ya, “Ver hanım şu paraları bana!” demiş.“Ver hanım şu paraları bana!” demiş. Kadın da bu benim kocam olacak diye paraları vermiş.Kadın da bu benim kocam olacak diye paraları vermiş. Paraları aldıktan sonra, ara bakalım şoförü.Paraları aldıktan sonra, ara bakalım şoförü. Şoförün boyu güzel, posu güzel, yüzü güzel; kadın aldandı.

Şoförün boyu güzel, posu güzel, yüzü güzel; kadın aldandı.
Aldandı ama ahlâkı güzel değil.Aldandı ama ahlâkı güzel değil. Paraları aldı gitti şimdi.Paraları aldı gitti şimdi. Bir daha uğramıyor. Şimdi kadın,Bir daha uğramıyor. Şimdi kadın, Acaba bir dua hocaefendi bana öğretir de,Acaba bir dua hocaefendi bana öğretir de, ondan bir dua öğreneyim de okuyayım da bizim paralar gelsin diye gelmiş.ondan bir dua öğreneyim de okuyayım da bizim paralar gelsin diye gelmiş. Allah için gelmemiş ya, paralar için gelmiş yani.

Allah için gelmemiş ya, paralar için gelmiş yani.
Allah yardımcıları olsun.Allah yardımcıları olsun. Yani onun için bu dua, güzel bir dua:

Yani onun için bu dua, güzel bir dua:
“—Ya Rabbi benim boyumu posumu güzel ettiğin gibi,“—Ya Rabbi benim boyumu posumu güzel ettiğin gibi, ahlâkımı da güzel et ve yüzümü cehenneme haram et!”ahlâkımı da güzel et ve yüzümü cehenneme haram et!” Yani yüz cehenneme haram olunca, bütün vücut haram olur demektir.

Yani yüz cehenneme haram olunca, bütün vücut haram olur demektir.
Yüzden murat bütün vücut demektir.Yüzden murat bütün vücut demektir. Yüzümü ateşe haram kıl benim, yakmasın beni,Yüzümü ateşe haram kıl benim, yakmasın beni, bütün vücudumu yakmasın demektir.bütün vücudumu yakmasın demektir. Yani yüz kurtulsun, başka yeri yansın demek değil.Yani yüz kurtulsun, başka yeri yansın demek değil. Yüz kurtulunca, bütün vücut kurtulur.Yüz kurtulunca, bütün vücut kurtulur. Aynaya bakınca derhal hatıra bu gelmeli ve bu duayı yapmalıdır.

Aynaya bakınca derhal hatıra bu gelmeli ve bu duayı yapmalıdır.
Sonra Efendimiz SAS’in bir kılıcı var.

Sonra Efendimiz SAS’in bir kılıcı var.
Kılıcının kabzası, tuttuğu yer de gümüşten imiş.Kılıcının kabzası, tuttuğu yer de gümüşten imiş. Bu kılıcını da mübarek Rasûl-i Ekrem yanlarında taşırlarmış.Bu kılıcını da mübarek Rasûl-i Ekrem yanlarında taşırlarmış. Ben böyle bir adamın diyor işte.Ben böyle bir adamın diyor işte. Kılıcı da yanında.Kılıcı da yanında. Bahadırlığını, cesaretini gösteriyor.Bahadırlığını, cesaretini gösteriyor. Adına Zülfikar derlermiş bu kılıcın da…Adına Zülfikar derlermiş bu kılıcın da… Aynı zamanda Peygamber SAS güreşmiş de…

Aynı zamanda Peygamber SAS güreşmiş de…
Ama her güreştiğini de yenmiştir.Ama her güreştiğini de yenmiştir. Sonra bu Peygamber, Allah-u Teàlâ’nın en güzel bir habîbi,

Sonra bu Peygamber, Allah-u Teàlâ’nın en güzel bir habîbi,
halîli olduğu halde ayakkabısı yırtıldığı vakitte kendisi dikermiş.halîli olduğu halde ayakkabısı yırtıldığı vakitte kendisi dikermiş. Ayakkabıcıya götürüp vermez, .Ayakkabıcıya götürüp vermez, . iğneyi ipliği alır kendi dikermiş.iğneyi ipliği alır kendi dikermiş. Esvabında yırtıklık olursa onu da kendi dikermişEsvabında yırtıklık olursa onu da kendi dikermiş Hanımlara bir hizmet olursa,

Hanımlara bir hizmet olursa,
o hizmette hanımlarına da yardımcı olurmuş.o hizmette hanımlarına da yardımcı olurmuş. Bu Efendimiz SAS’in sünnetidir bunlar.Bu Efendimiz SAS’in sünnetidir bunlar. Bunlara kılıbıklık derler ama ayıptır bunu demek.Bunlara kılıbıklık derler ama ayıptır bunu demek. İnsanın evinde ehl ü iyaline yardım etmesiİnsanın evinde ehl ü iyaline yardım etmesi kılıbıklıktan değil, sünnetin iktizasından ileri gelir.kılıbıklıktan değil, sünnetin iktizasından ileri gelir. Dün bir efendi geldi, dedi ki:

Dün bir efendi geldi, dedi ki:
“—Es-selâmu aleyküm dediğimiz vakitte biz musafaha yapıyoruz.
“—Es-selâmu aleyküm dediğimiz vakitte biz musafaha yapıyoruz.
Bunu nasıl yapacağız dedi?Bunu nasıl yapacağız dedi? Herkes bir çeşit yapıyor.” dedi. Dedim:Herkes bir çeşit yapıyor.” dedi. Dedim: “—Görmedin mi yâhu? Biz böyle yapıyoruz işte...” dedim.
“—Görmedin mi yâhu? Biz böyle yapıyoruz işte...” dedim.
“—Yok ben Tahtavi’de gördüm,
“—Yok ben Tahtavi’de gördüm,
eller şöyle avuç içine verilecek,eller şöyle avuç içine verilecek, bu parmaklar da birbirine karşı gelecek.” dedi.bu parmaklar da birbirine karşı gelecek.” dedi. Ben de lügatlere baktım nasıl olacak diyerekten.

Ben de lügatlere baktım nasıl olacak diyerekten.
Lügatlerde de bizim bildiğimiz gibi, “El avuçlarınınLügatlerde de bizim bildiğimiz gibi, “El avuçlarının birbiri içerisine gelip, buradan sıkıca tutup birbirlerine dua etmeleridir.” diyor.birbiri içerisine gelip, buradan sıkıca tutup birbirlerine dua etmeleridir.” diyor. Musafaha denilen şey.Musafaha denilen şey. Bu da sünnet-i seniyyedendir.Bu da sünnet-i seniyyedendir. O lügat kitabında diyor ki:O lügat kitabında diyor ki: “—Bu musafaha gâvurlardan bize gelme değil,
“—Bu musafaha gâvurlardan bize gelme değil,
bu Peygamber SAS’in sünnetidir.”bu Peygamber SAS’in sünnetidir.” Biz bunu avrupaya mal etmişiz.

Biz bunu avrupaya mal etmişiz.
Sanki Avrupalılar böyle yapıyormuş daSanki Avrupalılar böyle yapıyormuş da biz öyle yapmayacakmışız, yalnız o elini salla, biz sallamayız.biz öyle yapmayacakmışız, yalnız o elini salla, biz sallamayız. Tuttuk muydu birbirine sıkı sıkı yapışır,Tuttuk muydu birbirine sıkı sıkı yapışır, birbirimize dualar ederiz.birbirimize dualar ederiz. Selâm duası zaten kâfi.

Selâm duası zaten kâfi.
Esmâ-i Hüsnâ’dan en büyük isimdir.Esmâ-i Hüsnâ’dan en büyük isimdir. Onun için o selâmı verdin miydi,Onun için o selâmı verdin miydi, eğer kabul olduysa yetti.eğer kabul olduysa yetti. Başka dua istemez. (Es-selâmu aleyküm) yerineBaşka dua istemez. (Es-selâmu aleyküm) yerine hiçbir kelime kàim olmaz.hiçbir kelime kàim olmaz. (Es-selâmu aleyküm) “Allah’ın selâmı, selâmeti, rahatlığı,(Es-selâmu aleyküm) “Allah’ın selâmı, selâmeti, rahatlığı, dünyada da ahirette de senin üzerine olsun!”dünyada da ahirette de senin üzerine olsun!” Diyerekten Allah-u Teàlâ’nınDiyerekten Allah-u Teàlâ’nın talim buyurduğu, bunu Allah talim buyurur.talim buyurduğu, bunu Allah talim buyurur. Tahiyyeten bi-iznillah.Tahiyyeten bi-iznillah. Allah'ın talim buyurduğu bir tahiyyedir bu.Allah'ın talim buyurduğu bir tahiyyedir bu. Başkasının değil.Başkasının değil. Onun için o da sünnettir.Onun için o da sünnettir. Ve hademe ennehû ve rabeta batnehû hacera.

Ve hademe ennehû ve rabeta batnehû hacera.
Karınları o kadar acıkırdı ki, dayanamazlardı.

