Namaz Vakitleri

7 Rebîü'l-Âhir 1447
29 September 2025
İmsak
05:27
Güneş
06:52
Öğle
12:59
İkindi
16:17
Akşam
18:56
Yatsı
20:15
Detaylı Arama

Peygamber Efendimiz’e Hürmet

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

21 Cemâziye'l-Âhir 1420 / 01.10.1999
İSVEÇ

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.

Peygamber Efendimiz’e Hürmet

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

21 Cemâziye'l-Âhir 1420 / 01.10.1999
İSVEÇ

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.

Konuşma Metni

Sevgili Ak-Televizyon izleyenleri ve Ak-Radyo dinleyicileri!Sevgili Ak-Televizyon izleyenleri ve Ak-Radyo dinleyicileri! Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun... Allah

Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun... Allah
dünya ve ahiretin hayırlarınıdünya ve ahiretin hayırlarını ve gönlünüzün muratlarını sizlere ihsân eylesin...ve gönlünüzün muratlarını sizlere ihsân eylesin... Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri’nden

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri’nden
Enes radıyallahu anh’ın rivayet ettiğine göre Efendimiz buyurmuşlar ki:Enes radıyallahu anh’ın rivayet ettiğine göre Efendimiz buyurmuşlar ki: İnne li’llâhi teâlâ meleken

İnne li’llâhi teâlâ meleken
yünâdî inde külli salâtinyünâdî inde külli salâtin Yâ benî âdemYâ benî âdem kûmû ilâ nîrânikümü’lletî evkadtümûhâ alâ enfüsikümkûmû ilâ nîrânikümü’lletî evkadtümûhâ alâ enfüsiküm Fe- etfiûhâ bi’s-salâhFe-
etfiûhâ bi’s-salâh
Sadeka Rasûlü’llâh, fî mâ kâl, ev kemâ kâl.

Sadeka Rasûlü’llâh, fî mâ kâl, ev kemâ kâl.
“Allah Teâlâ Hazretleri’nin bir meleği vardır ki,

“Allah Teâlâ Hazretleri’nin bir meleği vardır ki,
Diyor Peygamber Efendimiz bu ifadelerinde:

Diyor Peygamber Efendimiz bu ifadelerinde:
bir meleği vardır ki,bir meleği vardır ki, yünâdî inde külli salâtin.yünâdî inde külli salâtin. Her namaz esnasında, namaz vakti gelinceHer namaz esnasında, namaz vakti gelince namaz kılınmak gerektiği sırada seslenir.”namaz kılınmak gerektiği sırada seslenir.” Nasıl seslenir, ne der?..Nasıl seslenir, ne der?.. (Yâ benî âdem) “Ey Adem’in oğulları!

(Yâ benî âdem) “Ey Adem’in oğulları!
Yani ey insanlar!Yani ey insanlar! (kûmû ilâ nîrânikümü’lletî evkadtümûhâ alâ enfüsiküm)(kûmû ilâ nîrânikümü’lletî evkadtümûhâ alâ enfüsiküm) Kalkın, kendi aleyhinize yakmış olduğunuz ateşi söndürmeye kalkışın bakalım!Kalkın, kendi aleyhinize yakmış olduğunuz ateşi söndürmeye kalkışın bakalım! (Fe- etfiûhâ bi’s-salâh) Bu kendi aleyhinize yakmış olduğunuz ateşleri, namaz kılarak söndürün!”(Fe- etfiûhâ bi’s-salâh) Bu kendi aleyhinize yakmış olduğunuz ateşleri, namaz kılarak söndürün!” Ben böyle hadis-i şeriflerin çok uygun olduğunu düşünüyorum vaazlarda,

Ben böyle hadis-i şeriflerin çok uygun olduğunu düşünüyorum vaazlarda,
halka yönelik konuşmalarda.halka yönelik konuşmalarda. Çünkü bu hadis-i şerifler kolay anlaşılıyor. Çünkü bu hadis-i şerifler kolay anlaşılıyor. Bir manzara çiziyor gözümüzün önüne, bir sahne getiriyor.Bir manzara çiziyor gözümüzün önüne, bir sahne getiriyor. O zaman dinleyen, gözünün önünde canlanan bu sahne ile beraber mânâyı daha kolay anlıyor.O zaman dinleyen, gözünün önünde canlanan bu sahne ile beraber mânâyı daha kolay anlıyor. O bakımdan böyle bir manzara gözümüzün önüne getirdiği için bunların daha

O bakımdan böyle bir manzara gözümüzün önüne getirdiği için bunların daha
kolay anlaşılabilir olduğunu, eğiticilik bakımından daha uygun olduğunu düşünüyorum.kolay anlaşılabilir olduğunu, eğiticilik bakımından daha uygun olduğunu düşünüyorum. Hattâ yıllar önce beni televizyonda bir konuşmaya davet ettiği zaman, talebem Asaf "Demirbaş" demişti ki:

Hattâ yıllar önce beni televizyonda bir konuşmaya davet ettiği zaman, talebem Asaf "Demirbaş" demişti ki:
“Hocam, siz camide hadis okuyormuşsunuz,

“Hocam, siz camide hadis okuyormuşsunuz,
onları televizyonda neşredelim!”onları televizyonda neşredelim!” Yok dedim ben, öyle

Yok dedim ben, öyle
“Her hadisin televizyonda neşredilmesi uygun düşmeyebilir.

“Her hadisin televizyonda neşredilmesi uygun düşmeyebilir.
Çünkü dinleyicilerin durumlarını da göz önünde bulundurmamız lazım!Çünkü dinleyicilerin durumlarını da göz önünde bulundurmamız lazım! Ben uygun hadis-i şerifleri seçeyim!” demiştim.Ben uygun hadis-i şerifleri seçeyim!” demiştim. Böylelerini seçmiştim o zaman.

Böylelerini seçmiştim o zaman.
Şimdi Allah Teâlâ Hazretleri’nin bir meleği varmış,

Şimdi Allah Teâlâ Hazretleri’nin bir meleği varmış,
bu hadis-i şeriften öğreniyoruz ki; sesleniyormuş insanlara:bu hadis-i şeriften öğreniyoruz ki; sesleniyormuş insanlara: “Ey Ademoğulları!” Benî Adem demek, Adem’in oğulları demek.

“Ey Ademoğulları!” Benî Adem demek, Adem’in oğulları demek.
Benî kelimesi benîn-benûn cem-i sâliminin muzaf halidir. Muzaf olunca nun düşüyor,Benî kelimesi benîn-benûn cem-i sâliminin muzaf halidir. Muzaf olunca nun düşüyor, benî kalıyor. Benîn de ibn kelimesinin çoğuludur.benî kalıyor. Benîn de ibn kelimesinin çoğuludur. İbn oğul demek; benîn ve benûn oğullar demek.İbn oğul demek; benîn ve benûn oğullar demek. “Ey Adem’in oğulları, ey Adem aleyhisselam’dan türeyen insan nesli,“Ey Adem’in oğulları, ey Adem aleyhisselam’dan türeyen insan nesli, ey insanlar!” diye melek böyle seslenirmiş.ey insanlar!” diye melek böyle seslenirmiş. (Kûmû ilâ nîrâniküm) “Ateşlerinizle meşgul olmak için onları söndürmek için kalkın bakalım, oturmayın!

(Kûmû ilâ nîrâniküm) “Ateşlerinizle meşgul olmak için onları söndürmek için kalkın bakalım, oturmayın!
Elletî O ateşler ki, evkadtümûhâ siz yaktınız alâ enfüsiküm sizin kendi aleyhinize .”Elletî O ateşler ki, evkadtümûhâ siz yaktınız alâ enfüsiküm sizin kendi aleyhinize .” Demek ki insanoğlu, günlük hayatında yaptığı işlerden dolayı

Demek ki insanoğlu, günlük hayatında yaptığı işlerden dolayı
kendisinin yanmasına sebep olacak ateşleri yakmış oluyor.kendisinin yanmasına sebep olacak ateşleri yakmış oluyor. Yalan söylüyor, tembellik yapıyor, ihmâlkârlık yapıyor, günah işliyor,Yalan söylüyor, tembellik yapıyor, ihmâlkârlık yapıyor, günah işliyor, kusur işliyor.kusur işliyor. Böylece cehenneme düşüp yanmayı hak ediyor,Böylece cehenneme düşüp yanmayı hak ediyor, kendi aleyhine bir ateş yakmış oluyor.kendi aleyhine bir ateş yakmış oluyor. Her insan söylediği sözden, yaptığı işten sorumludur.

Her insan söylediği sözden, yaptığı işten sorumludur.
Hatta bazen de söylemediği sözden ve yapmadığı işten de sorumlu olur.Hatta bazen de söylemediği sözden ve yapmadığı işten de sorumlu olur. Neden?.. Çünkü, öyle yer vardır ki susmak gerekir,Neden?.. Çünkü, öyle yer vardır ki susmak gerekir, öyle yer vardır ki söylemek, konuşmak gerekir.öyle yer vardır ki söylemek, konuşmak gerekir. Konuşulacak yerde susmak suçtur, susulacak yerde de konuşmak suçtur.Konuşulacak yerde susmak suçtur, susulacak yerde de konuşmak suçtur. Yâni yerini, zamanını bilmek gerekir.Yâni yerini, zamanını bilmek gerekir. Birisi bir haksız iş yapıyorsa, hakkı savunmak lazım; o zaman

Birisi bir haksız iş yapıyorsa, hakkı savunmak lazım; o zaman
konuşmak lazım!.. Birisine zulüm yapılıyorsa, hakkı çiğneniyorsa;konuşmak lazım!.. Birisine zulüm yapılıyorsa, hakkı çiğneniyorsa; ona yardımcı olmak lazım! O zaman mert bir Müslümanın konuşması gerekiyor.ona yardımcı olmak lazım! O zaman mert bir Müslümanın konuşması gerekiyor. Bir âlim konuşurken, bir fâzıl konuşurken susmak gerekir.Bir âlim konuşurken, bir fâzıl konuşurken susmak gerekir. Gıybet edilen yerde, gıybet etmemek gerekir.Gıybet edilen yerde, gıybet etmemek gerekir. Yâni, yapılmasından dolayı, insanın günaha girdiği durumlar olabilir

Yâni, yapılmasından dolayı, insanın günaha girdiği durumlar olabilir
o işi yaptı diye, o suçu işledi diye, ; yapılmamasından dolayı da,o işi yaptı diye, o suçu işledi diye, ; yapılmamasından dolayı da, günaha girdiği durumlar olabilir. Çünkügünaha girdiği durumlar olabilir. Çünkü bir vazife teveccüh ediyor, yapması lazım; yapmıyor, susuyor.bir vazife teveccüh ediyor, yapması lazım; yapmıyor, susuyor. Hakkı söylemiyor, hakkı savunmuyor, görevini yapmıyor; o zaman,Hakkı söylemiyor, hakkı savunmuyor, görevini yapmıyor; o zaman, yapmamak da suç olur.yapmamak da suç olur. İnsanoğulları çeşitli davranışlarıyla, sabahtan akşama kadar

İnsanoğulları çeşitli davranışlarıyla, sabahtan akşama kadar
türlü türlü hata işlerler, kusur işlerler.türlü türlü hata işlerler, kusur işlerler. Onun için büyüklerimizden bir tanesi ne demiş:Onun için büyüklerimizden bir tanesi ne demiş: “Her dem hatâdır kârımız.”

