Namaz Vakitleri

25 Zilhicce 1446
21 June 2025
İmsak
03:24
Güneş
05:25
Öğle
13:11
İkindi
17:11
Akşam
20:47
Yatsı
22:38
Detaylı Arama

İnsan İlişkilerinde Tevazu

Mehmed Zahid KOTKU

27 Rebîü'l-Âhir 1394 / 19.05.1974
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

İnsan İlişkilerinde Tevazu

Mehmed Zahid KOTKU

27 Rebîü'l-Âhir 1394 / 19.05.1974
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm.Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.Bismillâhirrahmânirrahîm. el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve’l-âkibetü li’l-müttekîn.

el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve’l-âkibetü li’l-müttekîn.
Vessalâtü vesselâmü alâ seyyi-dinâ Muhammedin ve âlihîVessalâtü vesselâmü alâ seyyi-dinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.ve sahbihî ecmaîn. İ’lemû eyyühe’l-ihvân enne efdale’l-kitâbi kitâbullah

İ’lemû eyyühe’l-ihvân enne efdale’l-kitâbi kitâbullah
ve enne efdale’l-hedyi hedyü Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve enne efdale’l-hedyi hedyü Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra’l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid’ahve şerra’l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid’ah ve külle bid’atin dalâleh ve külle dalâletin fi’n-nâri.ve külle bid’atin dalâleh ve külle dalâletin fi’n-nâri. Ve bi’s-senedi’l-muttasıli ile’n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem ennehû kâl:Ve bi’s-senedi’l-muttasıli ile’n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem ennehû kâl: Mâ min âdemiyyin illâ fî ra’sihî hakemetün biyedi melekin,

Mâ min âdemiyyin illâ fî ra’sihî hakemetün biyedi melekin,
feizâ tevâda’a kîle li’l-meleki:feizâ tevâda’a kîle li’l-meleki: İrfa’ hakemetehû, ve izâ tekebbera kîle li’l-meleki: Da’ hakemetehû.İrfa’ hakemetehû, ve izâ tekebbera kîle li’l-meleki: Da’ hakemetehû. An İbn Abbâs.An İbn Abbâs. Hep beraber bir istiğfar edelim.

Hep beraber bir istiğfar edelim.
Estağfirullah. Estağfirullah. Estağfirullah

Estağfirullah. Estağfirullah. Estağfirullah
Estağfirullah.Estağfirullah. Estağfirullah.Estağfirullah. Estağfirullah el-azîm el-kerîm ellezî lâ ilâhe illâ hûEstağfirullah el-azîm el-kerîm ellezî lâ ilâhe illâ hû el hayye'l-kayyûme ve etûbü ileyh.el hayye'l-kayyûme ve etûbü ileyh. Ve es'elühü't-tevbete ve'l-mağfirate ve'l-hidâyete lenâVe es'elühü't-tevbete ve'l-mağfirate ve'l-hidâyete lenâ innehû hüve't-tevvâbürrahiminnehû hüve't-tevvâbürrahim tevbete abdin zâlimin li-nefsihîtevbete abdin zâlimin li-nefsihî lâ yemlikü li-nefsihî mevten ve lâ hayâten ve lâ nüşûrâ.lâ yemlikü li-nefsihî mevten ve lâ hayâten ve lâ nüşûrâ. Allahümme ente Rabbî lâ ilâhe illâ ente halaktenî

Allahümme ente Rabbî lâ ilâhe illâ ente halaktenî
ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve va'dike mesteta'tü.ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve va'dike mesteta'tü. Eûzü bike min şerri mâ sana'tü ebû'u leke bi ni'metike aleyyeEûzü bike min şerri mâ sana'tü ebû'u leke bi ni'metike aleyye ve ebû'u bizenbî fağfirlî zünûbî.ve ebû'u bizenbî fağfirlî zünûbî. Fe innehû lâ yeğfiru'z-zünûbe illâ ente.Fe innehû lâ yeğfiru'z-zünûbe illâ ente. Bir de salavât-ı şerîfe okuyalım

Bir de salavât-ı şerîfe okuyalım
Allahümme salli salâten kâmileten

Allahümme salli salâten kâmileten
ve sellim selâmen tâmmenve sellim selâmen tâmmen alâ seyyidinâ Muhammedin'illezî tenhallu bihi'l-ukâdualâ seyyidinâ Muhammedin'illezî tenhallu bihi'l-ukâdu ve tenfericû bihi'l-kürâbüve tenfericû bihi'l-kürâbü ve tukdâ bihi'l-havâicüve tukdâ bihi'l-havâicü ve tünâlü bihi'r-rağâibüve tünâlü bihi'r-rağâibü ve hüsnü'l-havâtimi ve yüsteska'l-ğamâmü bi-vechihi'l-Kerîm.ve hüsnü'l-havâtimi ve yüsteska'l-ğamâmü bi-vechihi'l-Kerîm. Ve alâ âlihî ve sahbihî fî-külli lemhatin ve nefesinVe alâ âlihî ve sahbihî fî-külli lemhatin ve nefesin bi-adedi külli ma'lûmin lek.bi-adedi külli ma'lûmin lek. Cenâb-ı Hak cümlemizi Peygamberimizin şefaatine nâil eylesin.

Cenâb-ı Hak cümlemizi Peygamberimizin şefaatine nâil eylesin.
Hakiki tövbekâr kullarının arasına kabul buyursun.Hakiki tövbekâr kullarının arasına kabul buyursun. Bugünkü dersimizin başı tevazudan, tevazuyu bize beyan eder.

Bugünkü dersimizin başı tevazudan, tevazuyu bize beyan eder.
Bunu cuma dersimizde okumuş idiysek de,Bunu cuma dersimizde okumuş idiysek de, ehemmiyetine binaen bugün tekrar diyorum.ehemmiyetine binaen bugün tekrar diyorum. Tevazu, alçak gönüllülük; tekebbür, büyüklenme.Tevazu, alçak gönüllülük; tekebbür, büyüklenme. Tevazu eden insanları Cenâb-ı Hak seviyor.Tevazu eden insanları Cenâb-ı Hak seviyor. Tekebbür eden, büyüklenen insanları da sevmiyor.Tekebbür eden, büyüklenen insanları da sevmiyor. İnsanlar bu tekebbür olsun, tevazu olsun,İnsanlar bu tekebbür olsun, tevazu olsun, bazen hilkat itibariyle ta küçük yaşından itibaren insanlarabazen hilkat itibariyle ta küçük yaşından itibaren insanlara arz olan bir beladır.arz olan bir beladır. İnsan gerek bilgisinden, gerek servetinden, gerek gücünden,İnsan gerek bilgisinden, gerek servetinden, gerek gücünden, kuvvetinden nâşî kendisinde bir böbürlenme olur.kuvvetinden nâşî kendisinde bir böbürlenme olur. Ben böyle bir adamım gibilerden.Ben böyle bir adamım gibilerden. Kendisinden ufak gördüğü insanlara karşı bir çalım satar.Kendisinden ufak gördüğü insanlara karşı bir çalım satar. Çalım satması tabir ettiğimiz.Çalım satması tabir ettiğimiz. Tevazu.Tevazu. Bu çok çirkin bir şey olduğundan dolayı,Bu çok çirkin bir şey olduğundan dolayı, Cenâb-ı Peygamberimiz şöyle bir misal ile bize bunu anlatmak istiyor.Cenâb-ı Peygamberimiz şöyle bir misal ile bize bunu anlatmak istiyor. Herkesin, her âdemoğlunun başında demirden bir gem vardır.Herkesin, her âdemoğlunun başında demirden bir gem vardır. Demirden, hakeme dedikleri.Demirden, hakeme dedikleri. Bu gem bir meleğin elindedir.Bu gem bir meleğin elindedir. Mânevî bir gemdir. Meleğin elindedir. Görünmez.Mânevî bir gemdir. Meleğin elindedir. Görünmez. Ancak erbabı görür. Gözü açık olanlar.Ancak erbabı görür. Gözü açık olanlar. Bir insan ki tevazu sahibidir, alçak gönüllüdür.

Bir insan ki tevazu sahibidir, alçak gönüllüdür.
Herkese karşı çocukla çocuk olur. Büyükle büyük olur.Herkese karşı çocukla çocuk olur. Büyükle büyük olur. Haddini bilir.Haddini bilir. Bu tevazu ettiği takdirde o meleğe denirmiş ki, bunun kıymetini arttır.Bu tevazu ettiği takdirde o meleğe denirmiş ki, bunun kıymetini arttır. Kıymetini yükselt. Kıymetini yükselt. Kaldır bunu. Refe’ahullâh.Kıymetini yükselt. Kıymetini yükselt. Kaldır bunu. Refe’ahullâh. Yükseltir o. Kıymet itibariyle yükselir.Yükseltir o. Kıymet itibariyle yükselir. Kendisi ne kadar ufak olursa da olsun. İndi İlâhî'de kıymeti artar yani.Kendisi ne kadar ufak olursa da olsun. İndi İlâhî'de kıymeti artar yani. Aksi takdirde kendisindeki bir varlıktan dolayıAksi takdirde kendisindeki bir varlıktan dolayı bazen fakirlerde de olur bu yani hiçbir şeysi olmayan bir fakirde debazen fakirlerde de olur bu yani hiçbir şeysi olmayan bir fakirde de bir kibir denilen bir şey vardır, o da onun şeysine bakmaz da haline bakmaz da.bir kibir denilen bir şey vardır, o da onun şeysine bakmaz da haline bakmaz da. Bunda da olur böyle bir büyüklenme.Bunda da olur böyle bir büyüklenme. Bazen tıynette, bazen de anadan babadan geçme bir miras olaraktan geçer.Bazen tıynette, bazen de anadan babadan geçme bir miras olaraktan geçer. Bu da böyle bir büyüklendi miydi, ona karşı da meleğe denirmiş ki:Bu da böyle bir büyüklendi miydi, ona karşı da meleğe denirmiş ki: Bunun gemlerini indir aşağıya. Batır yere yani.

Bunun gemlerini indir aşağıya. Batır yere yani.
Düşür bunu aşağıya.Düşür bunu aşağıya. Tevâda’a tefahullah vemen tekebbere vedahullah.Tevâda’a tefahullah vemen tekebbere vedahullah. Kıymeti düşürülür. Kendisi belki büyük bir insandır.Kıymeti düşürülür. Kendisi belki büyük bir insandır. Herkes elini ayağını öper.Herkes elini ayağını öper. İtibar eder ama ind-i İlâhîyede kıymeti kalmaz.İtibar eder ama ind-i İlâhîyede kıymeti kalmaz. Ve meleklere de bunun kıymetini düşürmesi için kendisine böyle bir emir verilir.

Ve meleklere de bunun kıymetini düşürmesi için kendisine böyle bir emir verilir.
Bunu ikinci bir misal ile de şöyle anlatıyor Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem.Bunu ikinci bir misal ile de şöyle anlatıyor Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem. Mâ min âdemiyyin illâ ve fî ra’sihî silsiletâni:

Mâ min âdemiyyin illâ ve fî ra’sihî silsiletâni:
Hiçbir adam yoktur ki, o adamın başı ucunda bir silsile.

Hiçbir adam yoktur ki, o adamın başı ucunda bir silsile.
Demir zincir yani böyle silsilesi vardır.Demir zincir yani böyle silsilesi vardır. Herkesin başı ucunda demirden bir silsile vardır.Herkesin başı ucunda demirden bir silsile vardır. Bu silsilenin birisi, iki tane yani iki silsile vardır.Bu silsilenin birisi, iki tane yani iki silsile vardır. Birisi yedi kat göğün üstüne kadar çıkarılır,Birisi yedi kat göğün üstüne kadar çıkarılır, birisi de yedi kat yerin dibine kadar indirilir.birisi de yedi kat yerin dibine kadar indirilir. Yani bir ucu yedi kat gökte, bir ucu yedi kat yerde.Yani bir ucu yedi kat gökte, bir ucu yedi kat yerde. Daha açık bir misal ile bize izah ediyor.Daha açık bir misal ile bize izah ediyor. Feizâ tevâda’a.

Feizâ tevâda’a.
Bu bir insan ki tevazu sahibidir, alçak gönüllüdür.

