Namaz Vakitleri
İstanbul
28 Şevvâl 1446
26 April 2025
İmsak
04:27
Güneş
06:03
Öğle
13:07
İkindi
16:55
Akşam
20:01
Yatsı
21:30
Detaylı Arama

Aşûre Günü ve Muharrem Ayının Manevi Önemi

Mehmed Zahid KOTKU

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Aşûre Günü ve Muharrem Ayının Manevi Önemi

Mehmed Zahid KOTKU

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

El-Hamdülillahi sümme el-Hamdülillah,El-Hamdülillahi sümme el-Hamdülillah, el-Hamdülillahîllezi hedâna li-hâzâ ve mâ künnâel-Hamdülillahîllezi hedâna li-hâzâ ve mâ künnâ li-nehtediye levlâ en hedânallah.li-nehtediye levlâ en hedânallah. Ve mâ tevfîkî illâ billah aleyhi tevekkeltü ve ileyhi ünîb.Ve mâ tevfîkî illâ billah aleyhi tevekkeltü ve ileyhi ünîb. Neşhedü en lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerike leh.

Neşhedü en lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerike leh.
Ve neşhedü enne Muhammeden abduhû ve habibuhû ve resuluhu.Ve neşhedü enne Muhammeden abduhû ve habibuhû ve resuluhu. Allahümme fe-salli ve sellim ve bârik alâ hâze’n-nebiyyi’l-kerîmiAllahümme fe-salli ve sellim ve bârik alâ hâze’n-nebiyyi’l-kerîmi ve’r-Resuli’s-seyyidi’s-senedi’l-azîmve’r-Resuli’s-seyyidi’s-senedi’l-azîm zi’l-kalbi’r-rahîm seyyidinâ Muhammedin ve âlihîzi’l-kalbi’r-rahîm seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.ve sahbihî ecmaîn. Salâten ve selâmen dâimeyni mütelâzımeyni ilâ yevmi’d-dîniSalâten ve selâmen dâimeyni mütelâzımeyni ilâ yevmi’d-dîni ve sellem teslimen kesîrâ.ve sellem teslimen kesîrâ. Emmâ ba’du fe yâ ibâdellah

Emmâ ba’du fe yâ ibâdellah
ûsîküm ve nefsiye’l-âsıyete bi-takvallahi ve tâ’atih.ûsîküm ve nefsiye’l-âsıyete bi-takvallahi ve tâ’atih. İnnellahe mea’llezîne’t-tekav vellezîne hüm muhsinûne.İnnellahe mea’llezîne’t-tekav vellezîne hüm muhsinûne. Kâlellahu ve tebâreke ve teâlâ fî kelâmihi’l-hakîm:

Kâlellahu ve tebâreke ve teâlâ fî kelâmihi’l-hakîm:
Kul huvallâhu ehad.

Kul huvallâhu ehad.
Allahüssamed.Allahüssamed. Lem yelid ve lem yûled.Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekün lehû küfüven ehad.Ve lem yekün lehû küfüven ehad. Sadekallahul azîm.Sadekallahul azîm. Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Aziz ve muhterem kardeşlerim!
Muharrem ayının içinde bulunmaklığımız dolayısıyla

Muharrem ayının içinde bulunmaklığımız dolayısıyla
size yine bu ay bu bab da bu aşureninsize yine bu ay bu bab da bu aşurenin sebeplerinden bahsedeceğim.sebeplerinden bahsedeceğim. Bunu hepimiz pekiyi biliriz ki yaptığımız aşurelerle,Bunu hepimiz pekiyi biliriz ki yaptığımız aşurelerle, yediğimiz dağıttığımız aşurelerleyediğimiz dağıttığımız aşurelerle bu ayın aşure ayı olduğunu birbirimize duyurmuş oluyoruz.bu ayın aşure ayı olduğunu birbirimize duyurmuş oluyoruz. Sebebi ne idi de bu aşure oldu?

Sebebi ne idi de bu aşure oldu?
Bunu da şüphesiz bilirsiniz ama bir hatırlatmak olsun vazifem.

