Namaz Vakitleri
İstanbul
28 Şevvâl 1446
26 April 2025
İmsak
04:27
Güneş
06:03
Öğle
13:07
İkindi
16:55
Akşam
20:01
Yatsı
21:30
Detaylı Arama

Nurlu Bir Hayat İçin Dualar

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Nurlu Bir Hayat İçin Dualar

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm.Bismillâhirrahmânirrahîm. El-Hamdülillahi rabbilâlemin

El-Hamdülillahi rabbilâlemin
ve’l-âkibetü li’l-müttekîn.ve’l-âkibetü li’l-müttekîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâVessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. İ’lemû eyyühe’l-ihvân enne efdale’l-kitâbi kitâbullah

İ’lemû eyyühe’l-ihvân enne efdale’l-kitâbi kitâbullah
ve enne efdale’l-hedyi hedyüve enne efdale’l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemmuhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra’l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid’ahve şerra’l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid’ah ve külle bid’atin dalâleh ve külle dalâletin fi’n-nâri.ve külle bid’atin dalâleh ve külle dalâletin fi’n-nâri. Ve bi’s-senedi’l-muttasıli ile’n-nebiyyiVe bi’s-senedi’l-muttasıli ile’n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: İzâ erâdellâhü bi abdin

İzâ erâdellâhü bi abdin
hayran feteha lehû küfle kablihî,hayran feteha lehû küfle kablihî, ve ceale fîhi’l-yekîne ve’s-sidka,ve ceale fîhi’l-yekîne ve’s-sidka, ve ceale kalbehû viâen vâiyenve ceale kalbehû viâen vâiyen limâ seleke fîhi,limâ seleke fîhi, ve ceale kalbehû selîmen,ve ceale kalbehû selîmen, ve lisânehû sâdikan, ve halîkatehû müstekîmeten,ve lisânehû sâdikan, ve halîkatehû müstekîmeten, ve ceale üzünehû semîaten,ve ceale üzünehû semîaten, ve aynehû besîraten.ve aynehû besîraten. Sadaka rasûlü’llâh, fî mâ kâl.

Sadaka rasûlü’llâh, fî mâ kâl.
Revaihu an Ebû Zerr.

Revaihu an Ebû Zerr.
Mefhari mevcûdât Muhammed Mustafa râ salavât.

Mefhari mevcûdât Muhammed Mustafa râ salavât.
Seyyidüssâdât Muhammed Mustafa râ salavât.Seyyidüssâdât Muhammed Mustafa râ salavât. Habîbi hüdâ Muhammed Mustafa râ salavât.Habîbi hüdâ Muhammed Mustafa râ salavât. Cenâb-ı Hak, İzâ erâdellâhü bi abdin hayran.

Cenâb-ı Hak, İzâ erâdellâhü bi abdin hayran.
Bir hayrı murad ettiği vakitte,Bir hayrı murad ettiği vakitte, feteha lehû küfle kablihî.feteha lehû küfle kablihî. O küflenen kulunun kalbinin kilitlerini açar.O küflenen kulunun kalbinin kilitlerini açar. Kalbin kilidini açar.Kalbin kilidini açar. Kufl, kilit.

Kufl, kilit.
Yani kalp gözlerini açar.Yani kalp gözlerini açar. Gönül gözlerini açar.Gönül gözlerini açar. Şimdi bizde bir göz var, buna maddi göz, tabiidir.

Şimdi bizde bir göz var, buna maddi göz, tabiidir.
Birde geceleri, rüyalarda bir şeyler görüyoruz.Birde geceleri, rüyalarda bir şeyler görüyoruz. Bizim göremeyeceğimiz bir gözümüz daha var.Bizim göremeyeceğimiz bir gözümüz daha var. Bu gözümüz kapalıyken o rüyalarda bir şeyler görüyoruzBu gözümüz kapalıyken o rüyalarda bir şeyler görüyoruz ve gördüğümüzü anlıyoruz.ve gördüğümüzü anlıyoruz. Bunu gördük, bunu gördük diyerek herkeseBunu gördük, bunu gördük diyerek herkese nasihat ediyoruz.nasihat ediyoruz. Şimdi bu mevcut olan görüş,

Şimdi bu mevcut olan görüş,
gündüzün de görmesi lazım.gündüzün de görmesi lazım. Fakat gündüzün göremiyoruz.Fakat gündüzün göremiyoruz. Bu göz, bu göz kapanınca görünüyor.Bu göz, bu göz kapanınca görünüyor. Fakat bu gözün kapanması kâfi değil.Fakat bu gözün kapanması kâfi değil. Alakaların kesildiği bir zamandan sonra görüyoruz.Alakaların kesildiği bir zamandan sonra görüyoruz. Dünyayla alaka varken o göz göremez.

Dünyayla alaka varken o göz göremez.
Nasıl uykuya dalıyoruz, uykuya dalınca dünyayla alaka kesiliyor.Nasıl uykuya dalıyoruz, uykuya dalınca dünyayla alaka kesiliyor. Alaka kesildikten sonra o gözeAlaka kesildikten sonra o göze açıklık kabiliyeti oluyor ve görüyor.açıklık kabiliyeti oluyor ve görüyor. Bu tabi bazı insanlarda gördüğü hakikaten sahi.Bu tabi bazı insanlarda gördüğü hakikaten sahi. Peygamberlerde olduğu gibi.

Peygamberlerde olduğu gibi.
Evliyalarda olduğu gibi.Evliyalarda olduğu gibi. Bazıları da tabire ihtiyaç.Bazıları da tabire ihtiyaç. Binâenaleyh bu, murad-ı ilâhiyle olur.Binâenaleyh bu, murad-ı ilâhiyle olur. Murad-ı ilâhiyenin bunda zuhuru da,Murad-ı ilâhiyenin bunda zuhuru da, kulunun harekâtına göredir.kulunun harekâtına göredir. Kul kendisini, Hâlik-i Zülcelal'in tecellisine hazırladıysa,

Kul kendisini, Hâlik-i Zülcelal'in tecellisine hazırladıysa,
mübarek gecelerde, vesaire gecelerde,mübarek gecelerde, vesaire gecelerde, Cenâb-ı Hakk'ın bakarsın merhameti tecelli eder kulunda.Cenâb-ı Hakk'ın bakarsın merhameti tecelli eder kulunda. O gönül kapıları açılıyor.O gönül kapıları açılıyor. Bessara basîratehû.Bessara basîratehû. O basiretiyle, bu basar ile değilde basîretiyle görür.O basiretiyle, bu basar ile değilde basîretiyle görür. Merâtibe’l-kemâl, kemâlin mertebelerini görür artık.Merâtibe’l-kemâl, kemâlin mertebelerini görür artık. Fe-innehû izâ hebbet riyahu’l-eltâf.

Fe-innehû izâ hebbet riyahu’l-eltâf.
Şu dünyada bir rüzgârlar esiyor güzel güzel

Şu dünyada bir rüzgârlar esiyor güzel güzel
hoşumuza gidiyor.hoşumuza gidiyor. Maddi rüzgârlar bunlar, ağaç rüzgârları.Maddi rüzgârlar bunlar, ağaç rüzgârları. Bu akşam, mesela her akşam vardır bu rahmeti ilahiler.Bu akşam, mesela her akşam vardır bu rahmeti ilahiler. Nüzul eder gönüllere, rahmetler, rüzgârlar vesaireler.Nüzul eder gönüllere, rahmetler, rüzgârlar vesaireler. Bu hak rüzgârlarıdır.Bu hak rüzgârlarıdır. O rüzgârlar hangi gönüller hazırsa,

O rüzgârlar hangi gönüller hazırsa,
hangi gönüller temizse,hangi gönüller temizse, o gönüllere rahmet-i ilâhî saçılır.o gönüllere rahmet-i ilâhî saçılır. Gönüllere rahmet-i ilâhî saçılır.Gönüllere rahmet-i ilâhî saçılır. Açılınca, saçılınca,Açılınca, saçılınca, inkeşefe’l-hucubu’l-eşkâl an a’yuni’l-kulûb.inkeşefe’l-hucubu’l-eşkâl an a’yuni’l-kulûb. Kalpleri kapayan bütün perdeler açılır,inkeşefe’l-hucubu’l.Kalpleri kapayan bütün perdeler açılır,inkeşefe’l-hucubu’l. Ve fâdati’r-rahmeh, rahmet-i ilâhî oraya akar,Ve fâdati’r-rahmeh, rahmet-i ilâhî oraya akar, ve eşraka’n-nûri, nurlar parlar,ve eşraka’n-nûri, nurlar parlar, Ve’n-şeraha’s-sadr, sadırlar inkişaf olur.Ve’n-şeraha’s-sadr, sadırlar inkişaf olur. Ve'n keşefel kalbü seyrel melekût.Ve'n keşefel kalbü seyrel melekût. Mülkten başka bir de melekût denilen âlem,Mülkten başka bir de melekût denilen âlem, o âlemi de seyreder gönüller.o âlemi de seyreder gönüller. Ne sayesinde?

Ne sayesinde?
Allahu Teâlâ'nın verdiği o feyz sebebiyle oluyor.

Allahu Teâlâ'nın verdiği o feyz sebebiyle oluyor.
Allahu Teâlâ'nın o feyzi vermesi,Allahu Teâlâ'nın o feyzi vermesi, o gönlün açılması kulun istidadına bağlı.o gönlün açılması kulun istidadına bağlı. Bir kere Cenâb-ı Hak kullarını günde,Bir kere Cenâb-ı Hak kullarını günde, sayısını bilmeyeceğim amasayısını bilmeyeceğim ama daimi sürekli gönüllerimizi gözlemektedir Allah Celle ve Ala.daimi sürekli gönüllerimizi gözlemektedir Allah Celle ve Ala. Onun murakabesi altındadır gönüllerimiz.Onun murakabesi altındadır gönüllerimiz. Daima o gönüllerimizi gözlemekte.

Daima o gönüllerimizi gözlemekte.
Lakin kulunun gönlü neyle meşgul?Lakin kulunun gönlü neyle meşgul? Kulunun gönlü Allah'la meşgul olsa,Kulunun gönlü Allah'la meşgul olsa, Allahu Teâlâ o gönle olan lütufları bambaşka olur.Allahu Teâlâ o gönle olan lütufları bambaşka olur. Onun için insana lazım olanOnun için insana lazım olan gönlünü Allah'la meşgul etmektir.gönlünü Allah'la meşgul etmektir. Onun için Nakşibendi Hazretleri,Onun için Nakşibendi Hazretleri, tabi bu imkânsız şeyler herkes için mümkün değil de,tabi bu imkânsız şeyler herkes için mümkün değil de, demiş ki kul işiyle, mahlûkla alışverişini yapar.demiş ki kul işiyle, mahlûkla alışverişini yapar. Alışverişi yapacak eldir, dildir, gözdür, kulaktır.

Alışverişi yapacak eldir, dildir, gözdür, kulaktır.
Gönül onunla alakadar olmaz.Gönül onunla alakadar olmaz. Gönül Hâliki ile meşgul olur.Gönül Hâliki ile meşgul olur. Elin işinle, gönlün de seni yaratanla meşgul olsun.Elin işinle, gönlün de seni yaratanla meşgul olsun. Bu bir melekedir.Bu bir melekedir. Bu melekeye istidat, hazırlanma, devresi olur.

Bu melekeye istidat, hazırlanma, devresi olur.
O hazırlanma devresinde insan meselaO hazırlanma devresinde insan mesela mütemadiyen gönlünü yoklar ve gönlünü alıştırır.mütemadiyen gönlünü yoklar ve gönlünü alıştırır. Başka şeyle meşgul olmama.Başka şeyle meşgul olmama. Daima hâlıkla meşgul olur gönül.Daima hâlıkla meşgul olur gönül. İşte bu gönlünün hâlıkla meşgul oluşuİşte bu gönlünün hâlıkla meşgul oluşu onun alışveriş etmesine,onun alışveriş etmesine, iş yapmasına mani olmaz.iş yapmasına mani olmaz. İşi gönüllü yapmıyor çünkü.

İşi gönüllü yapmıyor çünkü.
İşi yapan el ayak.İşi yapan el ayak. Gönül o ayrılıyor.Gönül o ayrılıyor. Gönül denince biz zannediyoruz ki şu kalp dediğimiz et parçası o değil.Gönül denince biz zannediyoruz ki şu kalp dediğimiz et parçası o değil. Bu et parçası kalbi kalbi yaşatmakBu et parçası kalbi kalbi yaşatmak için kurulmuş bir makine orada o.için kurulmuş bir makine orada o. Asıl gönül nurdur orada.

Asıl gönül nurdur orada.
O nurlan o gönülde bir irtibatı var.O nurlan o gönülde bir irtibatı var. O irtibat da nurdandır gene.O irtibat da nurdandır gene. Gönül nurdan bir nura irtibatı vardır.Gönül nurdan bir nura irtibatı vardır. O irtibat ile gönül açılır, kapanır.

