Namaz Vakitleri

4 Recep 1447
24 December 2025
İmsak
06:48
Güneş
08:20
Öğle
13:09
İkindi
15:27
Akşam
17:48
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Manevi Olgunluk

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Ramazan 1402 / 30.06.1982

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Manevi Olgunluk

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Ramazan 1402 / 30.06.1982

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Konuşma Metni

El-Hamdülillâhi rabbi’l-âlemîn.El-Hamdülillâhi rabbi’l-âlemîn. Ve’s-salâtu ve’s-selâmu alâ seyyidinâVe’s-salâtu ve’s-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaînMuhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi’d-dîn.ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi’d-dîn. Aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim!

Aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim!
Allah Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti,

Allah Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti,
bereketi, lütfu, keremi üzerinize olsun.bereketi, lütfu, keremi üzerinize olsun. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerininPeygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin hadîslerinden, ayetlerden, büyüklerimizinhadîslerinden, ayetlerden, büyüklerimizin sözlerinden, kelâm-ı kibârdan bir miktarını şusözlerinden, kelâm-ı kibârdan bir miktarını şu namazın arkasındakinamazın arkasındaki vaktimizde sizlere nakletmeye çalışacağım.vaktimizde sizlere nakletmeye çalışacağım. Bu sözlere ve onların açıklamalarına geçmeden önce

Bu sözlere ve onların açıklamalarına geçmeden önce
her zaman olduğu gibi başımızın tacı, gönlümüzün süruru,her zaman olduğu gibi başımızın tacı, gönlümüzün süruru, gözümüzün nuru, Efendimiz Muhammed Mustafagözümüzün nuru, Efendimiz Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek ruhu için,sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek ruhu için, sonra sâir enbiyâ ve mürselinin ervahı için,sonra sâir enbiyâ ve mürselinin ervahı için, cihan yaratıldığı zamandan bugüne kadar gelmişcihan yaratıldığı zamandan bugüne kadar gelmiş geçmiş olan cümle evliyâullahın ruhları için,geçmiş olan cümle evliyâullahın ruhları için, sâdâtü meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ruhları için,sâdâtü meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ruhları için, bu okuduğumuz eserlerin ve içindeki bilgilerin bize kadarbu okuduğumuz eserlerin ve içindeki bilgilerin bize kadar intikalinde emeği geçmiş olan âlimlerin,intikalinde emeği geçmiş olan âlimlerin, ravilerin ruhları için ve uzaktan yakından buravilerin ruhları için ve uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri, sözleri,hadîs-i şerîfleri, sözleri, vaazı, nasihati dinlemek üzere şuvaazı, nasihati dinlemek üzere şu meclise gelmiş olan siz kardeşlerimizinmeclise gelmiş olan siz kardeşlerimizin ahirete intikal etmiş olanahirete intikal etmiş olan bütün sevdiklerinin, geçmişlerinin ruhları içinbütün sevdiklerinin, geçmişlerinin ruhları için bir Fâtiha 3 İhlâs-ı şerîf hediye edelim.bir Fâtiha 3 İhlâs-ı şerîf hediye edelim. Allah onlara rahmet eylesin, bizlere deAllah onlara rahmet eylesin, bizlere de sıhhat, afiyet, selamet ihsan eylesin.sıhhat, afiyet, selamet ihsan eylesin. Kâle Ebû Bekr radiyallâhü anh:

Kâle Ebû Bekr radiyallâhü anh:
Semâniyetü eşyâi hünne zînetün li-semâniyeti eşyâi.

Semâniyetü eşyâi hünne zînetün li-semâniyeti eşyâi.
Bugün Peygamberimizin has

Bugün Peygamberimizin has
ashabından Ebû Bekrî es- Sıddîk'ın,ashabından Ebû Bekrî es- Sıddîk'ın, Ömerü'l Faruk'un, Osman-ı Zinnureyn'inÖmerü'l Faruk'un, Osman-ı Zinnureyn'in sözlerinden tesadüf etmiş olduklarımızısözlerinden tesadüf etmiş olduklarımızı size açıklamaya çalışacağım.size açıklamaya çalışacağım. Söz Ebû Bekrî es-Sıddîk da.Söz Ebû Bekrî es-Sıddîk da. Ebû Bekîr radıyallahu anhEbû Bekîr radıyallahu anh peygamber efendimizin yar-ı garıdır.peygamber efendimizin yar-ı garıdır. Yani mağarada beraber arkadaşlık yapmış olduğu,Yani mağarada beraber arkadaşlık yapmış olduğu, hicrette yanında bulunmuş olan,hicrette yanında bulunmuş olan, yılan ısırmasın diye yılan deliğine ayağını dayayan,yılan ısırmasın diye yılan deliğine ayağını dayayan, acısından gözünden yaş damladığı halde ayağını oradan çekmeyen,acısından gözünden yaş damladığı halde ayağını oradan çekmeyen, yılan zarar vermesin diye,yılan zarar vermesin diye, malını Peygamber Efendimizin yoluna nisar eden,malını Peygamber Efendimizin yoluna nisar eden, saçan, kızını Efendimiz'e gelin olarak verensaçan, kızını Efendimiz'e gelin olarak veren Hz. Âişe validemizin babası, arif, zarif,Hz. Âişe validemizin babası, arif, zarif, turuk-u aliye'mizin silsilesinin baş halkası, diyor ki:turuk-u aliye'mizin silsilesinin baş halkası, diyor ki: Semâniyetü eşyâ.

Semâniyetü eşyâ.
Sekiz şey vardır ki:Sekiz şey vardır ki: Hünne zînetün li semâniyeti eşyâi.Hünne zînetün li semâniyeti eşyâi. Onlar diğer sekiz şeyin süsü ziynetidir.Onlar diğer sekiz şeyin süsü ziynetidir. Bunları birer birer açıklayalım.Bunları birer birer açıklayalım. El-afâfü zînetü’l-fakri.El-afâfü zînetü’l-fakri. İffet, afiflik, fakirliğin ziynetidir.İffet, afiflik, fakirliğin ziynetidir. Bu ne demek?Bu ne demek? İffet ne demek bir kere?İffet ne demek bir kere? Afiflik ne demek?Afiflik ne demek? Afaf, insanın haysiyetli olması, onurlu olması,Afaf, insanın haysiyetli olması, onurlu olması, yüzsüz olmaması.yüzsüz olmaması. Fakir insan muhtaçtır, karnı açtır,Fakir insan muhtaçtır, karnı açtır, evinde çoluk çocuk kendisinden akşama yiyecek bekliyordur.evinde çoluk çocuk kendisinden akşama yiyecek bekliyordur. Hastadır.Hastadır. Muhtaçtır, sıkıntısı vardır.Muhtaçtır, sıkıntısı vardır. Tabi kâne’l-fakru en yekûne küfran.

Tabi kâne’l-fakru en yekûne küfran.
Fakirlik zordur.Fakirlik zordur. Yani insanı çok güç durumlarda bırakır.Yani insanı çok güç durumlarda bırakır. Allah korusun.Allah korusun. Allah insanı iki cihanda fakirlikten uzak etsin.Allah insanı iki cihanda fakirlikten uzak etsin. İki cihanda zenginliklerin her çeşidini ikram eylesinİki cihanda zenginliklerin her çeşidini ikram eylesin Allah Teâlâ Hazretleri.Allah Teâlâ Hazretleri. Maddi manevi zenginliği.Maddi manevi zenginliği. Fakirlik çok zordur.Fakirlik çok zordur. Şimdi insan fakir oldu mu hatır elden gider,Şimdi insan fakir oldu mu hatır elden gider, onur elden gider, yüzsuyu elden gider,onur elden gider, yüzsuyu elden gider, itibar elden gider.itibar elden gider. Hatta geçinmek mecburiyeti oldu muHatta geçinmek mecburiyeti oldu mu şeref elden gider, namus elden gider.şeref elden gider, namus elden gider. Çok çeşitli sıkıntılara uğrayabilir insan fakir oldumu.Çok çeşitli sıkıntılara uğrayabilir insan fakir oldumu. Kimisi dayanamaz fakirliğe, namusunu satar.Kimisi dayanamaz fakirliğe, namusunu satar. Kimisi dayanamaz harama el uzatır.Kimisi dayanamaz harama el uzatır. Kimisi dayanamaz gayrimeşru işler yapar.Kimisi dayanamaz gayrimeşru işler yapar. Kimisi dayanamaz rüşvet alır.Kimisi dayanamaz rüşvet alır. Yani fakirlik yaptırtıyor bu çeşit şeyleri.Yani fakirlik yaptırtıyor bu çeşit şeyleri. Demek ki tehlikeli bir şey.Demek ki tehlikeli bir şey. El-afâfü.El-afâfü. İffetli olmak.İffetli olmak. İşte böyle muhtaç olduğu zamanda insanİşte böyle muhtaç olduğu zamanda insan dimdik durabiliyorsa ayakta,dimdik durabiliyorsa ayakta, onurlu durabiliyorsa, alnı açıksa şöyle,onurlu durabiliyorsa, alnı açıksa şöyle, hiç kimsenin önünde, başı böyle yerde,hiç kimsenin önünde, başı böyle yerde, utançta değilse, utanacak bir hali yoksa,utançta değilse, utanacak bir hali yoksa, fakirim ne yapayım, Allah ötekisinefakirim ne yapayım, Allah ötekisine zenginlik vermiş, bana vermemiş diye,zenginlik vermiş, bana vermemiş diye, başka fakirlikten başka bir kusuru yoksa,başka fakirlikten başka bir kusuru yoksa, yani gayrı meşru yola, hiçbir veçhile sapmamışsa,yani gayrı meşru yola, hiçbir veçhile sapmamışsa, el açmıyorsa kimseye,el açmıyorsa kimseye, işte ben muhtacım bana biraz yardım edin deişte ben muhtacım bana biraz yardım edin de şöyle de böyle de filan böyle yapmıyorsaşöyle de böyle de filan böyle yapmıyorsa işte fakirlik imtihanını bu başarıyla cevaplandırmış demektir.işte fakirlik imtihanını bu başarıyla cevaplandırmış demektir. Fakirlik bir imtihandır.Fakirlik bir imtihandır. İnsanın başına gelmiştir.İnsanın başına gelmiştir. İffetli oldu mu insan?İffetli oldu mu insan? Başkasına el açmadı mı?

Başkasına el açmadı mı?
Namusunu, haysiyetini, şerefini koruyabildi mi?Namusunu, haysiyetini, şerefini koruyabildi mi? Anlı ak kaldı mı?Anlı ak kaldı mı? Açık kaldı mı?Açık kaldı mı? Yüzü ak kaldı mı?Yüzü ak kaldı mı? Kirlenmedi mi, lekelenmedi mi tamam.Kirlenmedi mi, lekelenmedi mi tamam. Fakirliği başarıyla karşılamış demektir.Fakirliği başarıyla karşılamış demektir. Fakirliğin sütü iffetliliktir.Fakirliğin sütü iffetliliktir. Bu çeşit fakirler var.Bu çeşit fakirler var. Yani dünyanın her devrinde olmuş.Yani dünyanın her devrinde olmuş. Mesela Kur'an-ı Kerîm'de bildiriliyor ki;Mesela Kur'an-ı Kerîm'de bildiriliyor ki; Yehsebühümü’l-câhilü eğniyâe mine’t-te’affüf. (Bakara Suresi 273. Ayet)

Yehsebühümü’l-câhilü eğniyâe mine’t-te’affüf. (Bakara Suresi 273. Ayet)
İffetliliklerinden, haysiyetli olmalarından dolayı onurlu

İffetliliklerinden, haysiyetli olmalarından dolayı onurlu
temiz, pak olmalarından dolayı hiç kimseye el açmazlar.temiz, pak olmalarından dolayı hiç kimseye el açmazlar. Böyle dimdik dururlar.Böyle dimdik dururlar. Ve bilmeyen onları zengin sanır.Ve bilmeyen onları zengin sanır. Allah'tan bekliyor.Allah'tan bekliyor. Verirse Allah verecek diyor.Verirse Allah verecek diyor. Kimseye yüz suyu dökmüyor.Kimseye yüz suyu dökmüyor. Bilmeyen, cahil kimse onu zengin sanır.Bilmeyen, cahil kimse onu zengin sanır. Muhtaçtır ama hiç öyle muhtaçlığını belli etmez.Muhtaçtır ama hiç öyle muhtaçlığını belli etmez. El açmaz kimseye.El açmaz kimseye. Madem ona da Allah veriyor, bana da verir.Madem ona da Allah veriyor, bana da verir. Ona veren Allah bana vermekten aciz mi?Ona veren Allah bana vermekten aciz mi? Beni imtihan için bu şeyde tutuyor, istemem.Beni imtihan için bu şeyde tutuyor, istemem. Gayriden bir şey istemem tarzındaGayriden bir şey istemem tarzında şey yaparsa demek ki fakirliğe karşışey yaparsa demek ki fakirliğe karşı iyi davranmış oluyor.iyi davranmış oluyor. Maksat bu fikri biraz hatırda iyi tutmakMaksat bu fikri biraz hatırda iyi tutmak hususunda yardımcı olsun diyehususunda yardımcı olsun diye bir de hikaye anlatalım.bir de hikaye anlatalım. Hatırda iyi tutmak olduğu için maksatHatırda iyi tutmak olduğu için maksat bu manayı zihinde tutmamıza yardım edecek bir hikaye anlatalım.bu manayı zihinde tutmamıza yardım edecek bir hikaye anlatalım. Bir mahallede iki fakir varmış.

Bir mahallede iki fakir varmış.
Birisinin iki gözü kör.Birisinin iki gözü kör. Muhtaç.Muhtaç. Otururmuş sokağın köşesinde dururmuş.Otururmuş sokağın köşesinde dururmuş. El açıp istemezmiş kimseden.El açıp istemezmiş kimseden. Allah elbette bana rızkımı gönderir dermiş.Allah elbette bana rızkımı gönderir dermiş. Bir başka fakir daha varmış.Bir başka fakir daha varmış. Gücü kuvveti yerinde.Gücü kuvveti yerinde. Bu da fakir ama o tezgahını kurarmış köşeye.Bu da fakir ama o tezgahını kurarmış köşeye. Gelenden geçenden bir şeyler dilenir istermiş.Gelenden geçenden bir şeyler dilenir istermiş. Ayrıca da mahallenin zenginlerine laf şey yaparmış.Ayrıca da mahallenin zenginlerine laf şey yaparmış. Eh işte bizim mahallede falanca zengin var, o da bizi görür,Eh işte bizim mahallede falanca zengin var, o da bizi görür, hatırımızı kollar.hatırımızı kollar. O varken mahrum mu kalacağız falan diye.O varken mahrum mu kalacağız falan diye. Arada söz söylemiş, söz götürtürmüş öbür tarafa yani.Arada söz söylemiş, söz götürtürmüş öbür tarafa yani. Benimle ilgilensin, bana yardım etsin diye.Benimle ilgilensin, bana yardım etsin diye. Mesela Ebû Cafer diye birisi varmış mahallesinde.