“Her dem hatâdır kârımız.”
Yani kâr başladı iş manasına geliyor.

Yani kâr başladı iş manasına geliyor.
“Her dem hatâdır kârımız.”“Her dem hatâdır kârımız.” İşimiz her dem, her nefeste hatâ etmek.

İşimiz her dem, her nefeste hatâ etmek.
Biz insanoğulları maalesef, böyle çeşitli hatalar yaparız, yapıyoruz.Biz insanoğulları maalesef, böyle çeşitli hatalar yaparız, yapıyoruz. Allah affetsin... Yapmamaya niyet ettiğimiz zaman da yapıyoruz.Allah affetsin... Yapmamaya niyet ettiğimiz zaman da yapıyoruz. “Ben bugün hiç hata işlemeyeyim, günah işlemeyeyim,“Ben bugün hiç hata işlemeyeyim, günah işlemeyeyim, Cenâb-ı Hakk’a mutî olayım!” diye sabahleyin iyi niyetle yola çıkıyor bir insan,Cenâb-ı Hakk’a mutî olayım!” diye sabahleyin iyi niyetle yola çıkıyor bir insan, yine de çeşitli hatalar yapıyor. Yaptığına pişman da oluyor.yine de çeşitli hatalar yapıyor. Yaptığına pişman da oluyor. Demek ki, çeşitli hatalar yaparak, insanlar kendilerinin aleyhine ateşler yakıyorlar.

Demek ki, çeşitli hatalar yaparak, insanlar kendilerinin aleyhine ateşler yakıyorlar.
Bu yaktıkları ateşlerin içine kendileri atılacaklar, yanacaklar aslında...Bu yaktıkları ateşlerin içine kendileri atılacaklar, yanacaklar aslında... Ama melek seslenirmiş:Ama melek seslenirmiş: “Kalkın! (Fe-atfiûhâ) Bu yaktığınız ateşleri söndürün!” dermiş.

“Kalkın! (Fe-atfiûhâ) Bu yaktığınız ateşleri söndürün!” dermiş.
Atfea-yutfiu-itfa’ bildiğiniz bir kelime. İtfaiye diyoruz yangını söndüren teşkilâta...

Atfea-yutfiu-itfa’ bildiğiniz bir kelime. İtfaiye diyoruz yangını söndüren teşkilâta...
İdare-i itfaiye demek yani söndürücülük işi yapan teşkilat demek. Söndürünüz bu ateşleri.İdare-i itfaiye demek yani söndürücülük işi yapan teşkilat demek. Söndürünüz bu ateşleri. (Atfiûhâ) “Bu kendinizin aleyhine yaktığınız ateşleri söndürünüz!”(Atfiûhâ) “Bu kendinizin aleyhine yaktığınız ateşleri söndürünüz!” Ne ile söndüreceğiz; suyla mı, gazla mı, köpükle mi?.. Ne ile söndürülecek:Ne ile söndüreceğiz; suyla mı, gazla mı, köpükle mi?.. Ne ile söndürülecek: (Bi’s-salâh) “Namazla, namaz kılarak ateşlerinizi söndürünüz!”(Bi’s-salâh) “Namazla, namaz kılarak ateşlerinizi söndürünüz!” Demek ki namaz kılmayanlar, o yaktıkları ateşleri söndürmemiş oluyorlar;

Demek ki namaz kılmayanlar, o yaktıkları ateşleri söndürmemiş oluyorlar;
orada yanacaklar.orada yanacaklar. Çünkü.Çünkü. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem başka hadis-i şeriflerinde bildirmiş ki:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem başka hadis-i şeriflerinde bildirmiş ki:
“Beş vakit namaz, insanın evinin önünde akan, billur gibi suyu olan,

“Beş vakit namaz, insanın evinin önünde akan, billur gibi suyu olan,
tertemiz bir ırmak gibidir.tertemiz bir ırmak gibidir. İnsan günde beş defa o ırmağın içine girip yıkanırsa, teri, kiri, tozu kalmaz.İnsan günde beş defa o ırmağın içine girip yıkanırsa, teri, kiri, tozu kalmaz. Şimdi namaz kıldığı zaman, günahlarında böyle ter, kir, pas gibiŞimdi namaz kıldığı zaman, günahlarında böyle ter, kir, pas gibi toz gibi şeyleri namaz kıldığı zaman ırmakta yıkanmış gibi öyle temizliyor insan.”toz gibi şeyleri namaz kıldığı zaman ırmakta yıkanmış gibi öyle temizliyor insan.” Hani hamamdan tertemiz çıktığı zaman nasıl saçları ipek gibidir.Hani hamamdan tertemiz çıktığı zaman nasıl saçları ipek gibidir. Nasıl vücudu hafiftir nasıl cildi yumuşacıktır.Nasıl vücudu hafiftir nasıl cildi yumuşacıktır. Çünkü yıkandı.Çünkü yıkandı. İşte namazla temizleniyor insan... Abdestle de temizlenir.

İşte namazla temizleniyor insan... Abdestle de temizlenir.
Abdest aldığı suların akması ile beraber, günahları da akıp gidiyor.Abdest aldığı suların akması ile beraber, günahları da akıp gidiyor. Abdest aldı, günahları gitti; namaz kıldı, günahları gitti;Abdest aldı, günahları gitti; namaz kıldı, günahları gitti; iki namaz arasındaki günahlar silindi... Böylece günah kalmayınca, suç iki namaz arasındaki günahlar silindi... Böylece günah kalmayınca, suç kalmayınca, cezası da kalmıyor, temizlenmiş oluyor.kalmayınca, cezası da kalmıyor, temizlenmiş oluyor. Böylece namaz kılanlar kurtulmuş oluyor.Böylece namaz kılanlar kurtulmuş oluyor. Namaz dinin direği, Allah’ın emri... Sonra, şerefli bir şey...

Namaz dinin direği, Allah’ın emri... Sonra, şerefli bir şey...
Ne kadar şerefli bir şey ki, Cenâb-ı Hak günde beş defa, huzuruna girmeye bizeNe kadar şerefli bir şey ki, Cenâb-ı Hak günde beş defa, huzuruna girmeye bize salâhiyet bahşetmiş...salâhiyet bahşetmiş... Eski Orta Asya’da Tarkanlar varmış. Tarkan ismini alan kişiler,

Eski Orta Asya’da Tarkanlar varmış. Tarkan ismini alan kişiler,
hükümdarın yanına hiç izin almadan, her zamanhükümdarın yanına hiç izin almadan, her zaman girme hakkına sahip kişilermiş. Özelgirme hakkına sahip kişilermiş. Özel müsaade almasına lüzum yok.müsaade almasına lüzum yok. Özel kalem müdüründen, sultanın hâcibindenÖzel kalem müdüründen, sultanın hâcibinden müsaade istemesine lüzum yok.müsaade istemesine lüzum yok. Samîmî olduğundan, hakan ona salâhiyet verdiğinden istediği zaman girebiliyormuş.Samîmî olduğundan, hakan ona salâhiyet verdiğinden istediği zaman girebiliyormuş. Herkes bunu ister ama, herkese o tarkanlık verilmez.Herkes bunu ister ama, herkese o tarkanlık verilmez. Cenâb-ı Hak da mümine, günde beş defa huzuruna girmeye imkân vermiş;

Cenâb-ı Hak da mümine, günde beş defa huzuruna girmeye imkân vermiş;
ne kadar güzel! Yâni hepimiz o eski sözle söylemek gerekirse,ne kadar güzel! Yâni hepimiz o eski sözle söylemek gerekirse, Tarkan gibiyiz; istediğimiz zaman girip çıkabiliyoruz.Tarkan gibiyiz; istediğimiz zaman girip çıkabiliyoruz. Sarayın her tarafına girme hakkımız var.Sarayın her tarafına girme hakkımız var. Cenâb-ı Hakk’ın bârigâh-ı samedâniyyesine girebiliyoruz.Cenâb-ı Hakk’ın bârigâh-ı samedâniyyesine girebiliyoruz. Ne şeref, ne devlet!.. Bunu böyle telakkî etmek lazım!Ne şeref, ne devlet!.. Bunu böyle telakkî etmek lazım! Bazısı da böyle telakkî etmiyor, namazı yük gibi görüyor, angarya gibi görüyor, anlayamıyor.

Bazısı da böyle telakkî etmiyor, namazı yük gibi görüyor, angarya gibi görüyor, anlayamıyor.
Zevkine varamamış, namazın müminin miracı olduğunu anlayamamış.Zevkine varamamış, namazın müminin miracı olduğunu anlayamamış. “Öf be...” diyor, “Çok be...” diyor. “Aza inse olmaz mı?” diyor.“Öf be...” diyor, “Çok be...” diyor. “Aza inse olmaz mı?” diyor. Halbuki, “Acaba daha çok olsa olmaz mı?” demesi lazım!..Halbuki, “Acaba daha çok olsa olmaz mı?” demesi lazım!.. Mümin, beş vaktine beş vakit katan insandır.

Mümin, beş vaktine beş vakit katan insandır.
Bizim büyüklerimiz bize mesela, farz namazlardan ayrı bazı sevaplı namazlar da tavsiye etmişler.Bizim büyüklerimiz bize mesela, farz namazlardan ayrı bazı sevaplı namazlar da tavsiye etmişler. Peygamber Efendimiz, “Bunları kılarsanız, şu mükâfatları alırsınız.”Peygamber Efendimiz, “Bunları kılarsanız, şu mükâfatları alırsınız.” buyurmuş.buyurmuş. Sabah namazından sonra işrak namazı... Öğlenden evvel duhâ namazı...Sabah namazından sonra işrak namazı... Öğlenden evvel duhâ namazı... Akşam namazından sonra evvâbîn namazı...Akşam namazından sonra evvâbîn namazı... Gece yatarken abdest alıp, yatmadan evvelki bir namaz...Gece yatarken abdest alıp, yatmadan evvelki bir namaz... Onda sonra gece uykuyu bölüp, kalkılıp kılınan teheccüd namazı...Onda sonra gece uykuyu bölüp, kalkılıp kılınan teheccüd namazı... Bunlar da beş vakite beş vakit katmak oluyor. Ne güzel, ne tatlı, ne mutlu işler...

Bunlar da beş vakite beş vakit katmak oluyor. Ne güzel, ne tatlı, ne mutlu işler...
Bunları yaptığı zaman, insan kendisinin aleyhine yakılmış olan ateşi deBunları yaptığı zaman, insan kendisinin aleyhine yakılmış olan ateşi de söndürmüş oluyor, sıfırlamış oluyor.söndürmüş oluyor, sıfırlamış oluyor. Onun için aziz ve muhterem kardeşlerim, lütfen namazın kıymetini bilin,

Onun için aziz ve muhterem kardeşlerim, lütfen namazın kıymetini bilin,
zevkini alın! Severek, hazırlanarak, ziynetlenerek,zevkini alın! Severek, hazırlanarak, ziynetlenerek, Cenâb-ı Hakk’ın huzuruna çıkmayı şeref bilerek, namazı öyle kılın!..Cenâb-ı Hakk’ın huzuruna çıkmayı şeref bilerek, namazı öyle kılın!.. Çünkü namaz zikrullahtır ve zikrullahın en muhteşem şekillerinden birisidir.