O irtibat ile gönül açılır, kapanır.
Nasıl lambaların şimdi oradaki elektrikle irtibatı var.Nasıl lambaların şimdi oradaki elektrikle irtibatı var. Düğmeyi açınca yanıyor.Düğmeyi açınca yanıyor. Çevirince kapanıyor.Çevirince kapanıyor. Bu irtibat nasılsa kuldaki irtibatta hâlikiyle öyledir.Bu irtibat nasılsa kuldaki irtibatta hâlikiyle öyledir. Binâenaleyh kul dilinden yalanı kaçırmıyorsa,

Binâenaleyh kul dilinden yalanı kaçırmıyorsa,
eli yaramazlık yapmıyorsa,eli yaramazlık yapmıyorsa, ayakları yaramaz yerlere gitmiyorsa,ayakları yaramaz yerlere gitmiyorsa, onun gönlüne Hazreti Allah'ın Celle ve Ala'nın tecellilerionun gönlüne Hazreti Allah'ın Celle ve Ala'nın tecellileri peyderpey, peyderpey, nasıl çocuk birdenbire büyümüyor,peyderpey, peyderpey, nasıl çocuk birdenbire büyümüyor, peyderpey oluyor her şey.peyderpey oluyor her şey. Yani birdenbire olmaz.Yani birdenbire olmaz. Çocuğun büyüyüşü gibi tedricidir.Çocuğun büyüyüşü gibi tedricidir. Ama bazen olur, birdenbire Cenâb-ı HakAma bazen olur, birdenbire Cenâb-ı Hak inkişaf verir o kuluna.inkişaf verir o kuluna. Onlar müstesna kullar.

Onlar müstesna kullar.
Umumiyette herkes kaideye tabidir, büyüyüş kaidesine.Umumiyette herkes kaideye tabidir, büyüyüş kaidesine. Onun için Cenâb-ı Hak cümlemize bu gönlün,Onun için Cenâb-ı Hak cümlemize bu gönlün, şimdi birçok dualar yapıyoruz, yalvarışlar yapıyoruz,şimdi birçok dualar yapıyoruz, yalvarışlar yapıyoruz, istiyoruz Cenâb-ı Hak'tan.istiyoruz Cenâb-ı Hak'tan. Ama asıl istenilecek şey bu gönlün açılmasıdır.Ama asıl istenilecek şey bu gönlün açılmasıdır. Ya Rabbi! Gönüllerimizi pak eyle, temiz et.Ya Rabbi! Gönüllerimizi pak eyle, temiz et. Onun için Efendimiz‘in çok güzel duaları var.

Onun için Efendimiz‘in çok güzel duaları var.
Ya Rabbi! Nurunu benim başımdan yağdır.

Ya Rabbi! Nurunu benim başımdan yağdır.
Gözümü nur et, dilimi nur et, kulağımı nur et,Gözümü nur et, dilimi nur et, kulağımı nur et, etimi nur et, kemiğimi nur et, iliğimi nur et.etimi nur et, kemiğimi nur et, iliğimi nur et. Nurunu ziyade et, nurunu büyüt, nurunu artır.Nurunu ziyade et, nurunu büyüt, nurunu artır. Nurunu daim et.Nurunu daim et. E bu duaları Peygamber Efendimiz diyor da bize de diyor.

E bu duaları Peygamber Efendimiz diyor da bize de diyor.
Siz de böyle deyin.Siz de böyle deyin. Yani nurların, her şey nur ile olur.Yani nurların, her şey nur ile olur. Bak şimdi gözümüzü kapatsak göremeyiz, niçin?Bak şimdi gözümüzü kapatsak göremeyiz, niçin? Nurları kaybediyor gözümüz.

Nurları kaybediyor gözümüz.
Gözümüz kaybolunca bir şey göremiyoruz.Gözümüz kaybolunca bir şey göremiyoruz. Hâlbuki bazı insanların gözleri kapalı olduğu halde

Hâlbuki bazı insanların gözleri kapalı olduğu halde
o nur ile açılan diğer gözleri vasıtasıyla her şeyi görür.o nur ile açılan diğer gözleri vasıtasıyla her şeyi görür. Mesela bizim kalbimizin içerisi kapalıdır.Mesela bizim kalbimizin içerisi kapalıdır. Deri var üzerimizde, esbap var üzerimizde,Deri var üzerimizde, esbap var üzerimizde, içimize kimse bu peyda edemez.içimize kimse bu peyda edemez. Fakat Veliye'nin karşısına geçiyorsun,

Fakat Veliye'nin karşısına geçiyorsun,
yoksa sen bunu istiyorsun diyor, senin içinde bu yazılı.yoksa sen bunu istiyorsun diyor, senin içinde bu yazılı. Nasıl görüyor o senin içinde o yazılı olan alâtı?Nasıl görüyor o senin içinde o yazılı olan alâtı? Onu gösteren bu göz değil, bu göz göremez orasını.

Onu gösteren bu göz değil, bu göz göremez orasını.
Onu gösteren ona nur gözüdür.Onu gösteren ona nur gözüdür. Rahmetlik bizim üstadımızın menakıbın da okumuştum.Rahmetlik bizim üstadımızın menakıbın da okumuştum. Hasan Hilmi Hazretleri Kastamonulu.

Hasan Hilmi Hazretleri Kastamonulu.
Ona Geyve taraflarından, Adapazarı taraflarındanOna Geyve taraflarından, Adapazarı taraflarından bir takım insanlar gelmiş.bir takım insanlar gelmiş. Demişler, Şeyh Efendi bizim içimizdekileri bilirseDemişler, Şeyh Efendi bizim içimizdekileri bilirse biz buna derviş oluruz demişler.biz buna derviş oluruz demişler. İntisap ederiz.İntisap ederiz. Niyetlerinde o var.Niyetlerinde o var. Birisi demiş ki bana bir tavuk kızartması olsa şöyle.

Birisi demiş ki bana bir tavuk kızartması olsa şöyle.
Güzel, tutalım içimizden demiş.Güzel, tutalım içimizden demiş. Herkes bir niyet.Herkes bir niyet. O niyetimizi Şeyh Efendi bilirse demek ki bunda bir iş var.O niyetimizi Şeyh Efendi bilirse demek ki bunda bir iş var. Ona intisap ederiz demişler.Ona intisap ederiz demişler. Bu aptallık ama.Bu aptallık ama. Ahmak adamların işi bu.Ahmak adamların işi bu. Birisi baklava istemiş, birisi tavuk istemiş, bilmemBirisi baklava istemiş, birisi tavuk istemiş, bilmem her birisi birer niyet tutmuşlar içlerinden.her birisi birer niyet tutmuşlar içlerinden. Şeyh Efendi'nin huzuruna gelmişler, oturmuşlar.

Şeyh Efendi'nin huzuruna gelmişler, oturmuşlar.
Şeyh Efendi demiş, ah Ahmet demiş,Şeyh Efendi demiş, ah Ahmet demiş, şimdi bu akşam bir tavuk kızartması olsa da yeseydik demiş.şimdi bu akşam bir tavuk kızartması olsa da yeseydik demiş. Ötekiler demiş ki bir tas baklava olsaydı yeseydik demiş.Ötekiler demiş ki bir tas baklava olsaydı yeseydik demiş. Ötekiler herkes kendilerine söyleyiverinceÖtekiler herkes kendilerine söyleyiverince bunlar atışmışlar şimdi, bildi diyerekten.bunlar atışmışlar şimdi, bildi diyerekten. Hepsi istiğfar etmişler, ders almışlar.

Hepsi istiğfar etmişler, ders almışlar.
Bu bilinç nereden geldi?Bu bilinç nereden geldi? Bu bilinç nereden doğuyor yani?Bu bilinç nereden doğuyor yani? Bir ayna var ortada.Bir ayna var ortada. Şimdi bizim doktorların da aynası var ya,Şimdi bizim doktorların da aynası var ya, gösteriyorlar kâğıtta amagösteriyorlar kâğıtta ama biraz da zorca her şeyi tamam gösteremiyor o ayna.biraz da zorca her şeyi tamam gösteremiyor o ayna. Fakat evliyanın aynası çok açık.

Fakat evliyanın aynası çok açık.
İçinde hiç yazısı olmayan bir şey görüyor.İçinde hiç yazısı olmayan bir şey görüyor. O içerde bir yazı yok.O içerde bir yazı yok. Niyet bu, farklı bir şey.Niyet bu, farklı bir şey. Fakat onun keşfetmesi neye bağlı?Fakat onun keşfetmesi neye bağlı? O basiretin açılmasına bağlı işte.

O basiretin açılmasına bağlı işte.
O basiretlerin açılmasıO basiretlerin açılması Allah cümlemizden lütfetsin ihsan etsin.Allah cümlemizden lütfetsin ihsan etsin. Hiç insan dünyada çalışır, ne yapayım,Hiç insan dünyada çalışır, ne yapayım, istikbali temin edeyim diye gecesini gündüzüne katar,istikbali temin edeyim diye gecesini gündüzüne katar, parasının üstüne para eklemeye çalışır,parasının üstüne para eklemeye çalışır, evinin üstüne bir ev eklemeye çalışır,evinin üstüne bir ev eklemeye çalışır, çalışır çalışır ama hepsi fani.çalışır çalışır ama hepsi fani. Hiçbirisini götüren yok.Hiçbirisini götüren yok. Asıl ahiret âleminin erbabı olmak lazım.Asıl ahiret âleminin erbabı olmak lazım. Ahiret erbabının pehlivanı olmak lazım.

Ahiret erbabının pehlivanı olmak lazım.
İşte ahiret erbabının pehlivanlarıİşte ahiret erbabının pehlivanları bu dünyadan giderken pehlivanlıkla giderler.bu dünyadan giderken pehlivanlıkla giderler. Adları da unutulmaz.Adları da unutulmaz. Bir insanın şimdi, ölüyoruz hepimiz.Bir insanın şimdi, ölüyoruz hepimiz. Çocuklarımız unutuyor bizi.Çocuklarımız unutuyor bizi. Bırak başkalarını.Bırak başkalarını. Daha çocuklarımız unutuyor.Daha çocuklarımız unutuyor. Bir kırk mevlidi okudular tamam.Bir kırk mevlidi okudular tamam. Ondan sonra miraslar taksim olur.Ondan sonra miraslar taksim olur. Kavgalar, gürültüler artar, unutulur gider yani.Kavgalar, gürültüler artar, unutulur gider yani. Senede bir kere aklına gelip deSenede bir kere aklına gelip de bir hatim edecek babayiğit de pek az zaten.bir hatim edecek babayiğit de pek az zaten. Bugün öyle iken Hz. Hz. Ebû Bekir'i unutan var mı?

Bugün öyle iken Hz. Hz. Ebû Bekir'i unutan var mı?
Ömer'i, Osman'ı, Ali'yi unutan var mı?Ömer'i, Osman'ı, Ali'yi unutan var mı? Evliyâları unutan var mı?Evliyâları unutan var mı? Her gün gönüllerde yaşıyor.Her gün gönüllerde yaşıyor. Peygamberler unutuluyor mu, niçin?Peygamberler unutuluyor mu, niçin? Bak onların ruhani hayatları

Bak onların ruhani hayatları
binlerce sene evvel dünyadan gitti.binlerce sene evvel dünyadan gitti. Fakat bir sene sonra gelen adam onuFakat bir sene sonra gelen adam onu görmediği halde içinde sevgisi yaşıyor.görmediği halde içinde sevgisi yaşıyor. Bu sevgiyi yaşatan, işte onlardaki bu göz açıklığının,Bu sevgiyi yaşatan, işte onlardaki bu göz açıklığının, nurunun kıyamete kadar bekâsıdır.nurunun kıyamete kadar bekâsıdır. Çünkü İbrahim aleyhisselam duasında

Çünkü İbrahim aleyhisselam duasında
"vec'alli lisanen fil âhirin" galiba."vec'alli lisanen fil âhirin" galiba. "Lisanesi fil âhirin." Yani âhirin,"Lisanesi fil âhirin." Yani âhirin, kıyamete kadar gelecek nesil tarafından unutulmayayım diyor.kıyamete kadar gelecek nesil tarafından unutulmayayım diyor. İşte unutulmuyor.İşte unutulmuyor. Her namazımızda Allahümme salli yi okurken, bârik'i okurkenHer namazımızda Allahümme salli yi okurken, bârik'i okurken İbrahim aleyhisselamı da anıyoruz.İbrahim aleyhisselamı da anıyoruz. Hepsi de anılıyor ya.

Hepsi de anılıyor ya.
Böyle Allah hepimizi affetsin deBöyle Allah hepimizi affetsin de bu iyi insanların hürmetine biz de iyilerin arasına katsın.bu iyi insanların hürmetine biz de iyilerin arasına katsın. Onun için büyük bir ders daha vardır ki,Onun için büyük bir ders daha vardır ki, insanlar, insanları cemiyetler yetiştirir.insanlar, insanları cemiyetler yetiştirir. İnsanlar kendiliğinden yetişmez.İnsanlar kendiliğinden yetişmez. Cemiyetleri yetiştirir insanları.Cemiyetleri yetiştirir insanları. Hangi cemiyetin içerisindeysen mısın?

Hangi cemiyetin içerisindeysen mısın?
o cemiyetin adamı olur.o cemiyetin adamı olur. İyiler cemiyetine katılırsan,İyiler cemiyetine katılırsan, iyiler katarında gidersin.iyiler katarında gidersin. Onlardan olmasan dahi.Onlardan olmasan dahi. Değil mi ki o cemiyetin adamısın?Değil mi ki o cemiyetin adamısın? Bir rivayette var, zakirler oturmuşlar böyle, Allah diyorlar.

Bir rivayette var, zakirler oturmuşlar böyle, Allah diyorlar.
Yahut Kur'an okuyorlar yahut nasihat dinliyorlar.Yahut Kur'an okuyorlar yahut nasihat dinliyorlar. Birisi de kontrol için gelmiş, oturmuş araya.Birisi de kontrol için gelmiş, oturmuş araya. Yahut bir işi için gelmiş, oturmuş.Yahut bir işi için gelmiş, oturmuş. Cenâb-ı Hak diyor ki melekelerine, bu kullarımı affettim.Cenâb-ı Hak diyor ki melekelerine, bu kullarımı affettim. Ne kadar günahları varsa bağışlayın.Ne kadar günahları varsa bağışlayın. Ya Rabbi! Bunların arasında filan filan da var.