Mesela Ebû Cafer diye birisi varmış mahallesinde.
Eh Ebû Cafer bizi de görür.Eh Ebû Cafer bizi de görür. Biz de elbet onun lütfuna uğrarız diye.Biz de elbet onun lütfuna uğrarız diye. Kuldan beklermiş.Kuldan beklermiş. Netice itibariyle Ebû Cafer'den bekliyor,Netice itibariyle Ebû Cafer'den bekliyor, zenginden bekliyor.zenginden bekliyor. Cömert adam, elbet bir cömertliğinin faydasını biz de görürüz diye ondan bekliyor.Cömert adam, elbet bir cömertliğinin faydasını biz de görürüz diye ondan bekliyor. Berikisi de Allah iki gözünü almış ama iffeti var.Berikisi de Allah iki gözünü almış ama iffeti var. Otururmuş, öyle kimseden bir şey istemezmiş.Otururmuş, öyle kimseden bir şey istemezmiş. E gelen geçen bir şey bırakırmış,E gelen geçen bir şey bırakırmış, verirmiş âmâ'ya.verirmiş âmâ'ya. Tanıyanlardan bir şeyler getirip verenler olurmuş.Tanıyanlardan bir şeyler getirip verenler olurmuş. Şimdi ötekisi o Ebû Cafer'e taktırdığı için,Şimdi ötekisi o Ebû Cafer'e taktırdığı için, kulağına gitmiş o zenginin, akşamüstü bir tepsi içindekulağına gitmiş o zenginin, akşamüstü bir tepsi içinde kızarmış bir tavuk göndermiş.kızarmış bir tavuk göndermiş. Tepsiyi almış, tavuğu almış adam.Tepsiyi almış, tavuğu almış adam. Aklına bir kurnazlık gelmiş, demiş kiAklına bir kurnazlık gelmiş, demiş ki ben bu tavuğu şu kadarını yiyeceğim, koca tepsi.ben bu tavuğu şu kadarını yiyeceğim, koca tepsi. Gitmiş âmâ'ya, demiş ki sen bugün akşama kadar ne kazandıysan bana ver.Gitmiş âmâ'ya, demiş ki sen bugün akşama kadar ne kazandıysan bana ver. Şu tepsiyi sana vereyim.Şu tepsiyi sana vereyim. Senin çoluk çocuğun kalabalık.Senin çoluk çocuğun kalabalık. Evde evladı-ı iyalin var.Evde evladı-ı iyalin var. Sen bunu ye.Sen bunu ye. Sen de paranı bana ver.Sen de paranı bana ver. Allah rızkımı demek böyle gönderiyor.Allah rızkımı demek böyle gönderiyor. Peki al şu paralarımı.Peki al şu paralarımı. Akşama kadar toplanan 3-5 kuruş neyse.Akşama kadar toplanan 3-5 kuruş neyse. Ver tepsiyi.Ver tepsiyi. Böyle bir pazarlık almışlar.Böyle bir pazarlık almışlar. 1 gün, 2 gün, 5 gün, 10 gün ne kadar devam ettiyse bu1 gün, 2 gün, 5 gün, 10 gün ne kadar devam ettiyse bu devam etmiş.devam etmiş. Adam da hâlâAdam da hâlâ Ebû Cafer elbette bize bir gün bir büyük iyilik eder falan diye söylüyormuş.Ebû Cafer elbette bize bir gün bir büyük iyilik eder falan diye söylüyormuş. Çünkü küçümsüyor şeyi.Çünkü küçümsüyor şeyi. Tavuk güzel bir şey ama hani insanTavuk güzel bir şey ama hani insan karnı doyduktan sonra da başka ihtiyaçlar da oluyor,karnı doyduktan sonra da başka ihtiyaçlar da oluyor, başka şeyler de ister canı.başka şeyler de ister canı. Yine taktırmaya devam ederkenYine taktırmaya devam ederken haber göndermiş hizmetçisiyle Ebû Cafer.haber göndermiş hizmetçisiyle Ebû Cafer. Demiş ki o adamın hiç utanması yok mu?Demiş ki o adamın hiç utanması yok mu? O adamın hiç utanması yok mu?

O adamın hiç utanması yok mu?
Kaç gündür ona tepsi içinde tavuk gönderiyorum,Kaç gündür ona tepsi içinde tavuk gönderiyorum, tavuğun içine de 10 tane sarı altın koyuyorum.tavuğun içine de 10 tane sarı altın koyuyorum. Hâlâ mı gözü doymadı?Hâlâ mı gözü doymadı? Diye haber göndermiş, o zaman eyvah!Diye haber göndermiş, o zaman eyvah! Sattı ya öteki âmâ'ya tavukları içindekiyle beraber.Sattı ya öteki âmâ'ya tavukları içindekiyle beraber. Bu hikayeyi böyle yazmış da kitap diyor ki, bakBu hikayeyi böyle yazmış da kitap diyor ki, bak Allah'tan isteyen kazanıyor,Allah'tan isteyen kazanıyor, kuldan isteyen sonunda mahrum oluyor diyor.kuldan isteyen sonunda mahrum oluyor diyor. Hikaye, belki olmuştur hakikaten.Hikaye, belki olmuştur hakikaten. Belki de temsili bir şeydir.Belki de temsili bir şeydir. Ama insan fakir olur da,Ama insan fakir olur da, gözü tok olur da, Allah'tan beklersegözü tok olur da, Allah'tan beklerse iyi bir iş yapmış olur.iyi bir iş yapmış olur. Ve fakirliğin ziyneti böyle iffetliliktir.Ve fakirliğin ziyneti böyle iffetliliktir. Ve’ş-şükru zînetü’n-ni’meti.

Ve’ş-şükru zînetü’n-ni’meti.
İkincisine geldik şimdi sekiz şey sayacak

İkincisine geldik şimdi sekiz şey sayacak
Ebû Bekrî Sıddîk Efendimiz.Ebû Bekrî Sıddîk Efendimiz. İkincisi de şükür de nimetin süsüdür diyor.İkincisi de şükür de nimetin süsüdür diyor. İffet fakirliğin süsüdür, şükür de nimetin süsüdür.İffet fakirliğin süsüdür, şükür de nimetin süsüdür. Şimdi çok çeşitli münasebetlerle geçti ki,Şimdi çok çeşitli münasebetlerle geçti ki, insanlığın hayattaki başına gelen hadiseler iki esas grupta toplanabilir.insanlığın hayattaki başına gelen hadiseler iki esas grupta toplanabilir. Birisi iyi hadiseler, sevindirici hadiseler,Birisi iyi hadiseler, sevindirici hadiseler, bir de kötü hadiseler, üzücü hadiseler.bir de kötü hadiseler, üzücü hadiseler. Kötü hadiseler Allah'ınKötü hadiseler Allah'ın kızdığı kullara gelecek diye bir kaide yoktur.kızdığı kullara gelecek diye bir kaide yoktur. İyi hadiselerde Allah'ın sevdiği kullara gelecek diye bir kaide yoktur.İyi hadiselerde Allah'ın sevdiği kullara gelecek diye bir kaide yoktur. Bazen bakarsın Allah'ın düşmanı,Bazen bakarsın Allah'ın düşmanı, Allah'ı inkar eden kâfir, müşrik, firavun saraylarda oturur.Allah'ı inkar eden kâfir, müşrik, firavun saraylarda oturur. Allah'ın en veli kulu bakarsın kulübede,Allah'ın en veli kulu bakarsın kulübede, yarı aç yarı toktur.yarı aç yarı toktur. Yani belli olmaz.Yani belli olmaz. İmtihan dünyası olduğu için Allah öyle yapmıştır.İmtihan dünyası olduğu için Allah öyle yapmıştır. Bazen de insanda hayatının bir kısmı zengin olur,Bazen de insanda hayatının bir kısmı zengin olur, bir kısmı fakir olur.bir kısmı fakir olur. Bakarsın azdan başlar, tek odalı bir evde oturur.Bakarsın azdan başlar, tek odalı bir evde oturur. Sonra Allah hayırlı evlatlar verir,Sonra Allah hayırlı evlatlar verir, evlatlar büyür, iyi işler tutarlar derkenevlatlar büyür, iyi işler tutarlar derken bir daireye çıkar, arkasından bir güzelbir daireye çıkar, arkasından bir güzel bahçeli eve çıkar, arkasından işi daha ileri gider,bahçeli eve çıkar, arkasından işi daha ileri gider, altına bir otomobil alır falan, bak fakirlikaltına bir otomobil alır falan, bak fakirlik geçti şimdi zenginlik geldi.geçti şimdi zenginlik geldi. Başlar etrafına yardım etmeye,Başlar etrafına yardım etmeye, fakirliğin eski acısınıfakirliğin eski acısını kendisi de bildiğindkendisi de bildiğind Demek ki insanın, bir şahsın kendi hayatında da

Demek ki insanın, bir şahsın kendi hayatında da
bazen zenginlik fakirlik olabilir,bazen zenginlik fakirlik olabilir, bazen insanın Karadeniz'de gemileri batıverir,bazen insanın Karadeniz'de gemileri batıverir, zenginken fakir düşer, öyle de olur.zenginken fakir düşer, öyle de olur. Attan inip eşeğe biner.Attan inip eşeğe biner. Aşağı düşebilir yani.Aşağı düşebilir yani. O da olabilir.O da olabilir. Dünyanın binbir türlü hali var.Dünyanın binbir türlü hali var. Eyüp aleyhisselam'ın ovalar dolusu şeyleri varmış.Eyüp aleyhisselam'ın ovalar dolusu şeyleri varmış. Sürüleri, malları, davarları varmış.Sürüleri, malları, davarları varmış. Çok zenginmiş Eyüp aleyhisselam.Çok zenginmiş Eyüp aleyhisselam. Hani şu Hz. Eyüp sabrı diyoruz ya, çok zenginmiş.Hani şu Hz. Eyüp sabrı diyoruz ya, çok zenginmiş. Kavmi, kabilesi, evladı, iyali, ailesi genişmiş.Kavmi, kabilesi, evladı, iyali, ailesi genişmiş. Hatırlı, itibarlı bir kimseymiş.Hatırlı, itibarlı bir kimseymiş. Vücudu dinç sıhhatliymiş,Vücudu dinç sıhhatliymiş, Allah malına telef vermiş, elinde bir şey kalmamış.Allah malına telef vermiş, elinde bir şey kalmamış. Çoluk çocuğuna telef vermiş, yapayalnız kalmış.Çoluk çocuğuna telef vermiş, yapayalnız kalmış. Vücuduna hastalık vermiş, tenini kurtlar yediVücuduna hastalık vermiş, tenini kurtlar yedi diye hani böyle şey anlatır ya,diye hani böyle şey anlatır ya, Yunus Emre'nin şiirinde geçer.Yunus Emre'nin şiirinde geçer. Kurtlanmış yani yaralanmışKurtlanmış yani yaralanmış vücudu, yaraları kurtlanmış.vücudu, yaraları kurtlanmış. O kadar böyle sıkıntılar.O kadar böyle sıkıntılar. Ama hiç kulluğunu bozmamış.Ama hiç kulluğunu bozmamış. Daima Allah Teâlâ HazretlerineDaima Allah Teâlâ Hazretlerine has, halis kullukta devam etmiş ve hiçhas, halis kullukta devam etmiş ve hiç ya Rabbi bu da yapılır mıydı bana gibiya Rabbi bu da yapılır mıydı bana gibi bir duygu içine düşmemiş.bir duygu içine düşmemiş. Yapılır tabii ne olacak sen nesin ki ben neyim ki?Yapılır tabii ne olacak sen nesin ki ben neyim ki? Allah'ın aciz naciz bir zerresi.

Allah'ın aciz naciz bir zerresi.
Allah Teâlâ Hazretleri bizim yaptıklarımızınAllah Teâlâ Hazretleri bizim yaptıklarımızın bize cezasını verecek olsa zaten biz bir adım atamayız.bize cezasını verecek olsa zaten biz bir adım atamayız. Her zaman kafamıza taş yağması lazım.Her zaman kafamıza taş yağması lazım. Sabahtan akşama işimiz isyan.Sabahtan akşama işimiz isyan. Gece gündüz işleri isyan kamu,Gece gündüz işleri isyan kamu, korkarım ki yerleri ola tamu.korkarım ki yerleri ola tamu. Gece gündüz Peygamber Efendimiz öyle yalvarmış ya.Gece gündüz Peygamber Efendimiz öyle yalvarmış ya. Ya Rabbi benim o zayıf ümmetlerimin hali ne olacak?Ya Rabbi benim o zayıf ümmetlerimin hali ne olacak? Gece gündüz işleri isyan, suç, kabahat,Gece gündüz işleri isyan, suç, kabahat, korkarım ki yerleri cehennem olacak diye yalvarmış yakarmış,korkarım ki yerleri cehennem olacak diye yalvarmış yakarmış, onları affet diye bizim hakkımızda öyle dua etmiş.onları affet diye bizim hakkımızda öyle dua etmiş. Yani hakikaten öyledir.Yani hakikaten öyledir. Her işimiz hatadır.Her işimiz hatadır. Hanımımıza karşı bağırır, çağırırız.Hanımımıza karşı bağırır, çağırırız. Çocuğumuza karşı öyle etrafta konu komşuyaÇocuğumuza karşı öyle etrafta konu komşuya kırıcı davranışlar, yapmamız gereken ibadetlerde kusurlarımız vardır,kırıcı davranışlar, yapmamız gereken ibadetlerde kusurlarımız vardır, çeşit çeşit işler yaparız.çeşit çeşit işler yaparız. Hasılı nimet gelebilir.Hasılı nimet gelebilir. Sıkıntı da gelebilir insana.Sıkıntı da gelebilir insana. Herhalükarda kulluğu iyi yapmak lazım.Herhalükarda kulluğu iyi yapmak lazım. İmtihanın şekli değişti şimdi, dur.İmtihanın şekli değişti şimdi, dur. Şimdi sabır imtihanı geldi deyip,Şimdi sabır imtihanı geldi deyip, bir sıkıntılı bir hal geldi mi sabredeceksin.bir sıkıntılı bir hal geldi mi sabredeceksin. Bağırmayacaksın, feryad-u figan etmeyeceksin.Bağırmayacaksın, feryad-u figan etmeyeceksin. İsyan etmeyeceksin.İsyan etmeyeceksin. Es-sabru inde’s-sadmeti’l-ûlâ.

Es-sabru inde’s-sadmeti’l-ûlâ.
Sabr denilen nesne darbe ilk defa gelip sana çattığı zamandır.

Sabr denilen nesne darbe ilk defa gelip sana çattığı zamandır.
Bak şimdi bir kadından bahsettiler, AllahBak şimdi bir kadından bahsettiler, Allah işine yardımcı olsun.işine yardımcı olsun. Bu anarşik hadiselerde oğluyla kocası gitmiş,Bu anarşik hadiselerde oğluyla kocası gitmiş, hâlâ gelecek.hâlâ gelecek. Birkaç tane çocuğu var.Birkaç tane çocuğu var. Tek başına işte orada burada iş alacağım daTek başına işte orada burada iş alacağım da çalışacağım da kazanacağım diye uğraşıyor kadıncağız.çalışacağım da kazanacağım diye uğraşıyor kadıncağız. Gelebilir başına.Gelebilir başına. Sıkıntı gelirse sabredecek, sevinçli hal gelirse,Sıkıntı gelirse sabredecek, sevinçli hal gelirse, Oh! Evladım yetişti büyüdü, mürüvvetini gördüm,Oh! Evladım yetişti büyüdü, mürüvvetini gördüm, düğününü yaptım elhamdülillah güzel bir şey.düğününü yaptım elhamdülillah güzel bir şey. Oh elhamdülillah bu sene çok para kazandım.Oh elhamdülillah bu sene çok para kazandım. Maşallah mahsulümüz para etti.Maşallah mahsulümüz para etti. Güzel bir durum.Güzel bir durum. Sıhhatin yerinde seyahat etme imkanın oldu.Sıhhatin yerinde seyahat etme imkanın oldu. Gittim güzel yerlere, bağlara, bahçelere ohGittim güzel yerlere, bağlara, bahçelere oh güzel bir tatil geçirdim, nimet.güzel bir tatil geçirdim, nimet. Nimetlerde de vazifemiz şükür.Nimetlerde de vazifemiz şükür. Eğer bize nimet geldiği zamanEğer bize nimet geldiği zaman nimetin nimet olduğunu anlayamazsaknimetin nimet olduğunu anlayamazsak Ona şükretmezsek, o zaman Allah'ın cezasıOna şükretmezsek, o zaman Allah'ın cezası şu tarzdadır, nimete şükretmeyene cezası, nimeti elinden alır.şu tarzdadır, nimete şükretmeyene cezası, nimeti elinden alır. Elinden alır, o zaman farkına varır insan,Elinden alır, o zaman farkına varır insan, vay demek ki o nimetmiş de ben farkına varmadım diye.vay demek ki o nimetmiş de ben farkına varmadım diye. Elden gittiği zaman anlar insan.Elden gittiği zaman anlar insan. Onun için insanın biraz Allah'ın nimetlerini düşünmesi lazım.Onun için insanın biraz Allah'ın nimetlerini düşünmesi lazım. Tefekkür gibi ibadet yoktur.Tefekkür gibi ibadet yoktur. Lâ ibâdete ket tefekkür buyurmuş Peygamber Efendimiz.

