Namaz Vakitleri

2 Zilka'de 1446
30 April 2025
İmsak
04:20
Güneş
05:58
Öğle
13:06
İkindi
16:56
Akşam
20:05
Yatsı
21:36
Detaylı Arama

Allah'ın İradesi

Mehmed Zahid KOTKU

24 Şa'bân 1387 / 26.11.1967
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Allah'ın İradesi

Mehmed Zahid KOTKU

24 Şa'bân 1387 / 26.11.1967
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm.Bismillâhirrahmânirrahîm. el-Hamdülillahi rabbilâlemin

el-Hamdülillahi rabbilâlemin
ve'l-âkibetü li'l-müttekîn.ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâVessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah

İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah
ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedinve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemsallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ahve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri.ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyiVe bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Kâle Resûlullah sallallâhu teâlâ aleyhi ve sellem.Kâle Resûlullah sallallâhu teâlâ aleyhi ve sellem. İzâ erâdellâhü bi’l-emîri hayran

İzâ erâdellâhü bi’l-emîri hayran
ceale lehû vezîra sıdkin.ceale lehû vezîra sıdkin. İn nesiye zekkerahû, ve in zekera eânehû;İn nesiye zekkerahû, ve in zekera eânehû; Ve izâ erâde bihî ğayra zâlikeVe izâ erâde bihî ğayra zâlike ceale lehû vezîra sûin.ceale lehû vezîra sûin. İn nesiye lem yüzekkirhü,İn nesiye lem yüzekkirhü, ve in zekera lem yü’inhü.ve in zekera lem yü’inhü. Sadaka rasûlü’llâh, fî mâ kâl. An Âişe radıyallâhu anh.

Sadaka rasûlü’llâh, fî mâ kâl. An Âişe radıyallâhu anh.
Mefhari mevcûdât Muhammed Mustafa râ salavât.

Mefhari mevcûdât Muhammed Mustafa râ salavât.
Seyyidüssâdât Muhammed Mustafa râ salavât.Seyyidüssâdât Muhammed Mustafa râ salavât. Habîbi hüdâ Muhammed Mustafa râ salavât.Habîbi hüdâ Muhammed Mustafa râ salavât. İzâ erâdellâhü bi’l-emîri hayran.

İzâ erâdellâhü bi’l-emîri hayran.
Emir burada vezir manasında.Emir burada vezir manasında. Yani büyüklerin yükünü alıcı,Yani büyüklerin yükünü alıcı, ikinci bir yardımcı, vezir.ikinci bir yardımcı, vezir. Bizim vezir dediğimiz yani eski tabirle bugünBizim vezir dediğimiz yani eski tabirle bugün başka bir tabir olmuyor ona.başka bir tabir olmuyor ona. Reisi cumhurun yardımcısı mı?Reisi cumhurun yardımcısı mı? O zaman mesela padişah olurmuş da,O zaman mesela padişah olurmuş da, padişahın bir de veziri olurmuş.padişahın bir de veziri olurmuş. İşte bugün padişah cumhur olursan,İşte bugün padişah cumhur olursan, onun veziri de başvekili.onun veziri de başvekili. Şimdi Allahu Teâlâ bu emirle,Şimdi Allahu Teâlâ bu emirle, bu emir idare sahibi baştaki adama hayır murad ederse.bu emir idare sahibi baştaki adama hayır murad ederse. Ona vezîra sıdkin.Ona vezîra sıdkin. Ona sadık bir vezir verir.Ona sadık bir vezir verir. Onun vekili olan insan sâdık olur.Onun vekili olan insan sâdık olur. İn nesiye zekkerahû.

İn nesiye zekkerahû.
Onun hatırlamadığı, unuttuğu bir şey olursaOnun hatırlamadığı, unuttuğu bir şey olursa ona onu hatırlatır.ona onu hatırlatır. Böyle bir iş olması lazım geliyordu diyerek.Böyle bir iş olması lazım geliyordu diyerek. Sana sadık bir sözün de aynı zamanda.Sana sadık bir sözün de aynı zamanda. Ve in zekera eâneh(û).

Ve in zekera eâneh(û).
Eğer hatırlıyorsa şu iş yapılsın diye ona yardımcı olur.Eğer hatırlıyorsa şu iş yapılsın diye ona yardımcı olur. Yapılması lazım gelen işlere yardımcı olurlar.Yapılması lazım gelen işlere yardımcı olurlar. Bu, yani idareyi bozucularla,Bu, yani idareyi bozucularla, idareye yardımcı olanları bizzat şeysinde geliyor.idareye yardımcı olanları bizzat şeysinde geliyor. İdareye yardımcı olanlar, hayır murad olunan insanlar.İdareye yardımcı olanlar, hayır murad olunan insanlar. İdarecilere engel olanlar,İdarecilere engel olanlar, hayır murad olmayan insanlar tabiri oluyor ki.hayır murad olmayan insanlar tabiri oluyor ki. Şimdi Murad,Şimdi Murad, Murad diye bir ad kullanıyoruz.Murad diye bir ad kullanıyoruz. Murad, irade sahibi.Murad, irade sahibi. İrade sahibi Hz. Allah'tır.İrade sahibi Hz. Allah'tır. Bütün bizde bir irade-i cüz'iye diye bir şey diyorlar.Bütün bizde bir irade-i cüz'iye diye bir şey diyorlar. Fakat irade-i cüz'iye,Fakat irade-i cüz'iye, yememiz, içmemiz, oturmamız, kalkmamızyememiz, içmemiz, oturmamız, kalkmamız gibi ufak tefek bir iradelerdir.gibi ufak tefek bir iradelerdir. Asıl irade, irade-i küll olan Hz. Allah'ın iradesidir.Asıl irade, irade-i küll olan Hz. Allah'ın iradesidir. İnsan tabii bu âlemde işte bir muvakkat gelip geçicidir.

İnsan tabii bu âlemde işte bir muvakkat gelip geçicidir.
Fakat burada kendisini bir iş yapıyor zanneder insan.Fakat burada kendisini bir iş yapıyor zanneder insan. Bilgin var, servetin var,Bilgin var, servetin var, kuvvetin var, gençliğin var.kuvvetin var, gençliğin var. Birçok şeyler sayar.Birçok şeyler sayar. Bunları hep de kendinden görür.Bunları hep de kendinden görür. Bunlar benim kafamın mahsulüdür der.Bunlar benim kafamın mahsulüdür der. Ben çalıştım, öğrendim, çalıştım, kazandım,Ben çalıştım, öğrendim, çalıştım, kazandım, çalıştım, şöyle oldu, böyle oldu diyerektençalıştım, şöyle oldu, böyle oldu diyerekten hep kendisine bunu isnad etmeye çalışır.hep kendisine bunu isnad etmeye çalışır. Hâlbuki bu Lâ ilâhe illallâh diyoruz ya,Hâlbuki bu Lâ ilâhe illallâh diyoruz ya, Lâ ilâhe illallâh'ın birinci manası,Lâ ilâhe illallâh'ın birinci manası, Lâ faile illâ hu'dur.Lâ faile illâ hu'dur. Yani hakikatte fail, işleri gören illallâh.Yani hakikatte fail, işleri gören illallâh. Yalnız Allah'tır.Yalnız Allah'tır. Biz Lâ ilâhe illallâh deriz de,Biz Lâ ilâhe illallâh deriz de, işlerin olmasını, olmamasını kendimize yükleriz.işlerin olmasını, olmamasını kendimize yükleriz. Becerdik, beceremedik.Becerdik, beceremedik. Yaptık, yapamadık.Yaptık, yapamadık. Oldu, olmadı.Oldu, olmadı. Halbuki lâ fa'ile illâ hu deyinceHalbuki lâ fa'ile illâ hu deyince murad Hz. Allah celle ve âla'dır.murad Hz. Allah celle ve âla'dır. O faildir hakikatte.O faildir hakikatte. Hakikatte fail o’dur.Hakikatte fail o’dur. Sebepleri halk eder, işler olacağı gibi olur.Sebepleri halk eder, işler olacağı gibi olur. Olur, sen dersin ki şu benim işimi yapmadı.

Olur, sen dersin ki şu benim işimi yapmadı.
Bunda ne var?Bunda ne var? Şu benim işimi yapmadı, ne var bunda?Şu benim işimi yapmadı, ne var bunda? Hangi kudret var?Hangi kudret var? Eğer o benim işime engel olup diyorsa bu şirke kadar gider.Eğer o benim işime engel olup diyorsa bu şirke kadar gider. Niçin?Niçin? Allahu Teâlâ'nın Murad ettiği şeyinAllahu Teâlâ'nın Murad ettiği şeyin önüne geçmenin imkânı yok.önüne geçmenin imkânı yok. Kimse geçemez.Kimse geçemez. Ve in yemseska(A)llâhu bidurrin

Ve in yemseska(A)llâhu bidurrin
felâ kâşife lehu illâ huv(e).felâ kâşife lehu illâ huv(e). Binâenaleyh Onun hayır murad ettiğini

Binâenaleyh Onun hayır murad ettiğini
kimse engelleyemez,kimse engelleyemez, şer murad ettiğini de kimse durduramaz bile.şer murad ettiğini de kimse durduramaz bile. Binâenaleyh, filan engel oldu demekBinâenaleyh, filan engel oldu demek şirke kadar insanı götürür.şirke kadar insanı götürür. Çünkü fâili hakikiyi göremiyor.Çünkü fâili hakikiyi göremiyor. Fâile hakikiyi anlamak bizim için çok zordur.Fâile hakikiyi anlamak bizim için çok zordur. Ama biz ufacık bir çekirdeği görürüz.Ama biz ufacık bir çekirdeği görürüz. Bu çekirdeği deriz ki işte bir çekirdektir.Bu çekirdeği deriz ki işte bir çekirdektir. Hâlbuki bu çekirdeğin içerisindeHâlbuki bu çekirdeğin içerisinde mesela elma ise elma ağacı mevcut.mesela elma ise elma ağacı mevcut. Elma ağacının yaprakları da mevcut.Elma ağacının yaprakları da mevcut. Elma ağacının meyveleri de mevcuttur.Elma ağacının meyveleri de mevcuttur. İşte biz kendimiz ortadayız, bir su parçasıyız.İşte biz kendimiz ortadayız, bir su parçasıyız. Ama o su parçasının içinde gözümüz,Ama o su parçasının içinde gözümüz, kulağımız, ağzımız, zekâmız, her şeyimiz mevcut.kulağımız, ağzımız, zekâmız, her şeyimiz mevcut. Ufacık bir zerre olaraktan görülüyor.Ufacık bir zerre olaraktan görülüyor. O sonra tekemmül ederek meydana geliyor, yetişiyoruz.O sonra tekemmül ederek meydana geliyor, yetişiyoruz. E koca bir göz, koca bir akılE koca bir göz, koca bir akıl yere de sığmadan göğe doğru uçmaya kalkıyor.yere de sığmadan göğe doğru uçmaya kalkıyor. Bu akıl, bu gövde neyin içindeydi?Bu akıl, bu gövde neyin içindeydi? O suyun içindeydi işte.O suyun içindeydi işte. Ama şimdi bugün tekemmül etti deAma şimdi bugün tekemmül etti de sen koca adamı görüyorsun da o suyu görmüyorsun.sen koca adamı görüyorsun da o suyu görmüyorsun. Binâenaleyh çekirdekten, çekirdeği görüyorsun,

Binâenaleyh çekirdekten, çekirdeği görüyorsun,
onun içindeki yaprağı görmemek,onun içindeki yaprağı görmemek, dalı görmemek, meyveyi görmemek,dalı görmemek, meyveyi görmemek, onun evlatlarını görmemek, görgüsüzlükten ibarettir.onun evlatlarını görmemek, görgüsüzlükten ibarettir. Onu sen yerine koyduğun vakitte,Onu sen yerine koyduğun vakitte, oradan bir yeşermeyle yeşeriyor.oradan bir yeşermeyle yeşeriyor. Ama o, görüyorsun ki yere gömülmedikçe de meydana gelmiyor ha.Ama o, görüyorsun ki yere gömülmedikçe de meydana gelmiyor ha. Yere gömülmedikçe meydan çıkmıyor.Yere gömülmedikçe meydan çıkmıyor. Yere gömülüyor, kapanıyor.Yere gömülüyor, kapanıyor. Ve orada ölüyor.Ve orada ölüyor. O öldükten sonra diriliyor.O öldükten sonra diriliyor. Ona fena diyorlar işte.Ona fena diyorlar işte. Fena âlemi.