Ya Rabbi! Bunların arasında filan filan da var.
Bunlar yaramazlık için geldiler.Bunlar yaramazlık için geldiler. Allah için gelmediler.Allah için gelmediler. Yok diyor, verin bu cemaatin içerisine girer,Yok diyor, verin bu cemaatin içerisine girer, hepsi mağfiret oldu, hepsini affedin.hepsi mağfiret oldu, hepsini affedin. Onun için iyilerin arasına gidenler,Onun için iyilerin arasına gidenler, daima iyilerle beraberdaima iyilerle beraber haşr olur diye şeyler de var.haşr olur diye şeyler de var. Allah onun için bizi iyiler katarında,

Allah onun için bizi iyiler katarında,
iyiler zümresinde yaşayan kullarının arasına ilhak buyursun.iyiler zümresinde yaşayan kullarının arasına ilhak buyursun. Ve ce’ale fîhi’l-yakîne.

Ve ce’ale fîhi’l-yakîne.
Şimdi Allahu Teâlâ yakîn denilen şey.Şimdi Allahu Teâlâ yakîn denilen şey. Gözümüz kapalıyken olmaz.Gözümüz kapalıyken olmaz. Bu göz ne zaman açılırsa, gönül gözüBu göz ne zaman açılırsa, gönül gözü yakîn o zaman hâsıl olur.yakîn o zaman hâsıl olur. İlme’l-yakîn, ayne’l-yakîn,

İlme’l-yakîn, ayne’l-yakîn,
hakka’l-yakîn üç tane yakîn var.hakka’l-yakîn üç tane yakîn var. Bu üç yakînden bizde birisi yok.Bu üç yakînden bizde birisi yok. İlme’l-yakîn de yok yani.İlme’l-yakîn de yok yani. Adı var ilme’l-yakîn.Adı var ilme’l-yakîn. Adlan biliyoruz.Adlan biliyoruz. O fayda etmez.O fayda etmez. Mesela papazlarda da var bu bilgi.Mesela papazlarda da var bu bilgi. Papazlarda olan bu bilgi,Papazlarda olan bu bilgi, demirin üzerine, paslı demirin üzerine vurulan cilaya benzer.demirin üzerine, paslı demirin üzerine vurulan cilaya benzer. Darbeyi yediğinde hepsi dökülür.Darbeyi yediğinde hepsi dökülür. Azrail aleyhisselam'ın tokadı geldiği vakitte

Azrail aleyhisselam'ın tokadı geldiği vakitte
hiçbir bilgi kalmaz kimsede.hiçbir bilgi kalmaz kimsede. İlme’l-yakîn bilgiler fayda vermez.İlme’l-yakîn bilgiler fayda vermez. İkinci, ayne’l-yakîne, geçmedikçeİkinci, ayne’l-yakîne, geçmedikçe ayne’l-yakîn de para yetmez.ayne’l-yakîn de para yetmez. Rahmetli hocamız bize bunu böyle tarif ederdi.Rahmetli hocamız bize bunu böyle tarif ederdi. Sen baklava yemedin oğlum, görmedin de bilmiyorsun da.

Sen baklava yemedin oğlum, görmedin de bilmiyorsun da.
Bir dakikanı götür.Bir dakikanı götür. Bak gördün mü şunu?Bak gördün mü şunu? Gördüm.Gördüm. Buna baklava derler.Buna baklava derler. Ama karşıdan görüyorsun.Ama karşıdan görüyorsun. O baklavayı görmen ve bilmen sana bir fayda temin etmez.O baklavayı görmen ve bilmen sana bir fayda temin etmez. Buna derler, ilme’l-yakîn.Buna derler, ilme’l-yakîn. Götürür ise seni.Götürür ise seni. Baklavacı, ver şuradan yarım okka baklava der.Baklavacı, ver şuradan yarım okka baklava der. Yedirir bir de sana.Yedirir bir de sana. Oldu şimdi.Oldu şimdi. Ayne’l-yakîn.Ayne’l-yakîn. Anladın gayri.Anladın gayri. Bir de onun yapmasını öğrenirsin.Bir de onun yapmasını öğrenirsin. Olur, hakka’l-yakîn.Olur, hakka’l-yakîn. Veyahut baklavayı sana tarif eder.Veyahut baklavayı sana tarif eder. Baklava şöyle yapılır diyerekten.Baklava şöyle yapılır diyerekten. Buna ilme’l-yakîn diyorlar.Buna ilme’l-yakîn diyorlar. Götürür, gösterir ayne’l-yakîn olur.Götürür, gösterir ayne’l-yakîn olur. Yedirirse hakka’l-yakîn olur.Yedirirse hakka’l-yakîn olur. Tatmak lazım yani.Tatmak lazım yani. O hakka’l-yakîn'i tadarsan ne mutlu sana.O hakka’l-yakîn'i tadarsan ne mutlu sana. O da hasta adam.O da hasta adam. Baklava yese de acı der.Baklava yese de acı der. Yerse zarar verir.Yerse zarar verir. Çünkü hastadır.Çünkü hastadır. Hastanın midesi baklavayı kaldırmaz.Hastanın midesi baklavayı kaldırmaz. O evvela o hastalıktan kurtulmak lazım.O evvela o hastalıktan kurtulmak lazım. Hastalığın nefsi emmarelik.Hastalığın nefsi emmarelik. Nefsi emmarelikte kalan insanlar hep hastadır.Nefsi emmarelikte kalan insanlar hep hastadır. O hastalık da ona baklava da yedirsen,O hastalık da ona baklava da yedirsen, börek de yedirsen fayda etmez.börek de yedirsen fayda etmez. Binâenaleyh insan ne emmarelikten,

Binâenaleyh insan ne emmarelikten,
levvamelikten,levvamelikten, hatta mülhemelikten de kendini kurtarması lazım.hatta mülhemelikten de kendini kurtarması lazım. Bunlardan kurtaramadıkça bunların tadını anlamaz.Bunlardan kurtaramadıkça bunların tadını anlamaz. Bunlar hep laftan ibaret olur.Bunlar hep laftan ibaret olur. Ve ce’ale kalbehû viâe.Ve ce’ale kalbehû viâe. O gönlü açılan insanların kalbiO gönlü açılan insanların kalbi bir kap halindedir ki, viâe.bir kap halindedir ki, viâe. Duyduğunu zapt eder.Duyduğunu zapt eder. Şimdi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'inŞimdi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in zamandaki ashâbı bir hatıra alın.zamandaki ashâbı bir hatıra alın. İçlerinde okumak, yazmak bilen yüzde bir midir,İçlerinde okumak, yazmak bilen yüzde bir midir, binde bir midir, nedir?binde bir midir, nedir? Yok yazıları.Yok yazıları. Fakat hepsinin hafızası birer yazıhane.Fakat hepsinin hafızası birer yazıhane. Mesela bugün okuduğumuz yüzlerce, binlerce

Mesela bugün okuduğumuz yüzlerce, binlerce
hadîs kitaplarını hep onların hafızalarından aldık.hadîs kitaplarını hep onların hafızalarından aldık. İçlerinde bazıları yazmış, müstesna kimseler.İçlerinde bazıları yazmış, müstesna kimseler. İşte Kur'an- azimüşşanı bir okuyuşta ezberleyen var.İşte Kur'an- azimüşşanı bir okuyuşta ezberleyen var. Bir okuyuşta ezberleyen var, neden?Bir okuyuşta ezberleyen var, neden? Gönlünü Allahu Teâlâ ona göre hazırlamıştır.

Gönlünü Allahu Teâlâ ona göre hazırlamıştır.
Murad ediyor, murad-ı ilâhide.Murad ediyor, murad-ı ilâhide. Vâiyen limâ seleke fîh.Vâiyen limâ seleke fîh. Mesela bir vaaz dinlesek, bir nasihat dinlesek,Mesela bir vaaz dinlesek, bir nasihat dinlesek, çıktıktan sonra bize söyleseler yüzdeçıktıktan sonra bize söyleseler yüzde beşini, yüzde onunu zor söyleriz.beşini, yüzde onunu zor söyleriz. Hele Kur'an, ne okuduğu hafız desek,Hele Kur'an, ne okuduğu hafız desek, hatta namaz bu namazda, kıldığımız namazda, çhatta namaz bu namazda, kıldığımız namazda, ç ıksak da Hoca Efendi hangi sureyi okuduydu desek,ıksak da Hoca Efendi hangi sureyi okuduydu desek, bilmem ki der.bilmem ki der. Alakalı olmadı o okunandan, okunanı da fark etmedi.Alakalı olmadı o okunandan, okunanı da fark etmedi. Ve ce’ale kalbehû selîmen.

Ve ce’ale kalbehû selîmen.
Bu Cenâb-ı Hakk'ın murad ettiği,Bu Cenâb-ı Hakk'ın murad ettiği, gönüllerini açtığı kulların kalbini de kılar selimen.gönüllerini açtığı kulların kalbini de kılar selimen. Kalbi selîm kılar.Kalbi selîm kılar. Yevme lâ yenfe’u mâlun velâ benûn(e).

Yevme lâ yenfe’u mâlun velâ benûn(e).
İllâ men eta(A)llâhe bikalbin selîm(in). (Şu’arâ Suresi 88-89. Ayet)İllâ men eta(A)llâhe bikalbin selîm(in). (Şu’arâ Suresi 88-89. Ayet) Kalbi selîm istiyor Cenâb-ı Hak.

Kalbi selîm istiyor Cenâb-ı Hak.
O altın para istemiyor, kalbi selîm istiyor.O altın para istemiyor, kalbi selîm istiyor. Kalbi selîm nedir?

Kalbi selîm nedir?
Doktora gidiyorsun, senin kalbin hasta diyor.

Doktora gidiyorsun, senin kalbin hasta diyor.
Damarların tıkanmış diyor, ilacını veriyor.Damarların tıkanmış diyor, ilacını veriyor. Şöyle yap diyor, böyle yap diyor.Şöyle yap diyor, böyle yap diyor. Ama bu öyle hastalık değil bu.Ama bu öyle hastalık değil bu. Bu manevi hastalıklar bunlar.Bu manevi hastalıklar bunlar. Bu manevi hastalıkların başında gelir haset,Bu manevi hastalıkların başında gelir haset, kibir, riya, ucub.kibir, riya, ucub. Buna benzer ki bunlar birer derdi azimdir.Buna benzer ki bunlar birer derdi azimdir. Yani insanda bir bağırsak hastalığı oluyor,Yani insanda bir bağırsak hastalığı oluyor, ciğer hastalığı oluyor ve böbrek hastalığı oluyor.ciğer hastalığı oluyor ve böbrek hastalığı oluyor. Bunlar ehemmiyetsiz şeyler.Bunlar ehemmiyetsiz şeyler. Bunları doktorlar tedavi ederler.Bunları doktorlar tedavi ederler. Edemezlerse ölürsün, bir şey yok.Edemezlerse ölürsün, bir şey yok. Hatta iç hastalıklarından ölenlerin şehit olduğuna dair deHatta iç hastalıklarından ölenlerin şehit olduğuna dair de şöyle haberler vardır.şöyle haberler vardır. O değil, asıl insan böyleO değil, asıl insan böyle kötü gönüllü ölmesi berbat.kötü gönüllü ölmesi berbat. Bu emraz ile hasetliklerle,

Bu emraz ile hasetliklerle,
hasetlik zannetme ki gittikçe artan bir derttir.hasetlik zannetme ki gittikçe artan bir derttir. Nasıl dertler artıyorsa,Nasıl dertler artıyorsa, bu manevi hastalıklar da gittikçe artar.bu manevi hastalıklar da gittikçe artar. Kibir artar, haset artar, riyakârlık artar.Kibir artar, haset artar, riyakârlık artar. Günden güne mütemadiyen artar.Günden güne mütemadiyen artar. İnsanı en nihayet dinsiz imansız bırakır,İnsanı en nihayet dinsiz imansız bırakır, müflis olarak âhirete gider.müflis olarak âhirete gider. Onun için kalbin selameti.

Onun için kalbin selameti.
Evliyâlarda, evliyâlarda üç alamet vardır.Evliyâlarda, evliyâlarda üç alamet vardır. Zannetmeyiniz ki evliya sabahları kadar uyumaz, tespih çeker.Zannetmeyiniz ki evliya sabahları kadar uyumaz, tespih çeker. Allah der, Kur'an okur.Allah der, Kur'an okur. Yahut gündüzleri akşama kadar her gün oruç tutar.Yahut gündüzleri akşama kadar her gün oruç tutar. Şöyledir, böyledir onlar değildir evliyâ.Şöyledir, böyledir onlar değildir evliyâ. Evliyânın üç sıfatı var.

Evliyânın üç sıfatı var.
Birisi işte o kalplerinin selîm oluşu.Birisi işte o kalplerinin selîm oluşu. Merhametleri ammeye olur.Merhametleri ammeye olur. Ve lisânehû sâdıkan.Ve lisânehû sâdıkan. Allahu Teâlâ bu hayır murad ettiği kullarınAllahu Teâlâ bu hayır murad ettiği kulların dillerini de doğru kılar.dillerini de doğru kılar. Doğruluk, doğruluk, saadete çeker.