Lâ ibâdete ket tefekkür buyurmuş Peygamber Efendimiz.
Arada düşüneceğiz, neler düşüneceğiz?Arada düşüneceğiz, neler düşüneceğiz? Bir bölük düşüncemiz Allah'ın nimetlerini düşüneceğiz.

Bir bölük düşüncemiz Allah'ın nimetlerini düşüneceğiz.
Şöyle bir düşün bakalım.Şöyle bir düşün bakalım. Elhamdülillah.Elhamdülillah. Bak, Lübnan'da harp ediyorlar burada harp yok.Bak, Lübnan'da harp ediyorlar burada harp yok. Cephede de olabilirdim.Cephede de olabilirdim. Düşmanla kavga gürültü halinde de olabilirdim.Düşmanla kavga gürültü halinde de olabilirdim. Şu anda rahatım.Şu anda rahatım. Hastanede inim inim inleyenler de var.Hastanede inim inim inleyenler de var. Ağrısı var, sızısı var.Ağrısı var, sızısı var. Elhamdülillah benim canım sağ.Elhamdülillah benim canım sağ. Efendim işte karısı huysuz olup daEfendim işte karısı huysuz olup da dünyayı kendisine zindan edenler var.dünyayı kendisine zindan edenler var. Elhamdülillah benim hatunum melek gibi namaz kılar, oruç tutar.Elhamdülillah benim hatunum melek gibi namaz kılar, oruç tutar. Efendi bir arzun var mı der, çayımı getirir, kahvemi pişirir.Efendi bir arzun var mı der, çayımı getirir, kahvemi pişirir. Elhamdülillah.Elhamdülillah. Çocuklar, öyle çocuk var ki, moruk çıkart bakalım şuradanÇocuklar, öyle çocuk var ki, moruk çıkart bakalım şuradan şu kadar parayı der, yakasına yapışır,şu kadar parayı der, yakasına yapışır, emekli maaşını alır, bir de döver,emekli maaşını alır, bir de döver, ondan sonra gider kumarda harcar.ondan sonra gider kumarda harcar. Duyuyoruz ya, meyhanede harcar falan.Duyuyoruz ya, meyhanede harcar falan. Ondan sonra gelir, hadi sakladığın daha başka paralar vardır,Ondan sonra gelir, hadi sakladığın daha başka paralar vardır, çıkart şu paraları, yok evladım,çıkart şu paraları, yok evladım, hadi bakalım bir sopa daha.hadi bakalım bir sopa daha. Böylelerini duyuyoruz, gazetelerde okuyoruz.Böylelerini duyuyoruz, gazetelerde okuyoruz. Elhamdülillah benim çocuğum iyi, melek gibi.Elhamdülillah benim çocuğum iyi, melek gibi. Dün birisi telefon açmış bana başka bir şehirden.

Dün birisi telefon açmış bana başka bir şehirden.
Bana bak diyor, sen benim çocuğumu mahvettin diyor.Bana bak diyor, sen benim çocuğumu mahvettin diyor. Bana.Bana. Ben üniversitede hocayım ya.Ben üniversitede hocayım ya. Kimmiş çocuğun dedim.Kimmiş çocuğun dedim. Adını bilmiyorum, sanını bilmiyorum, şahsı tanımıyorum.Adını bilmiyorum, sanını bilmiyorum, şahsı tanımıyorum. Sen benim çocuğumu mahvettin diyor.Sen benim çocuğumu mahvettin diyor. Sonradan uzun boylu tarif etti, anladım.Sonradan uzun boylu tarif etti, anladım. Çocuk melek gibi bir çocuk.Çocuk melek gibi bir çocuk. Melek, yani kız kadar iffetli, terbiyeli ama erkek.Melek, yani kız kadar iffetli, terbiyeli ama erkek. Yani öyle harama bakmaz, namazında, niyazında.Yani öyle harama bakmaz, namazında, niyazında. Bulmuş da bunuyor anası.Bulmuş da bunuyor anası. Öyle bir güzel evladı bulmuş.Öyle bir güzel evladı bulmuş. Kendisine her gün sabah akşam pataklayan bir evlatKendisine her gün sabah akşam pataklayan bir evlat istiyor demek ki canı.istiyor demek ki canı. Sen diyor benim oğlumun aklını çelmişsin diyor,Sen diyor benim oğlumun aklını çelmişsin diyor, müslüman etmişsin diyor.müslüman etmişsin diyor. Bırak bu fikirleri diyor, bu gerici fikirleri diyor.Bırak bu fikirleri diyor, bu gerici fikirleri diyor. Bana telefon açıyor bilmem hangi şehirden.Bana telefon açıyor bilmem hangi şehirden. Fesubhanallah.Fesubhanallah. Sen dedim yakınıma gel de öyle konuşalım dedim.Sen dedim yakınıma gel de öyle konuşalım dedim. Yani bu dünyada insanlara yaranmanın da hiç imkanı yoktur.Yani bu dünyada insanlara yaranmanın da hiç imkanı yoktur. Allah sevsin insanı yoksa halimiz harap.Allah sevsin insanı yoksa halimiz harap. Oğlumun aklını bozdun diyor namazında, niyazında.Oğlumun aklını bozdun diyor namazında, niyazında. Evet, ve’s-sabru zînetü’l-belâi.

Evet, ve’s-sabru zînetü’l-belâi.
Sabır da belanın süsü ziynetidir.

Sabır da belanın süsü ziynetidir.
Yani bela geldiği zaman insan sabredecek,Yani bela geldiği zaman insan sabredecek, o da onun süsüdür.o da onun süsüdür. Demin bunu izah etmiştik.Demin bunu izah etmiştik. İnsanın başına kötü hal geldiği zaman sabretmesi lazım,İnsanın başına kötü hal geldiği zaman sabretmesi lazım, iyi halde olduğu zaman da şükretmesi lazımiyi halde olduğu zaman da şükretmesi lazım ve iyi hallerini çokça düşünmesi lazım.ve iyi hallerini çokça düşünmesi lazım. Ve emmâ bi ni'meti rabbike fe haddis. (Duhâ Suresi 11. Ayet)

Ve emmâ bi ni'meti rabbike fe haddis. (Duhâ Suresi 11. Ayet)
Ekseriyetle bizim hallerimiz iyidir.

Ekseriyetle bizim hallerimiz iyidir.
Yani büyük bir ekseriyetleYani büyük bir ekseriyetle şöyle bir düşünelim taşınalım, Allah'ın nimetlerişöyle bir düşünelim taşınalım, Allah'ın nimetleri üzerimizde sayılamayacak kadar çoktur ama biz farkında değiliz.üzerimizde sayılamayacak kadar çoktur ama biz farkında değiliz. Mesela hepsi sanki bizim peşin,Mesela hepsi sanki bizim peşin, bedavadan hakkımızmış gibi düşünürüz de nimet olarak kabul etmeyiz.bedavadan hakkımızmış gibi düşünürüz de nimet olarak kabul etmeyiz. Mesela ben sayayım.Mesela ben sayayım. Göz, bir nimet.Göz, bir nimet. Gözlüksüz görmek bir başka nimet.Gözlüksüz görmek bir başka nimet. Gözlüklü görmek,Gözlüklü görmek, elhamdülillah bir de gözlük taktığı halde göremeyen var yaelhamdülillah bir de gözlük taktığı halde göremeyen var ya ben hiç olmazsa gözlük taktığımda yazıyı okuyabiliyorum.ben hiç olmazsa gözlük taktığımda yazıyı okuyabiliyorum. O da bir nimet.O da bir nimet. Kulak bir nimet, kimisi duymaz.Kulak bir nimet, kimisi duymaz. Ayağın yürümesi bir nimet.Ayağın yürümesi bir nimet. Elin tutması bir nimet.Elin tutması bir nimet. Aklın muntazam çalışması nimetlerin en güzeli, en büyüğü.Aklın muntazam çalışması nimetlerin en güzeli, en büyüğü. Böyle tutturursan gider.Böyle tutturursan gider. Dişin ağrıdığı zaman anlarsın,Dişin ağrıdığı zaman anlarsın, dişin ağrımamasının ne kadar büyük bir nimet olduğunu.dişin ağrımamasının ne kadar büyük bir nimet olduğunu. Ağrıdığı zaman anlarsın.Ağrıdığı zaman anlarsın. Uyku uyumak bir nimettir.Uyku uyumak bir nimettir. Uyuyamayanlara sor sen.Uyuyamayanlara sor sen. Mübtelayı gama sor kim geceler kaç saat.Mübtelayı gama sor kim geceler kaç saat. Sen uzun geceyi diyor şeye sorma diyor,Sen uzun geceyi diyor şeye sorma diyor, astronomlara sorma diyor.astronomlara sorma diyor. Hesap uzmanlarına sorma diyor.Hesap uzmanlarına sorma diyor. Uzun gecenin, yılın en uzun gecesinin ne zaman olduğunuUzun gecenin, yılın en uzun gecesinin ne zaman olduğunu gam sahibine sor diyor.gam sahibine sor diyor. O bilir diyor şair.O bilir diyor şair. Şeb'i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilirŞeb'i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilir mübtelayı gama sor kim gecelermübtelayı gama sor kim geceler gam sahibi insana sor bakalım bu gece kaç saat?gam sahibi insana sor bakalım bu gece kaç saat? 8 saat mi, yoksa

8 saat mi, yoksa
bitmeyen, tükenmeyen uzun zaman mı?bitmeyen, tükenmeyen uzun zaman mı? Sabah bir türlü olmaz.Sabah bir türlü olmaz. Hastanelerde inler insan, ah bir sabah olsa da,Hastanelerde inler insan, ah bir sabah olsa da, ah bir sabah olsa da hiç olmazsa şu doktor gelse diye.ah bir sabah olsa da hiç olmazsa şu doktor gelse diye. Geçmez vakit, 2 olur, 2'yi 5 geçer,Geçmez vakit, 2 olur, 2'yi 5 geçer, 2'yi 7 geçer, 2'yi 9 geçer, 2'yi 10 geçinceye kadar insan canı çıkar yani.2'yi 7 geçer, 2'yi 9 geçer, 2'yi 10 geçinceye kadar insan canı çıkar yani. Nimetleri çoktur Allah'ın.Nimetleri çoktur Allah'ın. Ve in teuddû ni'metellâhi lâ tuhsûhâ. (Nahl Suresi 18. Ayet)

Ve in teuddû ni'metellâhi lâ tuhsûhâ. (Nahl Suresi 18. Ayet)
Eğer saymaya kalksanız Allah'ın nimetlerini

Eğer saymaya kalksanız Allah'ın nimetlerini
saymaya gücünüz yetmez.saymaya gücünüz yetmez. İnne’l-insâne le zalûmun keffâr. (İbrahim Suresi 34. Ayet)

İnne’l-insâne le zalûmun keffâr. (İbrahim Suresi 34. Ayet)
Ama insanoğlu çok zalimdir,

Ama insanoğlu çok zalimdir,
çok küfrân-ı nimette bulunan bir tabiatı vardır insanoğlunun.çok küfrân-ı nimette bulunan bir tabiatı vardır insanoğlunun. Kadına aldığın zamandan beri,Kadına aldığın zamandan beri, bilezik alırsın, kundura alırsın, ayakkabı alırsın,bilezik alırsın, kundura alırsın, ayakkabı alırsın, entari alırsın, fistan alırsın, beşi bir yerde alırsın,entari alırsın, fistan alırsın, beşi bir yerde alırsın, yüzük alırsın, bilmem ne alırsın,yüzük alırsın, bilmem ne alırsın, bir akşam ara bir bozulur,bir akşam ara bir bozulur, birazcık bir kavga gürültü.birazcık bir kavga gürültü. Zaten ben anamın yanından,Zaten ben anamın yanından, babamın yanından geldiğimden beri senin yanında bir gün mü gördüm?babamın yanından geldiğimden beri senin yanında bir gün mü gördüm? Peki şimdiye kadar geçen o tatlı günler neydi?

Peki şimdiye kadar geçen o tatlı günler neydi?
Der diyor hadîs-i şerîfte yani ben demiyorum da ben biraz

Der diyor hadîs-i şerîfte yani ben demiyorum da ben biraz
bizim günümüze uydurarak söylüyorum amabizim günümüze uydurarak söylüyorum ama Peygamber Efendimiz diyor kiPeygamber Efendimiz diyor ki ekseriyetle cehenneme girenleri kadınlar gördüm diyor.ekseriyetle cehenneme girenleri kadınlar gördüm diyor. Onun sebebi olarak da işte diyor böyleOnun sebebi olarak da işte diyor böyle şeyi küfran-ı nimette bulunurlar diye söylüyor yani.şeyi küfran-ı nimette bulunurlar diye söylüyor yani. Demek ki nimet geldi mi şükredeceğiz,Demek ki nimet geldi mi şükredeceğiz, bela geldi mi sabredeceğiz.bela geldi mi sabredeceğiz. Ve’l-hilmü zînetü’l-ilmi.

Ve’l-hilmü zînetü’l-ilmi.
İlmin süsü ziyneti de halim selim olmaktır.