Bu bir insan ki tevazu sahibidir, alçak gönüllüdür.
Tevazuun aslı alçak gönüllü, alçak gönüllüdür.Tevazuun aslı alçak gönüllü, alçak gönüllüdür. Kimseye karşı böbürlenmez, hatır yıkmaz, gönül kırmaz, acı söylemez.Kimseye karşı böbürlenmez, hatır yıkmaz, gönül kırmaz, acı söylemez. Acı söylemek, gönül yıkmak kibrin alametidir.Acı söylemek, gönül yıkmak kibrin alametidir. Senin karşındaki de Allah'ın yarattığı bir mahlûktur.Senin karşındaki de Allah'ın yarattığı bir mahlûktur. Belki aklı kısadır, zayıftır, biçaredir,Belki aklı kısadır, zayıftır, biçaredir, birçok noksanlıkları vardır amma ona karşı acı söylemek,birçok noksanlıkları vardır amma ona karşı acı söylemek, onun hatırını kırmak, gönlünü yıkmak insana yakışmaz.onun hatırını kırmak, gönlünü yıkmak insana yakışmaz. Onun için tevazu edersin ona, onun anlayacağı şekilde,Onun için tevazu edersin ona, onun anlayacağı şekilde, daha mülâyim, daha hoşça, anlamadığı mesela, ne kalpazan adamsın,daha mülâyim, daha hoşça, anlamadığı mesela, ne kalpazan adamsın, ne kalın kafalı adamsın, anlamıyorsun kaç defadır söylüyorum,ne kalın kafalı adamsın, anlamıyorsun kaç defadır söylüyorum, sakın böyle laf denmez.sakın böyle laf denmez. O da Allah'ın yarattığı, zayıf yaratılmış kafası, anlayamıyor.O da Allah'ın yarattığı, zayıf yaratılmış kafası, anlayamıyor. Daha güzel söyle, daha açık söyle, daha usul söyle,Daha güzel söyle, daha açık söyle, daha usul söyle, daha anlatmaya çalış. Darılma, bağırma, çağırma.daha anlatmaya çalış. Darılma, bağırma, çağırma. Böyle tevazu yaptığı vakitte.

Böyle tevazu yaptığı vakitte.
Refe’ahullâhü bi’s-silsileti ile’s-semâi.

Refe’ahullâhü bi’s-silsileti ile’s-semâi.
Bu silsilesi var ya, zinciri, bu zincir, yani görünmeyen bir şey bu tabi,

Bu silsilesi var ya, zinciri, bu zincir, yani görünmeyen bir şey bu tabi,
gözde mânevi bir şey.gözde mânevi bir şey. Yedi kat semanın üzerine kadar bunun mevkii yükseltilir.Yedi kat semanın üzerine kadar bunun mevkii yükseltilir. Yedi kati semanın üstüne kadar mevki yükseltilir.Yedi kati semanın üstüne kadar mevki yükseltilir. Çok büyük kıymet sahibi oldu yani.Çok büyük kıymet sahibi oldu yani. Tevazu, hoşuna gidiyor Cenâb-ı Hak.Tevazu, hoşuna gidiyor Cenâb-ı Hak. Ve izâ tecebbera.

Ve izâ tecebbera.
Tecebberâ, tekebberâ demek. Tekebbür ediyor.

Tecebberâ, tekebberâ demek. Tekebbür ediyor.
Ona bağırıyor, berikini çağırıyor, dövüyor, vuruyor.Ona bağırıyor, berikini çağırıyor, dövüyor, vuruyor. Zulmün envaını yapıyor. Kibir, gururun icapları nelerse yapıyor.Zulmün envaını yapıyor. Kibir, gururun icapları nelerse yapıyor. Veda’ahullâhü bi’s-silsileti ile’l-ardı’s-sâbi’ati.

Veda’ahullâhü bi’s-silsileti ile’l-ardı’s-sâbi’ati.
Yerin dibine kadar, zincirleri bu çekildi, çekilir, indirilir aşağıya.

Yerin dibine kadar, zincirleri bu çekildi, çekilir, indirilir aşağıya.
Kıymeti hiç kalmaz ind-i İlâhîye’de yani. Kıymetsiz bir adam oldu.Kıymeti hiç kalmaz ind-i İlâhîye’de yani. Kıymetsiz bir adam oldu. Allah kusurlarımızı affetsin de, bu tekebbür hakkında, tevazu hakkında,

Allah kusurlarımızı affetsin de, bu tekebbür hakkında, tevazu hakkında,
diğer kitaplarda daha çok geniş tafsilat varsa dadiğer kitaplarda daha çok geniş tafsilat varsa da burada geçen bu iki hadîs, insan için kâfidir yani.burada geçen bu iki hadîs, insan için kâfidir yani. İnsan için kâfidir.İnsan için kâfidir. Tekebbür yalnız kibir bir Allah Celle Alâ'ya yakışır, başkasına yakışmaz.Tekebbür yalnız kibir bir Allah Celle Alâ'ya yakışır, başkasına yakışmaz. Çünkü büyük O'dur. Ondan başka büyük kimse yoktur. Hepimiz kuluz.Çünkü büyük O'dur. Ondan başka büyük kimse yoktur. Hepimiz kuluz. Şimdi bakınız bir tane daha:

Şimdi bakınız bir tane daha:
Mâ min imâmin ve lâ vâlin yağliku bâbehû dûne zevi’l-hâceti

Mâ min imâmin ve lâ vâlin yağliku bâbehû dûne zevi’l-hâceti
ve’l-halleti ve’l-meskeneti, illâ ağlekallâhü ebvâbe’s-semâi dûne halletihîve’l-halleti ve’l-meskeneti, illâ ağlekallâhü ebvâbe’s-semâi dûne halletihî ve hâcetîhî ve meskenetihî.ve hâcetîhî ve meskenetihî. İdareci kimseler, kimler olursa olsun.

İdareci kimseler, kimler olursa olsun.
Onlar ki, düâfaya karşı, düâfaya karşı merhametsizce hareket ediyorlar,Onlar ki, düâfaya karşı, düâfaya karşı merhametsizce hareket ediyorlar, onların isteklerini, dileklerini dinlemiyorlar.onların isteklerini, dileklerini dinlemiyorlar. Onların isteklerini ve dileklerini dinlemiyorlar.Onların isteklerini ve dileklerini dinlemiyorlar. Kapılarını kapıyorlar, huzurlarına almıyorlar, hacetlerini dinlemiyorlar.Kapılarını kapıyorlar, huzurlarına almıyorlar, hacetlerini dinlemiyorlar. İşlerini görmüyorlar.İşlerini görmüyorlar. Ki,Ki, zevi’l-hâceti ve’l-halleti ve’l-meskeneti.

zevi’l-hâceti ve’l-halleti ve’l-meskeneti.
Fakir ve miskin ve hacet sahiplerini huzurlarına kabul edip dertlerini de dinlemiyorlar,

Fakir ve miskin ve hacet sahiplerini huzurlarına kabul edip dertlerini de dinlemiyorlar,
dinleseler de kulak asmıyorlar.dinleseler de kulak asmıyorlar. İllâ ağlekallâhü ebvâbe’s-semâi.

İllâ ağlekallâhü ebvâbe’s-semâi.
Cenâb-ı Hak da bunlara karşı semâ kapılarını kapar,

Cenâb-ı Hak da bunlara karşı semâ kapılarını kapar,
bunlar da Allah'a karşı olan ihtiyaçlarını ne kadar arz ederlerse arz etsinler,bunlar da Allah'a karşı olan ihtiyaçlarını ne kadar arz ederlerse arz etsinler, Cenâb-ı Hak da bunların ihtiyaçlarına kulak asmaz.Cenâb-ı Hak da bunların ihtiyaçlarına kulak asmaz. Sen benim kullarıma karşı kulak asmadın,Sen benim kullarıma karşı kulak asmadın, senin de ihtiyaçlarını biz kulak asmayız diyerektensenin de ihtiyaçlarını biz kulak asmayız diyerekten böyle bir cevap veriyor kendisine.böyle bir cevap veriyor kendisine. Mâ min’imriin müslimin ye’ûdü müslimen illâ’bte’asellâhü seb’îne elfe melekin

Mâ min’imriin müslimin ye’ûdü müslimen illâ’bte’asellâhü seb’îne elfe melekin
yüsallûne aleyhi fî eyyi sâ’âti’n-nehâri kâneyüsallûne aleyhi fî eyyi sâ’âti’n-nehâri kâne hattâ yümsiye.hattâ yümsiye. Birbirlerini Müslümanların ziyaret etmelerinin fedâili hakkında.

Birbirlerini Müslümanların ziyaret etmelerinin fedâili hakkında.
Müslümanların birbirlerini ziyaret etmelerininMüslümanların birbirlerini ziyaret etmelerinin fedâili hakkında buyuruluyor ki,fedâili hakkında buyuruluyor ki, hiçbir Müslüman yoktur ki bir Müslüman kardeşini ziyaret etsin.hiçbir Müslüman yoktur ki bir Müslüman kardeşini ziyaret etsin. İster iadeyi ziyaret olsun, ister ziyaretin kendisi olsun,İster iadeyi ziyaret olsun, ister ziyaretin kendisi olsun, böyle bir ziyaret olur.böyle bir ziyaret olur. Bu ziyaretinden dolayı Cenâb-ı Hak o adama mükâfatanBu ziyaretinden dolayı Cenâb-ı Hak o adama mükâfatan tam 70 bin melek gönderir duacı olarak.tam 70 bin melek gönderir duacı olarak. Yetmiş bin melek, buradaki melek kesretinden ibaret, sayısını Allah bilir yani.Yetmiş bin melek, buradaki melek kesretinden ibaret, sayısını Allah bilir yani. Çok miktarda melek gönderir, bu meleklerÇok miktarda melek gönderir, bu melekler bu adam için bu zahid için dua eder dururlar.bu adam için bu zahid için dua eder dururlar. Ne zamana kadar?

Ne zamana kadar?
Hattâ yümsiye.

Hattâ yümsiye.
Gündüzün gittiyse, ta akşam oluncaya kadar, karanlık basıncaya kadar

Gündüzün gittiyse, ta akşam oluncaya kadar, karanlık basıncaya kadar
bu adama dua eder dururlar. Ya Rabbi! Bunun vücuduna afiyet ver,bu adama dua eder dururlar. Ya Rabbi! Bunun vücuduna afiyet ver, işini rast getir, işte ömrünü uzun et, nelerse artık.işini rast getir, işte ömrünü uzun et, nelerse artık. Hacetlerini ihsan eyle, çeşit dualar da yaparlar.Hacetlerini ihsan eyle, çeşit dualar da yaparlar. Ve eyyi sâ’âti’l-leyli kâne hattâ yusbiha.

Ve eyyi sâ’âti’l-leyli kâne hattâ yusbiha.
Gece akşam vakti yaptıysa bu ziyareti,

Gece akşam vakti yaptıysa bu ziyareti,
ta sabaha kadar yine bu melekler, bu insanlar için duacı olurlar.ta sabaha kadar yine bu melekler, bu insanlar için duacı olurlar. Bu ne büyük nimettir değil mi?Bu ne büyük nimettir değil mi? Bundan daha büyük bir teşvik olur mu acaba insanlara?Bundan daha büyük bir teşvik olur mu acaba insanlara? Fakat Allah gönüllerimize nur ihsan buyursun, idrak nasip buyursun,Fakat Allah gönüllerimize nur ihsan buyursun, idrak nasip buyursun, birbirlerinizi ziyaret nasib-i müyesser eylesin.birbirlerinizi ziyaret nasib-i müyesser eylesin. Büyük küçük dememeli, eş dost birbirlerini daima

Büyük küçük dememeli, eş dost birbirlerini daima
hiç olmazsa haftada, hiç olmazsa ayda,hiç olmazsa haftada, hiç olmazsa ayda, hele akraba-u taallukat olursa mühimdir çok.hele akraba-u taallukat olursa mühimdir çok. Her zaman böyle ziyaretlerine girip gelmek adeta vaciptir. Bakın yine.Her zaman böyle ziyaretlerine girip gelmek adeta vaciptir. Bakın yine. Mâ min’imriin müslimin yünki liferasihî şe'îran,

Mâ min’imriin müslimin yünki liferasihî şe'îran,
sümme yu’allikuhû ‘aleyhi illâ kütibe lehû bikülli habbetin hasenetün.sümme yu’allikuhû ‘aleyhi illâ kütibe lehû bikülli habbetin hasenetün. Müslümanların her şeysi sevaptır.