Karınları o kadar acıkırdı ki, dayanamazlardı.
Bir gün, iki gün, üç gün aç kalmış.Bir gün, iki gün, üç gün aç kalmış. En nihayet mübarek karnına taş bağlardı.En nihayet mübarek karnına taş bağlardı. Var mı ümmetinden bir tane böyle karnına taş bağlayıp da duran?Var mı ümmetinden bir tane böyle karnına taş bağlayıp da duran? Biz bir öğünümüz eksik olursa kıyamet koparıyoruz.Biz bir öğünümüz eksik olursa kıyamet koparıyoruz. Bugün üç öğün ekmek yiyoruz, hem de balıyla, baklavasıyla beraber.Bugün üç öğün ekmek yiyoruz, hem de balıyla, baklavasıyla beraber. Hala kalkıyoruz, ümmetlik davasında biz neden böyle oluyoruz diyoruz.Hala kalkıyoruz, ümmetlik davasında biz neden böyle oluyoruz diyoruz. E peygamberin yolunda hangi hareketimiz var?E peygamberin yolunda hangi hareketimiz var? Allah affetsin cümlemizi…Allah affetsin cümlemizi… Bununla beraber hacamat da olurlardı.

Bununla beraber hacamat da olurlardı.
Hacamatı ekseriyetle başlarının ortasından,Hacamatı ekseriyetle başlarının ortasından, ayaklarının üstünden, iki omuz aralarındanayaklarının üstünden, iki omuz aralarından aldırdıkları olmuştur.aldırdıkları olmuştur. Ve buna mukabil ilaçlar da kullanmış, tedavi de etmiştir kendisini.Ve buna mukabil ilaçlar da kullanmış, tedavi de etmiştir kendisini. Sakallarını kına ile boyarlarmış.

Sakallarını kına ile boyarlarmış.
Bâhusus eskiden asâkir-i İslâmiye de sakallı olduklarından,Bâhusus eskiden asâkir-i İslâmiye de sakallı olduklarından, sakallıların arasında beyaz sakallılar da olduğu vakitte,sakallıların arasında beyaz sakallılar da olduğu vakitte, düşmanın karşısına çıkınca bunlar ihtiyar insanlardüşmanın karşısına çıkınca bunlar ihtiyar insanlar diyerekten düşman önemsemezlik yapar ve hücum eder, saldırır.diyerekten düşman önemsemezlik yapar ve hücum eder, saldırır. Onun için asâkir-i İslâmiye sakallarını siyaha boyasınlar,Onun için asâkir-i İslâmiye sakallarını siyaha boyasınlar, genç insanlar gibi gözüksünler,genç insanlar gibi gözüksünler, düşmana heybet versinler diyerek,düşmana heybet versinler diyerek, bu suretle kınayı tecviz buyurmuşlar, sünnet olmuş.bu suretle kınayı tecviz buyurmuşlar, sünnet olmuş. Bunlar, sünnetlerin mukabili, bid’atlardır.

Bunlar, sünnetlerin mukabili, bid’atlardır.
Sünnetlerin mukabili, bid’attır.Sünnetlerin mukabili, bid’attır. Bid’at, Peygamber SAS’in yapmadığı ve kitab-ı ilâhiyedeBid’at, Peygamber SAS’in yapmadığı ve kitab-ı ilâhiyede ve peygamberin sünnetinde yeri olmayan şeyler.ve peygamberin sünnetinde yeri olmayan şeyler. Bahusus ibadette ve itikadda olursa çok fena…Bahusus ibadette ve itikadda olursa çok fena… İtikadda olursa, küfre kadar gider.İtikadda olursa, küfre kadar gider. İbadette olursa, büyük günahlara vesile olur.İbadette olursa, büyük günahlara vesile olur. Onları terk etmedikçe, insanın ibadeti kabul olmaz.

Onları terk etmedikçe, insanın ibadeti kabul olmaz.
İnsanın ibadeti bid’atları terk etmedikçe kabul olmaz.İnsanın ibadeti bid’atları terk etmedikçe kabul olmaz. Onun için bid’atların en mühimleri on tane demişler.Onun için bid’atların en mühimleri on tane demişler. Allah cümlemizi affetsin.Allah cümlemizi affetsin. Bunlardan birisi;Bunlardan birisi; Tilâvetü'l-Kur'âni bi'l-ücrati.

Tilâvetü'l-Kur'âni bi'l-ücrati.
Kur’an-ı Azîmü’ş-şan’ı ücretle okumak.

Kur’an-ı Azîmü’ş-şan’ı ücretle okumak.
Para mukabilinde Kur’an’ı okumak en kötü bir bid’at yani…

Para mukabilinde Kur’an’ı okumak en kötü bir bid’at yani…
Şimdi mesela Allah muhafaza, bir dost vefat ediyor.Şimdi mesela Allah muhafaza, bir dost vefat ediyor. “—Buyurun, bu akşam bizim evde bir Kur’an okuyacağız!”
“—Buyurun, bu akşam bizim evde bir Kur’an okuyacağız!”
diyorlar, dostlar çağırılıyor.diyorlar, dostlar çağırılıyor. Fakat her dost, oraya giden biliyor ki,

Fakat her dost, oraya giden biliyor ki,
biz Kur’an’ı okuduğumuz vakitte,biz Kur’an’ı okuduğumuz vakitte, bize beş on kuruş verecekler orada.bize beş on kuruş verecekler orada. Eğer dese ki o adam:Eğer dese ki o adam: “—Bu akşam gelin bize, bir Kur’an okuyun ama para yoktur!” dese
“—Bu akşam gelin bize, bir Kur’an okuyun ama para yoktur!” dese
kaç kişi gider acaba?kaç kişi gider acaba? Onun için, “Biz Allah için okuduk!” demek masaldır.

Onun için, “Biz Allah için okuduk!” demek masaldır.
Kendi kendimizi aldatıyoruz demektir.Kendi kendimizi aldatıyoruz demektir. Orada gayemiz var, o gaye için gidiyoruz.Orada gayemiz var, o gaye için gidiyoruz. Onun için ücretle Kur’an okumayı başa koymuş.Onun için ücretle Kur’an okumayı başa koymuş. Kırâetü'l-Kur'âni bi'l-ücrati ve'z-zikr.

Kırâetü'l-Kur'âni bi'l-ücrati ve'z-zikr.
Zikir, toplanıyorlar, tesbih çekelim. Ne kadar?

Zikir, toplanıyorlar, tesbih çekelim. Ne kadar?
Elli bin, yüz bin zikir çekeceğiz. Ne için?Elli bin, yüz bin zikir çekeceğiz. Ne için? Filan gayemiz var bu akşam,Filan gayemiz var bu akşam, o gayemizin husulü için yetmiş bin tevhid çekilirse,o gayemizin husulü için yetmiş bin tevhid çekilirse, dört bin dört yüz defa salât u selâm okunursadört bin dört yüz defa salât u selâm okunursa o maksatlar hasıl oluyormuş.o maksatlar hasıl oluyormuş. Onun için:Onun için: “—Komşu sen, sen, sen gel bakalım da bu akşam bunları okuyalım!”
“—Komşu sen, sen, sen gel bakalım da bu akşam bunları okuyalım!”
Tek okunmaz çünkü, ancak bunlarla olur.

Tek okunmaz çünkü, ancak bunlarla olur.
E buraya Allah için gelenler varsa, ne mutlu.E buraya Allah için gelenler varsa, ne mutlu. Yok buradan bir gaye bekliyorlarsa, ne yazık.Yok buradan bir gaye bekliyorlarsa, ne yazık. Bununla beraber bir de bizim Kadir namazı,

Bununla beraber bir de bizim Kadir namazı,
Regaib namazı, Mi’rac namazı diye toplanarakRegaib namazı, Mi’rac namazı diye toplanarak cemaatle kılınan namazlar da bid’attır.cemaatle kılınan namazlar da bid’attır. Bunların sevabı değil, günahı vardır.Bunların sevabı değil, günahı vardır. Ya cemaat kendiliğinden hazırsa,Ya cemaat kendiliğinden hazırsa, birisi kalktı Allahu ekber dedi, bir namaza durdu.birisi kalktı Allahu ekber dedi, bir namaza durdu. Onun arkasına uymak olur.Onun arkasına uymak olur. Fakat Ahmed, Mehmed, gel, gel.Fakat Ahmed, Mehmed, gel, gel. Toplanalım da filanın evinde,Toplanalım da filanın evinde, bu akşam bir tesbih namazı kılacağız.bu akşam bir tesbih namazı kılacağız. Bu caiz değildir, bid’attır.Bu caiz değildir, bid’attır. İkinci, namazda ta’dil-i erkân.

İkinci, namazda ta’dil-i erkân.
Allahu ekber diyoruz, duruyoruz.Allahu ekber diyoruz, duruyoruz. Kıraatimizi ta’dil-i erkân üzere okuruz.Kıraatimizi ta’dil-i erkân üzere okuruz. Rükûa gidilir.Rükûa gidilir. Rükûda üç kere “Sübhàne rabbiye’l-azîm” dedikten sonra “Rükûda üç kere “Sübhàne rabbiye’l-azîm” dedikten sonra “ Semia’llàhu li-men hamideh” der, ayakta yine hiç olmazsaSemia’llàhu li-men hamideh” der, ayakta yine hiç olmazsa bir tesbih ortası iki tesbih, a’lâsı üç tesbih kadar durmak lâzım.bir tesbih ortası iki tesbih, a’lâsı üç tesbih kadar durmak lâzım. O tesbihten sonra secdeye ineceksin.O tesbihten sonra secdeye ineceksin. Secdelerden birincisini yaptık.Secdelerden birincisini yaptık. “Sübhàne rabbiye’l-a’lâ” dedik üç defa, kalktık.“Sübhàne rabbiye’l-a’lâ” dedik üç defa, kalktık. Kalktıktan sonra hiç olmazsa en aşağı bir tesbih,Kalktıktan sonra hiç olmazsa en aşağı bir tesbih, ortası iki tesbih, a’lâsı üç tesbih kadar şöyle bir duracağız,ortası iki tesbih, a’lâsı üç tesbih kadar şöyle bir duracağız, dinleneceğiz; ondan sonra ikinci secdeye gideceğiz.dinleneceğiz; ondan sonra ikinci secdeye gideceğiz. Eğer bunu yapmazsak bu İmam Yusuf’a göre farzdır;

Eğer bunu yapmazsak bu İmam Yusuf’a göre farzdır;
namaz sahih olmaz.namaz sahih olmaz. Diğer imamlara göre sünnettir, sahih olsa da noksandır.Diğer imamlara göre sünnettir, sahih olsa da noksandır. “Benim işim var, acele kılayım da gideyim!”“Benim işim var, acele kılayım da gideyim!” diye horozun, tavuğun yem topladığı gibi kılınan namaz makbul değildir.diye horozun, tavuğun yem topladığı gibi kılınan namaz makbul değildir. Buna riayet etmek lazım!Buna riayet etmek lazım! Bunları da bid’at saymışlar.Bunları da bid’at saymışlar. Bir de imamı sebkat etmek.