Çünkü namaz zikrullahtır ve zikrullahın en muhteşem şekillerinden birisidir.
Secdesi var, rükûsu var... Allâh-u ekberi’i var, Sübhâne’llâh’ı var, el-hamdü li’llâh’ı var...Secdesi var, rükûsu var... Allâh-u ekberi’i var, Sübhâne’llâh’ı var, el-hamdü li’llâh’ı var... Her türlü zikir veibadet içine yerleştirilmiş, çok güzel bir şey! Cenâb-ı Hakk’ın divanına duruyorsunuz.Her türlü zikir veibadet içine yerleştirilmiş, çok güzel bir şey! Cenâb-ı Hakk’ın divanına duruyorsunuz. Ellerinizi kaldırıp, “Allâh-u ekber!” diye, bir çeşit kulun Rabbini selamlaması şekliyle huzura giriyorsunuz,Ellerinizi kaldırıp, “Allâh-u ekber!” diye, bir çeşit kulun Rabbini selamlaması şekliyle huzura giriyorsunuz, el pençe divan duruyorsunuz.el pençe divan duruyorsunuz. Cenâb-ı Hak’tan istiyorsunuz, o da istediğinizi verecek. Ne kadar tatlı bir şey...Cenâb-ı Hak’tan istiyorsunuz, o da istediğinizi verecek. Ne kadar tatlı bir şey... Aynı zamanda da böyle yaptığınız zaman ateşleriniz sönüyor, suçlarınız affoluyor.

Aynı zamanda da böyle yaptığınız zaman ateşleriniz sönüyor, suçlarınız affoluyor.
Bunun kıymetini bilin, namazınızı kılın!..Bunun kıymetini bilin, namazınızı kılın!.. (Mürû evlâdeküm bi’s-salâh)

(Mürû evlâdeküm bi’s-salâh)
“Çoluk çocuğunuza da namazı sevdirin, öğretin, alıştırın, kıldırın!” buyruluyor.“Çoluk çocuğunuza da namazı sevdirin, öğretin, alıştırın, kıldırın!” buyruluyor. “Efendim, onlar küçük...”

“Efendim, onlar küçük...”
Küçük ama, küçükken camiye gelmeyi, namazı kılmayı sevsin, alışsın!Küçük ama, küçükken camiye gelmeyi, namazı kılmayı sevsin, alışsın! Öyle yaptığı zaman da, onu mükâfatlandırın!Öyle yaptığı zaman da, onu mükâfatlandırın! Erkek çocuksa, işlemeli bir takke yaptırın, küçük bir seccade hediye edin!Erkek çocuksa, işlemeli bir takke yaptırın, küçük bir seccade hediye edin! Güzel bir tesbih verin!Güzel bir tesbih verin! “Bak bu senin seccaden, bu tesbih senin! Ne kadar güzel, aman

“Bak bu senin seccaden, bu tesbih senin! Ne kadar güzel, aman
şu takkenin güzelliğine bak! Aman şu küçük cübbecik nekadar güzel! Bak sana amcan almış.” vs. deyin!şu takkenin güzelliğine bak! Aman şu küçük cübbecik nekadar güzel! Bak sana amcan almış.” vs. deyin! Çocuğu aynanın karşısına geçirirsiniz, o da güler, hoşuna gider.

Çocuğu aynanın karşısına geçirirsiniz, o da güler, hoşuna gider.
Kız çocuksa, güzel, oyalı, işlemeli bir başörtüyü giydirirsiniz.Kız çocuksa, güzel, oyalı, işlemeli bir başörtüyü giydirirsiniz. “Aman, pek güzel oldun, melek gibi oldun!“Aman, pek güzel oldun, melek gibi oldun! Yüzün ışıl ışıl parlamaya başladı.” vs. diye böyle bir sevgi içinde,Yüzün ışıl ışıl parlamaya başladı.” vs. diye böyle bir sevgi içinde, para vererek, bunun güzelliğini de anlatarak alıştırırsınız. para vererek, bunun güzelliğini de anlatarak alıştırırsınız. Çocuk ilk önce taklitle yapar da, büyüdüğü zaman.

Çocuk ilk önce taklitle yapar da, büyüdüğü zaman.
En büyük filozofların bile hayran kaldığı bir ibadet...En büyük filozofların bile hayran kaldığı bir ibadet... Kanadalı bir dış siyasetçi, elçiliğin adamlarından birisi Müslüman olmuş,Kanadalı bir dış siyasetçi, elçiliğin adamlarından birisi Müslüman olmuş, ismi Thomas Erving. Niye Müslüman olduğunu soruyorlar, diyor ki:ismi Thomas Erving. Niye Müslüman olduğunu soruyorlar, diyor ki: “Ben Güneydoğu Asya’da bulundum; budistleri, brahmanistleri, diğer dinlerin mensuplarını,

“Ben Güneydoğu Asya’da bulundum; budistleri, brahmanistleri, diğer dinlerin mensuplarını,
onların ibadetlerini gördüm, tanıdım, inceledim.onların ibadetlerini gördüm, tanıdım, inceledim. Müslümanların ibadetlerini inceledim... Müslümanların ibadetlerini inceledim... Müslümanların ibadetlerinin çok hikmetli, çok kıymetli,Müslümanların ibadetlerinin çok hikmetli, çok kıymetli, çok değerli, çok anlamlı olduğunu gördüm,çok değerli, çok anlamlı olduğunu gördüm, hayran kaldım, onun için Müslüman oldum.” diyor.hayran kaldım, onun için Müslüman oldum.” diyor. Eh, el âlem; yâni el âlem değil, bizim kardeşimiz tabi Müslüman olunca...

Eh, el âlem; yâni el âlem değil, bizim kardeşimiz tabi Müslüman olunca...
Kendisi anadan babadan görmediği halde, aklını kullanarak yetişmiş olduktanKendisi anadan babadan görmediği halde, aklını kullanarak yetişmiş olduktan sonra gerçeği bulup görebilirken; babası, dedesi,sonra gerçeği bulup görebilirken; babası, dedesi, sülâlesi Müslüman olan şehit çocukları, şeyh çocukları, hatip çocukları, imam çocukları,sülâlesi Müslüman olan şehit çocukları, şeyh çocukları, hatip çocukları, imam çocukları, evliyâ çocukları namazı unutursa,evliyâ çocukları namazı unutursa, dini imanı unutursa, çok büyük mahrumiyet, çok yazık olur.dini imanı unutursa, çok büyük mahrumiyet, çok yazık olur. Aman çocuklarınızı cehenneme düşmekten koruyun!..Aman çocuklarınızı cehenneme düşmekten koruyun!.. İkinci hadis-i şerif. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş ki:

İkinci hadis-i şerif. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş ki:
İnne li’llâhi mâ ehaze ve lehû mâ a’tâ Ve küllün şeyin indehû bi-ecelin müsemmâ.İnne li’llâhi mâ ehaze ve lehû mâ a’tâ Ve küllün şeyin indehû bi-ecelin müsemmâ. Fe-mürhâ fe-litasbir ve litahtesibFe-mürhâ fe-litasbir ve litahtesib Bu hadis-i şerifi Abdullah ibn Mesud (ra) rivayet etmiş.

Bu hadis-i şerifi Abdullah ibn Mesud (ra) rivayet etmiş.
Hangi hadis Alimleri büyük üstadlar kitaplarına almış.Hangi hadis Alimleri büyük üstadlar kitaplarına almış. Ahmed b. Hanbel, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud, Nesâî, İbn Mâce kitaplarına almışAhmed b. Hanbel, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud, Nesâî, İbn Mâce kitaplarına almış Mühim kaynakların hepsinde mevcut...Mühim kaynakların hepsinde mevcut... Bu hadis-i şerifte buyuruyor ki Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem:Bu hadis-i şerifte buyuruyor ki Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem: (İnne li’llâhi mâ ehaze) “Aldığı Allah’ın malıdır, (ve lehû mâ a’tâ) verdiği de Allah’ın verdiğidir. Yâni veren Allah, alan Allah’tır. Allah kendi verdiğini kendisi almıştır. Verdiğini de kendi lütf-u keremiyle vermiştir. (Ve küllün indehû bi-ecelin müsemmâ) Ve Allah Teâlâ Hazretleri’nin yanında, katında her şeyin belli bir zamanı vardır. Ecel-i müsemmâ, tayin edilmiş bir zamanı vardır. Her şey müddetlidir. Yâni sınırsız değildir, tayin edilmiş, sınırlandırılmış bir zamanı vardır; başı vardır, sonu vardır, müddeti vardır. (Fe-mürhâ) Ona emret, (fe-litasbir) kendisini zorlasın, sabretsin; (ve litahtesib) sevabını Cenâb-ı Hak’tan beklesin!..”

(İnne li’llâhi mâ ehaze) “Aldığı Allah’ın malıdır, (ve lehû mâ a’tâ) verdiği de Allah’ın verdiğidir. Yâni veren Allah, alan Allah’tır. Allah kendi verdiğini kendisi almıştır. Verdiğini de kendi lütf-u keremiyle vermiştir. (Ve küllün indehû bi-ecelin müsemmâ) Ve Allah Teâlâ Hazretleri’nin yanında, katında her şeyin belli bir zamanı vardır. Ecel-i müsemmâ, tayin edilmiş bir zamanı vardır. Her şey müddetlidir. Yâni sınırsız değildir, tayin edilmiş, sınırlandırılmış bir zamanı vardır; başı vardır, sonu vardır, müddeti vardır. (Fe-mürhâ) Ona emret, (fe-litasbir) kendisini zorlasın, sabretsin; (ve litahtesib) sevabını Cenâb-ı Hak’tan beklesin!..”
Tahavî, Ahmed b. Hanbel, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud, Nesâî, İbn Mâce bu benim metnini okuduğum hadis-i şerif.Tahavî, Ahmed b. Hanbel, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud, Nesâî, İbn Mâce bu benim metnini okuduğum hadis-i şerif. Üsâmetü’bnü Zeyd'ten. İbn Mesud olana gözüm kaydı onu biraz sonra okuyacağım.