Müslümanların her şeysi sevaptır.
Yalnız niyetlerin sahih olması, muhlis olması lazımdır.Yalnız niyetlerin sahih olması, muhlis olması lazımdır. Bir insanın bir atı var. Direkt kendine nefsi için besliyor.Bir insanın bir atı var. Direkt kendine nefsi için besliyor. Direkt icabında muharebelere gitmek için besliyor. Direkt icabında muharebelere gitmek için besliyor. Nasıl besliyorsa besliyor. Bu atının tabi yemi lazım.Nasıl besliyorsa besliyor. Bu atının tabi yemi lazım. Bu atın yemini lalettayin ambardan alıp da koymuyor önüne,Bu atın yemini lalettayin ambardan alıp da koymuyor önüne, elekten geçiriyor, eliyor, temizliyor, içinde taş ve zararlı bir şeyler varsa ayırıyor,elekten geçiriyor, eliyor, temizliyor, içinde taş ve zararlı bir şeyler varsa ayırıyor, temiz olarak hayvanın önüne koyuyor, torbasını asıyor, yiyor.temiz olarak hayvanın önüne koyuyor, torbasını asıyor, yiyor. Bu hayvana böyle dikkatle baktığımdan dolayı tımarı da bunun içinde dâhil.Bu hayvana böyle dikkatle baktığımdan dolayı tımarı da bunun içinde dâhil. Bu adamın verdiği her arpasının tanesine bir hasene verilir diyor.Bu adamın verdiği her arpasının tanesine bir hasene verilir diyor. Yani hayvana bakarken bile dikkatle bakmayı tavsiye etmekle beraberYani hayvana bakarken bile dikkatle bakmayı tavsiye etmekle beraber hayvana bakılırken böyle bir tavsiyede,hayvana bakılırken böyle bir tavsiyede, insana bakılırken ne olacak acaba?insana bakılırken ne olacak acaba? Bu hayvandır, bakılacak fakat kendi yavrusu, eşi, dostu, vatan kardeşi,Bu hayvandır, bakılacak fakat kendi yavrusu, eşi, dostu, vatan kardeşi, buna bakmanın lüzumunda ne kadarbuna bakmanın lüzumunda ne kadar titiz davranmanın lüzumuna ne güzel belirtiyor.titiz davranmanın lüzumuna ne güzel belirtiyor. Mâ min’imriin yehzülü’mraen müslimen

Mâ min’imriin yehzülü’mraen müslimen
fi mevtinin yentekisu fihi min irdıhi.fi mevtinin yentekisu fihi min irdıhi. Ve yentehikü fihi min hürmetihi illa hazelehüllahu.Ve yentehikü fihi min hürmetihi illa hazelehüllahu. Bunu hep dinlemişizdir, çok defalar.

Bunu hep dinlemişizdir, çok defalar.
Fakat yine burada da okuyoruz ve güzelce dinleyelimFakat yine burada da okuyoruz ve güzelce dinleyelim ve Allahu Teâlâ'dan af dileyelim.ve Allahu Teâlâ'dan af dileyelim. Allah bizi ıslah eylesin.Allah bizi ıslah eylesin. İyi, olgun, güzel bir Müslüman yapsın bizi Cenâb-ı Hak.İyi, olgun, güzel bir Müslüman yapsın bizi Cenâb-ı Hak. Cenâb-ı Peygamberimizin bir duası var. Aklıma gelince söylerim.Cenâb-ı Peygamberimizin bir duası var. Aklıma gelince söylerim. Mâ min’imriin. Hiçbir kimse yoktur ki.

Mâ min’imriin. Hiçbir kimse yoktur ki.
Yehzülü’mraen müslimen. Yahzûl, yardımı terk ediyor.Yehzülü’mraen müslimen. Yahzûl, yardımı terk ediyor. İmraen müslimen.İmraen müslimen. Bir Müslüman kardeşinin yardıma ihtiyacı olduğu bir yerde,Bir Müslüman kardeşinin yardıma ihtiyacı olduğu bir yerde, o Müslüman kardeşine gücü yettiği halde, o Müslüman kardeşine gücü yettiği halde, yardım etmemenin zararı olaraktan ki,yardım etmemenin zararı olaraktan ki, oradaki Müslüman kardeşi, fi mevtinin, bir yerde o kardeş ki,oradaki Müslüman kardeşi, fi mevtinin, bir yerde o kardeş ki, ve yentehisü fihi min irdıhi.ve yentehisü fihi min irdıhi. O kardeş orada çekiştiriliyor. O kardeş orada çekiştiriyor.O kardeş orada çekiştiriliyor. O kardeş orada çekiştiriyor. Ne fena adam. Kumarbazdır, içkicidir, sarhoştur, işte şöyledir, böyledir,Ne fena adam. Kumarbazdır, içkicidir, sarhoştur, işte şöyledir, böyledir, birçok ayıplarını sayıyorlar, döküyorlar ortaya kardeşin.birçok ayıplarını sayıyorlar, döküyorlar ortaya kardeşin. Şimdi hiçbir insan yoktur ki, Peygamberler müstesna,Şimdi hiçbir insan yoktur ki, Peygamberler müstesna, büyük evliyâlar varmış falan. Herkes iyiliği de vardır, kötülüğü de vardır.büyük evliyâlar varmış falan. Herkes iyiliği de vardır, kötülüğü de vardır. İyiliği varsa kötülüğü de vardır.

İyiliği varsa kötülüğü de vardır.
Ne kadar sarhoş bir adam olursa olsun,Ne kadar sarhoş bir adam olursa olsun, bakarsın bazı iyilikler yapar ki o iyilikleri başkası yapamaz.bakarsın bazı iyilikler yapar ki o iyilikleri başkası yapamaz. Ama sarhoş bu ya, ama onun yaptığını sen yapamıyorsun bugün.Ama sarhoş bu ya, ama onun yaptığını sen yapamıyorsun bugün. Başka adam öyle bir kötülük yapar ki o kötülüğü de başkası yapamaz.Başka adam öyle bir kötülük yapar ki o kötülüğü de başkası yapamaz. Yani herkeste iyilik tarafı da vardır, kötülük tarafı da vardır.Yani herkeste iyilik tarafı da vardır, kötülük tarafı da vardır. Beşeriyet iktizası bazen insanlardan hatalar sadır olur,

Beşeriyet iktizası bazen insanlardan hatalar sadır olur,
olmamak imkânlar haricindedir.olmamak imkânlar haricindedir. Hatalar sadır olunca o hataları dile dolayıp daHatalar sadır olunca o hataları dile dolayıp da o adamı rezil rüsva edercesine şurada burada yermek,o adamı rezil rüsva edercesine şurada burada yermek, onun şerefini, haysiyetini kırmak Ve yentehikü.onun şerefini, haysiyetini kırmak Ve yentehikü. Diyor ki, yani bir eti parçalarsın böyle, parçalıyorsun,Diyor ki, yani bir eti parçalarsın böyle, parçalıyorsun, onun gibi böyle parçalıyorsun onu.onun gibi böyle parçalıyorsun onu. Şerefiyle oynuyorsun, namusuyla oynuyorsun,Şerefiyle oynuyorsun, namusuyla oynuyorsun, ırz dedikleriniz şey ki onunla oynuyorsun.ırz dedikleriniz şey ki onunla oynuyorsun. Burada sen de onlara iştirak ediyorsun. Sen de oradasın da.Burada sen de onlara iştirak ediyorsun. Sen de oradasın da. Bunlara karşı yahu demeyin öyle be.Bunlara karşı yahu demeyin öyle be. O adam öyledir ama bak böyle böyle de o adamda meziyetler vardır.O adam öyledir ama bak böyle böyle de o adamda meziyetler vardır. Böyle böyle de o adamın iyilikleri vardır.Böyle böyle de o adamın iyilikleri vardır. Böyle böyle fedakârlıkları da vardır.Böyle böyle fedakârlıkları da vardır. Bunları siz hiç unuttunuz mu ne çabuk?Bunları siz hiç unuttunuz mu ne çabuk? Şimdi bugün böyle bir hatası da olmuştur belki ama şimdi onun da sırası mı artık?Şimdi bugün böyle bir hatası da olmuştur belki ama şimdi onun da sırası mı artık? Bırakın onları filan diyerekten.Bırakın onları filan diyerekten. Bunları susturmaya gayret etmeyi tavsiye ediyor.Bunları susturmaya gayret etmeyi tavsiye ediyor. Bu hepimize bir vazife düşüyor.Bu hepimize bir vazife düşüyor. Çünkü hiçbir Müslüman yoktur ki bir işi ayıplar.Çünkü hiçbir Müslüman yoktur ki bir işi ayıplar. Bu da yapılır mı ya der. Yaptığın şu işe bak.Bu da yapılır mı ya der. Yaptığın şu işe bak. Ne kötü iş. Bu da yapılır mı der.Ne kötü iş. Bu da yapılır mı der. İşte bunu ayıplayan mutlaka o ayıbı işlemedikçe ölmez.İşte bunu ayıplayan mutlaka o ayıbı işlemedikçe ölmez. O ayıbı işlemedikçe Allah onun canı almayacak.O ayıbı işlemedikçe Allah onun canı almayacak. Ayıpladığının cezası olaraktan.Ayıpladığının cezası olaraktan. Canım beşerdir bir hata yapmışız, ne yapalım?Canım beşerdir bir hata yapmışız, ne yapalım? Bunu böyle ayıplayacağına, onun için dua etmek düşer bize.

Bunu böyle ayıplayacağına, onun için dua etmek düşer bize.
Ya Rabbi! Kurtar bu kardeşimizi, bu hatadan, bu kusurdan demek düşerken,Ya Rabbi! Kurtar bu kardeşimizi, bu hatadan, bu kusurdan demek düşerken, onu böyle dile destan ediyoruz, berbat etti ortalığı, şöyle etti şöyle etti,onu böyle dile destan ediyoruz, berbat etti ortalığı, şöyle etti şöyle etti, böyle bir şeyden, böyle bir şeyden diyerekten.böyle bir şeyden, böyle bir şeyden diyerekten. Şimdi bunun iki cezası var. Birisi gıybet. Gıybet dediğimiz şey var ya,Şimdi bunun iki cezası var. Birisi gıybet. Gıybet dediğimiz şey var ya, Cenâb-ı Hak ondan da bizi men ediyor.Cenâb-ı Hak ondan da bizi men ediyor. Neden men ediyor? Ölü kardeşin etine benzetiyor.Neden men ediyor? Ölü kardeşin etine benzetiyor. Bir insan ölmüş bir kardeşinin etini yer mi? Kardeşin ölmüş.

Bir insan ölmüş bir kardeşinin etini yer mi? Kardeşin ölmüş.
Öz kardeşin ölmüş. E onun açsın, aç ol, tok ol.Öz kardeşin ölmüş. E onun açsın, aç ol, tok ol. Onun etinden kesip de yer misin yahu? Yemezsin kardeşini.Onun etinden kesip de yer misin yahu? Yemezsin kardeşini. E bu kardeşinin etini yemiyorsan, onun namusunun aleyhine konuşmaktır,E bu kardeşinin etini yemiyorsan, onun namusunun aleyhine konuşmaktır, o eti yemekten daha beterdir.o eti yemekten daha beterdir. Esteîzü billah;

Esteîzü billah;
Yâ eyyuhâllezîne âmenûctenibû kesîran mine-z’zanni

Yâ eyyuhâllezîne âmenûctenibû kesîran mine-z’zanni
inne ba’da-z’zanni ism(un) velâ tecessesû velâ yağtebinne ba’da-z’zanni ism(un) velâ tecessesû velâ yağteb ba’dukum ba’dâ(an) eyuhibbu ehadukum en ye’küle lahme ehîhi meyten.ba’dukum ba’dâ(an) eyuhibbu ehadukum en ye’küle lahme ehîhi meyten. Olunca, bu tavsiyeler bize kim bilir,

Olunca, bu tavsiyeler bize kim bilir,
bin üç yüz seneden beri söylenir, bin dört yüz seneden beri söylenir,bin üç yüz seneden beri söylenir, bin dört yüz seneden beri söylenir, fakat bir kulağımızdan girer, öteki kulağımızdan çıkar,fakat bir kulağımızdan girer, öteki kulağımızdan çıkar, yine yapacağımızı yapmakta geri kalmayız.yine yapacağımızı yapmakta geri kalmayız. Çünkü herkes kötü, ben iyiyim.Çünkü herkes kötü, ben iyiyim. Herkes kötü, ben iyiyim.Herkes kötü, ben iyiyim. Benim ne kabahatim var, ne kusurum var, ne eksiğim var.Benim ne kabahatim var, ne kusurum var, ne eksiğim var. Gökten melek gibi indim, melek gibi gidiyorum.Olur mu böyle şey?Gökten melek gibi indim, melek gibi gidiyorum.Olur mu böyle şey? Onun için çok düşünmeli, kimsenin aleyhinde konuşmamalı.