Fena âlemi.
Orada gidiyor mahvoluyor.Orada gidiyor mahvoluyor. O mahviyetten bir varlık oluyor.O mahviyetten bir varlık oluyor. Mahviyetten oluyor varlık.Mahviyetten oluyor varlık. Binâenaleyh insanda mahviyet makbul bir şeydir.Binâenaleyh insanda mahviyet makbul bir şeydir. İnsan hakta kendini ifna edecek.İnsan hakta kendini ifna edecek. İfna edince senden kemâlin zuhuru,İfna edince senden kemâlin zuhuru, suduru o mahviyetten sonra oluyor.suduru o mahviyetten sonra oluyor. Benliklerle insan dolu oldukça ondan hiçbir kemâl çıkmaz.Benliklerle insan dolu oldukça ondan hiçbir kemâl çıkmaz. Onun için en evvela insan benliğini yıkması lazım.Onun için en evvela insan benliğini yıkması lazım. Benliğini yıksın ki kendisinin makbul olan kemâllerBenliğini yıksın ki kendisinin makbul olan kemâller peyderpey sudur etmesine vesile olur.peyderpey sudur etmesine vesile olur. Onun için bu ağaç yerine geldiği vakitteOnun için bu ağaç yerine geldiği vakitte yeşeriyor, koca bir ağaç oluyor,yeşeriyor, koca bir ağaç oluyor, yapraklanıyor, meyveler veriyor.yapraklanıyor, meyveler veriyor. Bu meyvelerden binlerce meyveler geneBu meyvelerden binlerce meyveler gene tohumlar meydana geliyor.tohumlar meydana geliyor. Demek ki bu onun içinde gömülü imişDemek ki bu onun içinde gömülü imiş ama onu biz görmüyoruz.ama onu biz görmüyoruz. Ama meydana geliyor.Ama meydana geliyor. Düşünürsek bizim bütün harekâtımız bunun gibidir tıpkı.Düşünürsek bizim bütün harekâtımız bunun gibidir tıpkı. Çekirdek nasılsa biz de öyleyiz.Çekirdek nasılsa biz de öyleyiz. Hep mahlûk, Allah'ın mahlûkudur.

Hep mahlûk, Allah'ın mahlûkudur.
Bu bir şimdiki baş Diyanet ReisiBu bir şimdiki baş Diyanet Reisi bir söz söyledi de bir vakit.bir söz söyledi de bir vakit. Allah'ın indinde bütün mahlûklar tarağın dişi gibidir,Allah'ın indinde bütün mahlûklar tarağın dişi gibidir, mahlûkların sahibidir dedi.mahlûkların sahibidir dedi. Herkes kızdı, nasıl olur dedi bu laf.Herkes kızdı, nasıl olur dedi bu laf. Çok yanlış söyledi Diyanet reisi dediler.Çok yanlış söyledi Diyanet reisi dediler. Gazetelerde verdiler dumanı.Gazetelerde verdiler dumanı. Yanlış böyle gavurla Müslüman biri olur mu dedi?Yanlış böyle gavurla Müslüman biri olur mu dedi? Bu başka canım, gavurla Müslümanlık başka.Bu başka canım, gavurla Müslümanlık başka. Fakat mahlukiyet itibariyleFakat mahlukiyet itibariyle Allah yarattığı mahlûklara kendisi yaratmıştır.Allah yarattığı mahlûklara kendisi yaratmıştır. Hâlik’ı da Allah.Hâlik’ı da Allah. Kedinin de, köpeğin de, mikrobunun da

Kedinin de, köpeğin de, mikrobunun da
ne kadar mahlûk varsa hepsinin hâliki Allahtır.ne kadar mahlûk varsa hepsinin hâliki Allahtır. Allah'ın emrinde hepsi Allah'ın mahlûkudur.Allah'ın emrinde hepsi Allah'ın mahlûkudur. Bu bakımdan müsavidir.Bu bakımdan müsavidir. Yoksa dinli, dinsiz,Yoksa dinli, dinsiz, imanlı, imansız meseleleri ayrıdır yine.imanlı, imansız meseleleri ayrıdır yine. Ama bunları seçmek de kolay olmuyor işte.Ama bunları seçmek de kolay olmuyor işte. Binâenaleyh Allahu Teâlâ böyleBinâenaleyh Allahu Teâlâ böyle bir emir ile hayır murad etti miydibir emir ile hayır murad etti miydi ona olgun kimseleriona olgun kimseleri nasip eder onun mahiyetinde.nasip eder onun mahiyetinde. O olgun kimseler, o idareyi tekemmül ettirir,O olgun kimseler, o idareyi tekemmül ettirir, güzelce yürütürler.güzelce yürütürler. Şer murad olunduğu takdirde de bakarsın,Şer murad olunduğu takdirde de bakarsın, kötü muavinler, vezirler, idareciler başa geçer.kötü muavinler, vezirler, idareciler başa geçer. Binâenaleyh, bozuk olan çark, bozulur, hiçbir işe yaramaz.Binâenaleyh, bozuk olan çark, bozulur, hiçbir işe yaramaz. Allah cümlemizi affetsin de

Allah cümlemizi affetsin de
böyle bir milletin başına geçecek idarecilerinböyle bir milletin başına geçecek idarecilerin hayırlı insanlardan gelmelerinehayırlı insanlardan gelmelerine burada bize de teşvik emir var yani.burada bize de teşvik emir var yani. Siz de başınıza geçecek idarecilerinSiz de başınıza geçecek idarecilerin hayırlı insan olmalarını seçmekte de muhtarsınız.hayırlı insan olmalarını seçmekte de muhtarsınız. Bu ihtiyatı sizin elinize verdim.Bu ihtiyatı sizin elinize verdim. Elinize kâğıdı veriyorlar.Elinize kâğıdı veriyorlar. Hadi bunu kime istersen ona at diyorlar.Hadi bunu kime istersen ona at diyorlar. Sen onu atarken düşünmeden atarsan

Sen onu atarken düşünmeden atarsan
mesul yine sen olacaksın.mesul yine sen olacaksın. Allah diyecek ki ben sana o kadar bir irade de vermiştim.Allah diyecek ki ben sana o kadar bir irade de vermiştim. Sen oraya iyiyi seçeydin, ben o iyiyi oraya koyacaktım.Sen oraya iyiyi seçeydin, ben o iyiyi oraya koyacaktım. Ne yapayım ki sen seçtin o iradeyi.Ne yapayım ki sen seçtin o iradeyi. İrade senin, sen seçtin kötüyü.İrade senin, sen seçtin kötüyü. Şimdi hiç mızıklama.Şimdi hiç mızıklama. Bunun bir şeysi daha var, bir misali.

Bunun bir şeysi daha var, bir misali.
Cenâb-ı Allah Celle ve Ala ölüyoruz ya,Cenâb-ı Allah Celle ve Ala ölüyoruz ya, başımıza geliyor bir telkinci,başımıza geliyor bir telkinci, nasıl tanırsınız bunu diyor.nasıl tanırsınız bunu diyor. Hep diyoruz ki iyi tanırız.Hep diyoruz ki iyi tanırız. Biliyor ki Cenâb-ı Hak bu kötü adamdır.Biliyor ki Cenâb-ı Hak bu kötü adamdır. Biliyor, kötü bir adamdır.Biliyor, kötü bir adamdır. Fakat bu Müslümanlar, iyi insanlar,Fakat bu Müslümanlar, iyi insanlar, kötülerin değil sözü,kötülerin değil sözü, iyi insanların şehadeti indi ilâhiyede,iyi insanların şehadeti indi ilâhiyede, kendi bilgisini Cenâb-ı Hak bırakıyor.kendi bilgisini Cenâb-ı Hak bırakıyor. Bu kullarımın şehadetini kabul ettim diyor.Bu kullarımın şehadetini kabul ettim diyor. Kullarımın şehadetini kabul ettim diyor.Kullarımın şehadetini kabul ettim diyor. Kendi bilgimden vazgeçtim, bu kötü adam, biliyorum amaKendi bilgimden vazgeçtim, bu kötü adam, biliyorum ama kullarım diyor ki iyidir diyerekten.kullarım diyor ki iyidir diyerekten. Ben de bu iyiliği kabul ettim diyor bu kulum için.Ben de bu iyiliği kabul ettim diyor bu kulum için. Onun için iradeyi yine bize vermiştir.

Onun için iradeyi yine bize vermiştir.
Biz iradede seçeceğimizi seçebilirsek ne mutlu bize.Biz iradede seçeceğimizi seçebilirsek ne mutlu bize. Seçemezsek kabahati Allah'a yüklemek de o da abes.Seçemezsek kabahati Allah'a yüklemek de o da abes. Yine, İzâ erâdellâhü bi kavmin nemâen

Yine, İzâ erâdellâhü bi kavmin nemâen
razekehümü’s-semâhate ve’l-afâfe.razekehümü’s-semâhate ve’l-afâfe. Nemâ, rahatlık, rızıkta bolluk,Nemâ, rahatlık, rızıkta bolluk, her çeşit rahatlıklar, bir kul da murad ederse Cenâb-ı Hak kavimde.her çeşit rahatlıklar, bir kul da murad ederse Cenâb-ı Hak kavimde. Onlara cömertlikle iffeti şey olarak verirmiş onlara,Onlara cömertlikle iffeti şey olarak verirmiş onlara, hal olarak verirmiş.hal olarak verirmiş. Cömert olur o kimseler.Cömert olur o kimseler. Hayırlardan hiç sakınmaz.Hayırlardan hiç sakınmaz. Şimdi nereden geldiğini bilemiyorum.