Bunu da şüphesiz bilirsiniz ama bir hatırlatmak olsun vazifem.
Cenâb-ı vâcibü’l-vücût hazretleri

Cenâb-ı vâcibü’l-vücût hazretleri
Nuh diye bir peygamberi gönderdi.Nuh diye bir peygamberi gönderdi. İkinci baba tabir edilir.İkinci baba tabir edilir. Birinci Âdem aleyhisselam’dan nesil geldi.Birinci Âdem aleyhisselam’dan nesil geldi. Nuh aleyhisselam’ın devrinde tükendi.Nuh aleyhisselam’ın devrinde tükendi. Nuh aleyhisselam’dan sonra ikinciNuh aleyhisselam’dan sonra ikinci insan nesli tekrar başladı.insan nesli tekrar başladı. Onun için ikinci Âdem diye biliyorlar.Onun için ikinci Âdem diye biliyorlar. Bu peygambere Cenâb-ı Hak çok uzun ömür verdi.

Bu peygambere Cenâb-ı Hak çok uzun ömür verdi.
Rivayete göre 1500 sene yaşamıştır.Rivayete göre 1500 sene yaşamıştır. Yalnız 950 sene peygamberlik devri geçmiştir.Yalnız 950 sene peygamberlik devri geçmiştir. Bütün vazifesi insanları Allah’ın dinine davet idi.Bütün vazifesi insanları Allah’ın dinine davet idi. Fakat bu insanoğlu kadar korkunçFakat bu insanoğlu kadar korkunç bir mahluk yok zannediyorum.bir mahluk yok zannediyorum. Kendisini yaratan, bu varlıkları yaratanKendisini yaratan, bu varlıkları yaratan Allahu Teâlâ’nın emrine inkıyat etmekAllahu Teâlâ’nın emrine inkıyat etmek bir türlü istemediler nedense.bir türlü istemediler nedense. Nuh aleyhisselam’a da böyle isyan etti kavmi.

Nuh aleyhisselam’a da böyle isyan etti kavmi.
Dinlemiyorlar.Dinlemiyorlar. O emri ilahiye ye davet ediyor, gelin Allah’a kul olun,O emri ilahiye ye davet ediyor, gelin Allah’a kul olun, O’na ibadet edin, tevhit edin diyor.O’na ibadet edin, tevhit edin diyor. Onlar ise putlara ibadeti daha tercih ediyorlarOnlar ise putlara ibadeti daha tercih ediyorlar ve diyorlar ki birbirlerine karşıve diyorlar ki birbirlerine karşı sizin babalarınız, dedeleriniz bilgisiz insanlar mıydı?sizin babalarınız, dedeleriniz bilgisiz insanlar mıydı? Dedeleriniz ve babalarınız elbette çok iyi büyük insanlar idi.

Dedeleriniz ve babalarınız elbette çok iyi büyük insanlar idi.
Onlar bu puta tapar oldukları haldeOnlar bu puta tapar oldukları halde siz ne diye bu adamın sözüne aldanıp dasiz ne diye bu adamın sözüne aldanıp da o putlarınızı terk ediyorsunuz?o putlarınızı terk ediyorsunuz? Birbirlerine bu propagandayı yaparaktan

Birbirlerine bu propagandayı yaparaktan
Nuh aleyhisselam’ın dinine girmekten men ediyorlar.Nuh aleyhisselam’ın dinine girmekten men ediyorlar. Bu, bu kadarla da kalmıyorlar,Bu, bu kadarla da kalmıyorlar, Nuh aleyhisselam’a çok büyük acı tecavüzlerde bulunuyorlar.Nuh aleyhisselam’a çok büyük acı tecavüzlerde bulunuyorlar. O kadar dövüyorlar ki öldü diyerekten bırakıyorlar.O kadar dövüyorlar ki öldü diyerekten bırakıyorlar. Allahu Teâlâ’nın sabahleyin tekrar ona

Allahu Teâlâ’nın sabahleyin tekrar ona
kuvvet vermesiyle yine davete başlıyor.kuvvet vermesiyle yine davete başlıyor. Fakat işte bu insan bir türlü yola gelmiyor.Fakat işte bu insan bir türlü yola gelmiyor. Yola gelmemesi dolayısıyla Cenâb-ı Hak bir günYola gelmemesi dolayısıyla Cenâb-ı Hak bir gün dedi ki o peygamberine;dedi ki o peygamberine; Ey Peygamberim Nuh! Sen;Ey Peygamberim Nuh! Sen; Vasna’i’l-fülke. [11/Hûd 37]

Vasna’i’l-fülke. [11/Hûd 37]
“Bir gemi yap.”