Onun için çok düşünmeli, kimsenin aleyhinde konuşmamalı.
Konuşuluyorsa elden geldiği kadar durdurabilirsen durdur,Konuşuluyorsa elden geldiği kadar durdurabilirsen durdur, durduramıyorsan oradan ayrılacaksın.durduramıyorsan oradan ayrılacaksın. Çünkü durduğun takdirde o günahı aynen sende işlemiş gibiÇünkü durduğun takdirde o günahı aynen sende işlemiş gibi deftere geçiriliyor.deftere geçiriliyor. Şimdi bunun zararı, şöyle bir misal geldi aklıma.Şimdi bunun zararı, şöyle bir misal geldi aklıma. Adamın birisi ölmüş. Hiç kusuru yok.

Adamın birisi ölmüş. Hiç kusuru yok.
Namazı niyazı hepsi yerinde.Namazı niyazı hepsi yerinde. Melekler başlamışlar bunu dövmeye mezarında.Melekler başlamışlar bunu dövmeye mezarında. Demiş ya ne dövüyorsunuz beni? Ben namazımı hep kılardım,Demiş ya ne dövüyorsunuz beni? Ben namazımı hep kılardım, orucumu tutardım, hiç kabahatim yok, zekâtımı verirdim,orucumu tutardım, hiç kabahatim yok, zekâtımı verirdim, haccımı da yaptım, hiç benim kusurum yok.haccımı da yaptım, hiç benim kusurum yok. Kimseye de bir fenalığım da yok. Ne dövüyorsunuz beni?Kimseye de bir fenalığım da yok. Ne dövüyorsunuz beni? Haa demişler. Sen filan yerden geçerken

Haa demişler. Sen filan yerden geçerken
filanla filan kavga ediyordu da orada o mazlum bir adamı dövüyorlardı.filanla filan kavga ediyordu da orada o mazlum bir adamı dövüyorlardı. Zayıf adam. Öteki de kabadayı bir adam.Zayıf adam. Öteki de kabadayı bir adam. Pat, küt dövüyordu herifi.Pat, küt dövüyordu herifi. Senin de gücün yetiyordu da oradan o adamı kurtarmadan başını çevirdin geçtin. Senin de gücün yetiyordu da oradan o adamı kurtarmadan başını çevirdin geçtin. Onun cezası diyorlar.Onun cezası diyorlar. Orada o mazluma yardım etmeden geçtiğinin cezasıdır bu diyorlar.Orada o mazluma yardım etmeden geçtiğinin cezasıdır bu diyorlar. İş kolay değil aziz kardeşim.

İş kolay değil aziz kardeşim.
Müslümanlık çok tatlı bir şeydir.Müslümanlık çok tatlı bir şeydir. Biz hepimiz Allah'ın kuluyuz.Biz hepimiz Allah'ın kuluyuz. Hepimiz de Allah'ın kulu olmakla beraber aynı Peygamber’in ümmetiyiz.Hepimiz de Allah'ın kulu olmakla beraber aynı Peygamber’in ümmetiyiz. Aynı dinin de salihleriyiz.Hatasız, kusursuz yalnız Allah'tır.Aynı dinin de salihleriyiz.Hatasız, kusursuz yalnız Allah'tır. Binâenaleyh birbirlerimizin kusurlarıyla, birbirlerimizi tenkit edip deBinâenaleyh birbirlerimizin kusurlarıyla, birbirlerimizi tenkit edip de bölüm bölüm, parça parça olmaktansa birbirlerimize hüsnü zan bulunmaktanbölüm bölüm, parça parça olmaktansa birbirlerimize hüsnü zan bulunmaktan daha iyi bir şey yoktur.daha iyi bir şey yoktur. Peygamberimiz bak ne güzel tavsiyelerde bulunuyor bizlere.Peygamberimiz bak ne güzel tavsiyelerde bulunuyor bizlere. Şimdi bu adam, bu mevkide, bu kardeşin aleyhinde konuşuldu, konuşuldu,

Şimdi bu adam, bu mevkide, bu kardeşin aleyhinde konuşuldu, konuşuldu,
işte bitirdiler işi. Sonra bu kardeşin bir işi düştü Allah'a.işte bitirdiler işi. Sonra bu kardeşin bir işi düştü Allah'a. Aman Ya Rab!Aman Ya Rab! Aman Ya Rab! Başı sıkıştı artık. Yalvarıyor da yalvarıyor. Hiç yalvarma. Aman Ya Rab! Başı sıkıştı artık. Yalvarıyor da yalvarıyor. Hiç yalvarma. Neden?Neden? Biliyorsun ya sen filan yerdeyken, bu kardeşine böyle böyle

Biliyorsun ya sen filan yerdeyken, bu kardeşine böyle böyle
zulüm olunuyordu da, sen de onlara iştirak ettin, hiç sesini çıkarmadın.zulüm olunuyordu da, sen de onlara iştirak ettin, hiç sesini çıkarmadın. Şimdi sana da yardım olunmaz artık.Şimdi sana da yardım olunmaz artık. “Yaksilihullah”. Allah onunla, Allah onu terk eder yani. Hazelehüllah.

“Yaksilihullah”. Allah onunla, Allah onu terk eder yani. Hazelehüllah.
Allah onu terk eder. Rüsvâlık içerisinde.Allah onu terk eder. Rüsvâlık içerisinde. Ki orada o da kendisine yardım istiyordu.Ki orada o da kendisine yardım istiyordu. Yok mu bana bir yardımcı diyor.Yok mu bana bir yardımcı diyor. Bir yardımcı aradığı bir yer de Allahu Teâlâ ona yardımcı göndermez.Bir yardımcı aradığı bir yer de Allahu Teâlâ ona yardımcı göndermez. Oturdu, o da perişan oldu gider.Oturdu, o da perişan oldu gider. Müdafaa edenleri ise, müdafaa edenleri ise illa nasarahullah.Müdafaa edenleri ise, müdafaa edenleri ise illa nasarahullah. Allah'a celle ve ala da onlara nusretini gönderir.Allah'a celle ve ala da onlara nusretini gönderir. Onlar da muhtaç olduğu yerlerdeOnlar da muhtaç olduğu yerlerde ve mevkilerde Cenâb-ı Hakk'ın nusretine erişirler.ve mevkilerde Cenâb-ı Hakk'ın nusretine erişirler. Râvîlerini okuyuvereyim.

Râvîlerini okuyuvereyim.
Ahmed b. Hanbel, Dâvud, Taberânî, Beyhâki,Ahmed b. Hanbel, Dâvud, Taberânî, Beyhâki, Ziya el-Makdisî Buhârî Sahih’inde, İbn Ebü'd-Dünyâ,Ziya el-Makdisî Buhârî Sahih’inde, İbn Ebü'd-Dünyâ, an Câbir’in ve Ebû Talha hazretlerinden bize rivayet eder.an Câbir’in ve Ebû Talha hazretlerinden bize rivayet eder. Allah, duyduklarımızla, bildiklerimizle ameller nasip etsin cümlemize.

Allah, duyduklarımızla, bildiklerimizle ameller nasip etsin cümlemize.
Burada, kadınların aleyhinde bir hadîs var.

Burada, kadınların aleyhinde bir hadîs var.
Okumak istemeyeceğim ama okuyayım ve geçiverelim.Okumak istemeyeceğim ama okuyayım ve geçiverelim. Yani duymuş olalım kâfi.Yani duymuş olalım kâfi. Mâ min imraetin.

Mâ min imraetin.
Hiç bir kadın yoktur ki,Hiç bir kadın yoktur ki, tehrucü fî şühratin mine’t-tîbi.

tehrucü fî şühratin mine’t-tîbi.
Süslenmiş, kokulanmış olduğu halde. Tehrucü. Çıkıyor gezmeye.Süslenmiş, kokulanmış olduğu halde. Tehrucü. Çıkıyor gezmeye. Feyenzuru’r-ricâlü ileyhâ.

Feyenzuru’r-ricâlü ileyhâ.
Erkekler de ona bakıyorlar. Maşallah, barekallah. Gözleri kalıyor, diyelim.Erkekler de ona bakıyorlar. Maşallah, barekallah. Gözleri kalıyor, diyelim. İllâ lem tezel fî sehatillâhi hattâ terci’a ilâ beytihâ.

İllâ lem tezel fî sehatillâhi hattâ terci’a ilâ beytihâ.
Bu evine dönünceye kadar Allahu Teâlâ'nın gazabı altındadır.Bu evine dönünceye kadar Allahu Teâlâ'nın gazabı altındadır. Tabi çıkmamak mümkün değil amaTabi çıkmamak mümkün değil ama kendisine böyle erkeklere baktırıp da onların nazarını çekecek derecede değil dekendisine böyle erkeklere baktırıp da onların nazarını çekecek derecede değil de tabii bir haliyle çarşısına mı gidecek, dostuna mı gidecek,tabii bir haliyle çarşısına mı gidecek, dostuna mı gidecek, anasını babasına mı gidecek? Mecburiyet zaruret yerlerine giderken.anasını babasına mı gidecek? Mecburiyet zaruret yerlerine giderken. Ne alâ. Ama böyle kendisinin dikkatini celbedecek,Ne alâ. Ama böyle kendisinin dikkatini celbedecek, başkalarının dikkatini celbedecekse baktıracak bir hâl ile çıkarsa,başkalarının dikkatini celbedecekse baktıracak bir hâl ile çıkarsa, o gadab-ı İlâhîyeye mecbur oluyor.o gadab-ı İlâhîyeye mecbur oluyor. Allah muhafaza etsin.

Allah muhafaza etsin.
Bakın şimdi.

Bakın şimdi.
Mâ min buk’atin yüzkerallâhu teâlâ fîhâ.

Mâ min buk’atin yüzkerallâhu teâlâ fîhâ.
Buk'a yer parçaları. Herkesin oturduğu yer bir parçadır.Buk'a yer parçaları. Herkesin oturduğu yer bir parçadır. Bu parça yer parçası diyorlar.Bu parça yer parçası diyorlar. Ki orada Allah Teâlâ'nın ismi anılıyor.Allah diyor. Namaz kılıyor.Ki orada Allah Teâlâ'nın ismi anılıyor.Allah diyor. Namaz kılıyor. Kur'an okuyor. Dua ediyor. Emsali. Bu yerlerde, bu yerler.Kur'an okuyor. Dua ediyor. Emsali. Bu yerlerde, bu yerler. İllâ’stebşerat, sevinirler. Ferahlık duyarlar.

İllâ’stebşerat, sevinirler. Ferahlık duyarlar.
Ferahlık duyarlar, sevinç duyarlar.Ferahlık duyarlar, sevinç duyarlar. Nasıl bir insanı bir sevindirdiğimiz vakitte, bir fukarayı sevindirdiğimiz vakitte,Nasıl bir insanı bir sevindirdiğimiz vakitte, bir fukarayı sevindirdiğimiz vakitte, sevinç duyuyor o adam, bir garibi giydirsek, karnını doyursak,sevinç duyuyor o adam, bir garibi giydirsek, karnını doyursak, eline de harçlığını versek, nasıl sevinir o bayram günlerde hele?eline de harçlığını versek, nasıl sevinir o bayram günlerde hele? Onun sevinci gibi yerlerin de böyle kendisine mahsus bir sevinçleri vardır. Onun sevinci gibi yerlerin de böyle kendisine mahsus bir sevinçleri vardır. Fakat biz de onu idrak edecek ne zekâ var, ne göz var, ne de kulak var.Fakat biz de onu idrak edecek ne zekâ var, ne göz var, ne de kulak var. Bu zikrullah'tan dolayı o sevinen yer o kadar sevinir ki.Bu zikrullah'tan dolayı o sevinen yer o kadar sevinir ki. İlâ müntehâhâ .