Üsâmetü’bnü Zeyd'ten. İbn Mesud olana gözüm kaydı onu biraz sonra okuyacağım.
İkinci Hadis-i Şerif Üsame ibn Zeyd'tenİkinci Hadis-i Şerif Üsame ibn Zeyd'ten Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz:

Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz:
(İnne li’llâhi mâ ehaze) “Aldığı Allah’ın malıdır,

(İnne li’llâhi mâ ehaze) “Aldığı Allah’ın malıdır,
(ve lehû mâ a’tâ) verdiği de Allah’ın verdiğidir.(ve lehû mâ a’tâ) verdiği de Allah’ın verdiğidir. Yâni veren Allah, alan Allah’tır.Yâni veren Allah, alan Allah’tır. Allah kendi verdiğini kendisi almıştır.Allah kendi verdiğini kendisi almıştır. Verdiğini de kendi lütf-u keremiyle vermiştir.Verdiğini de kendi lütf-u keremiyle vermiştir. (Ve küllün indehû bi-ecelin müsemmâ)(Ve küllün indehû bi-ecelin müsemmâ) Ve Allah Teâlâ Hazretleri’nin yanında, katındaVe Allah Teâlâ Hazretleri’nin yanında, katında her şeyin belli bir zamanı vardır.her şeyin belli bir zamanı vardır. Ecel-i müsemmâ, tayin edilmiş bir zamanı vardır. Her şey müddetlidir.Ecel-i müsemmâ, tayin edilmiş bir zamanı vardır. Her şey müddetlidir. Yâni sınırsız değildir, tayin edilmiş, sınırlandırılmış bir zamanı vardır; başı vardır, sonu vardır, müddeti vardır.Yâni sınırsız değildir, tayin edilmiş, sınırlandırılmış bir zamanı vardır; başı vardır, sonu vardır, müddeti vardır. (Fe-mürhâ) Ona emret, (fe-litasbir) kendisini zorlasın, sabretsin;(Fe-mürhâ) Ona emret, (fe-litasbir) kendisini zorlasın, sabretsin; (ve litahtesib) sevabını Cenâb-ı Hak’tan beklesin!..”(ve litahtesib) sevabını Cenâb-ı Hak’tan beklesin!..” İhtisab ne demek?.. Hesabını,

İhtisab ne demek?.. Hesabını,
mükâfatını hesaplayacak, bunu Allah bana verir diyecek, mükâfatını hesaplayacak, bunu Allah bana verir diyecek, sabredecek manasına. sabredecek manasına. Şimdi bu kaynaklarda var. Buharî’de, Müslim’de, Ebû Dâvud’da, yâni Sıhah-ı Sitte’nin,

Şimdi bu kaynaklarda var. Buharî’de, Müslim’de, Ebû Dâvud’da, yâni Sıhah-ı Sitte’nin,
altı mühim kitabın beşinde var. Ahmed b. Hanbel’de de var.altı mühim kitabın beşinde var. Ahmed b. Hanbel’de de var. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in kızı Zeyneb radıyallahu anh’nın kızırahatsızlanmış.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in kızı Zeyneb radıyallahu anh’nın kızırahatsızlanmış.
Peygamber Efendimiz mübarek dedesi olduğundan haber göndermiş:Peygamber Efendimiz mübarek dedesi olduğundan haber göndermiş: “İşte küçük çocuk ölmek üzere...” diye.

“İşte küçük çocuk ölmek üzere...” diye.
Çok acılı bir durum Peygamber Efendimiz de ona öyle diyor.

Çok acılı bir durum Peygamber Efendimiz de ona öyle diyor.
“Bu evlâdı veren Allah, alan da Allah... Yâni aldığı Allah’ın kendi varlığıdır,

“Bu evlâdı veren Allah, alan da Allah... Yâni aldığı Allah’ın kendi varlığıdır,
verdiğini kendisinden vermiştir.verdiğini kendisinden vermiştir. Her şeyin bir zamanı vardır, müddeti vardır, bunun da ömrü bu kadarmış,Her şeyin bir zamanı vardır, müddeti vardır, bunun da ömrü bu kadarmış, eceli bu kadarmış, vâdesi bu kadarmış, ölecek.”eceli bu kadarmış, vâdesi bu kadarmış, ölecek.” Kendi torunu, kendisi de çok üzülüyor, kızı da çok üzülüyor, tabii anne kalbi...Kendi torunu, kendisi de çok üzülüyor, kızı da çok üzülüyor, tabii anne kalbi... “Ona emret, sabretsin ve mükâfatının Allah’tan geleceğini bilsin,

“Ona emret, sabretsin ve mükâfatının Allah’tan geleceğini bilsin,
beklesin!” diyor.beklesin!” diyor. Buradan görüyoruz ki; Allah’ın en sevgili kulu Peygamber Efendimiz ama,

Buradan görüyoruz ki; Allah’ın en sevgili kulu Peygamber Efendimiz ama,
onun da başına her insanın başına gelen acılı olaylar gelmiş.onun da başına her insanın başına gelen acılı olaylar gelmiş. Torununun vefatını görmüş, kendi evlâdının vefatını görmüş.Torununun vefatını görmüş, kendi evlâdının vefatını görmüş. Cenâb-ı Hakk’a boyun bükmüş, tazarru eylemiş, sabretmiş... Başkalarına daCenâb-ı Hakk’a boyun bükmüş, tazarru eylemiş, sabretmiş... Başkalarına da sabrı öneriyor. “Feryâd edin, figan edin, ağıt düzenleyin, mersiye yazın!” demiyor yâni,sabrı öneriyor. “Feryâd edin, figan edin, ağıt düzenleyin, mersiye yazın!” demiyor yâni, sabrı tavsiye ediyor.sabrı tavsiye ediyor. Çünkü böyle acılı zamanlarda sabrettiği zaman Allah çok büyük mükâfat verir.Çünkü böyle acılı zamanlarda sabrettiği zaman Allah çok büyük mükâfat verir. Küçük çocuklar da öldüğü zaman, mahşer yerinde anne ve babalarına,

Küçük çocuklar da öldüğü zaman, mahşer yerinde anne ve babalarına,
o susama zamanının çok şiddetli olduğu o acılı zamanda, o susama zamanının çok şiddetli olduğu o acılı zamanda, onlar su ikram edecekler. Başkaları da,onlar su ikram edecekler. Başkaları da, “Şu sudan bize de ver!” dedikleri zaman;“Şu sudan bize de ver!” dedikleri zaman; “Şişt küçük, o sudan bana da getir, ben de içeyim!” falan diye,“Şişt küçük, o sudan bana da getir, ben de içeyim!” falan diye, benim gözümün önüne öyle geliyor. “Getir!” dedikleri zaman;benim gözümün önüne öyle geliyor. “Getir!” dedikleri zaman; “Biz vazifeliyiz, ancak annelerimize, babalarımıza veriyoruz bu suyu;

“Biz vazifeliyiz, ancak annelerimize, babalarımıza veriyoruz bu suyu;
herkese veremiyoruz.” diyecekler.herkese veremiyoruz.” diyecekler. Yâni o ikram, o çocuğu küçük yaşta ölen kimselere olacak.

Yâni o ikram, o çocuğu küçük yaşta ölen kimselere olacak.
“Bir Müslüman anne babanın üç tane çocuğu vefat eder de sabrederse,“Bir Müslüman anne babanın üç tane çocuğu vefat eder de sabrederse, Cennetlik olacağını Peygamber Efendi'miz müjdeliyor.Cennetlik olacağını Peygamber Efendi'miz müjdeliyor. Diyorlar ki: Yâ Rasûlallah, iki tane ölse?..”

Diyorlar ki: Yâ Rasûlallah, iki tane ölse?..”
Demek ki birisinin de iki tane çocuğu ölmüş.

Demek ki birisinin de iki tane çocuğu ölmüş.
“İki tanesi ölmüşse, o da cennete girer mi?..” diye soruyor.“İki tanesi ölmüşse, o da cennete girer mi?..” diye soruyor. Efendimiz bakıyor; “Evet, o da girer.” diyor.

Efendimiz bakıyor; “Evet, o da girer.” diyor.
Çünkü Cenâb-ı Hak’tan öyle olup olmadığını düşünüyor, haberi bekliyor.Çünkü Cenâb-ı Hak’tan öyle olup olmadığını düşünüyor, haberi bekliyor. Bir taneside kalkıyor diyor ki:

Bir taneside kalkıyor diyor ki:
“Bir çocuğu ölmüşse, ona sabrederse, o da cennete girer mi?..”

“Bir çocuğu ölmüşse, ona sabrederse, o da cennete girer mi?..”
“O da girer.” diyor.

“O da girer.” diyor.
Yâni, bunun Allah’ın bir kaderi olduğunu bilen, sabreden cennete giriyor.

Yâni, bunun Allah’ın bir kaderi olduğunu bilen, sabreden cennete giriyor.
Bu hadis-i şerîf bizim acılı kardeşlerimizin, sanıyorum biraz

Bu hadis-i şerîf bizim acılı kardeşlerimizin, sanıyorum biraz
merhem olacaktır acılarına...merhem olacaktır acılarına... Zelzeleden dolayı çocuklarını kaybeden ailelere, annelere, babalaraZelzeleden dolayı çocuklarını kaybeden ailelere, annelere, babalara bir merhem olacaktır. Her şeyin bir miktarı var, bunun ömrü bu kadar olacakmış.bir merhem olacaktır. Her şeyin bir miktarı var, bunun ömrü bu kadar olacakmış. Zaten duvar altında ezilip de ölen, müminse şehit oluyor. Zaten duvar altında ezilip de ölen, müminse şehit oluyor. Böyle zelzelede bazı insanların ölmesi,

Böyle zelzelede bazı insanların ölmesi,
müttakîler için bir ibrettir; vefat eden müminler için rahmettir.müttakîler için bir ibrettir; vefat eden müminler için rahmettir. Çünkü şehit mertebesiyle ahirete göçmüş oluyor.Çünkü şehit mertebesiyle ahirete göçmüş oluyor. Kâfirler için de, bir ceza ve azabdır diye, kişinin kişiliğine göre işin durumunun değiştiğini,Kâfirler için de, bir ceza ve azabdır diye, kişinin kişiliğine göre işin durumunun değiştiğini, Peygamber Efendimiz hadis-i şerifte bildiriyor.Peygamber Efendimiz hadis-i şerifte bildiriyor. Böyle şeyler herkesin başına gelebilir.Böyle şeyler herkesin başına gelebilir. En başta Peygamber Efendimiz’e gelmiş:En başta Peygamber Efendimiz’e gelmiş: (Eşeddü’l-belâyâ ale’l-enbiyâ)

(Eşeddü’l-belâyâ ale’l-enbiyâ)
“En şiddetli belalar, musibetler, imtihanlar peygamberlere gelmiştir.”“En şiddetli belalar, musibetler, imtihanlar peygamberlere gelmiştir.” Onun için acılı kardeşlerimiz düşünsünler ki:Onun için acılı kardeşlerimiz düşünsünler ki: “Allah’ın en sevgili kulunun da böyle hayatı acılı olaylarla dolu,

“Allah’ın en sevgili kulunun da böyle hayatı acılı olaylarla dolu,
böyle acılar çekmiş.böyle acılar çekmiş. Ne yapalım, ben de Rabbimin kaderine sabredeyim!” desin,Ne yapalım, ben de Rabbimin kaderine sabredeyim!” desin, mükâfatını Allah’tan beklesin, ahirette büyük sevaplar kazansın.mükâfatını Allah’tan beklesin, ahirette büyük sevaplar kazansın. Allah Teâlâ Hazretleri başka elem, keder, acı göstermesin...

Allah Teâlâ Hazretleri başka elem, keder, acı göstermesin...
Onu da temenni ediyoruz.Onu da temenni ediyoruz. Gelelim b. Mes’ûd’dan rivâyet edilmiş olan üçüncü hadis-i şerîfe.