Şimdi nereden geldiğini bilemiyorum.
Bir kasabadan gelmiş, bir mektup yazmış bana.Bir kasabadan gelmiş, bir mektup yazmış bana. Mektubunda memleketinde bir Kur'an kursu açılmış.Mektubunda memleketinde bir Kur'an kursu açılmış. İki yüz bin liraya mal olmuş.İki yüz bin liraya mal olmuş. Fakat tekâmül ettirememişler.Fakat tekâmül ettirememişler. Muhtaç olmuşlar.Muhtaç olmuşlar. Bize kadar da bir mektup yazmışlar.Bize kadar da bir mektup yazmışlar. Sizden de bir yardım bekleriz diyerekten.Sizden de bir yardım bekleriz diyerekten. E şimdi bunlar tabi bitmiyor.E şimdi bunlar tabi bitmiyor. Kendimizin var, başkalarının var, etraftakilerin var.Kendimizin var, başkalarının var, etraftakilerin var. Te uzak bir yer neredeyse bilmiyorum adını.Te uzak bir yer neredeyse bilmiyorum adını. Oradan da yardım istiyor.Oradan da yardım istiyor. E bu imkân dâhilinde hep insanların bu yardımaE bu imkân dâhilinde hep insanların bu yardıma ne olacak vereceğimiz bir lira, üç lira, beş lira, on lira.ne olacak vereceğimiz bir lira, üç lira, beş lira, on lira. Bu, bununlaBu, bununla yağmur damlaya damlaya toplanınca bir şey oluyor yani.yağmur damlaya damlaya toplanınca bir şey oluyor yani. On liraya bir şey kimse bir şey yapmaz.On liraya bir şey kimse bir şey yapmaz. Fakat on lira bin lira oluyor.Fakat on lira bin lira oluyor. Bin lira da bir iş görüyor sonra.Bin lira da bir iş görüyor sonra. Ama bu cömertlik damarı var insanda.Ama bu cömertlik damarı var insanda. Bu damar mesela ağacın bir damarı var, suyu çekiyor.Bu damar mesela ağacın bir damarı var, suyu çekiyor. O damar o ağaçta olmazsa o suyu çekemez.O damar o ağaçta olmazsa o suyu çekemez. Binâenaleyh, cömertlik damarı diğer insanlar da bir damar vardır.

Binâenaleyh, cömertlik damarı diğer insanlar da bir damar vardır.
O hilkaten verildiyse, o hiç sakınmaz.O hilkaten verildiyse, o hiç sakınmaz. Ben bunu vereceğim, bilir ki Allah onun yerine on verecek.Ben bunu vereceğim, bilir ki Allah onun yerine on verecek. Onun için sevinerekten verir, yerine de gidiyor hem der.Onun için sevinerekten verir, yerine de gidiyor hem der. Bir ders okuduk dün de, buraya yine taalluk ediyor.

Bir ders okuduk dün de, buraya yine taalluk ediyor.
Burada sıla-i rahim ileBurada sıla-i rahim ile katî-i rahim diye iki şeyden bahsediyor.katî-i rahim diye iki şeyden bahsediyor. Sıla-i rahim, akraba-u taallukatınSıla-i rahim, akraba-u taallukatın amca, dayı, teyze, hala, kardeşleramca, dayı, teyze, hala, kardeşler bunların birbiriyle ilgisini muhafaza etmeleri.bunların birbiriyle ilgisini muhafaza etmeleri. Nerede olurlarsa olsun mektup yazarsınız,Nerede olurlarsa olsun mektup yazarsınız, arada sırada gider ziyaretini yaparsın,arada sırada gider ziyaretini yaparsın, muhtaçlarsa paralar göndersin, yardımlar yaparsın.muhtaçlarsa paralar göndersin, yardımlar yaparsın. Bu sıla-ı rahim oluyor.Bu sıla-ı rahim oluyor. Bunu, bu ilgiyi kesince, bu ilgiyi kesince,Bunu, bu ilgiyi kesince, bu ilgiyi kesince, katî-i rahîm oluyor.katî-i rahîm oluyor. Sıla-i rahîm olunca, sıla-i rahîmin bir duası var.

Sıla-i rahîm olunca, sıla-i rahîmin bir duası var.
Ya Rabbi, bu vazifesini yaptı.Ya Rabbi, bu vazifesini yaptı. Sen de buna rahmetini ihsan et diyor.Sen de buna rahmetini ihsan et diyor. Rahîm, ismi İlâhiyeden, Rahman isminden müşrak.Rahîm, ismi İlâhiyeden, Rahman isminden müşrak. Rahîm isminden müşrak.Rahîm isminden müşrak. Binâenaleyh, o rahîmin duası makbul oluyor indi İlâhiyede.Binâenaleyh, o rahîmin duası makbul oluyor indi İlâhiyede. O dedi mi ki, böyle Ya Rabbi bu, sılasını yaptı.O dedi mi ki, böyle Ya Rabbi bu, sılasını yaptı. Sen de bunu vasf eyle diyor.Sen de bunu vasf eyle diyor. Vasf eyle.Vasf eyle. Bu sıla ve vasıl dolayısıylaBu sıla ve vasıl dolayısıyla o da rahmet-i İlâhiye'ye mazhar oluyor.o da rahmet-i İlâhiye'ye mazhar oluyor. İşleri âsan alıyor,İşleri âsan alıyor, rahatlık içerisinde yaşıyor yani.rahatlık içerisinde yaşıyor yani. Sıkıntı görmüyor dünyada.Sıkıntı görmüyor dünyada. Bu vazifesinin ihmalinden dolayı da,Bu vazifesinin ihmalinden dolayı da, katî-i rahim oluyor da o zaman Ya Rabbimkatî-i rahim oluyor da o zaman Ya Rabbim bu vazifesini yapmadı, Sen de bundan rahmetini kes diyor.bu vazifesini yapmadı, Sen de bundan rahmetini kes diyor. Bu da indi İlâhiye'de yine makbul olupBu da indi İlâhiye'de yine makbul olup rahmet-i İlahiye'ye ondan uzaklaşıyor.rahmet-i İlahiye'ye ondan uzaklaşıyor. Rahmet-i İlahiyeden uzaklaşınca işleri ters gidiyor,Rahmet-i İlahiyeden uzaklaşınca işleri ters gidiyor, rahatı olmuyor, huzuru olmuyor.rahatı olmuyor, huzuru olmuyor. Bu dünya ona bir zindan olarak gelip gidiyor buradan.Bu dünya ona bir zindan olarak gelip gidiyor buradan. Bu manevi bir bağlılığın şeysi, eseri.Bu manevi bir bağlılığın şeysi, eseri. Bunu maddeden bir de izahını yap.Bunu maddeden bir de izahını yap. Bir ağaç, kök var.

Bir ağaç, kök var.
Bir de dalı budağı var, etrafına yayılmış bir sürü.Bir de dalı budağı var, etrafına yayılmış bir sürü. Bazı dal, benim gövdeye ihtiyacım yokturBazı dal, benim gövdeye ihtiyacım yoktur diyerekten kendisini gövdesinden böyle ayırsa kırılsa yani,diyerekten kendisini gövdesinden böyle ayırsa kırılsa yani, ona bu kökten su gitmez.ona bu kökten su gitmez. Su gitmeyince o dal kurur.Su gitmeyince o dal kurur. Kurumasının sebebi ana ile ilgisini kesti.Kurumasının sebebi ana ile ilgisini kesti. Ana hatla ilgisini kestiğinden dolayıAna hatla ilgisini kestiğinden dolayı kurumaya mahkûm oldu.kurumaya mahkûm oldu. İşte açık bir misal.İşte açık bir misal. Katî-i-rahim, manen bağlılık.

Katî-i-rahim, manen bağlılık.
Manen bağlılık, maddeten bağlılık nasıl kesildiği vakitte kuruyorsa,Manen bağlılık, maddeten bağlılık nasıl kesildiği vakitte kuruyorsa, manen bağlılıktan da kesilme böyle kurutur insanı.manen bağlılıktan da kesilme böyle kurutur insanı. İşim rast gitmiyor yahu neden acaba der.İşim rast gitmiyor yahu neden acaba der. E senin işin rast gitmez neden?E senin işin rast gitmez neden? Akraba-u taallukatla hiç ilgin kalmamış senin.Akraba-u taallukatla hiç ilgin kalmamış senin. Sonra bunu diyor ki, akraba-u taallukat yalnız kâfi değil.Sonra bunu diyor ki, akraba-u taallukat yalnız kâfi değil. Çünkü akraba-u taallukat,Çünkü akraba-u taallukat, anan, baban, kardeşlerin şunlar.anan, baban, kardeşlerin şunlar. Bunlar tabii bir şey.Bunlar tabii bir şey. Ama bir de Hazreti Allah'ın bir akrabalık şeysi var bize.Ama bir de Hazreti Allah'ın bir akrabalık şeysi var bize. Estâizübillâh:Estâizübillâh: İnnemel mü'minüne ihvetün demiş.

İnnemel mü'minüne ihvetün demiş.
O senin anandan kardeşin amaO senin anandan kardeşin ama Allah da seni kardeş yapmış.Allah da seni kardeş yapmış. Allah'ın kardeşliği mi daha kuvvetli,Allah'ın kardeşliği mi daha kuvvetli, senin anan baban kardeşliğin mi kuvvetli?senin anan baban kardeşliğin mi kuvvetli? Elbette Allah'ın takdir ettiği kardeştir,Elbette Allah'ın takdir ettiği kardeştir, daha kuvvetlidir diğer ana baba kardeşliğinden.daha kuvvetlidir diğer ana baba kardeşliğinden. Binâenaleyh hep bir kardeş olduğumuz halde,Binâenaleyh hep bir kardeş olduğumuz halde, cemiyetle birimiz diğerimizle ilgisi olmazsacemiyetle birimiz diğerimizle ilgisi olmazsa değil şark ile garp arasında.değil şark ile garp arasında. Şarklı bir Müslüman, garptaki bir MüslümandanŞarklı bir Müslüman, garptaki bir Müslümandan müteessir olmuyorsa o ilgisi kesilmiş dal gibidir.müteessir olmuyorsa o ilgisi kesilmiş dal gibidir. Kırılmış dal gibidir.Kırılmış dal gibidir. Niçin sen şarktaki Müslümanla ilgini kesiyorsun?

Niçin sen şarktaki Müslümanla ilgini kesiyorsun?
Niçin onun yardımına koşmuyorsun?Niçin onun yardımına koşmuyorsun? Niçin onunla alakadar olmuyorsun?Niçin onunla alakadar olmuyorsun? Onun için çok sözler var.Onun için çok sözler var. Müslüman böyle etrafıyla ilgisizse o Müslüman,Müslüman böyle etrafıyla ilgisizse o Müslüman, Müslüman değildir.Müslüman değildir. Yani tam Müslüman değildir demek.Yani tam Müslüman değildir demek. İyi, olgun bir Müslüman değil, işe yararlı bir Müslüman değil.İyi, olgun bir Müslüman değil, işe yararlı bir Müslüman değil. Hasta, zayıf, dertli bir adama benzer.Hasta, zayıf, dertli bir adama benzer. Onun için şimdi diyeceğiz ki mesela

Onun için şimdi diyeceğiz ki mesela
Ankara'da yahut Kastamonu'da yahutAnkara'da yahut Kastamonu'da yahut neredeyse o adam bize mektubu yazmış.neredeyse o adam bize mektubu yazmış. Bize ne yahu?Bize ne yahu? Biz İstanbul'da İskender Paşa'nın camisininBiz İstanbul'da İskender Paşa'nın camisinin hakkından da gelemiyoruz bile.hakkından da gelemiyoruz bile. Bir kalkacağız da bir Ankara'daki yahut Konya'daki,Bir kalkacağız da bir Ankara'daki yahut Konya'daki, Çankaya'daki adam bizden yardım istiyor diyerekten,Çankaya'daki adam bizden yardım istiyor diyerekten, onun yardımına bu hoca da şaşırmış der herkes.onun yardımına bu hoca da şaşırmış der herkes. Neyimize lazım?Neyimize lazım? Hâlbuki ilgimizin olması şart.