Doğruluk, doğruluk, saadete çeker.
Yalan da, hıyanetlik de, iflaslığı çeker.Yalan da, hıyanetlik de, iflaslığı çeker. Fakirliği çeker.Fakirliği çeker. Gördüm ki ben yalanla çok para kazandım falan adamım ama.Gördüm ki ben yalanla çok para kazandım falan adamım ama. Yalanla.Yalanla. O kazanılan para haram para.O kazanılan para haram para. Yalanla kazanılan para.Yalanla kazanılan para. Onlar onun için saadet değil, felakettir o.Onlar onun için saadet değil, felakettir o. Onun için Cenâb-ı Hak sevdiği insanlarının,Onun için Cenâb-ı Hak sevdiği insanlarının, gönüllerini açtığı insanların dillerin de sadık kılar, sadakatte kılar.gönüllerini açtığı insanların dillerin de sadık kılar, sadakatte kılar. "Bi illisân-ı sâdık, min âzzemil mevâhib-i ilâhiyye.""Bi illisân-ı sâdık, min âzzemil mevâhib-i ilâhiyye." Dilin doğruluğu

Dilin doğruluğu
Cenâb-ı Hakk'ın verdiği merhalelerin en büyüğüdür.Cenâb-ı Hakk'ın verdiği merhalelerin en büyüğüdür. Onun için insana layık olan dilinin doğruluğudur.Onun için insana layık olan dilinin doğruluğudur. Öleceksin, öl.Öleceksin, öl. Kesileceksin, kesil.Kesileceksin, kesil. Doğruluktan dönme.Doğruluktan dönme. Mesela bir insan yalan söylemeye cevaz verilmiş ya, üç yerde.

Mesela bir insan yalan söylemeye cevaz verilmiş ya, üç yerde.
Bu yalanın da cevazı var amaBu yalanın da cevazı var ama sen sadâkattan dön demek değildir o da.sen sadâkattan dön demek değildir o da. "Ve bi-yeştekîl hâlül abdî fî ahvâlid dâreyn.""Ve bi-yeştekîl hâlül abdî fî ahvâlid dâreyn." Gerek dünyada gerek âhiretteGerek dünyada gerek âhirette kulunun hâlinin istikamet, müstakim olmasıkulunun hâlinin istikamet, müstakim olması dillinin doğruluğuna bağlı.dillinin doğruluğuna bağlı. Dil doğru olursa gönül doğru olur.Dil doğru olursa gönül doğru olur. Gönül doğru olursa dil de doğru olur.

Gönül doğru olursa dil de doğru olur.
Dil bozuksa gönül de bozuktur.Dil bozuksa gönül de bozuktur. Gönlün bozukluğu dilin bozukluğunun alametidir.Gönlün bozukluğu dilin bozukluğunun alametidir. Ve halîkatehû müstekîmeten.Ve halîkatehû müstekîmeten. Dili ne kadar böyle doğru ise,Dili ne kadar böyle doğru ise, hilkati de, tabiatı da o kadar doğrudur.hilkati de, tabiatı da o kadar doğrudur. Ve ceale üzünehû semîaten.

Ve ceale üzünehû semîaten.
Kulaklarını âhirette kendisineKulaklarını âhirette kendisine fayda verecek şeylere açık tutar.fayda verecek şeylere açık tutar. Onun için şu radyolar yok mu ya?Onun için şu radyolar yok mu ya? Çok bir beladır memleketimize.Çok bir beladır memleketimize. Bir havadis veriyor bize ya.Bir havadis veriyor bize ya. O havadis de yerinde kalsın yani.O havadis de yerinde kalsın yani. Bu eve girdikten sonra çoluk çocuk,Bu eve girdikten sonra çoluk çocuk, hatta insan kendisi de onlarla meşgul olur.hatta insan kendisi de onlarla meşgul olur. O kadın seslerini dinler,O kadın seslerini dinler, yalan birçok hikâyeler dinler, filan dinler.yalan birçok hikâyeler dinler, filan dinler. Hem ömrünü kaybeder,Hem ömrünü kaybeder, hem ömür boşuna gidiyor, hem de buhem ömür boşuna gidiyor, hem de bu kadın sözünü, sesini dinlemek,kadın sözünü, sesini dinlemek, kadın sesini dinlemek gönlü öldürür.kadın sesini dinlemek gönlü öldürür. Kadın sesini.Kadın sesini. Onun için kadındanOnun için kadından en büyük felaket bir insanlara kadın yüzünden gelir.en büyük felaket bir insanlara kadın yüzünden gelir. İnsanlarını şeytan, en iyi insanları,

İnsanlarını şeytan, en iyi insanları,
en güzel avı şeytanın kadınlardır.en güzel avı şeytanın kadınlardır. Kadın vasıtasıyla tuzağa düşürür ve onu felakete sürükler.Kadın vasıtasıyla tuzağa düşürür ve onu felakete sürükler. Onun için kulaklarınıza icap ederseOnun için kulaklarınıza icap ederse yabancı kadının sözüne de sokmayın.yabancı kadının sözüne de sokmayın. Kulaklarınıza yabancı kadınların sözü girince,Kulaklarınıza yabancı kadınların sözü girince, gönlünüzü berbat eder o söz.gönlünüzü berbat eder o söz. İnsanda tabii bir şehvet hilkati var.

İnsanda tabii bir şehvet hilkati var.
O şehvet hilkati onun sözüne,O şehvet hilkati onun sözüne, gözüne, yüzüne, her tarafına kayabilir.gözüne, yüzüne, her tarafına kayabilir. Yaşın yetmiş değil, doksan da olsa gene para etmez.Yaşın yetmiş değil, doksan da olsa gene para etmez. Elde güç yoktur ama gönülden de onu çıkaramazsın.Elde güç yoktur ama gönülden de onu çıkaramazsın. Onun için onlarla ilgiyi biraz uzak tutmak,Onun için onlarla ilgiyi biraz uzak tutmak, ve aynehû besîraten,ve aynehû besîraten, kulağını böyle âhirete verdiği gibi gözünüze basiret,kulağını böyle âhirete verdiği gibi gözünüze basiret, mesnuatına* bakar, tefekkürlere dalar.mesnuatına* bakar, tefekkürlere dalar. Bu hilkatin sahibi, varlığın sahibi,

Bu hilkatin sahibi, varlığın sahibi,
O'nun yapmış olduğu şu dünya tablosuna bak.O'nun yapmış olduğu şu dünya tablosuna bak. Saniye kaçırmıyor güneş.Saniye kaçırmıyor güneş. Saniye kaçırmıyor ay, dakikasında saniyesinde meydana geliyor,Saniye kaçırmıyor ay, dakikasında saniyesinde meydana geliyor, emre itaati yüzünden.emre itaati yüzünden. Onu o kadar ağırlığıyla beraberOnu o kadar ağırlığıyla beraber orada tutan kuvvet, ne tabiat kuvveti,orada tutan kuvvet, ne tabiat kuvveti, ne cazibe kuvveti.ne cazibe kuvveti. Allahu Teâlâ'nın ihdas ettiği kudrettir.

Allahu Teâlâ'nın ihdas ettiği kudrettir.
Ama cazibeye vermiş o kuvveti,Ama cazibeye vermiş o kuvveti, ama tabiata vermiş.ama tabiata vermiş. Neye verirse versin, onu orada tutan kudret-i ilâhiyedir.Neye verirse versin, onu orada tutan kudret-i ilâhiyedir. Şimdi taşı atarsın,

Şimdi taşı atarsın,
attığın vakitte köpek taşı kovalar.attığın vakitte köpek taşı kovalar. Taşı ne kovalıyorsun ya köpek?Taşı ne kovalıyorsun ya köpek? Taşı atanı kovalasana.Taşı atanı kovalasana. Aklı ermiyor taşAklı ermiyor taş beni vurdu diyerekten taşın arkasından gidiyor.beni vurdu diyerekten taşın arkasından gidiyor. İnsan maddenin kendisini değil, Hâlik'ini görmesi lazım.İnsan maddenin kendisini değil, Hâlik'ini görmesi lazım. Cazibedir ama o cazibeye veren kim?Cazibedir ama o cazibeye veren kim? Hâlik-i Zülcelal.Hâlik-i Zülcelal. Onun için önde durma.

Onun için önde durma.
İlerisine doğru nüfus lazım.İlerisine doğru nüfus lazım. Allah cümlemizi affetsin deAllah cümlemizi affetsin de onun için masnuatına baktığı vakitteonun için masnuatına baktığı vakitte şimdi tabloya bakarsın, ne güzel bir tablo.şimdi tabloya bakarsın, ne güzel bir tablo. Aferin maşallah.Aferin maşallah. Kim yaptı bunu yahu?Kim yaptı bunu yahu? Kim yaptı bunu dersin?Kim yaptı bunu dersin? Maşallah ile beraber şimdi.Maşallah ile beraber şimdi. Derhal o tablanın sahibine intikal eder insan.Derhal o tablanın sahibine intikal eder insan. Tabla çok güzel yapılmış.Tabla çok güzel yapılmış. Sahibine intikal ediyor insan.Sahibine intikal ediyor insan. E bu koca tablo ki ne hududu var, ne haddi var,E bu koca tablo ki ne hududu var, ne haddi var, ne emsali var.ne emsali var. Bu tablaya bakıp da hâlıkına niçin intikal edemiyorsun?Bu tablaya bakıp da hâlıkına niçin intikal edemiyorsun? Tabiatın eseridir diyerekten kalıyorsun orada.

Tabiatın eseridir diyerekten kalıyorsun orada.
Şimdi gençlikte yeni bir fikir türemiş, çok fena.Şimdi gençlikte yeni bir fikir türemiş, çok fena. Dünya ve ahirette burada diyorlarmış,Dünya ve ahirette burada diyorlarmış, cennet ve mennet hepsi burada diyorlarmış.cennet ve mennet hepsi burada diyorlarmış. Ne felaket! Ne felaket yani!Ne felaket! Ne felaket yani! Yahudi ahirette cennete sizden önce biz gireceğiz diyor.Yahudi ahirette cennete sizden önce biz gireceğiz diyor. Yahudi cennete inanıyor,Yahudi cennete inanıyor, ahirette biz cennete önce gireceğiz diyor, Allah.ahirette biz cennete önce gireceğiz diyor, Allah. İzâ erâdellâhü bi abdin hayran

İzâ erâdellâhü bi abdin hayran
erdâhü bi mâ kaseme lehû,erdâhü bi mâ kaseme lehû, ve bârake lehû fîhi.ve bârake lehû fîhi. Bak ne güzel bir ders.

Bak ne güzel bir ders.
Allahu Teâlâ kuluyla hayır murad ettiği vakitte,Allahu Teâlâ kuluyla hayır murad ettiği vakitte, hepimiz için yani umum.hepimiz için yani umum. Erdâhu, onu razı kılar.Erdâhu, onu razı kılar. Bi mâ kasemeleh.Bi mâ kasemeleh. Taksimata razı kılar.Taksimata razı kılar. Sen çok yiyorsun diye gözü batmaz öteki zengine.Sen çok yiyorsun diye gözü batmaz öteki zengine. Bunun elinden alalım da hep beraber olalım demez.Bunun elinden alalım da hep beraber olalım demez. Taksimatı ilahi budur der.Taksimatı ilahi budur der. Allah'a razı olur.Allah'a razı olur. Taksimine razı olur.Taksimine razı olur. Allah'ın taksimine razı olmayıp daAllah'ın taksimine razı olmayıp da gelin bu varlıkları bölüşelim de hep ortak olalım, bir olalım dersen,gelin bu varlıkları bölüşelim de hep ortak olalım, bir olalım dersen, bunun altından felaketler doğar.bunun altından felaketler doğar. İzâ erâdellâhü bi abdin şerran

İzâ erâdellâhü bi abdin şerran
haddara lehû fi’l-lebini ve’t-tîni hattâ yebniye.haddara lehû fi’l-lebini ve’t-tîni hattâ yebniye. Tabi bir ihtiyaçtır bugün hepimiz için.

Tabi bir ihtiyaçtır bugün hepimiz için.
Başımızı sokacak bir eve ihtiyacımız var.Başımızı sokacak bir eve ihtiyacımız var. Soğuktan saklanma, kıştan korunma,Soğuktan saklanma, kıştan korunma, sıcaklardan korunma, yağmurlardan korunmak içinsıcaklardan korunma, yağmurlardan korunmak için hep bir eve ihtiyacımız vardır.hep bir eve ihtiyacımız vardır. Bu ev ihtiyacı herkesin kalabalıklığı nispetinde

Bu ev ihtiyacı herkesin kalabalıklığı nispetinde
birisine bir göz oda yeter, birisine iki,birisine bir göz oda yeter, birisine iki, kimisine beş, on, yetmez mesela.kimisine beş, on, yetmez mesela. Fakat bu ihtiyaçtan fazlası için ev yapanlar,Fakat bu ihtiyaçtan fazlası için ev yapanlar, İzâ erâdellâhü bi abdin şerran diyor.İzâ erâdellâhü bi abdin şerran diyor. Ötekini de hayran diyordu.Ötekini de hayran diyordu. Hayır murad ettiği kul,Hayır murad ettiği kul, burada da şer murad ettiği kul diyor.burada da şer murad ettiği kul diyor. Buradan, haddara lehû fi’l-lebin.Buradan, haddara lehû fi’l-lebin. Leb, toprak ve emsali şeyler.