Gelelim b. Mes’ûd’dan rivâyet edilmiş olan üçüncü hadis-i şerîfe.
Bu da demin okuduğum gibi Ahmed b. Hanbel’de,Bu da demin okuduğum gibi Ahmed b. Hanbel’de, Nesâî’de, İbn Hibbân’da, Taberânî’de, Hakim’de, Ebû Nuaym’ın Hilyetü’l-Evliyâ’sında olanNesâî’de, İbn Hibbân’da, Taberânî’de, Hakim’de, Ebû Nuaym’ın Hilyetü’l-Evliyâ’sında olan bir hadis-i şerîf. Abdü’r-Rezzâk’ta da varmış. Buyuruyor ki Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri:bir hadis-i şerîf. Abdü’r-Rezzâk’ta da varmış. Buyuruyor ki Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri: Yâni, ümmetten bir zât, “Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellem.” gibi

Yâni, ümmetten bir zât, “Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellem.” gibi
bir salât-ü selam çeşidiyle veyahutbir salât-ü selam çeşidiyle veyahut “Es-salâtü ve’s-selâmü aleyke yâ Rasûlü’llâh.” gibi“Es-salâtü ve’s-selâmü aleyke yâ Rasûlü’llâh.” gibi bir salât-ü selam getirirse... Cuma sabahları ne güzel müezzinlerimiz bir salât-ü selam getirirse... Cuma sabahları ne güzel müezzinlerimiz salât-ü selamlar getiriyorlar, salâlar veriyorlar minarelerden, camilerde...salât-ü selamlar getiriyorlar, salâlar veriyorlar minarelerden, camilerde... Ne kadar güzel oluyor.Ne kadar güzel oluyor. Ben Fatih Camii’ndeki Allah selamet versin,Ben Fatih Camii’ndeki Allah selamet versin, müezzin kardeşlerimizin o salâlarının ne kadar huşû verici,müezzin kardeşlerimizin o salâlarının ne kadar huşû verici, zevk verici olduğunu hatırlıyorum diyâr-ı gurbetten.zevk verici olduğunu hatırlıyorum diyâr-ı gurbetten. O salât-ü selamlar ne oluyor?..

O salât-ü selamlar ne oluyor?..
O melekler, gezginci melekler, gezgin melekler,O melekler, gezginci melekler, gezgin melekler, dünyanın her tarafına dolaşan o melekler dünyanın her tarafına dolaşan o melekler o salât-ü selamları İstanbul’dan Medine’ye,o salât-ü selamları İstanbul’dan Medine’ye, Avustralya’dan Medine’ye, İsveç’ten Medine’ye,Avustralya’dan Medine’ye, İsveç’ten Medine’ye, Amerika’dan Medine’ye, dünyanın her yerindenAmerika’dan Medine’ye, dünyanın her yerinden Peygamber Efendimiz’e getirir, tebliğ ediyorlar. Peygamber Efendimiz’e getirir, tebliğ ediyorlar. Peygamber Efendimiz kendisine salât-ü selam getireni ismiyle,

Peygamber Efendimiz kendisine salât-ü selam getireni ismiyle,
babasının ismiyle, bulunduğu memleketle,babasının ismiyle, bulunduğu memleketle, hemen, ânında öğreniyor, haberdâr oluyor.hemen, ânında öğreniyor, haberdâr oluyor. Tabi, Peygamber Efendimiz kendisine salât-ü selam getireneTabi, Peygamber Efendimiz kendisine salât-ü selam getirene ne diyecektir, kural ne?..ne diyecektir, kural ne?.. Birisi selam verirse selamı alınır, karşılığında selam verilir.Birisi selam verirse selamı alınır, karşılığında selam verilir. Peygamber Efendimiz de salât-ü selam getirene karşılık verecek.Peygamber Efendimiz de salât-ü selam getirene karşılık verecek. Sana da selam olsun diyecek.Sana da selam olsun diyecek. Rasûlüllah’ın selam olsun dediği kimse, “Sen de selamete er!” dediği kimse de,Rasûlüllah’ın selam olsun dediği kimse, “Sen de selamete er!” dediği kimse de, dünya ve ahiretin nice hayırlarına erer, nice mükâfatlara kavuşur, iki cihanda selamette, esenlikte olur.dünya ve ahiretin nice hayırlarına erer, nice mükâfatlara kavuşur, iki cihanda selamette, esenlikte olur. Onun için salât-ü selamı çok yapalım Efendimiz’e,Onun için salât-ü selamı çok yapalım Efendimiz’e, özellikle cuma günlerinde...özellikle cuma günlerinde... Hocam Mehmed Zâhid Kotku rahmetü'llâhi aleyh, bana Ziyâeddin Hâlid-i Bağdâdî Efendimiz’den naklen,

Hocam Mehmed Zâhid Kotku rahmetü'llâhi aleyh, bana Ziyâeddin Hâlid-i Bağdâdî Efendimiz’den naklen,
tavsiye olarak demişti ki:tavsiye olarak demişti ki: “Her cuma bin defa, ‘Allâhümme salli alâ şefîinâ Muhammedin

“Her cuma bin defa, ‘Allâhümme salli alâ şefîinâ Muhammedin
ve âlihî ve sellem’ diye salât-ü selam getir!” diye söylemişti Hocamız Rh.A.ve âlihî ve sellem’ diye salât-ü selam getir!” diye söylemişti Hocamız Rh.A. Siz de onları yaparsanız, hem bana, hem Hocamıza, hem Hâlid-i Bağdâdî Efendimiz’e, hem de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’e

Siz de onları yaparsanız, hem bana, hem Hocamıza, hem Hâlid-i Bağdâdî Efendimiz’e, hem de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’e
sevaplar gider; hepimize faydalı bir şey... Söyleyene de sevabı geçer.sevaplar gider; hepimize faydalı bir şey... Söyleyene de sevabı geçer. İnşallah onları söylersiniz.İnşallah onları söylersiniz. Bu da sahih bir hadis-i şerif yâni.

Bu da sahih bir hadis-i şerif yâni.
Peygamber Efendimiz’e salât-ü selamlar anında duyuruluyor.Peygamber Efendimiz’e salât-ü selamlar anında duyuruluyor. Mânevî bir haberleşme şekli. Melekler anında tebliğ ediyorlar.Mânevî bir haberleşme şekli. Melekler anında tebliğ ediyorlar. Salât-ü selamı çokça edin!..Salât-ü selamı çokça edin!.. Dördüncü hadis-i şerîf, sevgili izleyiciler ve dinleyiciler!

Dördüncü hadis-i şerîf, sevgili izleyiciler ve dinleyiciler!
Bu da Ebû Saîd -herhalde el-Hudrî olmalı- Hazretleri’nden, Ebû Nuaym-ı IsfahânîBu da Ebû Saîd -herhalde el-Hudrî olmalı- Hazretleri’nden, Ebû Nuaym-ı Isfahânî ve Taberânî tarafından rivâyet edilmiş.ve Taberânî tarafından rivâyet edilmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş ki bu rivayette:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş ki bu rivayette:
(İnne li’llâhi azze ve celle

(İnne li’llâhi azze ve celle
hurumâtin selâsen)hurumâtin selâsen) lillahi olduğu için.lillahi olduğu için. İnne li’llâhi azze ve celle hurumâtin selâsen.İnne li’llâhi azze ve celle hurumâtin selâsen. Çünkü hurumâtin mansub hâli böyle okunur. Böyle gelirÇünkü hurumâtin mansub hâli böyle okunur. Böyle gelir Selâsen'de onun sıfatı oluyor.Selâsen'de onun sıfatı oluyor. (Men hafizahünne)(Men hafizahünne) (hafiza’llâhü lehû emra dînihî ve dünyâhu)(hafiza’llâhü lehû emra dînihî ve dünyâhu) (Ve men lem yahfazhünne)(Ve men lem yahfazhünne) (lem yahfazi’llâhü lehû şey’en)(lem yahfazi’llâhü lehû şey’en) (Hurmetü’l-İslam)

(Hurmetü’l-İslam)
(Ve hurmetî)(Ve hurmetî) (Ve hurmetî rahimi)(Ve hurmetî rahimi) Bu hadis-i şerif de oldukça güncel bir konuyu aydınlatıyor.

Bu hadis-i şerif de oldukça güncel bir konuyu aydınlatıyor.
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
“Pek Azîz ve Celîl olan, sonsuz derece izzetli ve celâlli olan Cenâb-ı Hakk’ın

“Pek Azîz ve Celîl olan, sonsuz derece izzetli ve celâlli olan Cenâb-ı Hakk’ın
üç tane hürmeti vardır.” üç tane hürmeti vardır.” Yâni, bunlara riayet edin, bunlara uyun diye ortaya koyduğu,Yâni, bunlara riayet edin, bunlara uyun diye ortaya koyduğu, hürmet gösterilmesi gereken üç konu vardır.hürmet gösterilmesi gereken üç konu vardır. (Men hafizahünne) “Kim bu hürmetlere riayet ederse,(Men hafizahünne) “Kim bu hürmetlere riayet ederse, bu hürmetleri hetk etmezse, çiğnemezse;bu hürmetleri hetk etmezse, çiğnemezse; (Hafiza’llâhü lehû) Allah onun için hıfzeder.(Hafiza’llâhü lehû) Allah onun için hıfzeder. (emra dînihî ve dünyâhu) dininin ve dünyasının işini ”(emra dînihî ve dünyâhu) dininin ve dünyasının işini ” Yâni hem dinini düzgünleştirir, hem dünyasını, dünyalığını iyi eder, korur.Yâni hem dinini düzgünleştirir, hem dünyasını, dünyalığını iyi eder, korur. Bu hürmete riayet eden kimselerin hem dinini, hem dünyasını korur.Bu hürmete riayet eden kimselerin hem dinini, hem dünyasını korur. Tabi, dini korunursa çok sevap kazanır, ahirette büyük ecirlere erer.Tabi, dini korunursa çok sevap kazanır, ahirette büyük ecirlere erer. Dünyasını koruyunca da; dünyada başına kaza, bela, cezâ, azap, ikâb gelmez.Dünyasını koruyunca da; dünyada başına kaza, bela, cezâ, azap, ikâb gelmez. Yâni dünyasını da korur. Gemisi Karadeniz’e batmaz, arabası çarpmaz,Yâni dünyasını da korur. Gemisi Karadeniz’e batmaz, arabası çarpmaz, hasar, zarar, ziyan, kötülük görmez. Allah korur.hasar, zarar, ziyan, kötülük görmez. Allah korur. (Ve men lem yahfazhünne) “Bu hürmetlere kim riayet etmezse,

(Ve men lem yahfazhünne) “Bu hürmetlere kim riayet etmezse,
(lem yahfazi’llâhü lehû şey’en) onları da Allah korumasına almaz,(lem yahfazi’llâhü lehû şey’en) onları da Allah korumasına almaz, onların Hiçbir şeyini korumaz.” Yâni dinleri de tehlikeye girer,onların Hiçbir şeyini korumaz.” Yâni dinleri de tehlikeye girer, dünyaları da belalı olur.dünyaları da belalı olur. Dinlerini korumadıkları için ahiretleri de fena olacak demektir.Dinlerini korumadıkları için ahiretleri de fena olacak demektir. Nedir bu üç hürmet:

Nedir bu üç hürmet:
(Hurmetü’l-İslam) Yâni bir insan İslâm’a saygılı olmalı,

(Hurmetü’l-İslam) Yâni bir insan İslâm’a saygılı olmalı,
İslâm’ın şahsiyetine saldırmamalı!İslâm’ın şahsiyetine saldırmamalı! İslâm’ın ahkâmını ezmemeli, tahkir etmemeli! İslâm’a saygılı olmalı!..İslâm’ın ahkâmını ezmemeli, tahkir etmemeli! İslâm’a saygılı olmalı!.. İslâm, hürmet edilmeye lâyık, muazzam, muhteşem bir dindir. Ona dil uzatmak, sataşmak, yan bakmak,

İslâm, hürmet edilmeye lâyık, muazzam, muhteşem bir dindir. Ona dil uzatmak, sataşmak, yan bakmak,
laf atmak Allah’ın kahrına, gazabına uğramaya sebep olur. Bu bir.laf atmak Allah’ın kahrına, gazabına uğramaya sebep olur. Bu bir. (Ve hurmetî) “Bana karşı da saygısını takınmalı, sınırı,

(Ve hurmetî) “Bana karşı da saygısını takınmalı, sınırı,
haddi aşmamalı, saygısızlık yapmamalı!”.haddi aşmamalı, saygısızlık yapmamalı!”. Peygamber Efendimiz, bir kere sevilecek insanların en sevileceği...Peygamber Efendimiz, bir kere sevilecek insanların en sevileceği... Çünkü hangi insanı seviyorsan, koy Peygamber Efendimiz’in yanına;Çünkü hangi insanı seviyorsan, koy Peygamber Efendimiz’in yanına; güneşin yanında mum ışığı gibi kalır.güneşin yanında mum ışığı gibi kalır. Yâni sevilmek bakımından en güzel sıfatları,Yâni sevilmek bakımından en güzel sıfatları, Cenâb-ı Hak Efendimiz’e vermiş, onu güzel yaratmış.Cenâb-ı Hak Efendimiz’e vermiş, onu güzel yaratmış. Ahlakını güzel yaratmış, yüzünü güzel yaratmış, pür nûr yaratmış...Ahlakını güzel yaratmış, yüzünü güzel yaratmış, pür nûr yaratmış... Yüzüne bakan kendisine aşık oluyor, sözünü dinleyen aşık oluyor,Yüzüne bakan kendisine aşık oluyor, sözünü dinleyen aşık oluyor, bir gören bir daha yanından ayrılmıyor.bir gören bir daha yanından ayrılmıyor. Düşmanları şöyle bir tebessümünden eriyip gidiyor,Düşmanları şöyle bir tebessümünden eriyip gidiyor, hizaya geliyor, kendi hatasını anlıyor.hizaya geliyor, kendi hatasını anlıyor. Sahabeden böyle bu durumda olanlar var, biliyoruz:

Sahabeden böyle bu durumda olanlar var, biliyoruz:
“İlk önce Peygamber Efendimiz’e çok kızıyordum, sonra nasıl sevmeye başladım.” diyor.

“İlk önce Peygamber Efendimiz’e çok kızıyordum, sonra nasıl sevmeye başladım.” diyor.
Böyle yüzü güzel, kendi güzel, adı güzel, her şeyi güzel olan Efendimiz.

Böyle yüzü güzel, kendi güzel, adı güzel, her şeyi güzel olan Efendimiz.
Onu herkesin zaten mecburen sevmesi lazım! Bu bir zorlamayla, ite kaka yapılacak bir şey değil.Onu herkesin zaten mecburen sevmesi lazım! Bu bir zorlamayla, ite kaka yapılacak bir şey değil. Zaten görürse aşık olur.Zaten görürse aşık olur. Yâni gülü sevmemek mümkün mü?..Yâni gülü sevmemek mümkün mü?.. Güzeli sevmemek mümkün mü güzel olduktan sonra?..Güzeli sevmemek mümkün mü güzel olduktan sonra?.. Güzellerin en güzeli, insanların en güzeli Peygamber Efendimiz.Güzellerin en güzeli, insanların en güzeli Peygamber Efendimiz. Elbette, zaten sevecek ve sayacak.Elbette, zaten sevecek ve sayacak. Ayrıca bir de Cenâb-ı Hak onu Habîbullah edinmiş.

Ayrıca bir de Cenâb-ı Hak onu Habîbullah edinmiş.
Allah’ın habîbi, sevgili kulu, en sevgili kulu...Allah’ın habîbi, sevgili kulu, en sevgili kulu... Cennetin en yüksek makamı, cennetteki derecelerin, makamların en yükseği Makâm-ı Mahmud’dur.Cennetin en yüksek makamı, cennetteki derecelerin, makamların en yükseği Makâm-ı Mahmud’dur. O makamın sahibi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz.O makamın sahibi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz. Yâni cennetteki en yüksek makamın sahibi.Yâni cennetteki en yüksek makamın sahibi. Allah’ın en çok sevdiği kul...Allah’ın en çok sevdiği kul... Peygamberlerin eşrefi ve serveri; Peygamberlerin eşrefi ve serveri; en şereflisi ve en büyüğü... Ve bütün peygamberler; Adem aleyhisselam, Mûsâ aleyhisselam,en şereflisi ve en büyüğü... Ve bütün peygamberler; Adem aleyhisselam, Mûsâ aleyhisselam, İbrâhim aleyhisselam, İsâ aleyhisselam...İbrâhim aleyhisselam, İsâ aleyhisselam... Hepsi onun bayrağının altında toplanacaklar.Hepsi onun bayrağının altında toplanacaklar. Bu kadar mübarek bir kimse…Bu kadar mübarek bir kimse… Ondan dolayı da insanın ayrıca saygı duyması lazım!..

Ondan dolayı da insanın ayrıca saygı duyması lazım!..
Yâni bu oyuncak değil, ciddi bir şey, çok ciddi bir şey...Yâni bu oyuncak değil, ciddi bir şey, çok ciddi bir şey... Onun için Rasûlüllah’a saygının kayıtsız şartsız, sonsuz,Onun için Rasûlüllah’a saygının kayıtsız şartsız, sonsuz, ivazsız, garazsız, tam olması lazım!..ivazsız, garazsız, tam olması lazım!.. Anlayan anlar... Anlamayan ne olur?..

Anlayan anlar... Anlamayan ne olur?..
Belasını bulur.Belasını bulur. Cenâb-ı Hak onun ne dinini korur, ne dünyasını korur.Cenâb-ı Hak onun ne dinini korur, ne dünyasını korur. Mahvolur, yıldırım çarpar.Mahvolur, yıldırım çarpar. Çünkü, Peygamber Efendimiz’e hakaret edenlerden bazılarını,Çünkü, Peygamber Efendimiz’e hakaret edenlerden bazılarını, çölde giderken yıldırım çarpmış. Târihen sabit. çölde giderken yıldırım çarpmış. Târihen sabit. Şırak diye bir çarpmış, ölmüş gitmiş.Şırak diye bir çarpmış, ölmüş gitmiş. Yâni, adamın edepsizliğinin derecesine göre yıldırım çarpar.Yâni, adamın edepsizliğinin derecesine göre yıldırım çarpar. Birisi Peygamber Efendimiz’e çok ezâ cefâ etmiş,

Birisi Peygamber Efendimiz’e çok ezâ cefâ etmiş,
Peygamber Efendimiz de “Allah’ınPeygamber Efendimiz de “Allah’ın canavarlarından birisini, Cenâb-ı Hak sana musallat etsin!” demiş.canavarlarından birisini, Cenâb-ı Hak sana musallat etsin!” demiş. Çok üzülmüş.Çok üzülmüş. Bu Mekke’deki işkenceli devrede... bu zât bedduayı alınca, babası duymuş:

Bu Mekke’deki işkenceli devrede... bu zât bedduayı alınca, babası duymuş:
“Eyvah! Benim oğlana yaptığı edepsizlikten dolayı Ebü’l-Kâsım, Muhammed

“Eyvah! Benim oğlana yaptığı edepsizlikten dolayı Ebü’l-Kâsım, Muhammed
böyle beddua etmiş...” diye korkmuş.böyle beddua etmiş...” diye korkmuş. Biliyor, babası da kâfir, kendisi de kâfir, müşrik.

Biliyor, babası da kâfir, kendisi de kâfir, müşrik.
Ama Peygamber Efendimiz’in dediğinin olduğunu bildiği için demiş ki:Ama Peygamber Efendimiz’in dediğinin olduğunu bildiği için demiş ki: Sen buralarda durma çünkü sana beddua etti başına birşey gelir.Sen buralarda durma çünkü sana beddua etti başına birşey gelir. Bu herif de arkadaşlarını almış, bir kafile halinde Mekke’yi terk etmiş,

Bu herif de arkadaşlarını almış, bir kafile halinde Mekke’yi terk etmiş,
kaçıyor yâni Peygamber Efendimiz’in bedduası gelmesin diye.kaçıyor yâni Peygamber Efendimiz’in bedduası gelmesin diye. Akşam olmuş, güneş hep tepede durmuyor ki…

Akşam olmuş, güneş hep tepede durmuyor ki…
Akşam olmuş, gece bir yerde yatmışlar.Akşam olmuş, gece bir yerde yatmışlar. Çölden bir canavar, arslan gelmişÇölden bir canavar, arslan gelmiş kafilenin arasına, koklamış, koklamış, hepsini dolaşmış...kafilenin arasına, koklamış, koklamış, hepsini dolaşmış... Kimse kıpırdayamıyor, çünkü arslan geldi, korkuyorlar.Kimse kıpırdayamıyor, çünkü arslan geldi, korkuyorlar. Koklamış, koklamış, gitmiş, bu Peygamber Efendimiz’in beddua ettiği kimseyi parçalamış.Koklamış, koklamış, gitmiş, bu Peygamber Efendimiz’in beddua ettiği kimseyi parçalamış. Neden?.. Bedduası vardı Peygamber Efendimiz’in... Bazen böyle olur.Neden?.. Bedduası vardı Peygamber Efendimiz’in... Bazen böyle olur. Bazılarına

Bazılarına
Peygamber Efendimiz kendisi ekseriyetle beddua etmemiş. Mesela:Peygamber Efendimiz kendisi ekseriyetle beddua etmemiş. Mesela: “Yâ Rasûlallah, bize çok işkence ediyorlar, işte şunlara beddua et!” demişler.

“Yâ Rasûlallah, bize çok işkence ediyorlar, işte şunlara beddua et!” demişler.
“Ben bedduacı bir peygamber olarak gelmedim, rahmet peygamberi olarak geldim.

“Ben bedduacı bir peygamber olarak gelmedim, rahmet peygamberi olarak geldim.
Bu size zulmedenler bir zaman gelecek, tövbekâr olacaklar.Bu size zulmedenler bir zaman gelecek, tövbekâr olacaklar. Onların nesillerinden mümin insanlar türeyecek.” demiş.Onların nesillerinden mümin insanlar türeyecek.” demiş. Mümkün mertebe beddua etmekten uzak durmuş.