İlâ müntehâhâ .
Yedi kat yerin altı son noktasına kadar bu tesir eder.Yedi kat yerin altı son noktasına kadar bu tesir eder. Bu yerin ta alt noktasına, son noktasına kadar bu sevinçBu yerin ta alt noktasına, son noktasına kadar bu sevinç silsile itibariyle tesir eder.Nasıl?silsile itibariyle tesir eder.Nasıl? Kargaların evlerinden çıkan bir elektrik füzesi,

Kargaların evlerinden çıkan bir elektrik füzesi,
havanın havayı nakliyle dünyayı dolaşıyor.havanın havayı nakliyle dünyayı dolaşıyor. Bu da bulunduğu noktanın tesiri, zikrinin tesiriBu da bulunduğu noktanın tesiri, zikrinin tesiri ta alt noktaya kadar gidiyor.ta alt noktaya kadar gidiyor. Bun da hiç şüphemiz yok diyor.Bun da hiç şüphemiz yok diyor. Bugünkü fende bunu pekâlâ güzel gösteriyor.Bugünkü fende bunu pekâlâ güzel gösteriyor. Min seb’i eradîne diyor, seb’i eradîne.

Min seb’i eradîne diyor, seb’i eradîne.
Evet, yerin son noktasına kadar iniyor.Evet, yerin son noktasına kadar iniyor. Ve illâ fehurat alâ mâ havlehâ.

Ve illâ fehurat alâ mâ havlehâ.
Bundan başka, o da etrafındaki parçalara,Bundan başka, o da etrafındaki parçalara, komşu yerlere, bununla iftihar ediyor.komşu yerlere, bununla iftihar ediyor. Görüyor musunuz bak, benim üzerimde Allah alınıyor, zikrolunuyor,Görüyor musunuz bak, benim üzerimde Allah alınıyor, zikrolunuyor, tespih çekiliyor, Kur'an okunuyor, vaaz olunuyortespih çekiliyor, Kur'an okunuyor, vaaz olunuyor diye sevincini izhar ediyor etrafındaki yerlere.diye sevincini izhar ediyor etrafındaki yerlere. Camiler de bunların içerisine dâhil, bakiyeler de dâhil. Bikâ’a.Camiler de bunların içerisine dâhil, bakiyeler de dâhil. Bikâ’a. Ve inne’l-mü’mine.

Ve inne’l-mü’mine.
Müttaki bir mümin.Müttaki bir mümin. İzâ erâde’s-salâte mine’l-erdi.İzâ erâde’s-salâte mine’l-erdi. Nerede olursa olsun mümin, tarlasında, bahçesinde,Nerede olursa olsun mümin, tarlasında, bahçesinde, yolda giderken, şurada, burada.yolda giderken, şurada, burada. Ne masumat murad ediyor?

Ne masumat murad ediyor?
Tezahrafet lehü’l-erdu.

Tezahrafet lehü’l-erdu.
Yer onun için ziynetlenir.Yer onun için ziynetlenir. Gelin, kocası için nasıl ziynetleniyorsa, süsleniyorsa,Gelin, kocası için nasıl ziynetleniyorsa, süsleniyorsa, yer de kendisini ona karşı böyle bir süsleyip hazırlıyor.yer de kendisini ona karşı böyle bir süsleyip hazırlıyor. Gel burada namazını kıl diyerekten.Gel burada namazını kıl diyerekten. Fakat şurada şahid diyor ki bu muhakkak olan bir şeydir.Fakat şurada şahid diyor ki bu muhakkak olan bir şeydir. Fakat bunu görecek bizde göz yoktur.Fakat bunu görecek bizde göz yoktur. Bunun sevincini görelim, bunun iftiharını görelim.Bunun sevincini görelim, bunun iftiharını görelim. Bunu biz göremeyiz ve duyamayız.Bunu biz göremeyiz ve duyamayız. Çünkü bunu görecek olan göz bu göz değil, gönüldeki gözdür.Çünkü bunu görecek olan göz bu göz değil, gönüldeki gözdür. Gönüllerimiz ise envâi çeşit maâsî ile perdelenmiş,Gönüllerimiz ise envâi çeşit maâsî ile perdelenmiş, perdelenmiş bir onu görmek kabiliyeti kendisinden kalkmıştır.perdelenmiş bir onu görmek kabiliyeti kendisinden kalkmıştır. Nitekim ayın ziyası, ay yerinde durur,Nitekim ayın ziyası, ay yerinde durur, onun ziyası bulut olmadığı takdirde bize gelir.onun ziyası bulut olmadığı takdirde bize gelir. Biz geceleri de onun ziyasından istifade ederiz. Güneş de öyledir.Biz geceleri de onun ziyasından istifade ederiz. Güneş de öyledir. Fakat bulut gelip de altını kapladı mıydıFakat bulut gelip de altını kapladı mıydı ne güneşi görebiliriz ne de ayı görebiliriz.ne güneşi görebiliriz ne de ayı görebiliriz. Bulutlar kalın olursa çok karanlık olur ortalık.Bulutlar kalın olursa çok karanlık olur ortalık. Geceleri daha karanlık olurdu.Geceleri daha karanlık olurdu. İşte o karanlık gibi gönüllerimiz de böyle bulutlanmış,İşte o karanlık gibi gönüllerimiz de böyle bulutlanmış, bulut parçaları gibi günahlarla kat kat olmuş.bulut parçaları gibi günahlarla kat kat olmuş. Binâenaleyh onu duyacak ne kulak, ne de göz kalmıştır.Binâenaleyh onu duyacak ne kulak, ne de göz kalmıştır. Onun için her gün ve her akşam, sabah akşam istiğfara muhtacız,Onun için her gün ve her akşam, sabah akşam istiğfara muhtacız, ibadat-u taate de muhtacız ki, Ya Rab! Bizi, bizi bırakma,ibadat-u taate de muhtacız ki, Ya Rab! Bizi, bizi bırakma, bizim gönlümüzü de aç.bizim gönlümüzü de aç. “İftehlena ebvabel bab feente hayru’l bab”

“İftehlena ebvabel bab feente hayru’l bab”
Olduğumuz bir şey vardır ki, akâid-i İslamiye, İslam'ın kırk noktasıdır.

Olduğumuz bir şey vardır ki, akâid-i İslamiye, İslam'ın kırk noktasıdır.
Can nasılsa, akaid de öyledir.Can nasılsa, akaid de öyledir. Vücut olmazsa olmasın varsın.Vücut olmazsa olmasın varsın. Can olursa kâfidir gene.Can olursa kâfidir gene. Fakat Akâid-i İslâmi olmadan İslamlık olmak,Fakat Akâid-i İslâmi olmadan İslamlık olmak, Müslüman olmak için Akâid-i İslami'yi bilmesi şarttır.Müslüman olmak için Akâid-i İslami'yi bilmesi şarttır. Akâid-i İslami'yi bilmek de kolay bir şey değildir.Akâid-i İslami'yi bilmek de kolay bir şey değildir. Allah var mı? Nasıldır o Allah bakayım? Bilmem nasıl olur.Olmaz.

Allah var mı? Nasıldır o Allah bakayım? Bilmem nasıl olur.Olmaz.
Akâid-i İslâmi'ye Allah'ın Teâlâ'nın varlığını ve birliğiniAkâid-i İslâmi'ye Allah'ın Teâlâ'nın varlığını ve birliğini tam manasıyla bilmek,tam manasıyla bilmek, iman-ı İslâm'ın icapları Allah'a nasıl inanılmak lazım geldiğineiman-ı İslâm'ın icapları Allah'a nasıl inanılmak lazım geldiğine akâid kitaplarından uzun ders okuyup, öğrenip, anlamakakâid kitaplarından uzun ders okuyup, öğrenip, anlamak ve bilmek ve bildirmek de lazım.ve bilmek ve bildirmek de lazım. Çoluk çocuğumuz yetişmiş,Çoluk çocuğumuz yetişmiş, büyük adam olmuş ama akâid-i İslâmiyesini bilmiyor.büyük adam olmuş ama akâid-i İslâmiyesini bilmiyor. İslamlık neden ibarettir, bilmiyor. Dinini bilmiyor.İslamlık neden ibarettir, bilmiyor. Dinini bilmiyor. Hatta bir Yahud, Allah'ı bilir Yahudçesine.

Hatta bir Yahud, Allah'ı bilir Yahudçesine.
Bir Ermeni, Allah'ı bilir Ermeniliğinin iktizasınca.Bir Ermeni, Allah'ı bilir Ermeniliğinin iktizasınca. Ama bir Müslüman, Allah'ın Müslümanlığının bilgisi gibi bilmezseAma bir Müslüman, Allah'ın Müslümanlığının bilgisi gibi bilmezse o Müslümanı ne deriz şimdi biz? Ama büyük adam olur, başka.o Müslümanı ne deriz şimdi biz? Ama büyük adam olur, başka. Onun için:

Onun için:
Mâ min hâricin harace min beytihî fî talebi’l-‘ilmi.

Mâ min hâricin harace min beytihî fî talebi’l-‘ilmi.
Ama biz şimdi ahlâk dersleri vereceğiz mekteplere deAma biz şimdi ahlâk dersleri vereceğiz mekteplere de ahlâk öğreteceğiz. Ahlâk dersi bambaşka bir şey o.ahlâk öğreteceğiz. Ahlâk dersi bambaşka bir şey o. Îtikad başka, ahlâk başka.Îtikad başka, ahlâk başka. Îtikad olmadıktan sonra ahlâkın ne kadar güzel olursa olsun, hiç para etmez. Îtikad olmadıktan sonra ahlâkın ne kadar güzel olursa olsun, hiç para etmez. Sen Allah'ı bilmiyorsun, İslâmiyet'i bilmiyorsun,Sen Allah'ı bilmiyorsun, İslâmiyet'i bilmiyorsun, isterse melek gibi ol. isterse melek gibi ol. Hiç kıymet yok. Bunun için asıl bize lazım olan,Hiç kıymet yok. Bunun için asıl bize lazım olan, îtikadı İslâmiye'yi bütün yavrularımıza,îtikadı İslâmiye'yi bütün yavrularımıza, kendimizden daha iyi bildirmek lazım.kendimizden daha iyi bildirmek lazım. Onun için, mâ min hâricin harace min beytihî.

Onun için, mâ min hâricin harace min beytihî.
Evinden çıkıyor işten adam. Ne için?Evinden çıkıyor işten adam. Ne için? Fî talebi’l-‘ilmi. Bu ilmi öğrenmek için, îtikadı İslamiye'yi

Fî talebi’l-‘ilmi. Bu ilmi öğrenmek için, îtikadı İslamiye'yi
ve İslamiyet'i öğrenmek için.ve İslamiyet'i öğrenmek için. İslam'ın dinini öğrenmek için evinden çıkıyor.İslam'ın dinini öğrenmek için evinden çıkıyor. Çıkmasıyla beraberÇıkmasıyla beraber illâ veda’at lehü’l-melâiketü ecnihatehâillâ veda’at lehü’l-melâiketü ecnihatehâ ridan bimâ yasne’u, hattâ yerci’a.ridan bimâ yasne’u, hattâ yerci’a. O ta evine dönünceye kadar,O ta evine dönünceye kadar, melekler kanatlarını o adamın üzerine yayarlar.melekler kanatlarını o adamın üzerine yayarlar. Ne mübarek adamsın, ne güzel iş yapıyorsun sen.Ne mübarek adamsın, ne güzel iş yapıyorsun sen. Allah senin işini mübarek etsin.Allah senin işini mübarek etsin. Allah senin makamını cennet etsin.Allah senin makamını cennet etsin. Kim bilir nasıl dua ederler artık.Kim bilir nasıl dua ederler artık. İllâ veda’at lehü’l-melâiketü ecnihatehâ.