Hâlbuki ilgimizin olması şart.
Çünkü Ankara, Konya yok.Çünkü Ankara, Konya yok. Hep Müslümanlık var.Hep Müslümanlık var. Ankara, Konya laf bunlar.Ankara, Konya laf bunlar. Hep Müslümanlık var.Hep Müslümanlık var. Müslüman neredeyseMüslüman neredeyse onun yardımına koşmak hepimizin vazifesi.onun yardımına koşmak hepimizin vazifesi. Bu sene vazife çok.Bu sene vazife çok. On bin lira İmam Hatip mektebi istiyor asgari.On bin lira İmam Hatip mektebi istiyor asgari. On bin, yirmi bin lira kurs istiyor ayrı,On bin, yirmi bin lira kurs istiyor ayrı, 10 bin, 20 bin lira, memleketin muhtaçları istiyor ayrı.10 bin, 20 bin lira, memleketin muhtaçları istiyor ayrı. Bunlara hep biz yetişeceğiz inşallah, Allah lütfedecek.Bunlara hep biz yetişeceğiz inşallah, Allah lütfedecek. Bu işte semahat damarları.

Bu işte semahat damarları.
Şimdi malum ya, doktorlar bir adamın damarı bozuluyor,Şimdi malum ya, doktorlar bir adamın damarı bozuluyor, kan gitmiyor, onu kesiyorlar buradan,kan gitmiyor, onu kesiyorlar buradan, mesela kalpteki damarı, parmağını sokuyor oraya,mesela kalpteki damarı, parmağını sokuyor oraya, o damarı açıyor ve işletiyor.o damarı açıyor ve işletiyor. İcap ederse oraya yeni bir de kapak koyuyor,İcap ederse oraya yeni bir de kapak koyuyor, güzelce adam rahat ediyor.güzelce adam rahat ediyor. Açılmazsa, açamazsa, adam ölecek.Açılmazsa, açamazsa, adam ölecek. E bizim de şimdi cömertlik damarlarımızı açacak şeyler dinlerdir işte.E bizim de şimdi cömertlik damarlarımızı açacak şeyler dinlerdir işte. Dinleri güzelce dinler, o nasihatlerle amil olursak,Dinleri güzelce dinler, o nasihatlerle amil olursak, onlar bizim sıkılık damarlarımızı açıverir, neden?onlar bizim sıkılık damarlarımızı açıverir, neden? Tüm mülk Allah'ın.

Tüm mülk Allah'ın.
Varlık da O'nun.Varlık da O'nun. Sana isterse çok verir.Sana isterse çok verir. Bu vergi O'nundur, senin değil o.Bu vergi O'nundur, senin değil o. Binâenaleyh O sana ver dediği yere verirsen seninkini artırır.Binâenaleyh O sana ver dediği yere verirsen seninkini artırır. Ver dediği yere vermezsenVer dediği yere vermezsen bir gün gelir kesiverir onları senin elinden, kalırsın apaçık.bir gün gelir kesiverir onları senin elinden, kalırsın apaçık. Bazı buraya geliyor fukara zavallı.

Bazı buraya geliyor fukara zavallı.
Bunlar hep bize ders, ibrettir yani.Bunlar hep bize ders, ibrettir yani. Dersin ki bu adam sapasağlam yahu.Dersin ki bu adam sapasağlam yahu. Neden bu gelip de buradan bizden para isteyip duruyor?Neden bu gelip de buradan bizden para isteyip duruyor? Defolsun gitsin dersin.Defolsun gitsin dersin. İyi ama ona verdiği zekâyı,İyi ama ona verdiği zekâyı, ona verdiği kuvveti, sana verdiği zekâylaona verdiği kuvveti, sana verdiği zekâyla kuvvetle bir yapmamış ki.kuvvetle bir yapmamış ki. Ona tembellik, şeysini vermiş.Ona tembellik, şeysini vermiş. Aklı idare edemiyor kendisini.Aklı idare edemiyor kendisini. Şuuru idare edemiyor.Şuuru idare edemiyor. Muhtaç kalmış el açıyor sana.Muhtaç kalmış el açıyor sana. Bu da bir nimettir.Bu da bir nimettir. Senin kapına gelmiş sana el açıyor.Senin kapına gelmiş sana el açıyor. Hazırca vereceksin de devlete nâil olacaksın.Hazırca vereceksin de devlete nâil olacaksın. Yoksa sen onu arayıp da bulacak idin.Yoksa sen onu arayıp da bulacak idin. Bulamıyorsun, nereden bulacaksın?Bulamıyorsun, nereden bulacaksın? Şimdi de kapına gelmiş.Şimdi de kapına gelmiş. Şükret de ki bu benim ayağıma geldi.Şükret de ki bu benim ayağıma geldi. Al şunu da bana dua et de git.Al şunu da bana dua et de git. Yoksa onu hor görme.Yoksa onu hor görme. Çünkü Allahu Teâlâ ona o kadar vermiş kudreti.Çünkü Allahu Teâlâ ona o kadar vermiş kudreti. Binâenaleyh Cenâb-ı Hakk hayır murad ettiği kavme,

Binâenaleyh Cenâb-ı Hakk hayır murad ettiği kavme,
cömertlikle affâf denilen iffeti,cömertlikle affâf denilen iffeti, yani iffet iki türlü.yani iffet iki türlü. Birisi menhiyattan uzaklaşmak, günahlardan uzaklaşmak,Birisi menhiyattan uzaklaşmak, günahlardan uzaklaşmak, birisi de ne yapsa el açmaktan uzak kalmak.birisi de ne yapsa el açmaktan uzak kalmak. İffet. Aç kalır, halini kimseye bildirmez.İffet. Aç kalır, halini kimseye bildirmez. Bu da iffettir.Bu da iffettir. Ve izâ erâde bi kavmin iktitâan

Ve izâ erâde bi kavmin iktitâan
feteha aleyhim bâbe hiyânetin.feteha aleyhim bâbe hiyânetin. Bak ne kadar mühim bir derstir şimdi bu.Bak ne kadar mühim bir derstir şimdi bu. Cenâb-ı Hak iktitâ kesilmek,

Cenâb-ı Hak iktitâ kesilmek,
hayırlardan, bereketlerden,hayırlardan, bereketlerden, nimetlerden kesilmesini Cenâb-ı Hak bir kavminnimetlerden kesilmesini Cenâb-ı Hak bir kavmin murad etti miydi o kavime hıyanetlik kapılarını açar.murad etti miydi o kavime hıyanetlik kapılarını açar. Hıyanetlik kapılarını açar.Hıyanetlik kapılarını açar. Herkes birbirini aldatmakla müsabakaya girişir.Herkes birbirini aldatmakla müsabakaya girişir. Birbirlerini aldatmakla müsabakaya girişir.Birbirlerini aldatmakla müsabakaya girişir. Der ki ne yapayım bu kadar parayla insan yaşar mı bugün?Der ki ne yapayım bu kadar parayla insan yaşar mı bugün? Bu kadar para yeter mi insana?

Bu kadar para yeter mi insana?
Ne yapayım, rüşvet almadan olmaz ki der.Ne yapayım, rüşvet almadan olmaz ki der. Senin işini ben yaparım amaSenin işini ben yaparım ama şu kadar para verirsen ancak olur.şu kadar para verirsen ancak olur. Çünkü şu kadar masraf vardır.Çünkü şu kadar masraf vardır. Öteki satacağı malıÖteki satacağı malı iki misli, üç misli fazlasından satmaya çalışır,iki misli, üç misli fazlasından satmaya çalışır, kandırmaya çalışır ki.kandırmaya çalışır ki. Oturduğu apartmanın parası bu kadar.Oturduğu apartmanın parası bu kadar. Altındaki arabanın masrafı bu kadar,Altındaki arabanın masrafı bu kadar, evinin masrafı bu kadar.evinin masrafı bu kadar. Bunları hep senin benim sırtından çıkaracak.Bunları hep senin benim sırtından çıkaracak. Onun için doğru söylese olmayacak,Onun için doğru söylese olmayacak, muhakkak hıyanetlik kapılarına başvuracak.muhakkak hıyanetlik kapılarına başvuracak. Bu hıyanetlik kapılarına başvurmak daBu hıyanetlik kapılarına başvurmak da bir kavmin felaketinin başıdır işte.bir kavmin felaketinin başıdır işte. Sadakat nimeti çeker, hıyanetlik de

Sadakat nimeti çeker, hıyanetlik de
felaket getirir insanların başına.felaket getirir insanların başına. Allah cümlemizi, ama bunlar dersin ki olur seni ya.Allah cümlemizi, ama bunlar dersin ki olur seni ya. Bunların önüne ancak Allah'ın şeysi geçecek.Bunların önüne ancak Allah'ın şeysi geçecek. Kudreti geçecek.Kudreti geçecek. Şimdi ne kadar vaiz varsa söylesin, toplansın.Şimdi ne kadar vaiz varsa söylesin, toplansın. Yapmayın yav desin para etmez.Yapmayın yav desin para etmez. Herkesin içindeki kâfi.Herkesin içindeki kâfi. Para yetmez.Para yetmez. Ne kadar söylersen söyle.Ne kadar söylersen söyle. Herkes de yapacağını yapacak yine.Herkes de yapacağını yapacak yine. Şimdi sanki bunları bilmeyenler mi var?Şimdi sanki bunları bilmeyenler mi var? Herkes biliyor.Herkes biliyor. Fakat kimi faizden sen kurtarabiliyorsun?Fakat kimi faizden sen kurtarabiliyorsun? Bu kadar banka bak, cayır cayır işliyor.Bu kadar banka bak, cayır cayır işliyor. Kime desen ki bu helaldir, inanır mı? İnanmaz.Kime desen ki bu helaldir, inanır mı? İnanmaz. Herkes biliyor ki bu haramdır.Herkes biliyor ki bu haramdır. Haram olduğunu bile bileHaram olduğunu bile bile yine oraya sülûk etmekten kendisini alamıyor.yine oraya sülûk etmekten kendisini alamıyor. Çünkü diyor başka türlü yaşamanın imkânı yok.Çünkü diyor başka türlü yaşamanın imkânı yok. Bunu da zihnine koymuş.Bunu da zihnine koymuş. Hâlbuki Allah'ın haram olduğu şeydenHâlbuki Allah'ın haram olduğu şeyden aç kalmayı ihtiyar etse de, bir insanaç kalmayı ihtiyar etse de, bir insan soğan ekmek yemeye ihtiyar etse de,soğan ekmek yemeye ihtiyar etse de, o haram yolda sülûk etmese daha iyi amao haram yolda sülûk etmese daha iyi ama ne diyecek insanlara bugün?ne diyecek insanlara bugün? Demek ki bunlarda murad-ı ilahi bugün felaketi,Demek ki bunlarda murad-ı ilahi bugün felaketi, felaketi doğru bizi sürüklüyor.felaketi doğru bizi sürüklüyor. Sebebi yine biziz.Sebebi yine biziz. Yine bak!Yine bak! İzâ erâdellâhü bi kavmin hayran

İzâ erâdellâhü bi kavmin hayran
kessera fükahâehüm, ve ekalle cühhâlehüm.kessera fükahâehüm, ve ekalle cühhâlehüm. Yine Cenâb-ı Hak, bir kavme hayır murad ederse,Yine Cenâb-ı Hak, bir kavme hayır murad ederse, onların fakihlerini çok eder,onların fakihlerini çok eder, fakihleri bol olur, cahilleri az olur.fakihleri bol olur, cahilleri az olur. Cahilleri az olur.Cahilleri az olur. Fe izâ tekelleme’l-fakîh.Fe izâ tekelleme’l-fakîh. Fakîh adam, vaaz ediyor, nasihat ediyor, söylüyor.Fakîh adam, vaaz ediyor, nasihat ediyor, söylüyor. Söylediği vakitte, vecede e’vânen

Söylediği vakitte, vecede e’vânen
birçok yardımcı bulur.birçok yardımcı bulur. Evet, doğrudur, söylediği Hoca Efendi.Evet, doğrudur, söylediği Hoca Efendi. Hoca Efendi'nin söylediği doğrudur diyerektenHoca Efendi'nin söylediği doğrudur diyerekten birçok yardımcı onu takviye ederler.birçok yardımcı onu takviye ederler. Onun sözü de yayılır.Onun sözü de yayılır. Ve izâ tekellem’l-câhil.Ve izâ tekellem’l-câhil. Bir cahilde çıksa da o yanlış söylüyor,Bir cahilde çıksa da o yanlış söylüyor, yahu o öyle değildir de, böyledir dese,yahu o öyle değildir de, böyledir dese, kuhir, herkes onun üzerine yüklenir ve onu sustururlar,kuhir, herkes onun üzerine yüklenir ve onu sustururlar, bir daha konuşmasına imkân vermezler.bir daha konuşmasına imkân vermezler. Bu murad-ı ilahiyenin hayırla taalluk ettiği bir devirde olur.Bu murad-ı ilahiyenin hayırla taalluk ettiği bir devirde olur. Şimdi âlim söylerse dinleyen yok,

Şimdi âlim söylerse dinleyen yok,
cahil söylerse arkasından sürünen, gideni çok.cahil söylerse arkasından sürünen, gideni çok. Ve izâ erâde bi kavmin şerran.Ve izâ erâde bi kavmin şerran. Bu açık tabirlerden şer murad ettiği zamanda Cenâb-ı HakkınBu açık tabirlerden şer murad ettiği zamanda Cenâb-ı Hakkın Kessera cühhâlehüm, cahiller çok olur.Kessera cühhâlehüm, cahiller çok olur. Bugün üniversiteden çıkmış, profesör olmuş.