İlmin süsü ziyneti de halim selim olmaktır.
Âlim insan halim selimdir, öyle hemen kızmaz,Âlim insan halim selimdir, öyle hemen kızmaz, bağırmaz, çağırmaz, kavga gürültüye dökmez işi,bağırmaz, çağırmaz, kavga gürültüye dökmez işi, tatlılıkla konuşur, görüşür,tatlılıkla konuşur, görüşür, sonunda kendisine kızgın gelmişi bile yavaşça döndürür,sonunda kendisine kızgın gelmişi bile yavaşça döndürür, özür dileyerek şey yapar.özür dileyerek şey yapar. Yani bize eskiden okutmuşlardı.Yani bize eskiden okutmuşlardı. Bir evde bir çok sinirli adam varmış.Bir evde bir çok sinirli adam varmış. Yanına yanındaki eve kimse gelemiyor.Yanına yanındaki eve kimse gelemiyor. Veyahut üstündeki katta kimse oturamıyor.Veyahut üstündeki katta kimse oturamıyor. Çünkü oturdu mu bir iki gün sonra alttaki sinirli adamlaÇünkü oturdu mu bir iki gün sonra alttaki sinirli adamla bir kavga gürültü mecbur oluyor yani çıkmaya.bir kavga gürültü mecbur oluyor yani çıkmaya. Barınamıyor kimse yanında.Barınamıyor kimse yanında. Sonra bir iyi huylu bir adam gitmiş.Sonra bir iyi huylu bir adam gitmiş. Sıkı da tembihlemişler.Sıkı da tembihlemişler. O iyi huyu sayesinde sonunda onu döndürmüş,O iyi huyu sayesinde sonunda onu döndürmüş, dolaştırmış, kendisine dost etmiş yani,dolaştırmış, kendisine dost etmiş yani, ahbaplık etmiş, uzun anlatmayalım.ahbaplık etmiş, uzun anlatmayalım. Yani insan halim selim olacak.Yani insan halim selim olacak. İlim sahibi oldu mu böyle kızmayacak.İlim sahibi oldu mu böyle kızmayacak. Ve a'rıd ani’l-câhilîn. (Araf suresi 199. ayet)

Ve a'rıd ani’l-câhilîn. (Araf suresi 199. ayet)
Cahillerin cahilliğine bakarsın şöyle,

Cahillerin cahilliğine bakarsın şöyle,
cevap vermezsin, geçiverirsin, olur biter.cevap vermezsin, geçiverirsin, olur biter. Yani herkesin seviyesine inip uyacak olsanYani herkesin seviyesine inip uyacak olsan o zaman yandın.o zaman yandın. Adamın birisi çok iyi huylu diye methetmişler.Adamın birisi çok iyi huylu diye methetmişler. Herkesle iyi geçinir demişler.Herkesle iyi geçinir demişler. Yok demiş birisi, o iyi kimselere,Yok demiş birisi, o iyi kimselere, iyi muhite düşmüştür de ondan demiş.iyi muhite düşmüştür de ondan demiş. Bak ben onu nasıl kızdıracağım şimdi demiş.Bak ben onu nasıl kızdıracağım şimdi demiş. Nasıl kavga çıkartacağım onunla demiş.Nasıl kavga çıkartacağım onunla demiş. Takip etmiş adamı.Takip etmiş adamı. Adam o sırada Cuma günüymüş, hamama gitmiş.Adam o sırada Cuma günüymüş, hamama gitmiş. O da peşinden hamama girmiş.O da peşinden hamama girmiş. Eh peştemale sarılmışlar, kurnanın başına oturmuş ötekiEh peştemale sarılmışlar, kurnanın başına oturmuş öteki iyi huylu adam.iyi huylu adam. Berikisi de arkasından gitmiş, kalk buradan demiş, burada ben yıkanacağım.Berikisi de arkasından gitmiş, kalk buradan demiş, burada ben yıkanacağım. Peki demiş, tasını tarağını toplamış, hani tası tarağı topla derler ya,Peki demiş, tasını tarağını toplamış, hani tası tarağı topla derler ya, sabununu kesesine almış, öbür kurnaya.sabununu kesesine almış, öbür kurnaya. Kavga olmadı.Kavga olmadı. Orada biraz durmuş, ondan sonraOrada biraz durmuş, ondan sonra orası iyi değilmiş, burası daha güzel,orası iyi değilmiş, burası daha güzel, buradan kalk ben burada yıkanacağım.buradan kalk ben burada yıkanacağım. Peki buyur demiş, yine tasının tarağını toplamış,Peki buyur demiş, yine tasının tarağını toplamış, oradan kalkmış, ne yaptıysa peşindenoradan kalkmış, ne yaptıysa peşinden ne kadar uğraştıysa bir türlü kavga çıkartamamış.ne kadar uğraştıysa bir türlü kavga çıkartamamış. Yahu demiş sen meth ettikleri kadar varmışsın demiş.Yahu demiş sen meth ettikleri kadar varmışsın demiş. Uğraştım didindim sana yani dalaşmak mı derler.Uğraştım didindim sana yani dalaşmak mı derler. O kadar şey yaptım, sataştım fakat bir türlüO kadar şey yaptım, sataştım fakat bir türlü seni kızdıramadım demiş.seni kızdıramadım demiş. Eski büyük şeyhlerden birisinide akşama

Eski büyük şeyhlerden birisinide akşama
bize yemeğe buyur efendim diye çağırmışlar.bize yemeğe buyur efendim diye çağırmışlar. Gitmiş kapıya kadar, içeri dur biraz bekle demiş,Gitmiş kapıya kadar, içeri dur biraz bekle demiş, içeri girmiş.içeri girmiş. Ha yemek yokmuş demiş, kusura bakma demiş.Ha yemek yokmuş demiş, kusura bakma demiş. Ee olur demiş.Ee olur demiş. Dönmüş geri gitmiş.Dönmüş geri gitmiş. Ondan sonra peşinden tekrar gitmiş.Ondan sonra peşinden tekrar gitmiş. Efendim şimdi yemek hazır oldu buyur demiş.Efendim şimdi yemek hazır oldu buyur demiş. Peki demiş tekrar.Peki demiş tekrar. Kapıya kadar gelmiş tekrar içeri girmiş.Kapıya kadar gelmiş tekrar içeri girmiş. Efendim yine şu mani çıktı.Efendim yine şu mani çıktı. Tekrar gitmiş tekrar gelmiş tekrar gitmiş.Tekrar gitmiş tekrar gelmiş tekrar gitmiş. Bilmem kaç sefer yani şeyde unuttum.Bilmem kaç sefer yani şeyde unuttum. Okuduğum kitapta seferi kaç sefer olduğunuda yazıyor.Okuduğum kitapta seferi kaç sefer olduğunuda yazıyor. Hiç sinirlenmemiş.Hiç sinirlenmemiş. Ondan sonra da efendim demiş ben sizi denemek için yaptım.Ondan sonra da efendim demiş ben sizi denemek için yaptım. Hiç sinirlenmediniz demiş.Hiç sinirlenmediniz demiş. Çok güzel huyunuz var demiş.Çok güzel huyunuz var demiş. Yani o âlim adama hayranlığını söylüyor.Yani o âlim adama hayranlığını söylüyor. Evladım demiş, bu huyun güzelliği nerede demiş,Evladım demiş, bu huyun güzelliği nerede demiş, bunu demiş köpekler de yapar demiş.bunu demiş köpekler de yapar demiş. Çağırırsın gel dersin demiş, gelir demiş, hoş dersin gider demiş.Çağırırsın gel dersin demiş, gelir demiş, hoş dersin gider demiş. Tevazuya bak.Tevazuya bak. O da güzel bir huy.O da güzel bir huy. O da ayrı bir güzel huy.O da ayrı bir güzel huy. Benim bu huyumda ne var ki evladım demişBenim bu huyumda ne var ki evladım demiş öyle bir şey, köpekler de yapar bunu demiş.öyle bir şey, köpekler de yapar bunu demiş. Yani bu çok üstün bir şey değil ki, gel gel gel dersin, gelir.Yani bu çok üstün bir şey değil ki, gel gel gel dersin, gelir. Hoşt dersin gider demiş.Hoşt dersin gider demiş. Demek ki âlim böyle olacak, halim selim olacak.Demek ki âlim böyle olacak, halim selim olacak. Ve’t-tezellülü zînetü’l-müallimi.

Ve’t-tezellülü zînetü’l-müallimi.
Öğrencinin de süsü ziyneti, tevazu sahibi olmasıdır.

Öğrencinin de süsü ziyneti, tevazu sahibi olmasıdır.
Mahviyet sahibi olmasıdır.Mahviyet sahibi olmasıdır. Boynu bükük, edepli durmasıdır.Boynu bükük, edepli durmasıdır. Eğer şey olursa, küstah olursa,Eğer şey olursa, küstah olursa, tepeden bakarsa, hocaya karşı haşin davranırsa olmaz.tepeden bakarsa, hocaya karşı haşin davranırsa olmaz. İlim öyle yürümez.İlim öyle yürümez. İlim öğrenmek için Hocanınİlim öğrenmek için Hocanın cevrine, cefasına, imtihanına, meşakkatine sabretmek lazım.cevrine, cefasına, imtihanına, meşakkatine sabretmek lazım. Çıraksa usta da bir hocadır.Çıraksa usta da bir hocadır. Onun meşakkatine sabredecek.Onun meşakkatine sabredecek. Efendim, talebe ise hocasının verdiği imtihanları,Efendim, talebe ise hocasının verdiği imtihanları, vazifeleri, ev şeylerini, şunları bunları neyse yapacak.vazifeleri, ev şeylerini, şunları bunları neyse yapacak. Ona mütevazi davranacak.Ona mütevazi davranacak. Yani dik çıkmayacak.Yani dik çıkmayacak. Aaa yeter artık bu kadar şeyde bizim canımız yok mu filan.Aaa yeter artık bu kadar şeyde bizim canımız yok mu filan. Şimdi hele bir devir geçti.Şimdi hele bir devir geçti. Bıçağı şöyle çıkartıyormuş, masanın üstüne saplıyormuş.Bıçağı şöyle çıkartıyormuş, masanın üstüne saplıyormuş. Defteri, kağıdı, kitabı çıkartıp ondan sonraDefteri, kağıdı, kitabı çıkartıp ondan sonra imtihan cevaplarını yazıp şey yapıyormuş yani.imtihan cevaplarını yazıp şey yapıyormuş yani. Bıçağı oraya saplıyor kiBıçağı oraya saplıyor ki eğer beni imtihanda kopya çekiyor diyeeğer beni imtihanda kopya çekiyor diye yakalamaya kalkarsan işin bitiktir diye.yakalamaya kalkarsan işin bitiktir diye. Tabi mümeyiz gık diyemiyor.Tabi mümeyiz gık diyemiyor. Cevapları yazıp ondan sonra veriyormuş.Cevapları yazıp ondan sonra veriyormuş. Böyle olursa hayır gelmez.Böyle olursa hayır gelmez. Ama tevazu ile hizmet ederseAma tevazu ile hizmet ederse sonunda çok yüksek mertebeler bulur.sonunda çok yüksek mertebeler bulur. Demek ki talebenin de ziyneti mahviyetkarane,Demek ki talebenin de ziyneti mahviyetkarane, mütevazı bir tavırda olmasıdır.mütevazı bir tavırda olmasıdır. Ve kesratü’l-bükâi zînetü’l-havfi.

Ve kesratü’l-bükâi zînetü’l-havfi.
Allah'tan korkmanın süsü ziyneti de

Allah'tan korkmanın süsü ziyneti de
çok ağlamaktır.çok ağlamaktır. Allah'tan korkmak lazım mı değil mi?Allah'tan korkmak lazım mı değil mi? Lazım. Allah'tan korkanları Kur'an-ı Kerîm methediyor.Lazım. Allah'tan korkanları Kur'an-ı Kerîm methediyor. Allah'tan korkmazsa insanAllah'tan korkmazsa insan çok edepsizlikler yapar, çok günahlar işler, çok zulümler yapar.çok edepsizlikler yapar, çok günahlar işler, çok zulümler yapar. Bütün bu zalimler, asanlar,Bütün bu zalimler, asanlar, kesenler, öldürenler, vuranlar, kıranlar,kesenler, öldürenler, vuranlar, kıranlar, merhametsizler Allah'tan korkmuyor,merhametsizler Allah'tan korkmuyor, hesabı düşünmüyor.hesabı düşünmüyor. Bir gün gelip de o zatı celilinBir gün gelip de o zatı celilin huzurunda hesap vereceğini ve yaptıklarınınhuzurunda hesap vereceğini ve yaptıklarının burnundan fitil fitil geleceğini düşünmüyor.burnundan fitil fitil geleceğini düşünmüyor. Korkmuyor, ondan.Korkmuyor, ondan. Onun için dinimizin önemli hususlarındanOnun için dinimizin önemli hususlarından birisi insanın biraz korku sahibi olmasıdır.birisi insanın biraz korku sahibi olmasıdır. Yani korku, korkaklık manasına korku değil.Yani korku, korkaklık manasına korku değil. Müslüman cesurdur, müslüman korkmaz.Müslüman cesurdur, müslüman korkmaz. Ölüm çünkü insana bir defa gelir,Ölüm çünkü insana bir defa gelir, asla korkmaz müslüman.asla korkmaz müslüman. Geceden korkmaz, gündüzden korkmaz,Geceden korkmaz, gündüzden korkmaz, düşmandan korkmaz, hiç kimseden korkmaz.düşmandan korkmaz, hiç kimseden korkmaz. Allah'tan gayrı kimseden korkmaz.Allah'tan gayrı kimseden korkmaz. Allah'tan korkar, çünkü Allah'a kulluktaAllah'tan korkar, çünkü Allah'a kullukta kusur etmiş olursa ayıp olur diye korkar.kusur etmiş olursa ayıp olur diye korkar. Veyahut Allah'ın azabı elimdir, ikâbı elimdir,Veyahut Allah'ın azabı elimdir, ikâbı elimdir, cehennemi vardır.cehennemi vardır. Cehennemin içinde çeşit çeşit irkamı olduğu için korkar.Cehennemin içinde çeşit çeşit irkamı olduğu için korkar. Korkması lazım.Korkması lazım. Ve gözü yaşlı olması lazım müslümanın.Ve gözü yaşlı olması lazım müslümanın. Müslümanın gözü biraz yaşlı olması lazım.Müslümanın gözü biraz yaşlı olması lazım. E hocam yani erkekler de ağlar mı?