İllâ veda’at lehü’l-melâiketü ecnihatehâ.
Kanatlar. Melekler öyle kanatlar, kanat açarlar yani üzerlerine.Kanatlar. Melekler öyle kanatlar, kanat açarlar yani üzerlerine. Ana evladına nasıl kanat açıyorsa,Ana evladına nasıl kanat açıyorsa, kanat deyince mutlaka pencerenin kanadı gibi kanat değil,kanat deyince mutlaka pencerenin kanadı gibi kanat değil, kuşun kanadı kanat gibi değil.kuşun kanadı kanat gibi değil. Nasıl annenin bir şefkat kanadı var.Nasıl annenin bir şefkat kanadı var. Onlar şefkat kanatları açar evladına derler. Onlar şefkat kanatları açar evladına derler. İşte o şefkat kanadını melekler de açar o ilmi talep etmek isteyenİşte o şefkat kanadını melekler de açar o ilmi talep etmek isteyen insanın üzerlerine.insanın üzerlerine. Ama şimdi bugün birçok ilim var.Ama şimdi bugün birçok ilim var. Bu ilimlerin sahibinin sayısını da Allah bilir çok. Niçin?Bu ilimlerin sahibinin sayısını da Allah bilir çok. Niçin? Hepsinde madde dolu.

Hepsinde madde dolu.
Bu madde için herkes bu ilimlere koşuyor.Bu madde için herkes bu ilimlere koşuyor. Ben fakir, şimdi yazı yazmak öğreniyorum da bir yazı gördüm,Ben fakir, şimdi yazı yazmak öğreniyorum da bir yazı gördüm, bir kimse dört sene güzel yazı yazmaya çalışıyorsa yeri cennettir diyerekten. bir kimse dört sene güzel yazı yazmaya çalışıyorsa yeri cennettir diyerekten. Şimdi güzel yazı yazmaya çalışıyoruz.Şimdi güzel yazı yazmaya çalışıyoruz. Dua edin de yazalım inşallah.Dua edin de yazalım inşallah. Onun için geçen bir hoca, yazı ustası geldi hocası.Onun için geçen bir hoca, yazı ustası geldi hocası. Bazı tahkikler yapacak.Bazı tahkikler yapacak. Dedi ki, bir adam kaldı dedi bu yazı hocası olarak.Dedi ki, bir adam kaldı dedi bu yazı hocası olarak. Bir adam var şimdi memleketimizde.Bir adam var şimdi memleketimizde. Hamid Efendi.Hamid Efendi. 80 küsur yaşında o da.80 küsur yaşında o da. Yazık dedi sizin böyle talikleri olsa da, toplanılsa daYazık dedi sizin böyle talikleri olsa da, toplanılsa da bu efendinin ilminden istifade edilse,bu efendinin ilminden istifade edilse, bu giderse dedi bu ilimle gidiyor ustanın.bu giderse dedi bu ilimle gidiyor ustanın. Bu yazı ilmi gayet güzel bir eski İslam'ın şart eseridir yani. Bu yazı ilmi gayet güzel bir eski İslam'ın şart eseridir yani. Şu gördüğünüz camilerdeki güzel yazıların sahipleri,Şu gördüğünüz camilerdeki güzel yazıların sahipleri, gerek kitaplarımızdaki güzel yazılar bunların eserleridir.gerek kitaplarımızdaki güzel yazılar bunların eserleridir. Bunu da kimi bulalım da gelsin de bize bir saatBunu da kimi bulalım da gelsin de bize bir saat hiç olmazsa gecede, gündüzde yazı göstersin?hiç olmazsa gecede, gündüzde yazı göstersin? Herkes diyor ki, ne yapacağız bu yazıyı öğrenip de?

Herkes diyor ki, ne yapacağız bu yazıyı öğrenip de?
Var mı bunun altında para?Var mı bunun altında para? E ne olacak ben bunu öğrenmişim de?E ne olacak ben bunu öğrenmişim de? Altında para varsa girelim. Para yoksa ne yapalım bunu?Altında para varsa girelim. Para yoksa ne yapalım bunu? Maddeye herkesin şimdi hücumu.

Maddeye herkesin şimdi hücumu.
E bu akâid-i diniyeyi öğrenirsen âhirete faydası olur.E bu akâid-i diniyeyi öğrenirsen âhirete faydası olur. Cennet var bunun altında. Cennet var bunun altında. Allah'ın rızası var bunun altında. Maddeyi bırak.Allah'ın rızası var bunun altında. Maddeyi bırak. Allah razı oldu mu dünyanda mamur, âhiretinde mamurdur.Allah razı oldu mu dünyanda mamur, âhiretinde mamurdur. Bunu iyi bil. Allah razı oldu mu seni dünyada bırakmaz sefil, hakir.Bunu iyi bil. Allah razı oldu mu seni dünyada bırakmaz sefil, hakir. Seni de bahtiyar eder.Seni de bahtiyar eder. Hem dünyada bahtiyarsın hem âhirette de bahtiyarsın.Hem dünyada bahtiyarsın hem âhirette de bahtiyarsın. Ama dünyada bahtiyar olursun da âhiretin berbat olur.Ama dünyada bahtiyar olursun da âhiretin berbat olur. O da kaç para eder bize?O da kaç para eder bize? Bizim inancımız var.

Bizim inancımız var.
Öldükten sonra ikinci bir hayat var.Öldükten sonra ikinci bir hayat var. Biz bu ikinci hayatın kazancı için gelmişiz buraya.Biz bu ikinci hayatın kazancı için gelmişiz buraya. Buraya gelişimizin, bu imtihan yerine gelişimizinBuraya gelişimizin, bu imtihan yerine gelişimizin sebeplerinin başlıcalarından birisi,sebeplerinin başlıcalarından birisi, âhiret denilen, asıl olan karargâhımız olan âhiret evini kazanmak için gelmişiz.âhiret denilen, asıl olan karargâhımız olan âhiret evini kazanmak için gelmişiz. Kazananlara ne mutlu, kazanmayanlara da ne yazık.Kazananlara ne mutlu, kazanmayanlara da ne yazık. Onun için burada tembih ve tebşir var.Onun için burada tembih ve tebşir var. Herkesin, evinizden çıkacağınız her gün hiç olmazsa bir saat çıkın,

Herkesin, evinizden çıkacağınız her gün hiç olmazsa bir saat çıkın,
bir ilim meclisine gidin, ilim öğrenin.bir ilim meclisine gidin, ilim öğrenin. Elhamdülillah sana bunu öğretenler var.Elhamdülillah sana bunu öğretenler var. Mâ min hâfizayni yerfe’âni ilallâhi

Mâ min hâfizayni yerfe’âni ilallâhi
bisalâti racülin me’a salâtin,bisalâti racülin me’a salâtin, illâ kâlellâhü teâlâ: Üşhidükümâ ennî kad ğafertü li‘abdî mâ beynehümâ.illâ kâlellâhü teâlâ: Üşhidükümâ ennî kad ğafertü li‘abdî mâ beynehümâ. Melekler iki kısımdır: Bir kısmı sabah namazında vazife alırlar,

Melekler iki kısımdır: Bir kısmı sabah namazında vazife alırlar,
bir kısmı da ikinci namazında vazife alırlar.bir kısmı da ikinci namazında vazife alırlar. Sabah namazında olan ikindiye kadar vazifelidir,Sabah namazında olan ikindiye kadar vazifelidir, ikindide alan vazifeyi sabaha kadar vazifelidir.ikindide alan vazifeyi sabaha kadar vazifelidir. O kulun iyiliklerini, kötülüklerini zapt ederler.O kulun iyiliklerini, kötülüklerini zapt ederler. Bize olan izah tabiri. Bize olan izah tabiri. Sabah meleği sabah namazında teslim alır bizi.Sabah meleği sabah namazında teslim alır bizi. Onlar giderler gece melekleri.Onlar giderler gece melekleri. O şimdi sabah namazımızı alır, Cenâb-ı Hak derki:O şimdi sabah namazımızı alır, Cenâb-ı Hak derki: Nasıl buldunuz kulu mu? Ya Rabbi namazda bulduk, namaz kılıyorlardı.

Nasıl buldunuz kulu mu? Ya Rabbi namazda bulduk, namaz kılıyorlardı.
Öğlende vazifesi. Öğlen namazı?Öğlende vazifesi. Öğlen namazı? Ya Rabbi öğlen namazında da namazda bulduk onları.Ya Rabbi öğlen namazında da namazda bulduk onları. İkindi namazı? İkindisinde de bulduk onları namazda. İkindi namazı? İkindisinde de bulduk onları namazda. Cenâb-ı Hak da böyle vazife beğendi diyorlar, tebrik ediyorlar.Cenâb-ı Hak da böyle vazife beğendi diyorlar, tebrik ediyorlar. Cenâb-ı Hak biliyor ya, bilmesiyle beraber bunlar daCenâb-ı Hak biliyor ya, bilmesiyle beraber bunlar da arzuyu malumatı ediyorlar, ayrılıyorlar.arzuyu malumatı ediyorlar, ayrılıyorlar. Cenâb-ı Hak bunlara karşı buyurur ki:Cenâb-ı Hak bunlara karşı buyurur ki: Üşhidükümâ! Ey melekler!

Üşhidükümâ! Ey melekler!
Ben sizi şahit ediyorum.Siz şahit olun.Ben sizi şahit ediyorum.Siz şahit olun. Ennî kad ğafertü li‘abdî mâ beynehümâ.

Ennî kad ğafertü li‘abdî mâ beynehümâ.
Ben bu kulumun, bu aralarda yaptıklarını da mağfiret ederim.Ben bu kulumun, bu aralarda yaptıklarını da mağfiret ederim. Niçin?

Niçin?
Bu vakitlerde geldi, benim divanıma durdu, namaza durdu,

Bu vakitlerde geldi, benim divanıma durdu, namaza durdu,
istiğfar etti, salât ü selâmlar okudu, Kur'an'lar okudu.istiğfar etti, salât ü selâmlar okudu, Kur'an'lar okudu. Binâenaleyh beşeriyet iktizası bazı kusurları, hataları olduysa, Binâenaleyh beşeriyet iktizası bazı kusurları, hataları olduysa, onlar da mağfiret-i İlâhîye’ye, otomatik olarak mazhar olurlar.onlar da mağfiret-i İlâhîye’ye, otomatik olarak mazhar olurlar. Yalnız büyük günahlar ve hak, hukuk müstesna.Yalnız büyük günahlar ve hak, hukuk müstesna. Büyük günahlar tövbeye muhtaç, hak hukuk da helalleşmeye muhtaç.Büyük günahlar tövbeye muhtaç, hak hukuk da helalleşmeye muhtaç. Helalleşmedikçe, hak hukuk da affetmedikçe mümkün değil.Helalleşmedikçe, hak hukuk da affetmedikçe mümkün değil. Şimdi bakınız kapıdan çıkışın ikinci bir fazileti hakkında.

Şimdi bakınız kapıdan çıkışın ikinci bir fazileti hakkında.
Mâ min hâricin yahrucu.

Mâ min hâricin yahrucu.
Evinden çıkıyor bir adam. Çıkarken illâ bibâbihî râyetâni. Evinden çıkıyor bir adam. Çıkarken illâ bibâbihî râyetâni. Kapının önünde iki bayraktar vardır.Kapının önünde iki bayraktar vardır. Kapının önünde iki kişi bekler.İki bayrağıyla.Kapının önünde iki kişi bekler.İki bayrağıyla. Râyetün biyedi melek.

Râyetün biyedi melek.
Bayrağın birisi meleğin elindedir.Bayrağın birisi meleğin elindedir. Ve râyetün biyedi şeytân.

Ve râyetün biyedi şeytân.
Bayrağın birisi de şeytanın elindedir.Bayrağın birisi de şeytanın elindedir. Bayrak, iki bayraklı kapıda bekliyor, hepimizi.Bayrak, iki bayraklı kapıda bekliyor, hepimizi. Birisi melek, birisi şeytan.Birisi melek, birisi şeytan. Şeytanın elinde de bayrak var, meleğin elinde de bayrak var.Şeytanın elinde de bayrak var, meleğin elinde de bayrak var. Fe in harace fî mâ yuhibbullâhü azze ve celle.

Fe in harace fî mâ yuhibbullâhü azze ve celle.
O çıkan, eğer Allahu Teâlâ'nın razı olduğu bir yere gidiyorsa,O çıkan, eğer Allahu Teâlâ'nın razı olduğu bir yere gidiyorsa, mesela namaz kılmaya çıkmış.mesela namaz kılmaya çıkmış. Yahut bir dostunun ziyaretine çıkmış.Yahut bir dostunun ziyaretine çıkmış. Yahut çoluk çocuğunun nafakasını temin için,Yahut çoluk çocuğunun nafakasını temin için, helalden temini için, vaz işine koşmuş.helalden temini için, vaz işine koşmuş. Bunlar, tebîahlul melek, bu melek bayrağının altını aldırır onu.