Mümkün mertebe beddua etmekten uzak durmuş.
Yüzünü kanatmışlar, dişini kırmışlar, ayağını kanatmışlar.Yüzünü kanatmışlar, dişini kırmışlar, ayağını kanatmışlar. Taif’te çoluk çocuk ne kadar kötü bir şekilde muamele etmişler, çıkartmışlar,Taif’te çoluk çocuk ne kadar kötü bir şekilde muamele etmişler, çıkartmışlar, Efendimiz sabretmiş.Efendimiz sabretmiş. Cebrâil aleyhisselam gelmiş:

Cebrâil aleyhisselam gelmiş:
“Bu kavmi helâk etmek için Allah beni gönderdi...” O demiş:

“Bu kavmi helâk etmek için Allah beni gönderdi...” O demiş:
“Hayır!”

“Hayır!”
Yâni, Peygamber Efendimiz’e hürmet etmek lazım, oyuncak değil...

Yâni, Peygamber Efendimiz’e hürmet etmek lazım, oyuncak değil...
İslâm dininin kurucusu, ahir zaman peygamberi,İslâm dininin kurucusu, ahir zaman peygamberi, Rasûlüllah, Allah’ın elçisi...Rasûlüllah, Allah’ın elçisi... Yâni sen Amerikan elçisine bir şey yapabilir misin?..Yâni sen Amerikan elçisine bir şey yapabilir misin?.. Yapamazsın. Neden?... ABD büyük bir devlet diye.Yapamazsın. Neden?... ABD büyük bir devlet diye. Başka bir elçiliğe de yapamazsın. Yâni elçilikleri polislerimiz koruyor.Başka bir elçiliğe de yapamazsın. Yâni elçilikleri polislerimiz koruyor. Ee, yâni böyle elçilere bir şey yapamazsın da,

Ee, yâni böyle elçilere bir şey yapamazsın da,
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’e niye saldırıyorsun?.. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’e niye saldırıyorsun?.. Olur mu “Çöl bilmem nesi...”Olur mu “Çöl bilmem nesi...” Evet, çölden bazen böyle nadîde, emsalsiz güzellikte cevher çıkar.

Evet, çölden bazen böyle nadîde, emsalsiz güzellikte cevher çıkar.
Çöl de olabilir. Çölü de Allah yaratıyor, ormanı da Allah yaratıyor,Çöl de olabilir. Çölü de Allah yaratıyor, ormanı da Allah yaratıyor, Türkiye’yi de Allah yaratmış, Arabistan’ı da Allah yaratmış yâni ne var?..Türkiye’yi de Allah yaratmış, Arabistan’ı da Allah yaratmış yâni ne var?.. Çöl bedevisi değil bir kere.

Çöl bedevisi değil bir kere.
Peygamber Efendimiz çölün bedevisi değil, Asâletli bir aileden.Peygamber Efendimiz çölün bedevisi değil, Asâletli bir aileden. Çölün kenarına yerleşmiş bir insan ama...Çölün kenarına yerleşmiş bir insan ama... Yâni isterse çöl bedevisi olsun...Yâni isterse çöl bedevisi olsun... Çöl bedevisinden bir evliya olsa, Allah’ın evliyası olduktan sonra, bedeviliğinin kıymeti mi kalır?Çöl bedevisinden bir evliya olsa, Allah’ın evliyası olduktan sonra, bedeviliğinin kıymeti mi kalır? mübarek bir insan olduktan sonra.mübarek bir insan olduktan sonra. İşte bilmem şöyle böyle diyenler çıkıyor, çıkmış.

İşte bilmem şöyle böyle diyenler çıkıyor, çıkmış.
İnançsızlığından veyahut yanlış eğitim aldığından. Ama iş öyle değil.İnançsızlığından veyahut yanlış eğitim aldığından. Ama iş öyle değil. Bir kere dünyanın en başarılı insanı Peygamber Efendimiz.Bir kere dünyanın en başarılı insanı Peygamber Efendimiz. Hangi insan Rasûlüllah’ın başardığı işi başarmış?.. Avrupalılar itiraf ediyor.Hangi insan Rasûlüllah’ın başardığı işi başarmış?.. Avrupalılar itiraf ediyor. Yâni tek başına Peygamber Efendimiz’in cihana getirdiği yenilikYâni tek başına Peygamber Efendimiz’in cihana getirdiği yenilik ve güzelliklerin, faziletlerin haddi hesabı yok...ve güzelliklerin, faziletlerin haddi hesabı yok... Bir cahilî kavmi, yâni kız çocuklarını gömen bir kavmi,

Bir cahilî kavmi, yâni kız çocuklarını gömen bir kavmi,
birbirlerine saldıran, yağmalayan, esir alan bir kavmi ne hale getirmiş, birbirlerine saldıran, yağmalayan, esir alan bir kavmi ne hale getirmiş, cihana ne güzel fazilet öğretmiş, edep öğretmiş kicihana ne güzel fazilet öğretmiş, edep öğretmiş ki Rasûlüllah Efendimiz’in hadis-i şerifleri yüzlerce, binlerce cilt.Rasûlüllah Efendimiz’in hadis-i şerifleri yüzlerce, binlerce cilt. Yâni bir insanın ömür boyunca araştırarak okumasını tamamlayamayacağı kadarYâni bir insanın ömür boyunca araştırarak okumasını tamamlayamayacağı kadar mücevherât hepsi Rasûlüllah Efendimiz’in sözleri. Her şeyi güzel!..mücevherât hepsi Rasûlüllah Efendimiz’in sözleri. Her şeyi güzel!.. Öğrettiği her şeyi güzel! Anlayın ki,

Öğrettiği her şeyi güzel! Anlayın ki,
çöl bedevisine dişlerini fırçalamayı öğretmiş, koltuk altlarında kılları izale etmeyi öğretmiş,çöl bedevisine dişlerini fırçalamayı öğretmiş, koltuk altlarında kılları izale etmeyi öğretmiş, tırnaklarını kesmeyi öğretmiş, temizliği öğretmiş,tırnaklarını kesmeyi öğretmiş, temizliği öğretmiş, günde beş defa yıkanmayı, haftada bir defa yıkanmayı öğretmiş,günde beş defa yıkanmayı, haftada bir defa yıkanmayı öğretmiş, iyilik yapmayı öğretmiş, malından fedakârlık yapmayı öğretmiş.iyilik yapmayı öğretmiş, malından fedakârlık yapmayı öğretmiş. Yâni el-insâf!.. Bu kadar güzel şeyleri öğreten bir insanın...Yâni el-insâf!.. Bu kadar güzel şeyleri öğreten bir insanın... Bunların binde birini yapanın heykelini dikiyorlar Avrupa’da. Heykel dolu...

Bunların binde birini yapanın heykelini dikiyorlar Avrupa’da. Heykel dolu...
Bu adam ne yapmış? Bu kasabaya biraz faydası dokunmuş,Bu adam ne yapmış? Bu kasabaya biraz faydası dokunmuş, şuraya şöyle yapmış diye kütüphaneye resmini asıyorlar. şuraya şöyle yapmış diye kütüphaneye resmini asıyorlar. İşte bu falanca kimse falan diye, bir hayır yaptığı zaman. İşte bu falanca kimse falan diye, bir hayır yaptığı zaman. Hayırların en çocuğunu, en büyüğünü, en devamlısını, en genişini asırlar boyu dünya çapındaHayırların en çocuğunu, en büyüğünü, en devamlısını, en genişini asırlar boyu dünya çapında Rasûlüllah yapmış. Yâni ona dil uzatmak olur mu?..Rasûlüllah yapmış. Yâni ona dil uzatmak olur mu?.. Bu ne saygısızlık! Papaz da dil uzatamaz, haham da dil uzatamaz,Bu ne saygısızlık! Papaz da dil uzatamaz, haham da dil uzatamaz, inanmayan da dil uzatamaz. Yâni işin doğrusu bu. Saygı göstermek lazım!..inanmayan da dil uzatamaz. Yâni işin doğrusu bu. Saygı göstermek lazım!.. Müslümanlar hangi peygambere dil uzatıyor?..

Müslümanlar hangi peygambere dil uzatıyor?..
Var mı Müslümanlardan, herhangi bir dinin peygamberine dil uzatan?..Var mı Müslümanlardan, herhangi bir dinin peygamberine dil uzatan?.. Biz Hazret-i İsâ aleyhisselam’ı seviyoruz.

Biz Hazret-i İsâ aleyhisselam’ı seviyoruz.
Hazret-i Meryem’i, Hazret-i İsâ’nın annesini seviyoruz.Hazret-i Meryem’i, Hazret-i İsâ’nın annesini seviyoruz. Çocuğumuza Meryem ismini veriyoruz, İsâ ismini veriyoruz.Çocuğumuza Meryem ismini veriyoruz, İsâ ismini veriyoruz. Mûsâ aleyhisselam’ı seviyoruz.Mûsâ aleyhisselam’ı seviyoruz. Yahudilerin bütün peygamberlerinin hepsinin ismini koyuyoruz; İshak, Ya’kub, Süleyman, Dâvud...Yahudilerin bütün peygamberlerinin hepsinin ismini koyuyoruz; İshak, Ya’kub, Süleyman, Dâvud... David diyor onlar, biz Davud diyoruz.David diyor onlar, biz Davud diyoruz. Salamon diyorlar, biz Süleyman diyoruz.Salamon diyorlar, biz Süleyman diyoruz. Abraham diyorlar, biz İbrâhim diyoruz. Biz bütün peygamberleri seviyoruz.Abraham diyorlar, biz İbrâhim diyoruz. Biz bütün peygamberleri seviyoruz. En sağlam noktada olan biziz, çünkü hiç kimsenin aleyhinde bulunmuyoruz. Ama onlar

En sağlam noktada olan biziz, çünkü hiç kimsenin aleyhinde bulunmuyoruz. Ama onlar
birbirlerinin aleyhinde ve bizim aleyhimizde, bazı peygamberlerin aleyhinde bulunmak birbirlerinin aleyhinde ve bizim aleyhimizde, bazı peygamberlerin aleyhinde bulunmak talihsizliğine ve bedbahtlığına uğramışlar.talihsizliğine ve bedbahtlığına uğramışlar. Yahudiler Hazret-i İsâ aleyhisselam’ı saymıyor.Yahudiler Hazret-i İsâ aleyhisselam’ı saymıyor. Hristiyanlar ve Yahudiler Peygamber Efendimiz’i kabul etmiyor.

Hristiyanlar ve Yahudiler Peygamber Efendimiz’i kabul etmiyor.
Allah’ın sevgili kulunu kabul etmediği için fena oluyor durumları...Allah’ın sevgili kulunu kabul etmediği için fena oluyor durumları... Ama bizim öyle bir durumumuz yok, biz elhamdülillâh hepsini kabul ediyoruz.Ama bizim öyle bir durumumuz yok, biz elhamdülillâh hepsini kabul ediyoruz. İnsanları toplayacak olan bayrak İslâm bayrağı.