E hocam yani erkekler de ağlar mı?
Erkekler de ağlar.Erkekler de ağlar. Hazreti Ömer'in ağlamaktanHazreti Ömer'in ağlamaktan gözyaşları yanağına iz yapmış diye kitaplar yazar.gözyaşları yanağına iz yapmış diye kitaplar yazar. Hazreti Ömer gibi yiğit bulunmazdı.Hazreti Ömer gibi yiğit bulunmazdı. Ebû Cehil'in kafasına bir yay patlatmış,Ebû Cehil'in kafasına bir yay patlatmış, avdan gelmiş, senin demiş,avdan gelmiş, senin demiş, şöyle yaptılar, böyle yaptılar diye.şöyle yaptılar, böyle yaptılar diye. Peygamber Efendimiz'e yapılanlarıPeygamber Efendimiz'e yapılanları taklit edince kafasına bir yay patlatmış,taklit edince kafasına bir yay patlatmış, başını yarmış da gık diyememiş.başını yarmış da gık diyememiş. Öyle, cesur ama Allah korkusundan,Öyle, cesur ama Allah korkusundan, ağlamaktan yanakları iz yapmış.ağlamaktan yanakları iz yapmış. O yapmacıkla da olmaz da,O yapmacıkla da olmaz da, insan düşünceyle, tefekkürleinsan düşünceyle, tefekkürle o noktaya yükselirse o zaman gözü yaşarır.o noktaya yükselirse o zaman gözü yaşarır. Cenneti ister, ağlar.Cenneti ister, ağlar. Cehennemden korkar, ağlar.Cehennemden korkar, ağlar. Allah'ın lütfunu düşünür, ağlar.Allah'ın lütfunu düşünür, ağlar. Kahrını düşünür, korkar, ağlar.Kahrını düşünür, korkar, ağlar. Gözü ağlamayan, gözü yaşarmayan insanGözü ağlamayan, gözü yaşarmayan insan biraz tehlikelidir.biraz tehlikelidir. Merhametsiz demektir.Merhametsiz demektir. Ağlaması lazım.Ağlaması lazım. Peygamber Efendimiz,Peygamber Efendimiz, yapmacıkla da olmaz da,yapmacıkla da olmaz da, insan düşünceyle, tefekkürle o noktaya yükselirseinsan düşünceyle, tefekkürle o noktaya yükselirse o zaman gözü yaşarır.o zaman gözü yaşarır. Cenneti ister, ağlar.Cenneti ister, ağlar. Cehennemden korkar, ağlar.Cehennemden korkar, ağlar. Allah'ın lütfunu düşünür, ağlar.Allah'ın lütfunu düşünür, ağlar. Kahrını düşünür, korkar, ağlar.Kahrını düşünür, korkar, ağlar. Gözü ağlamayan, gözü yaşarmayan insanGözü ağlamayan, gözü yaşarmayan insan biraz tehlikelidir merhametsiz demektir.biraz tehlikelidir merhametsiz demektir. Ağlaması lazım.Ağlaması lazım. Peygamber Efendimiz mübarek torunlarını sevmiş de şöyle

Peygamber Efendimiz mübarek torunlarını sevmiş de şöyle
gözlerinden de yaşlar akmış.gözlerinden de yaşlar akmış. Burada böyle olacak diye mi düşündü ne yaptıysa.Burada böyle olacak diye mi düşündü ne yaptıysa. Torununu severken ağlamış, göz yaşı dökmüş.Torununu severken ağlamış, göz yaşı dökmüş. O zaman Bedevilerden birisiO zaman Bedevilerden birisi demiş ki, sen de mi ya Resûlallah?demiş ki, sen de mi ya Resûlallah? Niye ağlıyorsun?Niye ağlıyorsun? Demiş ki, bu Allah'ın insanın kalbine verdiği bir merhamettir bu.Demiş ki, bu Allah'ın insanın kalbine verdiği bir merhamettir bu. Kalbe verilen bir his o.Kalbe verilen bir his o. Hocamız rahmetullah aleyh, o da ağlardı.Hocamız rahmetullah aleyh, o da ağlardı. Sünnete çağırırlardı, sünnette ağlardı.Sünnete çağırırlardı, sünnette ağlardı. Yani öbür tarafta çocuk sünnet oluyor, ağlardı.Yani öbür tarafta çocuk sünnet oluyor, ağlardı. Gelin çıkacak evden, şeytanın da şeyi,Gelin çıkacak evden, şeytanın da şeyi, ağlardı işte ne düşünürse.ağlardı işte ne düşünürse. Duygulanırdı yani.Duygulanırdı yani. Yedi sınıf kimseyi Allah cennetteYedi sınıf kimseyi Allah cennette hesap zamanında arş-ı âlânın altındahesap zamanında arş-ı âlânın altında gölgelendirecek bir tanesi degölgelendirecek bir tanesi de tenha yerde Allah'ı düşünüp detenha yerde Allah'ı düşünüp de gözyaşı döken mümin diye bildiriliyor.gözyaşı döken mümin diye bildiriliyor. Yani gözyaşı dökmek öyle duygudanYani gözyaşı dökmek öyle duygudan doğuyor ise, tefekkürden doğan bir şey isedoğuyor ise, tefekkürden doğan bir şey ise çok kıymetlidir insanı çok yüksek mertebelere yükselten bir husus.çok kıymetlidir insanı çok yüksek mertebelere yükselten bir husus. Ve terkü’l-minneti zînetü’l-ihsâni.

Ve terkü’l-minneti zînetü’l-ihsâni.
Diğer bir şey, iyilik etmenin,

Diğer bir şey, iyilik etmenin,
lütuf etmenin, ikramda bulunmanınlütuf etmenin, ikramda bulunmanın ziyneti de başa kakmamaktır.ziyneti de başa kakmamaktır. Mehmet efendi gel benim bahçemi belle,Mehmet efendi gel benim bahçemi belle, şöyle yap, böyle yap. Neden?şöyle yap, böyle yap. Neden? E ben sana geçen seneE ben sana geçen sene benden para istemiştim de 50 bin lira para vermiştim de yap.benden para istemiştim de 50 bin lira para vermiştim de yap. Olmadı sen iyiliği başa kakıyorsun.Olmadı sen iyiliği başa kakıyorsun. Ya ben sana geçen zamanda şöyle şöyle iyilikler yapmıştım.Ya ben sana geçen zamanda şöyle şöyle iyilikler yapmıştım. Bilmem ne. İkide bir de söyler.Bilmem ne. İkide bir de söyler. Böyle yaptığı iyiliği başa kalkmaya minnet etmek derler.Böyle yaptığı iyiliği başa kalkmaya minnet etmek derler. Başa kakmak.Başa kakmak. Bu İslâm'da makbul bir şey değildir.Bu İslâm'da makbul bir şey değildir. Sen iyiliği kimin için yaptın?

Sen iyiliği kimin için yaptın?
Başkası duysun diye yapmadın.Başkası duysun diye yapmadın. O adamın ikide bir de başına tokmak tokmakO adamın ikide bir de başına tokmak tokmak vurmak için yapmadın. Allah rızası için yaptın.vurmak için yapmadın. Allah rızası için yaptın. O iyiliği yapınca, Allah rızası için yapıncaO iyiliği yapınca, Allah rızası için yapınca Allah sana ecir verdi, defterine yazdı.Allah sana ecir verdi, defterine yazdı. Sen artık kula tekrar tekrar onu ne söyleyip duruyorsun?Sen artık kula tekrar tekrar onu ne söyleyip duruyorsun? Başa kakmak iyi değildir.Başa kakmak iyi değildir. Başa kakmanın bir zararı, büyük zararı şudur ki,Başa kakmanın bir zararı, büyük zararı şudur ki, hayırları, sadakaları, ikramları iptal eder.hayırları, sadakaları, ikramları iptal eder. Sevabını.Sevabını. Lâ tübtılû sadekâtiküm bi’l-menni ve’l-ezâ. (Bakara Suresi 264. Ayet)

Lâ tübtılû sadekâtiküm bi’l-menni ve’l-ezâ. (Bakara Suresi 264. Ayet)
âyet-i kerîmesinde. bildiriliyor kiâyet-i kerîmesinde. bildiriliyor ki sadakalarınızı, zekâtlarınızı, hayırlarınızısadakalarınızı, zekâtlarınızı, hayırlarınızı başa kakmak suretiyle iptal etmeyin ey müminler diye bildiriliyor.başa kakmak suretiyle iptal etmeyin ey müminler diye bildiriliyor. Demek ki bir iyilik yaptık mı sessiz sedasız yapacağız.Demek ki bir iyilik yaptık mı sessiz sedasız yapacağız. İkide birde de adamın başına kakmayacağız.İkide birde de adamın başına kakmayacağız. Yani ben sana iyilik yapmış bir adamdım diyeYani ben sana iyilik yapmış bir adamdım diye ona tepeden bakıp ikide birde onu ihsas ettiripona tepeden bakıp ikide birde onu ihsas ettirip canını sıkmayacağız.canını sıkmayacağız. Böyle olursa yaptığı iyiliği başa kakmamak daBöyle olursa yaptığı iyiliği başa kakmamak da o iyiliğin süsü ziynetidir.o iyiliğin süsü ziynetidir. Ve’l-huşûu zînetü’s-salâti.

Ve’l-huşûu zînetü’s-salâti.
Huşû da namazın ziynetidir.

Huşû da namazın ziynetidir.
Herkes namaz kılıyor malum.Herkes namaz kılıyor malum. Ama namazın huşûlu olması lazım.Ama namazın huşûlu olması lazım. Ellezîne hüm fî salâtihim hâşiûn. (Mü’minûn Suresi 2. Ayet)

Ellezîne hüm fî salâtihim hâşiûn. (Mü’minûn Suresi 2. Ayet)
O kimseler ki namazlarında huşû sahibidirler.

O kimseler ki namazlarında huşû sahibidirler.
İşte onlar makbul kullardır diye.İşte onlar makbul kullardır diye. Makbul kulları sayarkenMakbul kulları sayarken namazında huşûlu olan kimseleri de zikrediyor.namazında huşûlu olan kimseleri de zikrediyor. Huşû nedir?Huşû nedir? Kalbin Allah Teâlâ Hazretlerinin huzurundaKalbin Allah Teâlâ Hazretlerinin huzurunda olduğu idraki içinde böyle titremesi,olduğu idraki içinde böyle titremesi, hassas olması,hassas olması, onun önünde saygılı bir durumda olması,onun önünde saygılı bir durumda olması, boynu bükük olması, saygılı olması,boynu bükük olması, saygılı olması, idrak içinde olması, şuur içinde olması demektir.idrak içinde olması, şuur içinde olması demektir. Namazlarımızı bizim öyle kılmamız lazım.Namazlarımızı bizim öyle kılmamız lazım. Allahu Ekber dediğimiz zaman neredeyim şimdi?

Allahu Ekber dediğimiz zaman neredeyim şimdi?
Huzuru ilâhi'deyim.Huzuru ilâhi'deyim. Niye elimi bağladım? Allah'ın huzurundayım da ondan.Niye elimi bağladım? Allah'ın huzurundayım da ondan. Hürmetkâr bir şekilde.Hürmetkâr bir şekilde. Niye etrafa bakınmıyorum?Niye etrafa bakınmıyorum? Öyle büyük bir huzurda etrafa bakınılır mı?Öyle büyük bir huzurda etrafa bakınılır mı? Edebe aykırıdır.Edebe aykırıdır. Secde mahallime bakarım, başımın önünde

Secde mahallime bakarım, başımın önünde
secde ediyorum, Allah'a secde ediyorum,secde ediyorum, Allah'a secde ediyorum, rükû ediyorum, Allah'ın önünde eğiliyorum.rükû ediyorum, Allah'ın önünde eğiliyorum. Yani o idrak içinde huşû ile namaz kıldı mı,Yani o idrak içinde huşû ile namaz kıldı mı, huşû ile kılınan namazın sahibine çok faydası vardır.huşû ile kılınan namazın sahibine çok faydası vardır. Huşûsuz namazdan da hiçbir fayda yoktur.Huşûsuz namazdan da hiçbir fayda yoktur. Hz. Ali Efendimiz öyle buyuruyor.Hz. Ali Efendimiz öyle buyuruyor. İçinde huşû olmayan namazda hiçbir hayır yoktur, buyuruyor.İçinde huşû olmayan namazda hiçbir hayır yoktur, buyuruyor. Demek ki huşû da namazın süsü ziynetiymiş.Demek ki huşû da namazın süsü ziynetiymiş. Demek ki biz namazı huşûlu kılacağız.

Demek ki biz namazı huşûlu kılacağız.
Huşûlu.Huşûlu. Böyle Allah'tan korkarak, saygı duyarak,Böyle Allah'tan korkarak, saygı duyarak, gönlümüz Allah'a münkat olmuş durumda,gönlümüz Allah'a münkat olmuş durumda, bağlanmış durumda, mütevazi bir halde kılacağız.bağlanmış durumda, mütevazi bir halde kılacağız. Allah cümlemize bu güzel huyları ihsan eylesin.Allah cümlemize bu güzel huyları ihsan eylesin. Eğer üzerimizde imtihan fakirlikse,Eğer üzerimizde imtihan fakirlikse, iffet nasip etsin, kimseye el açtırmasın,iffet nasip etsin, kimseye el açtırmasın, yüzümüzü ak etsin, alnımıza kara çalmasın,yüzümüzü ak etsin, alnımıza kara çalmasın, hiç kimsenin karşısında bizi hor, zelil düşürmesin,hiç kimsenin karşısında bizi hor, zelil düşürmesin, süründürmesin kimsenin karşısında,süründürmesin kimsenin karşısında, merde, namerde muhtaç etmesin.merde, namerde muhtaç etmesin. Nimet vermişse nimetlerine şükür etmeNimet vermişse nimetlerine şükür etme idrakini de ihsan eylesin.idrakini de ihsan eylesin. İnsan şükrettikçe tabi onun da nimeti artar.İnsan şükrettikçe tabi onun da nimeti artar. Başımıza bir sıkıntı, bela gelmişse elbet gelir.Başımıza bir sıkıntı, bela gelmişse elbet gelir. Çünkü bu dünya zaten imtihan dünyasıdır.Çünkü bu dünya zaten imtihan dünyasıdır. Elbet arada sırada mala, cana,Elbet arada sırada mala, cana, yakınlarına insanın sıkıntı gelir.yakınlarına insanın sıkıntı gelir. Onlara da sabır etmek nasip eylesin.Onlara da sabır etmek nasip eylesin. Sabr-ı cemil nasip eylesin Allah cümlemize.Sabr-ı cemil nasip eylesin Allah cümlemize. Yusuf aleyhisselam'ın babası.Yusuf aleyhisselam'ın babası. Yusuf gitti. Ondan sonra öteki oğlu daYusuf gitti. Ondan sonra öteki oğlu da Yusuf onu yanında alıkoydu.Yusuf onu yanında alıkoydu. Efendim, ikisi de yok.Efendim, ikisi de yok. Getiriyorlar haberi.Getiriyorlar haberi. Eyvah! Sevdiği bir oğlu daha kervandan geri dönmedi.Eyvah! Sevdiği bir oğlu daha kervandan geri dönmedi. Fesabrun cemîl diyor.Fesabrun cemîl diyor. Eh ne yapayım, Allah'tan geldi.Eh ne yapayım, Allah'tan geldi. Bana güzel bir sabretmekten başkaBana güzel bir sabretmekten başka bir şey düşmüyor diyor.bir şey düşmüyor diyor. Asellâhü en ye'tiyenî bihim cemî'an. (Yûsuf Suresi 83. Ayet)

Asellâhü en ye'tiyenî bihim cemî'an. (Yûsuf Suresi 83. Ayet)
Umulur ki Allah hepsini birden bana gönderir diyor.

Umulur ki Allah hepsini birden bana gönderir diyor.
Allah'tan ümidini de kesmiyor.Allah'tan ümidini de kesmiyor. Ciğerpareleri ayrılmış,Ciğerpareleri ayrılmış, birisini kurt yedi diye ayırmışlar.birisini kurt yedi diye ayırmışlar. Onun hasreti yüreğini dağılıyor.Onun hasreti yüreğini dağılıyor. Ağlamaktan gözlerine ak inmiş.Ağlamaktan gözlerine ak inmiş. Gözleri görmez olmuş.Gözleri görmez olmuş. O kadar seviyormuş.O kadar seviyormuş. Yusuf aleyhisselam da tabi insan güzeli.Yusuf aleyhisselam da tabi insan güzeli. Huy güzeli, her bakımdan şey.Huy güzeli, her bakımdan şey. Eh ondan sonra ötekisi de şey yapınca,Eh ondan sonra ötekisi de şey yapınca, fesabrun cemîl.fesabrun cemîl. Bana sabr-ı cemîl düşüyor diyor.Bana sabr-ı cemîl düşüyor diyor. Asellâhü en ye'tiyenî bihim cemî'an.Asellâhü en ye'tiyenî bihim cemî'an. Allah sabır böyleAllah sabır böyle güzel, sabır edip de büyük dereceler almayı nasip eylesin.güzel, sabır edip de büyük dereceler almayı nasip eylesin. İnna’llâhe mea’s-sâbirîn. (Bakara Suresi 153. Ayet)

İnna’llâhe mea’s-sâbirîn. (Bakara Suresi 153. Ayet)
Çünkü Allah sabredenlerin yanındadır.