Bugün üniversiteden çıkmış, profesör olmuş.
Fakat belki Lâ ilâhe illallah'ı doğru da söyleyemiyor.Fakat belki Lâ ilâhe illallah'ı doğru da söyleyemiyor. Değil başkalarını.Değil başkalarını. Birçok mesail var ya, o mesaili bırak daBirçok mesail var ya, o mesaili bırak da belki Lâ ilâhe illallah kelimesinde doğru söyleyemeyecek.belki Lâ ilâhe illallah kelimesinde doğru söyleyemeyecek. Çünkü dilinden dememiş hiç bugüne kadar.

Çünkü dilinden dememiş hiç bugüne kadar.
Ve ekalle fükahâehüm.Ve ekalle fükahâehüm. Fakîhleri de az olur.Fakîhleri de az olur. Fe izâ tekelleme’l-câhil.Fe izâ tekelleme’l-câhil. Bir cahil konuşur.Bir cahil konuşur. Tek birisi işte, diyor ki komünistlik çok iyidir.Tek birisi işte, diyor ki komünistlik çok iyidir. Vecede e’vânen.Vecede e’vânen. Bir sürü adam doğru mu söyledi derler.Bir sürü adam doğru mu söyledi derler. Doğru söyledi derler.Doğru söyledi derler. Dün bir arkadaşla rast geldim, Kerküklü.

Dün bir arkadaşla rast geldim, Kerküklü.
Benim dedi, hatırımda kalmadı, kaç köyüm vardı dedi,Benim dedi, hatırımda kalmadı, kaç köyüm vardı dedi, oranın ağasıymış, şu kadar arazim vardı.oranın ağasıymış, şu kadar arazim vardı. Fakat dedi, biz dedi idare değişti.Fakat dedi, biz dedi idare değişti. Benim tarlaları aldılar elimden, dağıttılar halka.Benim tarlaları aldılar elimden, dağıttılar halka. Bana da bir miktar bıraktılar.Bana da bir miktar bıraktılar. Yine de keyfim yine iyi.Yine de keyfim yine iyi. Fakat dağıtılan halk, alan halk borçlandı.Fakat dağıtılan halk, alan halk borçlandı. Fakat adamın öküzü yok, direkleri yok,Fakat adamın öküzü yok, direkleri yok, işte lazım gelen malzemesi yok, tohumu da yok.işte lazım gelen malzemesi yok, tohumu da yok. O tarla kaldı öyle diyor, bomboş.O tarla kaldı öyle diyor, bomboş. Ne o ekebildi, faydalanabildi, ne ben faydalanabildim.Ne o ekebildi, faydalanabildi, ne ben faydalanabildim. Bendeyken ben onlara tohum da veriyordum,Bendeyken ben onlara tohum da veriyordum, malzeme de veriyordum.malzeme de veriyordum. Ekliyorlardı. Onlar da faydalanıyordu,Ekliyorlardı. Onlar da faydalanıyordu, biz de faydalanıyorduk.biz de faydalanıyorduk. Fakat bugün o da faydalanamıyor,Fakat bugün o da faydalanamıyor, biz de faydalanamıyoruz diyor, o adam.biz de faydalanamıyoruz diyor, o adam. Binâenaleyh, yani cahiller konuşmaya başladığı vakitte

Binâenaleyh, yani cahiller konuşmaya başladığı vakitte
yardımcıları çok olur, cahiller.yardımcıları çok olur, cahiller. Ve izâ tekelleme’l-fakîh.Ve izâ tekelleme’l-fakîh. Fakîh adam.Fakîh adam. Hiç konuşan var mı din adamlarından bir?Hiç konuşan var mı din adamlarından bir? Hiç konuşan yok.Hiç konuşan yok. Bazı camideki vaazlar müstesna onlar, onlara konuşma denmez.Bazı camideki vaazlar müstesna onlar, onlara konuşma denmez. Konuşma unva, unva ilan sadedinde söylenen sözler,Konuşma unva, unva ilan sadedinde söylenen sözler, hep cahillerin sözleridir.hep cahillerin sözleridir. Herkes onları dinler, birçok yardımcı bulurlar.Herkes onları dinler, birçok yardımcı bulurlar. Fakîh konuşursa, kuhir, susturulur derhal.Fakîh konuşursa, kuhir, susturulur derhal. Kuhir.Kuhir. Mesela geçen bir tanesi, bilmem nerede, konuşmuş,Mesela geçen bir tanesi, bilmem nerede, konuşmuş, doğru da söylemiş, fakat hemen hapishaneye atmışlar onu.doğru da söylemiş, fakat hemen hapishaneye atmışlar onu. Bizim Ali Bey de avukatlığını yapıyor,Bizim Ali Bey de avukatlığını yapıyor, bir türlü de kurtaramadı da, niçin?bir türlü de kurtaramadı da, niçin? Doğruyu söyledi yardımcısı yok.

Doğruyu söyledi yardımcısı yok.
Kuhir, demek şerrin zuhur ettiği bir devir.Kuhir, demek şerrin zuhur ettiği bir devir. İzâ erâdellâhü bi kavmin hayran

İzâ erâdellâhü bi kavmin hayran
vellâ aleyhim hulemâehümvellâ aleyhim hulemâehüm ve kadâ beynehüm ulemâühüm.ve kadâ beynehüm ulemâühüm. Şimdi Cenâb-ı Hak bir kavimle hayır murad ederse,

Şimdi Cenâb-ı Hak bir kavimle hayır murad ederse,
onlara, üzerine halim olan insanlar amir olur.onlara, üzerine halim olan insanlar amir olur. Halim, tabiaten hilm sahibi.Halim, tabiaten hilm sahibi. Ve kadâ beynehüm ulemâühüm.

Ve kadâ beynehüm ulemâühüm.
Hâkimleri de ulemâlar olur.Hâkimleri de ulemâlar olur. Ve ceale’l-mâle fî sümehâihim.Ve ceale’l-mâle fî sümehâihim. Paralar da cömertlerin eline geçer.Paralar da cömertlerin eline geçer. Paralar, cömertlerin eline geçer.Paralar, cömertlerin eline geçer. Cömertler de onları hayır yerlerine,Cömertler de onları hayır yerlerine, icap eden yerlere dağıtırlar, çekinmezler.icap eden yerlere dağıtırlar, çekinmezler. Ne kadar hoş bunlar.Ne kadar hoş bunlar. Ve izâ erâdellâhü bi kavmin şerran.

Ve izâ erâdellâhü bi kavmin şerran.
Eğer şer muradı olursa.Eğer şer muradı olursa. Vellâ aleyhim süfehâehüm.Vellâ aleyhim süfehâehüm. İdareciler sefihler olur.İdareciler sefihler olur. Abdestsiz, namazsız, oruçsuz, dinsiz, imansız.Abdestsiz, namazsız, oruçsuz, dinsiz, imansız. Süfeha.Süfeha. Süfeha yaptığını bilmeyen sefih insan.Süfeha yaptığını bilmeyen sefih insan. Ve kazâ beynehüm cühhâlühüm.

Ve kazâ beynehüm cühhâlühüm.
Hâkimleri de cahiller olur, dinden haberi olmayan insanlar.Hâkimleri de cahiller olur, dinden haberi olmayan insanlar. Ve ceale’l-mâle fî bühalâihim.Ve ceale’l-mâle fî bühalâihim. Parayı da şeylerin ellerine geçer.Parayı da şeylerin ellerine geçer. Sııklıkların eline geçer paralar.Sııklıkların eline geçer paralar. Cimriliklerin eline geçer.Cimriliklerin eline geçer. Dersin ki yahu efendi, bak sen muallimsin,Dersin ki yahu efendi, bak sen muallimsin, muhterem efendisin,muhterem efendisin, biz de cami yapıyoruz, ver biraz yardım dersin, kbiz de cami yapıyoruz, ver biraz yardım dersin, k afasını çevirir böyle.afasını çevirir böyle. İzâ erâdellâhü bi kavmin hayran

İzâ erâdellâhü bi kavmin hayran
ehdâ ileyhim hediyyete’d-dayfi.ehdâ ileyhim hediyyete’d-dayfi. Bak şimdi.