Bir de imamı sebkat etmek.
İmam Allahu ekber demeden,İmam Allahu ekber demeden, bu hemen iniveriyor aşağıya.bu hemen iniveriyor aşağıya. İmam Allahu ekber demeden evvel secdeye iniveriyor.İmam Allahu ekber demeden evvel secdeye iniveriyor. Secdeden imam Allahu ekber demeden kaldırıveriyor başını.Secdeden imam Allahu ekber demeden kaldırıveriyor başını. Bunlar en çirkin bid’atlardır.Bunlar en çirkin bid’atlardır. İmamın tekbirinden evvel gitmek kat’iyyen caiz değildir.İmamın tekbirinden evvel gitmek kat’iyyen caiz değildir. Muhaddislerden birisi buna inanmamış.

Muhaddislerden birisi buna inanmamış.
Böyle şey yoktur demiş.Böyle şey yoktur demiş. Cenâb-ı Hak onun başını da merkebin başına çevirivermiş.Cenâb-ı Hak onun başını da merkebin başına çevirivermiş. Bunun tabirinde, imamları sebkat eden insanların başları,Bunun tabirinde, imamları sebkat eden insanların başları, hımar başı gibidir denmiş.hımar başı gibidir denmiş. Yani merkebin aklı ne kadarsa, bu adamın aklı da o kadar.Yani merkebin aklı ne kadarsa, bu adamın aklı da o kadar. Çünkü ben buna uydum diyor, uyduğu adamı geçiyor.Çünkü ben buna uydum diyor, uyduğu adamı geçiyor. Uydum dedikten sonra onu geçmek, en büyük kabahat.Uydum dedikten sonra onu geçmek, en büyük kabahat. Uyduğun adama uymak lazım!Uyduğun adama uymak lazım! İkincisi safların düzgün olmaması da en büyük bir bid’attır.

İkincisi safların düzgün olmaması da en büyük bir bid’attır.
Saflar… Mesela bizim cami ufacık ama Fatih gibi,Saflar… Mesela bizim cami ufacık ama Fatih gibi, Bayezid gibi, Yeni Cami Sultan Ahmet gibi büyükBayezid gibi, Yeni Cami Sultan Ahmet gibi büyük camilerdeki saflar bakarsın böyle böyle kıvrılmış durmuştur.camilerdeki saflar bakarsın böyle böyle kıvrılmış durmuştur. Onların hiç olmaması lazım.Onların hiç olmaması lazım. Safların kıvrıklığı, kalplerin bozukluğunun alametidir.Safların kıvrıklığı, kalplerin bozukluğunun alametidir. İster ufak cami, ister büyük cami.İster ufak cami, ister büyük cami. Ufak camide daha kolay olur safların düzelmesi.Ufak camide daha kolay olur safların düzelmesi. Fakat büyük camilerde zorsa daFakat büyük camilerde zorsa da buna çok dikkat etmek lazım.buna çok dikkat etmek lazım. Dikkat etmemek bid’attır.Dikkat etmemek bid’attır. Şimdi birkaç gün şu geride namaz kılıyorum Cuma günleri.

Şimdi birkaç gün şu geride namaz kılıyorum Cuma günleri.
Vaiz efendi olsun, hatip efendi olsun söylüyor.Vaiz efendi olsun, hatip efendi olsun söylüyor. Bakıyorum gerideki cemaatin hiç kulağına bile girmiyor.Bakıyorum gerideki cemaatin hiç kulağına bile girmiyor. Hiç tüyünü bile kımıldatmıyor adam.Hiç tüyünü bile kımıldatmıyor adam. Orası boş duruyor, ne çekiliyor kenara, ne öne geçiyor,Orası boş duruyor, ne çekiliyor kenara, ne öne geçiyor, öyle kazık gibi duruyor, olur mu yâhu?öyle kazık gibi duruyor, olur mu yâhu? Bu kadar da ruhsuz bir müslüman olur mu?Bu kadar da ruhsuz bir müslüman olur mu? Namaza gelmişsin, ibadet edeceksin.Namaza gelmişsin, ibadet edeceksin. Bu ibadetin daha usulünden, erkânından haberin yok.Bu ibadetin daha usulünden, erkânından haberin yok. Mutlaka birisi itecek onu, geç oraya diyecek de geçecek.Mutlaka birisi itecek onu, geç oraya diyecek de geçecek. Böyle şey mi olur?Böyle şey mi olur? Onun için, Rasul-i Ekrem SAS, ilk zamanlarda

Onun için, Rasul-i Ekrem SAS, ilk zamanlarda
namaza hemen durmazlardı.namaza hemen durmazlardı. Ellerinde bir de şöyle bir çubuk, safların arasına girerdi.Ellerinde bir de şöyle bir çubuk, safların arasına girerdi. Mihrabı bırakır, safların arasına girer,Mihrabı bırakır, safların arasına girer, “Sen ileri, sen geri!” diyerekten karınlarına dokunaraktan“Sen ileri, sen geri!” diyerekten karınlarına dokunaraktan safları tanzim ederlerdi.safları tanzim ederlerdi. Ta Hz. Osman’ın devrine kadar bu böyle oldu.Ta Hz. Osman’ın devrine kadar bu böyle oldu. Gene de bugün böyle olması lazım gelirken,Gene de bugün böyle olması lazım gelirken, tabii biz bunu yapamıyoruz.tabii biz bunu yapamıyoruz. Çünkü birisine bunu dedik miydi, ertesi gün ya camiye gelmeyecek,Çünkü birisine bunu dedik miydi, ertesi gün ya camiye gelmeyecek, ya da senin aleyhine çok fena konuşacak.ya da senin aleyhine çok fena konuşacak. Bu bid’atlardan birisi teganni ile söylemek.

Bu bid’atlardan birisi teganni ile söylemek.
Gerek söylemek suretiyle teganni ile...Gerek söylemek suretiyle teganni ile... Gerek Kur’an okuyor, gerek Mevlid okuyor,Gerek Kur’an okuyor, gerek Mevlid okuyor, gerek kasîde okuyor; teganni yapıyor.gerek kasîde okuyor; teganni yapıyor. Bu teganniyi okuyan da dinleyen de mes’uldür.Bu teganniyi okuyan da dinleyen de mes’uldür. Okuyan da aynı, dinleyen de aynı bid’at-ı kabîhadır.Okuyan da aynı, dinleyen de aynı bid’at-ı kabîhadır. Bahusus camilerimizi bunlara alet etmekBahusus camilerimizi bunlara alet etmek daha büyük bid’attır, bunları evlerde okursandaha büyük bid’attır, bunları evlerde okursan günahı sana ait evinde.günahı sana ait evinde. Fakat camiye soktun muydu bunu.Fakat camiye soktun muydu bunu. Orada mesela hanendeler okur.Orada mesela hanendeler okur. Ne dediğini kimse anlamaz.Ne dediğini kimse anlamaz. Bir “Haaaa” gidiyor.Bir “Haaaa” gidiyor. Arkasından bir şey söyleyecek amaArkasından bir şey söyleyecek ama o kelimeyi anlayabilmek için onu mutlaka bilmek lazım.o kelimeyi anlayabilmek için onu mutlaka bilmek lazım. Bilmeyince yalnız onun “haaa”sı anlaşılır.Bilmeyince yalnız onun “haaa”sı anlaşılır. Buna da teganni diyorlar ki kat’iyyen ne Kur’an’da,Buna da teganni diyorlar ki kat’iyyen ne Kur’an’da, ne de Mevlid’de caiz değildir.ne de Mevlid’de caiz değildir. Maksat gayeyi anlatmaktır insanlara.

Maksat gayeyi anlatmaktır insanlara.
O gayeyi anlatmak için nasıl konuşuyorsan öyle söylemek lazım.O gayeyi anlatmak için nasıl konuşuyorsan öyle söylemek lazım. Bak bu bizim Mısırlı Hafız kaç gündür memleketimizde.Bak bu bizim Mısırlı Hafız kaç gündür memleketimizde. Birkaç defa da buraya geldi.Birkaç defa da buraya geldi. Okurken ne tegannisi var, ne bir şeyi var adamın işte.Okurken ne tegannisi var, ne bir şeyi var adamın işte. Lisan da onların.Lisan da onların. Pek güzel okuyor, insan da bayılıyor.Pek güzel okuyor, insan da bayılıyor. el-Lahnü bi'l-Kur'an.

el-Lahnü bi'l-Kur'an.
Kur’an’da lehin; kelimeyi yerinden çıkararak okumak.