Çünkü Allah sabredenlerin yanındadır.
Sever onları da onların yanındadır.Sever onları da onların yanındadır. Sonra ilim sahibi eylesin cümlemizi.Sonra ilim sahibi eylesin cümlemizi. O ilmimizle de vakar sahibi, hilim sahibi eylesin.O ilmimizle de vakar sahibi, hilim sahibi eylesin. Öyle asabi, sağa sola çatan,Öyle asabi, sağa sola çatan, kibirlenen, böbürlenen, hemen kızıveren,kibirlenen, böbürlenen, hemen kızıveren, parlayan kimseler olmayalım.parlayan kimseler olmayalım. Anlayışlı, ağırbaşlı, vakur,Anlayışlı, ağırbaşlı, vakur, meseleleri şöyle serinkanlılıkta düşünen kimseler olalım.meseleleri şöyle serinkanlılıkta düşünen kimseler olalım. Bir şey öğreneceksek öğrendiğimiz kimseye karşıBir şey öğreneceksek öğrendiğimiz kimseye karşı mütevazı olalım ki ondanmütevazı olalım ki ondan dünya ve ahiretin hayırlarını öğreniyoruz.dünya ve ahiretin hayırlarını öğreniyoruz. Elbette Allah zaten tevazu göstereni,Elbette Allah zaten tevazu göstereni, mahfiyatkar kulunu sever diyemahfiyatkar kulunu sever diye tevazu ile hareket edelim.tevazu ile hareket edelim. Allah korkusundan biraz ağlamaya kendimizi alıştıralım.Allah korkusundan biraz ağlamaya kendimizi alıştıralım. Başkasının yanında kolay kolay insan ağlamak istemez,Başkasının yanında kolay kolay insan ağlamak istemez, tutar kendisini de.tutar kendisini de. Onun için şöyle geceleri tenha vakitlerde

Onun için şöyle geceleri tenha vakitlerde
kalkmak lazım şöyle.kalkmak lazım şöyle. Kimsenin olmadığı zamanda.Kimsenin olmadığı zamanda. Tenha odada, seccadeye oturmak lazım.Tenha odada, seccadeye oturmak lazım. Biraz günahını düşünmek lazım.Biraz günahını düşünmek lazım. Biraz nimetleri düşünmek lazım.Biraz nimetleri düşünmek lazım. Biraz Allah'ı zikretmek lazım.Biraz Allah'ı zikretmek lazım. Cenneti, cehennemi düşünüp birazCenneti, cehennemi düşünüp biraz böyle günahlara ağlamak lazım.böyle günahlara ağlamak lazım. İnsanın eski günahlarını unutmaması lazım.İnsanın eski günahlarını unutmaması lazım. Bilmiyoruz ki affedildi mi, affedilmedi mi belli değil.Bilmiyoruz ki affedildi mi, affedilmedi mi belli değil. Günahı işlediğimiz belli.Günahı işlediğimiz belli. Şek şüphe yok, ettik.Şek şüphe yok, ettik. Neler ettik hem de.Neler ettik hem de. Nice günahlar.Nice günahlar. Affedildi mi?Affedildi mi? Bilmem.

Bilmem.
Hesabı ahirette o zaman belli olacak.Hesabı ahirette o zaman belli olacak. Hesap günü defterler açılacak.Hesap günü defterler açılacak. İkra kitabek diyecekler.İkra kitabek diyecekler. Bize okutturacaklar kitabı.Bize okutturacaklar kitabı. Kimisine sağından verilecek,Kimisine sağından verilecek, kimisine solundan verilecek kitap.kimisine solundan verilecek kitap. Kimisine arkasından verilecek.Kimisine arkasından verilecek. Hâûmu’kraû kitâbiyah.

Hâûmu’kraû kitâbiyah.
Kitabı oku diyecekler.Kitabı oku diyecekler. Herkes okuyacak.Herkes okuyacak. Mahşer halkı da dinleyecekler.Mahşer halkı da dinleyecekler. Cümle halk senin her gizli işine muttali olacak.Cümle halk senin her gizli işine muttali olacak. Allah Teâlâ Hazretleri bizi affeylesin,Allah Teâlâ Hazretleri bizi affeylesin, mağfiret eylesin, günahlarımızı setreylesin.mağfiret eylesin, günahlarımızı setreylesin. Adın senin gaffar iken,Adın senin gaffar iken, ayıp örtücü settar iken, kime varam sen var iken,ayıp örtücü settar iken, kime varam sen var iken, cürmüm ile geldim sana.cürmüm ile geldim sana. Dediği gibi Kuddusi hazretlerinin.Dediği gibi Kuddusi hazretlerinin. İyilik yaptığımız zaman iyiliğiİyilik yaptığımız zaman iyiliği o iyilik yaptığımız kimseye ikide bir de söylememek,o iyilik yaptığımız kimseye ikide bir de söylememek, başa kakmamak, iyiliğimizi unutuvermek iyidir.başa kakmamak, iyiliğimizi unutuvermek iyidir. Ha ben yapmış mıydım bilmem, farkında değilim, unutmuşum.Ha ben yapmış mıydım bilmem, farkında değilim, unutmuşum. Unutmak lazım onları.Unutmak lazım onları. Çünkü kabul olup olmadığı belli değil.Çünkü kabul olup olmadığı belli değil. İyiliğini insanın aklında yerleştirmemesi gerekiyor.İyiliğini insanın aklında yerleştirmemesi gerekiyor. Şimdi eskiler demişler ki,

Şimdi eskiler demişler ki,
Nakşibendilik'te dört tane terk var diyor.Nakşibendilik'te dört tane terk var diyor. Molla İlahi'nin galibaMolla İlahi'nin galiba farsça bir rubayisi var, orada geçer.farsça bir rubayisi var, orada geçer. Nakşibendi tarikatında dört tane terk vardır diyor.Nakşibendi tarikatında dört tane terk vardır diyor. Şimdi birisi terki dünya.Şimdi birisi terki dünya. Yani gönlünden dünya heveslerini çıkartacak.Yani gönlünden dünya heveslerini çıkartacak. Köşküm olsun, sarayım olsun, param olsun,Köşküm olsun, sarayım olsun, param olsun, elbisem olsun, mevkim olsun, makamım olsun falan demeyecek deelbisem olsun, mevkim olsun, makamım olsun falan demeyecek de o hevesleri atacak bir tarafa.o hevesleri atacak bir tarafa. Terki ukba.Terki ukba. İbadetleri yaparken efendimİbadetleri yaparken efendim cenneti kazanayım aman cehennemden şey yapayımcenneti kazanayım aman cehennemden şey yapayım filan gibi duygularla değil de Allah rızası için yapacak.filan gibi duygularla değil de Allah rızası için yapacak. Terki hesti.Terki hesti. Varlığını terk edecek.Varlığını terk edecek. Yani insanın çeşitli varlıkları var.Yani insanın çeşitli varlıkları var. Mesela parası varsa zenginliğine şöyle göğsü kabarır.Mesela parası varsa zenginliğine şöyle göğsü kabarır. İlmi varsa ilmine biraz göğsü kabarır, burnu havaya kalkar.İlmi varsa ilmine biraz göğsü kabarır, burnu havaya kalkar. Nesi varsa varlıktan insana bir övünme gelir.Nesi varsa varlıktan insana bir övünme gelir. O varlığını atacaksın.O varlığını atacaksın. O varlığı atmayınca insan kendisinde bir şey gördükçeO varlığı atmayınca insan kendisinde bir şey gördükçe bende epeyce kıymetli hususlar var falan diyebende epeyce kıymetli hususlar var falan diye bir şey var sandıkça terakki edemezmiş.bir şey var sandıkça terakki edemezmiş. Aslında olan şeyler varsa bile çok azdır.Aslında olan şeyler varsa bile çok azdır. Kusurlarımız onların hepsini batırır,Kusurlarımız onların hepsini batırır, örter, geçer gider yaniörter, geçer gider yani aslında kusurumuz çok fazladır diye.aslında kusurumuz çok fazladır diye. İnsan o varlıktan da geçecek, varlık duygusundan da geçecek diyor.İnsan o varlıktan da geçecek, varlık duygusundan da geçecek diyor. Gelelim dördüncü terke.Gelelim dördüncü terke. O işte bizim şu bizim mevzumuzla ilgili.O işte bizim şu bizim mevzumuzla ilgili. Dördüncü terk de terki terk.

Dördüncü terk de terki terk.
Terk ettiklerini de unutacak.Terk ettiklerini de unutacak. Yani ben öyle olgun bir insanım,Yani ben öyle olgun bir insanım, öyle kâmil bir insanım ki dünya gözümde değil.öyle kâmil bir insanım ki dünya gözümde değil. Her işi Allah rızası için yapıyorum.Her işi Allah rızası için yapıyorum. Bütün varlığımdan, benliğimden,Bütün varlığımdan, benliğimden, müktesebatımdan sıyrılmışım.müktesebatımdan sıyrılmışım. Onların bana kibir, ucub vermesi gibiOnların bana kibir, ucub vermesi gibi bir duyguya takılmıyorum.bir duyguya takılmıyorum. Mütevazı bir insanım.Mütevazı bir insanım. Oh, ben ne iyi bir insanım ya falan diyeOh, ben ne iyi bir insanım ya falan diye bir duygu oldu mu olmaz.bir duygu oldu mu olmaz. O duyguyu da silecek.O duyguyu da silecek. Yani o terk ettiklerini de bir tarafa atacak diye söylüyor.Yani o terk ettiklerini de bir tarafa atacak diye söylüyor. İnce bir mana, hoşuma gider.İnce bir mana, hoşuma gider. Terki terk, dördüncüsü.Terki terk, dördüncüsü. Terki dünya, terki ukba, terki hesti, terki terk.Terki dünya, terki ukba, terki hesti, terki terk. Eğer vakit varsa sıra Hazreti Ömer EfendimizinEğer vakit varsa sıra Hazreti Ömer Efendimizin sözüne geldi, onu da söyleyelim.sözüne geldi, onu da söyleyelim. Onu da hızlı hızlı söyleriz, bu kadarOnu da hızlı hızlı söyleriz, bu kadar uzun boylu izah etmeden.uzun boylu izah etmeden. Hazreti Ömer de ikinci halife,Hazreti Ömer de ikinci halife, radiyallahu anh, çok güzelradiyallahu anh, çok güzel hikmetli sözleri, isabetli kararları,hikmetli sözleri, isabetli kararları, idaresi, adilane olduğu hepimizin malumu.idaresi, adilane olduğu hepimizin malumu. Men terake hudûde’l-kelâmi müniha’l-hikmete.

Men terake hudûde’l-kelâmi müniha’l-hikmete.
İnsan neleri bırakırsa nelere kavuşur.

İnsan neleri bırakırsa nelere kavuşur.
Onu anlatacak.Onu anlatacak. Sekiz tane şey sayacak yine Hazreti Ömer.Sekiz tane şey sayacak yine Hazreti Ömer. Kim fazla konuşmayı, lüzumsuz konuşmayı,Kim fazla konuşmayı, lüzumsuz konuşmayı, fuzuli konuşmayı bir tarafa bırakırsafuzuli konuşmayı bir tarafa bırakırsa kendisine Allah hikmet ihsan eder.kendisine Allah hikmet ihsan eder. Hikmet sahibi bir kimse olur.Hikmet sahibi bir kimse olur. Men terake hudûde’l-kelâmi müniha’l-hikmete.

Men terake hudûde’l-kelâmi müniha’l-hikmete.
Kendisine hikmet verilir.

Kendisine hikmet verilir.
Hikmetli bir insan olur.Hikmetli bir insan olur. Hakim bir insan olur.Hakim bir insan olur. Yani filozof diyorlar ya, Avrupalılar hakime,Yani filozof diyorlar ya, Avrupalılar hakime, biz hakim deriz, Avrupalılar hakime,biz hakim deriz, Avrupalılar hakime, filozof derler.filozof derler. Böyle derin düşünceli,Böyle derin düşünceli, tecrübeli, görgülü, ağırbaşlı bir insan olur.tecrübeli, görgülü, ağırbaşlı bir insan olur. Hikmet, yerli yerinde yapmak.Hikmet, yerli yerinde yapmak. Yaptığı bir işi tam oturtmak yani yerine.Yaptığı bir işi tam oturtmak yani yerine. Söylediği söz, tam yerli yerine oturması,Söylediği söz, tam yerli yerine oturması, yaptığı iş tam münasip düşmesi,yaptığı iş tam münasip düşmesi, işte hikmet budur.işte hikmet budur. Lüzumsuz sözüLüzumsuz sözü terk ederse insan yani ikide bir deterk ederse insan yani ikide bir de her şeyi söylemeyip deher şeyi söylemeyip de süzerse ağzından söyleyeceği sözleri,süzerse ağzından söyleyeceği sözleri, lüzumsuzları bırakırsa o zaman Allahlüzumsuzları bırakırsa o zaman Allah o kimseye hikmet ihsan eder.o kimseye hikmet ihsan eder. Bilmiyorum bu duyguyu hiç taşıdık mı?Bilmiyorum bu duyguyu hiç taşıdık mı? Yani hep konuşmayı isteriz.Yani hep konuşmayı isteriz. Lüzumsuz konuşmaları süzmeyi düşünmekLüzumsuz konuşmaları süzmeyi düşünmek fikri aklımıza geldi mi gelmedi mi?fikri aklımıza geldi mi gelmedi mi? Bizim arkadaşlardan birisini öbür bir arkadaşımız

Bizim arkadaşlardan birisini öbür bir arkadaşımız
evine yemeğe davet etmiş.evine yemeğe davet etmiş. Masaya oturmuşlar.Masaya oturmuşlar. Küçük çocuğu çok zeki.Küçük çocuğu çok zeki. İşte çeşit çeşit şeyler, hünerler, sözler söylüyor filan.İşte çeşit çeşit şeyler, hünerler, sözler söylüyor filan. Ama misafir gelmiş,Ama misafir gelmiş, saatler geçmiş hep küçük çocukla iş.saatler geçmiş hep küçük çocukla iş. Boyuna o konuşuyor.Boyuna o konuşuyor. Babasına dönmüş demiş ki,Babasına dönmüş demiş ki, arkadaşım, sen çocuğuna hakikatenarkadaşım, sen çocuğuna hakikaten çok güzel konuşmayı öğretmişsin demiş.çok güzel konuşmayı öğretmişsin demiş. Şimdi bir şey kalmış öğretmediğin,Şimdi bir şey kalmış öğretmediğin, biraz da susmayı öğret demiş.biraz da susmayı öğret demiş. Bu kadar güzel konuşmayı öğretmişsin,Bu kadar güzel konuşmayı öğretmişsin, bir de susmayı öğret.bir de susmayı öğret. Şimdi hakikaten konuşmayı öğrenmek zor bir iştir.Şimdi hakikaten konuşmayı öğrenmek zor bir iştir. Birçok kimse konuşmayı öğrenmek içinBirçok kimse konuşmayı öğrenmek için kurslara filan giderler.kurslara filan giderler. Hitabet.Hitabet. Çıkıp da topluluğa karşıÇıkıp da topluluğa karşı konuşabilmek filan gibikonuşabilmek filan gibi istek, herkesin umumi isteğidir deistek, herkesin umumi isteğidir de bunu herkes ister de susmayı öğrenmekbunu herkes ister de susmayı öğrenmek onu çok az kimse şey yapıyor.onu çok az kimse şey yapıyor. Halbuki lüzumsuz kelimeyiHalbuki lüzumsuz kelimeyi konuşmayı kesebilen bir insan hikmet sahibi bir insan oluyor.konuşmayı kesebilen bir insan hikmet sahibi bir insan oluyor. Teknik olmalı insan.Teknik olmalı insan. Bir sürü söz söyle bir şey çıkmıyor.Bir sürü söz söyle bir şey çıkmıyor. Öyle olacak yerde iyice düşün taşın iki kelime söyle şıpÖyle olacak yerde iyice düşün taşın iki kelime söyle şıp yerlerine otur.yerlerine otur. Ne sen yorul ne de ötekisi yorulsun.Ne sen yorul ne de ötekisi yorulsun. Sen söylerken yorulacaksın o da kulağından dinlerken yorulacak.Sen söylerken yorulacaksın o da kulağından dinlerken yorulacak. Bir sürü laf bir sürü zahmet.Bir sürü laf bir sürü zahmet. İkincisi:

İkincisi:
Men tereke fuzûle’n-nazari müniha huşûe’l-kalbi

Men tereke fuzûle’n-nazari müniha huşûe’l-kalbi
Etrafa lüzumsuz bakmayı terk eden

Etrafa lüzumsuz bakmayı terk eden
kimseye de Allah kalbine huşû nasip eder.kimseye de Allah kalbine huşû nasip eder. O verilir.O verilir. Demin dedik ya namazda huşûlu olacak insan.Demin dedik ya namazda huşûlu olacak insan. Kalbi huşûlu olması lazım.Kalbi huşûlu olması lazım. Allah'a karşı saygılı, şuurlu olması lazım.Allah'a karşı saygılı, şuurlu olması lazım. O nasıl hasıl oluyor?O nasıl hasıl oluyor? Etrafa lüzumsuz bakmayı terk ettiği zaman.