Bak şimdi.
Misafiri bugün hiç isteyen yok.Misafiri bugün hiç isteyen yok. Evimiz var diyoruz.Evimiz var diyoruz. Allah'ın izniyle sen bize misafir geldin ama nereye oturtturalım?Allah'ın izniyle sen bize misafir geldin ama nereye oturtturalım? Üç göz odamız yahut iki göz odamız var.Üç göz odamız yahut iki göz odamız var. Birisi hanıma ait, birisi de bize ait.Birisi hanıma ait, birisi de bize ait. Sana Allah kerim diyoruz.Sana Allah kerim diyoruz. Hâlbuki murad-ı ilahi, hayır murad edildiyse,Hâlbuki murad-ı ilahi, hayır murad edildiyse, onlara misafir Allah nasip eder.onlara misafir Allah nasip eder. Misafir nasip eder.Misafir nasip eder. Misafirin gelmesi, yine önümüzde Ramazan geliyor ya,

Misafirin gelmesi, yine önümüzde Ramazan geliyor ya,
biz evimizde bir cemaatimizi davet etmeye ödümüz kopuyor.biz evimizde bir cemaatimizi davet etmeye ödümüz kopuyor. Bu Allah Teâlâ'nın hayır murad etmediği insanlardır.Bu Allah Teâlâ'nın hayır murad etmediği insanlardır. Yok, biz seni davet edeceğiz ama kalabalık geliyorsunuz, bir.Yok, biz seni davet edeceğiz ama kalabalık geliyorsunuz, bir. İkincisi de yerimizde müsait değil diyor.İkincisi de yerimizde müsait değil diyor. Ya birer birer çağır be.Ya birer birer çağır be. Hepsimiz değil de birer birer çağırsan o da olur.Hepsimiz değil de birer birer çağırsan o da olur. Binâenaleyh, böyle misafirin gelmesini istemek,Binâenaleyh, böyle misafirin gelmesini istemek, hayrın murad olunduğuna alamettir.hayrın murad olunduğuna alamettir. Hele bahusus Ramazan'da bir nimettir.Hele bahusus Ramazan'da bir nimettir. Ramazan'da her ev sahibi,

Ramazan'da her ev sahibi,
ben biliyorum buraya geldim de bir zaman,ben biliyorum buraya geldim de bir zaman, bizi birisi davet etti.bizi birisi davet etti. Bir kulübeymiş böyle, tenekeden yapılmış.Bir kulübeymiş böyle, tenekeden yapılmış. Altımıza da oturak olaraktan teneke verdi herif.Altımıza da oturak olaraktan teneke verdi herif. Bir masanın üzerine koymuş bir tepsi,Bir masanın üzerine koymuş bir tepsi, içindeki yemeklerin hatırımda kalmadı.içindeki yemeklerin hatırımda kalmadı. Işık da şey yanıyor o zaman,Işık da şey yanıyor o zaman, ufacık bir idare yakmış yani.ufacık bir idare yakmış yani. O kadar fakir bir adam.O kadar fakir bir adam. Fakat misafir olarak bizi davet etti o zaman.Fakat misafir olarak bizi davet etti o zaman. Ta otuz sene evvel olması lazım.Ta otuz sene evvel olması lazım. Bu, onun içerisindeBu, onun içerisinde bir Ramazandı da aynı zamanda, Ramazan şeysi.bir Ramazandı da aynı zamanda, Ramazan şeysi. Bir misafir evime gelsin, şeysi var, zihniyeti var, çağırmış.Bir misafir evime gelsin, şeysi var, zihniyeti var, çağırmış. Bugün etraf her taraf apartmanlarla dolu.

Bugün etraf her taraf apartmanlarla dolu.
En güzel şeylerle.En güzel şeylerle. Fakat evin içerisinden misafir girmiyor.Fakat evin içerisinden misafir girmiyor. O girenler misafir sayılmaz.O girenler misafir sayılmaz. Bak şimdi.Bak şimdi. Yenzilü bi rizkihî.

Yenzilü bi rizkihî.
Misafir rızkı ile iner.Misafir rızkı ile iner. Ve yertehilü ve kad ğaferallâhü li ehli’l-menzili.

Ve yertehilü ve kad ğaferallâhü li ehli’l-menzili.
O menzil ehli mağfur olduğu halde o evine gider.O menzil ehli mağfur olduğu halde o evine gider. Ama o evi Allah mağfiret etmiştir.Ama o evi Allah mağfiret etmiştir. Binâenaleyh, yine bir dağılıyor amaBinâenaleyh, yine bir dağılıyor ama Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem HazretleriEfendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri Hendek Muharebesi'ndeyken Cabir radıyallahu anh'ı davet etti.Hendek Muharebesi'ndeyken Cabir radıyallahu anh'ı davet etti. Üç gün aç durmuşlar, üç gün.Üç gün aç durmuşlar, üç gün. Düşman geliyor, gelmeden evvel şuDüşman geliyor, gelmeden evvel şu hendekleri bitirelim diyerekten.hendekleri bitirelim diyerekten. Yemeğe bile gidememişler.Yemeğe bile gidememişler. Üç gün aç kalmışlar.Üç gün aç kalmışlar. Cabir bu durumdan müteessir olaraktan evde olanCabir bu durumdan müteessir olaraktan evde olan ne varsa onu hazırlatmış.ne varsa onu hazırlatmış. Efendimiz Hazretleri'ne ancak on kişilikmiş hazırlattığı.Efendimiz Hazretleri'ne ancak on kişilikmiş hazırlattığı. Fakat Efendimizi davet edinceFakat Efendimizi davet edince Efendimize cemaate buyurun demiş.Efendimize cemaate buyurun demiş. Üç yüz kişi birden gitmişler eve.

Üç yüz kişi birden gitmişler eve.
Hep ödleri patlamış üç yüz kişiyi nerden bu yemek yetecek.Hep ödleri patlamış üç yüz kişiyi nerden bu yemek yetecek. Fakat mucize-i peygamberiFakat mucize-i peygamberi hepsi doymuş, etmiş, bu iş değil.hepsi doymuş, etmiş, bu iş değil. Şimdi kadın rüya görüyor.

Şimdi kadın rüya görüyor.
Evindeki böyle bir takım nurlar inmiş,Evindeki böyle bir takım nurlar inmiş, bir takım böyle zulmetler evden gidiyor,bir takım böyle zulmetler evden gidiyor, görüyor bunu, Efendimize söylüyor.görüyor bunu, Efendimize söylüyor. Diyor ki, siz geldiniz böyle evime nurlar indiDiyor ki, siz geldiniz böyle evime nurlar indi ve sizin arkasından da simsiyah bir şeyler evden def,ve sizin arkasından da simsiyah bir şeyler evden def, böyle semaya doğru yükseldi gitti.böyle semaya doğru yükseldi gitti. O yükselen semaya doğru yükselenler,O yükselen semaya doğru yükselenler, evin günahları idi diyor, zulmetleri.evin günahları idi diyor, zulmetleri. Binâenaleyh, bu para vermede çok şey var.Binâenaleyh, bu para vermede çok şey var. Yâ miâ’ttesi’î.

Yâ miâ’ttesi’î.
Kötü ölümleri, kötü felaketleri de önleyen şey sadakalardır.Kötü ölümleri, kötü felaketleri de önleyen şey sadakalardır. Cenâb-ı Hak hem verdiriyor, verdiren de o,Cenâb-ı Hak hem verdiriyor, verdiren de o, verdirmesiyle beraber yine senden günahları da affediyor,verdirmesiyle beraber yine senden günahları da affediyor, sana gelecek felaketleri de kaldırıyor ortadan.sana gelecek felaketleri de kaldırıyor ortadan. O, verdiren de yine.O, verdiren de yine. Verdirmese veremezsin zaten.

Verdirmese veremezsin zaten.
Onun için cömertlik çok iyi şeydir.Onun için cömertlik çok iyi şeydir. Allah cümlemizi o cömertler zümresine ilhak buyursun.Allah cümlemizi o cömertler zümresine ilhak buyursun. Onun bir hikâyesini de söyleyeyim de bu arada.

Onun bir hikâyesini de söyleyeyim de bu arada.
Cennete gitmişler, dört tane bahtiyar cennete gireceğiz diyerekten,Cennete gitmişler, dört tane bahtiyar cennete gireceğiz diyerekten, münakaşaya başlamışlar, sen önce girmecen ben.münakaşaya başlamışlar, sen önce girmecen ben. Şehit demiş ki hak benim demiş, yok.

Şehit demiş ki hak benim demiş, yok.
Ben demiş kılıcımın sayesinde küffarları böyle kestim, böyle biçtim,Ben demiş kılıcımın sayesinde küffarları böyle kestim, böyle biçtim, şimdi cennet benim demiş.şimdi cennet benim demiş. Öteden, kim diyor dört kişiyi bilemeyeceğim ama.Öteden, kim diyor dört kişiyi bilemeyeceğim ama. Âlim, zengin âlim.Âlim, zengin âlim. Zengin diyor ki, yok sen muharebe yaptın ama diyorZengin diyor ki, yok sen muharebe yaptın ama diyor ben parayı verdim de sana diyor malzeme falan bendendi diyor.ben parayı verdim de sana diyor malzeme falan bendendi diyor. Binâenaleyh hak benim diyor.Binâenaleyh hak benim diyor. Bir üçüncüsü daha var ama o âlim bir dördüncü.Bir üçüncüsü daha var ama o âlim bir dördüncü. Her neyse.Her neyse. Cömert, zengin de bu cömert.Cömert, zengin de bu cömert. Âlime geliyor sıra, diyor âlim susun bakayım.Âlime geliyor sıra, diyor âlim susun bakayım. Sen diyor verdiğinin,Sen diyor verdiğinin, vermenin sevaplarını kimden öğrendin diyor?vermenin sevaplarını kimden öğrendin diyor? Hocadan diyor.Hocadan diyor. Şehide diyor.Şehide diyor. Sen bu şehit olmanınSen bu şehit olmanın derecesini, mükâfatını, yüksekliğini kimden öğrendin?derecesini, mükâfatını, yüksekliğini kimden öğrendin? Hocadan diyor, sus öyleyse diyor.Hocadan diyor, sus öyleyse diyor. İlim her yerde şeydir.

İlim her yerde şeydir.
Eyvallah.Eyvallah. Cümlemizi onların zümresine ilhak eylesin.Cümlemizi onların zümresine ilhak eylesin. Yani bu insan sadakayı verir.Yani bu insan sadakayı verir. Gerek evine misafir gelsin, onu ikram etsin.Gerek evine misafir gelsin, onu ikram etsin. Gerek verdiği sadakayla.Gerek verdiği sadakayla. Ve yertehilü ve kad ğaferallâhü li ehli’l-menzili.Ve yertehilü ve kad ğaferallâhü li ehli’l-menzili. O menzil ehli, o ev ehli mağfiret olunmuştur artık.O menzil ehli, o ev ehli mağfiret olunmuştur artık. İzâ erâdellâhü azze ve celle bi kavmin kahtan

İzâ erâdellâhü azze ve celle bi kavmin kahtan
nâdâ münâdin mine’s-semâi:nâdâ münâdin mine’s-semâi: Yâ miâ’ttesi’î, ve yâ aynü lâ teşbe’î,Yâ miâ’ttesi’î, ve yâ aynü lâ teşbe’î, ve yâ beraketü’rtefi’î.ve yâ beraketü’rtefi’î. Bunlar hani demin de dedim ya,Bunlar hani demin de dedim ya, hep Allahu Teâlâ'nın iradesine bağlıdır bütün işler.hep Allahu Teâlâ'nın iradesine bağlıdır bütün işler. Cenâb-ı Hak bir kavme kıtlık murad ettiği vakitte

Cenâb-ı Hak bir kavme kıtlık murad ettiği vakitte
insanlara doymamazlık verirmiş.insanlara doymamazlık verirmiş. Yarın fırınlar kapalı değil mi?Yarın fırınlar kapalı değil mi? Bir ekmek alan beş ekmek alır, neden yahu?Bir ekmek alan beş ekmek alır, neden yahu? Sen bir tane al, yarına da Allah kerîm.Sen bir tane al, yarına da Allah kerîm. Yok, bugün beş günlüğünü almaya çalışır.Yok, bugün beş günlüğünü almaya çalışır. Paralar da böyle tabi.Paralar da böyle tabi. Nâdâ münâdin.

Nâdâ münâdin.
Semadan nidâ eder.Semadan nidâ eder. Yâ miâ’ttesi’î.Yâ miâ’ttesi’î. Ey mideler genişleyin.Ey mideler genişleyin. Doymayın yani.Doymayın yani. Boyuna yiyin, obur olun.Boyuna yiyin, obur olun. Yahu bizimYahu bizim ashâb-ı kirâm radıyallahu Teâlâ hazretleri,ashâb-ı kirâm radıyallahu Teâlâ hazretleri, bir hurmayla geçinmişler.bir hurmayla geçinmişler. Bir hurmayla.Bir hurmayla. Bazı gün yalnız suyla iktifa etmişler.Bazı gün yalnız suyla iktifa etmişler. Yani insan yemekle yaşamıyor.Yani insan yemekle yaşamıyor. Binâenaleyh, aşağıda bir yerde gelecek.Binâenaleyh, aşağıda bir yerde gelecek. Bu yemekler bizi obur ediyor ve taattan alıkoyuyor.Bu yemekler bizi obur ediyor ve taattan alıkoyuyor. Kalbimizin kararmasına vesile oluyor.Kalbimizin kararmasına vesile oluyor. Bizi battal ediyor.Bizi battal ediyor. Battal oluyoruz.Battal oluyoruz. Bu açlığın çok nimet, hikmetleri vardır.