“Bir gemi yap.”
Bilmem dedi ben gemi yapmasını.Bilmem dedi ben gemi yapmasını. Melekleri vasıtasıyla Cenâb-ı Hak ona öğrettiMelekleri vasıtasıyla Cenâb-ı Hak ona öğretti geminin yapılmasını, gemiyi yaptı,geminin yapılmasını, gemiyi yaptı, iman edenlerle sair alabildiklerini aldı.iman edenlerle sair alabildiklerini aldı. Yerden ve gökten ikisi birdenYerden ve gökten ikisi birden su kaynamak suretiyle yeri su doldurdu.su kaynamak suretiyle yeri su doldurdu. Yani bunlar ölümü hak etti.Yani bunlar ölümü hak etti. 950 sene bir peygamber davet ediyor da icabet etmiyorlar.

950 sene bir peygamber davet ediyor da icabet etmiyorlar.
İcabet eden gayet az ve zuafâ tabakası.İcabet eden gayet az ve zuafâ tabakası. Öteki mütekebbir varlıklılar hiç yola gelmiyorlar.Öteki mütekebbir varlıklılar hiç yola gelmiyorlar. Onun için Cenâb-ı Hak bunların köküne son vermek üzere

Onun için Cenâb-ı Hak bunların köküne son vermek üzere
yerden ve gökten suları indirerekten suya boğdu ortalığı.yerden ve gökten suları indirerekten suya boğdu ortalığı. Gemilerde olanlarda kurtuldu malumunuz.Gemilerde olanlarda kurtuldu malumunuz. Kurtuluş günü aşure gününe denk geldiği içinKurtuluş günü aşure gününe denk geldiği için gemi de kalan erzakları topladılar,gemi de kalan erzakları topladılar, neler kaldıysa herkesin yiyeceklerinden,neler kaldıysa herkesin yiyeceklerinden, o yiyecekleri pişirdiler adına da aşure dendi.o yiyecekleri pişirdiler adına da aşure dendi. Mahlut [karışık] bir yemek; buğdayından, fasulyesinden,Mahlut [karışık] bir yemek; buğdayından, fasulyesinden, nohudundan, merceğinden gördüğünüz gibi.nohudundan, merceğinden gördüğünüz gibi. Herkesin birer parça bir şeysi kalmış,Herkesin birer parça bir şeysi kalmış, onlar bir araya getirildi pişirildi, onun adına aşure dendi.onlar bir araya getirildi pişirildi, onun adına aşure dendi. Bu aşure dediğimiz günün asıl adı âşe nûran’dır.

Bu aşure dediğimiz günün asıl adı âşe nûran’dır.
Sen zalimler gibi ölüme mahkûm olaraktanSen zalimler gibi ölüme mahkûm olaraktan Allah’ın gazabında olaraktan yaşama.Allah’ın gazabında olaraktan yaşama. Peygamberler gibi nurlu olaraktan nur içerisinde yaşaPeygamberler gibi nurlu olaraktan nur içerisinde yaşa ve onların yolundan katiyen ayrılma.ve onların yolundan katiyen ayrılma. Çünkü Allah’a isyan edenlerin,Çünkü Allah’a isyan edenlerin, Allah ve Peygamber yolunda gitmeyenlerinAllah ve Peygamber yolunda gitmeyenlerin akıbetini göstermek için bir ibret olarakakıbetini göstermek için bir ibret olarak Cenâb-ı Hak bu vakayı ihdas etmiş,Cenâb-ı Hak bu vakayı ihdas etmiş, bize de her sene bunu hatırlatıyor.bize de her sene bunu hatırlatıyor. Bak, isyan edenlerin hâli neye uğradı?