Leb, toprak ve emsali şeyler.
Vettîn, aletler, edevatlar,Vettîn, aletler, edevatlar, binacılık malzemeleri.binacılık malzemeleri. Hattâ yebniye.Hattâ yebniye. O binalarını yapacak bütün malzemeler, kumu,O binalarını yapacak bütün malzemeler, kumu, taşı, kireci, demiri, çivisi hepsi içinde olmak üzere.taşı, kireci, demiri, çivisi hepsi içinde olmak üzere. Bunlara kadar diyor.Bunlara kadar diyor. Çünkü hayır murad etmiyor kendisini.Çünkü hayır murad etmiyor kendisini. Burada da çok ders var ha.Burada da çok ders var ha. Paralarınızı böyle taşlara verip de,Paralarınızı böyle taşlara verip de, taşlara verip de memleketintaşlara verip de memleketin hakikaten paralarını harcanacak yerleri var,hakikaten paralarını harcanacak yerleri var, dereceleri var.dereceleri var. Burada bu komşu aç dururken

Burada bu komşu aç dururken
sen baklava börek yersen bu helal olmaz adama.sen baklava börek yersen bu helal olmaz adama. Caiz olmaz yani.Caiz olmaz yani. Ya derece derece.Ya derece derece. Bugün ihtiyaç nelere ise oralaraBugün ihtiyaç nelere ise oralara paraların harcanması lazım.paraların harcanması lazım. E binaları yapalım.E binaları yapalım. Bana yazlık lazım, kışlık lazım, gelir lazım.

Bana yazlık lazım, kışlık lazım, gelir lazım.
Beş, altı tane apartman olsun, iyi.Beş, altı tane apartman olsun, iyi. İyi ama bu paralar bir sanat yolunda,İyi ama bu paralar bir sanat yolunda, bir ticaret yolunda harcansa buradan gelecek gelirle,bir ticaret yolunda harcansa buradan gelecek gelirle, binalardan gelecek gelir hiçbir zaman müsavi olmaz.binalardan gelecek gelir hiçbir zaman müsavi olmaz. En az bir kazanç yüzde yirmi kazanır, en az kazansa.En az bir kazanç yüzde yirmi kazanır, en az kazansa. Otuz kırk da kazanır, sırasına göre.Otuz kırk da kazanır, sırasına göre. Fakat binadan gelecek mahdut bir gelirdir.Fakat binadan gelecek mahdut bir gelirdir. O mahdut vergi yüzde beş, yüzde onu tutmaz.O mahdut vergi yüzde beş, yüzde onu tutmaz. Onun için binalara para harcamanın ne kadar Cenâb-ı HakkOnun için binalara para harcamanın ne kadar Cenâb-ı Hakk onlara şer murad ediyor.onlara şer murad ediyor. Şer murad ettiği kullar, binalarla meşgul oluyorlar.Şer murad ettiği kullar, binalarla meşgul oluyorlar. Bir binam daha olsun, bir katkan bir kat daha olsun,

Bir binam daha olsun, bir katkan bir kat daha olsun,
bir kat daha olsun,bir kat daha olsun, olsun iyi ama murad-ı ilâhi şerre talip ediyor.olsun iyi ama murad-ı ilâhi şerre talip ediyor. Onun için ihtiyaçtan fazlasınıOnun için ihtiyaçtan fazlasını hayır yollarına, hayra,hayır yollarına, hayra, hayra mucip olacak şeylere, vesilelere harcamak lazım.hayra mucip olacak şeylere, vesilelere harcamak lazım. Yine bakın:Yine bakın: İzâ erâdellâhü bi abdin hevânen.

İzâ erâdellâhü bi abdin hevânen.
Hevân, hakaret ve ihanet manasında.

Hevân, hakaret ve ihanet manasında.
Enfeka mâlehû fi’-bünyâni.Enfeka mâlehû fi’-bünyâni. Cenâb-ı Hak kendisinden horluk,Cenâb-ı Hak kendisinden horluk, hakirlik murad ettiği insanları paraları dahakirlik murad ettiği insanları paraları da böyle binaları harcarlar diyor.böyle binaları harcarlar diyor. Bazı evlerde hele çok israf var kardeş.Bazı evlerde hele çok israf var kardeş. Bir avize alıyor mesela evine.Bir avize alıyor mesela evine. Şu kadarı bin lira.Şu kadarı bin lira. Evin içerisine bunu Paris'ten getirdim diyor.

Evin içerisine bunu Paris'ten getirdim diyor.
Bir şey kaç bin lira. .Bir şey kaç bin lira. . Bunu bilmem İtalya'dan getirdim diyor.Bunu bilmem İtalya'dan getirdim diyor. Bunlara ne lüzumu var ya?Bunlara ne lüzumu var ya? Bunlar akıllı adamların işi değilBunlar akıllı adamların işi değil Geçen Boğaziçi'nde bir yere gitmiştik.

Geçen Boğaziçi'nde bir yere gitmiştik.
Burada bir eski zaman adamlardanBurada bir eski zaman adamlardan birisi bir bina yaptırmış.birisi bir bina yaptırmış. Binanın dış taşlarını İtalya'dan getirmiş.Binanın dış taşlarını İtalya'dan getirmiş. Ne kadar paralarını, adını bilemedim onun.Ne kadar paralarını, adını bilemedim onun. Ne köşkü diyorlar o köşke.Ne köşkü diyorlar o köşke. Tabi gitmiş gitmiş.Tabi gitmiş gitmiş. Yok, süslü bir taş, oyuklu oyuklu bir taş.Yok, süslü bir taş, oyuklu oyuklu bir taş. İtalya'dan geliyormuş buraya, gelmişİtalya'dan geliyormuş buraya, gelmiş adam evini süslemiş onunla.adam evini süslemiş onunla. Fakat evde yanmış,Fakat evde yanmış, kendileri de ölmüş gitmiş ahirete.kendileri de ölmüş gitmiş ahirete. Onları da Allah affetsin bizi de.Onları da Allah affetsin bizi de. Niye bu evlere bu kadar saltanat vermektense,

Niye bu evlere bu kadar saltanat vermektense,
paraların yerlerini bulup, oralara harcamalı.paraların yerlerini bulup, oralara harcamalı. Ev yaptık, çok güzel.Ev yaptık, çok güzel. Öldükten sonra ne faydası var bize?Öldükten sonra ne faydası var bize? Hiçbir faydası yok.Hiçbir faydası yok. Ama bir ilim adamını yetiştirirsen,Ama bir ilim adamını yetiştirirsen, kıyamete kadar arkandan sevap gelecek.kıyamete kadar arkandan sevap gelecek. Öldükten sonra sen öleceksin,Öldükten sonra sen öleceksin, kıyamete kadar onun talebesi, onun talebesi, onun talebesi,kıyamete kadar onun talebesi, onun talebesi, onun talebesi, talebe, talebe de hep dua oraya gidecek.talebe, talebe de hep dua oraya gidecek. Bırakan adama gidecek.Bırakan adama gidecek. Bir hayır müessesesi yap.Bir hayır müessesesi yap. Çocuk okuduğunda bir, iki ne kadarsa.Çocuk okuduğunda bir, iki ne kadarsa. Gücü nispetinde buradan alacağın sevap ebedi olacak.

Gücü nispetinde buradan alacağın sevap ebedi olacak.
Uhrevi bir sevaptır.Uhrevi bir sevaptır. Bunlara para harcarsan ne mutlu sana.Bunlara para harcarsan ne mutlu sana. İzâ erâdellâhü bi abdin hayran

İzâ erâdellâhü bi abdin hayran
razekahümü’r-rizka fî meâşihim;razekahümü’r-rizka fî meâşihim; Maişette Cenâb-ı Hak,Maişette Cenâb-ı Hak, suhulet, kolaylıkla idaresini temin ediyor.suhulet, kolaylıkla idaresini temin ediyor. Kolaylıkla maişetini temin ediyor.Kolaylıkla maişetini temin ediyor. Bu Cenâb-ı Hakk'ın kendisinden hayır murad ettiği kullardır.

Bu Cenâb-ı Hakk'ın kendisinden hayır murad ettiği kullardır.
Ve izâ erâde bihim şerran razekahümü’l-haraka.Ve izâ erâde bihim şerran razekahümü’l-haraka. Zorlukla kazandırıyor maişetini.Zorlukla kazandırıyor maişetini. O da hayır murad etmediği insanlar oluyor.O da hayır murad etmediği insanlar oluyor. İzâ erâdellâhü azze ve celle en yehlüka’n-nütfete halkan

İzâ erâdellâhü azze ve celle en yehlüka’n-nütfete halkan
kâle melekü’l-erhâmi müarridan:kâle melekü’l-erhâmi müarridan: Ey rabbi, e şekiyyün em se’îdün?Ey rabbi, e şekiyyün em se’îdün? E zekerün em ünsâ?E zekerün em ünsâ? Ey rabbi, ehmeru ev esvedü?Ey rabbi, ehmeru ev esvedü? Fe yekdillâhü emrahû, sümme tüktebüFe yekdillâhü emrahû, sümme tüktebü beyne ayneyhi mâ hüve lâkin min hayrin ev şerrinbeyne ayneyhi mâ hüve lâkin min hayrin ev şerrin hatte’n-nekbete yenkübühâ.hatte’n-nekbete yenkübühâ. Revaihu an İbn Ömer.

Revaihu an İbn Ömer.
Akşam bir ders okuduk.

Akşam bir ders okuduk.
Derste diyor ki, sıla-i rahim yaparsanızDerste diyor ki, sıla-i rahim yaparsanız ananıza, babanıza, akrabalarınızı sık sık ziyaret eder,ananıza, babanıza, akrabalarınızı sık sık ziyaret eder, onların ihtiyaçlarını giderir,onların ihtiyaçlarını giderir, onlara faydalı olursanız,onlara faydalı olursanız, Allah sizin rızkınızı artırır, ömrünüzü de artırır.Allah sizin rızkınızı artırır, ömrünüzü de artırır. Rızkınızda bereket olur, bol olur, ömrünüz de artar.Rızkınızda bereket olur, bol olur, ömrünüz de artar. Altına şah yazmış.Altına şah yazmış. Ömür artar mı demiş?Ömür artar mı demiş? Tabi bir âyet var.

Tabi bir âyet var.
Lâ yeste/ḣirûne sâ’a(ten)(s) velâ yestakdimûn. (A’râf Suresi 34. Ayet)

Lâ yeste/ḣirûne sâ’a(ten)(s) velâ yestakdimûn. (A’râf Suresi 34. Ayet)
Bu ilmi ilâhiyede olandır diyor.

Bu ilmi ilâhiyede olandır diyor.
İlmi ilâhiyede mukadder ne ise o olur.İlmi ilâhiyede mukadder ne ise o olur. Fakat bi de meleklerin bildiği bir ilim vardır ki,Fakat bi de meleklerin bildiği bir ilim vardır ki, bu adam bu hayırları işlerse,bu adam bu hayırları işlerse, bunun ömrü yüz sene olacak.bunun ömrü yüz sene olacak. İşlemediği takdirde ömrü artmıştır.İşlemediği takdirde ömrü artmıştır. Ama Allahu Teâlâ biliyor ki,Ama Allahu Teâlâ biliyor ki, o onu işleyecek ve yüz senedir ömrü..o onu işleyecek ve yüz senedir ömrü.. Biliyordur çünkü.Biliyordur çünkü. Onun takdiri değişmez.Onun takdiri değişmez. Şimdi, daha çocukluk âleminde,Şimdi, daha çocukluk âleminde, yani nutfe, ananın karda düşer düşmez,yani nutfe, ananın karda düşer düşmez, kırk günde, şey olur,kırk günde, şey olur, dört ay olunca canlanıyor insan.dört ay olunca canlanıyor insan. Canlanınca melekler soruyorlar.Canlanınca melekler soruyorlar. Ne yapalım Ya Rabbi?

Ne yapalım Ya Rabbi?
Erkek mi, kızmı?Erkek mi, kızmı? Kara mı, beyaz mı?Kara mı, beyaz mı? Yani bütün hilkat soruluyor.Yani bütün hilkat soruluyor. Cenâb-ı Hakk'ın aldıkları emir üzerine,Cenâb-ı Hakk'ın aldıkları emir üzerine, o tasvir orada yapılıyor, tasvir.o tasvir orada yapılıyor, tasvir. Huve-lleżî yusavvirukum fî-l-erhâmi. (Âl-i İmrân Suresi 6. Ayet)

Huve-lleżî yusavvirukum fî-l-erhâmi. (Âl-i İmrân Suresi 6. Ayet)
O ananın karnındayken şu güzellikle bizi çıkaran Allah'a bak.

O ananın karnındayken şu güzellikle bizi çıkaran Allah'a bak.
Sen bunu unutuyorsun da her şeyi tabiata bağlıyorsun.Sen bunu unutuyorsun da her şeyi tabiata bağlıyorsun. Hangi kudrettir ki o rahimdeHangi kudrettir ki o rahimde şu güzellikle insanı çıkarabilsin bu âleme de,şu güzellikle insanı çıkarabilsin bu âleme de, bugün bu âlemdeyim diyor dabugün bu âlemdeyim diyor da âlemin dışındaki âlemlere de gitmeye çalışıyorlar.âlemin dışındaki âlemlere de gitmeye çalışıyorlar. Fakat bizim ecdadımızFakat bizim ecdadımız çoktan o âlemleri seyretmiş de gelmiş.çoktan o âlemleri seyretmiş de gelmiş. Hazreti Muhyiddin İbnü'l-Arabî Hazretleri.Hazreti Muhyiddin İbnü'l-Arabî Hazretleri. Ruhlar var ya biz de şimdi gece görüyoruz.Ruhlar var ya biz de şimdi gece görüyoruz. Geziyor ruhunuz.