Bu açlığın çok nimet, hikmetleri vardır.
Yani o midelerin doymamazlığı, doymamazlık,Yani o midelerin doymamazlığı, doymamazlık, Allahu Teâlâ'nın gadabının alameti oluyor.Allahu Teâlâ'nın gadabının alameti oluyor. Doymuyor insan.Doymuyor insan. Az yemekle insanın doyması lazım.Az yemekle insanın doyması lazım. Efendimiz de iki lokma yeter diyor.

Efendimiz de iki lokma yeter diyor.
İki lokma yeter diyor.İki lokma yeter diyor. İki lokma yani iki defa sana yeter.İki lokma yani iki defa sana yeter. Bir sabah bir parça yesin, bir de akşam bir parça yesin.Bir sabah bir parça yesin, bir de akşam bir parça yesin. Kâfidir fakat biz doymuyoruz.Kâfidir fakat biz doymuyoruz. Bu iyi bir şey değil yani, iyi bir alamet değil.Bu iyi bir şey değil yani, iyi bir alamet değil. Ye yâ aynü lâ teşbe’î.Ye yâ aynü lâ teşbe’î. Ey gözler doymayın.Ey gözler doymayın. Burada emri ilahi geliyor.Burada emri ilahi geliyor. Nâdâ münâdin mine’s-semâi.

Nâdâ münâdin mine’s-semâi.
Gözler doymayın diyor.Gözler doymayın diyor. Doymayınca hırs kaplıyor insanları.Doymayınca hırs kaplıyor insanları. Eskiden hep biliyorsunuz ki akşamEskiden hep biliyorsunuz ki akşam ikindiden sonra herkes evine çekilirdi.ikindiden sonra herkes evine çekilirdi. Herkes akşam yemeğinde o sofrasında tatlı tuzluHerkes akşam yemeğinde o sofrasında tatlı tuzlu güzel güzel çoluk oturur yer.güzel güzel çoluk oturur yer. Akşam namazları, yatsı namazları güzelce kılınır.Akşam namazları, yatsı namazları güzelce kılınır. Dün bir yere götürmek icap etti.

Dün bir yere götürmek icap etti.
Akşam namazına şeyde kaldık.Akşam namazına şeyde kaldık. Tophanede.Tophanede. Dolmabahçe camisinde kaldık.Dolmabahçe camisinde kaldık. Koskoca cami, güzel.Koskoca cami, güzel. Şimdiye kadar depoydu, şimdi açtılar camiyi.Şimdiye kadar depoydu, şimdi açtılar camiyi. Gayet güzel, tertemiz.Gayet güzel, tertemiz. Güzel bir cami.Güzel bir cami. Ama ben imam, benden başka bir de cemaat var arkada.Ama ben imam, benden başka bir de cemaat var arkada. İmam da yok.İmam da yok. Bizle işte bizim arkadaşlar var birkaç tane.Bizle işte bizim arkadaşlar var birkaç tane. Onlarla kıldık namazı.Onlarla kıldık namazı. Ama sürüyle oradan insan akıyor yani.Ama sürüyle oradan insan akıyor yani. Ezan okundu, bir tane camiye gireyim diyenin şeysi yok.Ezan okundu, bir tane camiye gireyim diyenin şeysi yok. Bir caminin de yine sabahleyin sabah namazında,

Bir caminin de yine sabahleyin sabah namazında,
bunlar ders olsun bize artık yani.bunlar ders olsun bize artık yani. Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâşerîke leh,Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâşerîke leh, lehu'l mülkü ve lehu'l hamdü yuhyi ve yumit’ilehu'l mülkü ve lehu'l hamdü yuhyi ve yumit’i on defa diyorlarmış.on defa diyorlarmış. Bu on defa deyişi hazmedememişler.Bu on defa deyişi hazmedememişler. Bu tekneye döndü burası demişler.Bu tekneye döndü burası demişler. Gitmişler müftülüğe kadar şikâyet etmişler.Gitmişler müftülüğe kadar şikâyet etmişler. Şimdi cami bomboş diyorlar, dağılmış cemaat.Şimdi cami bomboş diyorlar, dağılmış cemaat. Sebebini söyleyemiyorum gayri.Sebebini söyleyemiyorum gayri. Ve yâ beraketü’rtefi’î.

Ve yâ beraketü’rtefi’î.
Bak burada şimdi bereket denilen bir şey var ya,Bak burada şimdi bereket denilen bir şey var ya, tebârekellezî diyerek okuduğumuz mübareklik.tebârekellezî diyerek okuduğumuz mübareklik. O mübarekliği diyor ki Cenâb-ı Hak,O mübarekliği diyor ki Cenâb-ı Hak, kalk kalk yüksel artık, durma orda.kalk kalk yüksel artık, durma orda. Bereketsizlik, ekmek var,Bereketsizlik, ekmek var, yemek var, her şey var,yemek var, her şey var, göz de doymuyor, karın da doymuyor.göz de doymuyor, karın da doymuyor. Bereketsizliğin iktizası var.Bereketsizliğin iktizası var. Bu iyi bir şey değil Allah.Bu iyi bir şey değil Allah. Çünkü mü'min bir mideyle yer,Çünkü mü'min bir mideyle yer, bir bağırsakla yer, kâfir yedi bağırsakla yer der.bir bağırsakla yer, kâfir yedi bağırsakla yer der. Hâlbuki tabi yaratılış birdir tabi.Hâlbuki tabi yaratılış birdir tabi. Yani mümin kanaatkâr olur.Yani mümin kanaatkâr olur. Kâfir ise bu kanaatten mahrumdur.Kâfir ise bu kanaatten mahrumdur. İzâ erâdellâhü bi kavmin âheten

İzâ erâdellâhü bi kavmin âheten
nezara ilâ ehli’l-mesâcidi,nezara ilâ ehli’l-mesâcidi, fe sarafe anhüm.fe sarafe anhüm. Bak şimdi sen camilerin kıymetine bak.

Bak şimdi sen camilerin kıymetine bak.
Şimdi orada biz oturup bekledik.Şimdi orada biz oturup bekledik. Daha yatsı namazları ezanları okunuyor,Daha yatsı namazları ezanları okunuyor, sıraya girdik, vapura da binemedik, bekliyoruz.sıraya girdik, vapura da binemedik, bekliyoruz. Ezanlar okunmaya başladı.Ezanlar okunmaya başladı. Dedim ki Cenâb-ı Hakk'ın hikmetine bak.Dedim ki Cenâb-ı Hakk'ın hikmetine bak. Camide kimse yok ama şu ezanı gavura da dinlettiriyor Allah.Camide kimse yok ama şu ezanı gavura da dinlettiriyor Allah. Müslümanlara da dinlettiriyor.Müslümanlara da dinlettiriyor. Ne yapalım camiye giren girsin ne var.Ne yapalım camiye giren girsin ne var. Ezanı dinlettirdi Allah orada herkese.Ezanı dinlettirdi Allah orada herkese. Yüzlerce araba var, bekliyorlar.Yüzlerce araba var, bekliyorlar. Ezanı da ne güzel okunuyordu iki taraftan böyle.

Ezanı da ne güzel okunuyordu iki taraftan böyle.
Şimdi İzâ erâdellâhü bi kavmin âheten.Şimdi İzâ erâdellâhü bi kavmin âheten. Cenâb-ı Hak bir kavme bela verecek.Cenâb-ı Hak bir kavme bela verecek. Bir kavme bela vermek murad ettiği vakitte,Bir kavme bela vermek murad ettiği vakitte, nezara ilâ ehli’l-mesâcid.nezara ilâ ehli’l-mesâcid. O mescitlerdeki insanlara bir bakar Cenâb-ı Hak.O mescitlerdeki insanlara bir bakar Cenâb-ı Hak. O bakışla o kavme yapacak azabı def eder, acır.

O bakışla o kavme yapacak azabı def eder, acır.
Bu kullarım böyle ibadet yolundayken,Bu kullarım böyle ibadet yolundayken, bu mescitlerde bu insanlar benim için çalışırlarkenbu mescitlerde bu insanlar benim için çalışırlarken benim bu kavme cezayı vermem doğru değil derbenim bu kavme cezayı vermem doğru değil der fe sarafe anhüm, vazgeçer bundan.fe sarafe anhüm, vazgeçer bundan. Yani bir mescidin bulunuşunun faydasına bak sen.

Yani bir mescidin bulunuşunun faydasına bak sen.
İçeride bir bulunur, iki bulunur neyse o bize ait.İçeride bir bulunur, iki bulunur neyse o bize ait. Binâenaleyh camilerin çokluğuna da insan dil uzatmamalı.Binâenaleyh camilerin çokluğuna da insan dil uzatmamalı. Yeter canım işte bu kadar cami var, herkes gitsin.Yeter canım işte bu kadar cami var, herkes gitsin. Ne lüzumu var? Yok deme.

Ne lüzumu var? Yok deme.
Burada bir kişi, üç kişi ibadet etse,Burada bir kişi, üç kişi ibadet etse, onların yüzünden ötekiler de kurtulur inşallah.onların yüzünden ötekiler de kurtulur inşallah. Fe sarafe anhüm diyor.

Fe sarafe anhüm diyor.
Bu hususta beş, on tane hadîs varmış.Bu hususta beş, on tane hadîs varmış. İzâ erâdellâhü bi karyetin helâken ezhera fîhe’z-zinâ.

İzâ erâdellâhü bi karyetin helâken ezhera fîhe’z-zinâ.
Şimdi bak, bunlar felaket.