Etrafa lüzumsuz bakmayı terk ettiği zaman.
Ve insan etrafa çokça baktığı zamanVe insan etrafa çokça baktığı zaman günahlara girer.günahlara girer. Hele bizim bu devrimizde şimdi,Hele bizim bu devrimizde şimdi, hele şu mevsimde günahların çoğu etrafa fazlaca bakmaktan doğar.hele şu mevsimde günahların çoğu etrafa fazlaca bakmaktan doğar. Çünkü zamane kadınları açık saçık gezerler.Çünkü zamane kadınları açık saçık gezerler. Onlara bakarsan günaha girersin.Onlara bakarsan günaha girersin. Lüzumsuz başka şeylere bakarsan günaha girersin.Lüzumsuz başka şeylere bakarsan günaha girersin. Aklın başka yerlere takılır filan derken olmaz.Aklın başka yerlere takılır filan derken olmaz. Onun için insan diline hakim olduğu gibi

Onun için insan diline hakim olduğu gibi
bakışına da hakim olacak, her yere bakmayacak.bakışına da hakim olacak, her yere bakmayacak. Mesela Peygamber Efendimizin bir hadîs-i şerîfinde

Mesela Peygamber Efendimizin bir hadîs-i şerîfinde
zikrediliyor ki, bir evin içinezikrediliyor ki, bir evin içine bakmak da evin içine girmek gibidir.bakmak da evin içine girmek gibidir. Cam açık, kapı açık, sen içeri bakıyorsun,Cam açık, kapı açık, sen içeri bakıyorsun, içeride kadın çamaşır yıkıyor veyahutiçeride kadın çamaşır yıkıyor veyahut çalışıyor mutfakta bilmem ne, bakmayacaksın.çalışıyor mutfakta bilmem ne, bakmayacaksın. Kapıdan girmek nasıl yasaksa oraya da bakmayacaksın.Kapıdan girmek nasıl yasaksa oraya da bakmayacaksın. Doğru değil.Doğru değil. Onun için insanın bakışına hakim olması lazım.Onun için insanın bakışına hakim olması lazım. Her yere bakmaması lazım.Her yere bakmaması lazım. Büyüklerimiz demişler ki, iyi bir müslümanınBüyüklerimiz demişler ki, iyi bir müslümanın şu şu şu prensiplere sahip olması lazım diyeşu şu şu prensiplere sahip olması lazım diye o prensipleri sayarken birisi nazar ber kadem,o prensipleri sayarken birisi nazar ber kadem, bakışı ayağının ucunda olacak.bakışı ayağının ucunda olacak. Yani yere bakarak yürüsün şöyle,Yani yere bakarak yürüsün şöyle, etrafa pek fazla bakıp daetrafa pek fazla bakıp da gözünü günaha bulaştırmasın demek istemişler.gözünü günaha bulaştırmasın demek istemişler. Ve men tereke fudûle’t-taâmi müniha lezzetü’l-ibâdet.

Ve men tereke fudûle’t-taâmi müniha lezzetü’l-ibâdet.
Fazla yemeği terk eden kimseye de

Fazla yemeği terk eden kimseye de
İbadette Allah tat verir.İbadette Allah tat verir. İbadetine tat verir.İbadetine tat verir. Çok yemek yedi mi insan?Çok yemek yedi mi insan? Karnı şişti, eyvah ben bu kadar yemeğiKarnı şişti, eyvah ben bu kadar yemeği nasıl öğüteceğim falan diye onunla meşgul olur.nasıl öğüteceğim falan diye onunla meşgul olur. Kafası çalışmaz insanın.Kafası çalışmaz insanın. Midesi doldu mu kafa durur.Midesi doldu mu kafa durur. İbadetten de bir tat alınmaz.İbadetten de bir tat alınmaz. Ama oruçluyken nasıl tatlı oluyor ibadetler?Ama oruçluyken nasıl tatlı oluyor ibadetler? Namaz kılarken, Kur'an dinlerken insanınNamaz kılarken, Kur'an dinlerken insanın ikide bir de bir de gözü nasıl yaşarı veriyor?ikide bir de bir de gözü nasıl yaşarı veriyor? Bir duygululuk geliyor.

Bir duygululuk geliyor.
İşte lüzumsuz fazla yemeği terk edenİşte lüzumsuz fazla yemeği terk eden kimseye de Allah Teâlâ Hazretlerikimseye de Allah Teâlâ Hazretleri ibadetin tadını verir.ibadetin tadını verir. İbadetlerde tat gelir.İbadetlerde tat gelir. Onun için fazla yememeli.Onun için fazla yememeli. Almanlarda da var, başka milletlerin deAlmanlarda da var, başka milletlerin de atasözlerinde okudum.atasözlerinde okudum. Çok yemek yiyen az yaşar diyor.Çok yemek yiyen az yaşar diyor. Yani hani insan çok yiyinceYani hani insan çok yiyince çok yaşayacağım falan sanır ama tersine.çok yaşayacağım falan sanır ama tersine. Aletler çabuk bozulur, sindirim cihazları.Aletler çabuk bozulur, sindirim cihazları. Mide çabuk bozulur.Mide çabuk bozulur. Bağırsaklar çabuk bozulur.Bağırsaklar çabuk bozulur. Çabuk ölür insan.Çabuk ölür insan. Yani az yiyince insan dinç kalır,Yani az yiyince insan dinç kalır, sağlam kalır ve daha canlı hareketli olur.sağlam kalır ve daha canlı hareketli olur. Çok yediği zaman yağ olur, et olur.Çok yediği zaman yağ olur, et olur. Onu taşımak için de fazla enerji sahip etmek gerekir.Onu taşımak için de fazla enerji sahip etmek gerekir. 80 kiloluk bir şeyimi bir yerden öbür tarafa

80 kiloluk bir şeyimi bir yerden öbür tarafa
kolay taşırsam 60 kiloyu mu?kolay taşırsam 60 kiloyu mu? 20 kilo daha hafif, daha kolay taşınır.20 kilo daha hafif, daha kolay taşınır. E bu bacaklar da, bu kemikler de o yükleri taşıyor.E bu bacaklar da, bu kemikler de o yükleri taşıyor. Eğer biz fazla kilolu olursakEğer biz fazla kilolu olursak o eklemlere, o kaslara, o yüklerin hepsi biniyoro eklemlere, o kaslara, o yüklerin hepsi biniyor sonra çeşit çeşit ağrılar oluyor işte.sonra çeşit çeşit ağrılar oluyor işte. Onun için mümkün mertebe lüzumsuz yemeği terk edeceğiz.Onun için mümkün mertebe lüzumsuz yemeği terk edeceğiz. Ne kadar yemek yiyelim diye sormuşlar hekimlerden bir tanesine.Ne kadar yemek yiyelim diye sormuşlar hekimlerden bir tanesine. Demiş ki seni taşıyacak kadar ye,Demiş ki seni taşıyacak kadar ye, senin taşıyacağın kadar yeme.senin taşıyacağın kadar yeme. Seni taşıyacak kadar ye ne demek?Seni taşıyacak kadar ye ne demek? Yani seni ayakta tutsun, dinç sağlam tutsun,Yani seni ayakta tutsun, dinç sağlam tutsun, baygın bırakmasın, halsiz bırakmasın,baygın bırakmasın, halsiz bırakmasın, dermansız bırakmasın, amadermansız bırakmasın, ama fazla kilo yaptırıp da sen onu taşımakfazla kilo yaptırıp da sen onu taşımak zorunda kalacağın bir durumda olmasın.zorunda kalacağın bir durumda olmasın. O ölçüde ye demiş.O ölçüde ye demiş. Çok güzel bir tarif.Çok güzel bir tarif. İşte bak hikmetli bir söz.İşte bak hikmetli bir söz. Kısa, kestirme bir tarif.Kısa, kestirme bir tarif. Seni taşıyacak kadar ye, seni taşıyacağın kadar yeme.Seni taşıyacak kadar ye, seni taşıyacağın kadar yeme. "Ve men terake fudûle’d-dahiki müniha’l-heybete.

"Ve men terake fudûle’d-dahiki müniha’l-heybete.
Lüzumsuz gülmeyi terk edene saygı ikram edilir,

Lüzumsuz gülmeyi terk edene saygı ikram edilir,
heybet ikram edilir, mehabet ikram edilir.heybet ikram edilir, mehabet ikram edilir. Yani bir insan ikide bir de lüzumlu lüzumsuz gülerseYani bir insan ikide bir de lüzumlu lüzumsuz gülerse o zaman başkasının yanında değeri,o zaman başkasının yanında değeri, itibarı az olur.itibarı az olur. Gülüşlerini kontrol etmesi lazım insanın.Gülüşlerini kontrol etmesi lazım insanın. Yersiz güldü mü bazen çok müşkül mevkide de kalır insan.Yersiz güldü mü bazen çok müşkül mevkide de kalır insan. Toplantılarda, konuşmalarda.Toplantılarda, konuşmalarda. Mesela karşındaki adam kederlidir, bir laf söyler.Mesela karşındaki adam kederlidir, bir laf söyler. Sen lüzumsuz olmadık diye de bir gülüversin.Sen lüzumsuz olmadık diye de bir gülüversin. Ya ne var burada hokkabaz mı oynuyor falan?Ya ne var burada hokkabaz mı oynuyor falan? Şey yapar adamcağız, alınır.Şey yapar adamcağız, alınır. Ne var, bir şey mi oldu?Ne var, bir şey mi oldu? Bir hatalı bir şey mi yaptım falan diye derhal şey yapar.

Bir hatalı bir şey mi yaptım falan diye derhal şey yapar.
Gülmesini insanın kontrol etmesi lazım.Gülmesini insanın kontrol etmesi lazım. Dikkat etmesi lazım ve çok gülmemesi lazım.Dikkat etmesi lazım ve çok gülmemesi lazım. Hele kahkayla gülmek yok tabii.Hele kahkayla gülmek yok tabii. Peygamber Efendimiz tebessüm tarzında gülmüş.Peygamber Efendimiz tebessüm tarzında gülmüş. Besim bir zatı celil.Besim bir zatı celil. Mütebessim çehreliymiş.Mütebessim çehreliymiş. Öyle dişleri görünecek kadarÖyle dişleri görünecek kadar tebessüm edip gülmüş ama kahkahayla gülmemiş.tebessüm edip gülmüş ama kahkahayla gülmemiş. O kahkayla gülmek iyi bir huy değildir.O kahkayla gülmek iyi bir huy değildir. Onun için insan gülmesine,Onun için insan gülmesine, güleceği zamana ve gülmesinin miktarına dikkat etmeli.güleceği zamana ve gülmesinin miktarına dikkat etmeli. Kah kah kah, kih kih kih gülmemeli.Kah kah kah, kih kih kih gülmemeli. Her yerde gülmemeli.Her yerde gülmemeli. İcabında kendisini gülünecek yerde bile tutmasını bilmeli.İcabında kendisini gülünecek yerde bile tutmasını bilmeli. Çünkü bazen dinimize zarar dokunacak.Çünkü bazen dinimize zarar dokunacak. İmanımıza zarar dokunacak.İmanımıza zarar dokunacak. Bizi günaha sokacak şeyler anlatırlar.Bizi günaha sokacak şeyler anlatırlar. Gülersen olmaz, başını sallayacaksın.Gülersen olmaz, başını sallayacaksın. Ne demek istiyorsun? Diyeceksin.

Ne demek istiyorsun? Diyeceksin.
Adam tutuyor, fıkra anlatıyor, bilmem ne anlatıyor.Adam tutuyor, fıkra anlatıyor, bilmem ne anlatıyor. Bir adam cennete girmiş de, meleğe şöyle demiş de,Bir adam cennete girmiş de, meleğe şöyle demiş de, oradan cehenneme geçmiş de.oradan cehenneme geçmiş de. Oyuncak mı cennet cehennem?Oyuncak mı cennet cehennem? Başka hiç alay edecek, dalga geçecek,Başka hiç alay edecek, dalga geçecek, fıkra anlatacak mevzu mu bulamadın?fıkra anlatacak mevzu mu bulamadın? Terazinin başına gelmiş de, şu olmuş da, bu gitmiş de.Terazinin başına gelmiş de, şu olmuş da, bu gitmiş de. Ahiret işleri, iman işleri alaya, eğlenceye gelir mi?Ahiret işleri, iman işleri alaya, eğlenceye gelir mi? Yani gülünmeyecek yerde de durmalı insan.Yani gülünmeyecek yerde de durmalı insan. Peygamber Efendimizle alay ediyor bir kimse.Peygamber Efendimizle alay ediyor bir kimse. Gülünür mü?Gülünür mü? Sen kiminle alay ediyorsun?Sen kiminle alay ediyorsun? Aklını başına toplasana, sen nesin?Aklını başına toplasana, sen nesin? Orada şey yapacaksın, kendisini insan tutmasını da bilmeli.