Bak, isyan edenlerin hâli neye uğradı?
Bütün peygamberlerde böyle olmuştur.Bütün peygamberlerde böyle olmuştur. İsyan edenlerin hâli ne oldu?İsyan edenlerin hâli ne oldu? Şimdi bir tane Nuh’un vakası özellikle zikrolunuyor.Şimdi bir tane Nuh’un vakası özellikle zikrolunuyor. Ama hep bütün vakalar buna muadildir.Ama hep bütün vakalar buna muadildir. Allah ve resûlünü tanımayanların cezasıAllah ve resûlünü tanımayanların cezası en nihayet helâktır.en nihayet helâktır. Ama nasıl helâk olur?Ama nasıl helâk olur? Bin bir çeşit Cenâb-ı Hakk'ın felaketleri var.Bin bir çeşit Cenâb-ı Hakk'ın felaketleri var. Bir çeşit değil ki.Bir çeşit değil ki. Yalnız su ile boğmaz, ateş ile boğmaz,Yalnız su ile boğmaz, ateş ile boğmaz, çeşitli felaketler var.çeşitli felaketler var. Yaşar da insan ölümü istemez.Yaşar da insan ölümü istemez. Bu da bir felakettir yine.Bu da bir felakettir yine. Onun için Allah cümlemize intibahlar nasip etsin.

Onun için Allah cümlemize intibahlar nasip etsin.
O peygamberlerinin izindenO peygamberlerinin izinden ve kitabının izinden ayrılmayanve kitabının izinden ayrılmayan bahtiyar kullarının zümresine sizi de bizi de ilhak eylesin.bahtiyar kullarının zümresine sizi de bizi de ilhak eylesin. Bunun kıssası uzundur.

Bunun kıssası uzundur.
Ayrıca bir Nuh sûresini Cenâb-ı HakAyrıca bir Nuh sûresini Cenâb-ı Hak zikretmiştir Kur’an’da.zikretmiştir Kur’an’da. Bir sûre vardır,Bir sûre vardır, Sûre-i Nûh derler ismine.Sûre-i Nûh derler ismine. Sırf bu Nuh aleyhisselam’ın vakasını zikreder.Sırf bu Nuh aleyhisselam’ın vakasını zikreder. On ikinci cüzde iki sayfa baştan aşağıyaOn ikinci cüzde iki sayfa baştan aşağıya Nuh aleyhisselam’ın vakasını bize hatırlatırNuh aleyhisselam’ın vakasını bize hatırlatır ibret alsınlar diyerekten.ibret alsınlar diyerekten. Onun için ibret çok büyük bir derstir.Onun için ibret çok büyük bir derstir. Büyüklerimizden birisi demiş;

Büyüklerimizden birisi demiş;
“Bir göz ki ibret almaya nazarından

“Bir göz ki ibret almaya nazarından
ol düşmanıdır sahibinin baş üzerinde.”ol düşmanıdır sahibinin baş üzerinde.” Bir göz baktığından ibret almıyorsa

Bir göz baktığından ibret almıyorsa
o göz sahibine dost değil düşmandır.o göz sahibine dost değil düşmandır. Gözleri Allah vakalardan, hadiselerden ibret alsın,Gözleri Allah vakalardan, hadiselerden ibret alsın, hareketini ona göre tanzim etsin diye vermiştir.hareketini ona göre tanzim etsin diye vermiştir. Onu da önümüze koymuştur.Onu da önümüze koymuştur. Ve döner bir şekilde önünü de görsünVe döner bir şekilde önünü de görsün icabında arkasını da görsün diyerekten vermiştir.icabında arkasını da görsün diyerekten vermiştir. Onun için gözün kıymeti çok yüksektir.

Onun için gözün kıymeti çok yüksektir.
En başta vazifesi ibret almaktır.En başta vazifesi ibret almaktır. İbret alamayan bir gözİbret alamayan bir göz sahibinin düşmanıdır demişler.sahibinin düşmanıdır demişler. Bunun yanında bizim büyüklerimizden

Bunun yanında bizim büyüklerimizden
Abdulhâlık-ı Gücdüvanî denilen bir zatınAbdulhâlık-ı Gücdüvanî denilen bir zatın oğluna olan nasihatlerinden birkaç tanesini söyleyeceğim.oğluna olan nasihatlerinden birkaç tanesini söyleyeceğim. Bu Abdulhâlık-ı Gücdüvanî aslen Malatyalıdır.