Kur’an’da lehin; kelimeyi yerinden çıkararak okumak.
Mesela tecvid denilen bir kaide var.Mesela tecvid denilen bir kaide var. Tecvid kaidelerine rivayet etmeyerektenTecvid kaidelerine rivayet etmeyerekten çekilmeyecek yerde çeker de çeker.çekilmeyecek yerde çeker de çeker. Çekilecek yerde çekmemek de birdir.Çekilecek yerde çekmemek de birdir. Bu da bid’atların en kötülerindenmiş.Bu da bid’atların en kötülerindenmiş. Şimdi kalmadı ama.Şimdi kalmadı ama. Eskiden hatib efendi minbere çıkar.

Eskiden hatib efendi minbere çıkar.
Orada okur mesela.Orada okur mesela. Müezzinler müezzin mahfilinde bir salât u selâm okurlar.Müezzinler müezzin mahfilinde bir salât u selâm okurlar. Ebubekir Sıddik der.Ebubekir Sıddik der. Radiyallaaaaaaaaahu anh.Radiyallaaaaaaaaahu anh. Müezzin efendi mahfilden yapar.Müezzin efendi mahfilden yapar. Sonra amin diyecek, “Aaaaaaamiiiiiiinnnn.” der.Sonra amin diyecek, “Aaaaaaamiiiiiiinnnn.” der. Kendisine mahsus şeyler söyler.Kendisine mahsus şeyler söyler. Hele Fatih’teki müezzin efendi bunu pek hoş yapardı,Hele Fatih’teki müezzin efendi bunu pek hoş yapardı, hoşumuza da giderdi.hoşumuza da giderdi. Fakat bid’at-ı kabihadandır diyor.Fakat bid’at-ı kabihadandır diyor. Niçin? Amin, bu yapılan şeyin tasdikinden ibarettir.

Niçin? Amin, bu yapılan şeyin tasdikinden ibarettir.
Burada teganniye lüzum yok.Burada teganniye lüzum yok. Burada bunu içinden diyeceksin:Burada bunu içinden diyeceksin: “—Yâ Rabbi, bunu kabul et, ben de bunu dinledim.
“—Yâ Rabbi, bunu kabul et, ben de bunu dinledim.
Bunun dediklerini bize de ihsan et!” mânâsına.Bunun dediklerini bize de ihsan et!” mânâsına. Fâtiha okurken nasılFâtiha okurken nasıl (Ve le’ddàllîn) diyor imam efendi(Ve le’ddàllîn) diyor imam efendi içimizden hepimiz amin diyoruz,içimizden hepimiz amin diyoruz, yani böyle olsun diyoruz.yani böyle olsun diyoruz. Bu imam efendi ne dediyse öyle olsun, biz de ona iştirak ediyoruz.Bu imam efendi ne dediyse öyle olsun, biz de ona iştirak ediyoruz. Amin, iştirak etmek. Onu mühürlemek.Amin, iştirak etmek. Onu mühürlemek. et-Tasaddüki ale'd-derabi ve't-tehîb

et-Tasaddüki ale'd-derabi ve't-tehîb
Tasadduk edeceğiz, kime vereceğiz?

Tasadduk edeceğiz, kime vereceğiz?
Sadaka vereceğiz birisine ama, herif israf ediyor parayı,Sadaka vereceğiz birisine ama, herif israf ediyor parayı, yerinde kullanmıyor parayı.yerinde kullanmıyor parayı. İhtiyacı için değil, ihtiyacının dışında harcıyor.İhtiyacı için değil, ihtiyacının dışında harcıyor. Meselâ, sigara içen bir insan müsriftir.

Meselâ, sigara içen bir insan müsriftir.
Niçin? Sigaranın hiçbir fayda yeri yoktur.Niçin? Sigaranın hiçbir fayda yeri yoktur. İhtiyaç-ı zarureden de değildir.İhtiyaç-ı zarureden de değildir. O adam parasını ihtiyaç-ı zarurenin dışında olanO adam parasını ihtiyaç-ı zarurenin dışında olan sigaraya veriyor, hanımı da içiyor, çocuğu da içiyor.sigaraya veriyor, hanımı da içiyor, çocuğu da içiyor. Ne yapar günde?Ne yapar günde? On beş yirmi lira havaya uçuyor.On beş yirmi lira havaya uçuyor. “—Buna biz de yardım edelim, bu fakirdir!” diyemeyiz.
“—Buna biz de yardım edelim, bu fakirdir!” diyemeyiz.
Bu adam on beş yirmi lirayı uçuruyor hava olarak, duman olarak.

Bu adam on beş yirmi lirayı uçuruyor hava olarak, duman olarak.
Bir buçuk milyar lira ediyormuşBir buçuk milyar lira ediyormuş bu bizim duman zayiatımız.bu bizim duman zayiatımız. Allah affetsin kusurlarımızı…Allah affetsin kusurlarımızı… Bu sefih, parasını nereye harcayacağını bilmeyen,

Bu sefih, parasını nereye harcayacağını bilmeyen,
şuuru yerinde olmayan, aptal insanlar.şuuru yerinde olmayan, aptal insanlar. Bunlara tasadduk bid’atın en kötüsüdür.Bunlara tasadduk bid’atın en kötüsüdür. En kötü bid’atlardan birisi de kendisini bilmeyen sefihlereEn kötü bid’atlardan birisi de kendisini bilmeyen sefihlere ve müsriflere yardımda bulunmaktır, tasadduk etmektir.ve müsriflere yardımda bulunmaktır, tasadduk etmektir. Ve's-sâili'l-mescid

Ve's-sâili'l-mescid
Adam camiye geliyor, ihtiyacını arz ediyor.

Adam camiye geliyor, ihtiyacını arz ediyor.
Biz de onlara beş on kuruş veriyoruz.Biz de onlara beş on kuruş veriyoruz. Camide verilen bu para da bidat-i seyyiedendir.Camide verilen bu para da bidat-i seyyiedendir. Bid’atlar da iki kısımdır.

Bid’atlar da iki kısımdır.
İyisi var kötüsü var.İyisi var kötüsü var. Bu caminin içindeki mefruşat da bid’attır amaBu caminin içindeki mefruşat da bid’attır ama bidat-ı hasene denmiştir buna.bidat-ı hasene denmiştir buna. Camide minare yapılmış, bid’attır ama bid’atın hasenedir.Camide minare yapılmış, bid’attır ama bid’atın hasenedir. Şu kandiller de bid’attır ama bidat-ı hasenedir.Şu kandiller de bid’attır ama bidat-ı hasenedir. Yalnız halıların yünden olmaması lazım.

Yalnız halıların yünden olmaması lazım.
Halılar yünden olursa kerahati ağır olur.Halılar yünden olursa kerahati ağır olur. Çünkü secde toprak ve toprak cinsine yapılır.Çünkü secde toprak ve toprak cinsine yapılır. Toprak cinsi hasırlarımız vardır.Toprak cinsi hasırlarımız vardır. Bir de pamuk halılar.Bir de pamuk halılar. Pamuktan dokunmuş, o da toprak mahsulüdür.Pamuktan dokunmuş, o da toprak mahsulüdür. Onların üzerine secde lâ be’s demişler.Onların üzerine secde lâ be’s demişler. Fakat yünden yapılan halılar hayvanidir.Fakat yünden yapılan halılar hayvanidir. Hayvani olduğu için onların üzerine secdede kerahat vardır demişler.Hayvani olduğu için onların üzerine secdede kerahat vardır demişler. Mesciddeki dilencilerede kapıdışarısında yer göstermeli,Mesciddeki dilencilerede kapıdışarısında yer göstermeli, verecek olan kapı dışarısında vermeli.verecek olan kapı dışarısında vermeli. Bunun bir de kötüsü.Bunun bir de kötüsü. Ve ittihâzü't-ta'âm li'ş-şehveti ve'r-riyâ.

Ve ittihâzü't-ta'âm li'ş-şehveti ve'r-riyâ.
Bir insan ziyafet yapıyor.

Bir insan ziyafet yapıyor.
Ne için? Filan adam zengindir desinler diyerekten.Ne için? Filan adam zengindir desinler diyerekten. Veyahut bir gösterişi var, o gösterişinden naşi ziyafet yapıyor.Veyahut bir gösterişi var, o gösterişinden naşi ziyafet yapıyor. Kimlere? Zenginlere.Kimlere? Zenginlere. İsterse fakirlere de yapsın.İsterse fakirlere de yapsın. Şöhret ve riya için yapıyorsa,Şöhret ve riya için yapıyorsa, bunun taamını yemek de caiz değildir.bunun taamını yemek de caiz değildir. Kadınların kabir ziyaretleri caiz değildir.

Kadınların kabir ziyaretleri caiz değildir.
Kadınların Mevlid okumaları, bahususKadınların Mevlid okumaları, bahusus sesleri dışarıdan erkekler tarafından işitileceksesleri dışarıdan erkekler tarafından işitilecek derecede bir yerdeyse caiz değildir.derecede bir yerdeyse caiz değildir. Eğer bu okuyan kadının kocası da varsa hiç caiz değildir.Eğer bu okuyan kadının kocası da varsa hiç caiz değildir. Bazı kocasız kadınlar olur, kocalıysa daha ağır olur.Bazı kocasız kadınlar olur, kocalıysa daha ağır olur. Onları böyle erkeklerin işiteceği bir yerde,Onları böyle erkeklerin işiteceği bir yerde, seslerini işiteceği bir yerde mevlüt okumaları caiz değildir.seslerini işiteceği bir yerde mevlüt okumaları caiz değildir. Halbuki bugün İstanbul’da bizim evlerimiz

Halbuki bugün İstanbul’da bizim evlerimiz
hep birbiri içine girmiştir.hep birbiri içine girmiştir. Alt kattaki ses ta üst kata kadar gider.Alt kattaki ses ta üst kata kadar gider. Bunun daha kötüsü,

Bunun daha kötüsü,
Ve ittihâzü't-ta'âm ...