Orada şey yapacaksın, kendisini insan tutmasını da bilmeli.
Böyle olursa heybetli olur.Böyle olursa heybetli olur. Allah ona mehabet verir.Allah ona mehabet verir. Yani başka insanlar onun yanında yaptığı hareketlere dikkat ederler.Yani başka insanlar onun yanında yaptığı hareketlere dikkat ederler. Ölçülü davranmak, lüzumunu hissederler.Ölçülü davranmak, lüzumunu hissederler. Ben talebeliğimde böyle bir hatırlıyorum.Ben talebeliğimde böyle bir hatırlıyorum. Bana tesir etmiş.Bana tesir etmiş. Bizim okuduğumuz fakültedeBizim okuduğumuz fakültede bölümde bir asistan varmış, askermiş, o geldi.bölümde bir asistan varmış, askermiş, o geldi. Tanımıyoruz.Tanımıyoruz. Huyunu şeyini bilmiyoruz.Huyunu şeyini bilmiyoruz. Biz epeyce bir talebeyiz.Biz epeyce bir talebeyiz. O asker olduğu için onu görmemiştik.O asker olduğu için onu görmemiştik. Geldi. Nasıl bir insan olduğunu bilmiyorum.Geldi. Nasıl bir insan olduğunu bilmiyorum. Kapısını çaldım.Kapısını çaldım. Bir şey söyleyeceğim.Bir şey söyleyeceğim. O kadar saygılı bir ifadeyle karşıladı ki,O kadar saygılı bir ifadeyle karşıladı ki, buyurun efendi bir şey mi arzu ettiniz?buyurun efendi bir şey mi arzu ettiniz? Falan gibi. Unuttum kelimeyi ama.Falan gibi. Unuttum kelimeyi ama. Yani ben şöyle bir afalladım, hemen kendimi derledim, toparladım.Yani ben şöyle bir afalladım, hemen kendimi derledim, toparladım. Yani onun o gayet vakur,

Yani onun o gayet vakur,
saygılı, güzel konuşması,saygılı, güzel konuşması, derhal bende ona karşı hürmet etme duygusu hasıl etti.derhal bende ona karşı hürmet etme duygusu hasıl etti. Ama haa gel bilmem ne, gülerek mülerek bir şey şey yapsaydı,Ama haa gel bilmem ne, gülerek mülerek bir şey şey yapsaydı, bende hiç o duyguya kapılmadan,bende hiç o duyguya kapılmadan, yani saygısızlık etmezdim belki ama oyani saygısızlık etmezdim belki ama o kendime çekidüzen verme durumuna da gelmezdim.kendime çekidüzen verme durumuna da gelmezdim. Demek ki insan kendisinin hareketlerine,

Demek ki insan kendisinin hareketlerine,
konuşmasına, sözüne, hitabının şekline,konuşmasına, sözüne, hitabının şekline, tarzına dikkat ettiği nispetle karşıdan saygı görüyor.tarzına dikkat ettiği nispetle karşıdan saygı görüyor. Veyahut saygıyı kaybediyor.Veyahut saygıyı kaybediyor. Adam sana saygıyla işe başlar,Adam sana saygıyla işe başlar, bir ikisi senin konuşmanı dinler,bir ikisi senin konuşmanı dinler, bakar ki iş yok, o zaman saygıyı bırakır sana.bakar ki iş yok, o zaman saygıyı bırakır sana. Onun için lüzumsuz gülmeye de birOnun için lüzumsuz gülmeye de bir ambargo koyup dikkat etmek lazım.ambargo koyup dikkat etmek lazım. Yani lüzumsuz gülmemek lazım.Yani lüzumsuz gülmemek lazım. Ve men terake’l-mizâha müniha’l-behâe.

Ve men terake’l-mizâha müniha’l-behâe.
Ona buna takılıp alay etmeyi terk edene de

Ona buna takılıp alay etmeyi terk edene de
Allah kıymet paha ihsan eder.Allah kıymet paha ihsan eder. Şakaların çoğu kırıcı olur.Şakaların çoğu kırıcı olur. Ona buna takıldığın zamanOna buna takıldığın zaman çok kere karşındaki kırılır.çok kere karşındaki kırılır. Latife latif olmalı, hoş olmalı yani.Latife latif olmalı, hoş olmalı yani. Karşıdaki insanın kalbini kırmamalı,Karşıdaki insanın kalbini kırmamalı, onun haysiyetine dokunmamalı,onun haysiyetine dokunmamalı, onun kalbinde bir yara açmamalı.onun kalbinde bir yara açmamalı. Yara açarsa olmaz.Yara açarsa olmaz. Mizah, alay, eğlenme,Mizah, alay, eğlenme, takılma karşısındakiler dinimize güzel bir şey değildir.takılma karşısındakiler dinimize güzel bir şey değildir. Kimsenin haysiyetiyle oynamak müsaadesi bize verilmemiştir.Kimsenin haysiyetiyle oynamak müsaadesi bize verilmemiştir. Herkesi bir şerefli, haysiyetli insan kabul edipHerkesi bir şerefli, haysiyetli insan kabul edip ona göre davranırsak iyi olur yani.ona göre davranırsak iyi olur yani. O da bize karşı tavrını öyle yapar.O da bize karşı tavrını öyle yapar. Öğrenir hiç olmazsa yani.Öğrenir hiç olmazsa yani. Öyle bir insan değilse bile düzeltir kendisini.Öyle bir insan değilse bile düzeltir kendisini. Ve men terake hubbü’d-dünyâ müniha hübbe’l-âhirati.

Ve men terake hubbü’d-dünyâ müniha hübbe’l-âhirati.
Dünya sevgisini terk edene ahiret sevgisi verilir.

Dünya sevgisini terk edene ahiret sevgisi verilir.
Dünya sevgisi malum dünyalık sevgisi demektir.Dünya sevgisi malum dünyalık sevgisi demektir. Geçen haftalar izah etmiştik.Geçen haftalar izah etmiştik. Yoksa insanın normal bazı şeyleri sevmesi olağandır bu dünyada.Yoksa insanın normal bazı şeyleri sevmesi olağandır bu dünyada. Bazı şeyleri elbette sevecek.Bazı şeyleri elbette sevecek. Sevgiyi teşvik etmiştir dinimiz bizim.Sevgiyi teşvik etmiştir dinimiz bizim. Anamızı seveceğiz, evladımızı seveceğiz,Anamızı seveceğiz, evladımızı seveceğiz, işimizi seveceğiz,işimizi seveceğiz, dinimizi, imanımızı, ibadetimizi, Kur'an'ımızı,dinimizi, imanımızı, ibadetimizi, Kur'an'ımızı, kitabımızı, pek çok sevecek şeyimiz var elhamdülillah.kitabımızı, pek çok sevecek şeyimiz var elhamdülillah. Sevgi güzel şey.Sevgi güzel şey. Ama dünyalık sevgisi,Ama dünyalık sevgisi, dünyalığı hedef almak, dünyalığı gaye edinip,dünyalığı hedef almak, dünyalığı gaye edinip, onun için her türlü gayri meşru işi yapmaya razı olmak.onun için her türlü gayri meşru işi yapmaya razı olmak. Yani meznun olan, kötü olan budur.Yani meznun olan, kötü olan budur. Dünyalık mevki elde edeceğim diye,Dünyalık mevki elde edeceğim diye, dünyalık para elde edeceğim diye,dünyalık para elde edeceğim diye, dünyalık şöhret elde edeceğim diye,dünyalık şöhret elde edeceğim diye, itibar kazanacağım diye,itibar kazanacağım diye, meşru, gayri meşru her şeyi dere tepe dümdüz yapıpmeşru, gayri meşru her şeyi dere tepe dümdüz yapıp gitmek insana çok zarar verir.gitmek insana çok zarar verir. Onun için terk-i dünya yani dünyalık

Onun için terk-i dünya yani dünyalık
hevesini terk edecek insan.hevesini terk edecek insan. Böyle yaparsa Allah ona ahiretiBöyle yaparsa Allah ona ahireti sevme nimetini ihsan eder.sevme nimetini ihsan eder. Ahireti de seven insan da ahirete yarayacak,Ahireti de seven insan da ahirete yarayacak, amel terazisinde ağır çekecek,amel terazisinde ağır çekecek, hayırlı ameller işler,hayırlı ameller işler, cehennemden paçayı kurtarır, cennete dahil olur,cehennemden paçayı kurtarır, cennete dahil olur, Allah'ın sevgili kulları ile beraberAllah'ın sevgili kulları ile beraber ebedi zevk-ü sefaya erer.ebedi zevk-ü sefaya erer. Ve men tereke’l-iştiğâle bi uyûbi gayrihî

Ve men tereke’l-iştiğâle bi uyûbi gayrihî
müniha’l-islâha bi uyûbi nefsihî.müniha’l-islâha bi uyûbi nefsihî. Başkalarının ayıplarıyla meşgul olmayı terk eden kimseye

Başkalarının ayıplarıyla meşgul olmayı terk eden kimseye
Allah kendi ayıplarını, islah nimetini ihsan eder.Allah kendi ayıplarını, islah nimetini ihsan eder. Bazı kimseler vardır, kendisinde dünya kadar kusur olduğu haldeBazı kimseler vardır, kendisinde dünya kadar kusur olduğu halde herkese akıl satar.herkese akıl satar. Nasihat kolaydır çünkü.Nasihat kolaydır çünkü. Nasihati herkes çekebilir.Nasihati herkes çekebilir. Akıl öğretmek kolaydır ama yapmak zordur.Akıl öğretmek kolaydır ama yapmak zordur. Akıl öğretmek işini şeylere bırakmalı.Akıl öğretmek işini şeylere bırakmalı. Böyle yaşlı, görgülü, tecrübeli, bilgili,Böyle yaşlı, görgülü, tecrübeli, bilgili, hakikaten söylediği şeyleri kendi hayatında tatbik edenhakikaten söylediği şeyleri kendi hayatında tatbik eden kâmil kimselere bırakmalı.kâmil kimselere bırakmalı. Onlar nasihati etsin.Onlar nasihati etsin. Başkalarının ayıplarıyla insan çok meşgul oldu mu,Başkalarının ayıplarıyla insan çok meşgul oldu mu, kendisi çok zarar eder.kendisi çok zarar eder. Çünkü ayıbı gördükçe sevgi azalır.Çünkü ayıbı gördükçe sevgi azalır. O adamlar da kendisinin ayıbını gördü diye buna karşıO adamlar da kendisinin ayıbını gördü diye buna karşı artık kızgınlık duymaya başlarlar.artık kızgınlık duymaya başlarlar. Muhabbetler bozulur.Muhabbetler bozulur. 9 köyden kovulur insan.9 köyden kovulur insan. Hiç kimsenin sevmediği bir kimse haline gelir.Hiç kimsenin sevmediği bir kimse haline gelir. Herkese ayıbını söyledim diye herkes böyle şey yapıyor.Herkese ayıbını söyledim diye herkes böyle şey yapıyor. Söylenmez.Söylenmez. Söylenmez, her şeyin bir usulü var.Söylenmez, her şeyin bir usulü var. Kadı kör bile olsa, nasılsın kör kadı, iyi misin dediğin zamanKadı kör bile olsa, nasılsın kör kadı, iyi misin dediğin zaman kör kadı senin canına okur.kör kadı senin canına okur. Yani kördür ama körlüğünü söylediğin zaman olmaz.Yani kördür ama körlüğünü söylediğin zaman olmaz. Öyle demeyeceksin.Öyle demeyeceksin. Adamın birisi paşaymış eskiden.

Adamın birisi paşaymış eskiden.
Eski devirde yani Osmanlı zamanında.Eski devirde yani Osmanlı zamanında. Masasında bir sürü evrak var,Masasında bir sürü evrak var, kafası şişmiş sabahtan akşama kadar çalışmaktan.kafası şişmiş sabahtan akşama kadar çalışmaktan. Ondan sonra gözlüğünü aramış, bulamamış.Ondan sonra gözlüğünü aramış, bulamamış. O evrakı kaldırmış yok, bu evrakı kaldırmış yok.O evrakı kaldırmış yok, bu evrakı kaldırmış yok. Şöyle yapmış, böyle yapmış.Şöyle yapmış, böyle yapmış. Koca masanın üstünde bulamamış, sinirlenmiş.Koca masanın üstünde bulamamış, sinirlenmiş. Zili çalmış, müstahdemi çağırmış gelmiş içeri.Zili çalmış, müstahdemi çağırmış gelmiş içeri. Be adam demiş, nerede benim gözlüğüm, bul filan.Be adam demiş, nerede benim gözlüğüm, bul filan. Adamın kabahati yok.Adamın kabahati yok. Yani ne bağırıyorsa ama sinirlendi ya, mevkii de var.Yani ne bağırıyorsa ama sinirlendi ya, mevkii de var. Ötekisi de arif bir kimseymiş.Ötekisi de arif bir kimseymiş. Bakmış ki gözlük şöyle alnındaBakmış ki gözlük şöyle alnında adamın alnında duruyor gözlük,adamın alnında duruyor gözlük, şimdi gözlük alnınızda efendim ne diye bana bağırıp duruyorsunuz dese,şimdi gözlük alnınızda efendim ne diye bana bağırıp duruyorsunuz dese, doğru söylüyor ama o onun başka bir yerden acısını çıkartır onadoğru söylüyor ama o onun başka bir yerden acısını çıkartır ona yine yapacağını yapar, pişman eder onu söylediğini,yine yapacağını yapar, pişman eder onu söylediğini, çok usulüyle söylemiş.çok usulüyle söylemiş. Demiş ki; efendim demiş hiç merak etmeyin ben onu derhal bulurum demiş,Demiş ki; efendim demiş hiç merak etmeyin ben onu derhal bulurum demiş, ben onu buluncaya kadarben onu buluncaya kadar siz demiş şu alnınızdaki gözlükle idare edinsiz demiş şu alnınızdaki gözlükle idare edin ben onu öbür taraflarda arayayım hemen bulurum demiş.ben onu öbür taraflarda arayayım hemen bulurum demiş. Güzel bir usul ile söyleyince tabi adam gülmüş.Güzel bir usul ile söyleyince tabi adam gülmüş. Hay Allah, ya adam hiç orada mıymış demiş indirmiş.Hay Allah, ya adam hiç orada mıymış demiş indirmiş. Böyle başkasının ayıbını görmeyenBöyle başkasının ayıbını görmeyen kimselere Allah kendi ayıbını düzeltme nimetini verir diyor.kimselere Allah kendi ayıbını düzeltme nimetini verir diyor. Tabi insan kendi ayıbını düzeltte düzeltte de kâmil bir kimse olur.Tabi insan kendi ayıbını düzeltte düzeltte de kâmil bir kimse olur. Allah'ın sevgili bir kulu olur.Allah'ın sevgili bir kulu olur. Ve men terake tecessüse fî keyfiyetillâhi teâlâ

Ve men terake tecessüse fî keyfiyetillâhi teâlâ
müniha’l-berâete mine’n-nifâk.müniha’l-berâete mine’n-nifâk. Allah Teâlâ hazretlerinin

Allah Teâlâ hazretlerinin
işleri nasıl yaptığına dair tecessüsü terk eden kimseye deişleri nasıl yaptığına dair tecessüsü terk eden kimseye de Allah nifaktan, münafıklıktan beraat,Allah nifaktan, münafıklıktan beraat, kurtuluş nasip eder.kurtuluş nasip eder. Yani tecessüs de her şeyin aslını esasını araştırmak,Yani tecessüs de her şeyin aslını esasını araştırmak, kurcalayıcı olmak, herkesin işine burnunu sokmak iyi bir şey değildir.kurcalayıcı olmak, herkesin işine burnunu sokmak iyi bir şey değildir. Öyle yapmayan insan, haddini ölçüsünü bilen,Öyle yapmayan insan, haddini ölçüsünü bilen, karışacağı şeyi karışmayacağı şeyi iyi ölçen insan,karışacağı şeyi karışmayacağı şeyi iyi ölçen insan, münafıklıktan kurtulur diyor.münafıklıktan kurtulur diyor. Hz. Ömer Efendimiz bu sekiz şeyi saymış.Hz. Ömer Efendimiz bu sekiz şeyi saymış. Hem hatırda kalsın diye bir daha onları dua haline getirelim.Hem hatırda kalsın diye bir daha onları dua haline getirelim. Allah Teâlâ cümlemizi lüzumsuz sözlerden kurtarsın da

Allah Teâlâ cümlemizi lüzumsuz sözlerden kurtarsın da
hikmet versin.hikmet versin. Hikmet sahibi kullar eylesin.Hikmet sahibi kullar eylesin. Lüzumsuz bakışları terk etmeyi nasip etsin.Lüzumsuz bakışları terk etmeyi nasip etsin. Kalbimize huşu, haşyet versin.Kalbimize huşu, haşyet versin. Bi hürmeti esrarı suretil-Fatiha.

Bi hürmeti esrarı suretil-Fatiha.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2