Bu Abdulhâlık-ı Gücdüvanî aslen Malatyalıdır.
Anası bir melik hükümdar kızı,Anası bir melik hükümdar kızı, oğlu da oranın âlimlerinden bir âlim.oğlu da oranın âlimlerinden bir âlim. Buhara’ya hicret etmişler, orada tavattun etmişler,Buhara’ya hicret etmişler, orada tavattun etmişler, orada Abdulhâlık-ı Gücdüvanî dünyaya gelmiş,orada Abdulhâlık-ı Gücdüvanî dünyaya gelmiş, ilmini orada tamamlamışilmini orada tamamlamış ve büyüklerimizin sırasına girmiştir.ve büyüklerimizin sırasına girmiştir. Sonra Şam’a gelmiş.Sonra Şam’a gelmiş. Şam’da, bu hareketler için de bir sebep söyleyeyim.Şam’da, bu hareketler için de bir sebep söyleyeyim. Diyorlar ki bizim büyüklerimiz,

Diyorlar ki bizim büyüklerimiz,
bir insan bir yere alıştığı,bir insan bir yere alıştığı, ünsiyet ettiği o yerden hoşlanıyor,ünsiyet ettiği o yerden hoşlanıyor, nefis o yerde kalmasını istiyor, memnun oradan.nefis o yerde kalmasını istiyor, memnun oradan. Ona hareket lazım.Ona hareket lazım. Orasını bıraksın o başka yere gitsin diyorOrasını bıraksın o başka yere gitsin diyor nefse rahatlık vermemek bakımından.nefse rahatlık vermemek bakımından. Şam’da insanların kemâle ulaşmasına çalışmış

Şam’da insanların kemâle ulaşmasına çalışmış
ve oğluna orada iken şu nasihati vermiş.ve oğluna orada iken şu nasihati vermiş. Yâ ibnî ûsîke bi-tahsîli’l-ilmi ve’l-edeb.

Yâ ibnî ûsîke bi-tahsîli’l-ilmi ve’l-edeb.
Oğluna olan nasihati benim hoşuma gitti de

Oğluna olan nasihati benim hoşuma gitti de
onun için siz kardeşlerime duyurmayı arzu ettim.onun için siz kardeşlerime duyurmayı arzu ettim. Ûsîke bi-tahsîli’l-ilmi ve’l-edeb.

Ûsîke bi-tahsîli’l-ilmi ve’l-edeb.
İkisini yan yana koyuyor.İkisini yan yana koyuyor. İlm ü edep tahsilini sana vasiyet ederim.İlm ü edep tahsilini sana vasiyet ederim. İlk sana nasihatim ilm ü edep tahsil etmek olsun.

İlk sana nasihatim ilm ü edep tahsil etmek olsun.
Büyüyeceksin yarın cemiyetin içerisine karışacaksın,Büyüyeceksin yarın cemiyetin içerisine karışacaksın, büyük adam olacaksın inşallah,büyük adam olacaksın inşallah, fakat vazifen tahsili ilm ü edep olsun.fakat vazifen tahsili ilm ü edep olsun. İkisinin yan yana oluşunda çok mana var.

İkisinin yan yana oluşunda çok mana var.
İlim çok bugün, dünya ilimleri sayısız,İlim çok bugün, dünya ilimleri sayısız, bilemeyiz adetinin ne kadar olacağını.bilemeyiz adetinin ne kadar olacağını. Bunu bilenler de çok yine az da değil,Bunu bilenler de çok yine az da değil, ama edep çok az.ama edep çok az. Edebi bazı büyükler ilmin üstüne gitmişlerdir.Edebi bazı büyükler ilmin üstüne gitmişlerdir. İlim geridedir illa edep demişledir.İlim geridedir illa edep demişledir. Edep ilimle yan yana olmakla beraberEdep ilimle yan yana olmakla beraber ilminde üstün geçmiştir.ilminde üstün geçmiştir. Çünkü edepsiz ilim insanlara zarardan başka bir şey irat etmez.Çünkü edepsiz ilim insanlara zarardan başka bir şey irat etmez. Nasıl Nuh aleyhisselamın kavmi biliyorlardı.Nasıl Nuh aleyhisselamın kavmi biliyorlardı. Bilgisiz insanlar değillerdi.Bilgisiz insanlar değillerdi. Bilgileri kendilerine katiyen fayda vermedi.Bilgileri kendilerine katiyen fayda vermedi. Çünkü edepleri yok idi.Çünkü edepleri yok idi. Allahu Teâlâ’nın gönderdiği peygambere mucizelerde gelmiş,Allahu Teâlâ’nın gönderdiği peygambere mucizelerde gelmiş, Ona iman etmeleri gerekirken edemediler.Ona iman etmeleri gerekirken edemediler. Demek edeplerinin noksanlığınınDemek edeplerinin noksanlığının cezası gark olmak olduğundan, boğulmak olduğundan.cezası gark olmak olduğundan, boğulmak olduğundan. Binâenaleyh ilmin çokluğu insanlara gurur vermemelidir.