Geziyor ruhunuz.
Amerika'ya gittik diyor, kimisi Kâbe'ye gittim diyor.Amerika'ya gittik diyor, kimisi Kâbe'ye gittim diyor. Gördüm diyor, şunları gördüm.Gördüm diyor, şunları gördüm. Biz rüyamızda bir, ruhumuzun bir seyri var.Biz rüyamızda bir, ruhumuzun bir seyri var. Bu ruhun seyrine tasarruf ediyor adam.Bu ruhun seyrine tasarruf ediyor adam. Çalışıyor, bedene nasıl tasarruf ediyorsan,Çalışıyor, bedene nasıl tasarruf ediyorsan, istediğin zaman, istediğin yere götürüyorsan,istediğin zaman, istediğin yere götürüyorsan, ruhun da seni,ruhun da seni, ruhuna da tasarruf ediyor, ruhunu istediği yere sevk ediyor.ruhuna da tasarruf ediyor, ruhunu istediği yere sevk ediyor. Yoldan filan yere kadar gider,Yoldan filan yere kadar gider, cesedini orada bırakır,cesedini orada bırakır, filan yıldıza gider,filan yıldıza gider, murakabe dersini oradan alır gelir, burada öğretirmiş bize.murakabe dersini oradan alır gelir, burada öğretirmiş bize. O âlemi de bize izah ediyor.O âlemi de bize izah ediyor. Taşı böyle, toprağı böyle diyerekten,Taşı böyle, toprağı böyle diyerekten, insanları şu şekilde diyerekten,insanları şu şekilde diyerekten, o izahı bundan altı yüz sene senesi midir?o izahı bundan altı yüz sene senesi midir? Altı yüz sene, bugün yedi yüz,

Altı yüz sene, bugün yedi yüz,
sekiz yüz senelik mesele yani.sekiz yüz senelik mesele yani. Evvelki adam, daha ondan evvelki adam başka.Evvelki adam, daha ondan evvelki adam başka. İşte o gönülün, gönlün açılışı bu.İşte o gönülün, gönlün açılışı bu. Allah.Allah. Şimdi bunların hepsi Cenâb-ı Hakk'ın rahimdeykenŞimdi bunların hepsi Cenâb-ı Hakk'ın rahimdeyken takdir ettiği tecelliler.takdir ettiği tecelliler. Onun için Cenâb-ı Hak cümlemiziOnun için Cenâb-ı Hak cümlemizi şüheda zümresinde bu akşam yalvardık.şüheda zümresinde bu akşam yalvardık. Ya Rabbi, kusurumuz da çok, kabahatimiz de çok,

Ya Rabbi, kusurumuz da çok, kabahatimiz de çok,
hakkımız da yok ama Sen'in lütfun geniş,hakkımız da yok ama Sen'in lütfun geniş, merhametin geniş,merhametin geniş, bizi şekillerin arasından çıkartın, seyyidlerin arasında yaz diye,bizi şekillerin arasından çıkartın, seyyidlerin arasında yaz diye, o kudreti de veren, o bedenimize veren o yine.o kudreti de veren, o bedenimize veren o yine. O, sokulmayıp da bundan,O, sokulmayıp da bundan, sevâdetten, şekafetten haberi olmayan bir zümre daha var.sevâdetten, şekafetten haberi olmayan bir zümre daha var. Hiç uğramazlar camilere.Hiç uğramazlar camilere. Onun hiçbir şeyden haberi yok.Onun hiçbir şeyden haberi yok. Bunlar Cenâb-ı Hakk'ın şer murad ettiği insanlar.Bunlar Cenâb-ı Hakk'ın şer murad ettiği insanlar. Allah şerlerinden de muhafaza etsin.

Allah şerlerinden de muhafaza etsin.
Onlara tövbeler nasip etsin.Onlara tövbeler nasip etsin. Hakikatleri görüp de Allah'ın kulu olduklarını bilenlerden etsin.Hakikatleri görüp de Allah'ın kulu olduklarını bilenlerden etsin. İzâ erâdellâhü bi abdin hayran aselehû.

İzâ erâdellâhü bi abdin hayran aselehû.
Ve hel tedrûne mâ aselehû?Ve hel tedrûne mâ aselehû? Yeftehu lehû amelenYeftehu lehû amelen sâlihan beyne yedey mevtihî,sâlihan beyne yedey mevtihî, hattâ yürdiye anhü cîrânehû.hattâ yürdiye anhü cîrânehû. Şuraya dikkat edin ama.Şuraya dikkat edin ama. Hattâ yerdâ rabbuhu demedi.

Hattâ yerdâ rabbuhu demedi.
Hattâ yerdâ cîrânehû dedi.Hattâ yerdâ cîrânehû dedi. Komşusu razı olunca kadar diyor.Komşusu razı olunca kadar diyor. Komşuluk hakkından geçen ders yaptık ya,Komşuluk hakkından geçen ders yaptık ya, biz de ne kadar bu yani şeyiz, katılaştık, tabileştik,biz de ne kadar bu yani şeyiz, katılaştık, tabileştik, komşuluktan hiç haberimiz bile yok.komşuluktan hiç haberimiz bile yok. Bir apartmanda beş, on aile oturur,Bir apartmanda beş, on aile oturur, birinin diğerinden haberi bile yoktur.birinin diğerinden haberi bile yoktur. Hâlbuki bir evin kırk sağı,

Hâlbuki bir evin kırk sağı,
kırk solu, kırk önü, kırk arkası komşu sayılır.kırk solu, kırk önü, kırk arkası komşu sayılır. Hatta bu komşuluk hakkını Buhârî Hazretlerinin şeysindeHatta bu komşuluk hakkını Buhârî Hazretlerinin şeysinde çok teşvik etmiş.çok teşvik etmiş. Memleket komşudur demiş.Memleket komşudur demiş. Bu memlekete bir ev satacağım vakitteBu memlekete bir ev satacağım vakitte komşularından baktık ki alacağın yok, alacak yok bu evi.komşularından baktık ki alacağın yok, alacak yok bu evi. Memlekete ilan edeceksin.Memlekete ilan edeceksin. Ben evimi satıyorum.

Ben evimi satıyorum.
Bu memleketten bu evi alacak varkenBu memleketten bu evi alacak varken başka memleketten gelen adama satmak doğru olmuyormuş.başka memleketten gelen adama satmak doğru olmuyormuş. Komşuluk hakkı.Komşuluk hakkı. Ashabtan birisi evini satacak olmuş.Ashabtan birisi evini satacak olmuş. Evi bin lira ediyor farz et.Evi bin lira ediyor farz et. Birisi gelmiş ben bin lira vereyim demiş, yabancı.

Birisi gelmiş ben bin lira vereyim demiş, yabancı.
Yanındaki komşu demiş ki ben bin lira vermem,Yanındaki komşu demiş ki ben bin lira vermem, altı yüz liradan fazla param yok, bana ver demiş.altı yüz liradan fazla param yok, bana ver demiş. Demiş Resûlullah'tan duydum,Demiş Resûlullah'tan duydum, bine değil altı yüzü sana veriyorum demiş,bine değil altı yüzü sana veriyorum demiş, komşuluk hakkı için demiş.komşuluk hakkı için demiş. Komşuluk böyle.Komşuluk böyle. Onun için ne dedi?

Onun için ne dedi?
Hattâ yürdiye anhü cîrânehû.

Hattâ yürdiye anhü cîrânehû.
Allah ölmezden evvel ona iyi ameller nasip eder.Allah ölmezden evvel ona iyi ameller nasip eder. Bu iyi amelleri dolayısıylaBu iyi amelleri dolayısıyla komşular ondan razı olur.komşular ondan razı olur. Nasıl olacak?Nasıl olacak? Onlara ikram eder, ihsan eder,

Onlara ikram eder, ihsan eder,
yardım eder, ellerinden tutar.yardım eder, ellerinden tutar. Kömür yoksa kömür alır, odunu yoksa odun alır,Kömür yoksa kömür alır, odunu yoksa odun alır, esbabı yoksa esbap alır.esbabı yoksa esbap alır. Her türlü yardımlar çeşitli.Her türlü yardımlar çeşitli. Bu yardımları yapmak dolayısıyla gönülleri fetheder.Bu yardımları yapmak dolayısıyla gönülleri fetheder. Onlar da Allah razı olsun bu adamdan derler.Onlar da Allah razı olsun bu adamdan derler. Tabi iyilik yapan adama kötü denmez ya.Tabi iyilik yapan adama kötü denmez ya. İşte bu Cenâb-ı Hakk'ın hayır murad ettiği insanlar.İşte bu Cenâb-ı Hakk'ın hayır murad ettiği insanlar. Allah cümlemizden,

Allah cümlemizden,
hayrını murad ettiği kulları etsin cümlemizi.hayrını murad ettiği kulları etsin cümlemizi. İzâ erâdellâhü teâlâ en yehlüka’n-nesmete,

İzâ erâdellâhü teâlâ en yehlüka’n-nesmete,
fe câmea’r-racülü’l-mer’etefe câmea’r-racülü’l-mer’ete târa mâühû fî külli ‘ırkintâra mâühû fî külli ‘ırkin ve asabin minhâ.ve asabin minhâ. Fe izâ kâne yevmü’s-sâbi’i.Fe izâ kâne yevmü’s-sâbi’i. Yedinci günde çocuklar, ana ve baba birleşti,

Yedinci günde çocuklar, ana ve baba birleşti,
nutfe düştü ana rahmine.nutfe düştü ana rahmine. Yedinci günde, cemâhullâh,Yedinci günde, cemâhullâh, Allahu Teâlâ, onları toplar.Allahu Teâlâ, onları toplar. Sümme ehdara lehû külle ırkin beynehû ve beyne Âdeme.

Sümme ehdara lehû külle ırkin beynehû ve beyne Âdeme.
Yani Âdem suretinde, beşer suretinde onu,Yani Âdem suretinde, beşer suretinde onu, âlâ sureti beşer diyor, onu beşer suretinde izhar eder.âlâ sureti beşer diyor, onu beşer suretinde izhar eder. Sümme karae: “Fî eyyi sûratinmâ şâe rakkebek.

Sümme karae: “Fî eyyi sûratinmâ şâe rakkebek.
Kimsenin alakası yok burada, işi yok.Kimsenin alakası yok burada, işi yok. Allah'ın Teâlâ nasıl murad ediyorsa öyle olur.Allah'ın Teâlâ nasıl murad ediyorsa öyle olur. Elhamdülillah ki eksik yapmamış.

Elhamdülillah ki eksik yapmamış.
Gözümüz yerinde, kulağımız yerinde.Gözümüz yerinde, kulağımız yerinde. Azalarımız tam tekmil.Azalarımız tam tekmil. Ya dilimiz söylemez, gözümüzü görmez,Ya dilimiz söylemez, gözümüzü görmez, elimizi tutmaz yarataydı.elimizi tutmaz yarataydı. Kim bunları bize verebilirdi?Kim bunları bize verebilirdi? Hele kafamız işlemez bir halde olsaydı ne yapabilirdik?Hele kafamız işlemez bir halde olsaydı ne yapabilirdik? Geçen İzmir'den bir aile geldi.

Geçen İzmir'den bir aile geldi.
Tanıdıklarımız, siz de tanısanıza ya.Tanıdıklarımız, siz de tanısanıza ya. On sekiz yaşında.On sekiz yaşında. Kız çocuğu kucakta geziyor.Kız çocuğu kucakta geziyor. Ayak yok.Ayak yok. Var ayaklar ama iplik gibi kalmış, incecik.Var ayaklar ama iplik gibi kalmış, incecik. Kollar böyle incecik.Kollar böyle incecik. Kafaya hiç hâkim değil tutamıyor.Kafaya hiç hâkim değil tutamıyor. Fakat dili konuşuyor,Fakat dili konuşuyor, çok da güler yüzlü bir şey.çok da güler yüzlü bir şey. 18 yaşına da gelmiş.18 yaşına da gelmiş. Yattığı yerde ama.Yattığı yerde ama. Namazını da kılıyor, terk etmiyor.Namazını da kılıyor, terk etmiyor. Elinden de tesbihi bırakmıyor.Elinden de tesbihi bırakmıyor. Hem nakşiyim, hem kadriyim diyor.Hem nakşiyim, hem kadriyim diyor. O haliyle.O haliyle. Allah celle ve âla.Allah celle ve âla. Bir albayında çocuğu. Ne yapsın?Bir albayında çocuğu. Ne yapsın? Allahu Teâlâ öyle yaratmış.Allahu Teâlâ öyle yaratmış. O halinde de şükrediyor.

O halinde de şükrediyor.
Diyor ki, Allah beni sağlam yarataydı diyor.Diyor ki, Allah beni sağlam yarataydı diyor. Hoca efendi,

Hoca efendi,
ben de bu zamandakiler gibi mini etek giyerdim de diyor,ben de bu zamandakiler gibi mini etek giyerdim de diyor, günaha girerdim diyor.günaha girerdim diyor. Buna da söylüyor.Buna da söylüyor. Allah'a çok şükür böyle yaratmış, günaha girmiyorum bari diyor.Allah'a çok şükür böyle yaratmış, günaha girmiyorum bari diyor. Eh, Allah cümlemizi affetsin.Eh, Allah cümlemizi affetsin. Hakikaten çok şeyiz aziz kardeşler.Hakikaten çok şeyiz aziz kardeşler. Bu mini eteği falan bırakta sen.Bu mini eteği falan bırakta sen. Mini eteği falan bırakta.Mini eteği falan bırakta. İslâm kadının haliyle,İslâm kadının haliyle, bugünkü kadının halini biraz düşünün.bugünkü kadının halini biraz düşünün. Bir erkekteki şerefeBir erkekteki şerefe yakışır mı böyle bugünkü hal yani.yakışır mı böyle bugünkü hal yani. Allah cümlemizi gaflet uykusundan uyandırsın.