Ve ittihâzü't-ta'âm ...
En kötü şey.En kötü şey. Bir kişi gidecek oradan.Bir kişi gidecek oradan. Akşama bakarsın helvalar yapılır, hafızlar çağırılır.Akşama bakarsın helvalar yapılır, hafızlar çağırılır. Burada düğün mü var da helva dağıtıyorsun ya hu?Burada düğün mü var da helva dağıtıyorsun ya hu? Burası ölü evi, matem evi burası…Burası ölü evi, matem evi burası… Matem evinde ziyafeti nereden çıkardınız siz?Matem evinde ziyafeti nereden çıkardınız siz? Matem evine komşuların yemek göndermesi lazım!Matem evine komşuların yemek göndermesi lazım! Matem evinin başkalarına ziyafet yapması hiç caiz değilken,

Matem evinin başkalarına ziyafet yapması hiç caiz değilken,
dünya tersine dönmüş.dünya tersine dönmüş. Evinden cenaze çıkmış, o akşam helva yapılacak mutlaka…Evinden cenaze çıkmış, o akşam helva yapılacak mutlaka… Gelenlere helva ikram edilecek.Gelenlere helva ikram edilecek. Burası ikram yeri değil ki, matem yeri.Burası ikram yeri değil ki, matem yeri. Orada ağlama, sızlama olacak.Orada ağlama, sızlama olacak. “—Yarın bizim başımıza da gelecek bu iş.
“—Yarın bizim başımıza da gelecek bu iş.
Ya Rabbi akıbetimizi hayreyle!” diyeceksin,Ya Rabbi akıbetimizi hayreyle!” diyeceksin, dualar edeceksin.dualar edeceksin. Allah kusurlarımızı affetsin...

Allah kusurlarımızı affetsin...
Bunlar bazıları işte.Bunlar bazıları işte. Sünnetler ve sünnete mukabil olan bid’atlar…Sünnetler ve sünnete mukabil olan bid’atlar… Her derste okuyoruz, elhamdülillah.Her derste okuyoruz, elhamdülillah. RE. 214/6 Es-sinnûru seb’un.

RE. 214/6 Es-sinnûru seb’un.
Sinnür diye biz ad koyuyoruz, kedi.

Sinnür diye biz ad koyuyoruz, kedi.
Ev mahlûku, evimizde yaşar.Ev mahlûku, evimizde yaşar. Bunun artığı temizdir.Bunun artığı temizdir. Yalnız sıçan tuttuğu, bir saat kadar üzerinden geçmedenYalnız sıçan tuttuğu, bir saat kadar üzerinden geçmeden bir kaba ağzını sokarsa, o kap pis olur.bir kaba ağzını sokarsa, o kap pis olur. Fakat bir saat geçtikten sonra, yalaya yalaya ağzını temizlemiştir.Fakat bir saat geçtikten sonra, yalaya yalaya ağzını temizlemiştir. Ondan sonrası temiz olur demişler.Ondan sonrası temiz olur demişler. RE. 214/7 Es-sivâkü matharatün li’l-femi,

RE. 214/7 Es-sivâkü matharatün li’l-femi,
merdàtün li’r-rabbi azze ve celle.merdàtün li’r-rabbi azze ve celle. Bu misvak biz bugün fırça diyoruz ya,

Bu misvak biz bugün fırça diyoruz ya,
fırça hiçbir zaman misvakın yerini tutmaz.fırça hiçbir zaman misvakın yerini tutmaz. Misvak, Allah-u Teàlâ’nın bitirdiği bir nebattır.Misvak, Allah-u Teàlâ’nın bitirdiği bir nebattır. O nebatın köklerinden istifade ederler.O nebatın köklerinden istifade ederler. Bir ağaç parçasıdır, güzelce tellenir.Bir ağaç parçasıdır, güzelce tellenir. O telleriyle ağız yıkanır.O telleriyle ağız yıkanır. Tutuş tarzı da vardır, kullanış tarzı da vardır.

Tutuş tarzı da vardır, kullanış tarzı da vardır.
Tutuş tarzıyla kullanış tarzı; üç kere sağa,Tutuş tarzıyla kullanış tarzı; üç kere sağa, üç kere sola, üç kere aşağı, üç kere sol aşağıya.üç kere sola, üç kere aşağı, üç kere sol aşağıya. Bu surette yapılır.

Bu surette yapılır.
Bir de fırça gibi fırçalanma yani.Bir de fırça gibi fırçalanma yani. Üçer kere sürersin, çekersin.Üçer kere sürersin, çekersin. Bu kafidir, sünnet olan bu kadardır.Bu kafidir, sünnet olan bu kadardır. Bu misvak aynı zamanda hem ağzı temizler. hem de

Bu misvak aynı zamanda hem ağzı temizler. hem de
Hem de "Merdâtü'r-rabbi azze ve celle" Ne büyük şey...

Hem de "Merdâtü'r-rabbi azze ve celle" Ne büyük şey...
Allah-u Teàlâ’nın rızasını celp eder. Niçin?Allah-u Teàlâ’nın rızasını celp eder. Niçin? “—Bakın, benim bu kulum Peygamberimin sünnetine
“—Bakın, benim bu kulum Peygamberimin sünnetine
uyaraktan ağzını misvaklıyor.”uyaraktan ağzını misvaklıyor.” Cenâb-ı Hak görüyor ve biliyor.

Cenâb-ı Hak görüyor ve biliyor.
Binâen aleyh Cenâb-ı Hakk’ın rızasını da celbe vesile olur demişler.Binâen aleyh Cenâb-ı Hakk’ın rızasını da celbe vesile olur demişler. RE. 214/8 Es-sivâkü yezîdü’r-racule fesàhaten.

RE. 214/8 Es-sivâkü yezîdü’r-racule fesàhaten.
Allah Allah. İnsan Cenab-ı Hakk’ın işine akıl erdirebilir mi?

Allah Allah. İnsan Cenab-ı Hakk’ın işine akıl erdirebilir mi?
Misvak ağzımızı temizleyen bir aleti kullanıyoruz.Misvak ağzımızı temizleyen bir aleti kullanıyoruz. Fakat bu insanda fesahati artırır diyor.Fakat bu insanda fesahati artırır diyor. Fesahat bu bir ilimdir.

Fesahat bu bir ilimdir.
Bu ilmin artmasına da vesile oluyor bu ağzının temizliği.Bu ilmin artmasına da vesile oluyor bu ağzının temizliği. Çünkü ilim insanın çalışmasıyla olmaz.Çünkü ilim insanın çalışmasıyla olmaz. O Allah-u Teàlâ’nın kuluna bir hediyesidir.O Allah-u Teàlâ’nın kuluna bir hediyesidir. Rasûlüllah’ın izinde gittiği müddetçe,

Rasûlüllah’ın izinde gittiği müddetçe,
Cenâb-ı Hak ona peyderpey bazı ilimleriCenâb-ı Hak ona peyderpey bazı ilimleri hatta kimsenin aklının ermediği ilimleri bilehatta kimsenin aklının ermediği ilimleri bile bakarsın onun içine sunuverir.bakarsın onun içine sunuverir. İlim diye içe inen, için söylediği ilimdir.İlim diye içe inen, için söylediği ilimdir. Kitaplardan okunan başka bir şey.Kitaplardan okunan başka bir şey. Onun için bak yine, üçüncü bir hadis.Onun için bak yine, üçüncü bir hadis. RE. 214/9 Es-sivâkü vâcibün ...

RE. 214/9 Es-sivâkü vâcibün ...
“—Misvak kullanmak vacibdir.” dedi şimdi.

“—Misvak kullanmak vacibdir.” dedi şimdi.
Ötede izah etti faziletini, şimdi bu hadiste deÖtede izah etti faziletini, şimdi bu hadiste de misvakin vacib olduğunu söyledi.misvakin vacib olduğunu söyledi. Onun için hacılarımız görmüştür yaOnun için hacılarımız görmüştür ya Arapların şuracıklarında durur.Arapların şuracıklarında durur. “Es-selâmu aleyküm!” der, ağzına sürter,“Es-selâmu aleyküm!” der, ağzına sürter, gene cebine koyar.gene cebine koyar. Misvâki ağızda durdurmak, o da ayrıca bir şey.Misvâki ağızda durdurmak, o da ayrıca bir şey. Efendimiz SAS’in de dâimâ yanı başında durur,

Efendimiz SAS’in de dâimâ yanı başında durur,
geceleri uyandıkça alır mübarek ağızlarını fırçalar,geceleri uyandıkça alır mübarek ağızlarını fırçalar, gene oraya korlar idi misvaklarını.gene oraya korlar idi misvaklarını. Misvak ağızda ne kadar çok durursa, ağız o kadar temiz olur.Misvak ağızda ne kadar çok durursa, ağız o kadar temiz olur. Ağzın temizliği, Kur’an’ın da güzelce okunmasına vesile olur.Ağzın temizliği, Kur’an’ın da güzelce okunmasına vesile olur. Cenâb-ı Hak ona fesâhat da ikram eder.Cenâb-ı Hak ona fesâhat da ikram eder. Vacib olunca, terki caiz değil demek.