Binâenaleyh ilmin çokluğu insanlara gurur vermemelidir.
Bu ilmin yanında edep varsa ne mutlu o âlime.Bu ilmin yanında edep varsa ne mutlu o âlime. Çünkü ilmin yanında edep olunca o ilmiyle amil olur.Çünkü ilmin yanında edep olunca o ilmiyle amil olur. İlminin iktizası ne ise onları benimser.İlminin iktizası ne ise onları benimser. İlminin dışına çıkmaz.İlminin dışına çıkmaz. İlmin yanında edep olmazsa onun ağzında lafları vardırİlmin yanında edep olmazsa onun ağzında lafları vardır içinde bir şey yoktur.içinde bir şey yoktur. Binâenaleyh o insanlar hiç de makbul değildir.Binâenaleyh o insanlar hiç de makbul değildir. Onun için Allah Celle ve Alâ hepimiziOnun için Allah Celle ve Alâ hepimizi ilmi edep sahibi olan kimselerden eylesin.ilmi edep sahibi olan kimselerden eylesin. Onun için edebe şöyle bir sözde söylemişler.Onun için edebe şöyle bir sözde söylemişler. “Edep bir taç imiş nur-ı Hüda'dan

“Edep bir taç imiş nur-ı Hüda'dan
giy ol tacı emin ol her beladan.”giy ol tacı emin ol her beladan.” Edep gayet kıymetli bir şeydir.

Edep gayet kıymetli bir şeydir.
Ama onun mektebi yoktur yalnız.Ama onun mektebi yoktur yalnız. Kitabı da yok.Kitabı da yok. O anane ile büyüklerden aktarma suretiyle gelmiştir bu güne kadar.O anane ile büyüklerden aktarma suretiyle gelmiştir bu güne kadar. Yarında öyle gidecektir.Yarında öyle gidecektir. Gönülden alınır gönle verilir.Gönülden alınır gönle verilir. Binâenaleyh edep İslamiyet’te çok büyük mevki sahibidir.

Binâenaleyh edep İslamiyet’te çok büyük mevki sahibidir.
“İlmi a’lâ’r-ruteb.”

“İlmi a’lâ’r-ruteb.”
Rütbelerin en üstünü ilimdir.

Rütbelerin en üstünü ilimdir.
Fakat edebiyle beraber.Fakat edebiyle beraber. Edebi olmazsa ilmin o her şey olabilir onda.Edebi olmazsa ilmin o her şey olabilir onda. En çok zararda ilim sahiplerinden gelir insanaEn çok zararda ilim sahiplerinden gelir insana edepleri olmadıkları için.edepleri olmadıkları için. Edebi olsa, o ilim sahiplerindenEdebi olsa, o ilim sahiplerinden bütün beşeriyet istifade edecektir.bütün beşeriyet istifade edecektir. Fakat edepleri olmadığından dolayı,Fakat edepleri olmadığından dolayı, ilimleri ile amil olmadıklarından dolayı farklı tabiriyleilimleri ile amil olmadıklarından dolayı farklı tabiriyle onlar beşeriyete zararlı oluyorlar.onlar beşeriyete zararlı oluyorlar. Allah cümlemizi gaflet uykusundan uyandırsın.