Allah cümlemizi gaflet uykusundan uyandırsın.
Bunlar hiç akıl işi değil.Bunlar hiç akıl işi değil. Gavuru taklit değil, peygambere taklit lazım.Gavuru taklit değil, peygambere taklit lazım. Dine taklit lazım.Dine taklit lazım. Medeniyet hiçbir zaman gavur da değil.

Medeniyet hiçbir zaman gavur da değil.
Medeniyet tam tamamıyla İslamiyet'in içindedir.Medeniyet tam tamamıyla İslamiyet'in içindedir. Biz yalnız aldanıyoruz.Biz yalnız aldanıyoruz. Sanat başka, medeniyet başka.Sanat başka, medeniyet başka. Sanat, hüner, bilgi gökte uçar.Sanat, hüner, bilgi gökte uçar. Şunu yapar, bunu yapar.Şunu yapar, bunu yapar. Bunun medeniyetle ilgisi yok.Bunun medeniyetle ilgisi yok. Vahşeti görüyorsunuz.Vahşeti görüyorsunuz. Nasıl vahşet yapıyor o tepede uçanlar?Nasıl vahşet yapıyor o tepede uçanlar? O tepede uçanların yaptığı vahşetiO tepede uçanların yaptığı vahşeti Müslüman yapmaz bunu.Müslüman yapmaz bunu. İzâ erâdellâhü teâlâ en yûhiye bi emrihî

İzâ erâdellâhü teâlâ en yûhiye bi emrihî
tekelleme bi’l-vahyi.tekelleme bi’l-vahyi. Fe izâ tekelleme bi’l-vahyiFe izâ tekelleme bi’l-vahyi ehazeti’s-semâvâti racfetün şedîdetünehazeti’s-semâvâti racfetün şedîdetün min havfillâhi teâlâ.min havfillâhi teâlâ. Fe izâ semia bi zâlike ehlü’s-semâvâtiFe izâ semia bi zâlike ehlü’s-semâvâti sa’ikû, ve harrû sücceden.sa’ikû, ve harrû sücceden. Cenâb-ı Hakk'ın emirleri,

Cenâb-ı Hakk'ın emirleri,
hükümleri Peygamberlere tebliğ olunurkenhükümleri Peygamberlere tebliğ olunurken öyle bir hadise oluyor ki, yerler sallanıyor,öyle bir hadise oluyor ki, yerler sallanıyor, Cenâb-ı Hakk'ın sözünün şiddetinden,Cenâb-ı Hakk'ın sözünün şiddetinden, kelâm-ı ilâhi'nin şiddetinden,kelâm-ı ilâhi'nin şiddetinden, hâvf-ı ilâhi'den tahammülleri kalmıyor.hâvf-ı ilâhi'den tahammülleri kalmıyor. Bunu semavat'ta işittikleri vaktinde Cenâb-ı Hakk'tanBunu semavat'ta işittikleri vaktinde Cenâb-ı Hakk'tan vaki olan tekellüm.vaki olan tekellüm. Sa’ikû, ve harrû sücceden.Sa’ikû, ve harrû sücceden. Bayılıp secdeye düşüyorlar bütün harra.Bayılıp secdeye düşüyorlar bütün harra. Fe yekûnü evvelühüm yerfeu ra’sehû cibrîl.

Fe yekûnü evvelühüm yerfeu ra’sehû cibrîl.
Bu düşenlerin içerisinde en evvel ayılanBu düşenlerin içerisinde en evvel ayılan Cebrail aleyhisselam oldu.Cebrail aleyhisselam oldu. Fe yükellimühüllâhü teâlâ min vahyihî.Fe yükellimühüllâhü teâlâ min vahyihî. Cenâb-ı Hak buna vahiy edeceğini ediyor.Cenâb-ı Hak buna vahiy edeceğini ediyor. Mübarek.Mübarek. Fe yentehî bihî cibrîlü ale’l-melâikeh.Fe yentehî bihî cibrîlü ale’l-melâikeh. Cebrail aleyhisselam da alıyor alacağını,

Cebrail aleyhisselam da alıyor alacağını,
aldıktan sonra melekleri böylealdıktan sonra melekleri böyle şey yaparaktan süzerken geçiyor.şey yaparaktan süzerken geçiyor. Geçerken küllemâ merra bi semâin.Geçerken küllemâ merra bi semâin. Her semadan geçişinde bu melekler.Her semadan geçişinde bu melekler. Seelehû ehlühâ: Mâzâ kâle rabbünâ yâ cibrîlü?Seelehû ehlühâ: Mâzâ kâle rabbünâ yâ cibrîlü? Ne dedi Ya Rabbimiz?Ne dedi Ya Rabbimiz? O korkunun şiddetinden bayıldılar, şimdi ayılmışlar.

O korkunun şiddetinden bayıldılar, şimdi ayılmışlar.
Ne dediydi acaba Rabbimiz?Ne dediydi acaba Rabbimiz? Diye Cebrail aleyhisselama soruyorlar.Diye Cebrail aleyhisselama soruyorlar. Diyor ki;Diyor ki; Mâzâ kâle rabbünâ yâ cibrîlü?

Mâzâ kâle rabbünâ yâ cibrîlü?
Fe yekûlü cibrîlü:Fe yekûlü cibrîlü: Kâle’l-hakka ve hüve’l-aliyyü’l-kebîr.Kâle’l-hakka ve hüve’l-aliyyü’l-kebîr. Fe yekûlûne: Küllühüm misle mâ kâle cibrîl.Fe yekûlûne: Küllühüm misle mâ kâle cibrîl. Hatta o zaman, kâle’l-hakkaHatta o zaman, kâle’l-hakka ve hüve’l-aliyyü’l-kebîr sözünü tekrarlıyorlar.ve hüve’l-aliyyü’l-kebîr sözünü tekrarlıyorlar. Fe yentehî bihî cibrîlü haysü ümira mine’s-semâi ve’l-erdi.

Fe yentehî bihî cibrîlü haysü ümira mine’s-semâi ve’l-erdi.
Nereye arz olunduysa, o sözü götürüp buraya ulaştırdı.Nereye arz olunduysa, o sözü götürüp buraya ulaştırdı. İzâ erâdellâhü bi ehli beytin

İzâ erâdellâhü bi ehli beytin
hayran fekkahehüm fi’d-dîni,hayran fekkahehüm fi’d-dîni, ve vekkara sağîruhüm kebîrahüm.ve vekkara sağîruhüm kebîrahüm. Ve razekahümü’r-rizka fî me’îşetihim,Ve razekahümü’r-rizka fî me’îşetihim, ve’l-kasde fî nefekâtihim,ve’l-kasde fî nefekâtihim, ve bessarahüm uyûbehümve bessarahüm uyûbehüm fe yetûbû minhâ;fe yetûbû minhâ; ve izâ erâde bihim ğayra zâlike terakehüm heleken.ve izâ erâde bihim ğayra zâlike terakehüm heleken. Cenâb-ı Hak bu hayır murad ettiği evlere.

Cenâb-ı Hak bu hayır murad ettiği evlere.
Fekkahehüm fi’d-dîni, dinde hepsini fakih kılar.Fekkahehüm fi’d-dîni, dinde hepsini fakih kılar. Ev halkı, dinlerini biliyor olurlar, her şeyi.Ev halkı, dinlerini biliyor olurlar, her şeyi. Dinlerini bilirler.Dinlerini bilirler. Affedersiniz.Affedersiniz. Geçen bir kardeş geldi.Geçen bir kardeş geldi. Kendisine Lâ ilâhe illallâh de bakayım dedim.Kendisine Lâ ilâhe illallâh de bakayım dedim. Diyemedi.Diyemedi. Bu karışıyor bile.Bu karışıyor bile. Lâ ilâhe illallâh çok zor bir kelime değil.

Lâ ilâhe illallâh çok zor bir kelime değil.
Fakat onu demekte güçlük geçti yani.Fakat onu demekte güçlük geçti yani. Çekenlere de çok rast geliyoruz böyle.Çekenlere de çok rast geliyoruz böyle. Ama fakîh olursa ev halkı hepsi abdestindedir,Ama fakîh olursa ev halkı hepsi abdestindedir, namazındadır, Allah'ın emrini bilirler,namazındadır, Allah'ın emrini bilirler, Kur'an okumasını bilirler, tevhidi bilirler,Kur'an okumasını bilirler, tevhidi bilirler, dillerini alıştırmışlardır, tevhide, tevhid söylerler,dillerini alıştırmışlardır, tevhide, tevhid söylerler, ne mutlu onlara.ne mutlu onlara. Onun için o ehl-i beyte Allah hayır murad etmiştir.Onun için o ehl-i beyte Allah hayır murad etmiştir. O evlerinde Kur'an bilmeyen,O evlerinde Kur'an bilmeyen, dini meselelerini bilmeyen aile halkı dadini meselelerini bilmeyen aile halkı da hayır murad olunmayan tabakanın içerisindedir.hayır murad olunmayan tabakanın içerisindedir. Onun için diyor ki "el-fıkhu lubaten el-feh."Onun için diyor ki "el-fıkhu lubaten el-feh." Anlamak, ibret.

Anlamak, ibret.
"Ve ürfan el-ilmu bil-ahkâmu şerriyeh.""Ve ürfan el-ilmu bil-ahkâmu şerriyeh." Ahkâm-ı şerriyeyi bilmek.Ahkâm-ı şerriyeyi bilmek. "Ve ki ma'rifetun nefs.""Ve ki ma'rifetun nefs." İnsanların nefsini bilebilmeleri.İnsanların nefsini bilebilmeleri. Gazzâli Hazretleri demiş ki,

Gazzâli Hazretleri demiş ki,
"İzâ erâde fîhim emruhu ve fehme emruhu ve nehyuh.""İzâ erâde fîhim emruhu ve fehme emruhu ve nehyuh." Cenâb-ı Hak kulların murad ettiki,Cenâb-ı Hak kulların murad ettiki, emrini ve nehyini anlamalarını,emrini ve nehyini anlamalarını, "bi nûrun rabbâniyyin","bi nûrun rabbâniyyin", o ancak nûru Rabbâni olur.o ancak nûru Rabbâni olur. "Yakzifu fî gulûbihim.""Yakzifu fî gulûbihim." Onların kalplerine onu atar,Onların kalplerine onu atar, o tohumu eker,o tohumu eker, o tohum ekilince orada onlar biter.o tohum ekilince orada onlar biter. Hep Allah'tandır.Hep Allah'tandır. Onun için gönlü Allah'a vermek lazım.

Onun için gönlü Allah'a vermek lazım.
Dünya işlerinin hepsi biter, sona erer.Dünya işlerinin hepsi biter, sona erer. Yalnız gönüller bâkidir.Yalnız gönüller bâkidir. Onun için bir ev halkına Cenâb-ı Hak hayır murad etti miydi,Onun için bir ev halkına Cenâb-ı Hak hayır murad etti miydi, onu dinde fakîh kılar.onu dinde fakîh kılar. Ve vekkara sağîruhüm kebîrahüm.

Ve vekkara sağîruhüm kebîrahüm.
Küçükleri büyüklerine karşı hürmetkâr olurlar.

Küçükleri büyüklerine karşı hürmetkâr olurlar.
Küçükleri büyüklerine karşı hürmetkâr olurlar.Küçükleri büyüklerine karşı hürmetkâr olurlar. Nasıl evlat, babasına karşı hürmette,Nasıl evlat, babasına karşı hürmette, hürmet borcuysa büyüğüne karşı da hürmette mecburdur.hürmet borcuysa büyüğüne karşı da hürmette mecburdur. Bahusus, baba insanıBahusus, baba insanı âlemi ahiretten, âlemi ervahtan, âlemi dünyaya getirmişâlemi ahiretten, âlemi ervahtan, âlemi dünyaya getirmiş meşakkat âlemine getirmeye,meşakkat âlemine getirmeye, meşakkat âlemine gelmesine sebep olmuştur.meşakkat âlemine gelmesine sebep olmuştur. İnsanın hocası da âlemi dünyadan,İnsanın hocası da âlemi dünyadan, âlemi ahirete geçmesine sebep olur.âlemi ahirete geçmesine sebep olur. Aradaki farkı ne kadar büyük olduğunu görün.

Aradaki farkı ne kadar büyük olduğunu görün.
Binâenaleyh baba hukuku ileBinâenaleyh baba hukuku ile hoca hukuku hiç bir zaman müsavi olmaz.hoca hukuku hiç bir zaman müsavi olmaz. Baba seni âlem-i ervahtan,Baba seni âlem-i ervahtan, şu meşakkat âlemine gelmene sebep oldu.şu meşakkat âlemine gelmene sebep oldu. İlim erbabları olmasa biz bu dünyada helâk oluruz.İlim erbabları olmasa biz bu dünyada helâk oluruz. Bizi o ilim erbabları da elhamdülillahBizi o ilim erbabları da elhamdülillah buradan Allah'a sevk ediyorlar bizi.buradan Allah'a sevk ediyorlar bizi. Gönüllerimizi Allah sevgisiyle,

Gönüllerimizi Allah sevgisiyle,
Allah muhabbetiyle dolduruyorlar.Allah muhabbetiyle dolduruyorlar. Ne mutlu onlara!

Ne mutlu onlara!
Allah onların izinden bizleri de ayırmasın.