Vacib olunca, terki caiz değil demek.
“Mutlaka misvaki kullanın!” demektir.“Mutlaka misvaki kullanın!” demektir. Sonra Cuma günkü gusül.

Sonra Cuma günkü gusül.
Misvaki kullanmak nasıl vacib iseMisvaki kullanmak nasıl vacib ise Cuma günü Cuma namazı içinCuma günü Cuma namazı için gusletmek de böylece vacibdir.gusletmek de böylece vacibdir. Sünnettir ama vacib kuvvetindedir yani.Sünnettir ama vacib kuvvetindedir yani. Vacip denildiği vakitte de sünnet kuvvetinde anlaşılır.Vacip denildiği vakitte de sünnet kuvvetinde anlaşılır. Yâni bunların ikisi de bırakılması caiz olmayan şeylerdir.Yâni bunların ikisi de bırakılması caiz olmayan şeylerdir. Büyüklerimiz katiyyen Cuma namazınınBüyüklerimiz katiyyen Cuma namazının guslünü terk etmemişlerdir.guslünü terk etmemişlerdir. Hele bugün bizim memleketimizde el-hamdü lillah

Hele bugün bizim memleketimizde el-hamdü lillah
sularımız bol, ateşlerimiz bol,sularımız bol, ateşlerimiz bol, genç olanlara gündüzün ateş de istemez.genç olanlara gündüzün ateş de istemez. Bugünkü sıcak sular kafi de gelir.Bugünkü sıcak sular kafi de gelir. E yaşlıysa veya zayıfsaE yaşlıysa veya zayıfsa ona bir parça suyu ısıtmak için odunlarımız da var, her şeyimiz de var.ona bir parça suyu ısıtmak için odunlarımız da var, her şeyimiz de var. Bunu yapmamakBunu yapmamak affolunmaz bir hatadır desem yerindedir.affolunmaz bir hatadır desem yerindedir. Muhakkak vücut haftada bir kere yıkanmak ihtiyacındadır, mecburidir.

Muhakkak vücut haftada bir kere yıkanmak ihtiyacındadır, mecburidir.
Yıkanmazsa kokar insan.Yıkanmazsa kokar insan. Kokmamak için, etrafındaki insanları rahatsız etmemek için,Kokmamak için, etrafındaki insanları rahatsız etmemek için, pis pis kokmamak için,pis pis kokmamak için, Cuma namazından evvel temizce yıkanır, sabunlanır,Cuma namazından evvel temizce yıkanır, sabunlanır, kiri, pisliği gider.kiri, pisliği gider. Bir de mis gibi kokular sürünür.Bir de mis gibi kokular sürünür. Ondan sonra temiz cumalık elbiselerini giyer.Ondan sonra temiz cumalık elbiselerini giyer. Cuma’ya öyle gelirse o Cuma’dan alacağı sevap kat kat olur.Cuma’ya öyle gelirse o Cuma’dan alacağı sevap kat kat olur. Dükkândan peştemalını beline bağlar,Dükkândan peştemalını beline bağlar, kolları da yarısına kadar açık gelirse…kolları da yarısına kadar açık gelirse… Affedersiniz kardeşler, hakikaten bu bizim için çok acıdır.

Affedersiniz kardeşler, hakikaten bu bizim için çok acıdır.
Gün geçtikçe insanların görenekleri,Gün geçtikçe insanların görenekleri, terbiyeleri, adetleri çeşitli hale geliyor.terbiyeleri, adetleri çeşitli hale geliyor. Bizim gençlik zamanlarımızdaBizim gençlik zamanlarımızda bu esvaplar böyle değildi.bu esvaplar böyle değildi. Beyefendiler mutlaka göğüsleri iliklerler, öyle gezerlerdi.Beyefendiler mutlaka göğüsleri iliklerler, öyle gezerlerdi. Böyle kolu açık, bacağı açık hiçbir efendiyi göremezdiniz,Böyle kolu açık, bacağı açık hiçbir efendiyi göremezdiniz, ayıp idi.ayıp idi. Bizde ancak külhanbeyi tabakası vardı ki, ona bazenBizde ancak külhanbeyi tabakası vardı ki, ona bazen yangıncılar, tulumbacılar falan da derler.yangıncılar, tulumbacılar falan da derler. Yalnız onlar ceketlerini omuzlarına atarlar,Yalnız onlar ceketlerini omuzlarına atarlar, o şekilde gezerlerdi.o şekilde gezerlerdi. Onlar da makbul değillerdi.Onlar da makbul değillerdi. Binâen aleyh böyle çıplak bir vücutla,

Binâen aleyh böyle çıplak bir vücutla,
yakası açık bir gömlekle, kolu açık bir gömlekleyakası açık bir gömlekle, kolu açık bir gömlekle namaza gelmek… Olmaz mı? Olur.namaza gelmek… Olmaz mı? Olur. Çıplak da olsan gene olur.Çıplak da olsan gene olur. Hani hamamdan çıkmış bir adam yok giyeceği bir şey,Hani hamamdan çıkmış bir adam yok giyeceği bir şey, yahut hırsız soymuş.yahut hırsız soymuş. Baştan aşağı çıplak adam.Baştan aşağı çıplak adam. Ne yapacak? Namaz vakti de gelmiş.Ne yapacak? Namaz vakti de gelmiş. O çıplak haliyle namaz kılar, olur.O çıplak haliyle namaz kılar, olur. Ama bizim memleketimizde el-hamdü lillah hepsi var.

Ama bizim memleketimizde el-hamdü lillah hepsi var.
Öyle kadınlar gibi püf yandım diyerektenÖyle kadınlar gibi püf yandım diyerekten soyunup dökünmek erkeğe yakışmaz.soyunup dökünmek erkeğe yakışmaz. Erkeklik biraz metanet sahibi, sabır sahibi,Erkeklik biraz metanet sahibi, sabır sahibi, azim sahibi, kuvvetli, kudretli…azim sahibi, kuvvetli, kudretli… İcabında düşmanın karşısında aç da kalacak, susuz da kalacak,İcabında düşmanın karşısında aç da kalacak, susuz da kalacak, örtüsüz de kalacak.örtüsüz de kalacak. Ama hiç birisine of demeyecek.Ama hiç birisine of demeyecek. Ama bugünkü hal çok perişanlık.Ama bugünkü hal çok perişanlık. Onun için Cuma gusüllerini katiyen terk etmemenin çaresine bakmalı.

Onun için Cuma gusüllerini katiyen terk etmemenin çaresine bakmalı.
İşin uzaktaysa, Cuma günü sabahleyin abdestini alır çıkarsın.İşin uzaktaysa, Cuma günü sabahleyin abdestini alır çıkarsın. Eğer evin yakınsa namaza erken gelir, namaz vakti alırsın.Eğer evin yakınsa namaza erken gelir, namaz vakti alırsın. Yani gusül abdestiyle namazı kılmak daha faziletli.Yani gusül abdestiyle namazı kılmak daha faziletli. Ama o gün... Onun için iki rivayet var:Ama o gün... Onun için iki rivayet var: Acaba bu gusül Cuma günü için mi, Cuma namazı için mi?..Acaba bu gusül Cuma günü için mi, Cuma namazı için mi?.. Bir insan Cuma namazından sonra gusül etse de olur mu?Bir insan Cuma namazından sonra gusül etse de olur mu? Bazısı olur demiş ama asıl olan Cuma namazı içindir.Bazısı olur demiş ama asıl olan Cuma namazı içindir. Cuma namazından evvel abdest alacak, yıkanacak,Cuma namazından evvel abdest alacak, yıkanacak, temizlenecek, kokulanacak; cumaya öyle gelecek, efendi gibi.temizlenecek, kokulanacak; cumaya öyle gelecek, efendi gibi. Ben Rabbimin divanına geliyorum diye gelecek.Ben Rabbimin divanına geliyorum diye gelecek. Terbiyesini takınacak.Terbiyesini takınacak. Saçını, başını taramış.Saçını, başını taramış. Takkesi, nesi varsa onu başına takmış.Takkesi, nesi varsa onu başına takmış. Bazı kardeşler şimdi bir acayip saçlar da belirdi.

Bazı kardeşler şimdi bir acayip saçlar da belirdi.
Darmadağın, perişan bir kafa ile geliyor huzur-u Rabbi’l-àlemîne.Darmadağın, perişan bir kafa ile geliyor huzur-u Rabbi’l-àlemîne. Gelme demeyiz tabii, gelsin ama herhalde huzur-u Rabbi’l-àlemîn’de durulacakGelme demeyiz tabii, gelsin ama herhalde huzur-u Rabbi’l-àlemîn’de durulacak bir kılık ister insanda…bir kılık ister insanda… Onun için, huzurunaOnun için, huzuruna böyle perişan kılıkla gelen insanlara Rasul-i Ekrem Sasböyle perişan kılıkla gelen insanlara Rasul-i Ekrem Sas huzurlarından derlerdi ki:huzurlarından derlerdi ki: “—Sen git saçını başını tara, yüzünü gözünü temizle,
“—Sen git saçını başını tara, yüzünü gözünü temizle,
üstünü başını topla da öyle gel!” derlerdi.üstünü başını topla da öyle gel!” derlerdi. Allah’ın divanı bu…

Allah’ın divanı bu…
Onun için:Onun için: es-sivâkü vâcibün, ve ğuslü cümü'ati vâcibün alâ külli müslimin.

es-sivâkü vâcibün, ve ğuslü cümü'ati vâcibün alâ külli müslimin.
Her büluğa ermiş müslümanın üzerine borçtur, tekrar:

Her büluğa ermiş müslümanın üzerine borçtur, tekrar:
RE. 214/10 Es-sivakü ...