İnsanları toplayacak olan bayrak İslâm bayrağı.
İnsanları birbirleriyle birleştirecek, dinlerin mensuplarının toplanacağı noktaİnsanları birbirleriyle birleştirecek, dinlerin mensuplarının toplanacağı nokta neresi?.. İslâm bayrağının altı... Çünkü hiç kimseye kötülük yok,neresi?.. İslâm bayrağının altı... Çünkü hiç kimseye kötülük yok, hepsine iyilik yapmış.hepsine iyilik yapmış. Ecdadımız da Osmanlı devresinde Ermenilerin kilisesine dokunmamış,Ecdadımız da Osmanlı devresinde Ermenilerin kilisesine dokunmamış, Yahudilerin havrasına dokunmamış, Sırpların kilisesine dokunmamış...Yahudilerin havrasına dokunmamış, Sırpların kilisesine dokunmamış... Geçen gün okudum burada... Sırplar bir kilisede böyle gezdirirken,

Geçen gün okudum burada... Sırplar bir kilisede böyle gezdirirken,
duvarlardaki azizlerin gözleri oyulmuş, onları gösteriyorlarmış:duvarlardaki azizlerin gözleri oyulmuş, onları gösteriyorlarmış: “Bak bunları Türkler oydu...” demişler.

“Bak bunları Türkler oydu...” demişler.
Yâ Türk göz mü oyar? Kiliseyi tepeden tırnağa yıkar, biter, yâni yıksa.

Yâ Türk göz mü oyar? Kiliseyi tepeden tırnağa yıkar, biter, yâni yıksa.
Sonradan birisi demiş ki:Sonradan birisi demiş ki: “Hayır, o azizlerin gözlerini oyanlar, oraları kazıyanlar,

“Hayır, o azizlerin gözlerini oyanlar, oraları kazıyanlar,
Hristiyanlardan şifa umanlardır.”Hristiyanlardan şifa umanlardır.” Yâni şifa olacak diye,Yâni şifa olacak diye, oradaki resimleri gizlice kazıyıp gözleri oyuyorlarmış.”oradaki resimleri gizlice kazıyıp gözleri oyuyorlarmış.” Bu böyle isnat edilince, demişler ki:

Bu böyle isnat edilince, demişler ki:
“Sen Osmanlı taraftarı mısın?” demişler.

“Sen Osmanlı taraftarı mısın?” demişler.
“Yok, Osmanlılara en düşman olması gereken insan benim,

“Yok, Osmanlılara en düşman olması gereken insan benim,
çünkü ben Ermeniyim, ama işin doğrusu bu!” demiş.çünkü ben Ermeniyim, ama işin doğrusu bu!” demiş. Osmanlı hiçbir kimseye dokunmamıştır.

Osmanlı hiçbir kimseye dokunmamıştır.
Çünkü Peygamber Efendimiz, “Mabedlere dokunmayın!” diye emrediyor mücahitlere.Çünkü Peygamber Efendimiz, “Mabedlere dokunmayın!” diye emrediyor mücahitlere. Osmanlı dokunmaz, dokunmamıştır.Osmanlı dokunmaz, dokunmamıştır. “Ama, sizler dokundunuz ey gayrimüslimler!..

“Ama, sizler dokundunuz ey gayrimüslimler!..
Sizler İslâm ülkelerinden Müslümanlar çekildikten sonraSizler İslâm ülkelerinden Müslümanlar çekildikten sonra Müslüman mabedlerini yaktınız, yıktınız;Müslüman mabedlerini yaktınız, yıktınız; camileri bombaladınız, Müslümanları kestiniz... Biz sizleri kesmedik.camileri bombaladınız, Müslümanları kestiniz... Biz sizleri kesmedik. En kuvvetli olduğumuz zaman, Muhteşem Süleyman’ın zamanında

En kuvvetli olduğumuz zaman, Muhteşem Süleyman’ın zamanında
bile hiç kesmedik ama, sizbile hiç kesmedik ama, siz birazcık fırsat bulunca kestiniz ey gayrimüslimler!..birazcık fırsat bulunca kestiniz ey gayrimüslimler!.. Biz Cenâb-ı Hakk’ın dîvanında vicdânen müsterihiz;

Biz Cenâb-ı Hakk’ın dîvanında vicdânen müsterihiz;
siz bakalım hesabı nasıl vereceksiniz, milyonların,siz bakalım hesabı nasıl vereceksiniz, milyonların, katliamların hesaplarını nasıl vereceksiniz?..” dememiz lazım onlara...katliamların hesaplarını nasıl vereceksiniz?..” dememiz lazım onlara... Peygamber Efendimiz’e hürmet; aklen, dinen, edeben, her yönden gerekli... Bir de:

Peygamber Efendimiz’e hürmet; aklen, dinen, edeben, her yönden gerekli... Bir de:
(Ve hürmetü rahmî) “Benim sülâleme, akrabama da hürmet...” diyor Peygamber Efendimiz.

(Ve hürmetü rahmî) “Benim sülâleme, akrabama da hürmet...” diyor Peygamber Efendimiz.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in "rahmî" dediği,

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in "rahmî" dediği,
yâni akrabası, kıyamete kadar devam ediyor.yâni akrabası, kıyamete kadar devam ediyor. Peygamber Efendimiz’in soyu sopu devam ediyor.Peygamber Efendimiz’in soyu sopu devam ediyor. Büyük âlimlerin hayatlarını inceliyorsunuz, bakıyorsunuzBüyük âlimlerin hayatlarını inceliyorsunuz, bakıyorsunuz Peygamber Efendimiz’e hemen bağlı.Peygamber Efendimiz’e hemen bağlı. Geçen gün merak ettik, İmam Şafii Hazretleri’ni,

Geçen gün merak ettik, İmam Şafii Hazretleri’ni,
evlendi mi evlenmedi mi vs. falan diye araştırdık:evlendi mi evlenmedi mi vs. falan diye araştırdık: Kureyş sülâlesinden Peygamber Efendimiz’e bağlanan bir nesebi var.Kureyş sülâlesinden Peygamber Efendimiz’e bağlanan bir nesebi var. Hepsi öyle... Yâni, incelendiği zaman görülüyor.Hepsi öyle... Yâni, incelendiği zaman görülüyor. Sülâle-i tâhiresi cihana ışık saçmış ve saçıyor.

Sülâle-i tâhiresi cihana ışık saçmış ve saçıyor.
Binâenaleyh, onlara da saygıyı istiyor Peygamber Efendimiz.Binâenaleyh, onlara da saygıyı istiyor Peygamber Efendimiz. Ve zaten sevilecek sayılacak insanlar...Ve zaten sevilecek sayılacak insanlar... Allah Teâlâ Hazretleri insaf versin...

Allah Teâlâ Hazretleri insaf versin...
Bir insan bir kimseyi sevdi mi onu her şeyiyle, etrafıyla beraber sever.Bir insan bir kimseyi sevdi mi onu her şeyiyle, etrafıyla beraber sever. Saygı ve sevgiyi böyle sürdürmek lazım!..Saygı ve sevgiyi böyle sürdürmek lazım!.. Nihayet beşinci hadis-i şerîfe geldik,

Nihayet beşinci hadis-i şerîfe geldik,
bu günkü sohbetimizin sonuncu hadis-i şerîfi.bu günkü sohbetimizin sonuncu hadis-i şerîfi. Enes radıyallahu anh’dan İbnü’n-Neccâr rivayet etmiş.Enes radıyallahu anh’dan İbnü’n-Neccâr rivayet etmiş. Bu da müjdeli bir hadis-i şerif.Bu da müjdeli bir hadis-i şerif. Yâni, her zaman iş tek bir şekilde olmuyor.Yâni, her zaman iş tek bir şekilde olmuyor. Cenâb-ı Hakk’ın çeşitli şekilde muameleleri de var, bu da onu gösteriyor.

Cenâb-ı Hakk’ın çeşitli şekilde muameleleri de var, bu da onu gösteriyor.
Belki de biraz şaşıracaksınız.Belki de biraz şaşıracaksınız. Temenni ederim ki, Cenâb-ı Hak bizi bunlardan eylesin...Temenni ederim ki, Cenâb-ı Hak bizi bunlardan eylesin... Buyuruyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz:

Buyuruyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz:
(İnne li’llâhi azze ve celle ibâden

(İnne li’llâhi azze ve celle ibâden
yudannü bihim ani’l-belâi,yudannü bihim ani’l-belâi, yuhyîhim fî âfiyetin,yuhyîhim fî âfiyetin, ve yümîtühüm fî âfiyetin, ve yüdhılühümü’l-cennete fî âfiyetin.)ve yümîtühüm fî âfiyetin, ve yüdhılühümü’l-cennete fî âfiyetin.) Bu güzel müjdeli hadis-i şerifin manası ne:

Bu güzel müjdeli hadis-i şerifin manası ne:
“Pek aziz olan, pek celîl olan Allah Teâlâ Hazretleri’nin

“Pek aziz olan, pek celîl olan Allah Teâlâ Hazretleri’nin
öyle kulları vardır ki,öyle kulları vardır ki, ibâden.ibâden. Öyle kulları vardır ki,Öyle kulları vardır ki, (yudannü bihim ani’l-belâi)(yudannü bihim ani’l-belâi) Allah onları belâdan korur, hıfz-ı himâyesinde tutar. Belâdan korur.Allah onları belâdan korur, hıfz-ı himâyesinde tutar. Belâdan korur. (Yuhyîhim fî âfiyetin)(Yuhyîhim fî âfiyetin) Afiyet üzere onları yaşatır,Afiyet üzere onları yaşatır, (ve yümîtühüm fî âfiyetin)(ve yümîtühüm fî âfiyetin) ve afiyet üzere ruhlarını alır, vefat ettirir.ve afiyet üzere ruhlarını alır, vefat ettirir. (Ve yüdhılühümü’l-cennete fî âfiyetin)(Ve yüdhılühümü’l-cennete fî âfiyetin) Afiyet üzere de onları cennete sokar.”Afiyet üzere de onları cennete sokar.” Dünyada da, ahirette de afiyet üzere muamele eder.

Dünyada da, ahirette de afiyet üzere muamele eder.
Elem, keder, hüzün, korku çektirmez; kahır, bela ile karşılaştırmaz.Elem, keder, hüzün, korku çektirmez; kahır, bela ile karşılaştırmaz. Afiyet üzere yaşatır, afiyet üzere öldürür, afiyet üzere cennetine sokar.

Afiyet üzere yaşatır, afiyet üzere öldürür, afiyet üzere cennetine sokar.
Bu, hepimizin istediği bir şey...Bu, hepimizin istediği bir şey... Cenâb-ı Hak cümlemizi dinde ve dünyada ve ahirette afiyet sahibi eylesin...

Cenâb-ı Hak cümlemizi dinde ve dünyada ve ahirette afiyet sahibi eylesin...
Böyle afiyet üzere yaşayıp, afiyet üzere ölüp,Böyle afiyet üzere yaşayıp, afiyet üzere ölüp, afiyet üzere cennete girenlerden eylesin, aziz ve sevgili izleyiciler ve dinleyiciler!..afiyet üzere cennete girenlerden eylesin, aziz ve sevgili izleyiciler ve dinleyiciler!.. es-selâmü aleyküm ve rahmetu’llâhi ve berakâtühû.

es-selâmü aleyküm ve rahmetu’llâhi ve berakâtühû.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2