Şimdi bak, bunlar felaket.
Bir kavme Cenâb-ı Hak helâk murad ederse,Bir kavme Cenâb-ı Hak helâk murad ederse, onlarda zina denilen fenalık, aşikâra başlar.onlarda zina denilen fenalık, aşikâra başlar. Yani günah iki kısım tabi.Yani günah iki kısım tabi. Bir aşikâr olur, bir de gizli olur.Bir aşikâr olur, bir de gizli olur. Gizli günahla aşikârı olan günahların arasındaGizli günahla aşikârı olan günahların arasında dağlar kadar fark vardır.dağlar kadar fark vardır. İkisi de günahtır ama farkı büyük.İkisi de günahtır ama farkı büyük. Açıktan açıyor yapılan zina,Açıktan açıyor yapılan zina, o kavmin helakine mucip olur.o kavmin helakine mucip olur. Hem bu Allah muhafaza etsin.Hem bu Allah muhafaza etsin. Tabi kimseye de şimdi bir şey denecek bir hali yok.Tabi kimseye de şimdi bir şey denecek bir hali yok. Çünkü öyle insanlara rast geliyoruz ki, genç adamÇünkü öyle insanlara rast geliyoruz ki, genç adam geliyor bize halinden şikâyet ediyor, utanmıyor da yani.geliyor bize halinden şikâyet ediyor, utanmıyor da yani. Bu adam sakalı var, ağarmış,Bu adam sakalı var, ağarmış, bunun karşısında bu laf konuşulur mu diye utanmıyor,bunun karşısında bu laf konuşulur mu diye utanmıyor, diyor ki gencim nerede bu hacetimi halledeyim diyor.diyor ki gencim nerede bu hacetimi halledeyim diyor. Böylelere kaç tane tesadüf geliyor.Böylelere kaç tane tesadüf geliyor. Ama ne niyetle geliyor ne bileyim.Ama ne niyetle geliyor ne bileyim. Hiç insan, Müslüman, şimdi kardeşiz dedik biraz evvel,

Hiç insan, Müslüman, şimdi kardeşiz dedik biraz evvel,
birbirimize yardım lazım dedik.birbirimize yardım lazım dedik. Şimdi kardeşimizin çocuğunu baştan çıkarmak mı insanlıktır,Şimdi kardeşimizin çocuğunu baştan çıkarmak mı insanlıktır, yoksa onu ıslaha çalışmak mıdır vazife?yoksa onu ıslaha çalışmak mıdır vazife? Yalnız yardım parayla olmaz ya,Yalnız yardım parayla olmaz ya, yanlış yola gidenleri doğru yola çevirmek de vazife insanlarda.yanlış yola gidenleri doğru yola çevirmek de vazife insanlarda. Ama ne bileyim aklıma geldi.Ama ne bileyim aklıma geldi. Sabahleyin şurada birkaç komşular var.Sabahleyin şurada birkaç komşular var. Hiç camide görmem onları.Hiç camide görmem onları. Dedim ki gitsem sorsam.Dedim ki gitsem sorsam. Kardeş, niçin gelmiyorsunuz camiye?Kardeş, niçin gelmiyorsunuz camiye? Müslüman değil misiniz?Müslüman değil misiniz? Siz de bir kere buyrun bizim camimize.Siz de bir kere buyrun bizim camimize. Hiç olmazsa bir cumada göreyim sizi.Hiç olmazsa bir cumada göreyim sizi. Yine cesaret edemedim sabah.Yine cesaret edemedim sabah. Ya bir ağır söz söyler, ya bir şey yapar.Ya bir ağır söz söyler, ya bir şey yapar. Vallahi koskoca adam aklı başında.Vallahi koskoca adam aklı başında. İzâ erâdellâhü en yehlüka halkan

İzâ erâdellâhü en yehlüka halkan
li’l-hilâfeti meseha nâsiyetehû bi yedihî.li’l-hilâfeti meseha nâsiyetehû bi yedihî. İzâ erâdellâhü en yüzîğa abdenİzâ erâdellâhü en yüzîğa abden e’mâ aleyhi’l-hiyele.e’mâ aleyhi’l-hiyele. İzâ erâdellâhü infâze kazâihî

İzâ erâdellâhü infâze kazâihî
ve kaderihî selebe zevi’l-ukûli ukûlehüm,ve kaderihî selebe zevi’l-ukûli ukûlehüm, hattâ yünfize fîhim kazâehû ve kaderahû,hattâ yünfize fîhim kazâehû ve kaderahû, fe izâ mezâ emruhû radde ileyhim ukûlehüm,fe izâ mezâ emruhû radde ileyhim ukûlehüm, ve vekaati’n-nedâmetü.ve vekaati’n-nedâmetü. İzâ erâdellâhü kabza

İzâ erâdellâhü kabza
rûhi abdin bi erdin ceale lehû bihâ hâceten.rûhi abdin bi erdin ceale lehû bihâ hâceten. Sadaka rasûlü’llâh, fî mâ kâl.

Sadaka rasûlü’llâh, fî mâ kâl.
Cenâb-ı Hak zülcelal Hazretleri ecel denilen bir şey var ya,

Cenâb-ı Hak zülcelal Hazretleri ecel denilen bir şey var ya,
bu ecel denilen şey, iyileri de vardır yani.bu ecel denilen şey, iyileri de vardır yani. Her insan her yerde ölmez.Her insan her yerde ölmez. Ecel yeri de var.Ecel yeri de var. O ecel yerinde ölecektir insan.O ecel yerinde ölecektir insan. Kore'dekinin eceli Kore'ye yazılmış.Kore'dekinin eceli Kore'ye yazılmış. Buradan sebep olacak.Buradan sebep olacak. Kore'ye gidecek, orada ölecek.Kore'ye gidecek, orada ölecek. Ama şehit, ama başka türlü nasıl olursa.Ama şehit, ama başka türlü nasıl olursa. Yani bir sebep, halk eder Cenâb-ı Hak eceli geldiği insana,Yani bir sebep, halk eder Cenâb-ı Hak eceli geldiği insana, orada canı orada alınacak.orada canı orada alınacak. Oraya o bir sebep için gider, hâlbuki eceli için gidiyor.Oraya o bir sebep için gider, hâlbuki eceli için gidiyor. Mesela yollarda kazalar oluyor, Allah esirgeye.

Mesela yollarda kazalar oluyor, Allah esirgeye.
Onun eceli orada mukadder.Onun eceli orada mukadder. Eceli de orada mukadder.Eceli de orada mukadder. Şoföre kabahat buluruz, şuna kabahat buluruz.Şoföre kabahat buluruz, şuna kabahat buluruz. Mukadderat yerini buluyor.Mukadderat yerini buluyor. Bunun bir misalini görmüştüm de.

Bunun bir misalini görmüştüm de.
Süleyman aleyhisselam'ı ziyarete gitmiş, Azrail aleyhisselam.Süleyman aleyhisselam'ı ziyarete gitmiş, Azrail aleyhisselam. Süleyman aleyhisselam vardı ya hani,Süleyman aleyhisselam vardı ya hani, her türlü dilleri, lisanları bilen,her türlü dilleri, lisanları bilen, ins-i cinne kumanda eden.ins-i cinne kumanda eden. Bakmış ki bir adam oturuyor onun yanında.Bakmış ki bir adam oturuyor onun yanında. Defter de elinde Azrail aleyhisselamın, her zaman onun yanında o.Defter de elinde Azrail aleyhisselamın, her zaman onun yanında o. Bu adamın ruhunun kabzedilmesi lazım amaBu adamın ruhunun kabzedilmesi lazım ama Hindistan'da bilmem nereler.Hindistan'da bilmem nereler. Burası ile orasının arası aylarca mesafe.Burası ile orasının arası aylarca mesafe. Ya Rabbi demiş, arada da az bir saat kalmış.Ya Rabbi demiş, arada da az bir saat kalmış. Ne yapayım?Ne yapayım? Şaşırmış yani Azrail aleyhisselam hadiseden.Şaşırmış yani Azrail aleyhisselam hadiseden. Şöyle adama şöyle bir dikkatle bakmış,Şöyle adama şöyle bir dikkatle bakmış, ne yapacağım ben diyerekten.ne yapacağım ben diyerekten. Adam bu bakıştan bir korku gelmiş içerisine,Adam bu bakıştan bir korku gelmiş içerisine, Süleyman aleyhisselam demiş ki,Süleyman aleyhisselam demiş ki, aman Süleyman, ya Süleyman,aman Süleyman, ya Süleyman, beni demiş şimdi ta bu adamdan ben korktum demiş,beni demiş şimdi ta bu adamdan ben korktum demiş, beni emret rüzgârına, Hindistan'daki filan yere atsın demiş.beni emret rüzgârına, Hindistan'daki filan yere atsın demiş. Eh işte o, tayyare sürati bugün,Eh işte o, tayyare sürati bugün, adam birkaç saat sonra orada bulunmuş.adam birkaç saat sonra orada bulunmuş. Aziz aleyhisselam bakıp gelmiş, bakmış ki adamı,Aziz aleyhisselam bakıp gelmiş, bakmış ki adamı, şimdi zannediyorduk orada, bir de bakmış adamın yerinde.şimdi zannediyorduk orada, bir de bakmış adamın yerinde. Oh ya rabbi demiş, sevinmiş yani o da vazifemiOh ya rabbi demiş, sevinmiş yani o da vazifemi yapamayacağım diye korkuyormuş.yapamayacağım diye korkuyormuş. Sevinmiş, yani Cenâb-ı Hak ecel geldiği yereSevinmiş, yani Cenâb-ı Hak ecel geldiği yere sebep hâlk eder.sebep hâlk eder. Ona korku verir, yollar işte ötekine de öyle.Ona korku verir, yollar işte ötekine de öyle. Ceale lehû bihâ hâceten.

Ceale lehû bihâ hâceten.
Ravileri de çok.

Ravileri de çok.
Ahmed b. Hanbel, Hakim, Taberânî..Ahmed b. Hanbel, Hakim, Taberânî.. İzâ erâde ehadüküm

İzâ erâde ehadüküm
en yezhebe ile’l-halâi,en yezhebe ile’l-halâi, ve ükîmeti’s-salâtü,ve ükîmeti’s-salâtü, fe’l-yezheb ile’l-halâi.fe’l-yezheb ile’l-halâi. Abdest meselesine, namaz meselesine geldi.Abdest meselesine, namaz meselesine geldi. Bir insan ezan okunuyor.

Bir insan ezan okunuyor.
Abdesti de var.Abdesti de var. Daralmış yani.Daralmış yani. Bu abdestimle şu namazda kılıverip demesi caiz değil.Bu abdestimle şu namazda kılıverip demesi caiz değil. O darlığı giderecek.O darlığı giderecek. Gidersin yetişirsin, yetişemezsen yalnız kılsan dahi olur.Gidersin yetişirsin, yetişemezsen yalnız kılsan dahi olur. Yalnız bu sıkıntıyla namaza gelmemek içinYalnız bu sıkıntıyla namaza gelmemek için Efendimiz emir veriyor.Efendimiz emir veriyor. Fe’l-yezheb ile’l-halâi.Fe’l-yezheb ile’l-halâi. Gitsin, boşalsın, rahatlansın,Gitsin, boşalsın, rahatlansın, ondan sonra namazını kılsın.ondan sonra namazını kılsın. İzâ erâde ehadüküm seferan fe’lyüsellim alâ ihvânihî.

İzâ erâde ehadüküm seferan fe’lyüsellim alâ ihvânihî.
Bir insan işte her tarafa misafirliğe gidiliyor ya,

Bir insan işte her tarafa misafirliğe gidiliyor ya,
gerek hac için gerek uzun yakın seferler, daima ayrılırken.gerek hac için gerek uzun yakın seferler, daima ayrılırken. Fe’lyüsellim alâ ihvânihî.Fe’lyüsellim alâ ihvânihî. İhvanına selam versin.İhvanına selam versin. Allah'a ısmarlıyoruz ya,Allah'a ısmarlıyoruz ya, Allah'a ısmarladık bir yere gidiyorum desin.Allah'a ısmarladık bir yere gidiyorum desin. Fe innellâhe yezîdühu bi da’vetihim hayran.Fe innellâhe yezîdühu bi da’vetihim hayran. Onlar da der ki Allah yolunu açık etsin.Onlar da der ki Allah yolunu açık etsin. Selametle git, selametle gel.Selametle git, selametle gel. Şöyle ol, böyle ol diye bir hayır dua ederler.

Şöyle ol, böyle ol diye bir hayır dua ederler.
Allahu Teâlâ onların bu duası hürmetineAllahu Teâlâ onların bu duası hürmetine senin de sana da rahatlıklar verir.senin de sana da rahatlıklar verir. Yezîdühu.Yezîdühu. Hayrını artırır.Hayrını artırır. Kazanç için gitmişsen kazancını atar.Kazanç için gitmişsen kazancını atar. Allah cümlemizi affetsin...Allah cümlemizi affetsin... Tevfîkàt-ı samedâniyyesine mazhar etsin...Tevfîkàt-ı samedâniyyesine mazhar etsin... El-fâtiha!

El-fâtiha!
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2