RE. 214/10 Es-sivakü ...
Ne kadar ehemmiyet verilmiş misvaka.Ne kadar ehemmiyet verilmiş misvaka. ''Es-sivakü'' misvak demek yani.''Es-sivakü'' misvak demek yani. RE. 214/10 ... matharatün li’l-femi, merdàtün li’r-rabbi ...

RE. 214/10 ... matharatün li’l-femi, merdàtün li’r-rabbi ...
Bak bak, hem Rabbin rızasını celbediyor,

Bak bak, hem Rabbin rızasını celbediyor,
hem ağzın kokularını gideriyor, hem de:hem ağzın kokularını gideriyor, hem de: RE. 214/10 ... ve meclâtün li’l-basari.

RE. 214/10 ... ve meclâtün li’l-basari.
Gözlere de cilâ veriyor.

Gözlere de cilâ veriyor.
Ağzı temizliyorsun ama aynı zamanda gözlerin de parlıyor, cilalanıyor.Ağzı temizliyorsun ama aynı zamanda gözlerin de parlıyor, cilalanıyor. Uzakları da görebilirsin.Uzakları da görebilirsin. Mâlûm ya, göz her mahlûkta var.

Mâlûm ya, göz her mahlûkta var.
Gözün görmesi kâfi de değil.Gözün görmesi kâfi de değil. Gözdeki fehim denilen, idrak denilen,Gözdeki fehim denilen, idrak denilen, baktığın vakitte onun künhünü anlayabilecek bir kuvvet de lazım.baktığın vakitte onun künhünü anlayabilecek bir kuvvet de lazım. Yoksa, her bakış bakıştan sayılmaz.

Yoksa, her bakış bakıştan sayılmaz.
Baktığın vakitte oradan ders almak lazım,Baktığın vakitte oradan ders almak lazım, ibret almak lazım, o görüşten bir fayda olması lazım.ibret almak lazım, o görüşten bir fayda olması lazım. Bunu da Allah-u Teàlâ’nın rızası yolunda olunca, Allah verecek.Bunu da Allah-u Teàlâ’nın rızası yolunda olunca, Allah verecek. Onun için merdàtün li’r-rabbi, ve meclâtün li’l-basari buyurmuş.Onun için merdàtün li’r-rabbi, ve meclâtün li’l-basari buyurmuş. RE. 213/11 Es-suâlü nısfü’l-ilm.

RE. 213/11 Es-suâlü nısfü’l-ilm.
Ve’r-rıfku nısfu’l-ayş,Ve’r-rıfku nısfu’l-ayş, vemâ àlemriun fî iktisàdin,vemâ àlemriun fî iktisàdin, ve’lhummâ kàidü’l-mevti, ve’d-dünyâ sicnü’lmü’mini.ve’lhummâ kàidü’l-mevti, ve’d-dünyâ sicnü’lmü’mini. Sorgu sormak, bahusus dininde

Sorgu sormak, bahusus dininde
bilmediklerini sorup öğrenmek, ilmin yarısıdır.bilmediklerini sorup öğrenmek, ilmin yarısıdır. Yarım ilimdir yani.Yarım ilimdir yani. Çünkü okumakla hepsiyle başa çıkamaz insan.Çünkü okumakla hepsiyle başa çıkamaz insan. Ama erbabına müracaat etti miydi,Ama erbabına müracaat etti miydi, herkesten bir şey öğrenir.herkesten bir şey öğrenir. Bir de rıfk denilen yumuşaklık var, sertliğin mukabili.

Bir de rıfk denilen yumuşaklık var, sertliğin mukabili.
Yumuşaklık da yaşamanın yarısıdır.Yumuşaklık da yaşamanın yarısıdır. Bir insan sert olursa, yüz senesi, elli seneye iner.Bir insan sert olursa, yüz senesi, elli seneye iner. Sertliğinin cezası olaraktan.Sertliğinin cezası olaraktan. Yine yüz senedir ama, ancak elli sene kadar yaşamıştır.Yine yüz senedir ama, ancak elli sene kadar yaşamıştır. Eğer yumuşak olsa, elli senesi yüz seneye bedeldir.Eğer yumuşak olsa, elli senesi yüz seneye bedeldir. Peygamber SAS’i de Cenâb-ı Hak methederken,

Peygamber SAS’i de Cenâb-ı Hak methederken,
onu yumuşak huyundan dolayı methediyor:onu yumuşak huyundan dolayı methediyor: “—Ey Habibim! Eğer sen katı kalpli olsaydın,
“—Ey Habibim! Eğer sen katı kalpli olsaydın,
sert adam olsaydın, senin etrafına kimse gelmezdi!” diyor.sert adam olsaydın, senin etrafına kimse gelmezdi!” diyor. Etrafına gelişleri, yumuşak tabiatlı oluşundan.

Etrafına gelişleri, yumuşak tabiatlı oluşundan.
Kabahatleri görmedi, hataları görmedi.Kabahatleri görmedi, hataları görmedi. Bizim damat dedi ki, o da genç.

Bizim damat dedi ki, o da genç.
Bir gün yeni gömlekle gelmiş namaza…Bir gün yeni gömlekle gelmiş namaza… Efendinin birisi demiş ki:Efendinin birisi demiş ki: “—Oğlum utanmadın mı bu kılıkla gelmeye?”
“—Oğlum utanmadın mı bu kılıkla gelmeye?”
“—Hâlâ içimden çıkmaz o adamın bana dediği...
“—Hâlâ içimden çıkmaz o adamın bana dediği...
Biliyorum hata benim ama tenkidi istemiyor insan!” diyor.Biliyorum hata benim ama tenkidi istemiyor insan!” diyor. Tenkidi istemiyor, hatasını biliyor,

Tenkidi istemiyor, hatasını biliyor,
fakat sen burada bu hatayı yaptın dedin miydi,fakat sen burada bu hatayı yaptın dedin miydi, düşman kesiliyor insana…düşman kesiliyor insana… Niçin? Nefis sahibi insanlarız, nefis razı olmuyor.Niçin? Nefis sahibi insanlarız, nefis razı olmuyor. Methedersen hoşlanır.Methedersen hoşlanır. Halbuki insanda meth ile zemmin ikisi de müsavi olacak.Halbuki insanda meth ile zemmin ikisi de müsavi olacak. O methetmiş, o zemmetmiş, hiç umurunda olmayacak.O methetmiş, o zemmetmiş, hiç umurunda olmayacak. Ha altın, ha taş; ikisi de bir olacak, üzülmeyecek insan.Ha altın, ha taş; ikisi de bir olacak, üzülmeyecek insan. RE. 213/11 ... vemâ àlemriun fî iktisàdin ...

RE. 213/11 ... vemâ àlemriun fî iktisàdin ...
İktisada riayet eden insan hiçbir zaman fakir olmaz.

İktisada riayet eden insan hiçbir zaman fakir olmaz.
Fakirlik mutlaka iktisatsızlığın neticesidir. Fakirlik mutlaka iktisatsızlığın neticesidir. İktisat bilmiyor.İktisat bilmiyor. İnsan icabında tuza banar yer.İnsan icabında tuza banar yer. İcabında soğan ekmek yer.İcabında soğan ekmek yer. İcabında kuru ekmek yer.İcabında kuru ekmek yer. İcabında aç da durur.İcabında aç da durur. “Ne yapalım, takdir-i ilâhi böyleymiş!” der.“Ne yapalım, takdir-i ilâhi böyleymiş!” der. Ama bu iktisada riayet etmezse,

Ama bu iktisada riayet etmezse,
“Benim de her gün etim olsun, balım olsun, kaymağım olsun,“Benim de her gün etim olsun, balım olsun, kaymağım olsun, yağım olsun, şöyle olsun, böyle olsun!” derse;yağım olsun, şöyle olsun, böyle olsun!” derse; “Bir kap yetmez, iki hiç yetmez, üç mutlaka olacak.“Bir kap yetmez, iki hiç yetmez, üç mutlaka olacak. Ardından tatlısı olacak, meyvesi olacak.” derse…Ardından tatlısı olacak, meyvesi olacak.” derse… Bunların hepsi lazım ama olursa ne a’lâ…Bunların hepsi lazım ama olursa ne a’lâ… Olmadığı zaman da iktisada riayet hepsinden a’lâdır, onun için:Olmadığı zaman da iktisada riayet hepsinden a’lâdır, onun için: RE. 213/11 ... ve’lhummâ kàidü’l-mevti, ve’d-dünyâ sicnü’lmü’mini.

RE. 213/11 ... ve’lhummâ kàidü’l-mevti, ve’d-dünyâ sicnü’lmü’mini.
Dünya mü’minin zindanından başka bir şey değildir.

Dünya mü’minin zindanından başka bir şey değildir.
Dünyayı iyi bilmek lazım ki, dünyaDünyayı iyi bilmek lazım ki, dünya mü’min için bir zindandan ibarettir.mü’min için bir zindandan ibarettir. Ne zaman buradan kurtulacak,Ne zaman buradan kurtulacak, zindandan kurtulan insan nasıl sevinirse,zindandan kurtulan insan nasıl sevinirse, dünyadan çıkınca insan öyle sevinecek.dünyadan çıkınca insan öyle sevinecek. Nasıl yumurtanın içinden civciv çıktığı vakitte…Nasıl yumurtanın içinden civciv çıktığı vakitte… Korkuyordu o kabuktan çıkınca…Korkuyordu o kabuktan çıkınca… Baktı ki o çok genişmiş bu alem.Baktı ki o çok genişmiş bu alem. Kabuğun içindeki gibi değil.Kabuğun içindeki gibi değil. Binâen aleyh dünya bu kadarcık böyle değil.