Allah onların izinden bizleri de ayırmasın.
Onun için ve vekkara sağîruhüm kebîrahüm.Onun için ve vekkara sağîruhüm kebîrahüm. Kebîr dediği yaşı büyük adam değil.Kebîr dediği yaşı büyük adam değil. Yaşı büyük de bunun içinde dâhildir ama

Yaşı büyük de bunun içinde dâhildir ama
asıl ilmi büyük olar insan demektir.asıl ilmi büyük olar insan demektir. İlmen, bizi irşad eden insanlar demektir.İlmen, bizi irşad eden insanlar demektir. O binâenaleyh ilimden mahrum olanlar,O binâenaleyh ilimden mahrum olanlar, ilmi kendilerine verenlere hürmet ve saygı gösterirler.ilmi kendilerine verenlere hürmet ve saygı gösterirler. Ve razekahümü’r-rıfk.

Ve razekahümü’r-rıfk.
Allahü celle ve âla da onları rıfk ile merzuk eder.Allahü celle ve âla da onları rıfk ile merzuk eder. Rıfk nerede bulunursa yumuşaklık,Rıfk nerede bulunursa yumuşaklık, nerede olsa orda bereket olur.nerede olsa orda bereket olur. Rıfkın mukabilliği sertliktir.Rıfkın mukabilliği sertliktir. Sertliğin olduğu yerde de sert ateş yakar.Sertliğin olduğu yerde de sert ateş yakar. Daima, perişanlıktır yani.Daima, perişanlıktır yani. Fi rifka, fî me’îşetihim.Fi rifka, fî me’îşetihim. Ve’l-kasde fî nafakâtihim.Ve’l-kasde fî nafakâtihim. Nafakalarında da iktisada riayet ederler.Nafakalarında da iktisada riayet ederler. Mesela şimdi İki yol vardır ya,

Mesela şimdi İki yol vardır ya,
birisi ruhsat yolu, birisi azimet yolu.birisi ruhsat yolu, birisi azimet yolu. Ruhsat yolu, zuafa halidir.Ruhsat yolu, zuafa halidir. Zuafanın halidir.Zuafanın halidir. Ruhsatlardan..Ruhsatlardan.. Akliyanın hali, azimet halidir.Akliyanın hali, azimet halidir. Akliya Resûlullah'ın yolundan ayrılmazlar.Akliya Resûlullah'ın yolundan ayrılmazlar. Bir evde yemek yiyeceğiz, bir kap yeter.Bir evde yemek yiyeceğiz, bir kap yeter. Bizim hocalarımız da bize bir kaptan fazla yedirmedi.Bizim hocalarımız da bize bir kaptan fazla yedirmedi. Gördüklerimiz de yedirmezlerdi.Gördüklerimiz de yedirmezlerdi. Şimdi nefsin adamı olduk, kölesi olduk.Şimdi nefsin adamı olduk, kölesi olduk. Bir kap yeter.Bir kap yeter. İki, üç israftandır.İki, üç israftandır. Bir övün yeter.Bir övün yeter. İki, üç israftandır.İki, üç israftandır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'inPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in birçok vakalarını dinlediniz.birçok vakalarını dinlediniz. Karınlarına taş bağladığını bile duydunuz tabi.Karınlarına taş bağladığını bile duydunuz tabi. Bu hali bir kere insan gözünden çıkarmamalı.

Bu hali bir kere insan gözünden çıkarmamalı.
Hazreti Ömer'in ziyafete gittiği vakitteHazreti Ömer'in ziyafete gittiği vakitte aldığı ete yağ tutarken adamın elinden tuttu.aldığı ete yağ tutarken adamın elinden tuttu. Ne yapıyorsun dedi.Ne yapıyorsun dedi. Dedi ki et yağsız da biraz yağ koyalım dedi.Dedi ki et yağsız da biraz yağ koyalım dedi. Yok, öyle şey dedi.Yok, öyle şey dedi. Hem et hem yağ yiyerek bir arada birleşsin.Hem et hem yağ yiyerek bir arada birleşsin. Biz Resûlullah'ın zamanında bunu böyle görmedik dedi.Biz Resûlullah'ın zamanında bunu böyle görmedik dedi. Biz bugün nefislerimizi doyurmak bilmiyoruz.

Biz bugün nefislerimizi doyurmak bilmiyoruz.
Nefislerimiz doymak bilmiyor.Nefislerimiz doymak bilmiyor. Bilmediği için paralarımız da yetmiyor.Bilmediği için paralarımız da yetmiyor. Maaş da yetmiyor, kazanç da yetmiyor.Maaş da yetmiyor, kazanç da yetmiyor. Yetmeyince hile yollarına sapıyoruz.Yetmeyince hile yollarına sapıyoruz. Rüşvet yollarına sapıyoruz.Rüşvet yollarına sapıyoruz. Haramlarla merzuk oluyoruz.Haramlarla merzuk oluyoruz. Ne tadı kalıyor, ne tuzu kalıyor dünyanın.Ne tadı kalıyor, ne tuzu kalıyor dünyanın. Allah'ın Teâlâ kendilerinden hayı murad ettikleri insanlara

Allah'ın Teâlâ kendilerinden hayı murad ettikleri insanlara
nafakalarında, gıdalarında iktisada riayet ederler.nafakalarında, gıdalarında iktisada riayet ederler. Daha ve bessarahüm uyûbehüm.Daha ve bessarahüm uyûbehüm. Ayıplarını kendilerine gösterir.Ayıplarını kendilerine gösterir. Kendi ayıbını arar, kendi ayıbıyla meşgul olur.Kendi ayıbını arar, kendi ayıbıyla meşgul olur. Kendi ayıbını görmektenKendi ayıbını görmekten başını kaldırıp da başkasının ayıbını görecek vakti kalmaz.başını kaldırıp da başkasının ayıbını görecek vakti kalmaz. Bakıyorum ki ne kadar kötü bir adamım ya.

Bakıyorum ki ne kadar kötü bir adamım ya.
Şu gönlüme bak.Şu gönlüme bak. Onun ekmeğinde gözüm var, bunun bilmem nesinde gözüm var.Onun ekmeğinde gözüm var, bunun bilmem nesinde gözüm var. Şunla meşgul, bunla meşgul, kötü bir gönül.Şunla meşgul, bunla meşgul, kötü bir gönül. Ona kızar, ona haset eder, büyüklenir.Ona kızar, ona haset eder, büyüklenir. Riyakârlığı vardır, şusu vardır, busu vardır.

Riyakârlığı vardır, şusu vardır, busu vardır.
Bakıyorsun ki birçok ayıpların var.Bakıyorsun ki birçok ayıpların var. Bu kadar ayıplarına karşıBu kadar ayıplarına karşı başkalarının ayıplarını aramaya vakti kalmaz.başkalarının ayıplarını aramaya vakti kalmaz. O, Allahu Teâlâ'nınO, Allahu Teâlâ'nın hayır murad ettiği insanlarda olan tecellisidir.hayır murad ettiği insanlarda olan tecellisidir. Öyle olmadı mı kendi ayıplarını görmez, kusurunu görmez.Öyle olmadı mı kendi ayıplarını görmez, kusurunu görmez. Ahmet bunu yaptı, Mehmet bunu yaptı,Ahmet bunu yaptı, Mehmet bunu yaptı, şu şöyle yapıyor, bu böyle yapıyor diyor.şu şöyle yapıyor, bu böyle yapıyor diyor. Ömrünü zayi eder gider.Ömrünü zayi eder gider. Ve bessarahüm uyûbehüm fe yetûbû minhâ.Ve bessarahüm uyûbehüm fe yetûbû minhâ. O zaman ayıplarını görünce tevbekâr olur.O zaman ayıplarını görünce tevbekâr olur. Tövbe eder o zaman.Tövbe eder o zaman. Ve izâ erâde bihim ğayra zâlik.

Ve izâ erâde bihim ğayra zâlik.
Bunların gayrısını murad ediyorsa Cenâb-ı Hak.Bunların gayrısını murad ediyorsa Cenâb-ı Hak. Terakehüm hemela.

Terakehüm hemela.
Ne ayıbını gösterir, ne nafakasında iktisat yapar.Ne ayıbını gösterir, ne nafakasında iktisat yapar. Ne de büyüklerine karşı hürmet gösterir,Ne de büyüklerine karşı hürmet gösterir, sen sensin, ben benim der, ne de ilimden fıkıhtansen sensin, ben benim der, ne de ilimden fıkıhtan bir nasibi olur.bir nasibi olur. Ancak o kafasında bir şey koymuş,Ancak o kafasında bir şey koymuş, istikbalimi temin eder.istikbalimi temin eder. Başka şey düşünmüyor.Başka şey düşünmüyor. İstikbalin senin mezar.İstikbalin senin mezar. Mezarını temin edebilirsen ne mutlu sana!Mezarını temin edebilirsen ne mutlu sana! İzâ erâdellâhü emran fîhi lînün

İzâ erâdellâhü emran fîhi lînün
evhâbihî ile’l-melâiketi’l-mukarrabîne bi’l-fârisiyyeti,evhâbihî ile’l-melâiketi’l-mukarrabîne bi’l-fârisiyyeti, ve izâ erâdellâhü emranve izâ erâdellâhü emran fîhîhî şiddetünfîhîhî şiddetün evhâhü bi’l-arabiyyeti’l-cehîrati.evhâhü bi’l-arabiyyeti’l-cehîrati. Ya’ni’l-mübeyyineti.Ya’ni’l-mübeyyineti. İzâ erâdellâhü teâlâ en yühavvefe halkahû

İzâ erâdellâhü teâlâ en yühavvefe halkahû
ezhara li’l-erdi minhü şey’en,ezhara li’l-erdi minhü şey’en, fe irteadet;fe irteadet; ve izâ erâde en yühlike halkahû tebeddâ lehâ.ve izâ erâde en yühlike halkahû tebeddâ lehâ. Şimdi Cenâb-ı Hak kullarını korkutmak murad ettiği vakitte,

Şimdi Cenâb-ı Hak kullarını korkutmak murad ettiği vakitte,
azhara li’l-erdi minhü şey’a.azhara li’l-erdi minhü şey’a. Arzın bir parçasından bir tecellisi olur.Arzın bir parçasından bir tecellisi olur. Fe irteadet, o tecelliden yer parçalanır.Fe irteadet, o tecelliden yer parçalanır. Sen dersin ki alttaki yer çöktü.

Sen dersin ki alttaki yer çöktü.
Maden patladı, yer çöktü, sallandık, hareket oldu.Maden patladı, yer çöktü, sallandık, hareket oldu. Bu değil.Bu değil. Allahu Teâlâ'nın oraya tecellisi oluyor da,Allahu Teâlâ'nın oraya tecellisi oluyor da, gadabı tecellisi.gadabı tecellisi. Bu gadabı tecelli, gadaba dayanamayan yer parçalanıyor.Bu gadabı tecelli, gadaba dayanamayan yer parçalanıyor. Herkes ders alsın diyerekten.

Herkes ders alsın diyerekten.
İbret alsın, tövbe etsin diyerekten, sevdiğinden yapıyor.İbret alsın, tövbe etsin diyerekten, sevdiğinden yapıyor. Hem tokadı, şamarı çocuğuna evladından vurur insan,Hem tokadı, şamarı çocuğuna evladından vurur insan, uslansın diyerekten.uslansın diyerekten. Yoksa onu sevmediğinden değil,Yoksa onu sevmediğinden değil, sevdiğinden terbiye olsun diyerekten tokadı vurur.sevdiğinden terbiye olsun diyerekten tokadı vurur. Bunlar birer tokat mesafesinde, aklınızı başınıza toplayın.Bunlar birer tokat mesafesinde, aklınızı başınıza toplayın. Ahiret var, benim divanıma geleceksiniz demektir.Ahiret var, benim divanıma geleceksiniz demektir. Bu yalnız yerin sallanması değil de her şeye şamildir.

Bu yalnız yerin sallanması değil de her şeye şamildir.
Gökten gelenini de var bunun.Gökten gelenini de var bunun. Mesela Allah esirgeye bugün tayyareler var,Mesela Allah esirgeye bugün tayyareler var, çeşitli bombalar var, birçok felaketler var,çeşitli bombalar var, birçok felaketler var, daha hatırımıza gelmedik emrazı,daha hatırımıza gelmedik emrazı, biraz hastalıklar var, çeşitli hastalıklar, ilacı bulunmaz.biraz hastalıklar var, çeşitli hastalıklar, ilacı bulunmaz. Bulunsa da bulunmayacağı kadar insanın çektiği ıstıraplarınBulunsa da bulunmayacağı kadar insanın çektiği ıstırapların haddi hesabı olmaz.haddi hesabı olmaz. Bunlar hep Allah Teâlâ, kusurlarınızı affetsin de

Bunlar hep Allah Teâlâ, kusurlarınızı affetsin de
kulları ikaz içindir.kulları ikaz içindir. Cenâb-ı Hak müteyakkız olan kullarından eylesin.

Cenâb-ı Hak müteyakkız olan kullarından eylesin.
Bu fani olan dünyanın fani nimetlerine değil de,

Bu fani olan dünyanın fani nimetlerine değil de,
bâki olan âhiretebâki olan âhirete ve Allah'a bağlanıp O'nun rızasını kazanmaya çalışanve Allah'a bağlanıp O'nun rızasını kazanmaya çalışan kullarının zümresine sizi de bizi de ilhak eylesin.kullarının zümresine sizi de bizi de ilhak eylesin. Lillahi'l-Fâtiha.

Lillahi'l-Fâtiha.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2