Bunlar, tebîahlul melek, bu melek bayrağının altını aldırır onu.
Bu meleğin bayrağının altında yani himayesi altında,Bu meleğin bayrağının altında yani himayesi altında, bu meleğin himayesi altında gider.bu meleğin himayesi altında gider. Yani bunu daha belki iki tane gemi, bir gemide şeytanın bayrağı var,Yani bunu daha belki iki tane gemi, bir gemide şeytanın bayrağı var, bir gemide meleğin bayrağı var.bir gemide meleğin bayrağı var. Sen gemiye bindiğin vakitteSen gemiye bindiğin vakitte eğer Allah yolunda gideceksen bu gemi selametle seni götürür getirir.eğer Allah yolunda gideceksen bu gemi selametle seni götürür getirir. Eğer şeytanın şimdi diyor.Eğer şeytanın şimdi diyor. Felem yezel tahte râyeti’l-meleki, hattâ yerci’a ilâ beytihî,

Felem yezel tahte râyeti’l-meleki, hattâ yerci’a ilâ beytihî,
ve in harace fî mâ yeshatu.ve in harace fî mâ yeshatu. Eğer şimdi bir de Allah'ın gadabı olan yerlere gidiyorsa,Eğer şimdi bir de Allah'ın gadabı olan yerlere gidiyorsa, kumara gidiyor, içkiye gidiyor, daha buna benzer kötü yerlere gidiyor,kumara gidiyor, içkiye gidiyor, daha buna benzer kötü yerlere gidiyor, günah yerlerine gidiyor ki sayısı bitmez.günah yerlerine gidiyor ki sayısı bitmez. Tebi’ahü’ş-şeytânü.

Tebi’ahü’ş-şeytânü.
Şeytanın bayrağının altında şeytanın gemisine binmiştir yani.Şeytanın bayrağının altında şeytanın gemisine binmiştir yani. Şeytanın gemisi onu istediği yere götürecek.

Şeytanın gemisi onu istediği yere götürecek.
Bir âyet. Felem yezel tahte râyeti’ş-şeytân.Bir âyet. Felem yezel tahte râyeti’ş-şeytân. Şeytanın bayrağı altında yürür bu adam.Şeytanın bayrağı altında yürür bu adam. Hattâ yerci’a ilâ beytihî.

Hattâ yerci’a ilâ beytihî.
Yine evine döner gelir ama şeytanın kumandası altına gider,Yine evine döner gelir ama şeytanın kumandası altına gider, şeytanın kumandası altında gelir.şeytanın kumandası altında gelir. Şimdi sen hangi tarafı istersin? Meleğin idaresi altına mı gitmek istersin?Şimdi sen hangi tarafı istersin? Meleğin idaresi altına mı gitmek istersin? Şeytanın idaresi altına mı gitmek istersin?Şeytanın idaresi altına mı gitmek istersin? Elbette isteriz ki hepimiz meleklerin himayesi altında gidelim,Elbette isteriz ki hepimiz meleklerin himayesi altında gidelim, meleklerin himayesi altında gelelim.meleklerin himayesi altında gelelim. Öyleyse niyetlerimizi tasdik eder,Öyleyse niyetlerimizi tasdik eder, Allah yoluna, hak yoluna çıkarız evimizden çıkarken, niyetlerimizle beraber.Allah yoluna, hak yoluna çıkarız evimizden çıkarken, niyetlerimizle beraber. Çünkü "Niyetül mü'mini hayrun min amelihi"

Çünkü "Niyetül mü'mini hayrun min amelihi"
Müminlerin niyetleri her şeyden hayırlıdır. Bakın şimdi:Müminlerin niyetleri her şeyden hayırlıdır. Bakın şimdi: Mâ min hamseti ebyâtin.

Mâ min hamseti ebyâtin.
Beş ev var. Beş ev bir yere kurulmuş. Çok değil. Beş ev.Beş ev var. Beş ev bir yere kurulmuş. Çok değil. Beş ev. Lâ yüezzenü fîhim bi’s-salâti.

Lâ yüezzenü fîhim bi’s-salâti.
Bu beş evde bir ezan okuyan yok.Bu beş evde bir ezan okuyan yok. Ve tükâmü. Kamet getiren de yok.

Ve tükâmü. Kamet getiren de yok.
Herkes evine çekilmiş, evinde oturuyor.Herkes evine çekilmiş, evinde oturuyor. İllâ’stahveze aleyhimü’ş-şeytânü.İllâ’stahveze aleyhimü’ş-şeytânü. Şeytan bunları galebe çalar bu ehli beyte.Şeytan bunları galebe çalar bu ehli beyte. Şimdi bu beş ev.

Şimdi bu beş ev.
Mesela bizim Trabzon taraflarına gidince evler böyle serpiktir,Mesela bizim Trabzon taraflarına gidince evler böyle serpiktir, toplu değildir.toplu değildir. Serpik olunca biri burada, biri orada, herkes bağınınSerpik olunca biri burada, biri orada, herkes bağının bahçesinin içerisine yapmış evini.bahçesinin içerisine yapmış evini. Herkes evinde bir ezan, bir kamet okusun. Kim yapar bu işi?Herkes evinde bir ezan, bir kamet okusun. Kim yapar bu işi? Beş ev bir araya gelelim, onun evi orada, onun evi burada.

Beş ev bir araya gelelim, onun evi orada, onun evi burada.
Onun için toplu halde yaşamak,Onun için toplu halde yaşamak, herhalde dağınık olarak yaşamaktan efdaldir.herhalde dağınık olarak yaşamaktan efdaldir. Çünkü yağmurlu günler var, çamurlu günler var, soğuk günler var.Çünkü yağmurlu günler var, çamurlu günler var, soğuk günler var. Buradan kalkıp da oraya kadar gitmek de zor olur.Buradan kalkıp da oraya kadar gitmek de zor olur. Yani yaşlılık var. Hayatta her zaman gençlikte olmaz.Yani yaşlılık var. Hayatta her zaman gençlikte olmaz. Öyle olunca ezan okunmuyor.Öyle olunca ezan okunmuyor. Kamet de getirilmiyorsa,

Kamet de getirilmiyorsa,
illâ’stahveze aleyhimü’ş-şeytânü, şeytan onlara galebe çalar. illâ’stahveze aleyhimü’ş-şeytânü, şeytan onlara galebe çalar. Yani boyunduruğu takar, istediği gibi, istediği yere sevk eder.

Yani boyunduruğu takar, istediği gibi, istediği yere sevk eder.
Kurtaramazsın elinden. Peygamberimizin o duası hatırıma geldi.Kurtaramazsın elinden. Peygamberimizin o duası hatırıma geldi. Buyuruyor, bunu hep öğrenelim.

Buyuruyor, bunu hep öğrenelim.
Allahümme innî da‘îfun fekavvî fî da‘fî

Allahümme innî da‘îfun fekavvî fî da‘fî
ridâî. Allahümme innî da‘îfun fekavvinî, ve innî zelîlun fe a‘izzenî, ve innî fakîrun fe ağninî.ridâî. Allahümme innî da‘îfun fekavvinî, ve innî zelîlun fe a‘izzenî, ve innî fakîrun fe ağninî. ...... Ya Rab! Ben zayıfım.

Ya Rab! Ben zayıfım.
Beni sen takviye et de rıza yollarında kuvvetlendir.Beni sen takviye et de rıza yollarında kuvvetlendir. Senin rızanı ben tahsil edebilmek içinSenin rızanı ben tahsil edebilmek için senin bana vereceğin kuvvete muhtacım.senin bana vereceğin kuvvete muhtacım. Ben ne kadar peygambersem de yine muhtacım.Ben ne kadar peygambersem de yine muhtacım. Bu öyle deyince bize diyor ki:Bu öyle deyince bize diyor ki: Siz de böyle yalvarın Allah'a ki Allah sizi takviye etsin, kuvvet versin size.Siz de böyle yalvarın Allah'a ki Allah sizi takviye etsin, kuvvet versin size. Allah'ın rızası yollarında durabilesiniz, devam edebilesiniz.Allah'ın rızası yollarında durabilesiniz, devam edebilesiniz. Mâ min dü’âin illâ beynehû ve beyne’s-semâi hicâbün.

Mâ min dü’âin illâ beynehû ve beyne’s-semâi hicâbün.
Hiçbir dua yoktur ki,Hiçbir dua yoktur ki, o dua ile dua sahibiyle semâ arasında bir perde vardır.o dua ile dua sahibiyle semâ arasında bir perde vardır. İllâ beynehû ve beyne’s-semâi hicâbün.

İllâ beynehû ve beyne’s-semâi hicâbün.
Bir perde vardır. Duanın semâya, Rabb’ına yaniBir perde vardır. Duanın semâya, Rabb’ına yani Hz. Allah'a ulaşmasına mâni oluyor.Hz. Allah'a ulaşmasına mâni oluyor. Hiçbir dua yoktur ki, o dua yapan insanlaHiçbir dua yoktur ki, o dua yapan insanla duasının kabulüne bir mâni var, bir perde var.duasının kabulüne bir mâni var, bir perde var. Ta ki, hatta yüsalli ale’n- nebi sallallahu aleyhi ve sellen olan.Ta ki, hatta yüsalli ale’n- nebi sallallahu aleyhi ve sellen olan. Bu perdenin kalkmasıBu perdenin kalkması Cenâb-ı Peygamber'e getirilecek salât ü selâma bağlıdır.Cenâb-ı Peygamber'e getirilecek salât ü selâma bağlıdır. Cenâb-ı Peygamber'e salât ü selâmı getirir de sonra dua edersen,Cenâb-ı Peygamber'e salât ü selâmı getirir de sonra dua edersen, o perde ortadan kalkar, duan derhal Cenâb-ı Hakk'a ulaşır.o perde ortadan kalkar, duan derhal Cenâb-ı Hakk'a ulaşır. Bu hem Cenâb-ı Peygamber'e olan saygımızınBu hem Cenâb-ı Peygamber'e olan saygımızın derecesini yükseltmenin fedaili hakkında.derecesini yükseltmenin fedaili hakkında. Cenâb-ı Hakk'ın ona buyurduğu bir ihsânıdır.Cenâb-ı Hakk'ın ona buyurduğu bir ihsânıdır. Onun için dualar yaparken evvela Cenâb-ı Peygamber'e karşı en efdal dua,Onun için dualar yaparken evvela Cenâb-ı Peygamber'e karşı en efdal dua, salât, namazda okuduğumuz, ettehiyyatta okuduğumuz:salât, namazda okuduğumuz, ettehiyyatta okuduğumuz: Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed

Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed
kemâ salleyte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim inneke hamîdün mecîdün.kemâ salleyte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim inneke hamîdün mecîdün. Allahümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli MuhammedAllahümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed kemâ bârakte alâ İbrahîme ve alâ âli İbrahîm inneke hamîdün mecîdün. kemâ bârakte alâ İbrahîme ve alâ âli İbrahîm inneke hamîdün mecîdün. Burada seyyidinâlar yoksa da eklemek efdaldir.

Burada seyyidinâlar yoksa da eklemek efdaldir.
Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ ali seyyidinâ Muhammed.

Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ ali seyyidinâ Muhammed.
Kemâ salleyte alâ seyyidinâ İbrahime ve alâ âli seyyidinâ İbrahimKemâ salleyte alâ seyyidinâ İbrahime ve alâ âli seyyidinâ İbrahim inneke hamîdün mecîdün diyerekteninneke hamîdün mecîdün diyerekten bu salât ü selamları üç, beş, yedi, ne kadar dersen de bu salât ü selamları üç, beş, yedi, ne kadar dersen de ondan sonra da de ki:ondan sonra da de ki: Ya Rab! Boynunu da bük. İste isteyeceğini.Ya Rab! Boynunu da bük. İste isteyeceğini. İstedikten sonra tekrar bir salât ü selâm daha oku,İstedikten sonra tekrar bir salât ü selâm daha oku, ondan sonra amin de git.ondan sonra amin de git. Feizâ fu’ile zâlike’n-haraka zâlike’l hicâbü, ve dehale’düâü.