Allah cümlemizi gaflet uykusundan uyandırsın.
Şimdi bu edebi oğluna tavsiye eden Abdulhâlık ismindeki zat

Şimdi bu edebi oğluna tavsiye eden Abdulhâlık ismindeki zat
oğluna ve bütün Müslümanlara dolayısıyla bir tavsiyesi var.oğluna ve bütün Müslümanlara dolayısıyla bir tavsiyesi var. Tavsiyesi 12 tanedir.Tavsiyesi 12 tanedir. Ben size bir tanesinden bahsedeceğim.Ben size bir tanesinden bahsedeceğim. Oğluna diyor ki;Oğluna diyor ki; “Ey evlat! Zamanının kıymetini bil.”“Ey evlat! Zamanının kıymetini bil.” Vukuf-i zamani diyorlar ona.Vukuf-i zamani diyorlar ona. Zamanının kıymetini bil.Zamanının kıymetini bil. Ne bilelim biz zamanımızın kıymetini, altın mı toplayalım.Ne bilelim biz zamanımızın kıymetini, altın mı toplayalım. Yahut daha büyük mücevherler mi toplayalım, saklayalım.Yahut daha büyük mücevherler mi toplayalım, saklayalım. Zamanımızın kıymetini nasıl bileceğiz.Zamanımızın kıymetini nasıl bileceğiz. Hepimiz biliyoruz ki biz bu alemin yolcularıyız.Hepimiz biliyoruz ki biz bu alemin yolcularıyız. Bu alemin bir yolcusuyuz.Bu alemin bir yolcusuyuz. Dünyaya geldik ahirete gideceğiz.Dünyaya geldik ahirete gideceğiz. Dünyaya gelip ahirete gidişinDünyaya gelip ahirete gidişin bir yeridir orası, başka bir şey değil.bir yeridir orası, başka bir şey değil. Buradan ahirete gitmek için gelmiştir insanlar.Buradan ahirete gitmek için gelmiştir insanlar. Yani daha doğrusu Allah'a gitmek için gelmişlerdir.Yani daha doğrusu Allah'a gitmek için gelmişlerdir. İbrahim Aleyhisselam;İbrahim Aleyhisselam; "İnni zâhibun ilâ rabbî." Diyor."İnni zâhibun ilâ rabbî." Diyor. Ben Rabbime gidiciyim.

Ben Rabbime gidiciyim.
Siz ne yaparsanız yapın, ateşe atacaksanız atın.Siz ne yaparsanız yapın, ateşe atacaksanız atın. Benim Rabbim var ben O’na gideceğim.Benim Rabbim var ben O’na gideceğim. Beni başka yere götüremezsiniz ki.Beni başka yere götüremezsiniz ki. Herkesin dönüşü Allah'adır.Herkesin dönüşü Allah'adır. Allah’a olduğu için Allah’a taalluk,Allah’a olduğu için Allah’a taalluk, bilgiyi Allah’a taalluk eden ilmi almak lazım.bilgiyi Allah’a taalluk eden ilmi almak lazım. Para burada kalır, mal burada kalır,

Para burada kalır, mal burada kalır,
şan burada kalır, şöhret burada kalır.şan burada kalır, şöhret burada kalır. Ne varsa hepsi burada kalır.Ne varsa hepsi burada kalır. Ama ahirete götürecek sermaye lazım.Ama ahirete götürecek sermaye lazım. Ahirete götürecek sermaye içinAhirete götürecek sermaye için Hazreti Hâlık oğluna diyor ki; zamanının kıymetini bil.Hazreti Hâlık oğluna diyor ki; zamanının kıymetini bil. Bir lahzanı Allahsız geçirme diyor.Bir lahzanı Allahsız geçirme diyor. Lahzanı Allahsız geçirme.Lahzanı Allahsız geçirme. Her lahzan Allah ile olsun.Her lahzan Allah ile olsun. Her lahzanı, lahza, zaman, bir saniyenin kaçta kaçı,Her lahzanı, lahza, zaman, bir saniyenin kaçta kaçı, bunu Allah'sız geçirmemen lazım.bunu Allah'sız geçirmemen lazım. Allah ile ol.Allah ile ol. Allah’ın rızasını arayıcı ol.Allah’ın rızasını arayıcı ol. Allah’ın rızasının dışında hiç bir hareketin olmasın.Allah’ın rızasının dışında hiç bir hareketin olmasın. Allah cümlemizi bu dertlerden kurtulup,

Allah cümlemizi bu dertlerden kurtulup,
zamanının kıymetini bilenzamanının kıymetini bilen ve Allah’ın rızasını kazanmaya çalışan kullarının arasına kabul buyursun.ve Allah’ın rızasını kazanmaya çalışan kullarının arasına kabul buyursun.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2