Binâen aleyh dünya bu kadarcık böyle değil.
Allah’ın mülkü çok geniş.Allah’ın mülkü çok geniş. Onun için gözümüzü yumduktan sonra öteki alemi görünce,Onun için gözümüzü yumduktan sonra öteki alemi görünce, “Oh, şu zindandan kurtulmuşum, el-hamdü lillâh!” diyeceğiz.“Oh, şu zindandan kurtulmuşum, el-hamdü lillâh!” diyeceğiz. Onun için o kimseye diyecek ki Cenâb-ı Hak:

Onun için o kimseye diyecek ki Cenâb-ı Hak:
“—İstemez misin seni bir daha yollayayım dünyaya.
“—İstemez misin seni bir daha yollayayım dünyaya.
Apartmanı çok, malı çok, parası çok…”Apartmanı çok, malı çok, parası çok…” Herkes diyecek ki:Herkes diyecek ki: “—Aman yâ Rabbi, istemem!” Niçin?
“—Aman yâ Rabbi, istemem!” Niçin?
O rahatlığı gördükten sonra, bu dünyaya kim iltifat eder.

O rahatlığı gördükten sonra, bu dünyaya kim iltifat eder.
Zindana kim girer?Zindana kim girer? Çıktıktan sonra zindanı kim ister? Kimse istemez.Çıktıktan sonra zindanı kim ister? Kimse istemez. Zindan iyi bir yer mi? İyi yer değil.Zindan iyi bir yer mi? İyi yer değil. Ama onun kaloriferi olmuş, yemekleri bedavaymış;Ama onun kaloriferi olmuş, yemekleri bedavaymış; hepsi yerinde kalsın, onun için:hepsi yerinde kalsın, onun için: RE. 214/12 Es-sûku dâru sehvin ve gafletin,

RE. 214/12 Es-sûku dâru sehvin ve gafletin,
femen sebbeha fîhâ tesbîhaten,femen sebbeha fîhâ tesbîhaten, keteba’llàhu lehû bihâ elfe elfi hasenetin;keteba’llàhu lehû bihâ elfe elfi hasenetin; ve men kàle lâ havle ve lâ kuvvete illâ bi’llâhi,ve men kàle lâ havle ve lâ kuvvete illâ bi’llâhi, kâne fî civari’llâhi hattâ yemsî.kâne fî civari’llâhi hattâ yemsî. Bu sokaklar öyle dar-ı gaflet ki,

Bu sokaklar öyle dar-ı gaflet ki,
herkesin aklı işinde ve parasında...herkesin aklı işinde ve parasında... Akıl, fikir, herkesin işi neyse orada.Akıl, fikir, herkesin işi neyse orada. “Bir müşteri gelse de şunu nasıl ona satsam…” diye düşünüyor.“Bir müşteri gelse de şunu nasıl ona satsam…” diye düşünüyor. Başka türlü değil.Başka türlü değil. Yahut yapacağı iş ile meşgul, nasıl bunu meydana getireceğim.Yahut yapacağı iş ile meşgul, nasıl bunu meydana getireceğim. RE. 214/12 ... dâru sehvin ve gafletin ...

RE. 214/12 ... dâru sehvin ve gafletin ...
Burası gaflet yeri olduğu için,

Burası gaflet yeri olduğu için,
siz buralardan geçerken, bu dar-ı gaflet yerinden geçerken,siz buralardan geçerken, bu dar-ı gaflet yerinden geçerken, sakın ha siz de o gaflete düşmeyin!sakın ha siz de o gaflete düşmeyin! Diyiniz ki, her kim orada bir defa Sübhàna’llàh,Diyiniz ki, her kim orada bir defa Sübhàna’llàh, bir Allàhu ekber,bir Allàhu ekber, bir El-hamdü li’llâh,bir El-hamdü li’llâh, bir başka tesbih, “Lâ ilâhe illa’llàhu vahdehû lâ şerîke leh”bir başka tesbih, “Lâ ilâhe illa’llàhu vahdehû lâ şerîke leh” hangisini derse bunların her birisinin sevabıhangisini derse bunların her birisinin sevabı bin, milyonlarca yapar yani.bin, milyonlarca yapar yani. Milyonlarca defa sevabı var.Milyonlarca defa sevabı var. “—E camide dersek?”
“—E camide dersek?”
Camide on defa.

Camide on defa.
Camide “Lâ ilâhe illa’llah” dedik, on sevap alırız.Camide “Lâ ilâhe illa’llah” dedik, on sevap alırız. Pek içten dediysek yüz sevap alırız başka.Pek içten dediysek yüz sevap alırız başka. Fakat sokakta milyon.Fakat sokakta milyon. Neden bu bu kadar böyle?

Neden bu bu kadar böyle?
Orası gaflet meydanı, gaflet mahalli.Orası gaflet meydanı, gaflet mahalli. Harp meydanı.Harp meydanı. Orada herkes aldanmış.Orada herkes aldanmış. Aklı gitmiş paraya, fikri gitmiş mala.Aklı gitmiş paraya, fikri gitmiş mala. Hiç kimsenin Allah’la işi yok…Hiç kimsenin Allah’la işi yok… Şimdi bir kardeş buradan mal almış,

Şimdi bir kardeş buradan mal almış,
Şarkışlalı. Sivas ambarına yatırmış.Şarkışlalı. Sivas ambarına yatırmış. Ambar da bir kamyon tutmuş;Ambar da bir kamyon tutmuş; “—Al bunları götür bakalım Sivas’a!” demiş.
“—Al bunları götür bakalım Sivas’a!” demiş.
Şoför aldıktan sonra ne yaptıysa yapmış,

Şoför aldıktan sonra ne yaptıysa yapmış,
şoför yok ortada... Araba da yok…şoför yok ortada... Araba da yok… Şimdi ambar düşünüyor, malları olanlar düşünüyor:Şimdi ambar düşünüyor, malları olanlar düşünüyor: “—Bizim mallar ne olacak, gitti.
“—Bizim mallar ne olacak, gitti.
Geleceği de yok.”Geleceği de yok.” Epey bir zaman oldu.

Epey bir zaman oldu.
E tabii bu insanın kafasını da yorar, zihnini de yorar,E tabii bu insanın kafasını da yorar, zihnini de yorar, gönlünü de yorar.gönlünü de yorar. Eğer sermayesi de kısaysa o adamın,Eğer sermayesi de kısaysa o adamın, borçla alıyorlar ya ekseriyetle bunları…borçla alıyorlar ya ekseriyetle bunları… Bir de bunların borcunu ödemek derdi var.Bir de bunların borcunu ödemek derdi var. Ne kadar müşkül bir durumda…Ne kadar müşkül bir durumda… Şimdi onun Allah zor aklına gelir.Şimdi onun Allah zor aklına gelir. Eğer akıllıysa, “Yâ Rabbi, sen kurtar beni!” der başka.Eğer akıllıysa, “Yâ Rabbi, sen kurtar beni!” der başka. Onun için müslümanlar daima oralardan geçerken,

Onun için müslümanlar daima oralardan geçerken,
elinde, dilinde Allah-u Teàlâ’nın tesbihi olacak.elinde, dilinde Allah-u Teàlâ’nın tesbihi olacak. Ya Kur’an okuyarak geçeceksin.Ya Kur’an okuyarak geçeceksin. Kur’an okunmaz sokaklarda, mel’anet yerlerdir.Kur’an okunmaz sokaklarda, mel’anet yerlerdir. Fakat tesbihat yapılarak gidilirse, çok sevap alır.Fakat tesbihat yapılarak gidilirse, çok sevap alır. RE. 214/13 Es-selâmu aleyküm, yâ ehle’lkubûri

RE. 214/13 Es-selâmu aleyküm, yâ ehle’lkubûri
mine’l- mü’minîne ve’l-müslimîne,mine’l- mü’minîne ve’l-müslimîne, yağfiru’llahu lenâ ve leküm,yağfiru’llahu lenâ ve leküm, entüm selefünâ ve nahnü bi’l-eseri.entüm selefünâ ve nahnü bi’l-eseri. RE. 214/14 Es-selâmü aleyküm dâre kavmin mü’minîne,

RE. 214/14 Es-selâmü aleyküm dâre kavmin mü’minîne,
ve innâ ve iyyâküm mütevâidûne gadenve innâ ve iyyâküm mütevâidûne gaden ev mütevâkilûne; ve in şâa’llahu biküm lâhikùne;ev mütevâkilûne; ve in şâa’llahu biküm lâhikùne; allàhümma’ğfir li-ehli’lbâkıi’l-garkad.allàhümma’ğfir li-ehli’lbâkıi’l-garkad. İnşâallah bunun izahını de gelecek dersimizde

İnşâallah bunun izahını de gelecek dersimizde
söylemeye çalışalım.söylemeye çalışalım. Allah kusurlarımızı affetsin.

Allah kusurlarımızı affetsin.
Tevfikàt-ı samedâniyyesine mazhar eylesin...Tevfikàt-ı samedâniyyesine mazhar eylesin... Sünnet-i seniyyeye uyup, bidatlardan kaçınan kullarından eylesin…Sünnet-i seniyyeye uyup, bidatlardan kaçınan kullarından eylesin… El-Fâtiha!

El-Fâtiha!
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2