Feizâ fu’ile zâlike’n-haraka zâlike’l hicâbü, ve dehale’düâü.
Dua yani bu bir teşbihtir. Arada bir perde olup da bir şey yok.Dua yani bu bir teşbihtir. Arada bir perde olup da bir şey yok. Ama bu bize teşbihi anlatıyor ki,Ama bu bize teşbihi anlatıyor ki, böyle bir şeyin usulüne sebep,böyle bir şeyin usulüne sebep, bu salât ü selamları da bunlara ihmal etmeyiniz.bu salât ü selamları da bunlara ihmal etmeyiniz. Ve izâ lem yüf’al zâlike race’a’d-düâü.

Ve izâ lem yüf’al zâlike race’a’d-düâü.
Bu salât ü selâmlar getirilmeden yapılan dualar. Race. Geri döner yani.Bu salât ü selâmlar getirilmeden yapılan dualar. Race. Geri döner yani. Sen benim peygamberimin kıymetini bilmiyorsun,

Sen benim peygamberimin kıymetini bilmiyorsun,
ona salat ü selâm getirmedin de şimdi benden ne istiyorsun?ona salat ü selâm getirmedin de şimdi benden ne istiyorsun? İstifade edilmez duası. Yine buyurmuş ki:

İstifade edilmez duası. Yine buyurmuş ki:
Mâ min dü’âin ehabbe ilellâhi min en yekûle’l‘abdü:

Mâ min dü’âin ehabbe ilellâhi min en yekûle’l‘abdü:
Allahümme’rham ümmete Muhammedin rahmeten âmme.Allahümme’rham ümmete Muhammedin rahmeten âmme. Bak ne kadar güzel burada.

Bak ne kadar güzel burada.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bize öğretiyor.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bize öğretiyor. Ümmet-i Muhammed denince,Ümmet-i Muhammed denince, Lâ ilâhe illallahLâ ilâhe illallah Muhammeden Resûlullah diyen herkes Ümmet-i Muhammed'dendir değil mi?Muhammeden Resûlullah diyen herkes Ümmet-i Muhammed'dendir değil mi? Ümmet-i Muhammed olunca yalnız evliyâlar değil ya,Ümmet-i Muhammed olunca yalnız evliyâlar değil ya, yalnız sofu tabakası değil ya, hepsi içinde bunun.yalnız sofu tabakası değil ya, hepsi içinde bunun. Muti de var, gayrı muti de var.

Muti de var, gayrı muti de var.
Muti olsun, gayrı muti olsun.Muti olsun, gayrı muti olsun. Lâ İlahe İllallah Muhammeden Resûlullah diye Allah'a tasdik etmiş,Lâ İlahe İllallah Muhammeden Resûlullah diye Allah'a tasdik etmiş, Peygambere de ümmet olmuş mu? Bitti.Peygambere de ümmet olmuş mu? Bitti. Ya Rab! Bunlara sen merhamet et diye olsun.

Ya Rab! Bunlara sen merhamet et diye olsun.
En efdal dua Ümmet-i Muhammed'e merhamet eyle Ya Rab.En efdal dua Ümmet-i Muhammed'e merhamet eyle Ya Rab. Acı Ya Rab! Lütfet Ya Rab! Ama âmmete.Acı Ya Rab! Lütfet Ya Rab! Ama âmmete. Şunlara, bunlara değil. Âmmete.Şunlara, bunlara değil. Âmmete. Ne kadar müslüman Ümmet-i Muhammed varsa dünya üzerinde,Ne kadar müslüman Ümmet-i Muhammed varsa dünya üzerinde, bunların hepsine acı Ya Rab!bunların hepsine acı Ya Rab! Merhamet eyle Ya Rabbi! Yine bakınız bir tane daha var, onu da okuyayım.Merhamet eyle Ya Rabbi! Yine bakınız bir tane daha var, onu da okuyayım. Mâ min da’vetin yed’û bihe’l‘abdü efdale min: Allâhümme

Mâ min da’vetin yed’û bihe’l‘abdü efdale min: Allâhümme
innî es’elüke’l-mü’âfâte fi’d-dünyâ ve’l-âhirati.innî es’elüke’l-mü’âfâte fi’d-dünyâ ve’l-âhirati. Bu da İbn Mâce'nin Ebû Hüreyre'den rivayeti.

Bu da İbn Mâce'nin Ebû Hüreyre'den rivayeti.
En efdal dualardan birisi de:En efdal dualardan birisi de: Ya Rabbi! Dünya âhirette Sen'den, Sen'den afiyet isterim.

Ya Rabbi! Dünya âhirette Sen'den, Sen'den afiyet isterim.
Dünya âhiret Sen’den afiyet, afiyet imandan sonra en efdal bir ameldir.Dünya âhiret Sen’den afiyet, afiyet imandan sonra en efdal bir ameldir. Bunun için, el ilmü iman diyorlar.Bunun için, el ilmü iman diyorlar. İlim iki kısım. İlmi ebdan, ilmi edyan.

İlim iki kısım. İlmi ebdan, ilmi edyan.
Birisi dünya ilmi, ebdan ilmi, beden ilmi, ilmi tıp yani doktorluk ilmi,Birisi dünya ilmi, ebdan ilmi, beden ilmi, ilmi tıp yani doktorluk ilmi, tabiatı, bedeni iyi bilmek.tabiatı, bedeni iyi bilmek. İnsanın nelere ihtiyacı var? Yaşamanın ihtiyaçları nelerdir?

İnsanın nelere ihtiyacı var? Yaşamanın ihtiyaçları nelerdir?
Nasıl insan sağlığını muhafaza edebilir?Nasıl insan sağlığını muhafaza edebilir? Nasıl yaşayabilir? Bunu bilmek bir ilimdir.Nasıl yaşayabilir? Bunu bilmek bir ilimdir. Bu sıhhat, afiyetin iktizasını bize öğretir.Bu sıhhat, afiyetin iktizasını bize öğretir. Bu bilgiyle afiyet üzerinde yaşarız.Bu bilgiyle afiyet üzerinde yaşarız. Bunu bilmezsek afiyetimiz eksik olur.Bunu bilmezsek afiyetimiz eksik olur. Mesela şimdi bugünkü bilgilere göre şeker denilen bir hastalık var.

Mesela şimdi bugünkü bilgilere göre şeker denilen bir hastalık var.
Bunu bilmezsen, şeker ölçüsünü anlamazsan,Bunu bilmezsen, şeker ölçüsünü anlamazsan, şekerli maddeleri fazla da yesen,şekerli maddeleri fazla da yesen, şeker seni, bakar gözünü kör eder, bacağını da sağır eder,şeker seni, bakar gözünü kör eder, bacağını da sağır eder, topal eder, şunu da eder, bunu da eder, derken yataklara düşürür. Neden?topal eder, şunu da eder, bunu da eder, derken yataklara düşürür. Neden? İlmi ebdanı bilmiyorsun.

İlmi ebdanı bilmiyorsun.
Ve riayette etmiyorsun. Şekerli maddeyi sana yeme diyor.Ve riayette etmiyorsun. Şekerli maddeyi sana yeme diyor. Çünkü vücudundaki şeker maddesi fazla.Çünkü vücudundaki şeker maddesi fazla. İstemiyor vücudunu şeker.İstemiyor vücudunu şeker. E sen ben yiyeceğim tatlıdır, güzeldir, hamurlu mamurlu da hoşuma gider.E sen ben yiyeceğim tatlıdır, güzeldir, hamurlu mamurlu da hoşuma gider. E yersen sana başına felaketler gelir.E yersen sana başına felaketler gelir. E bunu bileceksin, ilmi ebden diyorlar.

E bunu bileceksin, ilmi ebden diyorlar.
Tansiyon da ona göre.Tansiyon da ona göre. Tansiyon da diyorsanız tuzlu yeme, suyu da içme.Tansiyon da diyorsanız tuzlu yeme, suyu da içme. E tuzlu yersen, suyu da içersen, yağlı tuzlu da yersen,E tuzlu yersen, suyu da içersen, yağlı tuzlu da yersen, e vücudun damar sertliği olur, şu olur bu olur,e vücudun damar sertliği olur, şu olur bu olur, yataklara düşersin, birçok paraları harcarsın.yataklara düşersin, birçok paraları harcarsın. Yine de kurtaramazsın yakayı.Yine de kurtaramazsın yakayı. Ama yapma, öğren bunu. Ona göre çalış. Ama canım istiyor.Ama yapma, öğren bunu. Ona göre çalış. Ama canım istiyor. Canınla iş olmaz ki.Canınla iş olmaz ki. Onun için,

Onun için,
Es’elüke’l-mü’âfâte fi’d-dünyâ ve’l-âhirati.

Es’elüke’l-mü’âfâte fi’d-dünyâ ve’l-âhirati.
Demek dünyada da afiyete muhtacız, ahirette de afiyete muhtacız.Demek dünyada da afiyete muhtacız, ahirette de afiyete muhtacız. Onun için Cenâb-ı Hak, Peygamber'in yine bir duası var,Onun için Cenâb-ı Hak, Peygamber'in yine bir duası var, siz Allah'tan afiyet isteyiniz.siz Allah'tan afiyet isteyiniz. Afiyet, hasta olan adam ne yapar ya? Gerek ruhen hasta,Afiyet, hasta olan adam ne yapar ya? Gerek ruhen hasta, gerek kafasından hasta, gerek cesedinden hasta.gerek kafasından hasta, gerek cesedinden hasta. Hangi hastadan olursan ol, bir şeyi beceremezsin.Hangi hastadan olursan ol, bir şeyi beceremezsin. Namaz, ezan okunur,

Namaz, ezan okunur,
ooo duyarsın da aklına bile gelmez, gitmek gidemezsin.ooo duyarsın da aklına bile gelmez, gitmek gidemezsin. Demek ki afiyet, afiyet vücutta var, akılda yok.Demek ki afiyet, afiyet vücutta var, akılda yok. Akılda olmazsa afiyet gene işe yaramaz.Akılda olmazsa afiyet gene işe yaramaz. Afiyet hem akılda olacak, hem vücutta olacak.Afiyet hem akılda olacak, hem vücutta olacak. İmanda da afiyet lazım.İmanda da afiyet lazım. İmandaki afiyet, Lâ ilahe illallah

İmandaki afiyet, Lâ ilahe illallah
Muhammedün Resûlullah dedin, iyi oldu ama bunun afiyeti,Muhammedün Resûlullah dedin, iyi oldu ama bunun afiyeti, nasıl ki vücudun afiyeti, şesiyle belli olur değil mi vücudunnasıl ki vücudun afiyeti, şesiyle belli olur değil mi vücudun hareketleriyle, afiyette olup olmadığını.hareketleriyle, afiyette olup olmadığını. Doktor anlar bakarken, daha gözüne bakarken şöyle,Doktor anlar bakarken, daha gözüne bakarken şöyle, senin afiyetin iyi der. Diline bakar, afiyetin iyi pekâlâ. E neden?senin afiyetin iyi der. Diline bakar, afiyetin iyi pekâlâ. E neden? Görüyor meydanda.

Görüyor meydanda.
Binâenaleyh, afiyette imanın İslam'ın icaplarına riayet ediyorsun,Binâenaleyh, afiyette imanın İslam'ın icaplarına riayet ediyorsun, senin de demek imanında afiyet var.senin de demek imanında afiyet var. Yoksa imanın icaplarına, İslam'ın icaplarına bakmıyorsan,Yoksa imanın icaplarına, İslam'ın icaplarına bakmıyorsan, senin de imanında afiyet yok demek.senin de imanında afiyet yok demek. Demek dünyada da afiyet lazım,Demek dünyada da afiyet lazım, ahirette de afiyet lazım.ahirette de afiyet lazım. Ahirette canım hastalık mastalık yok ya,Ahirette canım hastalık mastalık yok ya, ahirette hastalık mastalık yok ama burada Cenâb-ı Peygamber bizeahirette hastalık mastalık yok ama burada Cenâb-ı Peygamber bize ahirette de ahiret isteyiniz demesinin de manası var elbette.ahirette de ahiret isteyiniz demesinin de manası var elbette. Ötesine biz karışmayalım.Ötesine biz karışmayalım. Allah kusurlarımızı affetsin, tevfîkat-ı samadaniyesine mazhar eylesin.Allah kusurlarımızı affetsin, tevfîkat-ı samadaniyesine mazhar eylesin. El-Fatiha!

El-Fatiha!
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2